Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat H Harfi

Eski 11-04-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat H Harfi



H Harfi

HI Arabça alfabede dokuzuncu harftir Ebced hesabına göre 600 sayısına işaret eder
HIBA´ Atâ, bahşiş, hediye
HIBA Yağmurdan korunmak için kurulan çadır Tente
HIBAB Sevişmek, muhabbet
HIBAB (C: Havâbibe) Hısımlık, yakınlık, akrabalık, karâbet
HIBALE Kement
HIBAT Yüzde olan dağ ve nişân * Davarın ayağında ve uyluğunda yapılan işâret
HIBAZET Ekmek yapma mesleği, ekmekçilik
HIBB Muhabbet * Habib Yoldaş
HIBB Bahadırlık, kahramanlık * Gammazlık
HIBBE Hımhım otunun tohumu
HIBHER Galiz, kaba
HIBIK Uzun, tavil * Hızlı yürüyüşlü at
HIBK Yellenmek
HIBNE (C: Hıben) Büyük çıban
HIBRAK Yellenme
HIBRE Tecrübe etmek, denemek, sınamak
HIBRE (HABRE) (C: Hıber-Hıberât) Yemeni, alaca renkli bez
HIBSE Yaramaz, habis nesne
HIBTE Azıcık süt * Bir içim su
HIBVE (HUBVE) (C: Hubâ) Gökyüzüne yayılmış büyük bulut * Dizlerini büküp, mak´adı üzerine oturup, elleri dizleri altından bağlamak * Bele takılan şey
HICCE (C: Hıcec) Bir kere haccetmek * Sünnet
HIÇKIRIK t Fazla yemekten ve asabi sebeplerden diyaframın kasılması ve akciğerlerdeki havanın şiddetli ve gürültülü bir şekilde dışarı atılması * Boğaz tıkanacak surette ve derinden iç çekerek ağlama
HIDA´ Hile
HIDAC Eksik, noksan
HIDANE (Bak: Hızane)
HIDARE Oturma, ikamet
HIDEB şişman gövdeli kimse
HIDEMAT (Bak: Hidemat)
HIDEMM Bahşişi çok olan kimse
HIDÎV f Vezir, âsaf * Kral nâibi * Osmanlı Padişahı Abdülaziz zamanında (1861 - 1876) Mısır valilerine verilen ünvan Sultan Abdülaziz, hıdîv ünvanını Büyük Fuad Paşa´nın arzusu üzerine ilk olarak Kavalalı Mehmed Ali Paşa´nın torunu olan İsmail Paşa´ya verdi (8/6/1867) İsmail Paşadan sonra oğlu Tevfik Paşa, daha sonra da Abbas Hilmi Paşa, Mısır Hıdîvi oldular Mısır hıdîvleri protokol bakımından şeyhülislâm ve sadrazam ile aynı derecede idiler
HIDÎVÂNE f Bir vezire veya Mısır hıdîvine yakışır şekil ve surette
HIDK Kesmek * İhâta etmek, kaplamak, içine almak
HIDN Koltuk altından yan başına varana kadar, kucak * Nahiye * Canip, taraf
HIDR Mâni, engel * Perde, hâil
HIDRELLEZ (Hıdırellez) Rumi Nisan ayının 23 gününe verilen addır Bu tarih 6 Mayıs´a tekabül eder Doğrusu Hızır ve İlyas´tır
HIFA´ Her şeyin örtüsü ve perdesi * Kırba örtüsü
HIFAF Yeyni, hafif
HIFAZ Gayret * Vefalılık
HIFAZ Gelin düğünü
HIFF Hafif, zayıf nesne
HIFFE YeynilikHafiflik, zayıflık
HIFRÎ Bir otun adı
HIFŞ Küçük ev
HIFY(E) Yalın ayak yürümek
HIFZ Saklama Koruma Siyanet Muhafaza * Ezber etmek Hatırda tutmak Kur´an´ı ezberde tutmak
HIFZ-I BİLAD U İBAD Şehirlerin ve şehir ahalisinin korunması
HIFZ-I EMANET Canı muhafaza etme * Bırakılan emaneti koruma
HIFZ-I HUKUK Hak ve hukukları muhafaza etme
HIFZ-I KUR´AN Kur´an-ı Kerim´i tamamıyla ezberleme
HIFZ-ÜL LİSAN Dili, günah ve lüzumsuz olan sözlerden korumak Kötü ve fena sözlerden dilini muhafaza etmek (İhtiyaçtan fazla söz söylememek mendubdur)
HIFZE (C: Hafâyiz) Gadap etmek, hiddetlenmek, kızmak * Gayret etmek
HIFZISSIHHA (Hıfz-üs sıhha) Sağlıklı yaşamak için doğrudan doğruya kişi ve içinde bulunan çevrenin sağlıkla alâkalı şartlarını tetkik edip inceleyen, gerekli tedbirleri olan ve bu çeşit çalışmalardan bahseden hekimlik kolu veya sağlık bilgisi * Sıhhatini korumak Sağlığını muhafaza etmek
HIKAB Arap kadınlarına mahsus bir nevi kumaştır, onu bellerine kuşanıp süslerini ve zinetlerini ona takarlar
HIKB (C: Ahkâb) Uzun zaman, dehr
HIKBE (C: Hıkeb) Yıl, sene * Seksen yıl
HIKD Kin, buğz, adâvet * İntikam almak için fırsat beklemek
HIKF Kumun bir yere toplanıp yığılarak tepe gibi olması
HIKK(A) (C: Hukuk - Hıkâk) Üç yaşını tamamlayıp dördüne girmiş deve
HIKMIK ETMEK t Bir işten veyahut bir suale cevap vermekten kaçınmak için esassız bahaneler ileri sürmeye çalışmak Tereddütlü davranmak
HILA´ Göze çekilen sürme
HILAB Yırtıcı hayvan veya yırtıcı kuş pençesi
HILABE Aldatmak, hud´a
HILACE Hallaçlık
HILAF (C: Ahlâf) Söğüt ağacı * Muhalefet etmek, karşı gelmek
HILAL (C: Ahılle) Diş arasını ayıklamakta kullanılan nesne Dostluk
HILAS Kara ile ak arasında olan çocuk
HILAS Her nesnenin dibine çöken ağırlığı
HILB Kalble karın arasında olan perde
HILBİD Küçük deve
HILF Birbirine yardım etmek * Ahdetmek
HILF Meme başı
HILFE Muhalefet etmek, karşı gelmek * Biri gidip diğeri geriye gelmek * Biçildikten veya yandıktan sonra biten ot * Sonra biten yemiş
HILK Boğaz balgamı
HILK Hükümdar mührü * Çok mal
HILKID Kötü ahlâklı ve ağır ruhlu kimse
HILKÎ (Bak: Hilkî)
HILL Helâl * Kâbe ile mikat arası
HILLE Mekân ismi "Büluğ" mânâsına mastar
HILLE Kılıç gediği
HILLÎFÎ Bir kimseyi yerine bırakmak
HILM Dost
HILS (C: Ahlâs) Yünden veya kıldan yapılan ve palas denilen döşek * Büyük ve kuvvetli olan dişi deve
HILT Bir şeye karışık, karışmış bulunan * Eski tıbda: Ahlât-ı erbaa (Kan, salya, safra, dalak) dan birisi * Soyu, nesebi karışık kimse
HILT-I MAHMUD Vücudun sağlam ve sağlıklı oluşu
HILT-I REDÎ Vücudun hastalanmasına sebebiyet veren madde * Bir şeye karışmış olan şey
HILTA İşret * Muaşeret
HILYE Güzel sıfatlar, iyi hasletler * Süs, zinet * Peygamberimiz HzMuhammed´in (ASM) evsafı ve bundan bahseden kitab
HIM´ Kurt * Hırsız
HIMA Kimsenin giremediği mahfuz otlak * Sultan için korunup hıfz edilen çayır
HIMAM Ölüm, mevt
HIMAR (C: Hamir - Humur) Eşek
HIMAR (C: Humr-Humur) Kadınların başlarına sardıkları bez
HIMARE (C: Hamâyir) Ayak üstü * Havuzun etrafına koydukları taş * Avcıların av vurmak için çevrelerine ev gibi dizdikleri taşlar
HIMAS Karnı aç kimseler
HIMASA İnce bellilik
HIMBIL Budala ve miskin
HIMDID Havuz dibinde olan döşeme
HIMHIM Burundan konuşan Sesleri burnundan çıkararak konuşan kimse * Burnundan çıkan ses gibi boğuk * Arap diyarında biten bir ot * Çok siyah
HIMLAK (C: Hamâlik) Gözün etrafı
HIMRE Bir şeyin bozulup şekil değiştirmesi
HIMS Üç gün deveyi susuz bırakıp, dördüncü günü su vermek * Alaca yemeni bez
HIMTAT Ot arasında olur bir nakışlı böcek
HIMVE Hastanın yemek yememesi
HIMYE Tıb: Hastanın, hekim tarafından verilen ilaçlarla kanaat edip ve tavsiyelerine uyup o hududun dışına çıkmaması
HIMYET Yemek yememek Perhiz yapmak
HINA (HINNÂ) Kına
HINAF Devenin yulardan burnunu çözmesi * Deve bileğinde olan yumuşaklık
HINAÎ Kına satan, kınacı
HINAK (Hanak C) Kızmalar, darılmalar, kin tutmalar, haset etmeler
HINAK İdam ederken boyna geçirilen ip
HINAS (Hünsâ C) Kendisinde hem erkeklik ve hem de dişilik özelliği taşıyanlar
HINAT (Hınta C) Buğdaylar
HINATA Buğday satmak
HINAYE Burun ucu
HINC Her nesnenin aslı * Meyl ettirmek, eğmek, yöneltmek
HINCAHINÇ Ağzına kadar ve tıka basa dolu Dopdolu (Bu tabir bir yer veya taşıt için kullanılır)
HINCER (C: Hanâcir) Hançer
HINDELİS Ağır yürüyüşlü deve
HINDİS (C: Hanâdis) Katı karanlık
HINEZKAR Kısa boylu kişi
HINN Cinden bir tâife
HINNA Kına Saça, sakala veya kadınların, parmaklarının uçlarına sürdükleri sarımtırak pembe boya ve bunun esası olan toz
HINNAB Uzun boylu
HINNUS (C: Hanânis) Hınzır eniği
HINS Bâtıldan hakka veya haktan bâtıla meyletmek Yeminini bozmak Günah
HINS-I YEMİN Yemininde durmayıp bozmak Nakz-ı ahd da denir
HINSIR Küçük parmak Serçe parmak
HINSÎR Alçak, soysuz, âdi
HINTA Buğday
HINTAR Çok acıkmak
HINYE Yay
HINZAB Kısa boylu * Yaban havucu
HINZIB (HUNZEB) Kokmuş et parçası Bir lâkap
HINZIR (C: Hanâzır) Domuz (Beğenilmeyen birisine hakaret için mecazen söylenir) * Pis ve katı kalbli kimse
HINZİMAN Cemaat, topluluk * Taife
HINZÎRE (C: Hınzırât) Hileci ve fitnekâr kadın * Dişi domuz
HINZİYAN Faydasız ve mânasız sözler konuşan
HINZÎZ (C: Hanâzız) Enenmemiş veya enenmiş erkek davar
HIR Hırıltı * Kavga, dövüş
HIRA Mekke-i Mükerreme´nin civarında bulunan ve Hz Peygamber´e (ASM) ilk vahyin geldiği mağaranın ismidir Bu mağaranın bulunduğu dağa Hırâ dağı denildiği gibi, Harrâ veya Cebel-i Nur da denilmektedir
HIRA Zayıf, cılız * Küçük, ufak
HIRABE Deve hırsızlığı yapmak
HIRAFE Acılık * Tezlik
HIRAK Hareket
HIRAM f Sallanma, salına salına naz ve edâ ile yürüme
HIRAMAN f Salınarak naz ve edâ yaparak yürüyen
HIRASET Koruma * Bekleme, bekçilik etme, muhafaza etme
HIRAŞ f "Tırmalayan, kazıyan" anlamıyla bileşik sıfatlar yapar Meselâ: Dil-hıraş $ : Gönlü tırmalayan, inciten Samia-hırâş $ : Kulak tırmalayıcı
HIRBA Bukalemun adı verilen keler cinsi * Güneşin bulutlara aksetmesinden hasıl olan renkler
HIRBAK Sahabeden bir kimsenin adı ki, ona "Zülyedeyn" de derlerdi * Def´etmek, kovmak * Yellenmek
HIRBAŞ Fesâd vermek * Acı bir ot
HIRBÜRE Kavun
HIRÇIN Pek inatçı, titiz
HIRDAVAT Ehemmiyetsiz şeyler, öteberi * Demirden mâmul eski âlet (Bak: Hurdevat)
HIRED f Akıl, fikir, zihin İnsandaki düşünce ve anlayış kuvvesi
HIRED-ÂMUZ Öğreten, öğretici, muallim
HIRED-ÂŞUB f Akıl dağıtan
HIRED-FERSA f Akıl yorucu
HIRED-MEND (C: Hıredmendân) f Akıllı, anlayışlı
HIRED-MENDÎ Akıllılık
HIRED-PESEND Akıllı, zîakıl, düşünen
HIRED-SUZ f Şaşırtıcı, akıl yakıcı
HIRFET Geçinmeğe medar (sebeb) olan iş, san´at Devamlı meşgul olunan iş
HIRFU´ Pamuk
HIRIZMA Azgın hayvanların ağzına veya ayının burnuna takılan demir halka
HIRÎD f Satın alma
HIRÎDAR f Alıcı, müşteri, tâlib
HIRÎDE f Satın alınan, satın alınmış
HIRİSTİYANLIK (Bak: İsevî)
HIRK (HIRRÎK) Cömert, kerim
HIRK Törpülemek * Kızgınlıktan dolayı dişini gıcırdatmak * Bir şeyi dürtmek
HIRKA Bez parçası Bezden mâmul elbise * Tas: Mânen dünya zevk u safâsından çekilip kendini ibadete verenlerin elbisesine hırka-i tecrîd denir
HIRKA-İ SAADET Cenab-ı Peygamber´in (ASM) İstanbul´da Topkapı Sarayı´nda gümüş sandık içinde muhafaza edilen hırkasıdır Mısır´ın fethi üzerine Mekke Şerifi tarafından diğer emanat-ı mübareke ile beraber Yavuz Sultan Selim Han´a hediye edilmiştir Hırka-i Şerif de denir (OTDS)
HIRKA-İ SAADET DAİRESİ İstanbul´da Topkapı Sarayı´nda "mukaddes emanetlerin" bulunduğu yer Burada yüzyıllardan beri, başta Peygamberimiz HzMuhammed´in (ASM) hırkaları olmak üzere İslâmî nitelikte birçok mukaddes eşya saklanmaktadır Bu eşya Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim tarafından, Mısır´ın fethinden (1517) sonra İstanbul´a getirilmiştir
HIRKA-İ ŞERİF (Bak: Hırka-i Saadet)
HIRKAPUŞ f Hırka giyen, derviş
HIRKAPUŞANE f Fakircesine, dervişçesine
HIRKAPUŞÎ f Fakirlik, dervişlik
HIRKAT Hararet, sıcaklık, yanma
H

HIRMAN Mahrumluk, mahrumiyet * Ümitsizlik, ye´s
HIRMAN Yalan, kizb
HIRMELE Akılsız kadın
HIRNIK (C: Harânik) Tavşan yavrusu * Bir şâire kadın
HIRPADAK Birdenbire, hemencecik * Uygun bir şekilde, münâsib bir tarzda Tıpatıp
HIRPANÎ f Derbeder, perişan kılıklı, pejmürde
HIRRAN Boyun eğen, itaat eden, muti
HIRRE Susuzluk
HIRRÎC Bir kimsenin çıkardığı nesne
HIRRÎF Acılığından dili acıtan nesne
HIRRİK (C: Ehrak - Hurrak - Huruk) Cömerd, kerim Zarif
HIRRİT (C: Harârit) Delil * Hâzık * Mâhir, maharetli
HIRS Aç gözlülük Tamahkârlık * Kızgınlık * Şiddetli istek, arzu * Azgınlık(Hırs ile aculiyet sebeb-i haybettir Zira, müretteb basamaklar gibi fıtrattaki tertibe, teselsüle tatbik-i hareket etmediğinden haris muvaffak olamaz M)(Arkadaş! Esbab ve vesaiti insan kucağına alıp yapışırsa, zillet ve hakarete sebep olur Meselâ: Kelp, bütün hayvanlar içerisinde birkaç sıfat-ı hasene ile muttasıftır ve o sıfatlar ile iştihar etmiştir Hattâ sadakat ve vefâdarlığı darb-ı mesel olmuştur Bu güzel ahlâkına binaen, insanlar arasında kendisine mübarek bir hayvan nazarıyla bakılmağa lâyık iken, maalesef insanlar arasında mübarekiyet değil necis-ül-ayn addedilmiştirTavuk, inek, kedi gibi sair hayvanlarda, insanların onlara yaptıkları ihsanlara karşı şükran hissi olmadığı halde, insanlarca aziz ve mübarek addedilmektedirler Bunun esbabı ise, kelpte hırs marazı fazla olduğundan esbab-ı zâhiriyeye öyle bir derece ihtimam ile yapışır ki, Mün´im-i Hakiki´den bütün bütün gafletine sebep olur Binaenaleyh, vasıtayı müessir bilerek Müessir-i Hakiki´den yaptığı gaflete ceza olarak necis hükmünü almıştır ki tâhir olsun Çünki hükümler, hadler günahları affeder Ve beyn-en-nâs tahkir darbesini, gaflete keffaret olarak yemiştirÖteki hayvanlar ise, vesaiti bilmiyorlar ve esbaba o kadar kıymet vermiyorlar Meselâ: Kedi seni sever, tazarru eder Senden ihsanı alıncaya kadar İhsanı aldıktan sonra öyle bir tavır alır ki, sanki aranızda muarefe yokmuş ve kendilerinde sana karşı şükran hissi de yoktur Ancak Mün´im-i Hakiki´ye şükran hisleri vardır Çünki, fıtratları Sânii bilir ve lisan-ı halleriyle ibadetini yaparlar Şuur olsun olmasınEvet kedinin "Mır-mır" ları "Yâ Rahim! Yâ Rahim! Yâ Rahim!" dir MN)
HIRS-I CAH Makam ve rütbe hırsı
HIRS (Hurs) Takdir, kıyas * Altın veya gümüşten halka
HIRS Ayı
HIRS Saklamak
HIRS-BEÇE Ayı yavrusu
HIRSEK f Ayı yavrusu
HIRSEME Ayakkabının başı
HIRSİYE Geceleyin çalınan koyun
HIRŞA´ Yılan derisi * Yumurtanın üst kabuğu
HIRT Erkek keklik * Hastalıktan dolayı, kesilmiş gibi parça parça olan bulaşık süt
HIRTOPOZ (Argo) Anlayışsız, kaba, ahmak kimse
HIRTİT Kereviz
HIRVANÎ Tar: Düz yakalı önü ilikli bir çeşit elbisedir Şehzade Abdülmecid´in okumağa başlamasından dolayı yapılan törende, yakınlarının bu elbiseyi giymeleri istenmiş ve bu husus, devletin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi´de tebliğ edilmişti
HIRVAT Hırvatistan halkından veya bu halkın neslinden olan kişi
HIRVATÎ Tar: Sipahilerin başlarına giydikleri külâh tarzındaki başlık
HIRZ Melce´ Sığınılacak yer * Tılsım Cenab-ı Hakk´ın muhafaza etmesine dair yazılı duâ * Fık: Bir malın âdet üzere muhafazasına mahsus yer * Muhafaza etmek
HIRZ-I CAN Bağrına basıp canı gibi korumak Canı koruyan Canını teslim ederek sığınmak
HIRZ-I BİGAYRİHÎ Aslında eşya saklamaya mahsus olmayan, izin almadan girilebilen ve konacak malların yanında muhafızı olan yer (Yol, mescid, meydan gibi)
HIRZ-I BİNEFSİHÎ İçerisinde mal ve eşya saklamak için yapılmış, hazırlanmış ve içine izinsiz girilemiyen ev, dükkân, çadır, depo vs gibi mahaller (Kasa, sandık, dolap, çuval da bu hükümdedir)
HISA (C: Ahsâ) Sığır tersi
HISA´ Hayvanın hayalarını çıkarma, eneme, burma * İnsanı hadım etme
HISAL (Haslet C) Hasletler, huylar, tabiatlar Ahlâk
HISAL-İ HAMÎDE Medhe ve övülmeğe lâyık güzel huylar, güzel hasletler(Dost ve düşmanın ittifakı ile ahlâk-ı hasenenin, şahsında en yüksek derecede; ve bütün muamelâtının şehadetiyle secâyâ-yı sâmiye, vazifesinde ve tebligatında en âlî bir derecede ve din-i İslâmdaki mehasin-i ahlâkın şehadetiyle, şeriatında en âlî hısal-i hamîde, en mükemmel derecede bulunduğuna ehl-i insaf ve dikkat tereddüd etmez S)
HISAM Düşmanlık, çekişmek, kavga, mücâdele
HISAN Aygır, at
HISAN (Hasna C) Güzel kadınlar veya kızlar
HISAN Mümtaz kimseler, seçkin kişiler
HISANE Berklik, sağlamlık, sertlik, muhkemlik
HISAS Hisseler Paylar Nasipler * Kıssadan alınan dersler
HISASE (HISSE) Kabahat * Alçaklık, denâet
HISB Ucuzluk, bolluk
HISB Yay avazı Ok atma sırasında yaydan çıkan ses
HISIM Soyca ve evlenme neticesinde aralarında bağ bulunanların beheri Akraba
HISN Kale Hisar Sığınmağa, korunmağa mahsus sağlam yer
HISN-I HASÎN Çok kuvvetli, en sağlam korunma
HISREM Koruk * Bahil kimse
HISREME Üst dudağın derisinin sarkık olması
HISS Noksan, eksik
HISS (C: Hısas) Nasip, hisse
HISSA (Bak: Hisse)
HISSAN Mümtaz ve belirli kimseler Tanınmış iyi kimseler Ekâbirler
HISSET (Bak: Hisset)
HISSÎS Hâslık
HISSÎSA Bir kimseye, bir şeye mahsus olan hâl
HISVE (HISYE) (C: Haseyât) İki avuç dolusu * Azeryun otu
HIŞ´A Doğum anında ölen annenin karnı yarılarak çıkarılan çocuk
HIŞAŞ Başı küçük adam * Küçük başlı yılan * Devenin burnuna geçirdikleri burunduruk * Kuşlardan, dimağı olmayan * Çuval * Cânip, taraf * Sinir
HIŞF Geyik yavrusu
HIŞIR Kavun ve karpuzun kabuk kısmı * Olgunlaşmamış kavun * Kötü bir tabaklama neticesinde, bazı kısımları sert kalan deri * Mc: Kaba, görgüsüz ve salak kimse
HIŞM f Öfke, hiddet, gazap, kızgınlık
HIŞM-ÂLUD (Hışm-gîn, Hışmîn, Hışm-nâk) Kızgın, öfkeli
HIŞM-GÎN f Dargın, öfkeli, kızgın, darılmış, gücenmiş
HIŞM-NÂK f Kızgın, öfkeli, hiddetli, hışımlı
HIŞT Küçük mızrak şeklinde, ortasında ipten örtülü bir halka olan ve orta parmağa geçirilerek atılan eski bir savaş âleti * Kerpiç * Tuğla
HIŞT-I HAM Ham kerpiç Tam pişmemiş kerpiç Güneşte kurutulan kerpiç
HIŞT-I PUHTE Fırında pişirilmiş tuğla
HIŞTEK f Küçük kerpiç
HIŞT-TABE f Tuğla ocağı
HIŞT-ZEN f Kerpiç veya tuğla yapan kimse
HIŞV Geyik buzağısı
HIT´ Suç, günah Günah işlemek
HITAB Sözü âşikâre ve yüzüne söylemek * Seninle gayrin arasında olan kelâm
HITABET Hatiplik etmek
HITABİYYE Rafizî taifesinden bir bölük cemaat
HITAM (C: Hutum) Dizgin, yular
HITAN(E) Sünnet etmek
HITAR (Hatar C) Tehlikeler, hatalar
HITAR Misli, benzer, denk, eş * Bir çevreyi ihâta edip çevresini dolaşan nesne
HITAT (Hıtta C) Ülkeler, memleketler, diyarlar
HITBAN Ebucehil karpuzu
HITBE Huk: Bir kadının nikâhına talib olmaktır Evlenmeyi taleb eden erkeğe: "hâtıb", evlenmesi taleb edilen kadına da "mahtube" denir
HITR Az miktar vermek
HITR (C: Ahtâr) Boya otu * Çok miktar deve * Suyu çok olan süt
HITRE Azıcık vergi
HITTA Günahlardan istiğfar etmek * Başkasının üzerinden suçluluğu kaldırmak * (C: Hıtat) Diyar, ülke, memleket
HITTA-İ CESİME Büyük ülke
HIVA´ (C: Ahviye) Suya yakın toplanmış evler * Kaplayıp, toplayıcı olan
HIVAN (C: Huvn) Sofra
HIVAR Cevap vermek
HIVEL Zeval * Bir yerden başka yere intikal, tahavvül etmek
HIVKAL Zayıf olmak, zayıflamak
HIYABAN f Cadde İki tarafı ağaç dikili yol Bahçe yolu İki tarafı ağaçlı muntazam yol * Ortasından su akan ağaçlık yer * Tahrân´da büyük bir caddenin adı
HIYABE Ümitsiz ve mahrum olmak
HIYAKE Dokumak
HIYAL Hayvanın kısır olması
HIYAM (Hayme C) Çadırlar
HIYANAT (Hıyanet C) Hıyanetler, hâinlikler, kahpelikler
HIYANET Hâinlik Vefasızlık İtimadı kötüye kullanmak Sözünde durmayıp oyun etmek
HIYANET-İ VATAN Vatan hainliği Vatana hıyanet etme
HIYANETEN Kötülükte bulunarak, hıyanet ederek
HIYANETKÂR Hıyanet eden Hâin
HIYAR Hayırlılar * (C: Hıyârât) Huk: Bir işi yapıp yapmamada serbestlik Genel olarak bir anlaşmadan vaz geçme Hususi bir sözleşmenin fesh veya tasdiki Muhayyerlik Kendisinde böyle muhayyerlik bulunan kimse, yaptığı bir akdi diğer tarafın rızasına hâcet kalmaksızın bozabilir
HIYAR-I AYB Bir şeyde mevcud olan bir kusurun akitten sonra meydana çıkmasından dolayı âkitlerden biri için sabit olan muhayyerliktir
HIYAR-I RÜ´YET Bir şey hakkında görülmeden yapılan bir akitten dolayı, âkitlerden biri için görüldüğü zaman sabit olan muhayyerliktir
HIYAR-I ŞART Âkitlerden birinin veya herbirinin akdi, muayyen bir müddet içinde fesh veya icazetle infaz edebilmek hususunda muhayyer olmasıdır
HIYAR-I TAĞRİR Âkitlerden birinin diğer taraftan aldatılarak bir malı gabn-ı fâhiş ile satmasından veya satın almasından dolayı satış muamelesini fesh hususunda muhayyer olmasıdır
HIYAR-I VASF Bir akitte vücudu şart kılınan veya örfen meşhud bulunan mergub bir vasfın mevcud olmaması sebebiyle âkitlerden biri için sabit olan muhayyerliktir (Sağılır diye satılan bir ineğin, sütten kesilmiş olması gibi)
HIYARAT (Hıyâr C) İslâm hukukunda alışveriş meselelerine ait muhayyerlik hususları
HIYARE Otsuz, otu olmayan yer
HIYASA Kulak halkası * Dar etmek, darlaştırmak * Dikmek
HIYAT (Hâit C) Perdeler Mânialar
HIYAT İplik İbrişim * İğne
HIYATA Hıfzetmek, korumak, muhafaza etmek
HIYATA (HIYATET) Terzilik, dikiş dikme işi * Tıb: Ameliyat esnasında kesilip yarılan yerin tekrar kaynaması için dikilmesi * Ameliyatta dikiş için kullanılan bağırsak ve benzeri şeylerden yapılan iplik
HIYATET-HANE f Dikimevi, dikişevi, terzihane
HIYAZ (El-hıyaz) Havuzlar * Kadınlarda aybaşları, hayız kanları
HIYAZ(A) Suya dalmak
HIYAZET İlâve etmek, toplamak
HIYERE Beğenme, seçme Benzerlerinden ayırma * Seçkin, seçilmiş, beğenilmiş, ayrılmış
HIYERE-İ NÂS Seçkin kimseler, mümtaz kişiler
HIYERE Küfe yakınında bir şehrin adı
HIYFET Korku Gizlilik ve havf
HIYRE f Fersiz ve donuk göz
HIYRE-BAHŞ f Göz kamaştıran, aklı durduran
HIYRE-ÇEŞM f Kamaşık ve donuk gözlü * Cesur, atılgan * İnatçı, muannid * Utanmaz, hayâsız, arsız
HIYRE-DEST f Aldığı işi bozar olan (kimse) Eli sakar kişi
HIYRE-GÎ f Kamaşıklık, donukluk (göz hakkında) Şaşkınlık
HIYRE-KÜŞ f Sevilen, mahbub, sevgili * Haksız yere adam öldüren
HIYRE-RE´Y f Reyi zararlı olan, kötü reyli
HIYRE-SER f Sersem, alık
HIYRE-SERANE f Alıkçasına, sersemcesine
HIYRE-SERÎ f Alıklık, sersemlik

Alıntı Yaparak Cevapla