Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat H Harfi

Eski 11-04-2012   #12
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat H Harfi



H Harfi

HAT f Çaylak kuşu
HATA Yanlışlık Yanılma * Suç Günah
HATA-YI ADLÎ f Adalet dairesine âit hata, yanlışlık
HATA Yarış atlarının sekizincisi
HATA´ Saçak bükmek
HATA Kuzey Çin
HATAB (Hatb) Odun * Kinaye olarak "Dedikodu, nemime" ye de odun denilir
HATABAHŞ f Kabahatleri affeden, kusurları bağışlayan
HATAEN Hatâ olarak, yanlışlıkla
HATA ENDER HATA Kusur içinde kusur Hatâ içinde hata
HATAİ Tezhib ıstılahlarındandır Resim gibi tabiatı taklid ederek yapılmayıp, san´atkârlar arasında kabul edilen çeşitli gül şekli gibi irili ufaklı yapılan şekiller * Türkistan´da Hatay şehrinde imal edilen bir cins dayanıklı kâğıt
HATAİR (Hatire C) Mühim işler, ehemmiyetli ve önemli ameller
HATAİYYAT Yanlışlıklar, yanlışlar
HATAKÂR f Yanlışlık yapan, hatâ eden, yanılan
HATAL Boş ve yaramaz söz
HATA-PUŞ f Kabahatleri örtbas eden, suçları örten, hataları göstermeyen
HATAR Tehlike Uçurum, Emniyetsizlik Korku
HATAR Bir şeyin etrafını çevreleyen çember nev´inden şeyler * Çadırın eteklerine bağlanan parça
HATARAT Tehlikeler Akla gelen fikirler
HATARE Hürmetli ve izzetli olmak
HAT´ARE Bir hâl üzerine karar etmeyip devamlı değişmek
HATARGÂH f Tehlikeli yer, tehlikeli saha, tehlike yeri
HATARİŞ Deprenmek
HATARKÂR f Hatarlı, korkulu
HATARNÂK f Korkunç, korkulu, tehlikeli
HATA SAVAB CETVELİ Basılmış bir kitabın mürettib yanlışlarını göstermek için sonuna ilâve edilen cetvel (Hatâ: Yanlış; savab: Doğru demektir)
HATAT Sütün kaymağı * Tıb: Cilt iltihabından meydana gelen kabukların soyularak iyi olanları
HATAT Bağırma, çağırma, feryâd etme
HATATİF (Huttâf C) Kırlangıçlar
HATAVAT (Hatvât - Hatuvât - Hutuvât olarak da yazılır) (Hatve C) Adımlar, hatveler (Bak: Hutuvât)
HATAYA (Hatâ C) Hatâlar Yanılmalar
HATAYİ (Bak: Hatâi)
HATB (C: Hatub) Mühim iş * İstemek * Konuşmak * Nidâ
HATB Odun toplamak
HATBA´ Arkasında siyah çizgiler olan dişi eşek (Müz: Ahtab)
HATD Durdurmak İkâmet
HATEB (C: Ahtâb) Odun * Koğuculuk
HATEL Kahretmek * Ahdini bozmak * Aldatmak
HÂTEM Mühür Üzerinde yazı olan ve mühür yerine kullanılan yüzük * Son En son(Sath-ı arzda altı ay zarfında beşerin haşrini temsil eden o sayısız haşir ve neşirlerde görünen rububiyetin o tasarruf-u aziminde pek yüksek, büyük ve ince nakışlı bir hâtemi vardır Mahlukatın icadında görünen şu intizamlar, suhuletler, sür´atler, imtiyazlar hep o hâtemin parıltısından meydana geliyorlar Evet her bahar mevsiminde pek hakimane, basirane, kerimane faaliyetler başlar ve hârikulâde san´atlar yapılır MN)
HÂTEM-ÜL ENBİYA Peygamberlerin en sonuncusu Hz Muhammed (ASM)
HÂTEM-ÜL HÂTEM Hz Muhammed´in (ASM) Tevrat´taki ismi
HÂTEM-İ MAHSUS Hususi mühür Bir kimseye âit damga, mühür
HÂTEM-ÜR RÜSÜL Peygamberlerin sonuncusu, son resul, Hazret-i Muhammed (ASM)
HÂTEM-İ SADARET Padişahın sadrazamlarda bulunan mührü Buna "hâtem-i vekâlet", "hâtem-i şerif" veya "mühr-i hümayun" da denilirdi İlk zamanlar yüzük şeklinde idi ve parmağa takılırdı Sonraları zincire bağlı olarak sadrazamlar, boyunlarına asarlardı Bundan ayrılmak, vazifeden azledilmek demek olduğu için; mühürü hamamda bile boyunlarında taşıyan sadrazamlar vardı (OTDS)
HATEM Çok cömert ve eli açık adam
HATEM Kırılmış olan şey* Hayvanın çok yaşamaktan dolayı zayıf olması
HATEMANE f Hâtem´e yakışacak şekil ve surette Cömertçesine
HATEMAT (Hatme C) Hatim etmeler Sona erdirmeler
HATEME "Allah, sona erdirsin" meâlinde bir dua
HATEMİ Mühür kazıyan, mühür yapan Mühürle alâkalı
HATEM-İ TAÎ (Ebu Adi bin Abdullah bin Said) Arab kabile reislerinin büyüklerinden ve şairlerinden olup, cömertliği ile meşhurdur Adı, cömertlik ve keremde darb-ı mesel halini almıştır Bazı şiirleri toplanarak bir divan yapılmış ve Londra´da bastırılmıştır Hz Peygamber´in (ASM) zamanına yetişmiş ise, de, bi´setten evvel vefat etmiştir
HATEMKÂRÎ Bir sathın "yüzeyin" üzerine süs şekilleri oyarak meydana getirilen boşlukları, o satha benzeyen başka bir madde veya mâdenle doldurmak suretiyle yapılan tezyinât
HATEN (C: Ahtân) Kadın tarafından olan kimseler (Baba, kardeş ve emmi gibi) * Araplar, damat mânasına kullanırlar
HATENAT (Hatene C) Kaynanalar
HATENE (C: Hatenât) Kaynana
HAT´ET Vurmak, darb * Düşürmek * Cima etmek
HATF Ölüm Ölmek Vefat etmek
HATF Kapmak * Şimşek gibi göz kamaştırmak * Sür´atli olmak
HATIB (Hatab dan) Oduncu, odun toplayan * İyiyi kötüyü ayırd edemeyen kimse
HATIB-I LEYL Geceleyin odun toplayan kimse * Mc: Mânâsız ve saçmasapan sözler konuşan adam
HATIF Süratli kapıp götürücü * Göz kamaştırıcı şimşek
HATIL Taş duvarı takviye etmek için her bir-iki metrede çekilen tuğla veya kereste tabakası
HATIM Kırıcı, ufalayıcı
HATIM (C: Havâtim) Yüzük
HATIR Zihin Fikir Gönül Kalb Hal Tedbir Vesvese
HATIR-I NÂ-ŞÂD Tasalı ve kederli gönül
HATIR-I NEFSANÎ Tas: Dünya ve nefis muhabbetinin cismanî kuvvete galebesi
HATIR-I RAHMANÎ Tasavvuf ehlinin kalbinde, Allah´ın cemal-i vahdetinin tecellisiyle tam bir sükûnet olması Buna muhabbetullah da denir
HATIR-I ŞEYTANÎ Tas: Nefsin zevklerine muhabbet yüzünden, ma´siyet ve günahlara düşmek
HATIRA Hatıra gelen Hatırda kalan şey * Bir kimseyi veya bir hâdiseyi hatırlatması için yazılan veya saklanan veya birisine verilen şey
HATIR-AŞÜFTE f Gönlü perişan olan
HATIRAT (Hâtıra C) Hâtıralar Hatırda kalan şeyler * Edb: Bir adamın yaşadığı zamana, bulunduğu işlere, görüştüğü kimselere dair düşüncelerini ve duygularını hâvi olmak üzere yazdığı eser( Acaba Hâlık-ı Semavat ve Arz´dan başka hangi sebeb var ki; en ince ve en gizli hâtırat-ı kalbimizi bilecek ve bizim için istikbali, âhiretin icadıyla ışıklandıracak ve dünyanın yüzbin boğucu emvacından kurtaracak, hâşâ; Zat-ı Vacib-ül Vücud´dan başka hiçbir şey, hiçbir cihette Onun izni ve iradesi olmadan imdat edemez ve halaskâr olamaz L)
HATIRAT-I KALB Kalbe gelen hatıralar ve mânâlar
HATIR-AZAR f Hatır kıran
HATIR-AZÜRDE f Hatırı kırılmış
HATIR-NEVAZ f Gönüle okşayan, hatırnaz
HATIR-NİŞAN f Hatırda kalan, akılda duran
HATIR-GÜŞA f Gönle ferahlık veren İç açan
HATIR-MANDE f Gücenmiş, kalbi incinmiş, hatırı kırılmış
HATIR-NİŞİN f Akılda kalan, hatırda kalan
HATIR-SAZ Hatır yapan, gönül alan
HATIR-ŞİKEN f Gönül inciten, kalb kıran, hatır kıran
HATIR-ŞİNAS f Gönül alıcı, hatır alıcı
HATIR-ZAD f Akla gelen, hatıra doğan
HATÎ Şaşırtan, yanıltan, hatâya düşüren
HATÎ Fakir kavutu
HATδ Yaramaz kimse
HATÎA Ok atan kimselerin, baş parmaklarına geçirdikleri deri
HATİB Hitâbeden Söz söyleyen Cemaate, topluluğa karşı güzel söz söyleyen kimse * Câmi´de müslümanlara dini nasihatlar ve güzel sözlerle hitâbeden vazifeli zat
HATÎB Mânalı ve fâideli, güzel söz söyleyen Güzel, düzgün konuşan
HATÎB Odunu çok olan kimse
HATİBANE f Hatibcesine Güzel ve akıcı söz söyleyenlere yakışırcasına Nutuk atarcasına
HATÎBE Ormanlık, ağaçlık yer * Odunluk
HATÎCE (Hadîce) Vakitsiz ve erken doğan kız çocuğu * Fetva metinlerinde kadını temsil eden umumi isimlerden birisi (Ötekiler: Hind, Fâtıma ve Zeyneb´dir)
HATÎCE-İ KÜBRA Peygamberimizin (ASM) ilk zevcesi ve mü´minlerin annesi Yirmidört sene bütün varlığıyla ve mülküyle Peygamber Efendimize hizmet etmiş ve Ona ilk olarak iman etmiştir (Radıyallahu Anha)
HATÎE Hatâ Günah Kabahat Suç
HATİF Gayıptan haber veren cinnî * Sesi işitilen ve kendisi görülmeyen, seslenici Ses verici, çağırıcı
HATÎFE Unu süt ile yoğurup pişirerek yapılan yemek
HATİL Yorgun * Devamlı yağan yağmur
HATİM Hitâma erdiren Bitiren * Mühür basan
HATÎM Kâbe-i Muazzama´nın şimal tarafındaki taş Duvar gibi olan sur
HATİM Kadı, hâkim * Sağlamlaştıran
HATİME Son Nihayet Son söz
HATİME-KEŞ f Son veren, hâtime çeken, bitiren, sona erdiren
HATİN Sünnet eden
HATİR Muhâtaralı, tehlikeli, korkulacak durum Büyük ve şerefli kimse
HATÎT Hasis kimse
HATİTA Bir malın değerinden indirilen tenzilât, iskonto
HATİTA (C: Hatâyit) İki tarafındaki yerlere yağdığı hâlde kendisine yağmur yağmayan yer
HATK (HATKÂN) Yürürken adımların birbirine yakın olması * Yönelmek, teveccüh etmek
HATLA´ Kulakları sarkık olan kadın (Müz: Ahtal)
HATM Kırmak, ufalamak
HATM Hâlis, saf * Sağlamlaştırma, muhkemleştirme * Hüküm ve kazâ icabettirme
HATM Hitâma erdirmek, bitirmek Kur´an-ı Kerim´i veya herhangi bir şeyi sonuna kadar okuyup bitirmek * Mühürleme Mühürlenme
HATM İnsan veya hayvan burnu * Kuş gagası
HATME Baştan aşağı (bütün Kur´ân-ı Kerimi) okuyup bitirmek * Bir arada muayyen bir şeyi okuyup bitirmek
HATME-İ ENFÂS Nefesleri tükenmek Ölmek
HATME-İ HÂCEGÂN f Nakşi tarikatı mensublarının fikri ve nazarı mâsivadan tecerrüd ederek, topluca muayyen dua ve zikirlerini sonuna kadar okumaları
HATME-İ MAHSUSA Hususi hatme Kur´andan veya hadisten alınan muayyen duaları okuyup bitirmek
HATN (HITN) Beraberlik, misil, denk olma, eşitlik
HATN Damat * Sünnet etme
HATNE Kaynana
HATR Devenin kuyruğunu kâh yukarı kaldırıp ve kâh aşağı vurması
HATR Ahdini bozmak, sözünde durmamak
HATR Atâ etmek, hediye vermek * Sağlamlaştırmak
HATRA Nehirlerde işleyen vapurların iskandil direği
HATRE Bir kere emmek
HATREBE (Hatribe) Dar gelirli olmak * Maaş sıkıntısı * Gevezelik etmek
HATREME Sütlü bulamaç
HATREŞE Çekirgenin bir şeyi yerken çıkardığı ses
HATRİB Daima beyhude ve mânasız konuşan
HATT Sınır Çizgi Hudud * Yazı El yazısı * Nâme Mektup * Gençlerde yeni çıkan bıyık veya sakal * Çizgi gibi uzanan belirsiz hafif yol * Deniz yalısı * Gemilerin hareketteki istikameti * Parmağın onikide biri olan bir ölçü * Ferman, buyruk Padişah emri * Geo: Sadece uzunluğu olan
HATT-I BÂLÂ f Tepelerin en yüksek noktalarından geçtiği itibar edilen çizgi Zirvelerden geçen hat
HATT-I BUTLAN İptal etmek gayesiyle bir kaydın veya künyenin üzerine çekilen çizgi
HATT-I DEST f El yazısı
HATT-I FÂSIL Ayırıcı çizgi, fasledici çizgi
HATT-I HAREKET Davranış Davranma tarzı Hareket tarzı
HATT-I HÜMAYUN f Padişanın el yazısı Padişahın emri
HATT-I İCTİMA-İ MİYÂH Suların toplandığı hat Dere, çay, nehir
HATT-I İSTİVÂ f Dünyanın kuzey ve güney kutuplarına aynı uzaklıkta olduğu ve dünyayı iki müsavi parçaya böldüğü farzedilen dâire çizgisi * Ekvator * Mevlevi semahânesinde, şeyhin oturduğu post ile meydan kapısı ortasında farzolunan çizgi
HATT-I MEVHUM Hayalî çizgi
HATT-I MİSMARÎ Çivi yazısı
HATT-I MUVÂSALA f Erişme ve vâsıl olma yolu Birbirine kavuşup buluşma ve birleşme yeri Birbirine münasebet kurabilme yolu
HATT-I MÜDÂFAA Savunma hattı, müdafaa hattı
HATT-I MÜNHANÎ f Eğri çizgi Eğilen hat
HATT-I MÜNKESİR Geo: Kırık çizgi
HATT-I MÜSTAKİM f Doğru çizgi * Doğru yol Doğruluk üzere olan şey
HATT-I NISF-ÜN NEHAR Meridyen Ekvatora dik olarak geçtiği farzedilen dairelerin her biri
HATT-I ŞAKUL Çekül doğrultusu Yer çekimi istikametinde, dünyanın merkezine doğru
HATT-I ŞEHRİYARÎ Tar: Padişahın yazısı manâsına gelen bir kelimedir Eskiden padişahlar "hatt-ı hümayun" "hatt-ı şerif" adı verilen emirleri kendi el yazılarıyla yazdıkları gibi, başkalarına yazdırdıklarının başına da imzalarını koyarlardı İşte bu türlü vesikalardaki padişahların el yazılarına "hatt-ı şehriyarî" denilirdi
HATT-I UFKÎ f Düz hat Ufki hat
HATT-I VÂSIT Geo: Kenarortay Üçgenin köşelerinin her birini karşı kenarın orta noktasına birleştiren doğru parçaları
HATT-I ZERENDUD Altunla yazılmış celi yazılar
HATT Bir şeyi yukarıdan aşağıya indirmek * Ucuzlatmak * Cilâ vurmak * Bırakmak
HATT Yolmak * Çekmek
HATTA Harf-i atıftır, gaye bildirir Ve (fazla olarak, kadar, bile, dahi, hem de) mânalarına gelir
HATTAB Oduncu Odun satan
HATTAF Kırlangıç kuşu * Kapıp kaçıran, kapıp aşıran
HATTAN Sünnetçi
HATTAR (Hatur) Gaddar * Hud´akâr Hilekâr
HATTAR Süngü vuran
HATTAT Çok güzel yazı yazan san´atkâr
HATT-AVER Sakalları yeni çıkmaya başlayan genç
HATTİYYE (C: Hatyât) Canı, kıymeti yüce olmak * Küçük ok
HATT-ŞİNAS f Yazı uzmanı, yazıdan anlayan
HATUN (C: Havâtın) Kadın Hanım * Tar: Yüksek şahsiyetli kadınlara veya hakan eşlerine verilen ünvan
HÂTUN-U KIYAMET Hz Peygamberimizin (ASM) kızı Hz Fatıma´ya mecaz yoluyla söylenen bir tabirdir
HATUT Yeri tırnağıyla kazıyıp çizgiler çizen vahşi sığır
HATUT Tez yürüyüşlü yedek atı
HATV Adım adım yürümek, adım atmak
HATV Saçak bükmek
HATV Rengin değişmesi* Engel olmak, menetmek * İplik bükmek
HATVE (Hutve) Adım Bir adım atışta iki ayak arasındaki mesafe Bir adım atmak
HATVE-İ TEKARRÜB Yaklaşma adımı
HATVE-ENDAZ f Adım atan
HATVE-ENDAZÎ f Adım atıcılık
HATVE-ŞÜMAR f Adım sayan * Çekinerek ve ihtiyatla yürüyen

Alıntı Yaparak Cevapla