Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat H Harfi
H Harfi
HEB (Vehb den) Bağışla, lutfet (mânasına emir, duâ)
HEBA İnce toz * Boş Beyhude Nâfile Faydasız İsraf Ziyan * Aklı az olan
HEBAEN MENSURA Boşuna olarak Faydasız yere dağılmış
HEBAL Avcı, sayyad
HEBB Uykudan uyanmak * Gâib olmak
HEBBAR Çok fazla kılı olan sırtlan veya maymun
HEBBE Vak´a * Zamandan bir asır
HEBBİHÎ Sallana sallana yürüyen kişi
HEBBUR Ufak inci
HEBC Vurmak * Ağırlık
HEBEC Devenin memesinde olan verem
HEBENKA Ayak parmaklarını dikip ökçesi üzerine oturmak
HEBENNEKA Ahmaklığı darb-ı mesel olmuş bir kimsedir * Mc: Zeki ve becerikli olmadığı halde kendini öyle sanan
HEBETA Çukur yer
HEBH Sallanmak
HEBHAB Serap
HEBHEBE Dâvet
HEBHEBÎ Çoban * Hizmete koşan yiğit
HEBÎB Rüzgâr, yel
HEBİD Hanzal otu tohumu
HEBİHA Yürürken sallanan kadın
HEBİR Çukur yer
HEBİT Zayıf, ince deve
HEBİT Korkak kimse
HEBL Ölüm, mevt * Taaccüb makamında kullanılır
HEB-LENÂ Bize lutfet Bize ihsan et, bağışla
HEBR (C : Hübur) Çukur yer * Kesmek * İki dağ arasında olan düz yer * Etli, semiz olmak
HEBRA Şişman kadın
HEBRAKÎ Demirci * Yabani öküz
HEBRE (C : Heberât) Et parçası
HEBREME Obur Yemeğe düşkün * Geveze
HEBS Şâdlık, sürür, neşe, neşat * Döşemek
HEBS Hareket
HEBŞ Cem´etmek, toplamak * Kazanmak, kesbetmek
HEBT (Hübut) İniş Aşağı inme * Aşağı indirme Bir yere inip konmak * Nüzul, illet, maraz * Zayıflama * Bir memlekete birisini dâhil ettirmek * Eksiltmek * Kötü bir hale uğratmak
HEBT Birbiri ardınca vurmak
HEBUL Yavrusu kalmayan deve
HEBUT İniş yer
HEBV Ateşin sönmesi
HEBVE Toz * Tozlu yol
HEBY (HEBYE) Küçük câriye
HEBZ Sür´at yapmak, hız yapmak
HECA (Hece) Dilin ve ağzın bir hareketi ile çıkan bir veya birkaç harf Harflerin sesi Harflerin seslendirilmesi * Elif-bâ sırasına göre dizili harfler Bir sözü harfleri ile söylemek * Şekil Kıyâfet * Yemek * Sükut etmek, susmak
HECACE (C : Hecâcât) Kurbağa
HECAGÛ f Nazım veya nesir yoluyla birinin aleyhinde bulunan Birini zemmeden, bir kimseyi hicveden
HECCAV Çok hicveden Hiciv söyleyen (Bak: Hicv)
HECE (Hecâ) Bir defada söylenebilen, bir veya birkaç harfden meydana gelen sözcük * Harfleri birer birer söyleyerek okuma
HECEF Yaşlı devekuşu * Ağır ve boş kimse
HECEMAT Hamleler, taarruzlar, hücumlar
HECENNA´ Uzun ve şişman gövdeli kimse * Başı dazlak, yaşlı kimse * Başı dazlak olan devekuşu
HECES Gönüle düşen hatıralar
HECE VEZNİ Türklerin eskiden kullandıkları nazım âhengi ölçüsüdür ki, buna "parmak hesabı" da denir Parmak hesabı, Türk edebiyatının başlangıcından XI yy a, yani Türklerin aruz veznini öğrenmelerine kadar Türk nazmının yegâne âhengi idi Aruz vezni kabul edilmekle beraber, hece vezni terkedilmeyerek yine halk edebiyatında kullanılagelmiştir Hece vezninin 3 den 16 ya kadar muhtelif heceli ölçüleri vardır En çok kullanılanları 7, 8, 11 ve 14 lü hecelerdir
HECHECE Çağırmak
HECİ´ Yer yarığı * Derin dere
HECİL İki dağ arasındaki çukurca kısım Vâdi
HECİME Tulukta biriktirilip ekşitildikten sonra içilen ve köremez denilen süt * Yoğurt
HECİN Pek hızlı yürüyen bir cins deve * Arap atı ile diğer cins attan doğmuş melez at
HECİR Yaz mevsiminde öğle vaktindeki sıcaklık * Otun kuruması * Büyük havuz
HECL İki dağ arasındaki çukur ve düz yer * Atmak
HECM Hamle etmek Saldırmak * Büyük kadeh
HECME şiddet, sertlik
HECMET-ÜŞ-ŞİTÂ Kışın şiddeti Soğuğun sertliği
HECMEC Koç
HECR Ayrılık, firak * Tıb: Sayıklamak Hezeyan (Bak: Hicr) * Çok sıcak günlerde öğle vakti
HECR-İ CEMİL Kalben ve fikren onlardan uzak durup fiillerinde onlara uymamakla beraber, kötülüklerine karşılık vermeğe kalkışmayıp müsamaha, idare ve güzel ahlâk ile hüsn-i muhalefet etmek (E T )
HECS Gönüle düşen hâtıralar
HECV (Hicv) Medh ü senânın zıddı Kötüleme Birisi hakkında kötülemek için söylenen söz veya manzume (Bak: Heccâv)
HEDA Sakin olmak
HEDAD Yemen´de bir kabile
HEDAHÎD (Hüdhüd C ) Hüdhüdler, çavuş kuşları, ibibikler
HEDAYA (Hediye C ) Hediyeler Lütuf ve ihsanlar Bağışlar
HEDB Meyve toplamak * Davar sağmak
HEDBE Ufak tesbih böceği
HEDCAN Yavaş yürüyüş
HEDD Binayı gürültüyle yıkıp göçürmek Çok ihtiyarlayıp düşkün hâle gelmek * Zayıf ve korkak
HEDDAM Çok keskin kılıç
HEDDE Duvarın yıkılmasından çıkan gürültü
HEDEB Ensiz, uzun ve ince yaprak * Servi yaprağı
HEDEF Nişan noktası * Emel Varılmak istenen gaye * Yüksek, bülend * İri vücudlu adam * Bir işe yaramayan, tembel ve uykucu olan (L R )
HEDEF-İ ÂMÂL Gaye-i hayâl Ulaşmak istenilen hedef
HEDEL Devenin dudağının sarkık olması * Bir şeyi aşağı indirmek
HEDEM Binadan yıkılan taş ve kerpiç
HEDER Boşa gitme Yok yere faydasız giden * Ölüme giden
HEDHED Suâl etmek, sormak * Ötmek * Çocuk sallamak
HEDHEDE Bağırma, ötme * Devenin bağırması, kuşun ötmesi
HEDÎ (C : Hevâdî) Mürşid * Boyun
HEDÎL Erkek güvercin Güvercin sesi
HEDÎR Güvercin kuşlarının ötmesi * Aygırın kişnemesi
HEDİYE Parasız verilen, bağışlanan şey Armağan
HEDİYE-İ DENDÂN Diş kirası
HEDİYETEN Armağan olarak, hediye olarak
HEDİYY (Hediye C ) Atiyyeler, hediyeler
HEDK Kırmak
HEDLAK Dudakları sarkık olan
HEDM Yıkmak, harab etmek Parçalamak, mahvetmek * Birisine vurup belini kırmak (Râgibâ, düşmanın aldanma tevazularına Seyl, divârın ayağın öperek hedmeyler )(Râgıp Paşa)
HEDM (HİDM) (C : Ehdâm) Eski elbiseler
HEDMELE (C : Hedmelât) Ağacı çok olan kumlu yer
HEDN Vakar, ciddiyet
HEDNE Sükun, sessizlik, durgunluk
HEDR Galeyan etmek * Ot büyümek * Güvercin ötmek
HEDS Sürmek * Reddetmek * Haykırıp bağırmak
HEDUC Eserken gümleyen rüzgâr
HEDY Cenab-ı Hakk´ın rızası için veya ihramda iken yapılması yasak olan herhangi bir fiili işlemekten dolayı kusurunu affettirmek ricasiyle, keffaret olarak Harem-i Şerif´e götürülen veya kendisi veya parası gönderilen kurban
HEFAF Hafif berrak nesne
HEFAFE Parlamak
HEFEVAT (Hefve C) Yanlışlıklar, yanılmalar * Ayak kayması Sürçmeler, kaymalar
HEFFAT Ahmak
HEFHAF Yeynicek, hafif mizaçlı kimse
HEFHEFE İnce belli olmak
HEFÎF Sür´atli seyir
HEFT Hafiflik sebebiyle uçup dağılmak * Hafif mizaçlı olup, her dile geleni söylemek * Vurmak
HEFT f Yedi sayısı
HEFTÂD f Yetmiş 70
HEFT-AHTER f Yedi gezegen Yedi seyyâre
HEFTAN Zırhın altına giyilen pamuklu elbise * Üstten giyilen kürk biçiminde süslü elbise Kaftan (Eskiden ekseriyetle taltif için, büyük kimseler tarafından liyâkat sahiplerine giydirilir veya üstlerine atılırdı )
HEFT-ASMAN Yedi kat gök
HEFT-DANE Aşure adı verilen bir cins tatlıyı yapmakta kullanılan yedi çeşit tahıl
HEFT-DERYA Yedi deniz Pasifik okyanusu, Atlas okyanusu, Karadeniz, Akdeniz, Taberiye, Aral ve Hazer
HEFTE Yedi günlük müddet olan hafta
HEFT-ELVAN Yedi renk * Türlü yemeği
HEFT-ENDAM Vücudumuzda yedi organ
HEFT-GÂNE f Yedi türlü olan Yedi tane
HEFT-HUN f Cehennemin yedi tabakası
HEFT-KALEM Yedi çeşit yazı Tâlik, sülüs, tevki, muhfak, reyhanî, rik´a ve nesih
HEFT-KÂR f Yedi türlü iplikle dokunmuş kumaş
HEFT-MERD f Yedi büyükler (Kutub, gavs, ebdâl, ahyâr, evtâd, nücebâ, nukabâ)
HEFT-RENG f Yedi renk
HEFTÜM f Yedinci
HEFV Açlık
HEFVAN Yanılma, yanlışlık * Süratle gitme, hızla gitme * Ayak kayıp sürçme
HEFVE (C : Hefevât) Sürçme, ayak kayması * Mc: Hata, yanılma Zelle
HEGEMONYA yun Kuvvetle ve kıymetli vasıflarla olan üstünlük * Bir devletin başka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüğü ve baskısı
HEHCA´ Kerim, cömert kimse
HE´HE´ Deveyi yulafa çağırmak * Gülegen adam
HE´HEE Deveyi yulafına çağırıp hey hey demek
HEJDEH f Onsekiz sayısı
HEK´A Menazil-i Kamer´den bir yıldız * Atın göğsü üstündeki dâire
HEKHEKA Az birşey verme * şiddetli seyir
HEKİM (Bak: Hakîm)
HEKİR Taaccüp eden, şaşıran
HEKK şiddetli yağmur * Kılıçla vurmak
HEKM Halka şerle taarruz etmek
HEKR Taaccüp etmek, şaşırmak
HEKTAR Fr Yüz ar değerinde ölçü birimi
HEKTOMETRE Fr Yüz metrelik uzunluk ölçü birimi
HEKUR Uzun, tavil
HEL Arapçada soru cümlesinin başına gelen bir harf olup; $ em bel kad edatları yerinde ve ceza mânasına emri ve bazan isbat, bazan da nehiy için kullanılır
HEL´ (HİL´) Oğlak (Müe: Hel´a)
HELA´ Korku * Feryad * Hırs
HELAHİL (Hülhül C ) Tesiri pek kuvvetli ve öldürücü zehir Panzehiri olmayan ağu
HELAHİL-RİZ f Öldürücü zehir saçan
HELAK Yıkılma, bitme, mahvolma * Harislik ve pek düşkünlük * Azab Korku, havf * Fakr
HELAKET Yıkılma mahvolma Felâket
HELAL Allah´ın müsaade ettiği şey Haram olmayan Dinî bakımdan kullanılmasında, yenilip içilmesinde, dinlenmesi veya bakılmasında yahut dokunulmasında nehiy olmayan * İhramdan çıkan hacı
HELALÎ Bürüncük ve pamuk karışımından yapılan bir cins yeli bez * Yaldızlı bakırdan vaya tahtadan mahfazası olan eski sistem saat * Helâl ile alâkalı olan
HELALLI Zevce, karı, menkuha Nikâhlı kadın
HELAL-ZADE Helâl doğmuş, meşru ve nikâhlı ana-babadan dünyaya gelmiş çocuk * İyi adam, fenalık yapmaktan çekinen Sâlih, afif, nâmuskâr
HELC İtimat etmeyecek söz söylemek
HE´LE (HÂLE) (C : Hâlât) Ay ağılı, dâire-i kamer
HELECAN (Bak: Halecan)
HELEK İki dağın arası
HELEKE Helâk * Düşen
HELEL Örümcek ağı * Korku * Yağmur evveli
HELESAYA ÇIKMAK Eskiden ramazanlarda iftardan sonra para toplamak için çocuklar tarafından teşkil edilen çalgılı heyetlere katılanlar tarafından nakarat makamında söylenen bir tabirdir Dilenciliğin kibarcalarından sayılır
HELEZON Saat zenbereği gibi gittikçe daralan daire şekli Sümüklü böcek kabuğu şeklinde olan
HELEZONÎ Helezon şeklinde olan Sümüklü böcek kabuğu şeklinde olan, gittikçe darlaşır daire biçiminde olan
HELHEL Seyrek, ince, dakik şey * Öldürücü zehir
HELHELE Okuyucunun tesirli nağmeyi tekrar etmesi * Unu seyrek elekten elemek * Teenni ile encamını beklemek * Bir şeye pek yaklaşıp çatmak
HELÎCE Saçaklı seccade
HELİKOPTER Fr Pervanesi tepesinde bulunan ve olduğu yerde durabilen, dikine kalkış ve iniş yapabilen bir uçak
HELÎLE Tıb: Tohumları tıbda müshil olarak kullanılan bir bitki
HELÎME Buğday ve pirinç gibi bazı hububatın kaynamasıyla hâsıl olan koyu ve yapışkanlı su
HELKAM Yaşlı kadın, acuze
HELKES Alçak adam
HELLAB (HELLÂBE) Yağmurlu soğuk rüzgâr
HELLE (C : Hilâl) Azıcık sesi yükseltmek
HELLÜM Beri gel (mânasına gelir )
HEL MİN MEZİD Daha yok mu Daha olmayacak mı mânâlarında kullanılır
HELS Cemaat, topluluk
HELS Çok hayır * Gizlemek, saklamak
HELSAS Cemaat, topluluk
HELTAT Cemaat, topluluk
HELTÎ Bir ot cinsi
HELU´ Sabrı az, hırsı çok olan Sabırsız olup her halini halka şikâyet eden insan
HELUK Helâk olucu, helâk olan * Fâcire kadın Kötü hayata alışmış kadın
HELÜMM "Tez getir" mânasına gelir
HELÜMME CERRA (Helümme cerren) "Var kıyas eyle  Çek beri getir " gibi kinâye için söylenen bir tabirdir
HELVA´ Hızlı yürüyüşlü davar
HELVA-GER f Helvacı
HELVA-HANE f İçinde helva pişirilen genişçe ve derinliği az tencere * Tar: Saray için her türlü tatlı yiyeceklerin yapılmasına yarayan saray mutfağının bir bölümü
HELVA SOHBETLERİ Eskiden kış mevsiminin başlıca eğlencelerinden biriydi Bu eğlenceler, her sınıf halk arasında rağbetteydi Devlet erkânı, vükelâ, zengin konak sahibleri ve orta halli halk kendi imkânları ölçüsünde helva sohbetleri düzenler, eş ve ahbabına ziyafetler verirdi Vükelânın düzenlediği sohbetler tantanalı ve hayli masraflı olurdu Bu sohbetlere zamanın şairleri, edebiyatçıları, nükte ve sohbetleriyle meşhur olmuş kişiler, sazende ve hanendeler davet edilirdi Kışın en soğuk kırk günü olan erbain´i sağ ve sağlıklı olarak geçirenler kurbanlar keser ve helva sohbetleri bundan sonra düzenlenirdi Sohbetin en renkli eğlencesi keten helvası yapımıydı (O T D S )
HELVAYÎ Helva satan Helvacı
HELYOSTAT Yansıyan güneş ışınlarını, belli bir doğrultuya yöneltmeğe ve bu doğrultuda tutmaya yarayan bir ayna ile bir ayar sisteminden meydana gelen tertibat
HELYOTERAPİ Fr Güneşle tedavi
|