Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat E Harfi
E Harfi
EGALİT (Uglute C ) İnsanı yanıltacak hatalı sözler, yanlış kelâmlar
EGAMM Saçları yüzüne ve ensesine sarkan ve çok olan kimse
EGANİ (Ugniyye C ) Nağmeler, şarkılar, türküler, âhenkler
EGANN Sözü burnu içinden söyleyen, burnundan konuşan * Otlu dere
EGARE f Kandırma, kışkırtma, teşvik etme
EGARİB Firak anı, ayrılış zamanı Savaş ânı
EGARR Çok parlak ve kıymetli Beyaz şey * İşi güzel ve hatırlı olan kimse, aziz ve şerefli (Müennesi daha çok müsta´meldir: Şeriat-ı Garrâ gibi )
EGBİYA (Gabi den) Gabiler Akılsızlar Anlayışı kıt olanlar
EGDİYE (Gıdâ C ) Gıdalar
EĞE Maden vesaire yontmaya mahsus ince dişli âlet Törpü
EĞERÇİ (Eğerçend) f   ise de, her ne kadar,   olsa da
EGLAK (Galak C ) Kilitler, kilitli şeyler Mc: Anlaşılması zor olan ifadeler
EGLAL (Gull C ) Halkalar Kelepçeler Mahkemenin cezaya müstehak kılıp mahkum ettiği kimselerin boyun ve ayaklarına vurulan zincirler * (Galel C ) Ağaçlar arasında korulukta akan sular
EGLEB (Bak: Ağleb)
EGMAK (Bak: A´mak)
EGMİS (Gams dan) Batır, daldır (meâlinde)
EGNAM Koyunlar
EGNİŞ f İnşa etme, bina yapma Yapı meydana getirme
EGNİYA (Gani C ) Zenginler
EGO Lât Ben Ene
EGOİST Bencil, hodpesent, hodbin, kendini beğenmiş, menfaatperest
EGOİZM Fr Bencillik Kendi menfaatını ön plâna alma Her işi ve davranışta kendini düşünme Bencillik, hem ahlâk, hem de dinde reddedilen kötü bir huydur Bencillikten kurtulmanın çaresi, İslâm terbiyesidir
EGOSANTRİZM Fr Psk: Benmerkezcilik Zihnî gelişmenin ilk çocukluk safhası Bebek büyüyüp kendi varlığı ile başka varlıkları ayırmaya başladığı zamanlarda kendine has bir düşünce tarzı ile düşünür Sanki dünyada en önemli varlık kendisi, herşey onun emrine ve isteğine hazır olmalı Annesi, babası, diğer insanlar ve eşya, isteği gibi kendisine davranmasa ağlamaya başlar Herşeyin merkezi olduğu hissini taşır İnançsız insanlar, bu çocuktan farklı mı düşünüyor Her varlık kendi nefsine maliktir Kendisi için çalışır, kendi zevki için çabalar, gayesi yaşamak ve varlağını devam ettirmektir diyen ve benliklerini dünyanın merkezi yapan, kendilerini firavun gibi tanrı sanan bu insanlar, egosantrik düşünüşten daha aşağı seviyede değiller mi
EGRAZ (Garaz C ) Garazlar
EGSAN (Bak: Ağsân)
EGŞİYE (Bak: Ağşiye)
EGTAŞA Karartı
EGTİYE (Bak: Ağtiye)
EGUL f Hiddet ve öfke ile yan yan bakma
EGVAL (Gul C ) Büyük felâketler, âfetler, musibetler, belâlar * şeytanlar * Gulyabaniler
EGVAR (Gavr C ) Dipler, çukurlar, kuyular Sonlar, uçlar
EGZOST ing İçten yanmalı motorlarda yanmış akaryakıt gazı Bu gazın boşaltılması tertibatı
EHABB Çok sevgili En sevgili
EHABB-I EHİBBA $ Dostların, ahbabların en sevgilisi
EHABB-I EMVAL Malların çok sevileni
EHACC Pek katı, çok sert şey
EHACÎ (Uhcüvve C ) Bilmeceler, bulmacalar, yanıltmacalar
EHAD Bir Tek İnfiradla muttasıf sıfât-ı kâmileyi cami´ olan (Bak: Ehadiyyet)
EHAD-ÜL-ÂHÂD Eşsiz, tek, emsalsiz Teklerin teki, bir tek
EHADD (Hadd den) Çok keskin
EHADD-İ SÜYUF Kılıçların en keskini
EHADİD (Bak: Ahadid)
EHADİS Hadisler Peygamberimiz Hz Muhammed´in (A S M ) sözleri, hareketleri ve emirlerini bildiren hakikatler (Bak: Hadis)
EHADİS-İ KUDSİYE (Bak: Hadis-i Kudsî)
EHADİS-İ MERFUA (Bak: Hadis-i Mürsel)
EHADİS-İ MEVZUA (Bak: Hadis-i Mevzu´)
EHADİS-İ MÜRSELE (Bak: Hadis-i Mürsel)
EHADİS-İ SAHİHA (Bak: Hadis-i Sahih)
EHADİYYET (Ahadiyet) Allah´ın (C C ) her bir şeyde kendine âit birlik tecellisi (Ehadiyyet, her bir şeyde Halik-ı Külli Şey´in ekser esmâsı tecelli ediyor demektir Meselâ: Güneşin ziyası, bütün zemin yüzünü ihata ettiği haysiyeti ile vahidiyyet misâlini gösterir ve her bir şeffaf cüz´de ve su katrelerinde, güneşin ziyası ve harareti ve ziyasındaki yedi rengi ve bir nevi gölgesi bulunması ehadiyyet misâlini gösterir Ve her bir şeyde, hususan zi-hayatta ve bilhassa her bir insanda o Sani´in ekser esması onda tecelli ettiği cihetle ehadiyeti gösterir M ) (Bak: Rahmaniyyet)
EHADÜ HÜMA Onlardan biri Her ikisinden biri
EHAFF Çok hafif
EHAFF-İ MÜCÂZÂT Cezâların en hafif olanı
EHAKK Daha haklı, pek haklı Daha doğrusu En hakiki (Ey talib-i hakikat, madem hakta ittifak, ehakta ihtilaftır Bazan hak, ehaktan ehaktır Hem de olur hasen, ahsenden ahsen S )
EHALİ (Ehl C ) Bir memleket, şehir, kasaba köy veya semt veyahut da mahallede yerleşip oturanlar * Avam, halk umum
EHAMM Yakın * Kara, esved
EHANN Genzinden konuşan kimse, hımhım
EHASİN Pek güzel, en güzel olan şeyler
EHASİN-İ AHLÂK Ahlâkın en iyisi, en güzeli Hz Peygamberimizin (A S M ) ahlâkı gibi olan ahlâk
EHASS En hasis En bayağı
EHASS Daha uyanık Daha hassas
EHASS Saçı dökülmüş kişi
EHASS Daha hususi, daha yakın, daha hâlis Hususi Ziyade hâs (Eamm´ın zıddıdır )
EHASS-I ÂMÂL Emellerin en hası
EHASS-ÜL HAVÂS En hâlisin hâlisi Şuhudi imân sahibleri olan evliyalar Cenab-ı Hakk´a yakınlık kazananların en hâlisi olan enbiyâ ve evliya Efdallerin efdali, sâlihlerin sâlihi
EHATT En ucuz, daha ucuz * Daha cilâlı
EHAVEYN İki kardeş
EHBAR (Habr C ) Âlimler Yahudi âlimleri * Sürurlu anlar
EHDÂB (Hüdb C ) Kirpikler
EHDÂB-I MÜHTEZZE Titrek kirpikler
EHDAF (Hedef C ) Hedefler, nişan alınan yerler * Yüksek yerler * Meramlar, talebler, arzular, istekler, gayeler, maksadlar, kasıtlar
EHDAK (Bak: Ahdâk)
EHDAM İnce belli
EHDEB Kirpikleri sık ve uzun olan adam
EHDER Sarkık dudaklı
EHEMM Çok mühim olma, daha mühim Çok kıymetli, çok lüzumlu
EHEMMİYET Mühim olma, ağırlık, değerlilik, dikkate değer olma, dikkat ve ihtimam, kıymet, nazar-ı dikkati çekme
EHEVAT (Uht C ) Kız kardeşler * Kadın arkadaşlar * Benzer şeyler
EHEVATININ MA-Fİ´Z-ZAMİRLERİ Kardeşlerinin içinde gizli olan şeyler
EHİBBA (Habib C ) Habibler, dostlar, sevgililer
EHİL (Bak: Ehl)
EHİLLA Dostlar, kardeşler (Bak: Ahillâ)
EHİLLE (Hilâl C ) Hilâller Yeni hilâl şeklinde olanlar
EHİR (Bak: Ahîr)
EHL (Ehil) Yabancı olmayan, alışık olduğumuz * Dost, sahip, mensup Evlâd, iyal Kavm, müteallikat Usta, muktedir ve becerikli anlamıyla ehil ve ehliyet İslâmiyette önemli bir husustur Dinimiz, bize işleri ehline vermemizi emreder Cemiyette işler, mevkiler, makamlar, görevler, ehline verilirse işler düzgün gider, sonuçtan herkes memnun olur Eğer İslâma aykırı olarak ehliyet yerine eş, dost, adam kayırma, parti menfaati vs bayağı, hasis düşüncelere yer verilirse ve işler ehliyetsizlere terkedilirse bundan herkes zarar görür
EHL-İ ÂLEM Âlemin ehli olan insanlar
EHL-İ ARZ Dünyadakiler Yerdekiler
EHL-İ BEYT Ev ehli, evdeki çoluk çocuk Daha ziyade Hz Peygamberimizin (A S M ) evine mensub olanlar bu isimle anılırlar (Bak: Âl-i Abâ)
EHL-İ BİD´A (Bak: Bid´at)(Ehl-i bid´a, ecnebi inkılâbcılarından böyle meş´um bir fikir aldılar ki: Avrupa, Katolik Mezhebini beğenmeyerek başta ihtilâlciler, inkılâbcılar ve feylesoflar olarak, Katolik Mezhebine göre ehl-i bid´a ve Mu´tezile telâkki edilen Protestanlık Mezhebini iltizam edip, Fransızların İhtilâl-i Kebirinden istifade ederek, Katolik Mezhebini kısmen tahrip edip, Protestanlığı ilân ettiler İşte, körü körüne taklidciliğe alışan buradaki hamiyet-füruşlar diyorlar ki: "Mâdem Hristiyan dininde böyle bir inkılâb oldu, bidâyette inkılâpçılara mürted denildi, sonra Hristiyan olarak yine kabul edildi Öyle ise İslâmiyette de böyle dinî bir inkılâb olabilir  "Elcevap : Din-i İsevîde, yalnız esasat-ı diniye Hazret-i İsâ Aleyhisselâm´dan alındı Hayat-ı içtimaiyeye ve füruât-ı şer´iyeye dair ekser ahkâmlar, Havariyyun ve sâir rüesâ-yı ruhaniye tarafından teşkil edildi Kısm-ı a´zamı, kütüb-ü sâbıka-i mukaddeseden alındı Hazret-i İsâ Aleyhisselâm, dünyaca hâkim ve sultan olmadığından ve kavânin-i umumiye-i içtimaiyeye merci´ olmadığından; esâsât-ı diniyesi, hariçten bir libas giydirilmiş gibi, Şeriat-ı Hıristiyaniye nâmına örfi kanunlar, medeni düsturlar alınmış, başka bir suret verilmiş Bu suret tebdil edilse, o libas değiştirilse, yine Hazret-i İsâ Aleyhisselâm´ın esas dini bâki kalabilir, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmı inkâr ve tekzib çıkmaz Halbuki : Din ve Şeriat-ı İslâmiyenin sahibi olan Fahr-i Âlem Aleyhissalâtü Vesselâm iki cihanın sultanı, şark ve garb ve Endülüs ve Hind, birer taht-ı saltanatı olduğundan, Din-i İslâmın esasatını bizzat kendisi gösterdiği gibi, o dinin teferruatını ve sâir ahkâmını, hattâ en cüz´i âdâbını dahi bizzat o getiriyor O haber veriyor, O emir veriyor Demek, füruat-ı İslâmiye değişmeye kabil bir libas hükmünde değil ki; onlar tebdil edilse, esas din bâki kalabilsin Belki; esâs-ı dine bir ceseddir, lâakal bir cilddir Onunla imtizaç ve iltiham etmiş; kabil-i tefrik değildir Onları tebdil etmek, doğrudan doğruya sâhib-i şeriatı inkâr ve tekzib etmek çıkar Mezâhibin ihtilâfı ise: Sâhib-i şeriatın gösterdiği nazari düsturların tarz-ı tefehhümünden ileri gelmiştir "Zaruriyat-ı diniye" denilen ve kabil-i te´vil olmıyan ve "muhkemat" denilen düsturları ise, hiçbir cihette kabil-i tebdil değildir ve medâr-ı içtihad olamaz Onları tebdil eden, başını dinden çıkarıyor M )
EHL-İ CEBR Cebriyye, cebriyye fırkasından olan (Bak: Ceberiye)
EHL-İ CEHL Bilgisizler, câhiller
EHL-İ DALÂLET Dalâlette olanlar
EHL-İ DİKKAT Dikkatliler, dikkat sahipleri
EHL-İ DİL (Ehl-i kalb) Kalbi uyanık, basireti ziyade olan Gönül ehli Mâneviyata çok kıymet veren, kalben Cenab-ı Hakk´a çok yakınlık hissedip çok hikmetlerden anlayan zât
EHL-İ DİYÂNET Din işlerinden anlayanlar Dindarlar
EHL-İ DÜNYÂ Dünyaya haddinden ziyade kıymet veren, maddeci kimse
EHL-İ EBED Ebedî olanlar, ebedîler
EHL-İ EMSAR Şehir halkı, kasaba halkı
EHL-İ GAFLET Gafletde olanlar Gafiller
EHL-İ GARET Yağmacı, çapulcu
EHL-İ HADARET şehirlerde yaşayan Medeni
EHL-İ HAK f İmân, İslâmiyet ve Hak yolunda olan Hak mezhebde olan Hakka, hakikata vâsıl olmuş olan
EHL-İ HÂL f Hâlden anlayıp, duruma göre idâre eden kimse İlâhi tecellilere ve mânevi feyze mazhar olan
EHL-İ HİBRE f Ehl-i vukuf Bilirkişi Meselenin künhüne vâkıf mütehassıs zât
EHL-İ HİDAYET Hidâyette ve doğru yolda olanlar Hidâyete erişmiş kimseler
EHL-İ HİKMET Hikmet ehli, hikmet bilen
EHL-İ HÜKÜMET Hükümete mensup kimseler, milleti idare edenler
EHL-İ IRZ Yüz aklığı ve şan, itibar sahibi olan, namuslu kimse Şerefli ve temiz olan Namuslu, iffetli ve ismetli Irz ehli
EHL-İ İHTİSAS İhtisas sahibi olan kimseler Bu kişiler yalnız kendi meslekleriyle uğraşırlar, çeşitli meslek ve meselelerle fikirlerini dağıtmazlar (Bak: İhtisas)
EHL-İ İLHAD f Doğru meslek ve dinden, Hak yolundan çıkıp bâtıl yola sapan, imansızlar, dinsizler
EHL-İ İSLÂM İslâm topluluğu Müslümanlar
EHL-İ İSTİĞRAK Manevi bir coşkunlukla kendinden geçmiş hâle giren zatlar
EHL-İ KELÂM (Bak: Mütekellimîn)
EHL-İ İ´TİZAL Mu´tezile´den olan (Bak: Mu´tezile)
EHL-İ KALB (Bak: Ehl-i dil)
EHL-İ KEŞF f Perdeli olan ve zâhir hislerle bilinmeyen hakikatları, Cenab-ı Hak´kın lütf u ihsanı ile bilen veliler
EHL-İ KEŞF-İL KUBUR Kabir âleminde olanları bilen, kabirdeki ölünün ahvâlini keşfedip doğru olarak haber veren veli, evliya (Ehl-i keşf-il kuburun müşahedesiyle müteaddid vâkıatla, tahsil-i ulum ânında vefat eden bazı müştak ve ciddi bir talebe-i ulum, şehidler gibi kendini hayatta ve kendi dersiyle meşgul görüyor Hattâ meşhur bir ehl-i keşf-il kubur, vefat eden ve İlm-i Sarf ve Nahv okuyan bir talebenin kabrinde Münker, Nekir´e nasıl cevap verecek diye murakabe etmiş ve müşahede edip işitmiş ki; melek-i sual, ondan sordu: $ "Senin Rabbin kimdir " dediği zaman, o Nahv dersiyle iştigal ederken vefat eden talebe, o meleğin cevabında demiş:"Â mübtedâdır, onun haberidir " Nahiv ilmince cevab vermiş, kendini medresede zannetmiş Ş )
EHL-İ KIBLE Müslüman, kıble ehli
EHL-İ KİTAB f Allah´ın gönderdiği kitaplara inanan * Müslüman, Hristiyan veya Yahudi olan (Hakiki Hristiyanlık veya Yahudilikten çıkmamış bulunan )(Kur´an-ı Kerim, o cümlede ehl-i kitabı imana teşvik etmekle, onlara bir ünsiyet, bir sühulet gösteriyor Şöyle ki:Ey ehl-i kitab! İslâmiyeti kabul etmekte size bir meşakkat yoktur Size ağır gelmesin! Zira, size bütün bütün dininizi terketmenizi emretmiyor Ancak, itikadatınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat-ı diniye üzerine bina ediniz; diye teklifte bulunuyor Zira Kur´ân, bütün kütüb-ü sâlifenin güzelliklerini ve eski şeriatlarının kavaid-i esasiyelerini cem´etmiş olduğundan, usulde muaddil ve mükemmildir Yâni ta´dil ve tekmil edicidir Yalnız, zaman ve mekânın tegayyür etmesi tesiriyle tahavvül ve tebeddüle maruz olan füruat kısmında müessistir Bunda aklî ve mantıkî olmayan bir cihet yoktur Evet, mevasim-i erbaada giyecek, yiyecek ve sair ilâçların tebeddülüne lüzum ve ihtiyaç hasıl olduğu gibi, bir şahsın yaşayış devrelerinde, talim ve terbiye keyfiyeti tebeddül eder Kezalik, hikmet ve maslahatın iktizası üzerine, ömr-ü beşerin mertebelerine göre ahkâm-ı fer´iyede tebeddül vardır Çünkü, fer´î hükümlerden biri, bir zamanda maslahat iken, diğer bir zamana göre mazarrat olur Veya bir ilâç, bir şahsa deva iken, şahs-ı âhere dâ´ olur Bu sırdandır ki, Kur´ân, fer´î hükümlerden bir kısmını nesh etmiştir Yâni vakitleri bitti, nöbet başka hükümlere geldi, diye hükmetmiştir İ İ )
EHL-İ KUBUR Kabir ehli Ölüler
EHL-İ KURA Köylerde, kasabalarda yaşayan
EHL-İ MEDER Evde oturan Medeni
EHL-İ NAMUS Namuslu kimse, namus ehli
EHL-İ NÂR Cehennemlik olan Cehennem ehli
EHL-İ NEFİY Nefyedenler, aksini veya olmadığını iddia edenler
EHL-İ NÜBÜVVET Peygamberler
EHL-İ RUM f Osmanlı Eskiden Anadolu´da yaşayanların bir ismi Çünkü: Osmanlılar Romalıların (Rumların) çok bulunduğu memleketlerini fethedip yerleştiler
EHL-İ SALÂH Huk: Hâli mestur, nâmuslu, doğru, adaletli olan kimse Sâlih kimseler
EHL-İ SALİB f Bayrağında salib (haç) bulunanlar Hristiyanlar * Osmanlılardan 209 sene evvelki tarihte Haçlı Seferlerine katılan Hristiyan Ordusu
EHL-İ SEKR f Aklı ile hareket edemeyip hissi ve zevki ile hareket eden, sarhoş * Tas: İlâhî bir tecelli ile istiğrak halinde olanın kendinden geçmesi hali
EHL-İ SEVAHİL f Sahilde, deniz veya göl kenarında yaşayanlar
EHL-İ SUFFA (Bak: Ashab-ı Suffa)
EHL-İ SÛK f Çarşı halkı, esnaf
EHL-İ SÜNNET f Peygamberimiz Hz Muhammed´in (A S M ) söz ve hareketlerine şüphesiz, kat´i ve sağlam delillerle uyan Sahabe ve onlara tâbi´ olanların mezhebi ve o mezhepte olan Bunların muhaliflerine "ehl-i bid´a" veya "fırak-ı dâlle" denir
EHL-İ ŞEKAVET İslâmiyetin müsâade etmediği çeşitli rezâlet işleyen bedbaht
EHL-İ ŞİA şia ehli (Bak: şia)
EHL-İ ŞUHUD f Kâinatta tevhid delillerini aynen seyreden, İlâhi ve gizli sırlarını Hakkın izni ile gören şuhud ehli Veli * Görecek derecede kat´i kanaat sâhibi olan enbiyâ ve evliyalar
EHL-İ TAHKİK Hakikatleri delilleri ile bilen âlimler * Tahkik ehli
EHL-İ TAKİB Takip edenler, peşinden gidenler
EHL-İ TEŞEYYU´ şiilik iddia edenler (Bak: şia)
EHL-İ TEVHİD Cenab-ı Hakk´ın birliğini bilip inanan ve sadece bir Allah´a bağlanıp ibadet eden kimse (Bak: Tevhid)
EHL-İ UKUL Akıllılar, akıl sâhibleri
EHL-İ VEBER VE BÂDİYE Çadırda oturan bedevi Arab, çöl ahalisi
EHL-İ VİFAK Beğenilen işlerde birbirine muvafakat edip uyanlar, anlaşanlar
EHL-İ VUKUF Bir mes´ele hakkında bilgi sahibi olan salâhiyetli kimseler Vukuf ehli Bilirkişi
EHL-İ ZEVK Zevklenenler, lezzet alanlar * Tas: Cenab-ı Hakk´a yakınlıkla, kurbiyetle veya uyanık kalble iman ve Kur´an hakikatlarından zevk alanlar
EHL-İ ZİMMET İslâm Devletinin tâbiiyetinden olan Hıristiyanlar İslâm Devleti tarafından korunan müslümandan başka kimse Zimmi
EHLEB Kuyruğu kıllı olan at
EHLEN VE SEHLEN Hoş geldiniz, safâ geldiniz (meâlinde söylenir )
EHLÎ Munis, alışık Yabancı olmayan Kendisi ile ünsiyet edilen
EHLİYYET Yeterlik Bir işin ehli olduğuna dâir vesika İktidar Liyâkat İstihkak Meharet ve mensubiyet
EHLULLAH Allah´a itaat edip, O´nun sevgisi ile O´na yaklaşmış olan Veli Allah´ın sevgisine mazhar olan Evliya
EHME f Eksik, nâkıs noksan * Bulunuş
EHNAME f Aşk, muhabbet, sevda * Kendine çekidüzen verme
EHRAM Mısır´da Firavunların piramit şeklindeki mezarları
EHRAM-I MÜREBBAÎ Dörtgen piramit Dört köşeli ehram
EHRAM-I MÜSELLESÎ Üçgen piramit
EHRAMEN f şeytan, iblis * Dev
EHRAS Dilsiz (Bak: Ahras)
EHRE Büyük ağızlı
EHRED Yırtık şey (Üstbaş hakkında kullanılır )
EHRİMAN (Ehrimen, Ehremen) f Ateşperestlerin şer ilâhının ismi Bâtıl bir ilâh ismi
EHSA Şaşmış, şaşa kalmış, hayret etmiş ve taaccübüne gitmiş olan kimse
EHSÂS (Hiss C ) Hisler, duygular
EHSÂS-I RAKİKA İnce hisler, ince duygular
EHŞA Karındaki iç uzuvlar Karında olan
EHTAT Bir bölük cemaat
EHTEM Ön dişi gedik olan
EHUN f Toprakta meydana gelen delik, yarık
EHVA (Havvâ dan) Siyah Kararmış olan
EHVA (Heva C ) Nefsin istek ve arzuları Muhabbetler Hahişler * Kasdetmek * Atmak
EHVAL (Hevl C ) Korkular Korkulacak hâller Fenalıklar
EHVAL-İ MUHAVVİFANE Dehşetli korkular
EHVAR f Şaşkın, şaşırmış kimse Alık, sersem adam
EHVEC En muhtaç, pek muhtaç (Bak: Ahvec)
EHVEC Uzun boylu ahmak adam
EHVEK Ahmak kimse
EHVEL Korkunç nesne
EHVEN Daha aşağı Daha ucuz Bayağı Adi * Zararı az olan En zararsız
EHVEN-ÜŞ ŞER Ehven-i şerreyn de denir İki şerli işin veya şeyin daha az zararlısı (Bak: Adalet-i izafiye)
EHVENİYET Ucuzluk, ehvenlik, daha hafif, daha zararsızlık
EHVER f Sevgili, mâşuk
EHYA (Bak: Ahyâ)
EHYA Ucuzluk
EHYAN (Hîn C ) Zamanlar (Bak: Ahyân)
EHYEB Daha heybetli, daha büyük
EHYEF İnce belli ve yakışıklı genç * Çelimli at
EHYEMİN (Heyeman C ) Âşık olmalar, şaşkınlıklar
EHYUN Örümcek, ankebut
EHZA´ Ok mahfazası içinde sona kalan ok
EHZAB (Bak: Ahzab)
EİMME (İmam C ) İmamlar (Bak: İmam)
EİMME-İ ÂLÎŞAN $ Çok yüksek mertebesi ve büyük kıymeti olan imamlar İmam-ı A´zam, İmam-ı Şâfiî gibi
EİMME-İ DİN Din imamları, müçtehidler, müceddidler
EİMME-İ EHL-İ BEYT Ehl-i Beyt´ten yetişen, saltanata bilfiil girmeyen ve karışmayan en salâhiyetli, mânevi nüfuz ve ilim ve riyaset sahibi imamlar
EİMME-İ ERBAA Dört imâm Müslümanların en büyük ve yüksek âlimleri ve müctehidlerinden hak mezheb müessisleri olan ve ehl-i imâna rehberlik eden büyük imâmlar İsimleri şöyle sıralanabilir: İmâm A´zam Ebu Hanife, İmâm-ı Şâfii, İmâm-ı Mâlik, İmâm-ı Ahmed ibn-i Hanbel (R A )
EİMME-İ İSNÂ AŞER On iki imâm Silsile-i sâdâttan olup müceddit olan imâmlar hakkındaki bir tâbirdir Bu zâtlar esasât-ı İslâmiye ve hakaik-i Kur´âniye ve imâniyenin, dini esasların ve şeriatın muhafazasına çalışan, saltanat işlerine karışmayan mânevi riyâset ve ilim sahibi şahsiyetlerdir
EİMME-İ SELÂSE Üç imâm Fıkıh kitablarında ekseriyetle İmâm-ı A´zam, İmâm-ı Şâfi´i, İmâm-ı Malik için söylenir Hanefi Mezhebine dâir mes´elelerin bahsolduğu kitablarda "Eimme-i Selâse"den maksad; İmâm-ı A´zam ile iki talebesi olan İmâm-ı Muhammed ve İmâm-ı Ebu Yusuf´dur
EİMME-İ VERESE Vâris olan imamlar Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın mânevi vârisi olan büyük zâtlar, mürşidler, imamlar
EİNNE (İnân C ) Yularlar Dizginler
EİZZE (Aziz C ) Azizler
EJAH f Vücutta ve bilhassa ellerde çıkan ufak urlar, siğil, sivilce
EJDER (Ejderha) f Büyük canavar Büyük yılan
EJGAN (Ejgehân) : f Tenbel, miskin, iş yapmaktan hoşlanmayan
EJHAN f Tenbel
EJİR f Akıllı, uyanık, açık göz
|