Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi

Eski 11-04-2012   #11
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat İ-İ Harfi



I-İ Harfi

İLA Son, nihâyet, dek, değin,ye,ye kadar (mânâlarına gelir, harf-i cerdir)
İ´LA (Ulüv den) Yükseltmek Bir şeyin yukarısına çıkmak Yukarı kaldırmak Şânını yüceltmek Şöhretini artırmak
İ´LA-YI KELİMETULLAH Allah kelâmının, İslâmiyetin ulviyetini ve hakikatlarının kıymetini bildirmek ve yaymak Hakaik-ı Kur´âniye ve imâniyenin neşir ve tâmimine cehd ile çalışmak(Bu zamanda her bir mü´min i´lâ-yı Kelimetullah ile mükelleftir H)(Eskiden beri i´lâ-yı Kelimetullah ve beka-yı istiklâliyet-i İslâm için farz-ı kifâye-i cihadı deruhde ile, kendini yek-vücud olan Alem-i İslâma fedaya vazifedâr ve hilâfete bayrakdar görmüş olan bu devlet-i İslâmiyenin felâketi; Alem-i İslâmın saâdet-i müstakbelesiyle telâfi edilecektir Zira şu musibet, mâye-i hayatımız ve âb-ı hayatımız olan uhuvvet-i İslâmiyenin inkişaf ve ihtizazını harikulâde ta´cil etti RN)
İLA´ Çok istekli ve tâlib kılma, haris etme
İLA´ Sıkıntı ve derde uğramak * Karısına yaklaşmamak için erkeğin yemin etmesi
İLÂ-ÂHİR Sona kadar, diğerleri de böyledir ve başkaları (manalarına gelir)
İL´AB Oynatma, oynatılma
İLAC İçeri sokma, idhal etme, girdirme
İLAC Derde devâ olan şey Hastayı veya yaralıyı iyi etmek için içmek veya sürmek üzere verilen şey * Devâ, mualece * Mc: Tedbir, çare, tavsiye, derman * Hastaya bakma, iyi olmasına çalışma
İLAC NÂ-PEZİR f Tedavisi mümkün olmayan, ilâç kabul etmeyen * İmkânsız, çaresiz
İLAC-PEZİR f Çaresi bulunabilen * Tedavi edilebilen, ilâç kabul eden
İLAD (Veladet den) Doğurma, tevlid etme * Doğurtma
İLAF Ülfet etmek Alıştırmak Ülfet ettirmek * Bir adedi bine çıkarmak
İ´LAF (Alef den) Hayvana yem verme
İLAH Kendine ibadet edilen, Allah (CC) Her şeyden çok sevilen, tâzim ve tesbih edilen Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri(Eğer her şey Cenab-ı Hakk´a isnad edilmezse, bir an-ı vâhidde, gayr-ı mütenahî ilahların isbatı lâzım gelir; ve bütün zerrat-ı kâinattan daha çok olan şu ilahların herbirisi, bütün ilahlara hem zıd hem misil olması lâzım geliyor Ve aynı zamanda, herbirisi, bütün kâinata elini uzatmış tasarrufatta bulunuyor gibi bir vaziyet alması lâzım gelir Meselâ: Bal arısının bir ferdini yaratan bir kudretin hükmü bütün kâinata câri ve nâfiz olması lâzımdır Zira o bal arısı, kâinatın unsurlarına nümunedir; eczasını kâinattan alıyor Halbuki, vücud sahasında mahal ve makam, yalnız ve yalnız Vacib-ül Ehad´a mahsustur Eğer eşya kendi nefislerine isnad edilirse, herbir zerreye bir uluhiyet lâzımdır Meselâ: Ayasofya´nın bânisi inkâr edildiği takdirde, herbir taşı bir Mimar Sinan olması lâzım geliyor Öyle ise, kâinatın Sânia olan delâleti, kendi nefsine olan delâletinden daha vâzıh, daha zâhir, daha evlâdır MN)
İLAH Arabçadaki "ilâ âhir" kelimesinin kısaltılmışı "Sonuna kadar, böylece devam eder" demektir
İLAHE Müşriklerin kadın heykeli şeklindeki putları Bâtıl mâbud
İLAHÎ Cenâb-ı Hak ile alâkalı, Allah´a dâir Cenab-ı Hakk´a aid ve müteallik * Ey Allahım, ey İlâhım! (meâlinde duâ içinde söylenir) * Edb: Tasavvufî şairler tarafından dinî ve İlâhî fikirleri havi olmak üzere yazılmış olan ve makamla okunan şiirler
İLAHİYAT Hikmet ilminin dinden ve sadece Cenab-ı Hak´tan bahseden kısmı Filozoflarca fikir olarak ileri sürülen dine dâir nazariyeler, düşünceler
İLAHİYYUN İlâhiyatçılar * Fls: Sadece Allah´ın varlığından bahseden filozoflar Sadece akıllarına güvenerek Cenab-ı Hak´tan bahseden bir kısım filozoflar (Bak: Feylesof)
İ´LAK (Alak dan) Sülük yapıştırmak
İ´LAL Harf-i illetlerin kolaylık için başka harfe değiştirilmesine denir ( ) nin ( ) olduğu gibi
İLALLAH-İL MÜŞTEKA Şikâyet Allah´adır Allaha şikâyet edilir
İ´LAM Bildirmek Belli etmek Anlatmak * Mahkeme hükmünü bildiren resmi karar yazısı
İLAM Elem vermek Rencide etmek * Düğün yemeği
İ´LAMAT (İ´lam C) Bir dâvânın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmî vesikalar
İ´LAMAT-I NİZAMİYE Huk: Nizamiye mahkemelerinden çıkan ilâmlar
İ´LAMAT-I ŞER´İYE Huk: Şer´iye mahkemelerinden nafaka, nikâh vs ye dâir verilen i´lâmlar
İ´LAMAT-I ŞER´İYE MÜMEYYİZİ Şeyh-ül İslâm kapısındaki fetvahanenin üç kaleminden biri olan "İlâmat Odası"nın başındaki memurun ünvanı idi Kadılar tarafından verilen ilâmları tetkik vazifesiyle mükellef olduğu için, bu memuriyete, ulemadan tanınmış olanlar tâyin edilirdi (OTDS)
İ´LAN (İLÂN) Belli etmek Yaymak Herkese duyurmak * Gazetelerde veya sokaklarda duvarlara kâğıt yapıştırarak ticari bir iş, bir adres veya başka bir şeyi herkese bildirme * Açığa vurma, yayma, meydana çıkarma
İLÂN-I HARB Savaş açma Harb ilân etme
İLÂN-I İFLÂS Tüccarın işinde güçsüzlüğünü yani iflâs ettiğini resmî olarak söyleyip açığa vurması
İLÂN-I TEKVİNÎ Umumi âfetler ve gök taşları düşmesi gibi Cenab-ı Hakk´ın tekvinî âyetleri ve ibretli hâdiseleri ile hakaik ve hikmet-i İlâhiyesini ilân edip bildirmesi
İ´LANAT İlânlar
İLANE Yumuşatmak
İ´LANEN İlân ederek, ilân yoluyla
İLA-NİHAYE Sona kadar, nihayete kadar Böylece devam eder
İ´LANNAME f İçinde ilân yazılı olan kâğıt * Bir hususun herkese ilân edilmesi için hükümetçe hazırlanıp bastırılan resmi kâğıt
İLAS Kinâyeli ve iğneleyici sözler söyleme
İLAVAT (İlâve C) İlâveler, ekler, katmalar
İLAVE (C: İlâvât) Katma, ek yapma, arttırma, zam * Bir kitabın sonuna gerek yazarı ve gerek başkası tarafından sonradan eklenen kısım Zeyil * Bir gazetenin çıkardığı sayıdan başka ona ek olarak ve ayrıca çıkardığı sayı * İmzadan sonra mektubun altına yazılan şey
İLÂVETEN İlâve olarak, ekliyerek, katarak, arttırarak
İLA-YEVM-İL KIYAME Kıyamete kadar
İLBAD Yamama, yırtıkları kapatma * Yapıştırma veya yapıştırılma
İLBAS (Lebs den) Giydirme veya giydirilme * Örtme yahut örtülme
İLBAS-I HIRKA Bir tarikata intisab ile mutad olan menzilleri geçerek irşad mertebesine yükselenlere, şeyhlerinden gördükleri yolda başkalarını irşad ile izin verme salâhiyetini ihtiva eden "İcazetname: hilâfetname" verme
İLBAS-I HİL´AT Hil´at giydirmek (Üst elbisesi demek olan hil´at; padişahlar ile sadrazam ve vezirler tarafından memurlarla, âyân ve eşrâfa, taltif makamında giydirilirdi Sonradan bunun yerine rütbe ve nişan verilmeğe başlanmıştır) (OTDS)
İLBAS Durdurma, mâni olma, alıkoyma
İLCA´ Mecbur etme Zorlama Muztar kılma * Tefviz eyleme
İLCAAT Zorlamalar * Lüzumlu şeyler
İLCAAT-I ZAMAN Zamanın zorlamaları ve mecburiyetleri Yaşanılan zaman içinde meydana gelmiş bazı sebeplerin neticesi olarak karşılanan mecburiyetler
İLCAC Feryad etme, bağırma
İLCAM Gemleme, gem takma Gemlenme
İLÇE t İdarî bakımdan vilâyetten sonra gelen yer Kaza Kaymakamlık
İLEL (İllet C) İlletler Esaslar Temeller Sebebler * Sakatlıklar Hastalıklar
İLEL-İ MUHTELİFE Türlü illetler ve sebepler, çeşitli hastalıklar
İLEL-İ MÜSTEVLİYE Tıb: Salgın hastalıklar
İLEL-İ MÜTESELSİLE Zincir gibi birbirine bağlı olup devam eden sebepler, illetler
İLEL-İ SÂRİYE Tıb: Bulaşıcı hastalıklar Sâri illetler
İLE-L-AN Şimdiye kadar, bu âna kadar
İLE-L-EBED Ebede kadar Nihayetsiz
İLEL Ü EMRAZ Hastalıklar ve sakatlıklar
İ´LEM ( $ masdarından emirdir) "Bil!" mânasına gelir
İLEYH Ona (Erkek olan tek kimse için)
İLEYHA Ona (Kadın olan tek kimse için)
İLEYHİM Onlara (Erkek olan çok kişi için söylenir)
İLEYHİMA Onlara (Erkek olan iki kişi için söylenir)
İLEYHİNNE Onlara (Kadın olan çok kişi için söylenir)
İLGA Kaldırmak Hükümsüz bırakmak Lağvetmek Bâtıl eylemek
İLGAZ (Lugaz dan) Sözde maksadı gizleme
İLH "İlâ âhir" sözünün kısaltılmışı
İLHA´ Boş şeylerle meşgul etmek Gaflet
İLHAB Tutuşturma, alevlendirme * İltihaplandırma, şişirip kızartma
İLHAD Dinden çıkmak Dinsizlik Dinden dönmek Allahın varlığına, birliğine inanmamak İmânsızlık
İLHAD Zulüm yapma, eziyet etme
İLHAF İstemekle ısrar etme, zorlama
İLHAH Zorlamak Israr etmek Bir şeyin kabulü için son derece üstüne düşmek
İLHAHAT (İlhah C) Direnmeler, zorlamalar
İLHAK İlâve etmek, eklemek Katmak
İLHAM Allah tarafından kalbe gelen mâna(İlhamın ekserisi vasıtasız olarak kalbe gelir İlhamın en cüz´îsi ve basiti hayvanat ilhamıdır Sonra avâm-ı nâsın ilhamatıdır Sonra melâikenin ilhamatıdır, sonra evliya ilhamatıdır, sonra melâike-i izam ilhamatıdır S) (Bak: Vahiy)(İlham, aslında bir şeyi bir defada yutmak mânasına "lehm" den if´al olup, lahzada yutturmak mânasınadır ET)
İLHAM Söverek ve hakaret ederek onur kırma
İLHAMAT İlhamlar Allah tarafından kalbe gelen mânalar
İLHAMÎ İlham ile elde edilen ve nâil olunan İlham ile alâkalı * Erkek adı
İLHAN Tar: Cengizlilerin İran kolunun Hülâgu hanedanının hükümdarlarına verilen ünvan
İLHANÎ İlhanlık İlhanla alâkalı İlhanın idare ettiği devlet şekli, imparatorluk Bu idareye bağlı memleketler İlhan olma hâli
İLHANLILAR İlhanlılar hanedanı ve bu hanedanın idare ettiği XIII asrın sonu ve XIV asrın ilk yarısında yaşayan bir yakındoğu imparatorluğu
İLHAZ Yan bakışla bakma
İLİK t Elbisenin düğme geçmeye mahsus deliği * Kemiğin içinde bulunan madde
İLİM (Bak: İlm)
İLKA´ Koymak, bırakmak Terk etmek Öne atmak
İLKAAT Zararlı sözlerle şaşırtmak * Bırakmalar, terk etmeler
İLKAH Döllenmek Döllemek Gebe bırakmak Aşılamak * Tıb: İki ayrı cins hücrenin birleşmesi
İLKAHAT (İlkah C) İlkahlar, döllemeler, gebe bırakmalar
İLKAM Yutturma, boğazından geçirtme
İLKAN Çabuk ezberleme
İLKBAHAR t Mart, nisan ve mayıs aylarını içine alan mevsim
İLKE (Bak: Unsur - Umde - Mebde´)
İLKEL (Bak: İbtidâi)
İLKTEŞRİN Ekim ayı Teşrin-i evvel
İLL Keskinlik veya parlaklık mânasından alınmış olup; feryat, yemin, ahid ve karâbet mânalarına gelir İbrânice "il", ilâh demek olduğu da söylenmiştir (ET)
İLLÂ (İstisnâ edatıdır) Maadâ, olmadığı suretle, alel-husus, mutlaka, illâ, meğer, aksi hâlde, ne olursa olsun, bâhusus, ancak (gibi mânalara gelir)
İLLÂHU Ancak O Allah (CC)
İLLE (İllet) Esas sebeb Vesile * Hastalık, maraz, dert, sakatlık Mûcib, maksad, gaye(Göz ile görünmeyen bir mikrob, bir hayvancık, küçüklüğüyle beraber pek ince ve garib bir makine-i İlâhiyeyi hâvidir O makina mümkinattan olduğundan vücud ve ademi mütesavidir İlletsiz vücuda gelmesi muhaldir O makinenin bir illetten vücuda geldiği zaruridir İİ)
İLLE-İ GAİYE Elde edilmesi için çalışılan gaye, maksad ve netice Vazifeye terettüb eden maslahat, fayda, semere, iş
İLLE-İ IZTIRARÎ Kabul edilmesi mecburi görülen sebeb
İLLET-İ TÂMME Herhangi bir şeyin var olması için lâzım gelen sebeblerin tamamı Bu sebebler var olunca neticesinin vücuda gelmesi bizzarure ve bilvücub iktiza eder
İLLÎ Sebebe ait Neden ve sebeple alâkalı
İLLİYET Sebeb ile alâkalı Esas sebeble alâkadarlık Sebeb arayış
İLLİYYE (Ulliyye) En şerefli, yüksek
İLLİYYUN (İlliyyîn) (Aliyyu C) Cennetin en yüksek tabakası Ahirete giden tam kâmil mü´minlerin yeri Hafaza meleklerinin divanları ismidir ki, salihlerin amelleri oraya yükseltilir Ahirette yüksek dereceye, dergâh-ı rızâya en yakın olan derecedir
İLLİZYON Lât Cisimleri yanlış idrak etme Meselâ su borusunu yılan gibi görme
İLM (İlim) Okumakla veya görmek ve dinlemekle veya ihsan-ı Hak´la elde edilen malumat Bilmek İdrak etmek(İlim, hakikatı bilmekten ibarettir İlim, marifetten daha umumidir Marifet, tefekkürle bilmek mânasına olmakla beraber, Cenab-ı Hakk´a nisbeti câiz olmaz Gerek huzurî olsun (ilm-i İlâhî gibi) ve gerek husulî olsun (ilm-i ibad gibi) ve vech-i dikkat üzere bilmeye de denir Şuur, fıtnat gibi İlmin zıddı "cehil"dir Marifetin zıddı ise "inkâr"dır) * İlm-i Kelâm´da: İlim; bilmek, idrak etmek sıfatıdır Cenab-ı Hak ilim sıfatı ile de muttasıftır O´nun ilmi, mahlukatın ilmi gibi basit ve mahdut olmayıp, bütün kâinatı muhittir Hiç bir şey onun ilminden gizlenemez ve haricinde kalamaz Allah´ın ilmi mutlaktır Allah, Alîm-i Mutlak´tırİlim mâluma tâbidir Yani: İlim sıfatı varlıkları icad etmez ve hâdiseleri meydana getirmez Belki, varlıkları ve hâdiseleri bilmekle ilim olurCenab-ı Hak ilmi ile, olmuş ve olacak herşeyi ezelî ve ebedî olarak bilir Böylece o eşya, ilm-i İlâhîde bilinmesiyle vücud-u ilmîye mazhardır Fakat maddî vücutlarının icadı, kudret-i İlâhiyeye istinad eder Yani mahlukatın maddî vücudunu ilim icad etmez, kudret icad eder Bu itibarla malumun yani mahlukun icadı, ilme değil, kudrete tâbidir (Bak: İrfan, Ulum)
İLM-İ ÂDÂB Yemek, içmek, yatıp kalkmak, giyinmek, sefer gibi hâllere dair hadisler için, ilm-i hadis istılâhında kullanılan tâbirdir
İLM-İ AHBÂR (Bak: İlm-i hadis)
İLM-İ AHLÂK Ahlâk bilgisi
İLM-İ AHVÂL-İ CEVV Meteoroloji
İLM-İ ARZ (İlm-ül arz) Yer bilimi Jeoloji
İLM-İ ÂSÂR (Bak: İlm-i hadis)
İLM-İ BEDEN (İlm-ül ebdân) Hekimlik bilgisi, tabâbet
İLM-İ BEDİ´ İlm-i beyânın üç bölümünden üçüncü bölümüdür ki, bediiyat da denir Muktezâ-yı hâle uygun bir kelâmın lâfız ve mânâ bakımından daha da güzelleştirilmesinin kaidelerinden bahseder Bu kaidelere Edebî San´atlar da denirHer şeyin güzellik cihetlerinden bilhassa Arabi terkiblerden bahseder, kelâmın güzelliğini ve muktezâ-yı hâle mutabakatını ve vuzuh-u delâletini işitmeğe ve ruha mülâyim ve hoş gelecek surette intisak, insicam, tertib ve intizamını bildiren usul ve kaidelerin ilmidir Cemi olarak hepsine ulum-u bedi´a dendiği gibi, İlm-i bedi´ diye de söylenir İki kısma ayrılır1- Muhassınât-ı mâneviye : Kelâmın mânâsına ait san´atlar Tevriye, hüsn-ü ta´lil, üslub-u hakimgibi2- Muhassınât-ı lâfziyye : Kelâmın lâfzına ait san´atlar Seci´, cinas gibi (Bak: Bedi´)
İLM-İ BELÂGAT Edb: Güzel söz söyleme veya yazmayı öğreten ilim Edebiyatın bir şubesi
İLM-İ BEYAN Belâgat ilminin, yâni edebiyatın, hakikat, teşbih, istiâre, mecaz, kinaye kısımlarından bahseden ilim dalıdır
İLM-İ CİFİR Harflerin sayı değerlerinden mânâ çıkararak elde edilen ilim (Bak: Ebced)
İLM-İ FİTEN Asr-ı saadetten sonra zuhur eden hâdiselere, fitnelere dâir olan hadis-i şeriflere, ehl-i hadis ıstılahında İlm-i Fiten denilmektedir
İLM-İ HADİS (İlm-i Rivayet - İlm-i Ahbâr - İlm-i Âsâr) Resulüllah´ın (ASM) akvâli (sözleri), ef´ali ve hallerine dâir ilimdir Ehl-i hadis ıstılahında; tarihe ve siyere dâir hadis-i şeriflere bazan İlm-i Hadis-ül Halk, bazan da Sîre (Sîret) tabir edilir (Bak: Hadis)
İLM-İ HÂL İbadet usullerini, din kaidelerini bildiren kitap
İLM-İ HESAB Hesap bilgisi, aritmetik, matematik
İLM-İ HEY´ET Gökler ve yıldızlar ilmi Astronomi
İLM-İ HURUF Gr: Harflerden mâna çıkarıp tefsir etmek ilmi (Ebced hesabında olduğu gibi)
İLM-İ İCTİMAÎ İçtimaî hayat ilmi Toplu yaşayış ve cemiyet bilgisi Sosyoloji
İLM-İ KELÂM Cenab-ı Hakk´ın zât ve sıfatlarından ve nübüvvet ve itikada ait mes´elelerinden İslâmî esaslar dairesinde bahseden ilim Usul-üd din de denir Bu hususlara çalışan İslâm allâmelerine "Mütekellimîn" denir
İLM-İ KIRAAT Usul ve kaidesine uygun olarak Kur´an-ı Kerimin okunması ilmi Bak: (Kıraat) ve (Kıraat-ı seb´a) ve (Fenn-i kıraat)
İLM-İ LEDÜN (Bak: Ledün)
İLM-İ MEVALİD Tabiat, eşya ilmi Hayvanat, nebatât ve maddelerine ait ilim
İLM-İ NÜCUM (İLM-İ TENCİM) İlm-i Ahkâm-ı Nücum da denir Yıldızların ahvalinden, hareketlerinden mâna çıkarmağa çalışmak ve araştırmak ilmidir
İLM-İ RİVAYET (Bak: İlm-i Hadis)
İLM-İ RUH Ruh ilmi Psikoloji
İLM-İ TABAKAT-ÜL ARZ Arzın tabakalarından bahseden ilim Jeoloji
İLM-İ TEVHİD Allah´ın varlığı ve birliğini isbat ve izah etme ilmi * Akaide müteallik hadis-i şeriflere ehl-i hadis ıstılahında İlm-i Tevhid tabir edilir
İLM-İ USUL Delillerden hüküm nasıl çıkarıldığını öğreten ilim (Usul-ü fıkıh, Usul-ü şeri´at veya hikmet-i teşriiye de denir)
İLM-İ USUL-ÜD DİN (Bak: İlm-i Kelâm)
İLMA Çalma, hırsızlama, sirkat
İLMA´ Parlatma * İşaret etme
İLMAH Hemen gösterip çabucak yok etme * Bir şeyi parlatma * Güzel simalı bir kadın veya kız, yüzünü gösterip hemen çekilme
İLMAM İki şey birbirine yaklaşma * Küçük günah işleme
İLMÎ İlimle, bilgi ile alâkalı İlme ait ve müteallik Câhilce ve tetkiksizce olmayan
İLMİYE Fıkıh ve şeriat ilimleri, iman ve Kur´an hakikatları ve tahkiki iman dersleri ile iştigal eden zatların mensub oldukları yol Alimlerin mesleği
İLMİYE KIYAFETİ İlmiye mensublarının giyiniş tarzları İlmiye kıyafeti; şalvar, cübbe ve sarıktı Bununla birlikte ilmiye mensublarının kıyafetlerinde bazı değişiklikler de vardı Orta derecedekiler cübbe ile sokağa çıktıkları halde üst tabakayı teşkil eden ricâl kısmı, lata yahut biniş giyerlerdi Ayrıca ilmiyenin, "İlmiye" maddesinde yazılı, resmi günlere mahsus kıyafetleri de vardı (OTDS)
İLMİYE RİCALİ İlmiye tarikinin yüksek tabakasına verilen addır Bunun yerine "ricâl-i ilmiye" tabiri de kullanılırdı İlmiye mensubları cübbe ile sokağa çıktıkları halde ilmiye ricali lata yahut biniş giyerlerdi
İLMİYE RÜTBELERİ İlmiye denilen ulema sınıfına mahsus rütbeler Rütbeler, aşağıdan üste doğru şöyle idi: Müderrislik, kibar-ı müderrisîn, mahreç mevleviyeti, bilâd-ı hamse mevleviyeti, Haremeyn-iş şerifeyn mevleviyeti, İstanbul kadılığı, Anadolu ve Rumeli kazaskerliği
İLMÜHABER (İlm-i haber) Resmi bir daireye verilmek üzere hazırlanan ve bir adamın ahvâli hakkında bilgileri ihtiva eden kâğıt Resmi vesika * Para, evrak vs teslim olunduğunu gösteren ve bunları getiren adamın eline verilen pusula
İLSAK Yapışmak Bitişmek Ulaşmak Yapıştırılma Kavuşturulmak
İLTİAB Oynama Oyun oynama
İLTİAK Rengi bozulma, rengi değişme
İLTİAN (Bak: Lian)
İLTİBAS Birbirine benzeyen şeyleri şaşırıp birbirine karıştırmak Yanlışlık Karışıklık * Tereddüt Şüphe
İLTİCA Sığınmak Melce´ ve penaha varmak Birinden himâye istemek
İLTİCAC Karışık olma, karışma * Sığınma İltica etme
İLTİCAGÂH f Sığınılacak yer Sığınacak şey Sığınak
İLTİDA´ Yalvarma
İLTİFAF Örtünme, sarınma * Çiçeklerin katmerleşmesi
İLTİFAT Güzel sözle samimi olarak okşamak Yüz göstermek Teveccüh etmek İyilik etmek Lütfetmek * Dikkat, itina * Edb: Bir mevzu anlatılırken, o anda kalbe doğan bir ilham coşkunluğu ile -mevzu dışına çıkmadan- sözün ve hitabın yönünü değiştirme san´atıdır Meselâ: (Asım´ın nesli Diyordum ya Nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecekŞüheda gövdesi, bir baksana, dağlar taşlarO, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlarVurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor,Bir hilâl uğruna ya Rab ne güneşler batıyor! Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,Gökten ecdad inerek öpse o pâk alnı değerMehmed Akif Ersoy)
İLTİFATAT İltifatlar
İLTİFATKÂR İltifat eden, mültefit Hal hatır sorup gönül alan
İLTİFATKÂRANE f İltifat edene yakışır şekilde
İLTİFATPERVER f İltifat eden, iltifatkâr, mültefit
İLTİHA´ Oynama, eğlenme
İLTİHA´ (Lihye den) Sakal bırakma * Kabuk soyma
İLTİHAB Caddede gitmek Geniş yolda yürümek
İLTİHAB Alevlenmek Yanmak * Tıb: Bir uzuvda olan hararet, yanma Cerahat toplanıp yaranın hararetlenmesi
İLTİHAB-I A´VER Tıb: Körbağırsağın iltihabı
İLTİHAB-I EDEME Tıb: Cildin iltihablanarak katılaşması
İLTİHAB-I KEBED Tıb: Karaciğer iltihabı
İLTİHABAT (İltihab C) İltihablar, alevlenmeler
İLTİHABÎ İltihabla alâkalı
İLTİHAF (Lihaf dan) Sarılıp bürünme Örtünme
İLTİHAF Parlama, yanma
İLTİHAK Karışmak Katılmak Yetişmek Bitişmek
İLTİHAM Yaranın iyi olup ağzının kapanması, etlenerek iyileşmesi * Muharebenin kızışması
İLTİHAP (Bak: İltihab)
İLTİHAS Açlık veya susuzluktan dolayı soluma
İLTİHAT Öfkelenme, kızma, gazaba gelme, hiddet etme
İLTİKA Rast gelmek Buluşmak Kavuşmak * Kavuşturulmak
İLTİKA´ İnsanın rengi değişmek Benzi sararmak
İLTİKAM (Lokma dan) Lokma etme, yutma
İLTİKAT Yere düşen şeyi almak * Toplamak Çeşitli kitaplardan bilgi toplamak (Bak: Lükata)
İLTİMA Sararıp solmak Renk değiştirmek
İLTİMA´ Parıldamak Işıldamak * Kapıp almak
İLTİMA-İ KEVAKİB Yıldızların parıldaması
İLTİMAH (Lemh den) Bir şeye şaşkın şaşkın bakınma
İLTİMAM Bir kimseyi ziyaret etme * Konma, konup durma
İLTİMAS Tavsiye Rica İstirham * Kayırmak, tutmak, haksız olarak yardımda bulunmak * Yapılmasını isteme
İLTİMASAT (İltimas C) İltimaslar, tavsiyeler, ricalar * Kayırmalar, tutmalar
İLTİMASGERDE f İltimas edilen, kayırılan
İLTİMASNAME f İltimas mektubu Kayırma yapılması için yazılan mektub
İLTİSAK Rutubetlenmek, ıslanmak
İLTİSAK İki uzvun birbirine yapışık olması * Bitişmek Yapışmak Kavuşmak Yapışık olmak
İLTİSAK-I ECFAN Tıb : Ağrı ve sızıdan dolayı gözkapaklarının birbirine bitişmesi
İLTİSAKÎ İltisakla alâkalı * Yapışan, birleşen Kavuşan, bitişen
İLTİSAM Örtünmek, yaşmaklanmak, ağzını örtmek * Öpmek, takbil eylemek, öpülmek
İLTİSAM-I NİSVAN Kadınların örtünmeleri
İLTİTAM Dalgalanma, temevvüc
İLTİVA Burulmak * Kıvrılmak, bükülmek * Sarılıp birbirine dolaşmak * Dalgalanma * Eğri durma * Nehrin dolaşıklı bir yatağı olma
İLTİVA-Yİ EM´Â Tıb: Bağırsağın kendi üzerine helezoni biçimde kıvrılması
İLTİYA´ Heyecanlanmak, iç alevlenmesi * İç sıkıntısı çekme, dertlenme
İLTİYAH Vücudun güneşten yanması * Susama * Şimşek çakma * Yıldızın parıltısı
İLTİYAH Mayalanmak * Karışmak
İLTİYAK Sıkı fıkı dost olma, candan arkadaş olma
İLTİYAM Yaranın kapanıp iyi olması * Cem´ olmak * Zemmolunmak(Hayatın yarası iltiyam bulur İzzet-i İslâmiyenin ve namusun ve izzet-i milliyenin yaraları pek derindir M)
İLTİYAM-PEZİR f İyi olabilir, kapanabilir yara
İLTİYAM-NÂPEZİR f İyi olmaz, kapanmaz yara
İLTİZAK Yapışma, birleşme
İLTİZAK-I ESABİ´ Parmakların yapışması
İLTİZAM Kendine lâzım kılma İcrasına cehdettiği şeyi kendi üzerine vâcib kılma Mülâzemet etme Gerekli bulma * Tarafgirlik etme, birinin tarafını tutma * Onyedinci yy dan itibâren devlete gelir getiren kaynaklar, yavaş yavaş belirli bedel karşılığında şahıslara verilmeğe başlandı Bu usulün adı iltizamdı İltizamı üzerine alan kimseler, yani mültezimler; geliri devlete peşin olarak öderler, sonra bunu halktan tahsil ederlerdi (Bak: Mültezim)(Dimağda merâtib var, birbiriyle mültebis, ahkâmları muhtelif Evvel tahayyül olur, sonra tasavvur gelirSonra gelir taakkul, sonra tasdik ediyor sonra iz´an oluyorSonra gelir iltizam, sonra i´tikad geliri´tikadın başkadır, iltizamın başkadır Her birinden çıkar bir hâlet: Salâbet i´tikaddanTaassub iltizamdan, imtisal iz´andan, tasdikten iltizam, taakkulde bitaraf, bibehre tasavvurda Tahayyülde safsata hasıl olur, mezcine eğer olmaz muktedirBâtıl şeyleri güzel tasvir etmek her demdeSâfi olan zihinleri cerhdir, hem idlâli S)
İLTİZAMEN İltizam yoluyla, iltizam suretiyle
İLTİZAMİYE Bilerek yapılmış olan ve iltizama müteallik
İLTİZAZ (Lezzet den) Lezzet duyma, hoş ve lâtif bulma
İLTİZAZAT (İltizaz C) İltizazlar, lezzet duymalar
İLVA Çevirmek Baş eğmek Başı eğilmek * Başkasının sözünü maksadı olmayan başka tarafa çevirmek * Birinin hakkını inkâr eylemek * Bayrağı kaldırmak Sancak dikmek
İLVİNAN Renklenme, televvün
İLYAS (ALEYHİSSELÂM) Benî İsrail peygamberlerinden olup, Kur´an-ı Kerim´de ismi geçen ve Tevrat´ta "Ella" diye mezkûr olan bir Peygamberin ism-i mübarekidir MÖ 9 asırda yaşamış olup ondan sonra Elyesa (AS) Peygamber olmuştur İlyâs (AS), zamanının hükümdarıyla çok mücadele etmiş, çok zaman mağaralarda yaşamış, çok mu´cizeler göstermiştir (Bak: Merâtib-i hayat)
İLYASÎN İlyas demektir Bazı kıraetlerde "âl yasin" okunduğundan, her iki kıraete de mutabık olmak için imlâsı, "el yasin" suretinde yazılırYasin, İlyas Aleyhisselâm´ın babası olmakla Âl-i Yasin, yine İlyas demek olur Yasin bir de Resul-i Ekrem´in isimlerinden olduğuna göre, bazıları Âl-i Yasin´den murad; ümmet-i Muhammed (ASM) olduğunu söylemişlerdir (ET)
İLYE Sağrı, but Kalçanın üst kısmı
İLYETEYN Kaba etler Sağ ve sol butlar
İLZAK (Lazk dan) Yapıştırma
İLZAM Muaraza veya muhakemede delil göstererek muhalifini susturmak, iskât etmek Söz ve fikirde galibiyet İltizam ettirmek İsnad ve isbat etmek
İLZAMİYAT Bir kimseyi ilzam edip susturmak için söylenen sözler

Alıntı Yaparak Cevapla