Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat K Harfi
K Harfi
KAPASİTE Fr İçine alma, ihtiva etme kabiliyeti * Kabiliyet, bilgi
KAPÇAK Tar: Eski zaman muharebelerinde muhasara edilen kalelerin duvarlarına tırmanmak için kullanılan büyük çengel
KAPIKULU Osmanlı devletinin daimi ordusunu teşkil eden yaya ve atlı askerlerin bütününe verilen addır
KAPLICA Üstüne bina yapılmış sıcak maden suyu, üstü örtülü kaynarca, ılıca
KAPORA (Kaparo) Pey olarak verilen para
KAPRİS Geçici heves Maymun iştahlılık İnsanın zayıf tarafı Evham
KAPTAN-I DERYA Vaktiyle bahriye nâzırı Deniz kuvvetleri komutanı
KAPUT Fr Askerlerin üstlük elbisesi, yağmurluğu * Otomobillerin motor kısmını örten kapak
KAR´ (KUR´) (C : Ekrâ) Cem´etmek, toplamak * Okumak, kıraat
KA´R Derinlik Dip Her şeyin dibi Nihâyet * Yemeği dipten yemek * Çalmak koparmak
KA´R-I NÂ-YÂB Dibi bulunmayacak derecede derin olan
KÂR f İş Güç Amel Fiil Temettü´ * Kazanç
KÂR-I AKIL Aklın kabul edeceği iş Akıllıca iş
KÂR-I KADİM Eski zaman işi
KÂR-I REVÂ İşe yarar, kullanılabilir
KÂR f (Kelimeye bir ek olup, isimleri sıfat yapar) Eden, edici, yapan mânâlarına gelir ve li, lı, cı, ci gibi eklerin de karşılığıdır İtaat-kâr, hilekâr, isyan-kâr, hamur-kâr, kanaatkâr  gibi
KAR´ Vurmak Çakmak Kapı çalmak * Savt Avâz Ses * Kabak * Gülsuyu kabı * Eti soyulmuş kemik
KAR´-UL ASÂ Doktorun, hastanın bedenine vurup muâyene etmesi * Mc: Hatayı hatırlatmak için işaret vermek ve ikaz etmek
KAR (C : Kur-Kirân) Zift, kara boya * Deve Dağ keçisi * Ses çıkmasın diye ayağın kenarıyla yürümek * Küçük tepe * Kara taşlı yer * Kara büyük taş
KA´R Karnı yemekten dolmak * Arkası yağlı olmak
KARA´ (Kar´ C ) Su kabakları * Gülsuyu kapları
KARA´ Deve yavrusunda çıkan beyaz bir sivilce ve kabarcık * Baştaki saçların hastalıktan dökülmesi
KARA (C : Ekrây-Karvât) Bahçe ve bostan içindeki su arkı * Su ile karışmış süt
KARA (C : Ekrâ) Arka
KARABASAN t Kâbus Sıkıntılı ve korkunç rüya * Bir kimsenin içine düştüğü pek sıkıntılı ruh durumu
KARABE Kırba Büyük testi
KARA´BELANE Karnı büyük, yassı bir böcek
KARABET Soyca yakınlık Hısımlık Akrabalık
KARABET-İ KALB Kalb yakınlığı, gönül yakınlığı
KARABET-İ NESEBİYYE Aynı soydan gelmek suretiyle olan asli hısım ve akrabalık
KARABET-İ SIHRİYYE Kız alıp vermekle meydana gelen akrabalık, yakınlık, hısımlık
KARABİN (Kurban C ) Kurbanlar Allah için kesilen koyun, sığır ve deve gibi hayvanlar
KARABORSA Piyasadan çekilen eşyanın, yüksek fiatla satıldığı gizli pazar
KARAFİ (Şihâbüddin Ahmed El-Karafi) Maliki Mezhebi´nin büyük âlimlerindendir Milâdi 1285 de vefat etmiştir
KÂR-ÂGÂH f İşbilir, uyanık
KÂR-ÂGÂHÎ f Uyanıklık, iş bilirlik
KARAH (C : Akriha) Bina ve ağaç olmayan arazi
KARAİB (Karib C ) Yakınlar, hısımlar Akraba
KARAİN (Karine C ) Karineler, ip uçları
KARAKTER yun Huy Mizac Seciye Bir şeyi benzerlerinden ayırdetmeğe yarayan temel hususiyet
KARAMİL Örülüp ucu sarkıtılan saç bağı
KARAN Mekke arzı
KARANFUL (KARANFÜL) Yaprağı, çiçeği ve kokusu güzel ve uzun olan budaklı bir nebat Karanfil
KARANİTIS Kişiyi sersem eden dimağ dolgunluğu
KARANTİNA İtl Bulaşıcı bir hastalığın yaygın olduğu bir ülkeden gelen kişileri, gemileri veya malları geçici olarak tecrit etme şeklinde alınan tedbir * Hastahanede yatması gereken hastaların kayıt ve kabul işlerinin yapıldığı yer * Bir bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek üzere hasta olup olmadığı bilinmeyen insan ve hayvanlarla temasın menedilmesi
KARAR Değişmez hâle gelmek * Sabit ve sakin olmak * Ne az ne çok olan tam ölçü Ölçülülük * Gitmeyip kalmak * Oturaklı yer Sâkin olacak yer * Anlaşılan ve sabit hâle gelen son karar sözü * Mahkemece verilen son söz ve neticeye bağlama * Dolanmak * Ayakları kısa ve çirkin yüzlü bir cins koyun
KARAR-I KAT´Î Dâvâyı neticelendiren kesin karar
KARAR-I SERİ Acele karar, seri karar
KARARDÂDE f Durgun hâle gelmiş * İstikrar bulmuş Kararlaşmış Karar verilmiş
KARARET Kısa ayaklı ve çirkin yüzlü bir cins koyun * Düz yuvarlak yer
KARARGÂH f Karar verilen yer Karar yeri * Askerî birlikte kurmay heyetinin toplandığı yer Merkez
KARARGİR f Karara bağlanmış Kararı verilmiş
KARARİT (Kırat C ) Kuyumcu tartıları Kıratlar
KARARNAME f Bakanlar Kurulu´ndan çıkan resmî emirler * Verilen karârı bildiren yazı
KARARYAB f Karar bulan * Bir yerde oturup dinlenen
KARAŞİME Maymunların gece çıkıp yattığı bir ağaç
KÂR-AŞİNA İş bilir İşten anlar
KARATİS (Kırtâs C ) Kâğıtlar, sahifeler Kâğıt tabakaları
KARAVANA Bakırdan yayvan yemek kabı * Kışla, okul, hastahane gibi müesseselerde tevzi edilecek yemeği içine koydukları kap * İnce ve yassı elmas * Atışta hedefe vuramama
KARAVOL f Karakol
KÂRAZMA f Görgülü, tecrübeli
KÂR-ÂZMAYÎ f Görgülülük, iş bilirlik, tecrübeli oluş
KÂR-AZMUDE f Görgülü, tecrübeli, görmüş geçirmiş
KÂRBAN f Kervan
KÂRBAN-SARAY f Kervansaray Şehirlerde veya yol üzerlerinde kervanların ve yolcuların gecelemelerine mahsus büyük han
KARBON Lât Basit olup kömürleşmiş hâlde bulunan bir temel unsur Kömür Billurlaşmış halde kömürleşmiş cisim
KARBONİK Fr Bir karbonla, iki oksijenin birleşmesi ile meydana gelen gaz
KARBUS (C : Karâbis) Eğerin ön ve arka kaşı * Saç
KÂRD f Bıçak
KÂRDAN f İşten anlar, iş bilir
KÂR-DANÎ f Uyanıklık, iş bilirlik
KÂRDAR f İşi elinde tutan
KÂR-DARAN (Kârdar C ) İşi elinde tutanlar, iş tutanlar
KARDED Kaba mekan Düz arz
KÂRDİDE (C : Kâr-didegân) f Uyanık, tecrübeli, iş bilir, görgülü
KARDİNAL Fr Katolik mezhebinde en büyük pâye
KARE (C : Kâr-Kur) Dişi ayı * Meşe * Yüksek yer * Kabile ismi
KARE Anasından gözsüz doğan Kör olarak dünyaya gelen * Koyun sürüsü
KÂRE Arka yükü
KAREF Hastalara yakın olmak
KAREH Kişinin gövdesi kirli olmak Vücut kirliliği
KAREM Et arzu etmek * Deniz içinde biten çınar ağacına benzer bir ağaç
KAREN (C : Akrân) Ok mahfazası * Kılıç * Ok * İki deveyi biribirine çattıkları ip Başka deveye çatılmış deve * Çatık kaşlı olmak * "Yakınlık" mânâsına mastar * Necid ahâlisinin mikâtı olan mevzi
KARENBA Ayakları uzun bir böcek
KARF Töhmet etmek, ayıplamak * Ayıp isnad etmek * Dibâgat olunmuş deriden yapılan dağarcık gibi bir kap
KÂRFERMA f Amir, iş buyuran
KÂRGÂH f Fabrika, iş yeri Atölye
KÂRGER f İş yapan, işleyen * Etki yapan, tesir eden, nüfuzlu
KÂRGİL f Kerpiçten yapılmış bina
KÂRGİR f Taş veya harçla yapılmış olan * İş tutan, iş yapan
KARGÜZAR f Becerikli İş yapabilen Elinden iş gelen
KARH Yaralama * Hasta olmak * Bedende çıkan yara * Su olmayan yerde kuyu kazmak * Yanlış ve yalanla hakkı değiştirmek ve battal etmek
KARHA (C : Kuruh) Yara, ceriha Ülser
KARHA-İ ÂKİLE Tıb: Etrâfını yiyip, genişleyerek büyüyen yara
KÂRHANE f İş yeri, iş yapılan yer * Süt satılan yer Süt fabrikası
KARHEB Yaşlı, ihtiyar * Yaşlı öküz * Çok kıllı keçi * Ulu ve şerefli kişi
KARIK Düz yer
KARIS Ekşi yoğurt
KARISA (C Kavâris) İncitici söz
KARİ (A, uzun okunur) Köyde sâkin olan, köylü
KARİ´ (Kari´e) (A, uzun okunur) Okuyucu Okuyan * Âbid ve zâhid olan * Kur´anı tecvide göre okuyan
KARİ´ Ulu kişi, seyyid
KARİA (A, uzun okunur) Ansızın gelen belâ Kıyâmet * Belâ ve musibetten hıfz-ı İlâhiye dâir okunan dua ve âyetler * Peygamberimiz´in (A S M ) düşman üzerine saldığı asker grubu * Pek şiddetli rüzgâr
KARİA SURESİ Kur´an-ı Kerim´ in 101 Suresidir ve Mekkîdir
KARİAT (Karie C ) Okuyan kadınlar Kıraat eden kadınlar
KARİB Çok yakın Yerce ve mekânca uzak olmayan * Yakın hısım
KARİB-ÜL AHD Yakın zamanda
KARİB (KAREB) (C : Kavarib-Ekrub) Gemi sandalı
KÂRİBAN f Kervan
KARİBEN Bir zaman sonra, yakın vakitte Çok zaman geçmeden * Sülâlece ve soyca yakın olan
KARİE (C : Kariât) Okuyan kadın Kırâat eden kadın
KARİH Yaralı, cerihalı * Çıbanlı
KARİH (C: Kuruh-Kavârih) Kesbedici, kazanan * Dişleri tam olan davar
KARİHA Fikir kabiliyeti Zihin kudreti Düşünme istidadı * Akıldan hâsıl olan fikirler Her şeyin evveli * Kuyudan çıkarılan ilk su
KARİHA-ZÂD f Karihadan doğan, karihadan meydana gelen
KARİKATÜR Bir insanın veya bir şeyin gülünç bir tarzda yapılan resmi * Kaba, âdi ve mizahi resim
KARİN Yakın Hısım Akraba * Arkadaş Yaşı aynı olan arkadaş Refik Komşu * Bir şeyi elde eden, nâil olan * Pâdişahın daimi surette yakınında bulunan Mâbeynci
KARİN-İ EVVEL Baş mâbeynci
KARİN Kılıcı ve oku olan * Hacla umreyi birlikte yapan
KARİNE Bilinmeyen bir şeyin anlaşılmasına yarayan ip ucu Anlaşılması zor olan hususun hak ve hakikatına dâir cüz´i delil olan şey İşaret
KARİNE-İ MÂNİA (Bak: Karine-i mecaz)
KARİNE-İ MECAZ Mecaza ait işaret Kelimenin mecaz olmasını gerektiren, hakiki mânasında alınmasına mâni olan kayıt Buna Karine-i mânia da denir
KARİNE-İ TAAYYÜN Belli edici ve tâyine yardım eden iz, işâret, delil
KARİR Mesrur, sevinmiş, memnun Beşâret ve müjde sebebi ile parlayan göz
KARİR-ÜL AYN Memnun, mesrur, gözü aydın
KARİS Donmuş, câmid * Pıhtı Sirke ile pişmiş balık
KARİYE (C: Kavâri) Uzun burunlu, kısa ayaklı, arkası yeşil bir kuş * Süngü demirinin keskin yeri * Kılıcın ve ona benzer şeylerin keskin yeri
KARİYER Fr Bir insanın kendisini hasretmiş olduğu meslek * Bir meslekte alınan merhalelerin bütünü
KARK Tavuk gıdaklaması
KARKAF şarap, hamr
KARKAL (C: Karâkıl) Kadın gömleği * Yeleksiz elbise
KARKAR Kilim veya halı ucu * Hışımla gürleyerek çağır demek
KARKAR (C: Karâkır) Düz açık yer
KARKARA Karın gurultusu * Kumru kuşunun ötmesi * Kahkaha ile gülmek * Su içerken bardağın guruldayıp ötmesi
KARKİSYUN (KARKİSYA) Kebâbe dedikleri devâ
KARLAYL (Thomas Carlyle) (Hi: 1210-1298) İskoçya´da doğmuş, Londra´da ölmüştür İskoç tarihçisi ve filozofudur Babası dindar bir duvarcı ustası idi, oğlunu papaz yapmak istiyordu Onun dinî şüpheleri papaz olmasına mâni oldu Yedi sene manevî mücahededen sonra imanî mes´elelerde istikrar elde edebilmiştir Carlyle (Karlayl) şöyle diyor:Kur´anı bir kere dikkatle okursanız, Onun hususiyetlerini izhara başladığını görürsünüz Kur´anın güzelliği, diğer bütün edebî eserlerin güzelliklerinden kabil-i temyizdir Kur´anın başlıca hususiyetlerinden biri, Onun asliyetidir Benim fikir ve kanaatıma göre Kur´an, serapa samimiyet ve hakkaniyetle doludur Hazret-i Muhammed´in (A S M ) cihana tebliğ ettiği davet, hak ve hakikattır (Karlayl)
KARM (C : Kurum) Değerli insan Kıymetli insan
KARMELE Yapraksız küçük ağaç
KARMEŞE Cem´etmek, toplamak
KARN Zaman, devre * Bir insanın ortalama ömrü olan altmış sene * Yüz yıllık zaman Asır * Boynuz Hayvanda başın boynuz yerleri, boynuz yerinden sarkan saç (Karn, iki mânaya gelir Birisi, zamandan bir müddete mukterin olan ümmet, bir zaman ahalisi olan hey´et-i içtimaiye ki, "hayrul kuruni karni" hadis-i şerifi bu mânayadır Bunda sivrilmek veya mukarenet etmek manası vardır Bu mukarenet veya efradın yekdiğerine mukareneti veya bir peygamber, bir âlim, bir reis gibi büyük bir şahsiyete mukareneti mülâhaza olunur Diğeri de müddet-i zamanın kendisine denir ki, asır gibi ekseriyetle yüz sene takdir edilmiştir ) (E T )
KARN-I EVVEL Hicretin birinci asrı
KARN-I ZABY Geyiğin başındaki çatal boynuz
KARNABİT Karnıbahar
KÂRNAME f Usta çıkacak kişilerin ustalıklarını göstermek için yaptıkları iş örneği
KÂRNEDAŞTE f İş bilmez, acemi, işten anlamaz
KARNESA Doğan kuşunun, avının ardına düşmesi
KARNEYN İki boynuz
KÂR-NÜMA f Menfaat gösteren * Usta çıkacak olan çırakların, ustalıklarını göstermek için yaptıkları örneklik iş
KÂRPERDAZ f İş düzenliyen * Konsolos, şehbender
KÂRPERVERD f Becerikli, iş yapan, elinden bir iş gelen
KARR Durma * Karar verme * Su dökmek * Kulağına söylemek * Mahfe
KARRA´ (C : Karrâun) Güzel okuyan
KARRA´ Ağaçkakan kuşu
KARRA Bir kimsenin kulağına söylemek * Soğuk su dökmek
KARRAUN (Karrâ C ) Güzel okuyanlar
KARRE Soğukluk, soğuk
KARS İki parmağıyla çimdiklemek * Karıncanın ısırması
KARS Şiddetli soğuk
KARS Küçük ibrik
KARSA (KARİSÂ) Bir hurma cinsi
KARSA´ Deve kuşunun erkeği
KARSAA Buruşup büzülmek * Yazıyı sık yazmak
KÂRSAZ f Becerikli, elinden iş gelen
KARSEL Kısa boylu adam (Müe: Karsele)
KARŞ Kesbetmek, kazanmak * Toplamak, cem´etmek
KARŞAME Atmaca kuşu
KÂRŞİNAS f İşten anlar, iş bilir
KART Tazeliği geçmiş, katılaşmış * Gençliği geçmiş, geçkin, yaşça büyük
KARTA´ Gözünün birisine sürme çekip diğerini unutan ve gömleğini ters giyen budala kadın
KARTABAN Karısı ile nâmahrem kimseyi gördüğü hâlde aldırış etmeyen
KARTABUS Zahmet, meşakkat
KARTAK (C: Karâtit) Kadife * Terlik * Etekli kaftan
KARTALE Eşek yükünün dengi
KARUN (A, uzun okunur) Peygamber Musâ (A S ) devrinde yaşamış, malı ile mağrur olarak haddini aşmış ve Cenab-ı Hakkın zekât emrini dinlemediğinden Musa´nın (A S ) duâsından sonra malı ile birlikte yere batmış olan dünya zengini Cenab-ı Hakkın lütuf ve ihsanını kendine mâlederek nankörlük ve enaniyetinden dolayı bu fena sıfatı ile meşhur olmuştur
KARUN İki şeyi bir araya getiren * Tez terleyen hayvan * Arka ayaklarının tırnağı ön ayağının tırnağı yerine vâki olan hayvan *İleride olan memeleri geride olan memelerine pek yakın olan dişi deve
KARUR Duş yapılacak soğuk su
KARURE (C : Kavârir) Göz bebeği Gözün siyah kısmı * Şişe
KAR´UŞ İki hörgüçlü deve * Arslan eniği
KARV Ağaç kadeh * Köpek yalağı * Hurma ağacının kökü * Uzun havuz * Hayanın derisi inip büyümek * Kast * Etraflıca araştırmak, tetebbu * Bir kimsenin mesleğine girmek, onun yoluna süluk etmek
KARVA Uzun hörgüçlü deve
KARVAH Uzun ağaç * Uzun deve
KÂRVAN f (Bak: Kervan)
KARYA Eski çağlarda Bursa ve Balıkesir bölgesinin adı
KARYE Köy Nâhiyeden küçük olan, insanlarla meskun yer
KARYET-ÜN NAHL Kovan Arı yuvası
KARYET-ÜL ENSÂR Medine-i Münevvere şehri
KARYETEYN Mekke ile Taif şehirleri
KARZ Selem ağacının yaprağı
KARZ Borç, ödünç Kesmek, kat´etmek * şiir söylemek
KARZ-I HASEN Sadece Allah rızâsı için verilen ödünç Faizsiz verilen borç
KÂR-ZÂR (Kâr ü zâr) f Kavga, cenk, savaş, harp, muharebe
KÂR-ZÂRGÂH f Savaş meydanı Harp alanı Muharebe sahası
KARZEN Borç, ödünç olarak
|