Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat S Harfi
S Harfi
SAET Doğumdan sonra koyunun rahminden çıkan madde
SAF (SÂFİ) Katışıksız, berrâk, temiz * Zeki olmayan, derin düşünmeyen, dikkatsiz
SAF (Bak: Saff)
SAF Tüylü ve yünlü hayvan
SAF´ Sille vurmak, tokat atmak
SA´F Bir şarap cinsi
SAF Bir adam boyu yüksekliğindeki duvar
SAFA Gönül şenliği, eğlence * Duru olmak, itmi´nan ve meserret üzere olmak Temiz, sâfi olmak * Hava açık ve ayaz olmak * Mekke-i Mükerreme´de bir yerin ismi
SAFA-YI GÜLŞEN Gülşen safası Gül bahçesi eğlencesi
SAFA-YI SADR f Gönül şenliği, kalbin itmi´nan ve sevinç içerisinde olması, meserret üzere olmak
SAFA Yüzü beyaz olan düz taş
SAFA-BAHŞ f Eğlendiren, rahatlandıran, kederi def´eden, hatırı hoş eden
SAFA-CU (C : Safacuyân) f Rahat ve eğlence arıyan
SAFA-ENGİZ Safa koparan Neşe, sevinç yapan
SAFAHAT (Safha C ) Safhalar * İstiklâl Marşı şâiri Merhum Mehmed Akif´in manzum eserinin adı
SAFAİH (Safiha C ) Düz şeyler Levhalar
SAFAK Yeni kırba içine konulmuş su
SAFAK Kıllı derinin altında olan ince deri
SAF´AN (C : Safâıne) Sille vurulmuş kişi
SAFAPERVER f Safa veren İç açan, safalı
SAFARE Zurna
SAFAYAB f Safa bulmuş, huzur ve sükûna kavuşmuş
SAFBESTE Saf bağlamış, saf olmuş
SAFBESTE-İ HAREKET Harekete geçmek üzere saf bağlayıp hazır olan
SAFD Yağlamak * Sağlamlaştırmak, muhkem etmek
SAFDERUN f Safi, içi temiz, kolay aldanabilen
SAFDERUNAN (Safderun C ) f Kalbi temiz, içi saf olanlar
SAFDERUNANE f Kalbi safi olanlara ve kolay aldananlara yakışır surette
SAFDİL f Saf, ahmak, bön, kolay aldatılan kimse
SAFDİLÂNE f Bönlükle, saflıkla Safdillikle
SAFE (C : Savaf-Sâfât) Kanatlarını havada yayıp uçan kuş
SA´FE Çocuğun başında çıkan çıban * Kel
SAFED (C : Esfâd) Esirlerin eline ve ayağına bağlanan bağ *Atâ, bahşiş, hediye
SAFEN (C : Esfan) Haya derisi
SAFER (C : Esfâr) Boş ve hâli olmak * Arabi aylardan ikincisi * Karın içinde durabilen bir yılanın adı
SAFEVİLER DEVLETİ (1499-1737) Safeviler adında bir hanedana mensub olan Şah İsmail´in kurduğu bir devlettir İran´da kurulmuş olan bu devlet şii idi Osmanlılarla münasebetleri iyi değildi Çaldıran´da 1514´de Yavuz Sultan Selim tarafından büyük bir mağlubiyete uğratıldılar Nihayet 1737´de bir ayaklanma neticesinde Afganistan padişahı Nadir Şah tarafından ortadan kaldırıldılar
SAFF Bir sıra dizilmiş şey, bir şeyi sıra ile uzun uzadıya dizmek * Câmide cemâatın sırası
SAFF-I EVVEL İlk saf, birinci saf * İlk sahabeler * Bir hareket ve cereyanın ilk sahipleri
SAFF SURESİ Kur´an-ı Kerim´de 61 suredir İsa, Havariyyun Suresi de denir Medenîdir
SAFFAT (Saff C ) Saf olanlar, saf yapanlar
SAFFAT SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 37 suresidir Mekkîdir
SAFFAT (C : Sıfâ-Esfâ-Sufâ) Düz kaygan taş
SAFF-BESTE f Saf bağlamış, saf olmuş
SAFF-DER (C : Saff-derân) f Düşman saflarını yaran yiğit
SAFF-DERÂNE f Yiğitçesine
SAFFEYN İki sıra * Muharebede karşılaşan iki taraf
SAFF-SAFF Dizi dizi Sıra sıra
SAFF-ŞİKAF f Düşman saflarını yararak bozan yiğit
SAFF-ZEN f Düşman saflarını vurup yaran yiğitler
SAFH Suç bağışlama, dostluk etme Günah ve cürmü afveyleme * Bir şeyin bir tarafı * Bir şey içirme * Yüz çevirme
SAFHA Aynı şey üzerinde görülen değişik hâllerden her biri * Bir şeyin gözle görülen yüzlerinden her biri * Kısım * Bir şeyin düz yüzü * El ayası * Bir hâdisede birbiri ardınca görülen hâllerin beheri * Yazılmış ve yazılabilir sahife
SAFİ Katışıksız Temiz, süzülmüş ve temiz * Bozuk olmayan Hâlis
SAFİF Kuru ot
SAFİH Gökyüzü, semâ * Yassı veya düz olan şey
SAFİH Men eden, engel olan
SAFİHA (C : Safayih) Yüzün derisi * Kapı tahtası * Kâğıdın bir tarafı * Yassı ve düz nesne * Enli kılıç (Bu mânâya C: Sıfâh)
SAFİL Sefil olan, düşük ahlâklı ve karaktersiz
SAFİL Tortu
SAFİL Alçak yer
SAFİLE Dip, alt taraf Bir şeyin aşağısı
SAFİLÎN Alçaklar, aşağılar, sefiller Allah´tan (C C ) uzak olanlar * Aşağı taraflar
SAFİLİYYET Alçaklık, aşağılık
SAFİN (C : Sâfinât) Cins at * Üç ayağı üstünde durup dördüncü ayağının tırnağını yerde dikip duran at
SAFİNE (C : Sevâfin) Yel, rüzgâr, riyh
SAFİR (Sefir) Sefere çıkan * Elçi * Kâtib
SAFİR Islık veya kuş sesi * İnce ve güzel ses * Tecvidde: Harfin ıslık sesine benzemesidir Bu vasıfta olan harfler: Ze, sin, sâd
SAFİYE Temiz, katışıksız, bozuk olmayan * İçinde yapmacık ve uydurma bir şey, fazladan kelime ve kafiye bulunmayan söz
SAFİYE (C : Sevâfi) Toz * Rüzgâr, yel
SAFİYET Saflık, hâlislik, temizlik
SAFİYULLAH Peygamberimiz Hz Muhammed´in (A S M ) bir ismidir Bütün mahlukatta efdal ve Cenab-ı Hakk´ın ihsanı ile onlardan seçilip çıkarılmış tertemiz mânâsına Safiyullâh denilmiştir Hz Adem´in de (A S ) bir ismidir
SAFİYY Temiz, pak Hâlis, saf, katıksız
SAFİYY-ÜD DİN Dini temiz Dini pak
SAFİYY-ÜL KALB Kalbi temiz
SAFK Sesi işitilen vuruş * Sarfetmek * Reddetmek * Kanatlarını hareket ettirmek Deprenmek * Kullanmak
SAFKA Bir satış anında müşteri ile satıcının tokalaşarak, "hayrını gör" demeleri * Yapılan satış
SAFRA Sarı * Karaciğere bağlı öd kesesi içindeki yeşilimsi sarı ve acı su ki, yağların hazmına hizmet eder
SAFRA Dengeyi sağlamak için yelkenli gemilerin sintinelerine konan mâden, taş, kum gibi ağırlıklar
SAFRAGUN Bir cins serçe kuşu
SAFRE Açlık
SAFRİYE Güz mevsiminden önce biten ot
SAFSAF (C : Safâsıf) Yüksek düz yer * Serçe kuşu
SAFSAF (C : Safsâfe) Her nesnenin kemi, kötüsü, hor ve hakiri * Döğülmüş yumuşak toprak * Mâkul olmayan kelimeler * Mânâsız şiir * Yaramaz ve kötü işler
SAFSAF Söğüt ağacı
SAFSAFA Elemek * Asılsız yapmak * İşe yaramaz hâle getirmek, yaramaz etmek Hor ve hakir etmek
SAFSAFE Ekşi aş * Ekşili nesne
SAFSATA Hezeyan, yalan, uydurma Zâhirde doğru, hakikatte yanlış ve yalan olan kıyas (Bak: Dimağ)
SAFSATAPERDAZ f Safsata kabilinden söz söyliyen adam
SAFSATİYÂT Safsatalar, yalan ve yanlış şeytâni sözler
SAFVAN (Safvâ) Yumuşak, düz ve kaygan taş veya kaya parçası * Çok soğuk ve açık olan gün
SAFVE Hâlis ve seçkin * Katı yüzlü merhametsiz kimse
SAFVET Sâfilik, temizlik, pâklık Hâlislik
SAFVET-İ KALB Fikir ve niyetinde hiçbir garazı ve kötü gâyesi olmamak, temiz kalbli olmak
SAFVET-İ VİCDAN Vicdan saflığı
SAGA (C : Sayâg) Kuyumcu
SAGAİR (Sagire C ) Küçük günahlar
SAGAN Mâverâünnehir diyarında bir şehir adı
SAGAR f İçki bardağı Kadeh
SAGAR Zelillik, alçaklık, âdilik
SAGAR Küçük olmak
SAGAT Aslı "sagavet" olup, bir cihete meyil demek olan "sagav" masdarından fiil-i mâzi müfred müennesdir Muzarisi : "tasgi" gelir " Velitasgi ileyh"; söz dinlemek veya dikkat edip kulak vermek, imâle-i guş etmek demek olan ısga da, bundan müştaktır (E T )
SAGG Meyletmek, yönelmek, eğilmek
SAGIB (SAGBÂN) Aç kimse (Müe: Sagbâ)
SAGIR Zelil ve aşağılık kimse
SAGIYE Koyun * Umumu nefy için ehad mânâsına da kullanılır
SAGİR(E) Küçük, ufak Büluğa ermemiş çocuk
SAGİR-ÜS SİNN Yaşı küçük
SAGİRE (C : Sagair) Küçük günah
SAĞNAK Birdenbire ve çok fazla yağıp geçen yağmur
SAGR (Sügur C ) Etrafı kale ile çevrili şehir * Sahil şehri * Tepe veya başka bir yerde mağara * Ağız Ön dişler
SAGSAG Galat kelâm konuşmak
SAGSAGA Dişi çıkmamış küçük oğlan * Bir şeyi ısırmak
SAGSEGA Toprak içine bir şey gömmek * Yemeği yağlı ve iyi pişirmek * Dişi depretmek
SAGY (Sagv) Meyletmek, yönelmek * Güneşin batmaya meyletmesi
|