Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat Z Harfi
Z Harfi
ZAHA Çirkin kokulu, pis kokulu
ZAHAİR (Zahire C ) Zahireler Yiyecek, hububat gibi şeyler
ZAHAR Arka ağrısı
ZAHARA Ev eşyası
ZAHF (C : Zuhuf) Ayaklarını sürüyerek yürüme Sürünerek yürüme * (Çocuk) emekleme * Askerin, düşmana karşı emekliyerek ilerlemesi
ZAHH Hışım ve gadap etmek, öfkelenmek, kızmak * Kovmak, def´etmek
ZAHİB (Zehâb dan) Giden, gidici * Bir zanna kapılan Bir fikre uyan
ZAHİD(E) (Zühd den) Tas: Borç olan ibadetlerden, aslî vazifelerden başka dünya süs ve makamlarından feragat eden kimse Sofi Müttaki Zühd ve perhizkârlıkla muttasıf
ZAHİDÂNE f Zahide yakışır surette Ehl-i takva gibi
ZAHİF Kibirli, mağrur
ZAHİF Nişandan beri düşen ok * (C : Zâhifât) Yılan gibi karnı üzerine sürünerek yürüyen
ZAHİFE (C : Zevâhif) Sürüngenler, (yılan gibi) yerde sürünenler
ZAHİH Ateş közünün parlaması
ZAHİK Berbat, perişan, helâk olmuş * Bâtıl Köhne
ZAHİL Sıkıntıdan sonra yüreği feraha erişen * Unutan
ZAHİL (Zühul den) İhmal eden Unutan
ZAHİL Zakkum ağacı
ZAHİR (Zuhur dan) Görünen, âşikâr olan Açık, belli, meydanda olan * Görünüşe göre * Şüphesiz * Suret Dış yüz Görünüş * Anlaşılan * Meğer Galiba Zannederim Elbette
ZAHİR Parlak, parlayan Hüsün ve safvet üzere olan
ZAHİR Engin denizler * Taşkın, coşkun * Semiz, tavlı ve bol olan
ZAHİR Yüksek şeref * Neşv ü nemâ bulup, gelişip, etrafa sarılıp sarmaşmış bitki
ZAHİR (Zahr dan) Kuvvetli deve * Yardımcı, arka çıkan * Geriden gelen kuvvet
ZAHİRE Anbarda saklanan yiyecek, hububat Azık
ZAHİRE-İ ÂHİRET Ahiret azığı Hayır ve iyilikler Sâlih amel ve ibâdetler
ZAHİRE (C : Zevâhir) Parlak
ZAHİRE (Zahâyir) Öğle vakitleri sıcaklığın çok olduğu vakitler
ZAHİRE Dışarı fırlamış olan göz * Günün yarısında devenin otlamaktan gelmesi
ZÂHİREN Görünüşe göre Meydanda olduğu gibi Göründüğü gibi
ZÂHİRÎ (Zâhiriyye) Görünüşte olduğu gibi Zâhire âit ve müteallik Asıl ve hakiki olmayan * Zâhiriyyun mezhebine âit olan (Bak: Zâhir)
ZÂHİRÎ MEZHEB Huk: Hanefî imamlarından İmam-ı Muhammed´in (El-Mebsut, El-Câmi-üs Sagir, El-Câmi-ül Kebir, Ez-Ziyâdât, Es-Siyer-üs Sagir, Es-Siyer-ül Kebir) nâmları ile mâruf olan altı kitabında münderiç bulunan mes´elelere denir Buna "Zâhir-ür rivâyât mesâili" denir İmam bu eserlerde kendi fıkhî görüşlerini değil, üstadları İmam-ı A´zam ve Ebu Yusuf´un akvâl-i fıkhiyesini zikretmiştir
ZÂHİRİYYAT Dış görünüşler
ZÂHİRİYYUN Görünüşe göre hükmedenler İç yüzünü, hakikatını iyi bilmeyenler Ehl-i zâhir olanlar * İlm-i Kelâm´da: Nassların zâhir mânalarına göre hüküm çıkaran ve te´vil ve tevcihten geri duranlar ve tarafdarları
ZÂHİR-PEREST f Bir şeyin iç yüzüne, hakikatına kıymet vermeyip görünüşüne kıymet veren Dış yüzüne ehemmiyet veren İç yüzüne aldırış etmeyip, hakikatını bilemeyen
ZÂHİT (Bak: Zâhid)
ZAHK Hastalıktan dolayı tilkinin tüyü dökülüp derisi açılması
ZAHL Öç İntikam almak * Düşmanlık, adâvet etmek, kin tutmak
ZAHM İri
ZAHM Yara, ceriha
ZAHM-İ TÎG Kılıç yarası
ZAHM-İ ZEBAN Dil yarası
ZAHM Galebe etmek * Omuz vurmak * Sıkıştırmak * Tazyik
ZAHMDAR f Yaralı, mecruh
ZAHME f Vurma, darbe * Yara, ceriha * Üzengi kayışı
ZAHMET Sıkıntı, eziyet Yorgunluk * Zor, güç
ZAHMHURDE f Mecruh, yaralı
ZAHMİN f Yaralı, mecruh
ZAHMKÂR f Yaralayıcı, yara açan
ZAHMNAK f Yaralı, zahmzede, mecruh
ZAHMRES f Yara açan, yaralayıcı
ZAHMZEDE f Yaralı Mecruh
ZAHR (C : Zuhur-Ezhâr) Binek devesi * Kuş yeleklerinin kısa tarafı * Kara yolu * Sırt, arka * Yüksek yer * Kur´an´ın lâfz-ı şerifi * Haber
ZAHR-I GAYB Gıyabında, kendisi hâzır olmadan
ZAHR-I KALB Kuvve-i hâfıza Ezber kuvveti Ezbere
ZAHRÎ (Zahriyye) Arkaya âit, arka ile alâkalı * Bir kâğıdın arkasına yazılan yazı, şerh
ZAHZAH Uzak, baid
ZAHZAHA İkrar etme, uzaklaştırma * Uzak, baid olma
|