Prof. Dr. Sinsi
|
A Dan Z Ye Türkçe Anlamlarıyla Sözlük
M
Mağrib: Mağrip, batı
Mah: Ay
Mahbup: Sevilen, sevgili
Mahı: Balık
Mahıtaban: Parlayıcı, parlak ay
Mahi göz: Mahveden göz
Mahi: Mahveden
Mahim: Ay yüzlü sevgilim
Mahpara: Mahpare, ay parçası, ay benzeri
Mah-pare: Ay parçası gibi olan sevgili
Mahraba: Büyük mendil, erkek mendili
Mahrama: Mendil
Mahzun: Üzgün, üzüntülü
Mahzun: Üzüntülü, kederli, tasalı
Mail olmak: Meyli olmak, ehli olmak
Mail: Ehil, meyil
Malamat: Ortaya çıkarma, açıklama
Malı: Çapı, yağlık, başa sarılan örtü
Mamur: Bayındır, bakımlı
Man: Bana
Mar: Yılan
Marağa dügüsi: Marağa pirinci
Maral bakışan: Dişi geyik gibi bakışına
Maral: Dişi geyik
Marifet: Hüner
Masiva: Ondan gayrısı (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tabirler Dünya ile ilgili şeyler
Maslahat: Uğraş
Maş: Baklagillerden yenilebilen bir bitki, taneleri ufak bir tür börülce 2 Mercimek
Maşrık: Doğu yönü
Maşuğun: Sevgilini
Maşuk: Sevgili
Mat etmek: Satranç oyununda yenmek
Mat kılmak: Mat etmek
Mat: Satranç oyununda uğranılan yenilgi
Mavu: Mavi, göl
Mayıl olmak: Meyil vermek, sevmek, gönül vermek
Mayıl salmak: Meyil salmak, gönül düşünmek, sevdalanmak
Mayılam: Meylim var, istekliyim, özlemliyim
Mecal: Güçlük, dinçlik, derman, takat
Mecnun: Leyla ile Mecnun hikayesinin erkek kahramanı
Medet: Yardım çağrısı
Mefta: (Meftah) Hazine,
Mehhr-i mübüvvet: Peygamber mührü
Mehle: Mahalle
Mehr-i muhabbet: Muhabbetin şefkati
Mehriban: Dost, seven, güler yüzlü, sevecen
Meknun: Örtülü, gizli, saklı,
Mektep uşağı: Okul çocuğu, öğrenci
Melaik: Melekler
Melhem: Merhem, acıyı giderecek, iyileştirecek em
Melil: Üzgün, üzüntülü
Melul: Üzgün, üzüntülü
Memat: Ölüm, ahrete göç etmek
Memir: Bayındır, mamur
Men aref: Kendini bilme, kendini kötülüklerden koruma Menend: Benzer
Men: Ben
Menal: Ele geçirilen, sahip olunan varlık; mal, mülk
Menem: Benim
Menemşe: Menekşe
Menevşe: Menekşe
Meni: Beni
Menim tekim: Benim gibi
Menim: Benim
Mennen: Benden
Mensiz: Bensiz
Menzil: 1 Yolculukta dinlenmek amacıyla konaklanılan yer, konak, konak yeri 2 İki konak yeri arasındaki uzaklık
Menzil: Mesafe, ulaşılması amaçlanan yer
Meraga[Maraga]: Batı İran'da, Sahand dağının güney eteğinde Urmiye gölüne yakm şehir
Merah: I Bilmek isteği; 2 Kaygı, tasa [merak]
Merd-i peleng: Erkek kaplan, erkek panter
Merduvan: Merdiven
Mesgen: Mesken, barmak, yuva
Meskenet: Miskinlik, uyuşukluk, bitkinlik, yoksulluk
Mesnevi: Her beyti ayrı uyaklı -başlı başına uyaklı- bir Divan Edebiyatı koşuk biçimi Bu türdeki yapıtların genel adı
Mest müdam: Heraman, devamlı sarhoş
Mest: Sarhoş, aklı başında olmayan
Mestan: Esrik, sevgi esriği, gözleri süzgün
Mestan: Sarhoşlar
Mestur: Sınırlanmış, çizilmiş, yazılmış, örtülü
Meşrig: Doğu yönü
: Sermaye, satılacak mal,
Metederem: Överim
Metel: Şaşkın
Mevla: Tanrı
Mey: İçki
Meyil: Meyil vermek, gönül vermek, ilgi yöneltmek, ilgi duymak
Meyit (Meyyit): Ölü
Meyli: Gönlü, isteği, dileği
Mezat: 1 Artırma ile yapılan satış 2 Artırma ile satış yapılan yer
Mezer: Mezar
Mezet: Mezat, artırma ile satış yapılan yer
Miheng: Altının ayarını anlamaya mahsus bir taş Ölçü İyiyi kötüyü ayıran ayar aleti Bir insanın kıymetini ahlakını anlamaya yarayan vasıta
Mihman: Misafir
Mihnet: Sıkıntı, çile
Mihr-i muhabbet: Sevgi ve aşk, aşk güneşi
Mihrap: Sevgilinin kaşları, mihrabın girintili yapısının bir yaya benzetilerek, kutsallığa yönelmiş bir övgü ile sevgilinin kaşlarının anlatılmasında kullanılması
Milağ: Elma, armut, ayva hevengi
Minasip: Uygun
Minekaş ayvan: Alınlığı mavi çinilerle süslü ayvan, balkonlu konak
Miner: Biner
Mirze: Soylu, saygın kişi, mirza
Misk: Güzel kokulu bir madde
Misk-ü-amber: Çok güzel koku
Mizan: Terazi, ölçü, tartı, akıl, idrak, muhakeme Mahşerde herkesin amellerini tartmaya mahsus bir adalet ölçüsü olup hakiki mahiyeti ancak ahrette bilinecektir
Mor menevşe: Mor menekşe, menekşe
More: Trakya ve Rumeli yöresinde erkeklere bir hitap sözcüğü
Mori: Trakya ve Rumeli yöresinde kadınlara bir hitap sözcüğü
Möhebbet: Muhabbet, sevgi" aşk, dostluk
Mufassal: Netice, sözün kısası,
Mugallit: Taklitçi
Muhannet: Korkak, soğuk davranışlı, uzak
Muhip: Seven, sevgi besleyen
Muhkem: Sağlam, metin, sıkı sıkıya kuvvetli, tahkim edilmiş, sağlamlaştırılmış
Mukaddem: Zaman ve mekan cihetiyle daha evvel olan
Mukadder: Kader , kısmet tayin olunmuş
Mulla: Molla
Murtat (Mürted): Dönek
Musahip: Yol kardeşi, birlikte olan, arkadaş
Muş: Muş ili
Muştu: Sevindiren haber, müjde
Muştuluk: Muştucuya verilen armağan, muştuluk, müjdelik
Muy: Saç
Muzu: Engel
Mübah: İşlenmesinde sevap ve günah olmayan şey
Müdam: Devam eden, süren, sürekli
Müddei: İddia eden İddiacı davacı
Müheyya: Hazırlanmış olan
Müjgan: Kirpikler
Mülevves: Kirli, pis, bulaşık, alıkoyulup sonraya bırakılmış veya durdurulmuş olan Karışık, intizamsız
Mülk ü meleküt: Maddi olmayan alemin varlığı, varlık melekler
Münaci(müncü): Kurtaran
Münezzeh: Arınmış
Münkir: İnkar eden
Müptela: Bir şeye tutulmuş, düşkün, aşık
Mürayi: Riyakar, iki yüzlü
Mürşit: İrşad eden, doğru yolu gösteren, gafletten uyandıran, Peygamber varisi olan kılavuz Tarikat piri, şeyhi
Mürur etmek: Ulaşmak, varmak
Müsahip: Yol kardeşliği
Müstecap: Hoş görülen, istediği kabul edilen, icabet olunmuş
Müşerref: Şereflendirilmiş, şerefli
Müşg-ü amber: Misk-ü amber
Müşteri: Müşteri yıldızı, Jüpiter Erendiz
|