Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat F Harfi
F Harfi
FIDDA Gümüş
FIDDA-İ HÂLİSE Hâlis ve saf gümüş
FIKARÂT (Fıkra C ) Kıssalar, fıkralar, küçük hikâyeler * Fasıllar, bölümler, kısımlar * Cümleler, parağraflar * Omurga kemiklerindeki boğumlar
FIKARÂT-I ANİFE Mezkur cümleler, yukarıda geçmiş olan cümleler
FIKARÂT-I KATANİYE Tıb: Bel omurları
FIKARÂT-I LATİFE Hoş ve lâtif hikâyeler
FIKARÂT-I MÜNTEHABE Seçkin hikâyeler
FIKARÂT-I RAKABİYE Tıb: Boyun omurları
FIKDAN Yokluk * Bir şeyin belirsiz olması Yitirmek
FIKDAN-ÜL AHBAB Ahbab yokluğu Ahbabsızlık
FIKDAN-I AKL Akıl azlığı, salaklık, ahmaklık
FIKDAN-I İMKÂN İmkân azlığı, imkânsızlık
FIKDAN-I NUKUD Para darlığı, parasızlık
FIKIH (Fıkh) Derin ve ince anlayış Bir şeyi, hakkı ile, künhü ile bilmek İnsanlar arasındaki ilişkilerle ilgili olarak dinî hükümleri ayrıntılı delilleriyle bilmek Müslümanlar, müslüman olmaları itibariyle Allah´ın emirlerine tâbidirler, uyarlar Fıkıh ilmi, hangi şartlarda Allah´ın hangi emrinin nasıl uygulanacağını inceler * Bilmek, anlamak * Kapalı bir şeyin hakikatına nazarı infaz edebilmek * Kendisine hüküm taalluk eden hafi bir mânaya muttali´ olmak * Ist: İslâm Hukuku * İnsanın amel ciheti ile lehine ve aleyhine olan şer´i hükümleri bir meleke halinde bilmesi Diğer bir ta´rif ile: Ameliyata; yâni, ibadet, ukubat ve muamelâta âit şer´î hükümleri mufassal delilleri ile bilmek Bu ahkâmı bilmeğe "Fakahet" ve bu ahkâmı böylece bilen zata da "Fakih" denir Cem´i "fukahâ"dır Fıkıh ilmini tahsil etmeğe de "tefekkuh" denir  (Ist Fık K Cilt:1, sh: 20)
FIKH-I EKBER Yüksek fıkıh Dinî bilgilerin en mühim olanı İmana dair ilim * İmam-ı Azam hazretlerinin meşhur eserinin ismi
FIKRA Yazıda bir bahis * Parağraf * Kanun maddelerinden her bir kısım * Kısa haber * Küçük hikâye * Omurga kemiklerinin her biri * Bend * Kıssa * Gazetelerde gündelik hâdiselerin kısaca yazılmış şekli
FIKRA-HÂN f Hikâye söyliyen, fıkra anlatan
FIRAK (Fırka C ) Fırkalar, partiler * Alaylar, bölükler * Cennetler * Ehl-i Sünnet cemaatından ayrılan mezhebler
FIRAK-I DÂLLE Dalâlete gitmiş fırkalar Dalâlette kalmış cemaatler
FIRAK-I SİYASİYE Siyasî fırkalar, siyasî partiler
FIRAT Ön Asya´nın en büyük nehridir Diyadin civarında çıkar, Anadolu´nun doğu taraflarına kadar gelip Mezopotamya´yı dolaştıktan sonra Irak´ta Dicle ile birleşerek Basra Körfezi´ne dökülür
FIRFIRA Topaç
FIRIŞKA Bütün yelkenleri camadana vurmaksızın kullanabilmeğe münasib olan rüzgâr hakkında söylenilen bir tabirdir Bu rüzgârın, saniyedeki sür´ati 5-12 metredir
FIRKA Parti İnsan grubu Kısım olmak ve ayrılmak Bölük * Tümen
FIRKA-İ ASKERİYE Askerî fırka, tümen
FIRKA-İ NÂCİYE Kur´an-ı Kerim´e ve Sünnet-i Seniyeye sıkı sıkıya bağlı olup Ehl-i Sünnet ve Cemaat yolundan ayrılmayan müslümanlar Bunlar kıyamete kadar lütf-u İlahî ile devam eder
FIRKA-İ SİYASİYE Siyasî parti
FIRSAT (Bak: Fursat)
FIRTINA Şiddetli rüzgârla denizin dalgalanıp karışması * Rüzgârın çok şiddetli esmesi
FISAD Kan alma, hacamet
FISAL (Bak: Fisâl)
FISFISA (C: Fısfıs-Fesâfıs) Yaş yonca
FISH Nasârâ bayramı
FISK Haddini tecavüz Günah Haktan ayrılmak * Fık: Allah´ın emirlerini terk ve O´na isyan etmek ve doğru yoldan sapıp çıkmak Böyle olanlara şeriat dilinde "fâsık" denir (Fısk; haktan udul, ayrılmak; hadden tecavüz, hayat-ı ebediyeden çıkıp terketmektir Fıskın menşei; kuvve-i akliye, kuvve-i gazabiye, kuvve-i şeheviye denilen üç kuvvetin ifrat ve tefritinden neş´et eder Evet ifrat veya tefrit, delillere karşı bir isyandır Yani sahife-i âlemde yaratılan delâil, uhud-u ilâhiyye hükmündedir O delâile muhalefet eden, Cenab-ı Hak´la fıtraten yapmış olduğu ahdini bozmuş olur Ve keza ifrat ve tefrit, hayat-ı nefsiye ve ruhiyenin maraz ve hastalığını intac eden esbabdandır Buna, fıskın birinci sıfatı olan $ cümlesiyle işaret edilmiştir Ve keza, ifrat ve tefrit, hayat-ı içtimaiyeye karşı isyan ateşini yakan iki âmildir Evet, bu âmiller Hayat-ı içtimaiyeyi nizam ve intizam altına alan râbıtaları, kanunları keser atar Evet şehvet veya gazab, haddini aşarsa, ırz ve namuslar pay-mal olur, masumlar mahvolur Buna da, fıskın ikinci sıfatı olan $ cümlesiyle işaret edilmiştir Ve keza, dünya nizamının bozulmasını intac edip fesad ve ihtilâle sebebiyet veren iki ihtilâlcidirler Buna dahi fıskın üçüncü sıfatı olan $ cümlesiyle işaret edilmiştir Evet fâsık olan kimsenin kuvve-i akliye ve fikriyesi i´tidali kaybedip safsatalara düşerse, itikadâta ait râbıtaları kesmekle, hayat-ı ebediyesini yırtar atar Ve keza, kuvve-i gazabiyesi hadd-i vasatı tecavüz ederse, hayat-ı içtimaiyenin hem yüzünü, hem astarını yırtar, altüst eder Ve keza, kuvve-i şeheviyesi haddi aşarsa, heva-i nefse tâbi olur, kalbinden şefkat-i cinsiye zâil olur, kendisi berbad olacağı gibi başkalarını da berbad edecektir Bu itibarla, fâsıklar hem nev´inin zararına, hem arzın fesadına çalışmış olur İ İ )(Şer´an fıskın üç mertebesi vardır: Birincisi, günahı çirkin addetmekle beraber ara sıra irtikâb etmek; İkincisi, üzerine düşerek inhimak ile yapmak; üçüncüsü, çirkinliğini inkâr ederek yapmaktır Bu üçüncü tabaka küfür mertebesidir Fâsık bu hâle gelmedikçe ehl-i sünnet mezhebinde mü´min namı kendisinden selbolunmaz Binaenaleyh fâsık vasfı içinde kâfirler bulunabileceği gibi, imanını zayi etmemiş olanlar da bulunabilir E T )
FISKIYE Suyu muhtelif şekillerde yukarıya doğru fışkırtan ve ekseriya havuzların ortasında yapılan borunun üzerindeki aletin adıdır Buna, Arapçası olan fevvare denildiği gibi, Türkçe olan fışkırak da denilir
FISK U FÜCUR Allah´a isyan içinde olmak, günah işlemek
FISSA Yonca dedikleri ot
FIŞKI Pislik Çör çöp Fazladan olan Hayvan gübresi
FITAM Çocuğu veya yavruyu sütten kesme
FITHIL Âdem Aleyhisselâm´ın yaratılışından evvel olan zaman
FITIK (Bak: Fetk)
FITNAT Cibillî ve fıtrî ve âni anlamak ve idrak etmek * Hikmet * Zekâvet, basiret, tedbir, fatânet, zeyreklik Fıtnet diye de okunur (Zıddı: Gabâvet´tir )
FITNE Akıllılık İdrak ve anlayışı kuvvetli olmak (Bak: Fıtnat)
FITR Oruç açmak, iftar etmek
FITR (C: Eftâr) Açıldığında baş parmakla şehadet parmağının arası Karış
FITRA (Fitre) Fıtrat sadakası, yaradılış atiyyesi
FITRAT Yaradılış, tıynet, hilkat (Bak: Evamir-i tekviniye)
FITRAT-I İLÂHİYE San´at-ı Rabbaniye ve kudret-i İlâhiyenin dâima değişen bir defteri olan ve yanlış olarak "Tabiat" namı verilen Cenab-ı Hak´ın fıtrat kanunları ve mahlukatın yaradılışı
FITRAT-I SELİME Selim fıtrat Kusursuz sağlam huy * Ahlâk, din Haram ve çirkin işlerden uzak ahlâk * Noksansız yaradılış
FITRATEN Yaradılıştan, fıtrî olarak
FITRÎ Doğuştan, yaradılıştan, fıtrata âit ve müteallik Hayat kanunlarına uygun (Evet Hz Muhammed´in (A S M ) getirdiği şeriatın hakaikı, fıtratın kanunlarındaki müvazeneyi muhafaza etmiştir İçtimaiyatın râbıtalarına lâzım gelen münasebetleri ihlâl etmemiştir Zaman uzadıkça aralarında ittisal peyda olmuştur Bundan anlaşılır ki; İslâmiyet nev´-i beşer için fıtrî bir dindir Ve içtimaiyatı tezelzülden vikaye eden yegâne bir âmildir S )
FIZZA Gümüş
FÎ Arabçada harf-i cerrdir Mekâna ve zamana âidiyyeti bildirir Ta´lil için, isti´lâ için ve yine harf-i cerr olan "bâ, ilâ, min, maa" harflerinin yerine kullanılır Geçen mef´ul ile gelecek fasıl arasında geçer Te´kid mânası da vardı (L R )Başka bir ifade ile kısaca (fî) : "İçinde, içine, hakkında, hususunda, üzere, dâir, mütedair, beherine ve herbirine" mânalarına gelir Kelimenin başına yazılır ve o kelimeyi "i" diye okuttuğu için ona harf-i cerr denir Farsçada "Der", "Fî" yerinde kullanılır
FÎ-ZAMANİNA Devrimizde Zamanımızda
FÎ (C : Fîat) Baha, fiat, kıymet
FÎ-İ CÂRÎ Geçer değer, muteber fiat
FÎ-İ MAKTU´ Biçilmiş kıymet, kararlaştırılmış değer
FİAL (Fiil C ) Fiiller, yapılan şeyler
FİAL Çocuk oyunudur (Bir şeyi toprak içinde gizleyip sonra taksim edip "hangimizin hissesinde çıkar" diye ararlar )
FİAM Çok kalabalık olan erkekler topluluğu
Fİ AMAN-İLLAH Allahın muhafaza, siyânet ve hıfzında
FİAT (Fî C ) Kıymetler, değerler, bahalar
FİCA Birdenbire, ansızın
FİCAC İki dağ arasında geniş yol (Bak: Fecc)
FİCACEN SÜBÜLÂ Turuk-u vâsia, geniş yollar
FİCC Şam karpuzu * Tam olmamış olan meyve
FİDA Dağıtmak * Atâ etmek Hediye veya bahşiş olarak vermek * Bedel vermek
FİDAM (Feddâm) : Su kabının üzerine koydukları süzgeç * Mecusilerin ağızlarını bağlamakta kullandıkları bez
FİDRE Et parçası
FİDYE Herhangi bir farzından birini yerine getirmeye gücü olmayan bir kimsenin Cenâb-ı Hak´tan özür dilemek kasdı ile, verdiği para veya sadaka * Esir veya kölelikten kurtulmak için verilen para * Fık: Fakirin sabahlı akşamlı bir günlük yiyeceği
FİDYE-İ NECAT Bir kimsenin esirlikten veya başına gelen bir belâdan kurtulmak için, kendisi veya kendi namına başkası tarafından mecburen verilen para vesaire hakkında kullanılan bir tabirdir Tabirin karşılığı, can kurtarma akçası demektir
FİE Kalabalık, topluluk, cemaat
FÎF (C: Efyâf- Füyuf) Düz yer
FİGÂN f Ağlayıp sızlama, bağırıp çağırma
FİGÂN-PERVER f Feryad ettiren, bağırtan
FİGÂN-TİZ Yüksek feryad
FİGÂR f Ceriha, yara * İncinmiş, yaralı, müteessir manalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Dil-figâr $ : Yüreği yaralı
FİGEN f Yıkıcı, düşürücü, atıcı
FİGENDE f Yıkık, yıkılmış, düşkün
FİGÜR Fr Oyuncunun hareketi * Resim, şekil, canlı resim * Mecaz
FÎH (Fî-h) Onda, onun hakkında
FİHAL (Fahl C ) İtibarlı, seçkin ve üstün kimseler
FİHAM (Fahîm ve fahm C ) İtibar ve nüfuz sahibi kişiler, ulu kimseler
FİHHÎR Çok gururlanıp fahirlenen kimse
FÎHİ NAZAR(UN) Şüphe edilen bir mes´ele hakkında söylenir "Ona bir bakmak, tetkik etmek lâzımdır" demektir
FİHR (C: Efhâr) Destesenk dedikleri taş * Taş
FİHRİS (Fihrist) Bir dükkânda veya bir kitabın içerisinde ne bulunduğunu sıra ile gösteren liste (Kataloğ) * (C: Fehâris) Her nesnenin aslı * Kanun
FİİL (Fi´l) Müessirin te´siri Amel, iş *Gr: Hâdiseye veya zamana delâlet eden kelime (Sarf bilgisinde geniş izahı vardır ) Türkçede; gelme, gitme, yazma, okuma, gezme gibi kelimelere de fiil denir (Fi´l diye de yazılır )
Fİ´L-İ BASİT Gr: Basit fiil, tek kökten yapılan fiil Meselâ: Gitmek, gelmek, olmak gibi
Fİ´L-İ HİKÂYE Gr: Geçmiş zamanda olmuş fakat konuşan kimsenin görmüş olduğu bir işi anlatan fiil Meselâ: Okumuş idi, yazmış idi, vurdu gibi
Fİ´L-İ KIYASÎ Gr: Kurallı ve kaideli fiil (İş´ten: işlemek; ateşten: Ateşlemek gibi)
Fİ´L-İ MA´LUM Etken fiil Öznesi yani, faili belli olan fiil
Fİ´L-İ MECHUL Gr: Faili yani öznesi bilinmeyen fiil Edilgen fiil Mesela: Yazılmak, içilmek, vurulmak gibi
Fİ´L-İ MEZİD Fiilin aslına harf ilâve edilen fiil
Fİ´L-İ MEZMUM Kötü, fenâ iş Livâta ve zina
Fİ´L-İ MUTÂVAAT Mâlum sigasında olduğu halde müteaddi bir fiilin mechulü gibi mânası olan fiildir (Sevinmek, dövünmek gibi)
Fİ´L-İ MÜN´AKİS Organizmanın bir uyarmaya karşı birdenbire aldığı vaziyet, refleks
Fİ´L-İ MÜREKKEB Gr: Yardımcı bir fiille birleşerek tek kelime hükmüne geçen fiil Birleşik fiil (Vurabilmek, yazabilmek, okuyabilmek gibi )
Fİ´L-İ MÜSBET Gr: Müsbet fiil Kendinde nefiy edatı bulunmayan fiil
Fİ´L-İ ŞART şart fiili (Bak: şart)
Fİ´L-İ ŞENİ´ Irza vuku bulan tasallut hakkında kullanılan bir tabirdir Bununla birlikte, mutlaka cima´ manâsına değildir
Fİ´L-İ VÜCUBÎ Yapılması gereken, lâzım olan fiil
FİİLEN Gerçekten, işleyerek, hakikatte
FÎKA (C Efavık-Efvak) İki defa sütü sağmak arasında biriken süt
FİKAK (FEKÂK) Halas, kurtulma * Bir şeyin karşılığında verilen şey
FİKR (Fikir) Akıl * Re´y, istek, düşünce
FİKR-İ ÂMİYANE Bayağı fikir, alelâde düşünce
FİKR-İ FÂSİD Bozuk fikir, fâsid fikir
FİKR-İ İNFİRADÎ Tek başına olmak fikri, istişâresiz iş yapmak Bir şeyi sâde kendine mal etmek fikri, hodgâmlık (Bak: Himmet)
FİKR-İ MUZMER Gizli kalmış ve dışarı vurulmamış fikir
FİKR-İ TA´KİB Sona erdirme, peşini bırakmama
FİKR-İ VATAN Vatan düşüncesi, vatan fikri
FİKREN Zihnen, fikir ile, düşünerek
FİKRET Düşünme, tefekkür, teemmül, fikir, Düşünülen şey
FİKRET-İ BEYZA Münevver fikir Parlak fikir
FİKRÎ (Fikriye) Fikir cinsinden, fikirle alâkalı Fikre âit ve müteallik
FİKRİYYAT Fikir ve düşünce ile olan işler
FİL (C : Efyal-Füyul) Daha ziyade Hindistan ve Asya gibi yerlerde bulunan iri vücudlu, hortumlu bir hayvan
FİL SURESİ Kur´an-ı Kerim´de 105 sure olup Mekke-i Mükerreme´de nâzil olmuştur
FİL VAK´ASI (Bak: Ebrehe)
FİLAHET Çiftçilik, tarla işleri, rençberlik, çift sürmek
FİLASL (Fi-l-asl) Aslında olduğu gibi
FİLCÜMLE (Fi-l-cümle) Ezcümle, minelcümle Bir hayli Emsalinden beri
FİLHAKİKA (Fi-l-hakika) Hakikatte, esasında, hakikaten, doğrusu
FİLHAL (Fi-l-hâl) Şimdi, hemen * Bu halde * Hadd-i zâtında
Fİ´LİYAT İş olarak yapılan şeyler, işler, fiiller
FİLİZ Ağaç ve çiçek fidanı, taze sürgün * Eritilip temizlenmemiş olan altun, gümüş,demir, bakır gibi külçe, ham maden * Erimiş bakır
FİLK Zahmet, meşakkat * Acib emir * Parça
FİLL Yağmur yağmayıp ot bitmeyen yer, otsuz yer
FİLMEDİNE(Tİ) (Fi-l-Medine(ti)) : Medine şehrinde
FİLMESEL Misaldeki gibi, meselâ
FİLO Birkaç savaş gemisinden mürekkep donanma parçası Donanmanın bir kısım ve bölüğü
FİLOZOF (Bak: Feylesof)
FİLS Put, sanem
FİLUS (Bak: Fülus)
FİLVAKİ´ Vâki hâle göre Vakide olduğu gibi
FİLZE (C: Fülüz-Eflâz) Parça, kıt´a
Fİ-MABA´D Bundan böyle, bundan sonra, bundan itibaren, bir daha
FİNÂ Evin önü Civar
FİNÂ-İ BELDE Beldenin civarı
FİND Dağ burnu
FİNHAN Leğen dedikleri kap
FİNTÎSE Kurt ve kuş ağzı
FİRAD (Ferd C ) Fertler, kişiler
FİRAK Ayrılık Ayrılmak Hicran
FİRAR Kaçmak Kaçış
FİRARÎ Kaçkın, kaçak
FİRAS Çok fazla kırmızı nesne
FİRASET Zihin uyanıklığı Bir şeyi çabukça anlayış kabiliyeti Bir kimsenin ahlâk ve istidadını yüzünden anlamak Firasetin bir nev´i, sebebini anlamadan ve ilham eseri olarak vücuda gelen seziştir Diğer nev´i ise kesbîdir Muhtelif huy ve tabiatları bilmek neticesinde hâsıl olur (L R ) * Yiğitlik * Binicilik
FİRAŞ Döşek Yatak Yere serilen şey Minder şilte
FİRAŞ-I İSTİRAHAT Rahat döşeği
FİRAŞ-I KAVÎ Fık: Evli kadının firaşı mânâsına gelir bir tabirdir (Bununla bilâdavet neseb sabit olup, nefy ile neseb nefy olunmayıp, lâkin laan ile nefy olunur ) (O T D S )
FİRAŞ-I MÜTEVASSIT Fık: Ümmü veledin firaşı mânâsına gelen bir tabirdir Firaş-ı mütevassıtta bilâ davet neseb sahih olmaz
FİRAŞ-I SAHİH Fık: Nikâh ve mülk-i yemine müstenid bulunan istifraş Mülk-i yemin, bir kimsenin temellükünde bulunan cariye demektir Binaenaleyh bu iki şarta dayanan istifraştan, meydana gelecek çocuk, varis addolunur Ancak, cariyeyi istifraşta husule gelen çocuğun kendisinden olduğunu müstefrişin söylemesi lâzım gelirdi (O T D S )
FİRAŞ-I ZAİF Fık: Cariyenin firaşı (Bununla neseb sâbit olur) (O T D S )
FİRAŞİYET Karılık * Fık: Birisinin karısı oluş Zevciyet
FİRAVAN f Bol, çok, ziyade, aşırı, fazla
FİR´AVN Mısır´da, hususan Hazret-i Musa (A S ) zamanında Allah´a isyan edip ilâhlık dâvasında bulunan, Musa Peygamber´e inanmayan hükümdar * İlâhlık iddia eden dinsiz, azgın ve şaşkın insan (Bak: Enaniyet, Mumya)
FİR´AVNÎ f Firavunluk Firavun ile ilgili
FİR´AVNİYYET Firavun gibi oluş, isyankârlık ile Allah´ı tanımayış İnat ile Allah´a isyan edip halkı sapık yollara, dalâlete ve dinsizliğe sevke çalışmak
FİRAZ Ayrılmak
FİRAZ f Yukarı, yüksek * Çıkış, yokuş * Kaldıran, yükselten, yücelten
FİRAZÎ f Yukarılık, yükseklik
FİRAZ Geniş, vâsi * Irmak ağzı * Sokak ağzı * Elbise
FİRBAR Ululuk, azamet * Ardınca gelicilik, peşinden gelmek
FİRC Sır saklamayan kişi
FİRDEVS Cennet Cennette altıncı kat * Bostan
FİREUNÎ Hat, minyatür, tezhib gibi güzel san´atlarda kullanılan bir kâğıt cinsi
FİREZDEK (C: Ferâzık) Hamur yuvarlağı, hamur parçası
FİRFÎR Menekşe
FİRFİS Yaban sineği
FİRİB f Aldatıcı, aldatan, kandıran manasında birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Dil-firib $ : Gönül aldatan Nazar-firib $ : Göz aldatan
FİRİBENDE f Kapılmış, aldanmış
FİRİFTE f Kandırılmış, aldanmış, aldatılmış
FİRİFTE-DİL f Gönlü aldanmış
FİRİSTADE (C : Firistâdegân) f Elçi, gönderilmiş * Peygamber
FİRİŞTE (C : Firiştegân) f Mâsum, suçsuz, günahsız * Melek * Mc: İyi huylu kimse
FİRİŞTE-SIFAT f İyi huylu kimse, huy ve tabiatça melek gibi olan
FİRK Koyun sürüsü * Parça
FİRKAT (Fürkat) İftirak Dostlardan ve sâir sevdiği şeylerden ayrılış Firak Müfarakat
FİRKATEYN Buharın icadından evvel kullanılan harp gemilerindendir Bu gemiler, güvertelerinin altında bir batarya topu hâvi olup hızlı giderlerdi Bu gemilerin üç direkleri vardı ve içlerinde mürettebatının binbeşyüzü bulanları da vardı
FİRMA ing Tescil edilmiş ticarî müessese
FİRNAS (FÜRÂNİS) (C: Ferânis) Boynu kalın arslan * Köylü reisi
FİRS Bir nevi ot
FİRSA (C: Firâs) hayız bezi
FİRSAD Kırmızı dut * Böğürtlen
FİRSEK (C: Ferâsik) Çekirdeğinden ayrılmayan şeftali
FİRŞAT(A) Genişlik, vüs´at * İki ayağının arasını ayırıp genişletmek
FİRUDEST f Birkaç hânendenin hep bir ağızdan usûlüne uygun olarak söyledikleri nağme
FİRUZ Said, hurrem, saadetli, uğurlu, muzaffer, mansur
FİRUZ ABADÎ (Mecdüddin Muhammed) (Hi: 729 - 817) İran´ın Şiraz Eyâletinde Firuzâbad isimli beldenin Kâzrun kasabasında doğmuştur Büyük âlimlerdendir Yedi yaşında Kur´anı hıfzetmişlerdi Çok seyahat etmiştir Bursa´ya geldiğinde Yıldırım Bayezid Han tarafından kendisine fevkalâde ikrâm olundu En meşhur eseri olan altmış ciltten müteşekkil El-Lâmi lügat kitabından hülâsa ettiği Kamus´tur Yemen´de kadı iken vefat etmiştir (R Aleyh)
FİRUZ-BAHT f Şanslı, uğurlu
FİRUZE Nişabur´da çıkan açık mavi renkli ve kıymetli bir taş
FİRUZE-FAM Açık mavi renkli, gök renkli
FİRUZENDE f Meşhur bir cins lâle
FİRUZE-RİVAK Gökyüzü, sema
FİRUZ-MENDÎ f Galebe, zafer
FİRYE Yalan, kizb
FİRZAH Göğsü geniş, etli kimse
FİRZAN (C: Ferâzine) Arif * Fen sahibi kimse
FİRZE Parça
FİRZEL Demircilerin demir kestikleri alet Kayıt
FİSAL (Fasıl C ) Ayrılmış olanlar * Yavrunun sütten kesilmesi * Kısa duvar * İnsanların lehinde veya aleyhinde söz söyleyerek para toplıyan * Ana sütünden kesilmiş hayvan yavrusu (Füslan, fislan şeklinde de olur )
FÎSEBİLİLLAH Allah yolunda Allah için
FİSFİSE Yonca otu
FİSK (Bak: Fısk)
FİSKİL Yarış atlarından cemeleden sonra geleni
FİSL Ahmak
FİSSÎK Fıskı dâim olan
FİSTAN Kadınların bellerinden aşağı giydikleri geniş ve uzun elbise Ayrıca Arnavutlarla Rumların, dizlerine kadar giydikleri kırmalı elbiseye de bu ad verilir * Direklerin güverte ıskaçalarını sudan muhafaza için üzerine kalın bırandadan çevrilen kılıf (O T D S )
FİTAM Çocuğu sütten kesmek
FİTAN Eyer örtüsü
FİTEN (Fitne C ) Fitneler
FİTİL Eskiden ağırlık ölçüsü olarak kullanılan dirhemin kesirlerinden biri Dirhemin dörtte birine: denk; dengin dörtte birine: Kırat; Kıratın dörtte birine: Fitil denilir * Eski Fitilli tüfeklerin namlusundaki baruta ateş vermek için kullanılan kükürtlü ip veya kaytan parçası * Topa veya lâğıma ateş vermek için baruta ıslak batırılıp güneşte kurutulmuş bükme (O T D S )
FİTNE İnsanın akıl ve kalbini doğrudan doğruya, hak ve hakikatten saptıracak şey * Muhârebe * Azdırma * Karışıklık Ara bozmak Dedikodu * Küfr Fikir ihtilâfı * Şikak Kavga * Delilik * Mihnet ve beliye * Mal ve evlâd * Potada altın ve gümüşü eritmek * İmtihan ve tecrübe etmek (Mübarek İslâmiyet ve nurani Asr-ı Saadetin başına gelen o dehşetli kanlı fitnenin hikmeti ve vech-i rahmeti nedir Çünki onlar, kahra lâyık değil idiler Elcevab: Nasılki baharda dehşetli yağmurlu bir fırtına, her tâife-i nebatatın, tohumların, ağaçların istidatlarını tahrik eder, inkişaf ettirir; herbiri kendine mahsus çiçek açar; fıtri birer vazife başına geçer  Öyle de: Sahabe ve Tâbiînin başına gelen fitne dahi, çekirdekler hükmündeki muhtelif ayrı ayrı istidatları tahrik edip kamçıladı; "İslâmiyet tehlikededir, yangın var!" diye her tâifeyi korkuttu İslâmiyetin hıfzına koşturdu Her biri, kendi istidadına göre, câmia-ı İslâmiyetin kesretli ve muhtelif vazifelerinden bir vazifeyi omuzuna aldı, kemâl-i ciddiyetle çalıştı Bir kısmı hadislerin muhafazasına, bir kısmı, Şeriatın muhafazasına, bir kısmı hakaik-ı imâniyenin muhafazasına, bir kısmı Kur´anın muhafazasına çalıştı ve hâkeza  herbir tâife bir hizmete girdi Vezaif-i İslâmiyette hummalı bir surette sa´yettiler Muhtelif renklerde çok çiçekler açıldı Pek geniş olan Âlem-i İslâmiyetin aktârına, o fırtına ile tohumlar atıldı; yarı yeri gülistana çevirdi Fakat, maatteessüf o güller ve gülistan içinde ehl-i bid´a fırkalarının dikenleri dahi çıktı Güya dest-i kudret, celâl ile o asrı çalkaladı, şiddetle tahrik edip çevirdi, ehl-i himmeti gayrete getirip elektriklendirdi O hareketten gelen bir kuvve-i anil-merkeziye ile pek çok münevver müçtehidleri ve nurani muhaddisleri, kudsi hâfızları, asfiyâları, aktabları âlem-i İslâmın aktarına uçurdu, hicret ettirdi Şarktan garba kadar ehl-i İslâmı heyecana getirip, Kur´an´ın hazinelerinden istifade için gözlerini açtırdı  M )
FİTNE-İ ÂHİRZAMAN Âhirzamandaki fitne Deccal fitnesi (Rivayette var ki: "Fitne-i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz " Bunun için binüçyüz sene zarfında emr-i Peygamberîyle bütün ümmet o fitneden istiaze etmiş, azâb-ı kabirden sonra $ vird-i ümmet olmuş Allahu a´lem bissavab, bunun bir te´vili şudur ki: O fitneler nefisleri kendilerine çeker, meftun eder İnsanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle irtikâb ederler Meselâ: Rusya´da hamamlarda, kadın erkek beraber çıplak girerler ve kadın kendi güzelliklerini göstermeğe fıtraten çok meyyal olmasından seve seve o fitneye atılır, baştan çıkar ve fıtraten cemalperest erkekler dahi, nefsine mağlup olup o ateşe sarhoşane bir sürur ile düşer, yanar İşte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebâirleri ve bid´aları, birer câzibedarlık ile pervane gibi nefisperestleri etrafına toplar, sersem eder Yoksa cebr-i mutlak ile olsa ihtiyar kalmaz, günah dahi olmaz ş )
FİTNE-ÂMİZ f Fitne çıkaran, fesat karıştıran
FİTNE-CİHAN f Fitne koparan, fesat karıştıran, bozgunculuk yapan
FİTNE-CU f Fesat arayan
FİTNE-ENGİZ f Fitne çıkaran
FİTNE-KÂR f Ortalığı bozmağa çalışan Fitneci Fesâd verici Fitne çıkarmak isteyen
FİTNET-ÜD DEHMA (Fitnetüddehmâ) Küfürde olmak, kara fitne Rezil olmak
FİTRAK f Atın terkisi, terki kayışı, eyerin ardındaki tasma
FİTRE (Bak: Sadaka-i fıtır)
FİTRE İmtihan * Belâ, musibet
FİTRET (Bak: Fetret)
FİTYAN (Fetâ C ) Delikanlılar, yiğitler, bahadırlar, gençler, mertler
FİTYE (Fetâ C ) Gençler Genç yiğitler
FİZAR f Ağlayıp inlemek Sesli ağlamak
FİZR Koyun sürüsü * Yaşlı, ihtiyar kimse
FİZYOLOJİ Doku ve organların vazifelerini ve bu görevlerin nasıl yapıldığını inceleyen ilim kolu
|