Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat S Harfi

Eski 11-04-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat S Harfi



S Harfi

SAM Ölüm, mevt * Yer altındaki altın damarı * Gök kuşağı * Ateş * Sersemlik hastalığı * Hazret-i Nuh´un (AS) oğullarından birinin ismi
SA´M Soymak
SAM´A Küçük kulaklı kadın (Müz: Asmâ) * Kuvvetlenip olgunlaşan ot
SAMAHMAH Uzun ve çok yoğun olan madde
SAMAM Belâ * Zahmet, meşakkat
SÂMÂN f Servet Zenginlik * Rahmet * Dinçlik * Düzen, tertip * Bir kimsenin varı-yoğu, serveti
SÂMÂNSUZ f Rahat ve huzuru bozan
SAM´AR Katı şiddetli, şedid
SAM´ARE Sağlam ve dayanıklı, sert
SAMD Kasdetmek * Yüksek yer * Galiz, yoğun
SAMECE (C: Samec) Kandil
SAMED Her şeyin kendine muhtaç olup, kendisi hiç kimseye ve hiç bir şeye muhtaç olmayan (Allah) *Pek yüksek, dâim * Refi´ ve âli ve içi dolu şey * Kavmin ulusu
SAMEDANÎ Samed olan Allah (CC) ile alâkalı İlahî Allah´a mahsus
SAMEDİYET Allah´ın (CC) hiç bir şeye muhtaç olmadığı gibi hazinesinden hiçbir şey eksilmemesi ve kudretine de hiç bir şey ağır gelmemesi
SAMEKMEK Çok kuvvetli adam
SAMEM Sağırlık
SAMER Bozulup fena kokmak
SAMEYAN Sıçramak * Kalkmak * Yürekli, cesaretli, kahraman, bahadır kişi
SAMG Zamk, ağaç sakızı
SAMGÎ Zamk gibi, zamk halinde olan
SAMHA Kolaylık Asânlık Sühulet
SAMİ Yüksek, yüce, refi´
SAMİ Sertlik, katılık Kuruluk
SAMİ´ İşiten, duyan, dinleyen
SAMİA Duyma, işitme duygusu, işitme kuvveti
SAMİD Yükselen, başını kaldırıp göğsünü kabartan * Hayrette kalan * Gafil
SAMİH Cömert, eli açık sahavet sahibi ve civanmert olan
SAMİÎN (Samiûn) Dinleyiciler * Bir nevi icraatta alâkadar olmayıp dinleyici olanlar, devam edenler
SAMİL Kuru, yâbis
SAMİM İç, asıl, öz
SAMİM-ÜL KALB Kalbin içi
SAMİMÂNE f Samimi olarak İçten duyarak, riyasızlıkla
SAMİMÎ İçten, gönülden, candan * İçli, dışlı
SAMİMİYET İçten ve kalbden olan sevgi ve bağlılık(Niyet-i hâlisenin dahi kerameti vardır Samimiyetin dahi kerameti vardır Bahusus lillâh için olan bir uhuvvet dairesindeki kardeşlerin içinde; ciddi, samimi tesanüdün çok kerametleri olabilir Hatta şöyle bir cemaatın şahs-ı manevîsi bir veliyy-i kâmil hükmüne geçebilir İnayata mazhar olur M)
SAMİN(E) Sekizinci
SAMİN Semiz, yağlı, besili
SAMİNEN Sekizinci olarak Sekizinci derecede
SAMİR Gece toplantıları
SAMİR Yemişli, meyvalı ağaç
SAMİRÎ Hz Musa Peygamber zamanında Yahudileri şirke sevk eden Hz Musa´nın (AS) bulunmadığı yerde kavmini yaptığı buzağı heykeline taptırmağa çalışan bir yahudi
SAMİT(E) Susan, sükût eden * Ses çıkarmaz, sessiz * Gr: Sessiz harf
SAMİTE-İ MEYYİTE Ses çıkarmayan ölü * Hareketsiz * Haksızlıklar karşısında gayrete gelmeyen, ölü gibi sükût eden
SAMİTANE f Sessizce, ses çıkarmaksızın, sâkitane
SAMİT Tatsız bayat süt * Tuzsuz ekmek
SAMKUK Kaba adam
SAML Katılık, sertlik * Dimdik olmak * Pekişip kaskatı olmak
SAMLAH Kulak deliği * Kulak kiri
SAMM(E) Zehirleyen Ağulu * Sam Yeli denen öldürücü rüzgâr
SAMM Sağır olmak * Şişenin ağzını tıkamak * Katı, sağlam ve sert madde * Vurmak
SAMMA Sesi çıkmayan, sessiz * Sağır ve dilsiz * Katı ve son kaya * Sağlam ve sert yer * Belâ * Zahmet, meşakkat
SAMME (C: Sevvâm) Zehirli hayvan
SAMSAM Keskin olmak * Keskin kılıç Seyf-ü sârim
SAMSAME Cemaat, topluluk * Bölük
SAMT Susma, sükût
SAMU İyi olma, afiyet bulma
SAMUT (Samt dan) Az konuşan * Susmuş Surat asarak susan
SAMYELİ Sıcak memleketlerde esen bunaltıcı rüzgâr
SAN f "Benzer, andırır" mânâlarına gelerek birleşik kelimeler yapılır
SAN´ Sağlam ve muhkem yer
SAN´A Yemen diyarında bir şehrin adı
SANABİR Şiddet
SANADİD Bahadır ve şeci´ olanlar Kahramanlar İleri gelenler, reisler, padişahlar
SANADİD-İ KUREYŞ Kureyş´in ileri gelenleri, seraskerleri, büyükleri
SANADİK (Sunduk C) Sandıklar
SANAİ´ (Sania C) Tertibli, uydurma işler Tuzaklar * Sanayi
SAN´AT Ustalık, hüner, mârifet
SAN´AT-ÜT TEDELLİ İlm-i belagatın bir kaidesi En âlâdan başlayıp ednaya doğru gitme, yukarıdan aşağıya inme san´atı (Bak: Tedelli)
SAN´ATGER f San´atçı
SAN´ATKÂR f Usta, san´atçı
SAN´ATKÂRANE f San´atlı olarak, özenip meharetle yapılmak suretiyle, sanatkâra yakışır şekilde
SAN´ATNÜMA San´atkârlığını gösteren, san´at gösteren
SAN´ATPERVERANE f San´atkârcasına, san´atkârlığına çok kıymet vererek
SANAVBER Çam fıstığı kozalağı veya onun şeklinde olan Çam fıstığı
SANAVBERÎ Kozalak biçiminde Koni şeklinde
SAN´AVÎ (San´aviye) San´atlı oluş San´ata mensub Muntazam yapılı
SANAYİ San´atlar
SANAYİ-İ LAFZİYE Söz ile, lâfızla yapılan san´at şekilleri (Cinas, tenasüb ve tezad gibi)
SANAYİ-İ MANEVİYE Mâna delâletiyle olan san´at (Teşbih ve istiâre gibi)
SANAYİ-İ NEFİSE Güzel san´atlar insanın çok hoşuna giden ve çok üstün san´atkârlıkla yapılmış eserler
SANBUR Yalnız olan hurma ağacı * Oğlu, kızı, kavmi ve kabilesi olmayan kişi
SANC Zil
SANCAK BEYİ Eyalet teşkilâtıyla timar usulünün cari olduğu zamanlarda beş on kazalık yerin mutasarrıfı ile sipahisinin kumandanına verilen addır Osmanlıların ilk zamanlarında beylere yahut hükümdar evlâtlarına has olarak verilen mıntıkalara "Sancak" denilir, bu sancaklara tasarruf edenlere de "Sancak Beyi" adı verilirdi
SANCAKDAR f Sancak taşıyan Alemdar
SANCE (C: Sanecât) Terazi * Taş
SAND Bendetmek, bağlamak
SANDAL (C: Sanâdil) Büyük başlı deve * Güzel kokulu bir ağaç
SANDİD Bela * Meşakkat, zahmet * Şiddetli yağmur ve rüzgâr
SANDUK (C: Sanadik) Sandık
SANDUKA Türbelerde mezarların üzerine tahtadan sandık şeklinde yapılan ve üstüne yeşil çuha örtülen yerin adıdır Kadın sandukaları düz olduğu halde, erkek sandukalarının baş tarafına bir ağaç konarak üzerine kavuk, taç, sikke gibi sağlığında giydikleri başlık konurdu Açık mezarlıklarda sandukalar taştan yapılır, baş ve ayak uçlarına taş dikilerek baştakinin üzerine kitabe yazılırdı (OTDS)
SANDUKÇE f Küçük sandık
SANDUKKAR Veznedar
SA´NEB Başı küçük olan kimse Küçük başlı kişi
SANEM Kâfirlerin, önünde ibadet ettikleri heykel, put * Mc: Çok güzel olan * Putperestlerin İlâhı
SANEM-HANE f Tapınak, puthane
SANEM-PEREST f Puta tapan(Sanem-perestliği şiddetle Kur´an men´ettiği gibi, sanem-perestliğin bir nevi taklidi olan suret-perestliği de meneder Medeniyet ise; suretleri kendi mehasininden sayıp Kur´ana muaraza etmek istemiş Halbuki gölgeli, gölgesiz suretler, ya bir zulm-ü mütehaccir veya bir riya-yı mütecessid veya bir heves-i mütecessimdir ki; beşeri zulme ve riyaya ve hevaya, hevesi kamçılayıp teşvik eder S)
SA´NET Et yağı * Yağ
SANEVBER (Bak: Sanavber)
SANEVÎ İkinci İkinci derecede
SANİ´ (Sun´ dan) Sanatkârca yapan Yaratan San´at eseri olarak meydana getiren İşleyen, yapan (Allah)
SANİ´-İ HAKİKÎ Doğrudan doğruya, hiç bir şeye muhtaç olmadan her şeyin aslını, esasını ve teferruatını yapan, yaratan Allah (CC)
SÂNİ´-İ HAKÎM Hikmet sâhibi olan yaratıcı Allah (CC)
SANİ´ Görülen iş
SANİ İkinci
SÂNİ AŞER Onikinci
SANİA Uydurma, düzme Tuzak, hile * İş, amel, fiil
SANİFE Bez kenarı
SANİH Mübarek fiil, iyi iş
SANİHA Zihne gelen fikir Mütâlâa Çok düşünmeden gelen fikir
SANİHA-ÂRÂ f Hatıra gelen, akla gelen
SANİHÂT (Sâniha C) Çok düşünmeden akla, fikre gelen şeyler (Bak: Sünuh)
SANİ´İYYET Ustaca ve tertibli yapıcı oluş Sâni´lik(Eğer eşya kendi nefislerine isnad edilirse, herbir zerreye bir uluhiyet lâzımdır Meselâ, Ayasofya´nın bânisi inkâr edildiği takdirde her bir taşı Mimar Sinan olması lâzım geliyor Öyle ise kâinatın Sânia olan delâleti, kendi nefsine olan delâletinden daha vâzıh, daha zâhir, daha evlâdır Öyle ise kâinatın inkârı mümkün olsa bile, Sâniin inkârı mümkün değildir MN)
SANİYE Dakikanın altmışta birisi Çok kısa bir zaman
SA´NİYE Takkenin tepesi
SANİYE (C: Sevâni) Su taşıyan deve Su yükledikleri ve su çektirdikleri deve
SANİYEN İkinci olarak İkinci derecede
SANSÜR Fr Neşr olacak şeylerin (kitap, film veya mektubların) hükümetçe kontrol edilmesi işi
SANTİT Ulu, kerim kişi
SANTRİFÜJ yun Merkezden uzaklaşan kuvvet Merkezkaç kuvvet (Bak: Kuvve-i an-il merkeziye)
SANVAN (Sunvân) (C: Esvane) Kaftan * Giyecek eşyaların muhafaza edildiği dolap veya sandık

Alıntı Yaparak Cevapla