Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat K Harfi
K Harfi
KIBAB (Kubbe C ) Kubbeler Tepesi yarım küre şeklinde olan binâ damları
KIBAH (Kabih C ) Çirkinler, kabihler
KIBAL (Bir yazıyı) karşılaştırma, mukabele etme * Pabucun ayak üstüne gelen yeri
KIBAL(E) Ebelik bilgisi ve işi
KIBB Kişinin arkasında yumrulanan kemik
KIBBE (C : Kıbbât) Kırkbayır adı verilen karın
KIBEL Yan, taraf, yön, cihet, cânib
KIBLE Kâbe-i Muazzamanın bulunduğu Mekke-i Mükerreme ciheti Kıble tarafı, güney * Cenubdan esen rüzgâr
KIBLEGÂH f Kıble tarafı Kıblenin bulunduğu yer
KIBLENÜMA (Kıblenâme) f Kıblenin tâyinine yarayan pusula Cihet ve yön gösteren âlet
KIBS Çok adet, çok miktar
KIBT Mısır´ın eski yerli halkı
KIBTÎ (C : Kabâti) Kıbt soyundan olan Çingene * Çingene ile alâkalı
KIBTİYAN (Kıbti C ) Kıbtiler, çingeneler
KIDAD Perâkende olup dağılmak
KIDAH Temrensiz ok
KIDD Kayış
KIDDE Tarikat * Bölük
KI´DE Halı * Bir oturma tarzı
KIDEM Öncelik ve eskilik * Evveli bulunmamak Ezeli olmak * Başkasından daha önce olmak Zamanca daha evvelki olmak Rütbece daha yüksek olmak * Cenab-ı Hakkın "Kıdem" sıfatı, yâni; ebedî ve ezelî oluşu
KIDEMEN Kıdemce, kıdem yoluyla
KIDN Havan * Kadının mahfe içinde kendisi için koyup sakladığı giyim eşyası
KIDR (C : Kudur) Çömlek, tencere ve kazan gibi, yemek pişirmeye mahsus kaplar
KIDVE İlimde ileri olup kendisine uyulan Kendine itimad edilip ardınca gidilecek olan
KIFAR Çöller Susuz, otsuz yerler
KIFVE Kuyruk * Fuhuş sözle iftira etmek
KIHF (C : Akhâf) Kafatası Beynin, içinde bulunduğu kafa kemiği
KIL´ (C : Kılâ) Gemi kanadı * Eyerde oturmayan kimse
KILA´ (Kal´a C ) Surlar, kaleler, hisarlar
KILÂ-İ RASİNE Sağlam kaleler Muhkem surlar
KILAA Yelken
KILADE Gerdanlık Boyna takılan kıymetli şey * Akarsu
KILAFET Gemi ziftleme san´atı Kalafatlık
KILAVUZ Yol gösteren, rehber * Vapurlara yol gösteren * Bazı hayvan katarlarının önüne düşüp, onları sevkeden hayvan * Eskiden evlenme işlerine vasıtalık eden kadınlar * Düşman hakkında mâlumât edinmek için ordu hizmetinde kullanılan kişiler * Okçuluk müsabakalarında ilk atılan ok
KILDE Yağ tortusu
KILEVB Kurt, zi´b
KILHIM Yaşlı hayvan
KILIBIK Karısının sözünden çıkmayan erkek Karısının baskısı altında olan adam
KILKAL Hareket ettirmek
KILKIL Siyah tohumlu bir ot
KILLE(T) Titremeğe benzer bir hâlet ki hiddet vaktinde ârız olur * Azlık Nâdirlik Kıtlık
KILLET-İ NUKUD Para darlığı Para sıkıntısı
KILLÎB Eski kuyu * Kurt
KILS (C : Kulus) İftira etmek * Atmak * Liften yapılmış kalın ip * Kusmak * Kap dolup dökülmek
KIL Ü KAL (I ve A, uzun okunur) Dedikodu
KILV Yeyni eşek * Çelik oyunu oynamak
KILYAN Beyaz nohut
KIMAH Sudan başını kaldırmak
KIMAR Kumâr
KIMAT Örtü, sargı Sarılacak bez Beşik bağırdağı * Keserken koyunun ayağını bağlamada kullanılan ip
KIMATR Eşya veya kitab saklanan yer Kitaplık
KIMCAR Bıçak kını
KIMIZ Ekşimiş kısrak sütü
KIMKIM İyi cins olmıyan kuru hurma
KIMME (C : Kumem) Boy, kamet * Beden * Başın tepesi * Dağ tepesi * Her şeyin yükseği * İnsan cemaati, topluluk
KIMT Kamıştan yapılan evlerin kamışlarını bağladıkları ip
KINA´ Başörtüsü, eşarp Örtü, yaşmak, peçe, nikâb * İçinde hediye gönderilen tabak
KINA Burnun ortası yumru olmak * Hurma salkımı
KINA Râzı olmak, kabul etmek
KINAF Büyük burunlu kişi
KIN´AR Dağ keçisinin semiz ve büyük olanı
KIN´AS Büyük deve
KINDÎD şarap, hamr
KINKIN Yol gösterici, kılavuz * Bir cins çekirge * Yer altındaki suyun miktarını bilip kazan kimse
KINN (C : Aknân-Akınne) Köle
KINNARE Mezbaha
KINNE (C : Kinen) Hurma lifinden yapılan urganın sağlam ve dayanıklı olması * Dâne çadırı dedikleri ot * Bir nevi devâ
KINNEB Kendir otu * Kınnap İnce sicim
KINNESRİN Şam diyârında bir mekân adı
KINNÎNE Büyük şişe * Şarap kabı
KINS Her nesnenin aslı ve bitecek yeri
KINTAR (C : Kanâtir) Yüzyirmi rıtıl veya yetmiş bin dinar * Çok mal * Bir sığır derisi dolu altın ve gümüş
KINTAR Belâ, meşakkat, zahmet
KINVE (KUNVE) Koyunu döl için saklamak
KIPTİ Avrupanın bazı cihetlerine Hintten gelerek yerleşen çingenelere verilmiş isim Çingene
KIRA Konaklık etmek * İhsan etmek
KIRA´ Cimâ etmek * Sağlam, muhkem * Şiddetli
KIRAAT (KIRAET) Okuma Düzgün ve çabuk okuma * Okuma kitabı * Fık: Namazda Kur´an-ı Kerim´den bir miktar okumak İnsan bir yazıyı ya kendi kendine yahut başkasına dinletmek üzere okur Hususi mütâlaa nasıl olsa olur Fakat dinletmekten maksad, anlatmak olduğu için o yolda okumanın dikkat edilecek bâzı noktaları vardır Bir eser mensur ise onu okumağa Kırâet, manzum ise inşâd denir Gerek kırâet, gerek inşâd: Mihânikî, mantıkî, bediî diye üçe ayrılır (Bak: Bediî kıraet, İnşad, Mantıkî kıraet, Mihanikî kıraet)
KIRAAT-I SEB´A Kur´an-ı Kerim´i yedi türlü okuma tarzı Mâna değişmemek üzere Kur´an-ı Kerim Kureyş, Huzeyl, Havâzin, Kinane, Sakif, Temim ve Yemen lehçeleriyle "sırat, mâlik, cibril" gibi kelimelerin yedi türlü okunmasına denir * Yedi türlü okuma
KIRAATHANE Müşterilerine gazete, mecmua ve kitap gibi şeyleri bulunduran geniş ve içi döşenmiş kahvehane
KIRAB Kılıç veya bıçak kını
KIRAF Cima etmek * Karışmak
KIRAĞI (Bak: Şebnem)
KIRAM Nakışlı perde * Duvara tutulan örtü * Çarşaf
KIRAN (C : Kırânât) Yakınlık, mukarenet * Ayrı iki şeyin birleşmesi * İki gezegenin bir burçta bulunması
KIRAR Davarın yaşını anlamak için dişine bakmak
KIRAT Dirhemin onaltıda birini ifade eden eski bir ağırlık ölçüsü
KIR´AV Çorak tarla
KIRBA (C : Kıreb-Kırebat) Saka tulumu Deriden su kabı * Tıb: Çocuklarda karın şişmesi * Süt tulumuna da kırba denir * 13 bin dirhemlik veya 32 okıyyelik bir kab
KIRBAN Yakınlık * Cimadan kinâye olur
KIRD Atılmış yünü andıran bulut * Maymun
KIRF Kabuk
KIRFE Töhmet * Ağaç kabuğu * Darçın
KIRGIZ Türk Milletlerinden büyük bedevi bir kavim olup Asyanın kuzeybatısında ve Türkistanla Sibirya arasında, başka bir deyimle Türkistanın kuzey taraflarında ve Doğu Türkistanın kuzeyinde olarak Rusya ile Çin hududunda bulunuyorlar Batı tarafındakilere Kırgız ve Kazak; Çin hududundakilere ise Kara Kırgız ismi verilmiştir Kırgız ismi, kır kelimesinden mürekkeb olup; kır adamı yani göçebe demektir Kırgız ve Kazaklar, Rusya´daki Volga Nehrinden Doğu Türkistan hududuna kadar geniş ve uzun bir mıntıkada bulunup cevelângâhları yaklaşık olarak 2,5 milyon kilometrekare genişliğindedir Kırgız ve Kazaklar cinsiyet ve simaca Türklerden sayılıp; konuştukları dil, esasında Türkçe olduğu halde Moğolca bazı kelimeleri ve İslâm lisanı olan Arabî ve Farisîden alınmış tabirleri de vardır
KIRİTİK (Bak: Kritik)
KIRKANBAR İçinde çok çeşitli şeyler bulunan yer veya kap * Çok şeyler bilen kişi
KIRKBAYIR Geviş getiren hayvanların midelerinin bir bölümü
KIRKIS Küçük üvez * Köpeği çağırmak * Yüzük yapılan özlü balçık
KIRLA Bir kuş cinsidir ve sulardan balık avlar; derler ki su içine girdiğinde bir gözüyle üstünü gözler, bir gözüyle su içinde avını gözler Gayet korkak bir kuştur
KIRM (C : Kurum) Ulu şerif, şerefli kişi
KIRMAZ Beyaz ekmek
KIRMETA Kitapla satırların veya yürürken adımların birbirine yakınlığı
KIRMÎD (C : Karâmid) Pişmiş kiremit
KIRMİL (C : Karâmil) Azgın devenin yavrusu * İki hörgüçlü deve
KIRN Korkak
KIRNAK Halayık, cariye, esir kadın
KIRNAS Doğan kuşunun, avının ardınca gitmesi
KIRRA Soğuk, berd * Çok fazla susuzluk * Akıllılık
KIRRÎS Sazan balığı
KIRŞİB Yaşlı davar * Arslan Çok yiyen, obur * Uzun boylu kimse * Kötü ahlâklı
KIRTAB Kafası üstüne yıkmak
KIRTA´BE Bez parçası
KIRTALE (C : Kırtâl) Yemiş toplamakta kullanılan sepet
KIRTAS (C : Karâtis) Kâğıt Kâğıt tabakası, sahife * Kâğıtçı
KIRTASİYE Kâğıt işleri Kâğıtla alâkalı Onunla yapılan muâmeleler
KIRTIBİYY Bir nevi oyun
KIRTÎT Zahmet meşakkat
KIRVAN Kafile, kervan * Dünyanın her tarafı Doğu ve batı
KIRZAB (C : Karâzıbe) Keskin kılıç * Hırsız
KIRZAM Saçma sapan şeyler konuşan Manâsız sözler söyliyen kimse
KIRZÎN (KİRZİN) (C : Kerâzin) Büyük balta
KIS "Kıyas et, buna benzet, bununla ölç!" mânalarına gelir ve bazı tâbirlerde geçer Meselâ: (Ve kıs ala hâzâ: Bunun üzerine kıyas et )
KISA´ (Kas´a C ) Tabaklar, çanaklar, çömlekler
KISABE Kesicilik, kasaplık
KISAR (Kasir C ) Kısalar Kasr olanlar
KISAR-I MUFASSAL Kur´an-ı Kerim´de 99 sure olan Zilzal suresinden 114 olan Nas suresine kadar olan surelerdir
KISAS Kıssalar Fıkralar Hikâyeler
KISAS Cinayette ödeşmek Bir suç işliyenin aynı şekilde cezalandırılması Öldürme veya yaralanmada suçlu olana aynı şeyin yapılması Suçsuz yere adam öldürene veya yaralayana şeriatın aynı cezayı tatbik etmesi
KISASEN Kısas yoluyla Öldüren veya yaralayanı eşit şekilde cezalandırarak
KISDE (C : Kusad) Bir şey kırıldığında herbir parçası
KISIM (Kısm) Bir parça, bölük, takım, kesim * Kapalı avucunun alabildiği miktar
KISM-I SÂNİ İkinci kısım
KISIR Çocuğu olmaz, doğurmaz * Münbit olmayan ve mahsul alınamayan verimsiz toprak
KISL Zayıf kişi
KISLAM Isırıcı hayvan
KISMAL Kesmek
KISME Kırık parçası * Misvak parçası
KISMEN Bir kısım olarak Bir parça olarak
KISMET Bölmek ve ayırmak Bahşetmek Taksim etmek * Fık: Hisse-i şâyiayı, yani, taksim olunmamış maldaki hisseleri sahiplerine tahsis etmektir
KISMÎ Bir kısmı, bir parça, bir bölüm
KISRA (KUSÂRE) Ekincilerin kesmik dedikleri başakta kalan buğday Buğday çalkandığında kalbur içinde kalan kaba buğday başları
KISS Nasâra tâifesinin ulusu, reisi ve danişmendi * Bir yerin adı
KISSA Fıkra Hikâye İbret verici hikâye Vak´a Mâcerâ Rivâyet
KISSAGÛ f Hikâye ve kıssa anlatan
KISSAGÜZÂR f Hikâye anlatan kimse, masal söyliyen kişi
KISSAHÂN f Hikâye söyliyen, kıssa ve masal anlatan
KISSAPERDÂZ f Hikâye düzen kişi Kıssacı, masalcı
KISSÂT (Kıssa C ) Kıssalar Hikâyeler
KISSİS Keşiş Papaz Hristiyan din adamı
KIST Pay Hisse Nasib Kısım Mizan Rızık Kısım kısım verilen bir hediyenin, borcun her defada verilen bir parçası Tartı ve ölçüde doğruluk Adalet etmek
KIST-EL YEVM Bir aylık maaşın bir güne isâbet eden miktârı * Çalışılmayan günler için kesilen para
KISTAS Mizan, ölçü Büyük terazi Kıyamet günündeki büyük terazi * Mânevi değer ve kıymet ölçüsü * En doğru tartan * Taksit Taksit ile ödenen şey
KISTEYN İki hisse, iki pay İki ölçü, iki parça
KISVED Kuvvetli, boynu kalın olan kişi
KIŞ´ (Bak: Kaş´)
KIŞ´A Bulut açılıp dağıldıktan sonra havada geri kalan parça
KIŞA´ (C : Kuşu) Hamam süprüntüsü * Kuru deri * Deriden olan ev
KIŞ´AME Fak dedikleri nesne * Küçük arı * Kene
KIŞBAR Ağaç parçası
KIŞDE Yağın tortusu * Maymunun dişisi
KIŞLA Askerlerin barınmalarına mahsus bina veya yer
KIŞLAK Kışın, otundan ve suyundan istifade edilen arazi
KIŞM Et * İç yağı
KIŞR (KIŞIR) Kabuk Dış taraf * Libâs
KIŞR-I ARZ Yer kabuğu
KIŞR-I ŞECER Ağaç kabuğu
KIŞRÎ Kışra, kabuğa dair Dış yüce ait ve müteallik Yüzünden Derinden ve esastan olmayan Künhü ve esası olmayan
KIŞŞEBE Dişi maymun eniği * Cüssesi küçük olan kız
KIT´ (C : Aktâ-Aktu) Deve palası * Yük üstüne örttükleri palas * Gecenin bir miktarı * Yassı ve büyük olan ok temreni
KIT´A (C : Kıtat) Dünyanın kara parçalarından her biri * Memleket Ülke * Mat: Bir dairenin bir yayı ile onun çapı arasındaki kısım * Tıb: Kesik organın vücudda kalan parçası * Ask: Çok kalabalık olmayan askerî kuvvet * Edb: En az iki beyitten yapılmış manzume parçası * Bir dönüm araziden az olan yer * Parça, cüz Bölük, kısım * Taraf
KIT´A-İ CESİME Büyük parça
KITA´ Kesme, parçalama, kat etme * Haram olan şey
KITAAT (Kıt´a C ) Bölümler, cüzler, parçalar * Büyük kara parçaları * Askeri birlikler * Ülkeler, memleketler
KITAB (KUTUB) Karıştırmak * Yüzünü pörtürmek * Kaşlarını bir yere toplayan
KITADE Geven, dikenli ot
KITAF Bağdan üzüm kesecek ve ağaçtan yemiş devşirecek vakit
KITAL Muharebe Kavga Öldüresiye yapılan karşılıklı harp
KITAR (C : Kutur-Kuturât) Deve katarı
KITB (KITBE) (C : Aktâb) Bağırsak
KITF Üzüm salkımı Salkım * Toplanmış yemiş
KITFİR Zeliha´nın kocası olan Mısır azizinin ismi
KITKIT Ufak taneli yağmur
KITL (C : Aktâl) Düşman, adüvv * Misil, benzer, eş
KITLIK Kahtlık (Bak: Kaht)
KITMİR Ashab-ı Kehf´in köpeğinin adı * Hurma ile çekirdeğinin arasındaki ince zar Çekirdeğin arasındaki ince pürüz * Hakir ve küçük olan şeylerde mesel olmuştur
KITR Erimiş bakır
KITT (C : Kutut) Nasib, hisse * Kitab ve kâğıt * Erkek kedi
KITTA Dişi kedi
KITTAVŞ Kedi
KIVAM Olgunluk derecesi Her şeyin en uygun hali * Mâyi bir şeyin koyulaşmış hali * Tav * Durma * Çağ * Bir şeyin nizamı * Doğrular Dikler Dik ve doğru çizgiler
KIVAM-I DİN Dinin direği
KIVRA´ Horozların birbiriyle döğüşmesi
KIY´A Düz yer, arz-ı müstevi
KIYA´ Erkek dişiye aşmak * Hurma ve buğday döktükleri düz yer
KIYAD (KIYÂDE) Çekmek
KIYADET Kumandanlık, seraskerlik Kumanda
KIYAFET Bir şeyin dış görünüşü, zâhiri * Bir kimsenin giydiklerinin bütünü * Heyet, şekil, suret * Feraset * Bir kimsenin ardınca olmak
KIYAM Ayakta durmak Ayağa kalkmak * Ayaklanmak İsyan * Ölümden sonra tekrar dirilmek * Bir işe başlamak, devam etmek * Satılan bir mal hakkında müşteri ile anlaşıp kararlaşma * Canlanmak * Kıyâmet günü (mânâsına da gelir) * Namazın iftitah tekbiriyle rüku arasındaki ayakta durma kısmı
KIYAM-I BİNEFSİHÎ (Kıyâm-ı bizâtihî) : Fık: Varlığı, durması kendi zâtı ile olmak mânasında bir sıfat-ı İlâhîdir Şöyle ki: Hak Teâlâ´nın ezelî ve ebedî olan varlığı kendi zâtı ile kaimdir Kendi varlığı, kendi hüviyetinin, kendi mukaddes zâtının muktezasıdır Aslâ başkasının değildir Bunun için, Allah Teâlâ´ya "Vâcib-ül Vücud" denir (Bak: Vücud)
KIYAMET Dünyanın yıkılıp harab olması Her şeyin mahvolması Dünyanın sonu ve mahşer meydanına bütün insanların dirilip toplanacağı zaman * Mc: Büyük belâ * Fazla sıkıntı (Bak: Haşr)(Yevm ve sene vesâire gibi her nevde bir kıyamet-i mükerrere vardır Ve keza beşerdeki istidad kıyamete bir remizdir İ İ )(Mevt-i dünyanın vuku bulmasıdır Şu mes´eleye delil: Bütün Edyan-ı Semâviyyenin icmâıdır ve bütün fıtrat-ı selimenin şehadetidir ve şu kâinatın bütün tahavvülât ve tebeddülât ve tagayyürâtının işaretidir Hem asırlar, seneler adedince zihayat dünyaların ve seyyar âlemlerin, şu dünya misafirhanesinde mevtleriyle, asıl dünyanın da onlar gibi ölmesine şehadetleridir Şu dünyanın sekeratını, âyât-ı Kur´aniyyenin işaret ettiği surette tahayyül etmek istersen, bak, şu kâinatın eczaları, dakik, ulvi bir nizam ile birbirine bağlanmış Hafi, nâzik, lâtif bir rabıta ile tutunmuş ve o derece bir intizam içindedir ki; eğer ecram-ı ulviyyeden tek bir cirm, "Kün" emrine veya "Mihverinden çık" hitabına mazhar olunca, şu dünya sekerata başlar Yıldızlar çarpışacak, ecramlar dalgalanacak, nihayetsiz feza-yı âlemde milyonlar gülleleri küreler gibi büyük topların müthiş sadaları gibi vâveylâya başlar Birbirine çarpışarak kıvılcımlar saçarak, dağlar uçarak, denizler yanarak, yeryüzü düzlenecek İşte, şu mevt ve sekerat ile Kadir-i Ezeli, kâinatı çalkalar; kâinatı tasfiye edip, cehennem ve cehennemin maddeleri bir tarafa, cennet ve cennetin mevadd-ı münasibeleri başka tarafa çekilir, âlem-i âhiret tezâhür eder S )(Kıyametin hâdisatından ervâh-ı bâkiye müteesir olacaklar mı Elcevab: Derecatlarına göre müteessir olacaklar Melâikelerin tecelliyat-ı kahriyede kendilerine göre müteessir oldukları gibi müteessir olurlar Nasılki bir insan, sıcak bir yerde iken, hariçte kar ve tipi içinde titriyenleri görse akıl ve vicdan itibariyle müteessir olur Öyle de; zişuur olan ervâh-ı bâkiye, kâinatla alâkadar oldukları için, kâinatın hâdisat-ı azîmesinden derecelerine göre müteessir olmalarını; ehl-i azâb ise, elemkârâne, ehl-i saadet ise, hayretkârane, istiğrabkârane belki bir cihette istibşarkârâne teessüratları bulunmasını, işarat-ı Kur´aniye gösteriyor Zira Kur´an-ı Hakim, her zaman kıyametin acâibini tehdit suretinde zikrediyor "Göreceksiniz  " diyor Halbuki cism-i insani ile onu görenler, kıyamete yetişenlerdir Demek, kabirde cesetleri çürüyen ervahların da o tehdid-i Kur´aniyeden hisseleri var M )
KIYAMET SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 75 Suresi olup "Lâ Uksimu" Suresi de denir Mekkidir
KIYAS Benzetmek, karşılaştırmak, mukâyese İki şeyi birbiri ile karşılaştırmak Benzeterek hüküm ve muhâkeme etmek * Man: Doğru kabul edilen iki hükümden bir üçüncü hükmü çıkarmak * Fık: İki belli şeyden birinin mahsus olan hükmünü, yâni, bu hükmün mislini, aralarındaki müttehid illetten dolayı, diğerinde de ictihad ile izhâr etmektir
KIYAS-I AKÎM Man: Neticesiz veya doğru netice vermeyen kıyas
KIYAS-I BİNNEFS Nefsini misal alarak, nefsine kıyaslayarak Bir şeyin bizzat kendini kıyas ederek yapılan kıyas
KIYAS-I FUKAHA Hakkında açıkça âyet ve hadis bulunmayan mes´elelere dâir; ilim ve irfanda allâme ve mütebahhir, ilmi ile amelde ve Sünnet-i Seniyyeye ittiba ve imtisalde, ibadet ve taatta, takva ve verada, züht, azimet ve riyazetle, terakki ve taâli eden müctehid fukaha tarafından kıyas ile verilen hüküm
KIYAS-I HÂDİ´ Man: Aldatıcı kıyas
KIYAS-I HAFİYYE Man: Sebebi gizli olan,zihne birden gelmeyen kıyas * Fık: Te´siri kavi olan kıyastır Veyahut sıhhati zâhir, fesadı gizli olan kıyastır
KIYAS-I İSTİSNAÎ Bir hükmün neticesinin aynı veya nakzı, mukaddemelerinden birinde bilfiil zikredilirse, ona kıyâs-ı istisnâi denilir Başka bir tâbirle: Neticesi veya zıddı bizzat kendisinde zikredilen kıyas "Eğer bu cisim ise, mutlaka bir yer tutar" gibi Veya "Güneş doğmuş ise, gündüz olmuştur" gibi
KIYAS-I MAALFÂRIK Birbirine benzemiyen şeyler arasında yapılan kıyas Yani, doğru olmayan ve hakikata uymayan mukayese
KIYAS-I MUKASSİM Man: İki şıkkı bulunan ve her iki şıkkın neticesi aynı olan kıyas (Sultan Mehmed Fatihin, babasına gönderdiği şu haber buna güzel bir numunedir "Padişan sen isen ordunun başına geç; yok padişah ben isem, sana emrediyorum ordunun başına geç ")
KIYAS-I MÜREKKEB Man: İkiden fazla mukaddemeden mürekkeb kıyas
KIYAS-I TEMSİLÎ Temsil tarzında yapılan mukayese (Diyorsunuz ki: "Sen sözlerde kıyâs-ı temsili çok istimal ediyorsun Halbuki fenn-i mantıkça, kıyas-ı temsili, yakini ifade etmiyor Mesâil-i yakiniyede bürhan-ı mantıki lâzımdır Kıyas-ı temsilî, usul-i fıkıh ulemasınca zann-ı galib kâfi olan metalibde istimal edilir Hem de sen, temsilâtı bazı hikâyeler suretinde zikrediyorsun Hikâye hayalî olur, hakiki olmaz Vâkıa muhalif olur "Elcevab: İlm-i Mantıkça, çendan "Kıyas-ı temsilî, yakîn-i kat´i ifade etmiyor " denilmiş Fakat kıyas-ı temsilînin bir nev´i var ki, mantıkın yakînî bürhanından çok kuvvetlidir Ve mantıkın birinci şeklinin birinci darbından daha yakındır O kısım da şudur ki: Bir temsil-i cüz´î vasıtasıyla bir hakikat-ı küllînin ucunu gösterip, hükmü o hakikate bina ediyor O hakikatın kanununu, bir hususî maddede gösteriyor Tâ o hakikat-ı uzma bilinsin ve cüz´î maddeler, ona irca´ edilsin Meselâ: "Güneş, nuraniyyet vasıtasıyla, birtek zât iken; her parlak şey´in yanında bulunuyor temsiliyle bir kanun-u hakikat gösteriliyor ki, nur ve nurani için kayıd olamaz Uzak ve yakın bir olur Az ve çok müsavi olur Mekân onu zaptedemez Hem meselâ: "Ağacın meyveleri, yaprakları; bir anda, bir tarzda kolaylıkla ve mükemmel olarak birtek merkezde, bir kanun-u emrî ile teşkili ve tasviri" bir temsildir ki, muazzam bir hakikatın ve küllî bir kanunun ucunu gösterir O hakikat ve o hakikatın kanununu gayet kat´i bir surette isbat eder ki, o koca kâinat dahi şu ağaç gibi o kanun-u hakikatın ve o sırr-ı Ehadiyyetin bir mazharıdır, bir meydan-ı cevelanıdır İşte bütün Sözlerdeki kıyasat-ı temsiliyyeler bu çeşittirler ki bürhan-ı kat´i-yi mantıkîden daha kuvvetli, daha yakînîdirler S )
KIYASEN Kıyas yoluyla, benzeterek, kaideye tatbik ederek
KIYASÎ (Kıyâsiyye) Benzetme ile olan * Genel kaideye uygun ve muvafık olan
KIYASİYYAT (Kıyâsi C ) Benzetme veya tatbik ile olanlar * Umumi kurallara uygun olanlar
KIYATE Azık vermek
KIYEM (Kıymet C ) Kıymetler, değerler
KIYEMÎ (C : Kıyemiyyât) Az bulunan pahalı şey
KIYEMİYYAT (Kıyemî C ) Değerli nesneler, az bulunan pahalı şeyler
KIYFAL Baş damarı
KIYMET Değer, baha, semen, bedel
KIYMET-İ HAKİKİYE Hakiki ve gerçek değer
KIYMET-AGÂH f Kıymetten anlar, değer bilir
KIYMET-DÂR f Değerli, kıymetli, pahalı
KIYMET-NÂ-ŞİNÂS f Değer takdir edemiyen, kıymet bilemiyen
KIYMET-ŞİNAS f Kıymet bilir İnsaniyetli, değer bilir
KIYTAS Balina balığı, kadırga balığı
KIYYE Okka Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü Kıyye-i atika da denir Şimdiki 1282 gram (Bak: Okıyye)
KIYYE-İ ÂŞÂRİ Kilo Bin gram olan ağırlık ölçüsü
KIYYE-İ ATİKA Okka
KIZA Yumuşak yerlerde biten bir ot cinsi
KIZAF Sür´atle gitmek, hızla gitmek
KIZAN Oğlan, erkek çocuk * Delikanlı, cesur ve silâhlı köylü genç
KIZBAN (Kadib C ) İnce düz fidanlar, çubuklar, dallar
KIZIL t Kırmızı, alrenk * Kıldan yapılan ip * Aşırı, müfrit
KIZILBAŞ Râfizîlere verilen bir isim
KIZILELMA Tar: Osmanlı Türkleri tarafından Roma´ya verilen addır (O T D S )
KIZILHAÇ Hristiyan ülkelerde Kızılay karşılığı olan yardım teşkilâtı
KIZIL TEHLİKE Dinsizlik, anarşistlik ve komünistlik tehlikesi
KIZM Katı, şiddetli, şedit
KIZR Pak olmayan nesne * Temiz olmayan şey
KIZZE Ufak taş * Taşlı çukur yer * Kızlık dedikleri hâlet
|