Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat E Harfi
Osmanlıca Sözlük Lügat E Harfi
E Gr: İstifham, sorgu edatı (Ezehebe Nuri: Nuri gitti mi derken Ezehebe´nin başındaki "E" harfi gibi) * Arapça kelimelerin sonuna "e" gelerek onları müennes yapmaya yarar Âdil, Âdile  Emin, Emine  Kâmil, Kâmile  Nuri, Nuriye  gibi (Bak: Müennes)
EÂCİB (U´cube C ) Çok tuhaf ve acaib, şaşılacak şeyler
EÂCİB-İ DEHR Dünyanın ve zamanın çok şaşılacak yerleri, şeyleri
EACİM (Acem C ) Yabancılar, Arap olmayanlar İranlılar
EADİ (Adüv C ) Düşmanlar Hasımlar
EALİ (A´lâ C ) İtibarı ve şerefi yüksek zâtlar İyiler Günahtan sakınan temiz ve sâlih amel sâhibi kimseler
EAMM Pek şumullü, daha umumi ve geniş
EARİB (A´rabî C ) Çölde yaşayan, göçebe Arablar
EARİZ (Aruz C ) Aruzlar, şiir vezinlerinden bahseden ses kalıpları Şiirde beytin birinci mısraının son kısımları
EARR Hörgücü küçük deve
EASİR (İ´sâr C ) Şiddetli fırtınalar, kasırgalar
EÂZIM (A´zam C ) İleri gelen büyükler Büyük adamlar
EÂZIM-I ESMÂ İçinde çok isimlerin mânası bulunan, isimlerin en büyükleri Cenab-ı Hakk´a mahsus isimlerin en mühim ve büyükleri
EÂZIM-I MİLLET Millet büyükleri
EÂZIM-I ÜDEBÂ Ediplerin, edebiyatçıların en büyükleri
EAZZ Galip * Daha aziz, daha şerefli, en şerefli, azizler
EAZZ-İ AHİBBÂ Dostların en azizi
EB (Ebâ, Ebu, Ebi) Baba, peder Ced
EB-İ MÜŞFİK şefkatli baba, merhametli peder
E´BA Yükler, hamuleler, çuvallar
EBAB Bir yere gitmek için hazır olmak
EBABİL Dağ kırlangıcı Kuş sürüsü Sürüler, bölükler (Hz Resul-ü Ekrem´in (A S M ) doğumundan evvel, Hristiyan Habeşliler dinlerini yaymak için San´ada bir mâbed yaparak, Kâbe yerine Arabları bu mâbede çekmeğe çalıştılar Kâbe-i Muazzama durdukça buna muvaffak olamıyacaklarını anladıkları için Kudsi Kâbe´yi tahribe karar verdiler Ebrehe kumandasındaki Habeş Hristiyan Ordusu Mekke´ye kadar geldiği sırada Ebâbil kuşlarının gökten taş yağdırmaları üzerine mahvoldular Habeş ordusunun önünde bir fil yürütüldüğü için bu meşhur irhâsatdan olan tarihi hâdiseye "fil vak´ası" denir ) (B O L ) (Çendan velâdet gecesinde değil, fakat velâdete pek yakın olduğu cihetle, o hâdiseler de İrhâsât-ı Ahmediye´dir ki (A S M ) Sure-i Elemtera Keyfe´de nass-ı kat´i ile beyan edilen "Vaka-i Fil"dir ki; Kâbe´yi tahrib etmek için, Ebrehe nâmında Habeş Meliki gelip, Fil-i Mahmudi namında cesim bir fili öne sürüp gelmiş Mekke´ye yakın olduğu vakit fil yürümemiş Çare bulamamış, dönmüşler Ebâbil kuşları onları mağlub etmiş ve perişan etmiş; kaçmışlar Bu kıssa-i acibe, tarih kitablarında tafsilen meşhurdur İşte şu hâdise, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm´ın delâil-i nübüvvetindendir Çünki velâdete pek yakın bir zamanda, kıblesi ve mevlidi ve sevgili vatanı olan Kâbe-i Mükerreme, gaybi ve hârika bir surette Ebrehe´nin tahribinden kurtulmuştur M ) (Bak: Ebrehe)
EB´AD Çok uzak, en uzak, daha uzak
EB´ÂD (Bu´d C ) Mesafeler, uzaklıklar
EB´ÂD-I BÎNİHAYE Sonsuz uzaklıklar
EB´ÂD-I NÂMAHDUD Hudutsuz uzaklıklar ve mekânlar
EB´ÂD-I SELÂSE Üç uzaklık ki bunlar : En, boy, yükseklik (derinlik)
EBADİD Müteferrik, dağınık
EBAET (C : Abâ) Kamışlık yer * Kamış
EBAHH Sesi kısık olan kimse Avazı tutkun kişi (Müe: Buhhâ)
EBAHİR Kuş kanadının üçüncü mertebede olan yelekleri
EBAİD (Eb´ad C ) Yakın olmayan (hısım ve akraba ) * En uzak yerler
EBALİS (Ebâlise) (İblis C ) İblisler, şeytanlar
EBARİK (İbrik C ) Su kapları, ibrikler
EBARİK Balçıklı, kumlu yer * (Ebrak C ) Alaca atlar
EBATIL Böğürler, yanlar
EBATİH (Ebtah C ) Kumlu dereler ve ırmaklar
EBATİL (Ubtule C ) Beyhude, bâtıl, hurâfe, mantıksız, hakikatsız şeyler
EBAZER (Bak: Ebu Zerr-i Gıffarî)
EBAZİR (Ebzâr C ) Yemeklere katılan baharatlar, kurumuş kekikler
EBB (C : Abâb) Kuru ot Taze ot * Mer´a, otlak, çayır * Kavga etmek veya bir yerden gitmek için hazırlanmak
EBBAL Deve çobanı
EBBALE Bir yüklük odun * Bir kısım halk Cemaat Cemiyet
EBBAR İğneci İğne yapan veya satan kimse
EBBAZ Kaçma, ürkme * Sıçrayıp atlayan karınca
EBBED-ALLAH (Allah ebedî, dâim eylesin!) mânasına bir dua
EBCED Arabça Eski Sâmi alfabesindeki harf sırasının sayı değerine göre tertiplenmesinden meydana gelen birinci kelime Bu tertip İbrâni ve Süryâni Alfabesindeki harfleri içine alır İbâredeki kelimelerin sırası ve harflerin rakam değerleri şu suretle gösterilmektedir $(Ebced) $(Hevvez) $(Hutti) $(Kelemen) $(Sa´fes) $(Kareşet) $(Sehaz) $(Dazig)Bu sekiz kelime bütün huruf-u hecâ denen yirmi sekiz harfi içine almış ve sıra ile eliften gayn harfine kadar, birden bine kadar her harfte aşağıdaki sıra ile gösterildiği gibi değerler verilmiştir Elif: 1, Bâ: 2, Cim: 3, Dal: 4, He: 5, Vav: 6, Ze: 7, Ha: 8, Tı: 9, Yâ: 10, Kef: 20, Lâm: 30, Mim: 40, Nun: 50, Sin: 60, Ayn: 70, Fe: 80, Sad: 90, Kaf: 100 Rı: 200, Şın: 300, Te: 400, Se: 500 Hı: 600, Zel: 700, Dad: 800, Zı: 900, Gayn: 1000 Şimdiki Arabcada alfabe bu sırayı tutmuyorsa da harflerin rakam gibi kullanıldığı zaman, yine eski sıraya uymak için Ebced sırasını da devam ettirmişlerdir Hem birbirine benzeyen harfler bu sırada dizilmiştir Eskiden İslâmlarda matematik ve fizikte bu harflerin rakam yerine kullanıldıklarını biliyoruz
EBCEDHAN f Ebced okuyan Mektebe yeni başlayan, acemi
EBCED HESABI Ebced harf tertibinde görüldüğü gibi, Kur´ân-ı Kerim daha nâzil olmadan harflere rakam değeri verilerek tarih yazılır ve hâdiseler kaydedilirdi Bundan böyle Arab, Fars ve Türk Ebediyatında hâdiselerin tarihleri Ebced hesâbı ile yazılırdı Birçok muharebe, zafer, büyüklerin doğum ve ölümü, yüksek mevkilere geçiş, câmi, köprü, çeşme yapılış ve açılış tarihleri bu hesaba uyularak mısralarla ifade edilirdi İşte bu ebcede göre harflere sayı değerleri verilerek kuvve-i kudsiye sâhibi ve büyük evliya ve allâmelerden ve ehl-i sünnet ve cemaat eshabı birçok müellifler, Kur´ân-ı Kerim´den, âyet ve hadis-i şeriflerden de mânalar çıkarmışlardır Ebced hesabının Kur´ân´a tatbikinden çıkan şudur ki: Kur´ân´ın her kelimesi ve kelimelerdeki her harf bile Allah´ın ilim ve iradesiyle bilhassa belli maksatlarla seçilmiştir Her harfin bile yerine göre hususi bir vazifesi vardır Meselâ: Elmalı Tefsiri sh: 3956´da Molla Câmi Merhumdan şu tarihî nakil vardır: Kur´ân-ı Kerim´in 34´üncü sure, 15´inci âyetinde (Beldetün Tayyibetün: $ "İyi bir beldedir" ifâdesi ile İstanbul kasdedilmiştir ve İstanbul´un fetih tarihi bu cümlenin ebcedi ile haber verilmiştir ) diye gösteriliyor: Bu cümledeki harfleri sıra ile hesab ederek şu neticeyi görmekteyiz: 2 + 30 + 4 + 400 + 9 +10 + 2 + 400 = 857 hicri senesi oluyor Bu tarih İstanbul´un Sultan Fatih Mehmed Hazretleri zamanında milâdi 1453 tarihinde fethine tevâfuk etmektedir (29 Mektub Rumuzât-ı Semaniyede : Kur´ân-ı Kerim´in 108 Suresinde: $ ebcedî makamı 857 olarak, aynen "Beldetün Tayyibetün" gibi İstanbul´un İslâm eline geçmesi olan 857 tarihine tevafuk etmekle işaret ediyor  Evet mâdem Sure-i Kevser, Resul-i Ekrem´e (A S M ) ihsan edilen fütuhat-ı azîmeye delâlet ediyor Elbette İstanbul´a dahi bakıyor )Bundan başka, Fetih Suresinde $ âyetinin, Sultan Mehmed Fâtih´in Uzun Hasan´a galib geldiği tarih 878 olarak görülmektedir Bundan başka Timurleng´in Şâm-ı Şerif´i harab ettiği tarihi hesab edecek olursak, Kur´ân-ı Kerim´in 2´nci suresinin 114´üncü âyetindeki "Harab" $ kelimesinden aynı hesabla: 600 + 200 + 1 + 2 = 803 hicrî tarihi çıkıyor Risale-i Nur Külliyatından Şuâlar Mecmuasında ve İmâm-ı Buhâri Tarihinde Ebi Aliye İbn-i Cerir ve İbn-i Hâtem´den nakledilen ve Kadı Beyzâvi Tefsirinde de mezkur bulunan aşağıdaki rivâyet dahi Ebced Hesabının Kur´ân-ı Kerim ile olan şeksiz alâkasını isbat etmektedir: (Bir zaman Benî İsrâil âlimlerinden bir kısmı huzur-u Peygamberîde surelerin başlarındaki $ gibi mukattaât-ı hurufiyyeyi işittikleri vakit, hesâb-ı cifir ile dediler: "Yâ Muhammed! Senin ümmetinin müddeti azdır " Hz Resul-ü Ekrem onlara mukabil dedi: "Az değil!" Sâir surelerin başlarındaki mukattaâtı okudu ve ferman etti "Daha var " Onlar sustular Ş )
EBCEL
EBCEL Cüssesi büyük olan iri yapılı adam * Atta ve devede bulunan bir damar (İnsanda o damara, "ırk-ı ekhal" derler )
EBDA´ (Bedi´ den) En bedi Ziyade bedi´ ve güzel Daha çok dikkati çeken
EBDAL (Bedil veya Bedel C ) Evliyâdan, ziyâde nuraniyyet kazanmış olanlar Evliyâ zümresinden bir cemaat Arapçada halkın lüzumlu işlerinin tasarrufuna memur bir cemaata denir (Mâsivâ alâkasından mücerret ve Cenab-ı Hakk´ın muhabbetinde fâni ve müstağrak olan zâtlar O S )
EBDAN f Kavim, aşiret, kabile * Şayeste, lâyık, münâsib, muvafık, uygun
EBDAN (Beden C ) Bedenler Tenler
EBECC Patlak gözlü adam
EBED Ebedîlik Zevalsizlik Sonu olmamak (Bak: Beka)Aklın bir hizmetkârı ve tasvircisi olan "kuvve-i hayâliye"ye denilse ki: Sana bir milyon sene ömür ile saltanat-ı dünya verilecek, fakat âhirde mutlaka hiç olacaksın Tevehhüm aldatmamak, nefis karışmamak şartıyla "Oh" yerine "Ah" diyecek ve teessüf edecek Demek, en büyük fâni, en küçük bir âlet ve cihazat-ı insaniyeyi doyuramıyor İşte bu istidattandır ki, insanın ebede uzanmış emelleri ve kâinatı ihâta etmiş efkârları ve ebedî saadetlerinin envaına yayılmış arzuları gösterir ki: Bu insan ebed için halk edilmiş ve ebede gidecektir Bu dünya ona bir misâfirhanedir ve âhiretine bir intizar salonudur S )(İnsanın fıtrat-ı zişuuru olan vicdanı saadet-i ebediyeye bakar, gösterir Evet, kim, kendi uyanık vicdanını dinlerse, "Ebed!  Ebed!" sesini işitecektir Bütün kâinat o vicdana verilse, ebede karşı olan ihtiyacının yerini dolduramaz Demek o vicdan, o ebed için mahluktur Demek bu vicdanî olan incizab ve cezbe, bir gaye-i hakikiyenin ve bir hakikat-ı câzibedârın yalnız cezbi ile olabilir S )
EBED-ÜL-ÂBÂD Tükenmez, ebedî hayat Sonsuzluk * Cennet
EBED-ÜL ÂBİDÎN Ebediyyen, sonsuz olarak
EBEDD Gövdeli, iri cüsseli kimse İki uyluğunun arası geniş ve etli olan kimse
EBEDEN (Ebedâ) Devamlı olarak Kat´â ve aslâ Hiçbir vakit
EBEDGÂH f Kabir, mezar
EBEDHANE f Kabir, mezar
EBEDÎ Sonsuza ve ebediyete âit Ebediyete dâir ve müteallik (Kur´ân bize bu âlemin fâni, geçici olduğunu, herşeyin devamlı değiştiğini ve takdir edilen bir zaman sonunda sona erdiğini ve ereceğini belirtiyor Madde âleminin bir başlangıcı ve sonu olduğunu bundan da anlıyoruz Kur´ân, bize ebedî âlemin varlığını da haber veriyor, bu dünya hayatının ebediyet âlemine geçiş için bir hazırlık, tekâmül ve geçiş dönemi olduğunu, ebediyet âlemindeki hayata uygun bir varlık olmak için bu dünyada Allah´ın emir ve kanunlarına uygun yaşamak gereğini hatırlatıyor ve emrediyor )
EBEDİYYEN Ebedî olarak, ilel-ebed * Hiç bir vakit, hiç bir zaman
EBELET Çok yemekten gelen ağırlık, hazımsızlık
EBEN Töhmetli, kabahatli kişi * Adâvet, düşmanlık
EBEN AN-CEDD Babadan, dededen
EBER Hurmanın budaklanması ve ıslah edilmesi * Akrep sokması
EBERR Çok faziletli, şerefli Çok sâdık ve dindar Çok iyilik sever * Şenlikten uzak, bedevi
EBES Çok süt içmekten dolayı midede ve karında meydana gelen şiş $
EBEVEYN Ana ile baba (Eb ile ümm )
EBGAZ Çok fazla buğzedilen, hiç sevilmeyen, nefret edilen
EBH Unutulan şeyi hatırlatmak
EBHAK Bir gözlü
EBHAL (Buhl den) En hasis, çok cimri, daha tamahkâr * Büyük gözlü
EBHÂR (Bahr C ) Bahirler, deryalar, denizler
EBHÂR-I VÂSİA Geniş denizler
EBHAR Nefesi ve ağzı fena kokan adam
EBHAS Gözlerinin üstünde veya altında bir miktar yumruca et parçası olan kişi
EBHEKAN Kuzu kulağı adı verilen ot
EBHEL Ardıç ağacının yemişi * Ardıç ağacının bir nevi
EBHEM Söz söylemeye muktedir olmayan Konuşmaya iktidarı bulunmayan adam
EBHER En bâhir, en âşikâr En parlak, daha çok zâhir * Temiz kanı yürekten bedene dağıtan büyük bir damar
EBHİRE (Buhâr C ) Dumanlar, buğular
EBHUR (Ebhar) (Bahr C ) Denizler, bahrlar
EBHUR (Bahur C ) Buharlar Buğular
EBİ (Bak: Ebu)
EBİ-L BENÂT Kızların babası
EBİB İri taneli yağmur
EBİH Yüzünden örtüyü kaldırmayan tesettürlü kadın
EBİL Devenin hâllerinden anlıyan kimse
EBİL Nasârâ rahibi ve ekâbiri
EBİL-ÜL EBİLÎN İsa Peygamber (Aleyhisselâm)
EBİYE İmtinâ edici, çekinen kadın
EBKA´ Alaca karga
EBKA Ağlattı (mânasında mâzi fiili Bak: İbkâ)
EBKÂR (Bikr C ) Bekârlar * Mc: Evvelce kimsenin söylemediği sözler
EBKÂR-I EFKÂR Evvelce söylenmemiş olan fikirler
EBKEM (Bükm den) Dilsiz Konuşamıyan
EBKEMÎ f Dilsizlik, dili olmamak
EBKEM Ü LÂL Cevapsız bırakmak Susmak Dilsiz gibi sükût etmek
EBKEMİYET Dilsizlik Konuşamamazlık
EBLAD Eser
EBLAĞ En beliğ Daha beliğ Daha fasih Çok beliğ
EBLAK Rengârenk * Alaca bulaca * Alacalı at
EBLAK-SÜVAR f Alaca ata binmiş kişi * Mc: Savaşçı, cenkçi yiğit
EBLEC Açık kaşlı * Mc: Nurlu, parlak, vuzuhlu
EBLED Ebleh, ahmak, bön Söylenilen şeylere aklı hemen taalluk etmeyen kimse * Açık kaşlı * Şişman gövdeli kişi
EBLEH Ahmak Bön Budala
EBLEHÂNE f Ahmakçasına Eblehçesine
EBLEHÎ f Ahmaklık, saflık, bönlük
EBLEHİYYET Ahmaklık, eblehlik, bönlük, salaklık, saflık, kalın kafalılık
EBLEK f Alacalı renk
EBLEM Kalın dudaklı adam
EBLİM Bal, asel
EBLUÇ f Ezilmiş tozşekeri Nebat şekeri
EBLUK f Münafık, iki yüzlü adam * Şarlatan
EBNÂ (İbn C ) Oğullar Çocuklar Veledler Ferzendeler
EBNÂ-İ ÂDEM Adem oğulları İnsanlar
EBNÂ-İ BEŞER İnsan oğulları
EBNÂ-İ CİNS Kendi sülâlesinden gelenler Aynı cinsten olanlar
EBNÂ-ÜD DEHALİZ Anası babası belli olmayıp etrafa atılmış, sokağa bırakılmış çocuklar
EBNÂ-YI MAZİ Mâzinin insanları
EBNÂ-YI SEBİL Yolcular, seyahat edenler, seyyahlar
EBNÂ-YI VATAN Vatan evlâtları
EBNİYE (Bina C ) Binalar Yapılar
EBNİYE-İ ATİKA Eski binâlar
EBNİYE-İ MÜRTEFİA Yüksek binalar
EBR Ürkmek Kaçmak
EBR f Bulut
EBR-İ BAHAR Bahar bulutu
EBR-İ BÂRÂN Yağmur bulutu
EBR-İ İHSAN İhsan, lütuf bulutu
EBRAC Burçlar, kaleler
EBRAH Zor olmak, güç olmak
EBRAK Fazlaca parıltılı * Taşlı, kumlu, balçıklı yer * Alaca renkli at * İki renkli lekeli bir şey
EBRÂR (Berr C ) Özü sözü doğru olanlar, hamiyetliler Sâdıklar İyiler
EBRÂR-I ÜMMET Ümmetin iyileri Hayırlıları
EBRAS İnsanın rengini degiştiren alaca ve miskin eden çok fena bir maddi hastalık ismi
EBREC Gözünün akı çok olan güzel gözlü kimse
EBRED (Berd den) Çok soğuk
EBREHE Peygamberimizin (A S M ) doğumundan elli gün kadar evvel Kâbenin tahribine gelen Habeş Ordu Kumandanının ismi (Bak: Ebabil)(Fillerle varıp Kâbeye, hem Ebrehe zâlim İsterdi ki, yapsın nice bin türlü mezâlim  İsterdi ki; o beyt yıkılıp şöhreti sönsün Halk Kâbeyi terkederek, kiliseye dönsün İsterdi ki; çeksin doğacak nura bir sed Hem doğmadan ölsün diye "Mahbub-u Müebbed "Günlerce gidip Kâbeye hem yaklaşan orduBirdenbire bir tehlike sezmiş gibi durdu  Sür´atle gelip bir sürü kuş, semt-i bahirden Taş harbine başlar, pek acib hepsi birden İndikçe havadan o muamma gibi taşlar Cansız yıkılıp yerlere yatmış nice başlar Şahıyla beraber kocaman orduyu Mevlâ Olsun diye mahbuba nişan eyledi mevta E L )
EBREK En bereketli
EBRENCEN f Bilezik Kadınların kollarına taktıkları altından mâmul zinet eşyası
EBRESİM İbrişim
EBRESİMÎ İbrişimci
EBREŞ Alaca benekli at * Kırmızı ve beyazdan meydana gelen alaca renk
EBRİC Yayık adı verilen ve yoğurttan yağ çıkarılan nesne
EBRKÂR f Şaşkın, sersem, ne yapacağını bilmeyen adam (Ebr´in "bulutun" yerinde durmayıp gezici olmasından kinâye olarak, bu mânayı aldığı sanılmaktadır )
EBRU f Kaş * Bir nevi dalgalı kumaş ve kâgıt ismi
EBRUFERAH f Güler yüzlü
EBRUVÂN f Kaşlar
EBS Sütü çok içmekten dolayı karnı şişmek
EBSAR (Basar C ) Gözler Dikkat sahipleri Görücüler
EBTAH (C : Ebâtih) Kumlu ırmak ve dere
EBTAL (Battâl C ) Yiğitler, cesurlar, döğüşken erler
EBTAL (C : Ebâtil) İnsanın böğrü * En boş Boşuboşuna Çok bâtıl
EBTER Kuyruğu kesik hayvan * Sonunda oğlu ve kızı kalmayan insan * Ölümünden sonra adı hatırlanıp anılacak hayrı ve ihsanı kalmayan kişi * Eksik, tamamlanmamış
EBTİNE (Bâtın C ) Çukur yer, kuytu yer
EBU Peder, baba, ata, eb
EBU BEKİR-İ SIDDIK (R A ) Asıl adı Abdullah, künyesi Ebu Bekir, lâkabı Sıddık ve Atik Erkekler içerisinde Resul-i Ekreme (A S M ) ilk iman eden; bütün muharebelerde ona refakat eden; seferde, hazarda, bütün tehlikeli anlarda Peygamber Efendimizle (A S M ) beraber çalışmış ve onun en yakın Sahâbesi Onun sohbetinden feyz almış, nübüvvet sırlarının en samimi mahremi Her şeyini, bütün malını İslâmiyet uğruna, Peygamberimize (A S M ) sadakati ile feda etmiş, sırf lillâh için çalışmış, hiç bir maaş kabul etmeden hilâfet makamında bulunmuş, İslâmın ilk Reis-i Cumhuru olmuştu Seçimle başa geçmiş, zekât vermeği kabul etmemek ve irtidad etmek gibi hareketlere karşı mücadele etmişti Kur´ân-ı Kerimin Sure ve Ayetlerini ilk def´a cem´ edip bir cilt halinde toplamıştı Hilâfeti zamanında Hz Halid kumandasında İslâm Ordusu Suriye ve Şamı fethetmişti
EBU CABİR Ekmek
EBU CA´DE Kurt, zi´b EBU CAFER $ Bin Abdullah Bin Cafer bin Ebî Tâlib (R A ) : Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm´dan 25 Hadis rivayet etmiştir Kureyş´in Haşimî kolundandır 80 senesinde 80 yaşında iken vefat etti (R A )
EBU CA´FER Sinek
EBU CEHL "Cehalet babası" demek olan bu kelime, Hazret-i Resul-i Ekrem (A S M ) zamanında, mu´cizeleri ve çok delilleri ve Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm´ı gördüğü halde iman etmeyen din düşmanı puta tapan gururlu bir müşrikin lâkabıdır Bedir Gazasında öldürüldü
EBU CEMİL Tere otu
EBU DAVUD (Bak: Kütüb-ü Sitte)
EBU-D DERDA Uveymir adı ile de meşhurdur Ashab-ı kirâmın âlim ve hakîmlerindendi Peygamberimiz: "Uveymir, Ümmetimin hakimlerindendir" buyurmuştur Uhud´dan itibaren bütün muharebelerde bulunmuştur 179 hadis rivâyet etmiştir Hikmetli sözlerinden birisi şudur: "Âlim olmayınca insan müttaki olamaz, bir âlim âmil olmadığı halde ilim sâhibi sayılamaz "
EBU EYYUB Deve, cemel
EBU EYYUB-İL ENSARÎ Sahabe-yi Kiramdan olup Halid bin Zeyd-i Hazrecî diye de anılır Hicretten sonra Peygamberimize (A S M ) ilk mihmandârlığı yapmış idi Hicretin 50 yılında pir-i fâni olduğu halde teberrüken Kostantiniyye´nin fethine azimet eden İslâm ordusu ile harbe iştirak etmiş, İstanbul surları dışında şehid olmuştur Sonradan ancak Sultan Mehmed Fatih´in Hocası Akşemseddin Hazretleri tarafından mezarı keşf edilmiştir 150 hadis-i şerif nakletmiştir (R A )
EBU HALİD Köpek, kelb * Canavar
EBU HANİFE (Bak: İmam-ı A´zam)
EBU HASAN-I ŞAZELÎ (Bak: şazelî)
EBU HUMEYD Ayı denilen canavar
EBU HÜREYRE (R A ) Peygamberimize (A S M ) bütün gücüyle hizmette bulunmuş ve İ´lâ-yı kelimetullâh yolunda Peygamber (A S M ) ile bütün muharebelere iştirak etmiş, 5374 aded Hadis-i Şerif nakletmiştir Hicri 75 yılında, Medine-i Münevvere´de, 78 yaşında iken dâr-ı bekaya irtihâl etmiştir (R A ) (Bak: Ashab-ı Suffa)
EBU İKRİME Güvercin kuşu
EBU İYAZ SELEME BİN AMR BİN EL EKVÂ (R A ) Biat-ı Rıdvanda hazır bulunan, gayet cesur, nişancı, hamiyetperver bir sahabedir 77 hadis-i şerif rivayet etmiştir Hicrî 74 tarihinde, 80 yaşında iken Medine-i Münevvere´de vefat etmiştir (R A )
EBUK Kaçmış köle
EBU KALEMUN Bir nevi kumaş ki, göze türlü türlü görünür Bâzıları "gülistân-ı kemhâ" derler
EBU KATADE HARİS BİN RİB´İY (R A ) Ensardan ve Resül-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm´ın süvarilerindendir 170 Hadis-i Şerif rivayet etmiştir Uhud Gazvesinden itibaren bütün muharebelere iştirak etmiş bir kahraman olup 74 tarihinde 80 yaşında iken Medine´ye avdetinde vefat etmiştir (R A )
EBU KAYS Çakal
EBU-L ALA-İ MAARRÎ (Mi: 973 - 1057) Kör olmasına rağmen hafızasının fevkalâdeliği ile tanınmış büyük Arap şairlerinden biridir ki, kasideleriyle meşhurdur
EBU-LA-ŞEY Hiçbir şeyin babası Hiç bir şeyi olmayan
EBU-L AVN Hurma
EBU-L MEYMUN Bal, asel
EBU-L MİREH Şeytan
EBU-L MUHTAL Katır, bağal
EBU MANSUR-U MATÜRİDÎ (Bak: Matüridî)
EBU NAFİ´ Sirke
EBU-N NACİ´ Helva
EBU-N NECM Tilki
EBU SAİD-İL HUDRÎ Ashab-ı Kirâmın en mümtazlarından ve Ensardandır 1170 Hadis-i Şerif rivayet etmiştir Uzun müddet fetva vazifesinde bulunmuş, Hicri 72´de 86 yaşında iken Medine-i Münevvere´de vefat etmiştir (R A )
EBU LEHEB (Ebi Leheb) Asıl adı: Abduluzza´dır Güneş gibi, âlemleri aydınlatan Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm´ın nurundan gözünü kapadı ve küfre hizmete çalıştı, iman etmedi Peygamberimizin amcası idi Karısı ve oğulları sırf düşmanlık için çalıştılar Adı "Alev babası" mânasında olan "Ebu Leheb" kaldı
EBU-L EMİN Tokluk, şiba´
EBU-L FADL Altun
EBU-L HARİS Arslan
EBU-L HUSAYN Tilki
EBU-L İBER Utanmaz, edepsiz, hayasız adam
EBU-L KA´KA´ Kuzgun
EBU SABİR Tuz, milh
EBU SÜFYAN (Mi: 597 - 653) Kureyş kabilesinin bir kolu olan Beni Ümeyyenin Reisi ve Hz Muâviyenin (R A ) babası
EBU SÜLEYMAN Horoz
EBU TALHA ZEYD BİN SEHL (R A ) Ashab-ı Kiram arasında, sayılı kahramanlardan ve atıcılardandır Resul-ü Ekreme (A S M ) atılan oklara göğsünü germiştir 20 Hadis-i Şerif rivayet etmiştir Hicri 34 tarihinde vefat etmiştir Bütün muharebelere katılmış bir kahraman-ı İslâmdır (R A )
EBU TALİB (  -619) Peygamberimiz Hz Muhammed´in (A S M ) amcasıdır (Diyorsunuz ki: Amcası Ebu Tâlib´in imanı hakkında esahh nedir Elcevap: Ehl-i Teşeyyu, imanına kail; Ehl-i Sünnet´in ekserisi, imanına kail değiller Fakat benim kalbime gelen budur ki: Ebu Tâlib, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm´ın risaletini değil; şahsını, zâtını gayet ciddi severdi O´nun -o gayet ciddi- o şahsî şefkati ve muhabbeti, elbette zâyie gitmeyecektir Evet, ciddi bir surette Cenab-ı Hakk´ın Habib-i Ekremini sevmiş ve himaye etmiş ve taraftarlık göstermiş olan Ebu Tâlib´in inkâra ve inada değil, belki hicab ve asabiyet-i kavmiye gibi hissiyata binaen, makbul bir iman getirmemesi üzerine Cehennem´e gitse de; yine Cehennem içinde bir nevi hususi Cennet´i onun hasenatına mükâfaten halkedebilir Kışta bazı yerde baharı halkettiği ve zindanda -uyku vasıtasıyla- bazı adamlara zindanı saraya çevirdiği gibi, hususi Cehennem´i, hususi bir nevi Cennet´e çevirebilir  M )
EBU TAYYİB EL-MÜTENEBBİ (Hi: 915 - 965) Kûfe´de doğdu Bağdat´ta öldü Büyük şairlerden olup, divanı vardır
EBU-L VAKT Vakit ve hâlin te´siri altında kalmıyanlar
EBU-T-TURAB Hz Alinin (R A ) bir lâkabı (Bu isim Hz Ali Radiyallahu anh, toprak üzerine oturduğu veya yattığından dolayı tevâzuuna işareten Peygamber Efendimiz (A S M ) tarafından verilmiştir )
EBÛÜ "İkrar ederim, sığınırım, itiraf ederim, tövbe ederim" mânasına fiildir
EBU ZA´FEL Fil
EBU ZENE Maymun EBU ZERR-İ GIFFARÎ $ Cündüb bin Cünâde (R A ) : İlk İslâm olanların beşincisi olup ilimde İbn-i Mes´ud hazretlerine müsavi sayılırdı Resül-ü Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâmdan 281 Hadis-i Şerif nakletmiştir Hazreti Ali Kerremallahu Vechehu kendisine "İlim dağarcığı" lâkabını vermiştir Hi: 31´de Hakkın rahmetine kavuşmuştur (R A )
EBU ZİYAD Eşek, hımar
EBU ZÜBAB Fâre
EBU ZÜR´A Domuz, hınzır
EBU-Z ZEHEB Çok zengin olan adam, altın babası
EBVA´ Medine-i Münevvere´ye bağlı olup, Mekke-i Mükerreme yolunda bir köyün adıdır Medine´ye yirmiüç mil uzaklıktadır Köyün üstünde dik ve kuru bir dağın adı da Ebvâ´dır Bu köy iki şey ile meşhurdur Biri: Peygamberimizin annesi Hz Amine´nin kabri orada bulunmaktadır İkincisi ise: Hicretin birinci senesinde birinci defa olarak yapılan gazanın orada olmasıdır
EBVÂB (Bab C ) Kapılar * Kısımlar Bahisler Parçalar
EBVÂB-I MÜZEHHEB Yaldızlı kapılar
EBVÂB-I RAHMET Rahmet kapıları
EBVÂB-I SEMÂ Semâ kapıları, gök kapıları (78 surenin 18 ve 19 âyetlerinin tefsirinden bir kısmıdır:"O fasl günü o gündür ki, sura üfürülür Yani sur üfürülünce siz ölüler uykudan uyanır gibi uyanır kalkarsınız da, (sure: 17, âyet: 71 mantukunca) her ümmet imamıyla çağırılarak derhal alay alay, ümmet ümmet, cemaat cemaat mahşere gelirsiniz ve o sırada, semâ açılmıştır Nizâm-ı âlem değişmiş; bugün kapalı, sağlam bir bina olan semâ fethedilmiş; (sure : 69, âyet: 16 mazmununca inşikak edip yer yer açılmıştır da hep kapılar olmuştur Her tarafı kapılardan ibaret gibi küşâd edilmiştir " E T )(7 surenin 40 âyetinin meâlinden bir parça: "Şüphe yok o kimselere ki, küfre düştüler ve bizim vâzıh âyetlerimizi tekzib ettiler, onların birer âyet-i İlâhiye olduğunu kabul etmediler ve onlara karşı tekebbürde bulundular, onlara imandan ve muktezasıyla amel etmekten kaçındılar Onlar için gök kapıları açılmaz, onların duaları, amelleri kabul edilmez veya onların ruhları oralara yükselemez Ve deve, iğnenin deliğine girinceye kadar; öyle büyük bir cisim, o kadar dar bir yere girinceye kadar; öyle mümkün olmayan bir hâdisenin vukuuna değin, yani hiçbir zaman cennete giremiyeceklerdir Onların Cennet´e girmeleri, böyle vukuu muhâl birşeye muallaktır, onlar ebediyyen Cehennem´de muazzeb olup duracaklardır " Ömer Nasuhi Bilmen)
EBYAN Cömert, eli açık, muhtaçlara ve yoksullara yardım eden kimse * Yemekten tiksinen kişi
EBYAT (Beyt C ) Beyitler İki mısradan müteşekkil kısımlar
EBYAZ Beyaz Akça Parlak Daha parlak Sefid olan
EBZ Ürkme, korkma Kaçma, kaçış * Aniden, birdenbire ölmek
EBZA Göğsü çıkık
EBZAH Göğsü çıkık
EBZAR (Bezr C ) Yemeklere konulan baharat
EBZER Üst dudağında sarkık derisi olan
EBZÜN Küvet, banyo * İçinde yıkanılabilinen küçük havuz
|