|
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Halk Oyunları Kataloğu B
BİR AYAK:
Tunceli'den Çemişgezek ilçesinin Başekrek köyünde sıra oyunu olarak dört çeşit vardır:
Bir Ayak, İki Ayak, Üç Ayak, göçmen köyden kalıntı olarak Hora Davul zurnayla 15-20 erkek tarafından oynanırlar Farkları ayak figürlerindedir Hora, tepinme ve sıçramalar halindedir
Malatya'nın Kemaliye ilçesinde de şunlar sayılı oyunlardır:
Bir Ayak, Eğin Kınası, Gecegü, Keklik, Tanzara Davul zurnayla 10-20 kadar erkek ve kadın tarafından birlikte oynanırlar
BİR EVDE İKİ GELİN:
Adını türküsünün sözlerinden edinmiştir Maraş ilinden Elbistan ilçesinin Y Yapalak köyünde 10-20 kişi davul zurna ile kadınlı erkekli yarım daire kurup oynarlar Askere giden bir gencin ayrılık duygusunu eşine ifade etmesinin türkülü oyunudur
BİRİTE:
Berite" gibi farklıca söylenişleri de muhtelif bucaklarda vardır
BİTLİS BARI:
"Bitlis koççarısı"ndan farklıdır
BİTLİS KOÇÇARISI:
Aslında Erzurum oyunlarındandır Bu Bar'ın hareketleri gayet karışık ve başarıyla yürütülebilmesi melekeye bağlıdır Zira, hemen bütün vücut oynakları veya bunlardan çoğu hep birlikte hareket edeceklerdir Her hareket gayet tetik ve ani yapılır Önce, koltuk koltuğa oyuna geçerler Sonra eller omuzlara çıkar Kendine has yürüyüşü ve oturması vardır Özelliği vücut oynaklarından çoğunun eşit hareketle ilgili ve bunu yerine getirmeye mecbur görünmesindedir Yürüyüşü ya sağ ayakta veya çift ayakta son bulur
BOŞAN DA DAĞLAR:
Ege'nin tanınmış Zeybek türkülerindendir
BOHÇA ATMAK:
Aba Atma Oyunu da dedikleri bir çeşittir (Konya-Hadim
BUHUR:
Afyonkarahisar ilinden Dinar ilçesinin Karataş Köyü oyuncularca kendine has bir alemdir: Buhur, İspaha, Kolkırması, Deve ve hususiyle Sapa (Zabbak) oyunları dikkati çekiyor Bunlar davul veya tef ile oynanırken türküleri de çağrılır Bazen kalabalık oynanır O arada Zabbak oyununda 20-25 kişi yer alır Bu ve Deve Oyunu yalnız erkeklere mahsustur Düğün ve bayramlarda yürütülürler Köse, İsbaha ve Buhur oyunlarını kadınlar düğünde gelin olacak kızın mahcubiyetini gidertmek üzere oynarlar Kolkırması, Deve ve Zabbak oyunlarını köyde herkes iyi oynar
BULANIK:
Bingöl'den Kiğı ilçesinin Çerme Köyü bölgesinde kadınlı erkekli 3-17 kadar kişi sıra kurup davul zurna (veya tef) ahengiyle yürütürler
BULGUR OYUNU:
Ankara'dan Ayaş ilçesinin Yölker köyünde bu oyunu kadın erkek dört kişi kaval ve saz eşliğiyle oynarlar İlçenin başkaca oyunları da vardır
BURA BURA OYNAMAK
Gerdan kıra kıra oynamak; "baş ve gövde dik dururken başı -dikliğini kaybettirmeksizin- boyun kısmından bir sağ omuza, bir sol omuza doğru epey götürüp getirebilmek ve bunu defalarca tekrarlayabilmektir" ki meleke meselesidir Boyunun kemiksizliği intibaını uyandırır Bunun gibi "parmak bura bura oynamak" da Şarkın (Doğunun) orijinal raks figürlerindendir Öte yandan oyuncunun kendisi de parmak burarak oyun yürütebilir O taktirde, buruş şaklatmaları çarpara yerini tutmuş olur İki türlüsü vardır:
1 Her elin baş ve orta parmakları burulur, yani iki elin parmağı şıkır şıkır işler
2 Yahut da, başın yukarısında iki el avuç avuca sarmaştırılarak karşılık iki şahadet parmakları nispeten seyrek tempolarla yüz yüze delk edilip kopartılmak suretiyle şaklatılır Birinci şıkta şıkırtılar sık olduğu halde, ikincide seyrek seyrek tekrarlanır ve her halde tartım zamanlarına uyulmak mukarrerdir (kesindir, gerekir)
Avrupalılarda her vesilede taaccüple (şaşkınlıkla, hayretle) karşılanan bir oyun unsuru işte budur Önce şaşar ve sonra hoşlanarak seyrederler İdmanlı parmakların buruluşu sert şaklatmalar yürütebilir
Bura bura oynamaya Kayseri ve Adana dolaylarında "fındık kırmak" tabir olunur Mesela oyuncuya "Bir Adana fındığı kır bakalım" denildiği zaman, ora meclislerinde "bura bura oynayış" kastedildiği her yerlice anlaşılır "Fındıkçılık mecazı, şuhluk manasıyla bura bura oyun yürüten güzelin bu tavrından kinayedir Bu oyun unsuru, irticali figürlerin başlıca yardımcılarından biridir Eskiden çengiler çarpara, çağana veya kaşık kullanarak oyuna çıktıkları zaman tabiatiyle parmak çıtlatmalarına hiç lüzum kalmıyordu Çengi nispeti de esasen çenğ, yani zil çalan oyuncu kadın demekti Adı geçen tartım araçları meslekten oyuncularda kaldığı için, parmak burmalı oyun hevesk'r çoğunluğun tercih edilen müzik tarzı sayılıyordu
Oyun esnasında daha ziyade seyircilerin tartım (ritim) dairesinde ve topluca el şaplatmaları "alkış" manasından farklı bir oyun unsurudur
BURÇAK TARLASI OYUNU:
Yozgat kadınlarının kendi aralarında ve erkeklerin ayrı meclislerinde yürüttüklerindendir Adını türküsünden alan tanınmış bir oyundur Köye düşmüş şehirli bir kızın köy hayatına intibak edememesiyle ilgilidir Aynı ilden Akdağmadeni ilçesinde şu oyunlar gün gördü: Ağırlama, Halay, Kartal Halayı, Laz Halayı, Sinsin, Yanlama, Zeybek Bunları çoğu zaman erkekler oynar
Yozgat köylerinde çeşitler vardır Mesela Sorgun ilçesinin darıcı köyünde davul zurnayla şunlar oynanır: Ağırlama, Çevirme, Değirmenci, Kenan, Kiriboz, Kartal, Kamalı, Kol Oyunu, Tilki Oyunu, Tonton, Tek Ayak Bazıları Halay çeşitleridir
Kadınları şunları oynar: Kol Oyunu, Horoz Oyunu, Bedirik Oyunu (Bu sonuncusu sekiz kişiye kadar birlikte yürütülür )
Yine Sorgun'un Deveci köyünde kadınlar tef çalarak çift çift Akleyli ve Karanfilli oyunlarını türküleriyle oynarlar Davul zurna varsa erkekler de Alay Çekme veya Sinsin yaparlar
Yozgat bölgesinde davul zurnalı Halayları kadınlar da kendi aralarında oynarlar Erkek halkasına karıştıkları bazen olur
BÜDİ, BÜDİK, BİYÜ:
Türkiye dışı Türk diyaleklerinde "raksetmek" anlamında olarak çüvme (çökme dediğimiz), seğirme (seğirtme dediğimiz), seğirmek, sekirkemek, sekirkelemek, sekirmek, siğenmek, tepsemk gibi türlü kelime ve fiiller bulunduğunu eski lügatlardan (sözlüklerden) ve Radloff sözlüğü gibi mukayeseye elverişli ciltlerdeki maddelerden anlıyoruz Öteden beri oyun ve oynamak gibi aslında daha da şümullü anlamları olan bir tabirle de karşılaşan bu gibi diyalek maddelerinin etimolojileri üzerinde durularak kıdemlerin tespitine çalışılması gerekir
Kelimenin XIV ve XV Yüzyıllar Anadolu'sunda (tabiatiyle Oğuz gelişinden beri) umumiyetle kullanıldığı ilk metin taramaları sayesinde günümüzde anlaşılmıştır Bizdeki fiil bükmek, büğmek veya büymek şekillerinde okunabilen ve raksetmek demek olan mastardır
XIV yüzyılda Hoca Mesut Gülşehrî kalemiyle Farsça'dan Türkçe'ye çevrilen ve elde yalnız iki nüshası bulunan Süheyl ü Nevbahar'ın şu mısralarında kelime vardır:
Saçı saçtılar şazlık ettiler
Mutı oldular ana yüz tuttular
Delim dürlü çalgı ile büktüler
Biraz geçicek dahi kan döktüler
Aynı tercümede şu da geçer:
Birincesi oynar, birince büker
Birincesi seğrir, birince seker
Burada bükmek, seğirmek ve sekmek fiilleri anlamdaştırlar Yine XV yüzyıldan Aşık Paşa'nın "Garipn'me'sinde şöyle deniliyor:
Kimisi boş er, içer, oynar, büker
Kimi dün gün durmadan zahmet çeker
XV yüzyıldan Abdî'nin Farsça'dan tercümeyle Sultan II Murat'a arz ettiği "Camaspn'me" deki kullanılış yerinin kalgılayarak oynamak olduğu daha da açıktır:
Dürlü dürlü kalkıyuben büktüler
Her birisi oynayuben sektiler
Dede Korkut'ta "boy boyladı" okunmuş olan birleşimin doğrusu "büy büyledi" olabilir (XIV yüzyıl)
Anadolu rakslarımızın tarihi, mevrus (miras kalmış) konuyu m'ziden bu yana devrettirmiş görünen bu kuvvetteki üç beş fıkranın ele alınmasıyla başlatılabilmektedir Büymek fiilinin (ki burada "k'f-ı y'î" ile okuyoruz) takriben XVI yüzyılda şehirlerde raksetmek Türkçeleşmişine yerini bıraktıktan sonra köylü dilinde daha da yaşayabilmiş olduğu düşünülebilir
BÜYÜ:
Arapça sihir kelimesinin karşılığı olan bu öz Türkçe söz, anlam bakımından Türk kültür tarihinde dans mefhumuyla karışır gibi oluyor
Emsal benzeşmeler dilcileri çoğu zaman tatmin etmişlerdir Genç çağ büyücülüğünün oyun unsuruyla ilgisi bilinmekle beraber, bütün dans tarihinin menşede dinî olduğuna inanılmış bulunuluyor Şu halde büyünün de derin çağlarda 'yin unsuru olacağı kendiliğinden anlaşılır
|