Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat S Harfi
S Harfi
SİM f Gümüş Gümüş para * Gümüşten Sırmadan
SİM Ü ZER Gümüş ve altın
SİMA Yüz, çehre Beniz * Eser, alâmet
SİMA´ Dinlemek, kulak vermek İşitmek * Çalgı dinlemek * Herkesin işitmesi istenilen güzel zikir ve sözler * Mevlevilerin ve sair dervişlerin "ney" veya "def" ile berâber ilâhi okuyarak raksları ve nağme terennüm etmeleri, dönmeleri (Bak: Semâ´)
SİMAD Az su
SİMAH (Bak: Sımah)
SİMAK (Semek C ) Balıklar * Parlak yıldız * İki parlak yıldızdan birisi * Bir şeyi yükseltip kaldıracak âlet
SİMAL Medet etmek * Medetçi, yardımcı ve mutemed kişi
SİMAM (Semm C ) Zehirler
SİMAN (Semin C ) Semizler, besililer, yağlılar
SİMAR (Semere C ) Meyveler, yemişler * Mc: Faydalar
SİMAT (C : Sümut) Sofra Yemek masası * Yemek * Ziyâfet
SİMAT Damga, iz Nişan, alâmet
SİMATOĞRAF (Bak: Sinematoğraf)
SİMAVÎ Çehreye ait, yüz şekline dair * Simavlı
SİME (C : Simât) Damga, alâmet, nişan
SİMEN Semizlik, yağlılık, besililik (Bak: Semen)
SİMENDUD (Sim-endud) f Gümüş kaplı Gümüş yaldızlı
SİMER (SEMER) (C : Esmâr) Kıssa, hikâye * Akşamdan sonra olan
SİMİN f Gümüşten * Gümüş gibi, gümüşe benzer
SİMİN-TEN f Gümüş tenli Gümüş gibi beyaz ve parlak vücutlu
SİMK Yüce olmak, yükselmek
SİMM (SEMM-SÜMM) (C : Simâm-Sümum) Küçük dar delik * İğne deliği * Ağu, zehir *Kast * Düzeltme, ıslah * Set
SİMMÎ (C : Esmiyâ) Adaş, isimleri aynı olan kişilerin herbiri
SİMN (Simâne) : Semizlik, yağlılık, besililik, şişmanlık
SİMSAR (C : Semâsire) Komisyoncu, tellâl, aracı
SİMSİM Susam
SİMT (C : Sümut) Boncuk veya inci dizilmiş iplik
SİM-TEN f Gümüş tenli
SİMURGA Kanatlı ve çok büyük hayvan olup eski devirlerde yaşadığı rivâyet edilir (Bak: Anka)
SİMYA (Fr: Alşimi) Kim: Adi madenleri altın madenine çevirmek gayesini güden bir çalışma Bu çalışma bir takım maddelerin bulunmasına sebep olduğu için kimya ilminin ilerlemesine hizmeti dokunmuştur
SİMYA Nişan, işâret, alâmet
SİMYAN (Simân) (Süryanice) Hak
SÎN Çin * Kirli olan ve kokan deve yünü
SİNA Musâ Peygamberin (A S ) Allah (C C ) kelâmına nâil olduğu, Süveyş ile Akabe Körfezi arasındaki bir yer ve bir dağ ismi Cebel-i Musa veya Tur-u Sinâ da denir * İbn-i Sinâ´nın ceddinin ismi (Bak: İbn-i Sinâ)
SİNA´ Deve ayağına bağladıkları ip
SİNA İki kere iâde olunan nesne
SİNAD Muhkem, dayanıklı, kuvvetli dişi deve * Yüce * Yüce yer, yüksek yer
SİNAN (C : Esinne) Mızrak, süngü
SİNAN-İ ÜMMİ (Vefatı: Hi: 1075) Halveti Tarikatı Yiğitbaşı kolu ileri gelenlerinden olup Kutb-ül Meâni adında Türkçe mensur bir eseri ile matbu ve müretteb bir divanı vardır Muhammed Sinan-ı Ümmi, Konya vilâyeti dahilinde Elmalı´dan olup orada dâr-ı bekaya hicret etmiştir (R Aleyh) (Osmanlı Müellifleri sh: 187)
SİNAYE Yünden ve kıldan yapılan ip
SİNDAN Örs
SİNDİBAN Pelit ağacı
SİNE Uyuklama, uykuya dalma başlangıcı Uyku ile uyanıklık arası (O anda insan, sesi duyduğu halde anlamaz )
SİNE An Bir lahzacık * İki ağızlı balta
SİNE f Göğüs Sadır Kalb
SİNE-BEND f Göğüs bağı, sütyen
SİNE-ÇÂK Göğsü, yüreği yaralı
SİNE-GÂH f Göğüs
SİNEMATOĞRAF Fr Hareket yazmak demek olup kısaltılmış şekliyle sinema demektir
SİNEPÜRYAN (Sinebiryan) Kalbi yanmış, sinebiryan olmuş, çok hasret çekmiş
SİNESAF f Sarılıp kucaklaşmış
SİNESUZ f Yürek yakan
SİNET Uyuklamak
SİNH (C : Esnâh) Her nesnenin aslı ve kökü
SİNH (C : Esnâh-Sünuh) Diş çukuru, diş yuvası
SİNİ f Büyük tepsi, sini
SİNİMMAR Ay, kamer * Gece uyumayan erkek * Harami * Tar: Rum milletinden bir üstâdın adıdır Numan bin Münzir için Hira´da bir köşk yapmıştı Bunun bir eşini daha kimseye yapmasın diye Numan bin Münzir o köşkün üstünden attırıp öldürdü (Ahter-i Kebir´den)
SİNİN (Sene C ) Sünun Seneler * Sina Dağı
SİNİN-İ SÂLİFE Geçen yıllar
SİNN (C : Esnân) Yaş Yaşanmış olan zaman * Diş * Medine´de bir dağın ismi * Yaban öküzü
SİNN-İ İYAS (Sinn-i ye´s) Kadınların "âdet görmekten" kesildiği yaş En çok 55 yaşına kadar veya daha evvel âdet görmekten kesilmesi zamanı ki; bundan sonra çocukları olmaz Böyle bir kadına âyis denir
SİNN-İ TEKLİF Erginlik, büluğ çağı Bir kimsenin aklı başına geldiği; haramı helâli ayırt edebildiği, kadınlık veya erkeklik hâlini bildiği, ergin hâle geldiği yaşı (Ortalama 12-15 kabul edilir )
SİNN-İ TEMYİZ Hak ile bâtılı farketme yaşı
SİNN Ot kurutmak
SİNNE (C : Sinen) Kalem başı * Sapan demiri
SİNNEN Yaşça, yaş bakımından
SİNSİN (C : senâsin) İyeği kemiklerinin arka tarafının ucu
SİNTAH Büyük karınlı kuvvetli deve
SİNTEL Kısa boylu
SİNY (C : Esnâ) Her nesnenin büklümü * Dağın kısıkdar yeri * Orta, vasat
SİNNEVR (C : Senânir) Kedi
SİNYAL Fr Kararlaştırılmış bir haberi verme işareti İşaret
SİPAH (C : Sipâhan) Asker, leşker, nefer * Ordu
SİPAHDAR f En büyük asker, serasker
SİPAHİ Ask: Osmanlı askerlik teşkilâtında "Timar" namiyle öşür ve rüsumunu aldıkları araziye mukabil, harp zamanlarında kendi hayvanları ve kanunen götürmeğe mecbur oldukları silâhlı askerlerle birlikte sefere iştirak eden bir sınıf süvari askeri Bunlar akıncılık, çapulculuk ve karakol hizmetlerini ifa ederler ve düşman karşısında piyadelerin muhafazasını te´min ettikleri gibi, icabında hücum işlerini de yaparlardı
SİPAHSALAR f Askerlerin en büyüğü Serasker
SİPAR f Veren, fedâ eden
SİPARE (Si-pâre) f Kur´an-ı Kerimin herbir cüz´ü * Küçük kitap, mecmua * Otuz cüz
SİPARİŞ f Ismarlamak, ısmarlayış
SİPAS f Şükretme, dua etme
SİPAS-DÂR f Hamdeden, şükreden
SİPEH f Asker, leşker * Ordu
SİPEH-BÜD f Başbuğ, başkomutan, başkumandan
SİPEH-KEŞ f Başkumandan, başbuğ
SİPENC f Konaklama yeri, misafirhane, otel * Dünya * Misafir
SİPER f Arkasına saklanılacak şey Koruyan * Mânia Sığınak veya set arkası, duvar altı gibi kuytu yerler * Okun, giderken kabzayı zedelememesi için sol elin üzerine konulan âlet * Muharebede askerin kurşun ve gülleden korunması için toprak kazılarak açılan ve ön tarafına, çıkan topraklar yığılmak suretiyle vücuda getirilen korunma yerleri * Kalelerin üstünde ok ve kurşun atmağa mahsus mazgallar yanında duracak askerlerin korunmaları için insan boyunda olan ve uzaktan diş diş görünen arkalıklı duvar parçalarına verilen addır
SİPER-İ SÂİKA Yıldırımdan korunmak için gemilerle, minarelere ve büyük binalara konan âlet Paratoner Gemilerde direklerin şapkalarına konulur ve üzerlerine, bir ucu denize kadar sarkıtılmış bakır tel bağlanır Direkleriyle teknesi ağaç olmayan gemilerde tel yoktur Telin gördüğü nakil hizmetini geminin demir kısmı yapar Minarelerle büyük binaların en yüksek noktalarına konularak sarkıtılan bakır tel, toprağa gömülüdür
SİR f Tok, kanmış, doymuş * Sarımsak
SİR Yarık Delik * Balık yahnisi
SİRA´ Hızla gitmek, acele etmek
SİR-AB f Suya kanma Suya tok olmak * Sulu * Körpe, tâze
SİRAC Işık Lâmba Fener Mum Kandil * Şevk veren şey * Güneş ve ay mânâsına veya Resul-i Ekrem´e (A S M ) "Nur saçan" meâlinde verilen bir isimdir (Hem o Bürhan-ı Hak ve Sirac-ı Hakikat öyle bir din ve şeriat göstermiştir ki, iki cihanın saadetini te´min edecek desatiri câmi´dir M )
SİRAC-I RÂH-I HİDÂYET Hidayet yolunun ışığı
SİRAC-ÜN NUR Nurun lâmbası * Risale-i Nur Külliyatından bir mecmuanın adı
SİRAC-ÜS SÜRC Lâmbaların lâmbası En parlak nur En parlak ışıklı eser
SİRAD Gön, sahtiyan
SİRAN (Sur C ) Kaleler, kal´alar, hisarlar
SİRAR (C : Esirre) Sürur, sevinç * Sırayla konuşmak * Ay sonu
SİRAYET Yayılmak, bulaşmak, geçmek
SİRB (C : Esrâb) Çekirge ve balık yumurtası * Sığır sürüsü
SİRBAL (C : Serâbil) Gömlek, kamis
SİRCİN Kurumuş davar tersi
SİRDAB (C : Seradib) Yer altında su soğutacak yer
SİRE (C : Sıyer) Koyun ağılı
SİRET Bir kimsenin içi, hâli, hareketi, ahlâkı * İnsanın tutmuş olduğu mânevi yol
SİRET-İ HASENE Güzel ve iyi ahlâk
SİRET-ÜN NEBİ Siyer-i Nebi veya Siret-i Nebi de denir (Bak: İlm-i hadis, Siyer-i Nebi)
SİR´ET Nefis * Koyun * Geyik * Kadınlar
SİRHAN (C : Serâhin) Vahşi hayvanlardan olan kurt
SİRİŞK f Göz yaşı * Ateş şeraresi
SİRİŞT f Yaradılış, hilkat, huy, tabiat
SİRİŞTE f Yoğrulmuş, karıştırılmış
SİRKAT (Serkat) Çalma Hırsızlık
SİRKE-FURUŞ f Sirkeci, sirke satan kimse * Mc: Ekşimiş yüzlü kişi
SİRKİN Kuru davar tersi
SİRR (C : Esrar-Esirre) El ayasında ve alında olan hatlar * Gizli nesne * Cima etmek * Zikir * Hâlis * En iyi, en faziletli
SİRVAL (c : Serâvil) şalvar
SİRVE (C : Sirâ) Küçük ok * Çekirge yumurtası
SİSA (C : Sıyas-Sıyasâ) Köşk * Kale * Sığınacak yer * Çulha mekiği * Horoz mahmuzu * Sığır boynuzu
SİSA´ (C : Seyâsi) Davar arkası * Omuz başı
SİSMOĞRAF Fr: Zelzelenin yerini, saatini, yön ve hızını kaydeden âlet
SİSTEM Fr Bir bütün meydana getirecek şekilde, karşılıklı olarak birbirine bağlı unsurların hepsi * İlimde bir bütün meydana getirecek esasların hepsi * Bir nizâm dâiresinde çalışan takım * Proğramlı çalışmak * Manzume
SÎT Çatırtı, patırtı, gürültü * Ün, şöhret, nam
SİTA´ Deve boynunda uzunluğuna olan alâmet * Ev direği
SİTAD f Alma, alış
SİTAM Kılıcın ağızı
SİTAN (-istan) f Mekân adı yapmağa yarayan ek Meselâ: Gül-sitan $ : (Gül-istan) Gül bahçesi, güllük
SİTAN f Alan, alıcı Can-sitan $ : Can alan
SİTARE (Setr den) (C : Setâir) Örtünülecek, perdelenecek şey
SİTARE f Yıldız, kevkeb
SİTARE-İ RAHŞÂN Parlak yıldız
SİTARE-GÂN Yıldızlar
SİTAYİŞ f Övme, medhetme Medih
SİTAYİŞ-KÂR f Medheden, öven
SİTAYİŞ-KÂRÂNE Överek, medhetmek suretiyle
SİTEBR f Kalın, kaba, yoğun
SİTEM f Haksızlık, zulüm * Nâzikâne çıkışma * Eziyet, cefa
SİTEM-ÂMİZ f Hâin İnsafsız, haksız
SİTEM-DİDE (C : Sitemdidegân) Zulme uğramış, haksızlık görmüş
SİTEM-KÂR (C : Sitemkârân) f Haksızlık ve zulüm yapan Zâlim
SİTEM-KEŞ f Zulme ve haksızlığa uğrayan Zulüm çeken Mazlum
SİTEM-RESİDE f Siteme uğramış, zulme uğramış Zulüm çekmiş
SİTİZ (Sitize) f Kavga, cidal, çekişme
SİTİZE-CU f Kavgacı
SİTİZE-KÂR f Kavgacı
SİTR (C : Estâr) Örtü * Perde
SİTT Hanım (Aslı seyyidet iken muharref ve âmi arapçada sitt ve sitte olarak kullanılır )
SİTTE Altı (6) Altılık
SİTTE-İ SEVR Güneş´in Sevr burcunda bulunduğu Nisan ayında fırtınalariyle meşhur olan altı gün
SİTTÎN (Sittûn) Altmış 60
|