Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat S Harfi

Eski 11-04-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat S Harfi



S Harfi

SE Kur´an alfabesinin dördüncü harfidir Ebced hesabında 500 sayısının karşılığıdır
SE f Üç
SEA Güç, iktidar
SEAB (C: Sâbân) Sel yolu Su akıtmak mânasına mastar
SEABİB Salya
SEABİB (Su´bub C) Saf su akan yerler
SEABİN (Su´bân C) Büyük yılanlar, ejderhalar
SEAF Devenin ağzında olan bir hastalıktır ve burnunun ve gözlerinin kılları dökülür O devenin erkeğine esaf, dişisine nâfâ denir * Tırnağın çevresinin kopup ayrılması
SEALİL (Sü´lul C) Memeler * Vücudda meydana gelen siğiller
SEAM Bir çeşit deve yürüyüşü
SEARİR Bir ot cinsi * Burun içinde olan yarık
SEAT Kokmak
SEB´ (Seb´a) Yedi(7)
SEB´A-İ SEYYARE Yedi seyyar yıldız
SEB´ İçmek için şarap satın almak * Yakmak * Bir kimseyi değnek veya kamçı ile dövmek
SEB´ Yırtmak * Parçalamak * Kahretmek * Sökmek
SE´B Tuluk * Genişletmek * Boğmak
SEBAHAT (Bak: Sibâhat)
SEBAİK (Sebika C) Eritilip kalıplara dökülmüş mâdenler Külçeler
SEBAK (C: Esbâk) Ders * Yarış * Koşu yapanların aralarında koydukları ödül
SEBAK-ÂMUZ f Ders arkadaşı
SEBAK-DAŞ f Ders arkadaşı
SEBAK-GÂH f Ders öğrenilen yer Mekteb, medrese
SEBAK-HÂN f Ders okuyan, talebe
SEB´A SEMAVAT Yedi kat gökler(Üçüncü Mes´ele: kelimesi hakkındadırEy arkadaş! Semavatın dokuz tabakadan ibaret olduğu, eski hikmetin hurafelerinden biridir Onların o hurafe-vâri fikirleri, efkâr-ı âmmeyi istilâ etmişti Hattâ bazı müfessirler, bazı âyetlerin zâhirini onların mezheblerine meylettirmişlerdir Hikmet-i cedide ise, feza denilen şu boşlukta yalnız yıldızların muallâk bir vaziyette durmakta olduklarına kaildir Bunların mezhebinden semavatın inkârı çıkıyor Ve bu iki hikmetin birisi ifrata varmışsa da, ötekisi tefritte kalmıştır Şeriat ise, Cenab-ı Hakk´ın yedi tabakadan ibaret semavatı halketmiş olduğuna hâkimdir ve yıldızların da balık gibi o semalar denizlerinde yüzmekte olduklarına kaildir Hadis ise, semanın $ den ibaret bulunduğunu emrediyor Şu hak olan mezhebin, "Altı Mukaddeme" ile tahkikatını yapacağızBirinci mukaddeme: Şu geniş boşluğun Esir ile dolu olduğu, fennen ve hikmeten sâbittirİkinci Mukaddeme : Ecram-ı ulviyenin kanunlarını rabteden ve ziya ve hararetin emsalini neşr ve nakleden fezayı doldurmuş bir madde mevcuddurÜçüncü Mukaddeme: Madde-i Esiriyenin, yine Esir olarak kalmak şartiyle, sâir maddeler gibi muhtelif teşekkülâtı ve ayrı ayrı nevi´leri vardır Buhar ile su ve buzun teşekkülâtları gibiDördüncü Mukaddeme: Ecram-ı ulviyeye dikkat edilirse, tabakaları arasında muhalefet görünür Evet, yeni teşekküle ve in´ikada başlamış milyarlarca yıldızlardan ibaret Kehkeşan ile anılan tabaka-i Esiriye, sabit yıldızların tabakasına muhaliftir Bu da, manzume-i şemsiyenin tabakasına ve hâkeza yedi tabakaya kadar birbirine muhalif tabakalar vardırBeşinci Mukaddeme: Araştırmalar neticesinde sâbit olmuştur ki: Bir maddede teşkil, tanzim, tesviyeler vâki olursa, birbirine muhalif tabakalar husule gelir Bir mâdenden kül, kömür, elmas meydana gelir; ateşden alev, duman husule gelir Müvellidülmâ´ ile Müvellidülhumuzanın imtizacından su, buz, buhar tevellüd ederAltıncı Mukaddeme: Şu müteaddid emarelerden anlaşıldı ki; semavat müteaddittir; şeriat sahibi de, yedidir demiştir; öyle ise yedidir Maahaza yedi, yetmiş, yediyüz sayıları arab üslublarında kesret için kullanılırArkadaş! Pek geniş bulunan Kur´an-ı Kerimin hitablarına, mânalarına, işaretlerine dikkat edilmekle bir âmiden tut bir veliye kadar bütün tabakat-ı nâsa ve umum efkâr-ı âmmeye olan müraatları, okşamaları fevkalâde hayrete, taaccübe mucibdirMeselâ: $ kelimesinden bazı insanlar havâ-i nesimiyyenin tabakalarını fehmetmiştir; öbür bazı da, arzımız ile arkadaşları olan hayattar küreleri ihata eden nesimî küreleri fehmetmiştir; bir kısım da seyyarât-ı seb´ayı fehmetmiştir; bir kısmı da, manzume-i şemsiye içinde Esirin yedi tabakasını fehmetmiştir; bir kısım da, şu bildiğimiz manzume-i şemsiye ile beraber altı tane daha manzume-i şemsiyeyi fehmetmiştir; bir kısım da Esirin teşekkülâtı yedi tabakaya inkısam ettiğini fehmetmiştirHülâsa : Herbir kısım insanlar, istidatlarına göre feyz-i Kur´an´dan hisselerini almışlardır Evet Kur´an-ı Kerim, bütün şu mefhumlara şâmildir diyebiliriz İİ)
SEBAT Yerinden oynamamak, dayanmak Kararlı olmak * Sözde durmak, ahde vefâ etmek İman ve İslâmiyete hizmette, Allah´a ibadet ve taatta sâbit ve berkarar olmak * Bir meslekte, meşru bir kanaatte veya bir fikirde kararlı bulunmak, sağlamlık göstermek
SEBATA Saçın kıvırcık olmayıp sarkık olması
SEBATÎ Sebatlılık Sözünde ve kararında durma
SEBATKÂR f Sağlam, yerinden oynamaz * Ahdine, vefakârlığına sâdık ve sağlam olan
SEBAYA (Sebbî C) Harbde esir düşenler
SEBB Küfür, küfran Sövüp saymak
SEBBAB (Sebb den) Çok küfür eden Küfürbaz
SEBBABE Şehâdet parmağı Sağ elin baştan ikinci parmağı
SEBBABEGEZÂ f Şaşarak parmağını ısıran
SEBBAH (Sibahat dan) Suda yüzen, yüzücü * Yüzgeç
SEBBAHE Yüzücü kuşlar sınıfı
SEBBAK Eritip kalıba döken, eritici
SEBBETMEK Söğmek, sövüp saymak
SEBC (C: Esbâc) Orta vasat
SEBCA´ (C: Sübuc) Karnı büyük olan kadın (Müz: Esbec)
SEBE´ (Sebâ) Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm´ın mucizesi sonunda imana gelen ve onunla evlenen Belkıs´ın Yemen´de hükmü altında bulundurduğu mâmur şehrinin ismi * Bir Arab kavminin adı * Bir devlet ismi * Bir şahıs adı
SEBE´ SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 34 Suresi olup Mekkîdir
SEBE Yaşlılıktan dolayı bunamak
SEBEB Vâsıta Âlet * Alâka * Bahane * Edb: Harekeli bir harf ile sâkin bir harften veya iki harekeli harften meydana gelen parça (Bak: Esbab, Esbabperest)
SEBEB-İ HİLKAT Yaratılışa sebeb ve gaye, yaratılışa vâsıta ve âlet olan( Nasıl ki O Zât, hidayetiyle saadet-i ebediyenin sebeb-i husulü ve vesile-i vüsulüdür Öyle de duasıyla, niyazıyla o saadetin sebeb-i vücudu ve vesile-i icadıdır S)
SEBEB-İ VÜCUD Varlık sebebi Var olmanın sebebi ve gayesi
SEBEBİYET İcab ettirme, sebep olma
SEBED Sepet * Az saç, kıl Başta az tüy olması
SEBEHLEL Bâtıl, boş, abes
SEBEL Tıb: Bulanık görme hastalığı * Göze inen perde * Buluttan çıkıp da henüz yere ulaşmamış yağmur * Buğday başı
SEBELE Bıyık
SEBENTA Çeri, öncü * Ayı
SEBET Kıvırcık olmayan saç
SEBET Hüccet, delil
SEBETE (C: Sebât) Ot, nebat, bitki * Otu çok olan yer
SEBG (SÜBUG) Nimet bolluğu * Olgunlaşmak, kemâle yetişmek Tamam olmak
SEBH Genişlik * Hafiflik
SEBH Atın seğirtmesi * Sür´atle gitmek * Maaşında tasarruf etmek * Suda yüzme
SEBHA Ot yetişmeyen yer * Şap taşının çıktığı yer * Tuzla
SEBHALE " Sübhânallah" demek
SEBİ (C: Sebâyâ) Savaşta esir düşen kimse
SEBİBE (C: Sebâib) Atın alın kılı, yele ve kuyruğu * İnce keten bezi parçası
SEBİC(E) Yatık veya sekik adı verilen, ağzı dar şarap testisi * Gecelik
SEBİD Başa yağ sürmeyi terketmek
SEBİH Kuş yeleğinin kopup düşeni * Pamuk ve yün atıldıktan sonra dürüp eğirmek için koydukları bez parçası
SEBİHA Gecelik Geceleyin giyilen elbise
SEBİKE Eritilerek kalıba dökülmüş şey, külçe Kalıba dökülmüş altın veya gümüş * Hafif, küçük
SEBİKE-İ HAK Hak külçesi * Mc: İşlenmemiş külçe halindeki altın kıymetinin zâhiren görünmemesi gibi; hakkın bâtıl ile mücadelesinin olmadığı zamanda, hakkın kıymet ve lüzumu derecesinin bir cihette bilinememesi
SEBİKE-İ ZEHEBİYE Altun külçesi
SEBİL Açık ve büyük yol Büyük cadde * Allah rızası için su dağıtılan yer
SEBİLHANE f Sebil olarak su dağıtılan yer
SEBİLULLAH Allah (CC) yolu Karşılıksız Allah rızası
SEB´ÎN Yetmiş
SEB´ÎNE MERRE Yetmiş defa
SEBİN Bir dağın adı
SEBİR Mekke civarında bir dağın adıdır(Resul-i Ekrem (ASM), Mekke´den hicret ettiği ve küffarlar takibe çıktıkları vakit, Sebir namındaki dağa çıktılar Sebir dedi: "Yâ Resulallah, benden ininiz! Korkarım, benim üstümde sizi vururlarsa Allah beni tâzib eder Onun için korkarım" Cebel-i Hira çağırdı: "Yâ Resulallah ileyye: Bana gel" Bu sır içindir ki ehl-i kalb Sebir´de havf ve Hira´da da emniyeti hissederler Bu misalden anlaşılır ki: O koca dağlar birer müstakil abddir, müsebbihdir ve vazifedardırlar Peygambe´ri (ASM) tanır ve severler, başıboş değillerdir M)
SEBİR Suret * Renk * Asıl * Heyet
SEBİT Aklın sabit olması, aklın durması
SEBK İleri geçme, ilerleme Öne göçme * Vâki olma * Koşuda kazanan hayvan
SEBK Bir şeyi eritme Kalıba dökme * Edb: İbarenin tarz ve terkibi
SEBK-İ MEFSUL Edb: Ayrı ayrı, kesik kesik yazma tarzı
SEBK-İ MEVSUL Edb: Cümleleri bağlayarak birleştirme tarzı
SEBK-İ MÜREKKEB Edb: Hem kısa, hem uzun ifâde tarzı
SEBKAT Geçmek, ilerlemek
SEBLA´ Uzun kirpikli göz
SEBLET (C: Sibâl) Bıyık
SEBR Denemek, imtihan * Yara, kuyu vesâirenin derinliğini anlamak için yoklamak
SEBR VE TAKSİM Mantıkta bir isbatlama tarzı ve usulüdür Bu iki kelime beraber kullanıldığı gibi, "delil-i taksim, delil-i münkasım" gibi tâbirlerle de söylenir Bu isbatlamada bir şeyin aslında bulunan vasıflar, illet olmaktan birer birer ibtal edildikten sonra, tam illet olmaya elverişli olan tesbit edilir (Lât: Residu: Arkada kalan, bâkiye) Taksim: Man: Bir bütünü hariçte hiç artmamak şartıyla bölmek
SEBR Men´etmek, engel olmak * Helâk etmek * Hapsetmek
SEBRE (C: Seberât) Pek soğuk olan erken vakit
SEBSEB (C: Sebâsib) Issız büyük çöl * Kâfirlerin bayramı
SEBT Yazma, deftere geçirme, bir yere kaydetme
SEBT-İ DEFTER Deftere geçirme, deftere yazma
SEBT (C: Esbât-Sübut-Esbüt) Rahat etmek * Boyun vurmak * Saç sarkıtmak Bir çeşit deve yürüyüşü * Cumartesi günü * Şaşırmak, hayrette kalmak * Çok zeki, dâhiye * Başı tıraş etmek
SEBTANE Tüfek
SEBTEL Çürük yumurta
SEBTEL Ot tohumundan bir tohum
SEBTEL Satıl adı verilen kab (At bakıcıları onunla davara su verirler) * Susak (Pınarlarda su içilir)
SEBU´ (C: Sebâ´) Yırtıcı hayvan Canavar
SEBU f Testi
SEBUÇE f Küçük testi * Küçük kap
SEBUH (Sibh den) Yüzgeç
SEBUHA Mekke şehri
SEBUİYE Yırtıcıya mensub, canavarlıkla ilgili
SEBUİYET Yırtıcılık, parçalayıcılık Yırtıcı hayvanın fıtri hassası
SEB´ÛN (Bak: Seb´în)
SEBÜK f Hafif Ağırbaşlılığı ve ağırlığı olmayan
SEBÜKBÂR f Yükü hafif Ağırlıksız, eşyası az olan * Derdi, düşüncesi olmayan
SEBÜK-ENDİŞ f Derin düşünmeyen, sathi düşünen
SEBÜKHÎZ f Çabuk kalkan, hareket eden
SEBÜKÎ f Hafiflik
SEBÜK-İNÂN f Çabuk koşan
SEBÜKMAĞZ f Hafif beyinli, düşüncesiz Ahmak Akılsız
SEBÜKMÂYE f İtibarsız, değersiz, kıymetsiz
SEBÜKMİZAC f Hafif mizaçlı
SEPÜKPÂY f Ayağına çabuk olan
SEBÜKREV f Çabuk giden
SEBÜKRE´Y f Düşüncesiz, hafif fikirli
SEBÜKRUH f Hafif ruhlu * Zarif ve şen olan Hoşa giden, hoş sohbet * Mc: Lâübâli
SEBÜKSER (C: Sebükserân) f Hafif düşünceli * Sefih, aşağılık
SE´BÜL (C: Sevâbil) Aş havucu * Pirinç, buğday, nohut, mercimek
SEB´-ÜL MESANİ İki defa nazil olan ve yedi âyetten ibaret bulunan Fâtiha Suresi * Mükerrer okunup tekrarlanan
SEBY Harpte esir alınma * Uzaklaştırma * Bir yerden başka bir yere sürüp giderme
SEBZ f Yeşil, yeşil renkli
SEBZEVAT f Yeşil bitkiler, yeşil nebatlar
SEBZEZAR f Çayırlık, çimenlik, yeşillik * Bostan, sebze tarlası
SEBZFAM f Yeşil renkli
SEBZİN f Rengi yeşil Yeşil renkli
SEBZPUŞ f Yeşil elbiseli, yeşil örtülü

Alıntı Yaparak Cevapla