Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat S Harfi
S Harfi
SUK Çarşı, pazar Alım satım yeri
SUK´ Taraf, yön * Nahiye
SUKA Çarşı adamı, esnaf
SUKA´ Horoz sesi, horoz ötüşü
SUK´A Başın ortasındaki beyazlık
SUKAB (Sukbe C ) Delikler
SUKATA Kırıntı, döküntü, artık
SUKATAÇİN f Kırıntı, döküntü toplayan Artık toplayan
SUKATAHÂR f Kırıntı, artık yiyen
SUKAYBE Küçük delik, delikçik
SUKB (C : Sükub) Delmek * Yırtmak
SUKBE (C : Sukub - Sukab - Sukabât) Delik
SUKÎ Çarşı ve pazarla alâkalı * Çarşılı, pazarlı
SUKL(E) Böğür * Taraf, yön
SUKM (SEKAM) (C : Eskâm) Zahmet, meşakkat Hastalık, maraz
SUKUB (Sukbe C ) Delikler
SUKUB (Sakb ve Sukb C ) Delmeler veya delinmeler * Bir tarafdan diğer tarafa kadar açık olan delikler
SUKUF (Sakf C ) Tavanlar, ev örtüleri * Uzun ve sarkık şeyler * Semavat
SUKUF-U BÜYUT Evlerin damları
SUKUK şeriat mahkemesince verilen ilâmlar ve onda geçen tabirler
SUKUT Düşme Yukardan aşağıya birden iniverme * Değerini kaybetme Bozulma * Devrilme * Mahvolma * Ahlâk bakımından alçalma * Büyük bir vazifeden ayrılma * Sarkma * Çocuğun eksik veya ölü olarak doğması
SUKUT-I HAKK Hakkın sukutu Hakkın kaybolması
SUKUT-I MUSAMMEM Düşmesi kararlaştırılmış İktidardan düşürmek için hakkında karar alınmış
SUKUT-U MUTLAK Mânen iyice tefessüh etme, iyi hasletlerin tamamen kaybolması
SUKUTİYE Paraşüt
SUKVE Toprak kap
SUKYA (Saky den) Sulamak
SU´L (C : Süul) Devede sonradan çıkan küçük meme * Koyunda küçük meme * Asıl dişin yanında çıkan fazlalık diş
SULAHFAT (C : Selâhif) Kaplumbağa
SULB Sert, katı Taş gibi olan * Omurga kemiği * Sülâle, zürriyet
SULBÎ Birinin sulbünden gelme Kendi evlâdı Kendi oğlu
SULBİYE Nesebi hâlis olan
SULBİYET Katılık, sertlik Taş gibi olmak * Cisimlerin katı hâli * Mc: Duygusuzluk
SULEHA (Sâlih C ) Salihler Salâhiyetli, günah işlemeyen iyi insanlar İlim ve amelde, ibâdet, taat ve takvâda terakki ve teâli eden büyük zâtlar
SULFATO (Sulfata) Fr Kinin Sıtma hapı
SULH Barış Uyuşma * Muharebeyi terk için anlaşma * Rahatlık
SULH-ÂMİZ f Ara bulucu, barıştırıcı
SULHEN Sulh tarzında, barış yoluyla Anlaşmak suretiyle
SULH-NÂME f Sulh, barış kâğıdı
SULH-PERVER f Sulhçu Dâimâ sulh ve sükun isteyen Harp ve çarpışmak istemeyen Barışsever
SULİYY Ateşin yanması
SULLA´ (C : Sıllâ) Enli yassı taş * Ot bitmeyen mevzi
SULLAA Büyük, enli taş * Ot yetişmeyen yer
SULSUL (C : Salâsıl) Üveyik kuşu
SULSULE Havuz veya kap dibinde kalan su artığı
SULT (C : Eslât) Büyük bıçak
SULTA Baskı, otorite
SULTAN Reis İslâm Hükümdarı Hâkimiyet sahibi Padişah * Allah (C C ) * Kuvvet, kudret ve hâkimiyet sâhibi * Hükümdar âilesinden olan anne, kız gibi kadınlardan her biri * Hüccet ve delil * Kahr ve tegallüb mânasında masdardır Her şeyin yavuz, şiddet ve satvetine denir Kelimenin aslı "selit" olup, cem´i sultandır Selit ise, zeytinyağının ismidir Zeytinyağı kandilinin ışığıyla ışıklandırma yapıldığı gibi, padişâh ve vali dahi şule-i adl ve zabt ü ihtimamıyla memleketini tenvir etmek münâsebetiyle onlara da bu mâna ıtlak olunmuştur (Kamus-u Okyanus´tan hülâsadır )(Sultan-ı kâinat birdir Her şeyin anahtarı O´nun yanında, her şeyin dizgini O´nun elindedir Her şey O´nun emriyle halledilir O´nu bulsan her matlubunu buldun, hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun M )(Bu gördüğün insanlar, Sultan-ı Ezelî´nin kudretiyle, yokluk karanlıklarından, ziyadâr varlık âlemine çıkarılan mahluklardır Sultan-ı Ezelî, bütün mevcudatı içinde biz insanları seçmiş Ve emanet-i kübrayı bize vermiştir Biz, haşir yoluyla saadet-i ebediyeye müteveccihen hareket etmekteyiz Dünyadaki işimiz de o saadet-i ebediye yollarını te´min etmekle re´s-ül mâlımız olan istidatlarımızı nemâlandırmaktır Ve şu azîm insan kervanına, bundan sonra Sultan-ı Ezelî´den risalet vazifesiyle gelip, riyaset eden benim İ İ )
SULTAN-I MAZLUM Mâsum, zulme uğramış sultan (Bundan kinaye II Abdulhamid Han´dır )
SULTAN-ÜD DEM Vücutta kanın galeyanı
SULTAN REŞAD (Mi: 1844-1918) Meşrutiyet devri Osmanlı Padişahıdır Merhametli ve halim tabiatlı olan bu dindar ve abdestsiz gezmiyen padişah, Mevlevi Tarikatına bağlı idi Boş vakitlerini Mesnevi okumakla geçirirdi
SULTAN SELİM HAN (Bak: Yavuz Sultan Selim)
SULTAN SÜLEYMAN HAN (Hi: 900-974) Osmanlı Padişahlarının onuncusu, İslâm Halifelerinin yetmişbeşincisidir Yavuz Sultan Selim Han´ın oğludur Avrupa-vari bir kısım kanunlar yapılmasına vesile olduğundan Kanuni nâmı ile de tanınır Padişahlık yılları Osmanlı Devletinin en haşmetli devri olup, Avrupa, Asya Osmanlıların emrinde idi İstanbul payitahttı Bir fikir vermek için o zaman İstanbuldaki eserlerden bir kaç misal vereceğiz İlk olarak o zamanda yapılan bir sayıma göre: 485 câmi, 4494 mescid, 100 imâret, 417 kervansaray, 1653 ilk mekteb, 335 tekke, 4985 çeşme, 874 hamam, 743 kilise, onbir binden ziyade sokak ve cadde tesbit edilmişti İstanbul böyle iken Avrupa´lı bir muharrir; Avrupa´yı şöyle anlatır: "Avrupalılar bin sene banyosuz kaldı Orta çağda pis ve kirli bulunmak bir faziletti Bu çağlarda Avrupa baştan aşağı kaşınıyordu "
SULUH Sahte olmayıp geçer akçalar Sağlam ve hakiki paralar
SU´LUK (C : Saâlik) Fakir * Dilenci * Serseri
SULUL Bozulup fena kokmak
SUM Sarımsak
SUM´ Pervane denilen kelebek
SUM´A İhlâssızlıktan çıkan, işitilsin ve bilinsin için yapılan iş, gizli riyakârlık
SUMARİ Dübür
SUMAT (SUMT) Susmak, sükut etmek
SUME Koyuna yapılan işaret ve nişan
SUMLUH Kulak kiri
SUMM İşitmez olanlar, sağır olanlar Duymayanlar
SUMMAKİ Gayet sert, değerli ve parlak olan bir taş
SUMNAT f Kilise, puthane
SUMSUM Çok katı olan
SUMUG (Samg C ) Zamklar
SUMUL Sertlik, kuruluk, katılık
SUMUT Susma, sükut * Somurtma
SUN´ Yapmak * Eser, yapılan iş * Te´sir * Güzel iş yapmak
SUN´-İ BEDİ´ Güzel eser
SUN´-İ İLÂHÎ Cenab-ı Hakk´ın san´atı, eseri
SU´N (C : Seâne) Yarısı kesilmiş kırba
SUNAFİR Her nesnenin hâlisi Her şeyin iyisi ve doğrusu
SUNAN Koltuk kokusu
SUNBUR (C: Sanâbir) Demirden veya kalaydan olan ibriğin emziği * Havuzun çevresine yapılan lüle ve oluk
SUN´Î İnsan yapısı, uydurma, takma, sahte, yaradılıştan olmayan
SUNUAT Yapılanlar San´atlı yapılan şeyler
SUNUF (Sınıf C ) Sınıflar * Dereceler, mertebeler * Nikablar, yaşmaklar * Soylar, neviler
SUNUF-İ ÂLİYE Yüksek sınıflar
SUPLES Fr Yumuşaklık, esneklik
SUR Bir şehri kuşatan yüksekçe kale duvarı Yüksek duvar Kale Hisar
SUR (Suret C ) Kıyamet günü İsrafil Aleyhisselâm´ın çalacağı boru Buna Sur-u İsrafil de denir * Boynuzdan yapılan düdük
SUR f Şenlik Düğün Ziyafet
SUR Keş parçası
SU´R (C : Es´âr) Yiyecek, içecek artığı
SUR´A Bahadırlık, kahramanlık * Güreşçilik
SURAA Pehlivan ve bahadır kimse
SURAH f Delik Gedik
SURAH Bir tavus kuşu ismi * Kapının gıcırdaması * Ses * İnlemek
SURAHİ Su şişesi, sürahi
SURAM Zillet ve hastalık * Emzikten son çıkan süt
SURE Kur´an-ı Kerim´in 114 bölümünden her biri * Derece * Duracak yer Menzilet * Şeref ve şan * Güzel inşa edilmiş bina Sur * Refi´ * Alâmet, nişan
SURED (C : Surdân) Göçgen adı verilen küçük kuş * Davar arkasında yanırdan olan beyazlık
SURENCAN Şekil ve kabuğu kestaneye benzeyen bir ot kökü
SURET (C : Sur - Suver) Biçim, görünüş * Kılık Tarz * Yol Gidiş Hal * Tasvir Dıştan görünen şekil * Çare
SURET-İ SUUD Yükselme tarzı
SURET-İ TESVİYE Hal çaresi
SURET-İ ZAİFE-İ VÂHİYE Hakikatsız, saçma sapan zayıf suret ve vesvese
SURETÂ Görünüşte Zâhiren
SURETBEND f Tasvir yapan Resimci
SURETEN Suret itibariyle, suret olarak, görünüşte Sanki
SURETGER f Suret yapan, resim çizen, ressam
SURETPEREST f Görünüşe, surete çok kıymet veren Esasa kıymet vermeyen * Resimleri çok seven ve meftun olan (Bak: Sanem-perest)
SURET-PERESTLİK Bir şeyin dış görünüşüne ve tertibine önem verip, ruhuna ve mânasına kıymet vermemek * Resimlere meftuniyet (Bak: Sanem-perest)(Sanem-perestliği şiddetle Kur´an men´ettiği gibi, sanem-perestliğin bir nevi taklidi olan suretperestliği de men´eder Medeniyyet ise, suretleri kendi mahasininden sayıp Kur´ana muâraza etmek istemiş Halbuki: Gölgeli gölgesiz suretler, ya bir zulm-ü mütehaccir veya bir riya-yı mütecessid veya bir heves-i mütecessimdir ki, beşeri zulme ve riyaya ve hevâya, hevesi kamçılayıp teşvik eder  S )
SURETPEZİR f Meydana çıkan, hâsıl olan, şekillenen
SURETYÂB f şekil bulan, suretlenen, meydana gelen
SURÎ Surete ait, görünüşe ait ve müteallik Hakiki, ciddi ve samimi olmayan Zâhirî
SUR-NA(Y) f Zurna
SUR-NAÎ f Zurnacı
SUR-NAME (Suriye) f Edb: Düğün, ziyafet, şenlik gibi halleri tasvir için yazılan yazılar
SURNA-PA f Zürafa
SURRAD Yağmuru olmayan ince bulut
SURRE (C : Surer) Para kesesi, para çıkını * Hac zamanında İslâm Devletinin pâdişahı tarafından fakir ve muhtaçlara dağıtılması için Mekke ve Medineye her yıl gönderilen para ve sâir şeyler
SURSUR Büyük kuvvetli deve
SURUD Soğuk yer
SURUF (Sarf C ) Dilbilgisi kitapları, gramerler
SURUH (Sarh C ) Köşkler, yüksek binalar
SU´RUR Ağaç sakızı parçası
SUS Huy, tabiat, tıynet * Buğday ve arpa biti Hububata düşen kurt Güve * Miyan kökü
SUS Yemeği yalnız başına yiyen kötü insan
SUSEN f Susam
SUSMAR f Kertenkele denen küçük bir hayvan Keler
SUT (C : Suvâ-Esvâ) Yolda ve sahrada işaret için dikilen taş
SUTU´ Yükselme, yukarı çıkma * Belli olma (Toz, koku v b) yayılma
SUTUR (Satır C ) Satırlar, yazı dizileri
SUTUR-U HÂDİSAT Hâdiselerin satırları Mânidar hâdiseler
SUTUR-U KÂİNAT Âlemdeki mânalar, kâinat satırları
SUTUR-ÜL GAYB Bizce bilinmeyen işler ve hâdiseler, mânalar
SUUBET Zorluk, güçlük
SUUD Yükselmek Yukarı çıkmak Derece artmak
SUUD Mübarek * Mübarek sayılan yıldızlar
SUUDE İyi addetmek Mübarek saymak
SUUR (Sivâr C ) Bilezikler
SUUT Enfiye
SUVA´ Sa´ denilen ve ahkâm-ı İslâmiyede muteber olan ölçek * Su içmek için kullanılan taş Maşraba
SUVAB (C : Su´bân) Bit sirkesi
SUVAN (SIVÂN) (C : Esvine) Kaftan ve giyecek eşya koyup saklanılan yer veya kap
SUVAR (Bak: Süvar)
SUVER Boynuz * (Suret C ) Suretler
SUVEYDA (Bak: Süveyda)
SUVVAM (Sâim C ) Oruç tutanlar
SUY f Cihet, yön, taraf
SUY Kurumak
SUYUF (Sayf C ) Yaz mevsimleri
SUZ f (Suhten: Yanmak mastarından) "Yakan, yakıcı, yanmak, tutuşmak" mânâlarına gelerek mürekkeb kelimeler yapar
SUZ f Yanma, tutuşma Ateş Sıcaklık
SUZ-İ CİĞER Ciğerin yanması Ciğer yanıklığı
SUZAN f Yakan, yakıcı Ateşli
SUZEN f İğne
SUZENDE f Yakan Yakıcı
SUZENGER f İğne yapan, iğneci
SUZER (C : Suzerât) Necis, pis, murdar
SUZÎ f Yanma ile, tutuşma ile ilgili
SUZİŞ f Yakma Yanma * Dokunma, te´sir etme, etki yapma * Büyük acı Yürek yanması
SUZİŞ-İ NİHAN İçin için yanma Gizli yanma
|