|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat E Harfi
E Harfi
EKABB İnce belli
EKÂBİR (Ekber C ) En büyükler Pek büyükler Devlet ricali Rütbece büyük olanlar
EKÂBİR-İ ULEMÂ En büyük âlimler, en büyük İslâm âlimleri Âlimlerin en ileri derecede olanları
EKADİH (Kıdh C ) Kıdhlar, oklar
EKAHİ (Ukhuvan C ) Papatyalar, papatya çiçekleri
EKALİM (İklim C ) İklimler, memleketler, mıntıkalar
EKALİM-İ BÂRİDE Soğuk iklimler, soğuk memleketler
EKALİM-İ HÂRRE Sıcak iklimler, ülkeler
EKALİM-İ SEB´A Yedi iklim * Yedi kıt´a
EKALL Daha az, en az, pek az En küçük (Bak: Akall)
EKALL-İ KALİL Azın azı, pek az, en az
EKALLİYET (Akalliyet) Bir hükümetin tebaiyyeti altında yaşayan, yabancı din ve milliyete mensub olup, ekseriyeti teşkil etmeyen halk Azlık Azınlık
EKAM (Ekme C ) Tepeler, bayırlar
EKANİM (Uknum C ) Asıllar, rükünler, zatlar
EKANİM-İ SELÂSE Üç unsur (Bak: Teslis)
EKARİB Akrabalar Yakın hısımlar
EKARİM (Kerim C ) Kerem sâhibi olanlar
EKASIR (Akser C ) En kısalar, pek kısalar
EKASİ (Aksâ C ) En uzaklar, pek uzaklar
EKASİ-İ BİLÂD Uzak beldeler, en uzak şehirler
EKASİM (Aksam C ) Aksamlar, paylar, kısmetler
EKASİRE (Kisrâ C ) Kisralar, şahlar Eski Acem padişahları
EKASİS (Kıssa C ) Kıssalar, ibretli hikâye ve dersler
EKATİ (Kati C ) Sürüler, koyun sürüleri
EKAVİL (Akvâl C ) Kaviller, sözler
EKAVİL-İ BÂTILA Bâtıl sözler, doğru olmayan sözler
EKAVİL-İ KÂZİBE Uydurma ve yalan sözler
EKAZİB Yalanlar, kizbler, yalan ve uydurma sözler, asılsız kelâmlar
EKAZZ Yeleksiz ok
EKBA´ (Kibâ C ) Süprüntüler
EKBAD (Kebed ve Kebid C ) Kebedler, ciğerler
EKBER Daha büyük, en büyük
EKBER-ÜL KEBÂİR Kebâirin kebâiri Büyüklerin en büyüğü Büyük günahların en büyüğü (Bak: Mubikat-ı seb´a)
EKBES Alnı yumru ve başı büyük kimse
EKDÂR (Keder C ) Kederler, acılar, üzüntüler
EKDÂR Ü ÂLÂM Kederler, acılar
EKDAS (Küds C ) Küdsler Hurmalar
EKDER Bulanık * Bozrenkli
EKELE (Âkil C ) Çok yiyenler, oburlar, pisboğazlar
EKEME Bayır, yüksekte olan taşlık tepe
EKERAT Ziraat ve imar için, sahiblerinin rençberlere verdikleri arazi
EKESS Ufak dişli, küt dişli
EKFA´ (Küfv C ) Eşler, benzerler, denkler, eşitler, uygunlar, müsaviler, muadiller
EKFAL (Bak: Akfâl)
EKFAN (Kefen C ) Kefenler, ölülerin sarıldıkları bezler
EKHAL (Kühl C ) Göze çekilen sürmeler
EKHEB Gök renkli, mavi renkli
EKHEL Gözü sürmeli * Baş ve gövde damarı
EKİD(E) Sağlam, metin, muhkem * Sarih, kesin, açık, kat´i, muhakkak Kuvvetli, te´kidli
EKİDEN Metin, muhkem ve sağlam şekilde * Açık ve kesin olarak Sarahaten ve kat´iyyen * Mükerreren, tekrar olarak
EKİLE Yenmiş, yenilmiş yemek
EKİNOKS Fr Altı aylık fasılalarla gece ve gündüzün eşit oluşu
EKİR (C : Ekere) Ekinci
EKKAF Eğerci, semerci
EKKAL Çok yeyici, obur
EKKE Pek sıcak gün
EKL Yemek yeme
EKL Ü ŞÜRB Yeyip içme
EKLE Bir kere doyana kadar yemek
EKLEF Yüzü çilli olan adam * Koyu renkli arslan
EKLEKTİZM yun Fls: Birbirinden farklı görüşlerin bazı ortak taraflarını bulup uzlaştırıcı bir görüş ileri sürme
EKLİPTİK Güneşin dünya etrafında yapmış olduğu zahirî hareketinde çiziyor gibi göründüğü yol
EKMAM (Kimm C ) Tomurcuklar Ağaç çiçeklerinin kapçıkları
EKMAM (Kümm C ) Elbisenin kolları, yenleri, kol ağızları
EKME (C : Ekemât-Üküm) Yüksek yer
EKMEH Anadan doğma kör * Tepe,bayır, yüksek yer
EKMEHİYYET Ekmehlik, anadan doğma körlük
EKMEL Mükemmel, en kâmil, eksiği olmayan, en mükemmel
EKMEL-İ ENBİYA Nebilerin en mükemmeli, Peygamberimiz Hz Muhammed (A S M )
EKMEL-İ MAHLUKAT Yaradılmışların en mükemmeli, Hz Muhammed (A S M ) (Bak: Mefhar-i Kâinat)
EKMELÂNE Ekmel olana yakışacak şekilde
EKMELİYYET Pek mükemmel ve kusursuz olanın hâli Kusursuzluk, mükemmellik, noksansızlık, eksiksizlik
EKNAN (Kinân C ) Mahfazalar, perdeler * Evler, odalar, hücreler Çadırlar
EKNUN f şimdi, el´an, hâlâ
EKOL (Fr Ecole) Fikir üzerinde işleyen bir nevi mekteb * Bir üstadın talebeleri Bir üstadın mesleği, tarzı
EKOLALİ yun Psk: Sesleri taklit etme, yansıtma Çocuk dünyaya geldiği zaman çevresinde konuşulan dilin seslerini çıkaramaz Kendine mahsus sesleri çıkarır Çevrede konuşulan dilleri dinleye dinleye çevredeki sesleri taklid etmeye başlar, bu taklid edebildiği sesleri sık sık tekrar eder Meselâ: ba, ba, ba gibi Bu dilin gelişmesinde psikolojik bir safhadır İslâm terbiyesinde dünyada çocuğun duyacağı ilk ses olarak ezan okunur Çocuk bununla bırakılmamalı, Kur´an sesine küçükten itibaren alıştırmalı, anadili gibi kendine yakın bulmalıdır
EKOLOJİ yun Canlı varlıklarla çevreleri arasındaki münasebetleri araştıran biyoloji kolu
EKONOMİ yun İktisad Tutum Geliri gideri hesaplıyarak lüzumsuz masrafı bırakıp artırmağa çalışmak Ölçülü ve idâreli harcamak İnsanların sınırsız olan ihtiyaçlarıyla bunları sağlamaya yarayacak sınırlı imkân ve vasıtalar arasında mümkün olan azami uygunluğu temin için (sağlamak için) yapılan çalışma ve faaliyetler Bu faaliyetlere hâkim olan kaideleri inceleyen ilim İktisadî hâdiseler istihsal (üretim), istihlâk (tüketim), mübadele (değişim) ve tevzi (bölüşüm, dağıtım) olmak üzere dört çeşite ayrılır İktisat ilmi bu hâdiselerin birbirleriyle olan ilişkileri, müvazeneleri (dengeleşimleri), teşkilâtlanma ve idaresi bakımlarından şekillerini inceletmekte ve hâdiselerin matematikî olarak mümkün modellerini bulmaya çalışmaktadır Günümüzde iktisat politikaları büyük bir ehemmiyet kazanmıştır İktisadî politikalar, bugünkü dünyamızda iki ana sisteme ayrılmıştır 1- Kapitalizm; 2- Sosyalizm Bunlar arasında zikredilen "karma ekonomi" şekli esas itibariyle bunlardan birine dâhil edilmektedir İslâm iktisat sistemi bunlardan esastan ayrılmaktadır Bu iki sistem, dünya hayatını esas alan maddeci sistemlerdir Kapitalist sistem, emeği ferdî sermayeye sosyalist sistem, emeği devlet tahakkümüne bağlar Kapitalist sistemde sermaye sahipleri, sosyalist sistemde devlet ve toplum adına bir grup hakim olur Her iki sistem istismar "sömürme" ve tahakküme dayandığı için cemiyet hayatında anarşiyi ve ihtilâlleri doğurmakta, insanlık, barış, huzur ve saadete ulaşamamaktadır İslâmiyet ise kapitalizmin ferdin istismarını; sosyalizmin kollektif tahakküm ve istismarını ortadan kaldırır Herkesin kazancı, emeğine göre olur
EKPEK-ÜL KÜPEKA Köpeklerin en köpeği * Çok âdilik ve alçaklık
EKRA´ (Bak: Ker´)
EKRAD Kürdler
EKRAM Küçük burunlu * Küçük boylu
EKRAN Üzerine bir cismin hayalinin aksettirildiği saydam olmayan düz satıh
EKREH Çok iğrenç, en kerih
EKREH-İ MAHLUKAT Mahlukların en kerihi, en iğrenci
EKREM Çok cömert, daha kerim, en kerim (Arkadaş! Şu Zat-ı Nurâni (A S M ) mürşid-i imâni, Resul-i Ekrem (A S M ) bak nasıl neşrettiği hakikatın nuriyle, Hakkın ziyasıyla, nev-i beşerin gecesini gündüze, kışını bahara çevirerek, âlemde yaptığı inkılâb ile âlemin şeklini değiştirerek nurâni bir şekle sokmuştur M N )
EKREM-ÜL EKREMÎN Ekremlerin en ekremi Cenab-ı Hak (C C )
EKREMANE Ekremce, ekrem olana yakışacak şekilde Çok elaçıklığıyle, cömertlikle
EKREMİYYET Ekremlik, ekrem olma hâli
EKSA Üstüste pek çok giyinen (adam )
EKSANTRİK Lât Merkezden uzakta kurulmuş * Mat: İç içe olduğu hâlde merkezleri ayrı olan daireler * Müstesna, taaccüb edilip şaşılacak, hayret verici
EKSEH Aksak kimse
EKSELANS Fr Eskiden bakanlar, elçiler ve cumhurbaşkanları için kullanılan bir ünvan
EKSEM Büyük karınlı, şişman adam
EKSER Pek fazla Daha çok Kesrette olan En çok
EKSERİ f Çoğu zaman, çok defa, ekseriyetle
EKSERİYA (Ekseriyya) Pek çok zaman, en ziyade, sık sık, ekseriyet üzere, alel-ekser
EKSERİYET (Ekseriyyet) En büyük kısım, çokluk * Bir topluluk ve hey´etin yarısından fazlası * Bir mecliste üyelerin verdikleri rey´lerin büyük kısmı ve bunların üstünlüğü
EKSERİYET-İ MUTLAKA f Yarımın bir fazlasıyla elde edilen ekseriyet, mutlak ekseriyet
EKSERİYET-İ SÜLÜSAN Ekseriyet kazanacak tarafın en az mevcudun sülüsânı (üçte ikisi) miktarında olması şartıyla olan ekseriyet
EKSERİYETLE Daha ziydesiyle Çoklukla
EKSİBE (Kesib C ) Büyük çöllerde ve sahralarda, rüzgârın biriktirdikleri kum yığınları
EKSİYYE f Boza
EKSPER Fr Uzun tecrübe neticesi bir sahada ihtisas kazanan, meleke sahibi olan kimse
EKSPRES ing Seyahatı esnasında ancak büyük duraklarda duran ve çok hızlı giden vasıta
EKŞEF Açık nesne * Savaşta kalkanı olmayan kimse
EKŞEM Doğuştan kusurlu olan Burnu, kulağı kesik veya noksan doğan (adam) * Pars denilen vahşi hayvan
EKTAD Cemaatler, topluluklar, kalabalıklar, bölükler, takımlar * Misaller, temsiller, örnekler
EKTAF (Ketif C ) Omuzlar Omuz kemikleri, kürek kemikleri
EKTAR (Keter C ) Haysiyetler, onurlar, şerefler, şanlar, ünvanlar, soylar Nesebler, dereceler, mertebeler
EKTEM Çok sır saklayan, esrar gizleyen kimse * Büyük karınlı ve şişman olan adam
EKUL (Ekl den) Çok fazla yiyen, obur, pisboğaz
EKULÂNE f Oburcasına
EKULÎ Oburluk
EKULÜ Ben derim, ben söylüyorum (meâlinde )
EKULÜ KEMÂ KÂLE Onun söylediği gibi söylerim (meâlinde )
EKVA Daha kuvvetli, en kuvvetli
EKVA´ Eli eğri olan
EKVAB Küpler, kadehler Sırçalar
EKVAH (Kûh C ) Kamıştan yapılan penceresiz ufak kulübeler
EKVAN (Kevn C ) Alemler Mahluklar Varlıklar Oluşlar
EKVAR (Küvâre C ) Petek Arı kovanları
EKVAS (Kevs C ) Yaşmaklar
EKVATOR Fr Hatt-ı istivâ Dünyayı kuzey ve güney diye müsavi iki yarım küreye ayırarak, ikisinin arasından geçtiği farzedilen çember şeklindeki büyük çizgi * Yer yuvarlağının tam ortasında farzedilen ve dünyayı iki müsavi kısma ayıran (ve kırk bin kilometre olan) çember
EKVAZ (Kûz C ) Kâseler, bardaklar, kadehller
EKYAL (Keyl C ) Keyller, kileler, hububat ölçüleri, ölçekler
EKYAS (Kis C ) Kisler, para keseleri Torbalar * (Keys C ) Akıllı kimseler
EKYES Pek kiyâsetli, zeki, zekâvetli kişi Mâhir, maharetli, becerikli adam
EKZEB Büyük iftira, büyük yalan, uydurma
EKZEF (Kazf den) Çok iftira eden Başkası hakkında çok aleyhde yalan söyleyen
ELÂ Arabçada söze başlarken kullanılır İstiftah harfi tâbir edilir Beş vecih üzere bulunur: 1 - Tevbih ve tenbih, 2 - İnkâr, 3 - İstifham-ı anin-nefiy, 4 - Arz, 5 - Teşvik ve rağbet ettirme, makamlarında
ELA´ Görünüşü güzel, tadı acı olan bir ağaç
EL-ACEB Acayip, Şaşılacak şey Tuhaf şey
EL-AKS-ÜL MÜSTEVÎ Man: Mevzuu mahmul ve mahmulü de mevzu kılmak "İnsan hayvandır" kaziyesinde her iki kelimenin yerlerini değiştirerek "Bazı hayvan insandır" dediğimiz şeklindeki kaziyenin adıdır
EL-ÂLÂ Cenâb-ı Hakkın lütuf ve ihsanları Ni´metler
EL-AMAN Meded, aman, imdâd (mânasına olup yardım ve şikâyet edâtı olarak kullanılır)
EL-AN Şimdi Hâlâ Hâl-i hazırda
ELASS Sık dişli * Çenesi kulaklarına yakın olup boynu kısa olan
EL´AS Gök dudaklı
ELASTİK Fr Esnek, toplanıp çekilir, uzayıp kısalan
ELASTİKİYYET Fr Esneklik Elâstiklik
ELB Sürmek Reddetmek * Cem´etmek, toplamak
ELBAB (Lübb C ) Akıllar
EL-BAB-ÜL EVVEL Birinci kısım İlk cüz Birinci kapı
ELBETTE (Te´kid edâtı) Kat´i veya kat´iye yakın hükümlerde kullanılır Yazılı sözlerde daha çok "elbet" şeklinde geçer
EL-BUĞZU FİLLAH Allah için buğzetmek Bütün şiddet, adavet ve düşmanlık Cenab-ı Hakk´ın (C C ) rızası dairesindedir İhlâsı kıracak, hissî hareketten sakınmaktır (Cay-ı ibret bir hâdise: Bir vakit İmam-ı Ali (R A ) bir kâfiri yere atmış Kılıcını çekip keseceği zaman, o kâfir ona tükürmüş O kâfiri bırakmış, kesmemiş O kâfir ona demiş ki: - Neden beni kesmedin Dedi:- Seni Allah için kesecektim Fakat bana tükürdün, hiddete geldim, nefsimin hissesi karıştığı için ihlâsım zedelendi, onun için seni kesmedim O kâfir ona dedi: "Beni çabuk kesmen için seni hiddete getirmekti Madem dininiz bu derece safi ve hâlistir, o din haktır " dedi M )
ELBÜRZ f Kafkas sıradağlarının en yükseği * Hakkında türlü türlü hurafeler ve masallar anlatılan Kaf Dağı * Uzun boylu ve yakışıklı kimse
ELCEZİRE Mezopotamya Dicle ve Fırat nehirleri arasında bulunan yerin adı Bugün Irak´ın toprakları arasındadır
ELCİME (Licâm C ) Hayvanların ağızlarına takılan gemler
EL-CÜZ´Î Man: Mânası, mefhumu başkalarına şâmil olmayan, yani tek mâlum ferde âid olan kelime
ELEDD Sert çarpışan kimse Metin * Hakkı kabul etmeyen, inatçı adam
ELEKTRİK-İ MUDİ (Elektrik-i muzi) Parlak ışık veren, parlayan lâmba
ELEKTROLİZ Fiz: Birleşik bir cismi elektrik vasıtasıyla elemanlarına ayırma işi
ELEKTRON yun Atomda negatif yüklü zerrecik (Bak: Delil-i inayet)
ELEM Ağrı Acı Keder Sancı Dert Gam Kaygı (Ey arkadaş! Bütün lezzetler imanda olduğu gibi, bütün elemler de dalâlettedir Bunun izahı ise; bir şahıs, kudret-i ezeliye tarafından adem zulümatından şu korkunç dünya sahrasına atılırken gözünü açar, bakar Bir lütuf beklediği zaman, birdenbire düşmanlar gibi hastalıklar, elemler, belâlar hücum etmeye başlarlar Bir meded bir yardım için müsterhimane tabiata ve anâsıra baktığı vakit, kasavet-i kalble, merhametsizlikle karşılaşır Ecram-ı semaviyeden istimdat etmek üzere başını havaya kaldırır O ecram, atom bombaları gibi dehşetli ve heybetli halleriyle gözüne görünür Hemen gözünü yumar, başını eğer, düşünmeye başlar Bakar ki, hayatî hâcetleri bağırıp çağırmaya başlarlar Bütün bütün tevahhuş ederek hemen kulaklarını tıkar, vicdanına iltica eder; bakar ki: vicdanı binler âmâl (emeller) ve emanî ile dolu gürültülerinden cinnet getirecek bir hale gelir Acaba, hiçbir cihetten hiçbir teselli çaresini bulamayan o zavallı şahıs, mebde ile meâdi, Sâni´ ile haşri itikad etmezse, onun o vaziyetinden Cehennem daha serin olmaz mı  İ İ )
ELEM-İ DEMBEDEM Vakit vakit gelen elem Ara sıra gelen acı
ELEM-İ YE´S Ümidsizlik elemi, yeisten gelen sıkıntı
ELEMAN (Lât: Element) Unsur Bileşik bir şeyi meydana getiren basit şeylerden biri Bir bütünün parçaları
ELEM-NAK Elem verici
ELEM-NÜMUD Elem gösteren, elemli
ELEM-ZEDE f Acılı Kederli Dertli
ELEMZEDE-GÂN (Elemzede C ) f Elemliler, kederliler, dertliler
ELENDES şiddetli savaş eden kimse
ELENG f Sur, duvar, siper * Kale ve istihkâm askeri
ELES Hâinlik yapmak Hıyanet etmek * Mecnun olmak
EL-ESİRRE Taht Bilinen bir makam sandalyesi Kürsü
ELEST $ Rabbiniz değil miyim (meâlinde olan âyet-i kerimenin kısaltılmış işaretidir ) (Bak: Bezm-i elest, Kalubelâ)
ELET Noksanlaştırmak Eksiltmek * Hapsetmek * Yemin vermek
ELETT Dişi kökünden çıkıp düşmüş olan kişi
EL-EVVEL İbtidası olmayıp, herşey üzerine sâbık olan
EL-EYS Vücud Varlık Büyük cisim (Bak: Leys, Eys)
ELEZZ (Leziz den) Çok lezzetli, en leziz
ELEZZ-İ ET´İME Yemeklerin en lezzetli olanı
ELF 1000 Bin sayısının ismi Bin adet şey vermek ve ünsiyet eylemek (mânâlarına gelir)
ELF-İ EVVEL Peygamberimizin hicretinden sonra geçen bin yıl
ELF-İ SÂNİ İkinci bin
ELFAF Lifler Lif lif Sarmaş dolaş * Cemaatler, taifeler
EL-FATİHA Kur´ân-ı Kerim´in birinci suresinin adı olup bu sureyi okumaya işâret için söylenir (Bak: Fâtiha)
ELFAZ (Lafz C ) Lafızlar Sözler Lügatlar
ELFAZ-I CEMİLE Güzel sözler
ELFİRAK Ayrılma, ayrılık sözü
ELFİYE (ELFİYYE) Edb: Bin beyitli kaside
ELFÜ-ELFİ Bin kere bin
ELGA Dolaşık * Boynuzluluk
ELGAF Sık otlar ve ağaçlar
ELGAZ (Lügaz C ) Lügazlar Bilmeceler, bulmacalar, yanıltmacalar
ELGIBTA Gıpta olunur, gıpta ederim
ELH İbadet
ELHA Malâyâni ve boş konuşan * Dizlerinden biri diğerinden büyük olan deve * Karnı sarkık olan (Müennesi: Lahva)
ELHAF Kirli, pis
EL-HAK Hakkın ta kendisi Tam doğrusu Tam gerçekten * Hakkı, hakkı ile izhar ve beyan eden * Varlığı hiç değişmeyen, ibadete lâyık ve her hakkın sahibi, Allah (C C ) Âdil-i Mutlak ve Vacib-i lizâtihi
EL-HAKKU YA´LÛ Hak gâlib ve yüksektir, meâlindedir Bu mâna, bir Hadis-i Şerife işaret eder
ELHAL şimdi, hâlâ, henüz, şimdiki hâlde
EL-HALİM Suçluların cezalarını derhal vermek iktidarında olduğu halde sonraya bırakan ve yumuşak muamele eden, çok halim (Allah (C C )
ELHAMDÜ-LİLLAH Kısaca meali: Her ne kadar hamd ve şükür varsa, ezelden ebede ve kimden kime olursa olsun hepsi Allah´a mahsustur İman, şükür, hamd, memnuniyet ifâde eden bir deyimdir (Bak: Hamd, Sübhanallah)(Leziz taamlara, hoş meyvelere şâkirane muhabbet-i meşruanın uhrevi neticesi, Kur´anın nassiyle, Cennet´e lâyık bir tarzda leziz taamları, güzel meyveleridir Ve o taamlara ve o meyvelere müştehiyane bir muhabbettir Hattâ dünyada yediğin meyve üstünde söylediğin "Elhamdülillah" kelimesi, Cennet meyvesi olarak tecessüm ettirilip sana takdim edilir Burada meyve yersin Orada "Elhamdülillah" yersin Ve ni´mette ve taam içinde in´âm-ı İlâhiyi ve iltifat-ı Rahmâni´yi gördüğünden o lezzetli şükr-ü mânevi, Cennet´te gayet leziz bir taam suretinde sana verileceği, hadisin nassiyle, Kur´an´ın işârâtiyle ve hikmet ve rahmetin iktizasiyle sabittir S )
ELHAN (Lahn C ) Lâhnlar, nağmeler, besteler, ezgiler
ELHAN-I ŞİTA Cenab Şahâbeddin´in şöhret bulmuş olan bir kış şiiri Kış nağmeleri
ELHASIL Hasılı, sözün özü, kelâmın lübbü, neticesi, kısası, kısacası Hülasa-i kelâm, netice-i kelâm, filcümle
EL-HAYY Diri ve devamlı hayat sâhibi Zâtî hayat ile münferid, her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten Allah (C C )
ELHAZ (Lahz C ) Göz ucu ile bakışlar
EL-HAZER Sakın! Sakınınız! (manasınadır)
ELHUBBU-LİLLAH Allah için sevmek Muhabbet, dostluk, sevgi sırf Allah içindir Hoş geçim, insanlara olan muhabbet Cenab-ı Hakk´ın rızası içindir (Bak: Mana-yı harfî)
ELHÜKMÜ-Lİ-L EKSER Çokluğa, ekseriyete göre karar verilir Hüküm ekseriyete göredir
ELHÜKMÜ-LİLLAH Hüküm Allah´ındır
ELİBAB Durdurmak Lâzım olmak
ELİBBA´ (Lebib C ) Akıllılar, kâmiller, kemalât sahipleri, olgun kimseler
ELİF Birinci harf-i hecânın adı (Bak: Ebced) * (Ülfet den) : Bütün harflerle ülfet edebildiği için böyle isimlendirilmiştir Ebcedî değeri de bire delâlet eder
ELİF Munis, sahip, dost
EL-İHSAN ALE-L İHSAN $ İhsan üzerine ihsan, lütuf üzerine lütuf
ELİL İnlemek, enin
ELİM (Elime) Acı veren, acıtan, ağrıtan Çok şiddetli ağrı veren
EL-İNSAF İnsaf edilsin, insaf edilmeli, insaf edelim
ELİPS Fr Odaklar adı verilen sabit iki noktasından uzaklıkları toplamı sabit olan noktaların gösterdiği kapalı eğridir Eğri ve kapalı bir geometrik şekildir Karşılıklı iki tarafından genişlemiş bir çemberi andırır
EL-İYAZÜ-BİLLAH Allah´a sığınır, Allah´a iltica ederiz Allah korusun, Allah saklasın (meâlinde duâ)
ELİYY Çok yemin eden adam
ELİZ f Sıçrama * Çifte, tekme
ELKAB (Lakab C ) Lakablar, namlar Rütbe ve makam sahiblerinin derecelerine göre söylenen ve çok zaman hürmet ifâde eden isimler
EL-KARİA Kıyâmet
EL-KÂSİBÜ HABİBULLAH Cenab-ı Hakk´ın (C C ) ma´rifetini ve rızâsını kazanan onun habibidir, sevgili kuludur (Hadis meâli)
ELKEN Dilinde tutukluk olan, kekeme, peltek
ELKISSA Sözün kısası, sözden anlaşıldığına göre, hülâsa
ELL Hastanın inlemesi * Harbe ile vurmak * Sürmek Sâfi * Sür´at etmek, hız yapmak
ELLEYS Mutlak hiçlik Adem-i sırf
ELLEZİ Mânası kendinden sonra gelen cümle ile tamamlanan bir kelimedir (Bak: Mevsule)
ELMA Karamtıl dudaklı * Çok koyu gölge
ELMA´ (Elmaî) Çok zeki, zekâveti kuvvetli, idrak derecesi üstün olan kimse
EL-MACİD Allah (C C )
ELMAH(İ) Her gördüğü şeyi araştırmağa ve tedkik etmeğe meraklı olan kişi
ELMAS Çok kıymetli, beyaz, şeffaf mâden Cevher Kıymetli taş (En saf karbondur )
ELMAS Küçük kaşlı olan
ELMAS-PARE Elmas parçası * Mc: Çok güzel
ELMAS-RİZE Elmas kırıntısı, döküntüsü
ELMAS-TIRAŞ Elmas gibi yontulmuş olan makbul bir cam, kristal
ELMAZ Yalnız üst dudağı beyaz olup, burnu bile ak olmayan at
EL-MECİD Esmâ-i İlâhiyedendir
EL-MİNNETÜ LİLLAH Minnet ancak Allah´ındır "Ancak Allah´a minnet edilir "
EL-MÜHEYMİN Her şeye dikkat edip koruyan ve emin eden (Allah C C )
ELSA´ Sık dişli * Sin telâffuz edecek yerde sâ telâffuz eden Râ yerine yâ telâffuz eden (meselâ "er" diyecek yerde "ey" demek gibi )
ELSEN Fasih ve düzgün konuşan
ELSİNE (Lisan C ) Diller Lisanlar
ELSİNE-İ ENAM Mahlukatın dilleri Halkın dilleri
ELSİNE-İ GARBİYYE Batı dilleri, garb lisanları
ELSİNE-İ MUHTELİFE Çeşitli ve birbirinden farklı diller
ELSİNE-İ SELÂSE Üç lisan Türkçe, Arapça ve Farsça
ELSİNE-İ ŞARKİYE Doğu dilleri
ELSİNE-İ TERKİBİYE Birbirine eklenen kelimelerle konuşulan diller Terkibli ifâdesi çok olan, Arabçaya uymayan lisanların hususiyeti (Arabî Lisanına "Tasrifî" denilir Çünkü aynı kökten kelimeler rahatlıkla yapılmaktadır Arabçaya bu hususta yetişen başka bir lisan yoktur )
ELT Noksanlaştırmak Hapsetmek * Yemin vermek
ELTA´ Boz dudaklı Dişlerinin rengi değişmiş olan
ELTAF (Lutf C ) Lütuflar, iyi muameleler, iyilikler, iyilikseverlikler Nezaketler, nazik davranmalar Okşamalar
ELTAF Daha lâtif Daha hoş Çok lâtif
ELTİ t İki kardeş zevcelerinin her birine nisbetle diğeri Bir kadının kaynının zevcesi
ELUF Ülfeti fazla, herkesle konuşup görüşmeye alışık olan kimse
ELUH Kasem, and, yemin
ELUK Sefir, büyük elçi
ELUKE Risalet
ELULE Semiz, besili koyun
ELVAH (Levha C ) Levhalar Tablolar
ELVAH-I ÂLEM Âlemin görünüşü, manzara ve levhaları
ELVAH-I MAHFUZA (Bak: Hafiziyyet, Levh-i Mahfuz)
EL-VALİ Her şeye mâlik ve sâhib olan Allah (C C )
ELVAN (Levn C ) Renkler Muhtelif görünüşler
ELVAN-I İBADET İbadet renkleri * Mc: İbadet çeşitleri (Nasılki insan, şu âlem-i kebirin bir misal-i musaggarıdır ve Fâtiha-i Şerife, şu Kur´an-ı Azîmüşşan´ın bir timsal-i münevveridir Namaz dahi bütün ibadatın envâını şâmil bir fihriste-i nuraniyedir ve bütün esnaf-ı mahlukatın elvan-ı ibadetlerine işaret eden bir harita-i kudsiyedir S )
ELVAN-I SEB´A Yedi renk
ELVE Yemin etmek, kasem
ELVEDA Allah´a emânet olun Allah´a ısmarladık (yerine söylenen bir ta´birdir)
EL-VEHHAB Allah (C C )
ELVES Zayıf kimse * Ahmak kimse
ELVİYE (Livâ C ) Livâlar, sancaklar, bayraklar
ELVİYE-İ MÜTEMEVVİCE Dalgalanan bayraklar
ELYAF (Lif C ) Lifler
ELYAK Daha münâsib Daha lâyık
ELYASA (A S ) Benî İsrail Peygamberlerindendir Benî İsrail ise; günden güne Kitabullah´ı dinlemez olmuştu Cenab-ı Hak Asuriye Devleti´ni onlara musallat eyledi Sonra Yunus (A S ) Asuriye içinde Ninova şehrinde Peygamber oldu
ELYE (C : Eleyât) Koyun kuyruğu * Başparmağın ve dizin aşağı yanlarında olan kabaca etler
ELYEL Çok karanlık gece
ELYES Bahadır, yiğit
ELYEVM Bugün Hâlâ (Bak: Yevm)
ELZEM Daha lâzım Çok lâzım Ziyade mucib * Küçük parmaklı
ELZEMİYYET Pek lüzumlu ve gerekli olan bir şeyin hâli Son derecede lüzum, gereklilik
|