Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

İKA´ (Vuku´ dan) Vuku buldurmak Fena bir şey yapmak Meydana getirmek Yetiştirmek Düşürmek
İK´ Dayanma, istinad etme * Dayanacak bir şey verme
İKAB Şiddetli azab, eziyet, ceza
İK´AD Bir hükümdarın tahta oturtulması Oturtmak
İKAD Ateş yakma, tutuşturma
İKAD-I KANADİL Kandillerin yakılması
İ´KAD Düğümlemek Bağlamak Bend etmek
İKAD Kuvvetlendirme, sağlam kılma
İKAE Kusturma, istifra ettirme Kusturulma
İKAF (Vakf dan) Vakfetme, malını vakıf şekline koyma * Bir işten vaz geçme, durdurma
İKAF Palan
İKAHE Düşmana üstün gelme, galibiyet
İKAL Ayak bağı, ayak köstegi * Bağ, bend
İKALE Pazarlığı bozma Her iki tarafın isteğiyle alışveriş mukavelesini bozma Bir hukuki muamele ile meydana gelen vaziyetin diğer bir hukuki muamele ile eski haline getirilmesi * Demediği halde "Dedin" diye iddia etme
İKAM Kısırlar, akamete uğrayanlar
İKAME Oturtmak Mukim olmak Yerleştirmek İskân eylemek Bulundurmak Meydana koymak Vücuda getirmek Dâva açmak Ayağa kaldırmak Kıyam etmek
İKAME-İ BEYYİNE Şâhid getirme
İKAME-İ DA´VA Dâvâ açma
İKAMET Bir yerde kalmak Oturmak * Müezzinin kamet getirmesi
İKAMETGÂH f Ev, hane * İkamet yeri
İKAN İyi ve yakînen bilmek * Sağlam bir iş * Yakin hasıl etmek ve edilmek suretiyle bilmek
İKAR Doldurma, doldurulma
İ´KAR Kadının dölyatağını sakatlama
İK´AR Derinletme, derinleştirme
İK´AR-I ÂBÂR Kuyuların derinleştirilmesi
İK´AR-I ENHAR Nehirlerin derinleştirilmesi
İKAZ Uyandırmak Gafletten kurtarmak Tenbih
İKBAB Yüzüstü düşme, kapanma * Bir şeyin üstüne fazla düşme Olması için aşırı derecede çalışma
İKBAH (Kubh dan) Fenalık yapma, kötülük etme
İKBAL Bir şeye yönelmek Teveccüh etmek Reddetmeyip kabul etmek Bir şeyi birinin önüne götürmek Baht açıklığı Talih Refah * İstemek (Bak: İdbar)
İKBAL-İ BEŞER İnsanın saadeti
İKBALCU f İkbal ve büyüklük arayan Onların peşinde olan
İKBALMEND f Bahtiyar, mutlu, saadetli, talihli * Refaha, büyük bir makama erişen
İKBALPEREST f Bir mevki ve makam için hırslı olan İkbale çok hırs duyan
İKBAR Ulu görme, büyük görme veya görülme
İKBAR Kabre koyma, mezara koyma veya konulma
İKBAR-I MEYYİT Ölünün kabre konulması Mevtanın gömülmesi
İKDAM Gayret ve sebat ile çalışmak İlerlemeye gayret etmek Devamlı çalışmak İlerlemek
İKDAMAT (İkdam C) İlerlemeler Sürekli çalışmalar
İKDAR (Kudret den) Kudret verme, kuvvetleştirme, güç kazandırma Geçimini sağlama * Birini kayırma
İKDİRAR Bulanma, bulanık olma
İKDİRAR-I M´ Suyun bulanması
İKFA´ Edb: Sesleri birbirine yakın olan harflerle kafiye yapmak
İKFAL Kilitlenmek, kilitlemek, kilit takmak
İKFAL Kefil gösterme, tekellüf ettirme
İKFAR Birisine kâfir demek, kâfir denilmek
İKHAT Kuraklığa uğratma, kıtlığa uğratma
İKİÇİFTE t Dört kürekli kayık
İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK Mc: "Pek süslü" yerine kullanılır bir tabirdir Osmanlı altını iki dirhem bir çekirdek ağırlığında olduğu için bu tâbir meydana gelmiştir
İKİ ELİ YAKASINDA OLMAK Mecaz yoluyla âhiret gününde birinden hakkını aramak
İKİLİK t İki kuruş kıymetindeki eski gümüş para * İki kısımdan meydana gelmiş * Ayrılık, ihtilâf, ikiye bölünme, iki taraf olma
İKİNDİ DİVANI t Tanzimattan evvel sadrazamların kendi konaklarında yaptıkları divanlar Bu divan ikindi namazından sonra toplandığı için bu adı almıştı Bâb-ı Âlî teşkilâtının ilk şekli olarak Divan-ı Hümayun, muayyen günlerde toplandığı zaman, vezir-i azamlar da divanda bitirilemeyen veya arza lüzum görülmeyen işleri kendi konaklarında salı ve perşembenin haricindeki günlerde hallederlerdi Sadrazamdan başka hiçbir vezir, ikindi divanı aktedemezdi (OTDS)
İKLAB Tersine çevrilme, çevirmek Tersine döndürmek
İKLAL (Kıllet den) Azaltma, miktarını indirme * Az bulma, az görme
İKLİL Hz Peygamber´in (ASM) Zebur´da geçen bir ismidir Müzeyyen tâç manâsına da gelir
İKLİM (Bak: Iklim)
İKMAH Buğdayı un yapma Buğday yetiştirme * Kafa tutmak, kibir ve azametle karşı gelmek
İKMAL Tamamlamak Bitirmek Mükemmelleştirmek
İKMAL-İ NEVAKIS Eksiklikleri tamamlamak
İKMAL-İ NÜSAH Bütün sahifeleri tamam etmek, okuyup bitirmek
İKMAM Ağaçların tomurcuklanması Çiçek tomurcuğu görünmesi * Elbiseye yen yapmak
İKMAN Gizleme, saklama, örtme
İKNA´ Kanaat vermek Râzı etmek Râzı edilmek İnandırmak İnandırılmak * Ayakta iki tarafa bakmadan durmak
İKNAİYYAT İknâ etmek veya râzı etmek için söylenilen sözler
İKNAİYYAT-I HİTABİYYE Kelâm ilmine ait bir ıstılahtır Zannî olan aklî delil demektir Bürhanın aşağı mertebesidir Aklı, muhalif fikirlerle karışmamış ve bürhanı anlayamayacak kimseler için kullanılır İsbattan çok ikna vasfı taşır
İKNAN Örtme, saklama, gizleme
İKRA´ Okutmak "Oku" diye emretmek * Selâm göndermek Yakın gelmek Ziyafet istemek
İKRA Kiraya verme
İKRAB Kederlendirme, hüzün verme
İKRAH İğrenmek Tiksinmek Bir işi istemiyerek yapmak * Birine zorla iş yaptırmak veya muamele yapmak
İKRAH-I GAYR-İ MÜLCÎ Huk: Eskiden döğme ve hapis gibi yalnız keder ve elemi icab ettiren şeylerle vuku bulan ikrah
İKRAH-I MÜLCÎ Huk: Ölüm veya bir uzvun kesilmesi veya bunlara sebep olacak şiddetli döğme ile olan ikrah
İKRAH-I NÂKIS Huk: Dayak ve hapis gibi keder ve elemi gerektiren şeylerden meydana gelen mecburiyet
İKRAHEN İstemiyerek, tiksinerek Zorlanarak
İKRAM Ağırlamak Hürmet etmek Saygı göstermek * İltifat olarak bir şeyler vermek * Bağış * Hesap dışı verilen şey veya yapılan indirme, tenzilât * Allah´ın lütfu ve ihsanı(İkramın izharı, yani Allah´ın lütfu ve ihsanı olan ikramın izharı tahdis-i nimettir İnsanın nefsi, Allah´ın lütfunu kendine isnad etmez Çünkü kesbinin medhali yoktur)
İKRAMAT (İkram C) İkramlar, hürmetler, bağışlar
İKRAMEN İkram olarak Ağırlama suretiyle Hürmet, tazim ve saygı için
İKRAMİYE Hürmet ve mükâfat için verilen para veya hediye * Memurlara maaş haricinde ve her sene belli bir zamanda verilen para * Yapılan iyilik karşılığı olarak verilen hediye veya para * Satıcı tarafından pazarlığın hâricinde olarak müşteriye yahut arada vasıta olana verilen şey * Bazı teşekkül ve müesseselerin belirli zamanlarda, hisse sahiplerine kur´a çekerek dağıttıkları para
İKRAR Açıktan söylemek Kabul ve tasdik etmek Hakkı itiraf etmek Karar vermek Mukarrer kılmak * Fık: Bir kimseye diğerinin kendisinde olan hakkını haber vermek
İKRAR-I MARİZ Ölüm ânında iken edilen ikrar Vasiyetname
İKRAR Bİ-L KİTABE Bir kimsenin diğer bir kimseye olan borcunu kitabetle yani yazı ile tasdik etmesi Tabirin mânası yazı ile ikrar´dır
İKRAZ Ödünç vermek Borç vermek * Kesip ayırmak
İKRAZAT Borçlar Borç vermeler
İKSA´ Kasvet Sıkıntı vermek Sıkıntı verilmek
İKSA-Yİ KALB Gönül sıkıntısı, iç darlığı
İKSA Giydirmek Giyecek vermek
İKSA-Yİ EYTAM Yetimlerin giydirilmesi
İKSAD (Kesad dan) Kesada düşürme, kesatlandırma
İKSAL (Kesel den) Bezginlik ve bıkkınlık verme
İKSAM Kasem etme, yemin etme, and içme
İKSAM Çok miktarda mal alıp biriktirme * Kökünü kırma Hepsini silip süpürme
İKSAR (Kesret den) Çoğaltma, fazlalaştırma, arttırma
İKSAR-I KELÂM Çok söyleme, sözü uzatma, gevezelik etme
İKSAR Bir şeyi yapmak imkânı varken yapmama
İKSAT Doğruluk ve hakkaniyet gösterme
İKSİR Çok te´sirli, her derde devâ sayılan mevhum cisim Bir şeyin olmasına veya hastanın iyileşmesine sebeb olan ehemmiyetli madde * Tıb: Oldukça şekerli ve kolayca alınabilen bir ilâç * Eski kimyada: (Bazılarının söylediğine göre) kıymetsiz madenleri ve sair şeyleri altuna tebdile ve bütün hastalıkları gidermeye vesile olan ve öyle te´sirli farzedilen ilâç
İKŞİ´RAR Ürperme Ürkmeden dolayı tüylerin diken diken kalkması ve derinin iğne iğne kabarması
İKTAB (Ketb den) Yazdırma, dikte ettirme
İKTAM (Ketm den) Gizleme, saklama
İKTAN Yapıştırma veya yapıştırılma
İKTAT Alçak sesle kulağa fısıldama
İKTIFA Arkasından gitme, ardına düşme, takib
İKTİBAS Bir söz veya yazıyı olduğu gibi veya kısaltarak almak Birisinden ilmen istifade etmek İstifade suretiyle almak, alınmak * Söz arasında Kur´an-ı Kerimden veya Hadis-i Şeriftden veya başka makbul eserlerden bir cümlenin kâmilen veya kısmen az tasarruf ile veya tasarrufsuz alınması * Ateş almak * Ödünç almak
İKTİBASAT (İktibas C) İktibaslar, aktarmalar
İKTİBASEN İktibas suretiyle Faydalanma yoluyla alarak Parça alarak
İKTİDA Uymak, tâbi olmak Birinin hareketini örnek alarak ona benzemeye çalışmak İttiba etmek
İKTİDAEN Uyarak, tâbi´ olarak
İKTİDAB Bir şeyi kendisi için kesmek * Henüz öğretilmemiş deveye binmek * İrticâlen söz söylemek * Edb: Şâir, kasidesinden teşbihi keserek maksadına, yani medhettiğinin medhine geçmek Hüsn-i tahallus (yani: Bir şeyin meydana gelmesine hayali ve güzel bir sebeb göstermek ile olan intikal), en uygunu ve en lâtifi olur Müelliflerin Emmâ ba´dü, "Bundan sonra" kelimesine iktidab demeleri hamdeleden inkitaa binaendir Edb S)
İKTİDAR Güç, takat Kudret Güç yetmek Yapabilmek
İKTİDAR-I KÂMİN Gizli güç
İKTİDARÎ Güç ve iktidarla alâkalı ve mensub
İKTİFA Fazla istemeyiş Yeter bulmak Kâfi görmek Var olanı yeter saymak
İKTİHAL Göze sürme çekme
İKTİHAL İhtiyarlama, yaşlılanma, kocama * Saç ve sakala kır düşme
İKTİHAM Hücum ve istilâ eylemek * Dayanmak Tahammül etmek Katlanmak Güçlükleri yenmek * Mülâhazasız bir işe başlamak * Bir şeyi hakir addetmek
İKTİHAMAT (İktihâm C) İktihamlar, hücumlar, saldırışlar * Tahammül etmeler, göğüs germeler
İKTİHAN Kır saçlı ve sakallı olma
İKTİLA´ Kapıp alma, koparma
İKTİMAN Gizlenme, saklanma
İKTİMAN-I SÂRIK Hırsızın gizlenmesi
İKTİNA´ Künyelenme * Anlaşılmayacak şekilde söyleme * Gizlenme, saklanma
İKTİNA´ Yığma, biriktirme * Çalışarak kazanma * Meslek edinme * Tuzak kurup avlanma * İmsak etme * Sermâye verme
İKTİNAF Bir şeyin etrafını kuşatmak * Deve için ağıl edinmek
İKTİNAH (Künh den) Bir işin esâsını, künhünü, kökünü ve gerçeğini anlama İçyüzüne, derinliğine varma
İKTİNAN Saklanma, gizlenme
İKTİNAN-I NİSVAN Kadınların örtünmesi
İKTİNAS Tuzak kurup avlanma
İKTİRA´ Kurrâ atma, seçme
İKTİRA´ (Kirâ dan) Kiralama, kira ile tutma
İKTİRAB Tasalı ve gamlı olma Korkulu ve hüzünlü bulunma
İKTİRAB (Kurb dan) Yanaşma, yaklaşma, takarrüb
İKTİRAB-I SAAT Kıyamet vaktinin yaklaşması
İKTİRAC Paslanma, küflenme
İKTİRAF Emek çekerek kesb ü kâr eylemek, kazanmak * Günah kazanmak
İKTİRAH (C: İktirahat) (Karh dan) Evvelden hazırlamadan düzgün bir şekilde ve içe doğduğu gibi (şiir veya nutuk) söyleme
İKTİRAN Ulaşmak Mukarin olmak Yaklaşmak Yetişmek * İki şeyin bir arada gelmesi İki nimetin aynı anda bulunması gibi (İktiran tâbirinden anlaşılan: Bir şeyin zahirî sebebiyle o şeyin beraber görünmesidir Meselâ bir bahçeye su vermek zahirî sebebi ile nebatların büyümesi; veya bir mürşidin irşadiyle hidayete ermenin bir zaman içinde beraber bulunmaları ki, hem zahirî sebeplerin, hem de neticelerin hakiki sahibi ve müessiri ancak Cenab-ı Hak´tır)(Esbab-ı zâhiriyeyi perestiş edenleri aldatan; iki şeyin beraber gelmesi veya bulunmasıdır ki, "iktiran" tabir edilir, birbirine illet zannetmeleridir Hem bir şeyin ademi, bir nimetin mâdum olmasına illet olduğundan, tevehhüm eder ki: O şeyin vücudu dahi, o nimetin vücuduna illettir Şükrünü, minnettarlığını o şeye verir, hataya düşer Çünki bir nimetin vücudu, o nimetin umum mukaddematına ve şerâitine terettüb eder Halbuki o nimetin ademi, birtek şartın ademiyle oluyor Meselâ: Bir bahçeyi sulayan cedvelin deliğini açmıyan adam, o bahçenin kurumasına ve o nimetlerin ademine sebeb ve illet oluyor Fakat o bahçenin nimetlerinin vücudu, o adamın hizmetinden başka yüzer şeraitin vücuduna tevakkufla beraber, illet-i hakiki olan kudret ve irade-i Rabbaniye ile vücuda gelir: İşte bu mağlatanın ne kadar hatâsı zâhir olduğunu anla ve esbabperestlerin de ne kadar hatâ ettiklerini bil! L)
İKTİRAN-I KEVAKİB Ast: İki gezegenin zâhiren birbirine yakın bir mevziye gelmeleri veya aynı burçta bulunmaları
İKTİRANÎ KIYAS Man: Neticenin aynı veya nakizı, mukaddemelerinin birisinde bilfiil zikredilmeyen kıyastır Meselâ: "Her cisim muhdestir" Ve nakizı olan: "Bazı cisimler muhdes değildir" kaziyeleri, ne birinci ve ne de ikinci mukaddemede hey´et-i mecmuası ile zikredilmiş olmadığından iktirânidir
İKTİRAS Bir işe ehemmiyet verme, bir şeyi mühimseme * Kederli ve hüzünlü olma
İKTİRAZ (Karz dan) Borç alma
İKTİSA Giyinmek, giymek
İKTİSA Biriktirme, toplama, yığma
İKTİSA-İ NUKUD Para biriktirme
İKTİSAB Kazanmak Tahsil etmek Elde etmek
İKTİSAB-I ŞAN Ü ŞÖHRET Şan ve şöhret kazanma, meşhur olma
İKTİSABAT (İktisab C): İktisablar, kazanmalar, elde etmeler ve edinmeler
İKTİSAD Tutum, biriktirme Her hususta itidal üzere bulunmak Lüzumundan fazla veya noksan sarfiyattan kaçınmak * Edb: Beyit veya kasideyi birbirine vasl ile uzatmak(İktisad ve hıssetin çok farkı var Tevâzu, nasıl ki ahlâk-ı seyyieden olan tezellülden mânen ayrı ve sureten benzer bir haslet-i memduhadır Ve vakar, nasıl ki kötü hasletlerden olan tekebbürden mânen ayrı ve sureten benzer bir haslet-i memduhadır Öyle de: Ahlâk-ı âliye-i Peygamberiyeden olan ve belki kâinattaki nizâm-ı hikmet-i İlâhiyye´nin medarlarından olan iktisad ise, sefillik ve bahillik ve tama´kârlık ve hırsın bir halitası olan hısset ile hiç münasebeti yok Yalnız, sureten bir benzeyiş var Bu hakikatı te´yid eden bir vâkıa:Sahabenin abâdile-i seb´a-yı meşhuresinden olan Abdullah İbn-i Ömer Hazretleri ki: Halife-i Resulullah olan Fâruk-u Azam Hazret-i Ömer´in (RA) en mühim ve büyük mahdumu ve sahabe âlimlerinin içinde en mümtazlarından olan o zat-ı mübârek çarşı içinde, alış verişte, kırk paralık bir meseleden iktisad için ve ticaretin medarı olan emniyet ve istikameti muhafaza için şiddetli münakaşa etmiş Bir sahabe ona bakmış Ruy-i zeminin Halife-i Zişânı olan Hazret-i Ömer´in mahdumunun kırk para için münakaşasını acip bir hısset tevehhüm ederek o imamın arkasına düşüp, ahvâlini anlamak ister Baktı ki Hazret-i Abdullah hâne-i mübârekine girdi Kapıda bir fakir adam gördü Bir parça eğlendi; ayrıldı, gitti Sonra hanesinin ikinci kapısından çıktı, diğer bir fakiri orada da gördü Onun yanında da bir parça eğlendi; ayrıldı, gitti Uzaktan bakan o sahabe merak etti Gitti o fakirlere sordu: "İmam sizin yanınızda durdu, ne yaptı " Herbirisi dedi: "Bana bir altın verdi" O sahabe dedi: "Fesübhânallah Çarşı içinde kırk para için böyle münakaşa etsin de, sonra hanesinde ikiyüz kuruşu kimseye sezdirmeden kemâl-i rıza-yı nefisle versin!" diye düşündü, gitti, Hazret-i Abdullah İbn-i Ömer´i gördü Dedi: "Ya İmam! Bu müşkülümü hallet Sen çarşıda böyle yaptın, hanende de şöyle yapmışsın" Ona cevaben dedi ki: "Çarşıdaki vaziyet iktisattan ve kemâl-i akıldan ve alışverişin esası ve ruhu olan emniyetin, sadâkatın muhafazasından gelmiş bir hâlettir; hısset değildir Hânemdeki vaziyet kalbin şefkatinden ve ruhun kemalinden gelmiş bir hâlettir Ne o hıssettir ve ne de bu israftır"İmam-ı Azam, bu sırra işaret olarak: "Lâ isrâfe fi-l hayri kemâ lâ hayre fi-l isrâfi" demiş Yani: "Hayırda ve ihsanda (fakat müstahak olanlara) israf olmadığı gibi, israfta da hiçbir hayır yoktur" L)(İktisad, lügatta "amelde i´tidal" demektir ki, kasıddan me´huzdur Çünkü matlubunu iyi tanıyan bir kimse, onu hiç eğilip bükülmeden istikamet üzere kasdeder Maksudunun mevzi ve mevkiini bilemiyen ise tahayyür içinde kalır İfrat veya tefrit ile kâh sağa, kâh sola bocalar, çabalar durur İşte bu sebeple iktisad, maksada müeddi olan amel demek olmuştur Umur-u maliyedeki iktisadın da esası budur) (ET)
İKTİSADÎ İktisada ait, tutumla alâkalı Ekonomik
İKTİSADİYAT İktisad bilgisi İktisad ve tutumla alâkalı olan işler
İKTİSAM (Kısım dan) Bölüşmek, paylaşmak
İKTİSAR (Kasr dan) Sözü kısa kesmek Kısaltmak
İKTİSAR (Kesir den) Paralamak Kırılmak
İKTİSAS Birinin izinden, ardından gitmek * Kısas istemek İntikam almak * Kıssa * Hikâyeyi veya bir haberi doğruca söylemek
İKTİSAS Çekip koparma veya koparılma
İKTİTA´ Almak Bir şeyin bir kısmını koparıp almak
İKTİTAB Yazılmış olan bir şeyin kopyasını çıkarma, suretini alma
İKTİTAF Edb: Sözün özünü almak * Ağaçtan meyve toplamak Toplanma Toplama * Bir uğraşma sonucunda faydalanma
İKTİTAF-I ESMAR Meyve toplama
İKTİTAL Birbirini öldürme
İKTİTAM (Ketm den) Ketmetme, gizleme, saklama * Sararma
İKTİVA´ Dağlama Kızgın demirle vücudun bir yerine dağ vurma
İKTİVA´ Kuvvetlenme
İKTİYAD Tutup götürme veya götürülme
İKTİYAD Hile yapma, dalavere ve oyun etme
İKTİYAL Kile veya ölçek ile ölçme
İKTİYAS Benzerini bulma * Ölçme, kıyas tutma
İKTİZA Lâzım gelme, gerekme * Lâzım, ihtiyaç Gerek * İşe yarama
İKTİZA-Yİ HAL Halin ve durumun gösterdiği lüzum
İKTİZAZ Bozulup buruşma
İKVAL Bir kimsenin, söylemediği halde bir sözü söyledi diye iddia etme
İKZA Azarlama, sövme, hakaret etme

Alıntı Yaparak Cevapla