Yalnız Mesajı Göster

Türk Halk Oyunları Kataloğu D

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Halk Oyunları Kataloğu D



DALDALA:

Erzurum'un Daldalan dedikleri Bar çeşidi Sivas köylerinin birtakımında da vardır Adı Halaylar arasında geçer Havası ve figürleri Erzurum'un Daldalan Barı'nı andırır Sivas ilinin köy halaylarındandır Daldala'da oyuncular elele tutuşmazlar Bellerden sımsıkı kavraşırlar Başçekenin elinde mendil vardır Sondaki oyuncu boş kalan elini kalçaya kor Havası 5/8'lik ölçülerle kuruludur Tartım fasıl musikimizin "Türk Aksağı" usulüne uygundur
İlk ölçüde oyuncuların belli belirsiz bir diz kırma hareketi yaptıkları sezilir İkinci ölçünün dörtlük zamanında sol ayak bir adım ileri atılarak ökçe üstüne konur Aynı zamanda iki diz birden kırılmak suretiyle sol ayak istikametinde tartımlı bir yaylanış yapılır Bundan sonraki üç sekizliğin birincisinde dizler süratle doğrultulur İkinci ve üçüncüde hiç kımıldanılmaz Üçüncü ölçüde o hoş yaylanış bir defa daha gösterilir Gelen ölçünün dörtlük zamanında sol ayak yerine getirilir ve üç sekizlikte vücut ağırlığı sola yüklenirken sağ ayak da belli belirsiz yerden kesilir Bundan sonra sağ ayak yarım sağa atılıp ökçe üstüne konur ve dört defa yaylanış yapılır Bu dört ölçü sürer Beşinci ölçünün ilk dörtlük zamanında sağ ayak pençesi yere vurulur (sağ ayak ökçe üzerindeydi) Aynı zamanda da gövde bu ayağa bindirilir Üç sekizlikte sol ayak bir diz kırmasıyla arkaya yukarı fırlatılırken, sağ ökçe de yere vurulur Gelen dörtlükte sol ayak bir adım ileri atılır Üç sekizliğin birincisinde sağ ayak ökçesiyle vurulur Diğer ikisinde o vaziyette durulur Bunu tabip eden ölçünün birinci zamanında yine sağ ayak bir adım geri atılır Üç sekizlikte sol ayak bir diz kırmasıyla yukarı kaldırılırken, sağ ökçeyle yere bir vuruş yapılır Bundan sonra sol ayak yarım sola atılıp ökçe üstüne konulur İki sol, iki defa da sağ ayak üzerlerinde yaylanışlar yapıldıktan sonra, ileri gitme ve geri gelmelerle oyun (yukarıda tarif edildiği üzere) devam eder
Daldala'nın Tezleme'si:
Daldala'nın Tezleme'si denilince oyunun hızlanması anlaşılır Figürlerde ve musıkide hiç bir değişiklik olmaz Yalnız, zamanların hızlanışı nispetinde oyun canlılığının da arttığı görülür Ağırlama'dan Tezeleme'ye geçilişin belirli bir zamanı da yoktur Bu cihet daha ziyade davul zurnanın isteğine bakar
Erzurum'un Aşkale bucağında ve Siirt'in Şirvan ilçesinden bazı köylerde Erzurum ve dolayında "Daldalan" denilen Bar böyle isimlendirilmiştir Oyunun adında olduğu gibi şeklinde de zamanla ve yer yer ufak farklar olmuştur

DALLİKE:
Amasya'da oynanıp adını türküsünden almıştır Sıra oyunudur Ağırlama ve Yeğinneme kısımları vardır Amasya'nın kadın oyunlarından olan "Dımbılgaz"da hoştur ve adını sözlerinden almıştır "Keleğay" giyimli bir kız tarafından yürütülür Bunu kadın oynamaz Yine oranın "Yalel Zamahı" uzak menşei mistik görünen Zamah adlı oyunlara güzel bir örnektir Havası ayrıdır

DANDİNİ:
Çocukları canlı kukla gibi sıçratıp sevindirmek ve güldürmekle ilk duygu tohumu atılır ki buna "Dandini" denir Davul sesini taklit eden bir benzektir Tekerlemede iki üç defa tekerlendiği olur: "Dandini dandini danadan" gibi
1 Bebekleri hoplatırken söylenen tekerlemelerde geçer Hafifçe nağmeli de söylenebilir: Dandini yavrum, hoppala paşam
2 Düzensiz, darmadağınık Ortalık dandini Dandini bebek: Yaşına yakışmayacak hafifliklerde bulunanlar için söylenir Sakallı bebeklere, süfehaya (zevk, eğlence ve süse aşırı düşkünler) maskara için derler
3 Eski başka bir oynatış göreneğine "hobbaca eğlenmek" deyimiyle rastlanır Bir XIII yüzyıl metninde bu deyim şöyle tarif ediliyor: "Arkası üstü yatan bir kimse, ayaklarıyla bir çocuğa havaya kaldırmak"

DASNİÇORS:
Erzurum Barlarındandır Bu oyunda bilhassa ağır başlılık, incelik, hareketlerde sadelik ve tavırlarda dilbazlık (konuşkanlık) göze çarpar Adına bakılırsa Kafkas'tan gelmeliği düşünülebilir İki delikanlı tarafından oynanır Oyuncuların ellerinde birer mendil bulunur

DAŞI:
Rize bölgesi oyunlarındandır

DAVAZ ZEYBEĞİ:
Kütahya'da sevilmekle beraber Burdur'da da gün görünüyor Tek Zeybek gibi bu da sözsüz havasıyla oynanır Denizli ve havalisinin yüzyılları saran yerli oyunlarından başlıcaları Davaz, Buldan ve Denizli Zeybekleridir Adlarını menşelerinden almışlardır Yiğit, mert ve koruyucu bir ruh asilliğiyle dolu insanları temsil eden bu oyunlarda önce birer kişi harekete geçer Sonra ikişer ve daha fazla kişilerle değişik figürlerde oyuna devam olunur Kartalımsı yükseliş ve inişlerle bazen dizlerini yere çaldıkça öz kudret ve kuvvetlerini cihana duyurmak ister gibi olurlar Bütün bu çevreler oyunları türlü tartım (ritim) güzellikleri içinde yüzerek, plastik bir estetik yaratmakta âdeta yarışırlar Durur gibi olan ve -tabir caizse (uygunsa)- heykelleşen anların bile özel heybeti cidden başkadır Cümlesinin (hepsinin, tamamının) ruh kaynağı belli ki kahramanlıktır Babayiğitlik oyunlarıdır Figürlerinde Barbaros serenlerinin süzgünlüğünü görmek bile abes (yakışıksız) olmaz

DAVUL OYUNU
Anadolu'da kadınlar davul zurna eşliğiyle oyuna kalkmazlar Davul zurna takımı erkek oyunlarının kahramanlık timsali eşlik çalgısıdır "Davul zurna" denir, fakat "Zurna davul" denmez Davul öbürüne takaddüm eder (önce gelir) ve hatta bileşik "davulzurna" yazılışı katiyen yadırganmaz Mehterh'ne ocağının Selçuklular zamanında da geçen daha eski adı "Tabilh'ne" idi ki davul evi demektir Harzemşahlılar saltanatında davulların asilzade genç beylerce dövülmüş olduğu saray erkanından olarak tarihte biliniyor Böylece davulun itibarı Şamanlık çağından beri bilinip bu konunun hikâye ve kayıtları uzundur Türk davulunun başlangıçlarını Orta Asya'nın ilkçağ sonu kağan saraylarında buluyoruz Davula olan derin bağlılık Türk ses folklorunda aynen yaşıyorsa bunda şaşılacak nokta yoktur Bizans Anadolu'sunda "koca davul" yoktu, yani Oğuzlarla batıya geçti "Yurağ, yani "cura zurna" da beraberindeydi
Davulcunun Halay halkası ortasında döve döve veya tek başına (zurnacısı çalarken) oynaması Anadolu'da pek itibarlı bir görenektir Başlangıcı Selçuklulara kadar çıkıp, daha evveliyatı (öncesi) da Asya'dadır Bir Erzurum köyünün meydanlarında davul döve döve dolaşan tekke 'şıklarından, İspanyol seyyahı Klavio henüz XV Asır başlarında (onların salpak kıyafetlerini de anlatarak) bahsetmişti Mistiklerden Barak Baba'nın gezgin Tabılhanesi de ayrı hikâyedir (XIV yüzyıl başları)
Şimdiki davul oyuncularımızı, başta Mahir Karayılan (Dağlı) olmak üzere bütün dünya tanıdı ve birincilik iz'fesiyle övdü Türk davul oyunu, Osmanlı İmparatorluğu'nun serhadlerine (sınır boylarına) kadar yayılmıştı

Doğu Anadolu'da "Davul Barı" veya "Davul Oyunu" iz'feleri yer yer var, fakat "Bar Oyunu" adı yoktur Doğuda davul oyunu, oyun faslının en sonunda gösterilip bitince davulcu çalgısını yere yatırarak çevreden atılan bahşişler onun üstüne yağar Eski zamanda davul oyunu sanıldığından çok daha yaygındı

Alıntı Yaparak Cevapla