Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat Z Harfi
Z Harfi
ZİR f Alt, aşağı
ZİR-İ ZEMİN Yeraltı
ZİR (C : Zire) İnce kiriş * Kadınlar sohbetini seven kişi
ZİRA f Çünkü Ondan ki, şundan, şu sebepten ki
ZİRA´ El, kol uzunluğu Yirmidört parmak uzunluğu Arşın * Bir kolun dirseğinden orta parmak ucuna kadar uzunluk ölçüsü (75-90 cm kadar) * Gökte ayın menzillerinden birisi * Tulum İçine peynir veya su, yağ gibi şeyler konan deriden kap
ZİRAAT Çiftçilik, ekincilik
ZİRABE Keskinlik
ZİRAÎ Çitfçiliğe ait Ziraate dair, onunla alâkalı
ZÎ-RAHM Nesebî akraba
ZİRAYE Hışım etmek, hiddetlenmek, kızmak
ZİR-BEND f Kayış, kuşak, kemer
ZİREK f Anlayışlı, uyanık, zeyrek
ZİREKÎ f Uyanıklık, zeyreklik, anlayışlılık
ZİRFİN (C : Zerâfin) Kapı halkası
ZİRİBA´ Belâ, zahmet
ZİRİN f Alttaki, aşağıdaki
ZİRNÎK Zırhım, fare otu
ZİRR Düğme * Tomurcuk
ZÎ-RUH Ruhlu, canlı, hayattar Zi-hayat (Bak: Ruh)
ZİR Ü ZEBER Altüst, karmakarışık, darmadağın
ZİRVE Bir şeyin, hususan dağın en yüksek noktası, tepesi
ZİRVE-İ BÂLÂ f Yüksek zirve * Yüksek makam * Yüce kat
ZİRVE-İ CEBEL Dağ tepesi
ZÎ-ŞAN Şanlı, meşhur ve şerefli olan
ZÎ-ŞA´ŞAA Çok parlak Şa´şaalı
ZİŞT f Çirkin Kötü Kabih
ZİŞTÎ f Çirkinlik
ZÎ-ŞUUR şuurlu şuur sâhibi
ZÎT (Ziyât) Çağırmak * Niza edişmek, çekişmek
ZİVANA (Bak: Zıvana)
ZİVER Süs Zinet
ZİVER Şiddetle yürümek
ZİYA´ Kaybolma, mahvolma
ZİYA Işık, aydınlık, nur Ruşenlik (Nur, ziya´dan daha umumidir Çünkü ziyâ aydınlığın intişarı mülâhazası ile ve Nur, intişarı ve sebatı mülâhazaları ile ıtlak olunmuştur ve bazıları indinde bizzat olan aydınlığa ziya; ve vasıta ile olan aydınlığa nur ıtlâk olunur L R )(Ziya ile; mevcudat görünür, hayat ile, mevcudatın varlığı bilinir; her birisi birer keşşaftır M )
ZİYA-YI KALB Kalbin ziyası, nuru, ışığı Kalbin iman nuruyla ziyalanması, uyanması, gafletten halâs olması
ZİYA-BÂR (Ziya-efşan - Ziyapâş) Işık saçan
ZİYA-DÂR Ziyalı, ışıklı, parlak * Aydın Akıllı, münevver
ZİYADE Artan, fazla kalan Çok bol Fazladan * Artma, çoğalma
ZİYA-EFŞAN f Işık saçan, ziya saçan
ZİYAF (Zeyf C ) Kalp ve silik paralar Karışık akçeler
ZİYAFE Merdut olmak * Tenbel * Değişmek
ZİYAFEŞAN f Işık saçan, ziya saçan
ZİYAFET Misafire yedirip içirme, ikram etme Misafir kabul etme (Görünüyor ki; bu âlemin sâhibi -yaptığı şu kadar fiillerin delâletiyle- hârika bir sahâvete sahib olduğu gibi nur ve ziya ile dolu güneşler ve meyve ve semereler ile hâmile eşcar ve ağaçlar misillü pek çok hazineleri vardır Binaenaleyh bu ebedî sahâvet, tükenmez servet, ebedî bir ziyafetgâhı ister ve devam ile muhtaçların da devam-ı vücudunu iktiza eder  M N )
ZİYAFET Karışık ve değişik olma
ZİYAİ (Ziyaiyye) Işığa ait Ziyaya dair ve mensub olan
ZİYAL Uzun kuyruklu at
ZİYAME Ayıplı olmak
ZİYAN f Zarar, ziyan, kayıp, hasar
ZİYANİSAR (Ziya-nisâr) f Işık saçan, ışık serpen
ZİYANKÂR f Zarar veren, ziyancı Zarar ve ziyan edici
ZİYAPAŞ f Işık ve aydınlık veren Ziya saçan
ZİYA PAŞA (Mi: 1825 - 1880) İstanbul´da doğmuş ve Adana´da vali iken vefat etmiştir İslâm-Türk hürriyet-perverlerinden olan Ziya Paşa, "zekâvette alemdar" bir şahsiyet olmasına rağmen, kâinatta cereyan eden hâdiselerin gaye ve hikmeti karşısında şaşırmış, bu sebebten ıztırab çekiyor " Eyvah kimden kime şekvâ edeyim, ben dahi şaştım" diye feryad etmiştir Yine kâinattaki İlâhi güzellik ve zahirde çirkin olarak gözüken, fakat neticesi hayır ve hikmetler dolu olan hadiseler karşısında da; Cenab-ı Hakk´ı tesbih ederek ruhunun feryadını dindirmeğe çalışmıştır Yeni Osmanlılar Cemiyetine girmiş ve Namık Kemal ile 1876´da Paris´e hicret etmiştir Zafernâme ve üç cildlik Harabât adlı -Divan edebiyatı şairlerinin seçme şiirlerini toplayan- kitabı vardır
ZİYAR Yavşa denilen nesne (Baytarlar) onunla davar dudağını kıstırıp zebun ederler
ZİYARE Meşhur, şöhretli
ZİYARET Görüşmeğe gitmek Bir kimseyi görmeye varmak
ZİYARET-GÂH f Ziyaret yeri * Türbe Makbul ve dine büyük hizmeti olan ve veli tanınanların kabrinin bulunduğu yer
ZİYY (C : Ezyâ) (Zeyy) Dış görünüş * Libas Kılık, kıyafet Hey´et
ZİZA´ Ot ve su olmayan yer
ZİZEFUN Ihlamur ağacı
|