Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat G-Ğ Harfi
G-Ğ Harfi
GİL f Su ile ıslanmış toprak, balçık Lüleci çamuru, kil
GÎL (C: Guyul) Meşelik ve çalılık yer * Arslan yatağı Arslanların bulunduğu yer
GÎLE f İki dağ arasındaki yol, vadi * Şikâyet * Üzüm tanesi
GÎLE Bir kimseyi aldatıp bir yere götürüp öldürmek
GİLİGER f Duvarcı, sıvacı * Çamurcu
GİLLE-MEND f Şikâyet eden, halinden memnun olmayan
GİL-ZAR f Çamurlu yer
GİN f Türkçedeki "li, lu, lı" eklerinin karşılığıdır
GÎNE Leşten akan murdar sarı su
GÎR f (Giriften) "Tutmak, yakalamak" mastarının emir köküdür Türkçedeki: yapan, tutan, tutucu, dağılan, yayılan gibi mânalara gelir Kelimenin sonuna eklenir
GÎRA f Müessir, te´sir eden, tutucu
GÎRA-GİR f Tutan tutana
GİRAMÎ f Muhterem, aziz, hürmete değer * Ulu, büyük
GİRAN f Pahalı Tartısı ağır olan Ağır Dolu * Sert Katı * Bıktırıcı Usandırıcı
GİRAN-BAHA f Kıymet ve pahası çok olan
GİRAN-BAR f Meyvesi çok olan ağaç * Ağır yüklü * Gebe insan veya hayvan * Zengin, gani
GİRAN-CAN f Ağır kanlı, ağır hareketli, can sıkıcı (adam)
GİRAN-CANÎ f Can sıkıcılık
GİRAN-DEST (C : Girandestân) f İşini ağır yapan kimse Eli ağır kişi
GİRAN-DESTMAYE f Zengin, gani Sermayesi ve malı mülkü çok olan * Mârifetli, mahâretli, hünerli
GİRAN-DUD f Duman, sis * Kara bulut
GİRAN-GUŞ (C : Giranguşân) f Sağır, kulağı ağır işiten
GİRAN-GUŞÂNE f Sağırcasına
GİRAN-HAB f Uykusu ağır olan adam
GİRAN-HAR f Obur, çok yiyen
GİRAN-HATIR f Canı sıkılmış, gücenmiş
GİRAN-HUY f Fena mizaçlı Kötü huylu
GİRANÎ f Ağırlık, sıklet
GİRAN-KADR f Kadr u itibar sahibi Hürmet edilen kimse
GİRAN-KÎSE f Cimri, hasis, pinti
GİRAN-MAYE f Kıymetli ve değerli olan şey
GİRAN-RİKAB f Ciddi ve vakur kimse * Harpte düşmana saldıran, azimli kişi
GİRAN-SAYE f Yüksek makam ve mevki sahibi * Ordu kumandanı
GİRAN-SENG f Ağır başlı kişi Ciddi ve vakar sahibi kimse * Sabırlı, kanaatkâr
GİRAN-SER (C : Giranserân) f Mağrur, kibirli, gururlu, kendini beğenmiş
GİRAN-SERÎ f Kibirlilik, mağrurluk, enaniyetli oluş, kendini beğenmişlik
GİRAN-SEYR (C : Giranseyrân) f Hareketleri ve yürüyüşü ağır olan
GİRAN-SİRİŞT (C: Giransiriştân) f Tembel, ağır tabiatlı, ağır kanlı
GİRD f Yuvarlak
GİRDAB f Suların dönerek çukurlaştığı yer * Tehlikeli yer Mühlike Tehlikeli yer ve zaman
GİRDA-GİRD f Fırdolayı, çepeçevre
GİRD-ALUD f Toz toprak içinde kalmış, toza bulanmış
GİRDAR f Meşgale, meşguliyet * Tarz, âdet, yürüyüş
GİRDE f Yuvarlak, değirmi * Evvelce yahudilerin, müslümanlardan ayırd edilebilmeleri için, omuzlarına diktikleri sarı renkte bir parça * Açılmış yufka * Yuvarlak yastık * Gr: Bütün, hepsi, tamamı
GİRDEBAN f Gözcü, gözetici
GİRD-GÂR f Allah Yaratıcı Kudret sahibi (Bak: Kird-gâr) GİRDİBAD $ : (Gird-bâd) f Kasırga Yel çevrintisi Tehlike Girdap
GİRDU f Ceviz
GİRE (C: Guyer) Diyet
GİRGİN Her yere sokulan, herkesle görüşen, sokulgan * Mensub, alâkalı, müteallik
GİRÎBAN f Elbise yakası
GİRÎBAN-ÇÂK f Yakası yırtık * Mc: Kederli, hüzünlü, üzüntülü
GİRÎBAN-GİR f Yaka tutan
GİRÎBANÎ f Bir çeşit gömlek
GİRİFT f Yakalama, tutma * Dolaşık Birbiri içine girik Girintili çıkıntılı, karışık * Motifleri birbirine girik ve içiçe geçme olan tezyinat tarzı Buna aynı zamanda arabesk de denilir * Türk musikisinin nefesli sazlarından olup, bugün unutulmak üzeredir Ney´e benzer Girift çalana "Giriftzen" denilir
GİRİFTAR f Tutulmuş Yakalanmış
GİRİFTE f Yakalanmış, tutulmuş * Bir hastalığa mâruz kalmış, hastalığa yakalanmış * Esir
GİRİFTE-DEM f Nefesi tutulmuş
GİRİFTE-GÎ f Tutkunluk * Hastalık hali * Esirlik
GİRİFTE-HÂTIR f Gücenik, kırgın
GİRİFTE-LEB (C: Giriftelebân) f Dudağı tutulmuş * Mc: Sessiz, sakin (kimse)
GİRİFTE-SER f Aklı fikri dağılmış kimse Dalgın kişi
GİRİFTE-ZEBAN Kekeme, dili tutuk
GİRİH f Bağ, düğüm
GİRİH-BEND f Bağcı, düğümcü * Uçkur
GİRİH-BÜR f "Düğüm kesen" Yankesici
GİRİHÇE f Küçük düğüm, düğümcük
GİRİH-GÎR f Düğümlü, dolaşık
GİRİH-KÜŞA f Düğüm açan, bağı çözen * Mc: Müşkülâtları yenen, zorlukları halleden
GİRİS(E) f Oyun, hile, dalavere
GİRİŞME f İşve, naz, cilve Gözle kaşla işaret
GİRİT MADALYASI Tar: Biri Sultan Aziz diğeri Sultan II Abdülhamid devrinde olmak üzere ihdas olunan madalyalar Her ikisinin de altun ve gümüş olmak üzere iki türlüsü vardı Girit işinde hizmeti görünen devlet ricaline altun, ikinci derecedeki memurlarla halka, gümüş olanı verilirdi (O T D S )
GİRİVE (Girve) f Çıkmaz yol Çıkmaz sokak * İçinden çıkılması müşkül olan durum
GİRİZGÂH (Bak: Gürizgâh)
GİRİZİYE (Bak: Gariziye)
GÎRUDAR f Savaş, muharebe, cenk, cidâl, kavga
GİRYAN f Gözyaşı döken Ağlayan
GİRYE f Gözyaşı
GİRYE-İ ŞÂDÎ Sevinçten dolayı olan ağlama Sevinç gözyaşı
GİRYE-BAR f Gözyaşı döken, ağlayan
GİRYE-DAR f Ağlamış, göz yaşı dökmüş
GİRYE-ENGÎZ f Ağlatacak sebep, ağlamaya sebep olan
GİRYE-FEŞAN f Acıklı acıklı ağlayan, gözyaşı saçan
GİRYE-FEZA f Çok ağlatan, ağlamayı artıran
GİRYE-KÜNAN f Gözyaşı dökerek, ağlayarak
GİRYE-MEŞHUN f Gözyaşı ile dolu
GİRYE-NAK f Ağlayan, gözyaşı döken Ağlayıcı
GİRYENDE f Ağlayan, gözyaşı döken
GİRYE-NÜMUD f Ağlar gibi görünen, ağlamışa benziyen
GİRYE-PAŞ f Ağlayan, gözyaşı döken
GİRYE-PERVERD f Ağlatıcı, gözyaşı döktüren, ağlamayı getiren
GİRYE-RÎZ f Gözyaşı döken, ağlayan
GİRYE-ZAR f Oturup ağlanılan, gözyaşı dökülen yer
GÎSU f Uzun saç, omuza dökülen saç
GÎSU-BEND f Saç örgüsü, saç bağı * Altundan yapılmış kadın tarağı
GİŞ f Kalb, yürek
GİŞE Fr Tren istasyonu, vapur iskelesi ve mağaza gibi yerlerde bilet veya paranın alınıp verildiği yer
GÎTÎ f Âlem, dünya
GÎTÎ-BAN f Hükümdar, padişah
GÎTÎ-FÜRÛZ Dünyayı aydınlatan
GÎTÎ-NEVERD f Dünyayı gezen, dünyayı dolaşan
GÎTÎ-NÜMA f Dünyayı gösteren, cihanı gösteren
GÎTÎ-SİTAN f Dünyayı zapteden, cihangir
GİYA(H) f Nebat, bitki
GİYA-ZAR f Çayır, çimenlik, otluk
GİYOTİN Fr Eskiden Fransa´da idam cezalarının infazı için kullanılan, kafa kesmeye yarar âlet
GİZLİK f Uzun saplı kalemtraş * Bıçak, çakı, kılıç gibi şeylerin keskin olan tarafı
|