Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat F Harfi
F Harfi
FETVA Bir hâdise, bir muâmele hakkındaki hükm-ü şer´îyi ehli olanın haber vermesi ve o hükme dair verilen mâlumat, bilgi
FETVA EMİNİ Şeyhülislâm kapısındaki Fetvahane´nin başında bulunan zata verilen ünvandır Şeyhülislâma sorulan şer´i meselelerin fetvalarını hazırlamak, istida ile vukubulan suallere cevap vermek ve şer´iyye mahkemelerinden verilen ilâmları tetkik etmek vazifeleriyle mükellefti Maiyyetinde Fetvaemini muavini, İlâmat müdür ve mümeyyizi, başmüsevvit, müsevvit gibi ulema ve fukahadan müteaddit memurlar vardı Fetva eminleri, en yüksek ilim sahipleriyle beraber memuriyetlerinin unvanlarına münasib olarak emin, fakih ve müteşerri´ kimseler arasından seçilirlerdi Fetva eminlerinden, şeyhülislâm olanlar da vardır Fetva eminliği Kanuni Sultan Süleyman´ın saltanatından sonra ihdas edilmiştir İstanbul´un fethinden evvel, Bursa Kadıları bu işi gördükleri gibi, İstanbulun fethinden sonra İstanbul Kadısı olan Hızır Bey, fetva eminliği vazifesini görürdü Bu müessese Osmanlı saltanatının sonuna kadar devam etmiştir (O T D S )
FETVA-PENAH "Fetvaya sığınan" Şeyhülislâm
FE´V (FE´Y) Yarmak * Koparmak * İki dağ aralığı
FEVAHİŞ (Fâhiş C ) Fâhiş işler Bozuk işler Kötü ve haram olan işler, ameller
FEVÂİD (Fayda C ) Faydalar Faydalı şeyler
FEVÂİD-İ ME´MULE Umulan faydalar
FEVAİH (Fâih C ) Meyve ve çiçek kokuları
FEVAİT (Fevt C ) Fevt olmuş şeyler * Vaktinde kılınmamış namazlar
FEVAK (FÜVÂK) İki sağım arasında devenin memesinde sütün birikmesi * Rahat * Rücu * Uzun boyunlu bir nevi su kuşu
FEVAKİH (Fâkihe C ) Meyveler, yemişler, fâkiheler
FEVARİS (Fâris C ) Atlılar, biniciler
FEVASIL (Fâsıla C ) Fâsılalar (Bak: Fâsıla)
FEVATİH (Fâtiha C ) Fâtihalar Başlangıçlar * Son vermeler * Bir kitabın mukaddemeleri
FEVAZIL (Fâzıla C ) (Bak: Fâzıl)
FEVC Dalga Bölük İnsan kalabalığı Cemaat Takım * Koşmak Sür´at etmek * İyi kokunun dağılıp yayılması
FEVC FEVC Dalga dalga, kısım kısım, takım takım, akın akın, cemaat cemaat
FEVC-Â-FEVC Akın akın, takım takım
FEVD Bir işi veya emri başkasına teslim etmek
FEVD Tavşancıl kuşunun kanadı * Ölmek * Canip, taraf, yön
FEVDEC (C: Fevâdic) Mahfe
FEVEHAN (Fevh C ) Güzel kokular
FEVEHAT (Fevha C ) Güzel kokular
FEVERÂN Maddi ve manevi kaynayıp fışkırmak * Köpürmek * Coşmak * Kokunun etrafa yayılması * Depreşmek * Şiddet
FEVERÂN-I ÂB Suyun fışkırması
FEVERÂN-I DEM Kan fışkırması
FEVG şişman olmak
FEVGA´ İri vücutlu, şişman kadın
FEVH Yaradan kan fışkırması * Bolluk, genişlik * Güzel kokunun yayılması * Kaynamak
FEVH Kokmak
FEVH Ağız büyüklüğü
FEVHA (C : Fevehât) Güzel koku
FEVHED Semiz oğlan, şişman çocuk
FEVK Üst Üst taraf Yüksek derece Yukarı
FEVKALÂDE Âdetin fevkinde Ayrıca, hususi surette Bilinenlerin üstünde Müstesna ve yüksek bir surette
FEVKALBEŞER (Fevk-al beşer) İnsan gücünün üstünde, insanüstü
FEVKALGAYE Son derecede
FEVKALHAD (Fevk-al had) Huduttan ileride Sınırsız Hudutsuz
FEVKALKANUN Kanun üstü Kanunun kabul etmediği Kanunun karışmadığı
FEVKALKÜLL (Fevk-al kül) Hepsinin fevkinde Bütününün üstünde
FEVKALME´MUL (Fevk-al me´mul) Ümidin fevkinde, Umulandan ziyade Ümid edilmedik şekilde Beklenmedik bir anda
FEVKALMU´TÂD (Fevk-al mu´tâd) Her zamankinden üstün Âdetin fevkinde
FEVKANÎ Üst, üst tarafta, üstteki
FEVKATTAHAMMÜL (Fevk-at tahammül) Tahammülün üstünde, tahammül edilmez, dayanılmaz, dayanılması imkânsız
FEVR Hemen Birdenbire Acele Sür´at * Bir adamın geldiği semt ve cihet * Suyun kaynayıp fışkırması
FEVREN Birdenbire, sür´atle, çarçabuk
FEVRES Buğday, hınta
FEVRÎ (FEVRİYYE) Düşünmeden ve âni olarak yapılan hareket
FEVT Ölüm, mevt * Kaybetme Elden çıkarma Kaçırma Bir şeyin bir daha ele geçmiyecek şekilde elden çıkması
FEVT-İ FURSAT Fırsat kaçırma Fırsatı değerlendirememe Ele geçen bir imkânı kullanamama
FEVVARE Fıskıye, su fışkırtan şey
FEVZ Kurtuluş Zafer Necat Muvaffakiyet Selâmet
FEVZ Ölmek, mevt
FEVZÂ Kargaşalık Anarşi * Karışmış, muhtelit
FEVZÂ-YI ÂRÂ Fikirlerin karmakarışık olması Fikre ait anarşi Fikrî anarşi
FEVZAÎ Anarşist Hiç bir din ve nizam tanımayan * Kargaşalık ve anarşi ile alâkalı
FEVZAİYE Fls: Anarşik Kanun ve nizam tanımayan hal ve hareket
FEVZÎ Kurtuluşa, fevze âit ve müteallik
FEVZİYE Yeniçeri Ocağı´nın kaldırılması üzerine II Sultan Mahmud tarafından eski odalar mevkiine verilen isimdir Yeniçeri Ocağı´nın kaldırılması esnasında, yeni odalar Kara Cehennem´in attığı yağlı paçavralarla yanmış, eski odalar da ocağın ilgasından birkaç gün sonra yıktırılmıştır Gerek yanan ve gerekse yıkılan yerlerin vaziyetlerinin tâyini hakkında Sadrazam Selim Mehmed Paşa´nın, Padişaha arzettiği telhis üzerine, Sultan Mahmud, yeni odaların bulunduğu yere Ahmediye, eski odalar mevkiine de Fevziye adının verilmesini emretti (O T D S )
FEY´ Ganimet Harbde elde edilen mal * Rücu´ * Haraç * Zeval vaktinden sonraki gölge (Bak: Fey-i zeval)
FEY´ (FEY´A) Her nesnenin evveli
FEYA Yahu  gibi mânaya gelir, hayret ifade eder
FEYAC Söz, kelam
FEYAFÎ (Feyfâ C ) Çöller, sahralar
FEYALİLACEB (Fe-yâ lil´aceb) Hayret ve taaccüb ifâdesi için söylenir
FEYAYİH (Feyhâ C ) Genişlikler, enginlikler, boşluklar
FEYC (C: Füyuc-Feycân) Haber getiren peyk
FEYCEN Sedef dedikleri ot
FEYD Sallanmak
FEYDUM Bir nevi mâcun
FEYEZAN f Suyun çok olup taşması, çoşması * Bolluk, fazlalık, feyiz
FEYFA´ (C : Feyâfi) Büyük çöl, sahra
FEYFA-NEVERD f Çöl yolcusu Çöllerde yol alıp ilerliyen
FEYH Sıcağın şiddetlenmesi * Koku yayılmak * Kazan kaynamak * Yara kanamak
FEYHA Geniş ve büyük olan Engin
FEYHA Bir nevi toprak çanak * Genişlik, vüs´at
FEYHAK Geniş nesne
FEYHEC İçki ölçülen bardak Şarab Hamr Bâde
FEY-İ ZEVAL Güneşin garba doğru dönmesinin başlaması, Güneş tam ortada gibiyken yerde dikili olan şeylerin gölgeleri batıdan doğuya dönüp kısalmakta son bulduğu zamandır Bundan sonra öğle namazı vakti başlar
FEYK Tavuğun gıdaklaması * Uzun boylu erkek * İyi olmak
FEYL Hamile kadının sütü
FEYLAK Büyük adam * Çok asker Kolordu * (C: Feyâlik) İpek böceği ve kozası
FEYLEKUN Kandıra dedikleri hasır otu
FEYLEKUS Fil kulağı dedikleri büyük yassı yapraklı ot
FEYLEM Geniş, büyük nesne
FEYLEMANÎ Cüssesi büyük olan
FEYLESOF Felsefe ile uğraşan, felsefeci (İlm-i hikmetle meşgul olan mütefennin Dinle münasebeti olmayan gayr-ı müslim L R ) (Bak: Hükemâ)(İ´lem Eyyühel-Aziz! Bir şeyden uzak olan bir kimse, yakın olan adam kadar o şeyi göremez Ne kadar zeki olursa olsun o şeyin ahvâli hakkında ihtilâfları olduğu zaman yakın olanın sözü muteberdir Binaenaleyh, avrupa feylesofları, maddiyatta şiddet-i tevaggulden dolayı iman, İslâm ve Kur´anın hakaikından pek uzak mesafelerde kalmışlardır Onların en büyüğü, yakından hakaik-ı İslâmiyeye vukufu olan âmi bir adam gibi de değildir Ben öyle gördüm; nefs-ül emir de benim gördüğümü tasdik eder Binaenaleyh şimşek, buhar gibi fenni meseleleri keşfeden feylesoflar, hakkın esrârını, Kur´an nurlarını da keşfedebilir diyemezsin Zira onun aklı gözündedir Göz, kalb ve ruhun gördüklerini göremez Çünki kalblerinde can kalmamıştır Gaflet, o kalbleri tabiat bataklığında çürütmüştür M N )
FEYLULE İkindiden akşama kadar olan ve mekruh addedilen uyku (Bak: Kaylule)
FEYNAN Güzel uzun saçlı kişi
FEYNE Zaman Saat
FEYRUZEC Piruze dedikleri kıymetli taş
FEYŞE (FEYŞELE) (C: Feyâşil-Fiyeş-Fiyâş) Zeker başı
FEYTEK Dülger
FEYYAD Erkek baykuş * Çok yiyen adam
FEYYAL Fil çobanı File bakan kimse
FEYYAZ Çok feyz veren Çok bereket ve bolluk veren (Bak: Feyz)
FEYYAZ-I MUTLAK Mutlak ve sonsuz feyiz ve bolluk sahibi Allah (Kader herşeye bir miktar ve o miktara göre bir kalıp vermiştir Feyyaz-ı Mutlak´tan aldığı feyze olan kabiliyeti, o kalıba göredir M N )
FEYYAZ-I MÜTEÂL Çok feyz ve bereket veren Müteâl olan Allah (C C )
FEYYİH Şiddetli adam
FEYYİL Zayıf hüküm
FEYZ Ölmek
FEYZ (C : Füyuz) Bolluk, bereket * İlim, irfan Mübareklik * Şan, şöhret * İhsan, fazıl, kerem Yüksek rütbe almak * Suyun çoğalıp çay gibi taşması Çok akar su * Bir haberi fâş etmek * İçindeki düşüncesini izhar etmek (Hakaik-ı imaniye ve esasat-ı Kur´aniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde dünya muamelâtı suretine sokulmaz Belki bir mevhibe-i İlâhiye olan o esrar, hâlis bir niyet ile ve dünyadan ve huzuzat-ı nefsaniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir M )
FEYZ-İ SAFÂ Neşenin feyzi, safânın bolluğu
FEYZ Ü RİF´AT İlerleme, bolluk ve yükseklik
FEYZA FEYZ Feyiz ile dolu, bol
FEYZ-AVER f Feyz getiren Feyiz veren * Bolluk veren
FEYZ-BAHŞ f Feyiz ve bereket veren, feyiz bağışlayan
FEYZ-DAR f Feyizli, bol, bereketli, gür
FEYZ-EFZA f Feyiz artıran, bollaştıran
FEYZÎ Bolluk ve berekete ait ve müteallik Feyze mensub
FEYZ-NAK f Feyizli, bereketli, bol
FEYZ-RESAN f Bolluk ve bereket getiren, feyiz bahşeden
FEYZ-YAB f Bollaşan, feyiz bulan Feyze nâil olan
FEZA Yıldızlar arasındaki geniş boşluk Gökyüzü * Yer geniş olmak * Açık sahra * Saha * Yerde akan su
FEZÂ-YI FEYZ Feyiz sahası, feyzin fezası
FEZÂ-YI ITLÂK Hudutsuz gökyüzü Nihayetsiz feza
FEZA Rahim içinden çıkan su
FEZA´ Korku Havf * Sığınma, dehalet * Uykuda şiddetli korku ile uyanmak
FEZA (Efzâ) f Artıran, ziyadeleştiren, çoğaltan (mânâlarına gelip, kelime sonlarına getirilerek birleşik kelime yapılır ) Meselâ: Can-feza $ : Can verici Hayret-feza $ : Çok hayret verici Ruh-feza $ : Ruh verici
FEZAA Yolda ve tarlada yapılan ve höyük denilen suret
FEZAÎ Gökle alâkalı Göğe âit Geniş sahaya âit Fezaya âit ve müteallik
FEZAİL (Bak: Fazâil)
FEZA-NEVERD f Fezâda dolaşan, boşlukta giden
FEZAZE Ahlâkı kaba ve kerih olmak
FEZD Kan aldırmak
FEZÎZ Seyelân etmek, akmak
FEZLEKE Hülâsa Netice Öz İcmâl * Hesap listesinde netice (S - Gerek Kur´an-ı Kerim olsun, gerek tefsiri olan Hadis-i Şerif olsun; her fenden, her ilimden birer fezleke almışlardır Bir kitab veya bir şahsın yalnız fezlekeleri ihata etmekle harika olması lâzım gelmez Bir şahıs, pek çok fezlekeleri ihata edebilir C - Bahsettiğimiz fezleke, sellemehüsselâm fezlekeler değildir Ancak, hüsn-ü isabetle münasib bir mevkide ve münbit bir yerde, işitilmemiş çok işaretleri tazammun etmekle istimal ve zer´ edilen fezlekelerdir Kur´an veya Hadisin aldıkları fezlekeler, bu kabil fezlekelerdir Bu kabil fezlekeler tam bir meleke ve ıttıladan sonra hâsıl olabilir ki, herbir fezleke, me´hazı olan fen veya ilmin hükmünde olur Bu ise, bir şahısda olamaz İ İ )
FEZR Yarmak * Ayırmak * Bozup feshetmek FEZZ : Yalnız şey Bir kimsenin yalnız kendi başına olması * Udûl * Geri dönmek * Buzağı * Hafif
|