Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat G-Ğ Harfi
G-Ğ Harfi
GLADYATÖR Eskiden Roma sirklerinde vahşi hayvanlarla veya birbirleriyle boğuşan kimse
GOLFSTRİM ing Atlas Okyanusunda, Meksika Körfezinden başlayarak Norveç kıyılarından Avrupa Rusyası´nın kuzey kıyılarına kadar gelen ılık bir deniz akıntısı
GONCE f Gonca Tomurcuk Çiçeğin açılmamış durumu
GONCE-İ ÂB Yağmur yağarken suyun yüzünde meydana gelen kabarcık
GÖDEN Kalın barsağın son kısmı
GÖKDELEN t Yirmi veya daha çok katlı bina
GÖN Tabaklanmış deri, her çeşit meşin, sahtiyan vesaire
GÖNDER Tar: Seferde ordunun ve ileri gelen vezir ve diğer devlet ricalinin atlarına bakmak ve sair zamanlarda ise has ahır ve çayır hizmetlerinde kullanılmak üzere gayr-ı müslimlerden ve hasseten Bulgarlardan tertip edilmiş bir sınıf olan voynukların her mıntıkada iki, üçü ve dördü hakkında kullanılır bir tâbirdir * Ucuna birşey takılan uzun sopa veya sırık Kullanış şekline göre isim alır: Bayrak, sancak gönderi * Çift sürerken öküzleri dürtmekte kullanılan ucu iğneli uzun sopa * Sancak çekmek için geminin kıç tarafındaki direğe gönder denildiği gibi, mavnayı yürütmek için kıyıya veya suyun dibine dayatılan sırığa da gönder adı verilir
GÖTÜRÜ Tartı veya ölçü ile olmayarak, toptan ve kesin olan
GÖYNÜK Arpa torbası * Ufak süt kabı * Kıldan yapılmış yoğurt torbası
GÖZ BOYAMAK t Mc: Aldatmak, hileye düşürmek
GÖZDAĞI t Mc: Birini istenilen yola getirmek için samimi olmayan şiddet gösterişleriyle korkutmak ve tehdit etmek
GRAFİK yun Bir hâdisenin gidişatını göstermek, birkaç şey arasında karşılaştırma yapmak için çizgi ve şekillerle yapılan rakamlı cetvel
GRAMER Fr Cümlelerin, kelimelerin, hecelerin ve harflerin hallerinden bahseden ilim Dil bilgisi
GRANİT Fr Jeo: Muhtelif renklerde çok sert bir çeşit taş
GREV Fr İşçilerin isteklerini işverene kabul ettirmek için, işlerini hep birlikte bırakmaları İslâmiyette işçi hakları çok ciddi korunmakla beraber, grev ve benzeri hareketlere başvurulması istenmez Çünki grev, millî gelire zarar verdiği gibi, sosyal grupları doğurmakla boğuşmalarına ve dolayısıyla da millî huzura zarar getirir Grev, daha çok kapitalist sistemlerin "Hak, kuvvettedir" şeklinde ifade edilen Avrupa´nın medeniyetindeki olumsuz düsturlarının bir sonucudur Ve bir işçinin işverenle iktisadî müsabaka edemediğinden, işçiler birliği kurulmasıyla işverene karşı güçlü olmasına kapitalist sistem itiyor Halbuki İslâmda kişi, kendi küçük gücüyle başbaşa bırakılmamıştır Çünki "hak kuvvettedir" kaidesinin yerine; İslâm, "kuvvet haktadır" der İşçi haklı ise, devletin gücü işçinin yanında olur Bununla beraber İslâm, müsbet müsabaka prensibini de kaldırmaz Ancak taraflar arasında hukuk ve adaletle nezaret eder
GU(Y) "Diyen, söyleyen" mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Rast-gu $ : Doğru söyleyen Suhan-gu $ : Söz söyleyen, konuşan
GUBAR Toz
GUBAR-ÂLUD f Tozlanmış, toza bulanmış tozlu
GUBARE f Sığır ağılı, mandıra * Sığır sürüsü
GUBARÎ Eski harflerle yazılan bir çeşit ince yazı Bu isim Arapça toz demek olan gubardan alınmıştır Yazı, toz gibi ince yazıldığı için bu adı almıştır Eski Türk devletlerinde güvercin postalarıyla gönderilen mektuplar bu yazı ile yazılırdı (O T D S )
GUBBE Tavşancıl kuşunun yavrusu
GUBEYRA Yaban iğdesi * Habeş vilâyetinde darıdan yapılan bir cins şarap
GUBRE Toprak renkli olmak
GUBŞE Toprak renkli omak
GUCME Kabın dibinde kalan su
GUDAF (C : Gudfân) Kuzgun
GUDAT Ayıp, zillet, noksanlık * Ter u taze olmak
GUDDE Tıb: Bez Vücudun muhtelif yerlerinde, hususan boyunda bir nevi vücuda lazım su çıkaran depocuk Şiş
GUDDE-İ ARAKIYYE Ter bezi
GUDDE-İ LUÂBİYE Tükrük bezi
GUDDE-İ MİDEVİYE Mide bezi
GUDDE-İ NEKFİYYE Tıb: Kulak memesinden çeneye kadar olan kısımda bazan ufak ufak meydana gelen bezler
GUDDE-İ TAHT-EL LİSAN Dilaltı bezi
GUDEK f Çocuk, tıfl
GUDEKÂNE Çocukçasına
GUDRUF (C : Gadârıf) Kıkırdak, kıkırdak kemiği
GUDRUF-U HALKAVÎ Tıb: Kıkırdak halka
GUDÜVV Sabah vakti * Sabahleyin bir şeye başlamak
GUDVE (C: Gudevât) Sabah namazı vakti ile güneşin doğuşu arası
GUFL Belirsiz, işaretsiz
GUFR (C: Egfâr) Dağ keçisinin oğlağı * Hastanın iyi olduktan sonra yine üzülüp hasta olması
GUFRAN Cenab-ı Hakk´ın günahları affedip örtmesi, rahmeti
GUFUL Dikkatsizlikten veya şaşırmaktan dolayı bir işte hata yapma
GUGİRD f Kükürt
GUH f Pislik, necâset
GUK f Kurbağa
GUL f Safdil, ahmak, bön, sersem
GUL Boş ve virane yerlerde bulunan ve helâk edici olan bir cin tâifesi İfrit, hortlak * Ölüm * Belâ
GULAM Genç, delikanlı Bıyığı henüz bitmemiş genç * Esir, hizmetçi, köle
GULAME (GULME) Cima arzusu
GULAMİYE Tar: Cizye ve diğer vergileri tahsil edenlerin topladıkları paraların hazine veznesine teslim edilişi esnasında cizye veya vergi harç pusulalarının her biri için kendilerine verilen tahsil âidatı
GULAMPARE Dost, sevgili, mahbup (Halk ağzında kulampara şeklinde kullanılır )
GULAN Tadı ekşi olan ilâçlar
GULANE f Üstün bir gayretle Yüksek bir himmetle
GULAT (Gali C ) Dinde, mezhebte çok ileri salâbet gösterenler * Galeyân edenler
GULAZ Kalın, kaba
GULET Fr İki direkli ve yan yelkenli gemi
GULF (C : Eglaf) Kılıf Kışır, kabuk
GULFE Zekerin sünnet edilecek derisi
GULGUL(E) Bağrışıp çağrışma Şamata, gürültü Velvele * Ağız tarafı dar olan bir kabdan akan suyun çıkardığı ses
GULGULE-İ ETFAL Çocukların gürültüsü, çocukların bağrışıp çağrışmaları
GULL Kelepçe Suçlunun boynuna veya ayaklarına takılan zincir, pranga
GULLET Sıcaklık * Susuzluk harareti
GULUL Ganimet malında hıyanet etmek (Gull, mâlî ganimetten gizli birşey aşırmak, emanete hıyanet etmektir ki, ekseriyetle devlet mallarında su-i istimâl de bu türdendir Resulullah, gululü kebairden saymıştır E T )
GULUMİYYE Cimaa şehveti olan kimse
GULÜF (Gılâf C ) Kınlar, mahfazalar, kılıflar
GULÜVV Ayaklanma Taşkınlık * Üşüşme Hücum Saldırış * Edb: Mübalağanın son derecesi Üçe ayrılan mübalağanın diğer iki derecesinden biri tebliğ, öteki iğraktır Aşağıdaki parçada mübalağa gulüv derecesindedir: Gökler gürüldese, şimşekler çaksa Volkanlar fışkırsa, lâvları aksa,Kıyısız denizler kabarsa, coşsa,Coşkun dalgaları birden tutuşsa, Yerden gökyüzüne alevler ağsa,Gökten yeryüzüne yıldızlar yağsa,Arzın içindeki ateş patlasa,Küreler yarılsa, feza çatlasa,Bir yürek bulunur, korkudan beri,Anladın mı kimdir o Türk Askeri
GULÜVV-İ ÂMM Genel ayaklanma, umumi isyan
GULV Haddini tecavüz etmek, haddini aşmak * Yiğitlik zamanının evveli ve sür´ati
GULYABANİ İnsanı felâkete attığına itikad edilen vahşi bir mahluk ismi
GUMA Hava bulutlu olduğundan ayın görünmemesi
GUMGUME Nâra * Avaz, ses
GUMME Tasa, keder * Kırba, tuluk gibi şeylerin derinliği * Belirsiz mühim nesne
GUMR (C: Agmâr) Bön, ahmak kişi Gafil kimse
GUMRE Kadınların yüzlerine örttükleri kırmızı bez * Küçük kadeh
GUMUM (Gamm C ) Tasalar, kederler, dertler, kaygılar, hüzünler
GUMUZ Sözün kapalı ve karışık oluşu
GUN f Tarz, gidiş, sıfat * Renk
GUNA-GUN f Türlü türlü, renk renk Alaca
GUNC Eda, naz, kırıtma, cilve
GUNE f Tarz, gidiş, yol, tarz Sıfat
GUNE GUNE f Türlü türlü, çeşit çeşit, renk renk
GUNM Bir şeye meşakkatsiz nâil olmak veya düşmandan doyumluk almak mânalarına gelir ve alınan doyumluğa da isim olarak ıtlak olunur ki ganimet de, her iki mânada böyledir Şeriatta ise ganimet, küffardan anveten, yani harben alınan maldır Binaenaleyh, velevse harbin neticesi olsun bir sulh ve ahd ile alınan mallara ganimet denilmez (E T )
GUNNE Genizden söylemek, sesi burnundan çıkarır gibi okumak Burundan gelen ses (Tecvidde harfin vasıflarındandır) (Bak: İdgam)
GUNYA f Geometride kullanılan bir âlet Gönye
GUNYAN Kimseye ihtiyacı olmayıp müstağni olmak
GUNYAT Kudret, zenginlik
GUNZ Tasa, keder * Zahmet, meşakkat
GUNYET Zenginlik
GUR Kabir, mezar * Meşhur pehlivan Rüstem-i İraninin lâkabı * Yaban eşeği
GURAB (C: Garbân-Egribe) Karga
GURAB-ÜL BEYN Alaca karga
GURABE f Kubbeli türbe
GURAF Büyük ölçek
GURBET Gariblik, yabancılık Yabancı bir memleket Yabancı yer Yâd el
GURBET-ZEDE f Memleketinden başka yerde bulunan, gurbete düşmüş olan
GUREBA (Garib C ) Garibler
GUREBA-İ YEMİN İbrahim paşa, Galata ve Edirne saraylarından çıkanlarla, harpte fevkalâde yararlık gösteren yabancılar ve yeni Müslüman olmuşlardan teşkil olunan iki süvari bölüğünden birinin ismidir Bu iki bölüğe birden "Gureba-i Yemin ve Yesar Bölükleri" denildiği gibi "Garip ve Yiğitler Bölükleri" veya "Aşağı Bölükler" de denilirdi Gureba-i Yemin´in bayrakları sarı ile beyaz idi (O T D S )
GUREF (Gurfe C ) Köşkler, kasırlar, çardaklar
GUREMA (Gerim C ) Düşmanlar, adüvler, hasımlar, rakibler * Alacaklılar
GURER Her ayın ilk üç gecesi
GURFE Yüksek, âli bina * Yüksek derece * Cennet köşkleri
GURFE-İ ÂLİYE Yüksek çardak Yüksek köşk * Balkon, cumba
GURGURE Atın alnında olan beyazlık * Ulu, şerif kimse
GUR-HANE f Türbe
GURİSTAN f Mezarlık, türbe Kabristan
GUR-KEN f Mezarcı, mezar kazan
GURL Sünnet olmamış kimse
GURLE Sünnet olunacak deri
GURM Bir kimse üzerine eda edilmesi, yerine getirilmesi lâzımgelen şey Borç ve diyet gibi (Garâmet de olur)
GURMUL (C: Garâmil) Erkek eşek * At zekeri
GURR Beyaz leke
GURRAN f Haykıran, gürleyen, homurdayan
GURRE Parlaklık Her şeyin başlangıcı Bu cihetle, kameri ayların ilk günlerine gurre-i şehr denilmiştir Köleye, cariyeye ve malların en güzidelerine, gurret-ül emval denir Güzel parlak yüze, vech-i agarr; açık ve nurani alına, cebhe-i garra denir ki, aynı asıldan müştaktırlar * Fık: İskat edilen (düşürülen) bir ceninden dolayı verilmesi icab eden malî bir tazminattır Hanefîlerce 500, Şafiîlerce 600 dirhem gümüştür
GURRE-İ GARRA Bir günlük hilâl
GURRE-İ MUHARREM Arabi aylardan olan Muharrem ayının birinci günü ve gecesi
GURRENDE f Hiddetle bağıran, şiddetle gürliyen
GURUB Batma, batış Batıda görünmez olma Gözden kaybolmak * Uzaklaşmak Irak olmak
GURUB-U ŞEMS Güneşin batması
GURUR Kibir Boş yere güvenmek * Kıymetsiz şeylere güvenip mağrur olmak (Evet, gurur ile insan maddi ve mânevi kemalât ve mehâsinden mahrum kalır Eğer gurur saikasıyla başkaların kemalâtına tenezzül etmeyip, kendi kemâlâtını kâfi ve yüksek görürse, o insan nâkıstır Böyle insanlar, malumat ve keşfiyatlarını daha yüksek görmekle, eslâf-ı izamın irşâdat ve keşfiyatlarından mahrum kalırlar Ve evhama mâruz kalarak bütün bütün çizgiden çıkarlar Halbuki eslâf-ı izâmın kırk günde yaptıkları bir keşfiyatı, bunlar kırk senede bulamazlar M N )
GURVE Burnun ucundaki kıkırdaktan yapılmış yumuşak kısım
GURZ (GURZA) (C: Guruz-Ağraz-Guraz) Su taksim olunan yer * Eyer kolanı
GURZE (C : Guruz) Pamuklu elbisede kullanılan kaba dikiş
GURZUF Kıkırdak * Yumuşak olan kemik
GUSA´ Sel köpüklerine karışmış çürük ağaç yaprakları tortusu, köpüğü
GUSALE Yıkama suyu
GUSALE f Dana, buzağı Sığır yavrusu * Kösele
GUSAS (Gussa C ) Kederler, hüzünler, kaygılar, tasalar
GUSFEND f Koyun (Bak: Guspend)
GUSL (Bak: Gusül)
GUSN Saç örgüsü
GUSN Ağaç dalı Budak * Tıb: Damar ve sinir gibi ayrılan bedenin cüzleri
GUSN-İ MEKSUR Kırılmış dal
GUSN-İ ŞECER Ağaç dalı
GUSNE Tek dal
GUSPEND f Koyun, ganem
GUSPEND-GÜŞÂN f Kurban bayramı
GUSRE Yeşile benzer bozrak renk
GUSS Leîm, zayıf adam * Bir şeyi beğenmeyip ayıplamak
GUSSA Keder Tasa *Gam * Boğaza takılan yemek * Ağaç, diken
GUSSADÂR f Kederli, tasalı Kaygılı Gussalı
GUSSANÂK f Kederli, hüzünlü, tasalı, kaygılı
GUSUN (Gusn C ) Filizler, ağaç dalları
GUSÜL Boy abdesti Temizlenmek Maddi, manevi temizlik için şartları dahilinde yıkanmak Taharet-i Kübrâ da denir
GUSV Zulmet, karanlık
GUŞ f Kulak * Mc: İşitmek
GUŞ-İ CAN Can kulağı
GUŞ-İ HUŞ Akıl kulağı Can kulağı
GUŞ-İ KABUL-İ CAN Candan kabul ile dinlemek
GUŞAB f Pekmez
GUŞANE Düşürülmüş hurma * Hurma ağacı altına düşüp toplanan hurma
GUŞ-ASB f Rüya * İhtilam Uyurken cenabet olmak
GUŞ-DAR f "Kulak tutan " Sözü tam mânasıyla dinleyen, kulak veren
GUŞE f Köşe, kenar, bucak
GUŞE-BEND f Köşebent * Ciltli kitaplarda kapağın dört köşesine yapılan süsleme
GUŞE-GÎR f Bir köşeye çekilen
GUŞE-İ DEHAN Ağzın iki tarafı
GUŞE-İ UZLET Tenha ve ıssız köşe
GUŞE-NİŞİN f Köşeye çekilen, münzevi, insanlardan uzaklaşan
GUŞETMEK İşitmek Dinlemek, kulak vermek, mesmu´ olmak
GUŞ-HURDE f Kulağı bükülmüş, terbiye edilmiş
GUŞİŞ f Çabalama, uğraşma, çalışma
GUŞMAL f Yola getirme, te´dib etme, kulak bükme, ihtar etme
GUŞT f Et, lahm
GUŞTİN f Etten, etten ibâret, etten meydana gelmiş
GUŞ-VAR f Küpe, kadınların kulaklarına taktıkları mücevher
GUŞ-ZED f Kulağa çarpan, işitilen
GUTAT Sabahın erken saatleri
GUTE f Su içine bir defa dalıp çıkma, suya dalma
GUTE-HÂR (Gute-hor) f Suya dalan
GUTGUTA (C: Gatâgıt) Yeni doğmuş kuzu
GUTME Pelteklik, kekemelik
GUVAS Feryâd edip, "imdat!" diye bağırmak
GUVAT (Gavi C ) Azgınlar, sapkınlar
GUVL (C: Agvâl-Gaylân) Cinden bir tâife
GUVR Bir ölçek (12 senc miktarıdır: Senc: 24 batmandır )
GUVTA Şam diyarında suyu çok olan ağaçlık bir yer GUY : f Söyleyen, konuşan, söyleyici * Kelâm, söz Acemlere mahsus bir cins oyun topu * Baykuş
GUYÎ f Söyleyiş, söyleme
GUYUB (Gayb C ) Hazırda olmayanlar Kayıplar
GUYUM (Gaym C ) Bulutlar
GUYUS (Gays C ) Yağmurlar
GUZAME Bir miktar süt
GUZAT (Gazi C ) Din için harbedenler Gaziler
GUZAT (Bak: Gudat)
GUZBE Tez gadaplanan, çabuk kızan
GUZE f Koza
GUZN (C : Guzun) Derinin büklümü
GUZR Çokluk, kesret * Devenin sütünün çok olması
GUZRUF (C : Gazârif) Kulak kemiği * Kıkırdak
GUZUZA Taze olmak
GUZZ Oğuz Türkleri
|