Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat K Harfi
K Harfi
KİTAB Kitab * Levh-i mahfuz * Kur´ân
KİTAB-I MÜBİN (Bak: İmam-ı Mübin)
KİTABE Kabartılarak veya oyularak sert levhalar üzerine yazılan yazı Levha olarak yazılan manzum olmayan nesir halinde levha yazma ilmi * Mezartaşı yazısı
KİTABE-İ SENG-İ MEZAR Mezar taşı yazısı
KİTABET Yazmak Kâtiblik Usulüne göre bir şeyi yazmak
KİTABET-İ FITRİYE Fıtri olan yazılmış şeyler * Kâinat sahifelerinin kitab gibi oluşu
KİTAB-HANE f Kitabevi, kütüphane Kitap okunan veya satılan yer
KİTABÎ Kitaba dair ve müteallik Kitaba tabi olan Kitaba uygun Kur´an, İncil, Tevrat kitablarından birine inanan Semavî kitaplardan birine inanan
KİTAF İp
KİTBE Kitabe yazmak Zam ve cem´etmek Artırmak ve biriktirmek
KÎTE Bir gün veya bir gece yenecek yemek
KİTFEYN İki omuz küreği
KİTİ (Giti) f Dünya Yer Cihan Âlem
KİTLE Kütle Yığın Küme * Mâden, taş gibi şeylerden toplu şey
KİTMAN Sır saklama Kimseye sır açmama hâli
KİTR Her nesnenin ortası * Deve hörgücü
KİTR Nişan oku * İblisin ismi
KİVARE Petek
KİYAE Zayıflık * Korkaklık
KİYAH f Ot
KİYAHBESTE f Ot bitmiş, ot yetişmiş
KİYAN f Merkez * Yıldız, seyyâre
KİYAN Tabiat
KİYANE Kefâlet, kefil olma
KİYASET Zeki * Uyanıklık Zekâ Ferâset Zeyreklik
KİYFE (KİFE) Bez parçası
KİYR Demirciler körüğü * Dağ, cebel
KİYYA Sakız
KİYYE Sakız
KÎZ Küçük kap
KİZA Yemeği çok yemekten dolayı basan ağırlık
KİZB Yalan Yalan söyleme (Sıdkın zıddı)(Kizb, küfrün esasıdır Kizb, nifâkın birinci alâmetidir Kizb, Kudret-i İlâhiyyeye bir iftiradır Kizb, Hikmet-i Rabbaniyyeye zıddır Ahlâk-ı âliyeyi tahrib eden kizbtir Âlem-i İslâmı zehirlendiren, ancak kizbtir Âlem-i beşerin ahvalini fesada veren, kizbtir Nev-i beşeri kemalâttan geri bırakan, kizbtir Müseylime-i kezzab ile emsalini âlemde rezil ve rüsva eden, kizbdir İşte bu sebeblerden dolayıdır ki; bütün cinayetler içinde tel´ine, tehdide tahsis edilen, kizbdir  Sual: Bir maslahata binaen kizbin câiz olduğu söylenilmektedir  Öyle midir Cevab : Evet, kat´i ve zaruri bir maslahat için bir mesağ-ı şer´i vardır Fakat hakikate bakılırsa, maslahat dedikleri şey bâtıl bir özürdür Zira usul-ü şeriatta tekarrur ettiği vechile, mazbut ve miktarı muayyen olmıyan bir şey hükümlere illet ve medar olamaz; çünki, mikdarı bir had altına alınmadığından su-i istimale uğrar Maahâza, bir şeyin zararı menfaatına galebe ederse, o şey mensuh ve gayr-i muteber olur Maslahat, o şeyi terk etmekte olur Evet, âlemde görünen bu kadar inkılâblar ve karışıklıklar, zararın özür telâkki edilen maslahata galebe etmesine bir şâhiddir Fakat kinaye veya ta´riz suretiyle yani gayr-i sarih bir kelime ile söylenilen yalan, kizbden sayılmaz İ İ )
KİZBERE Baldırıkara adı verilen ot
KİZİR Köy muhtarının yamağı hükmünde olan adam Köy kâhyası
KİZYUN Toprak parçası
KLASİK Fr Çok eskiden yazıldığı hâlde değerini kaybetmeyen eser veya san´at eseri * Âdet hâline gelmiş usul
KLASÖR Fr Tasnif işlerinde kullanılan, gözlere ayrılmış dolap veya çekmece * Geniş mukavva dosya
KLİNİK yun Hastaya bakılan yer * Ders gösterilen hastahane koğuşu
KLİŞE Fr Matbaada tipografik baskıda kullanılan kabartma resim veya yazılar çıkarılmış madeni levha
KLÜP ing Eğlenerek boş olarak vakit geçirmek yahut okumak, konuşmak üzere üyelere mahsus toplantı veya eğlence yeri
KOALİSYON ing Bir maksad için birleşen kuvvetler yahut partiler topluluğu
KOÇKAR Dövüş için terbiye olunmuş iri koç
KOÇ YİĞİT Güçlü kuvvetli, bahadır, gözünü budaktan sakınmaz, cengâver
KODAMAN İleri gelen Servet veya mevki sahibi kimseler hakkında alay yollu söylenir
KODES Tavuk yeri, kümes * Hapishane
KOF İçi boş Kovuk * Aklı ve ilmi olmayan Câhil
KOKONA Yaşlı rum kadını
KOLAĞASI t Eskiden mevcud olan yüzbaşı ile binbaşı arasındaki rütbe
KOLON Fr Sütun * Matbaacılıkta, dizilen yazı sütunu
KOLONİ Fr Bir ülkenin, sınırları dışında işgal ettiği ve yönettiği ülkeye sıkı bağlarla bağlı arazi * Başka bir memlekete yerleşmeğe giden göçmen topluluğu veya bir topluluğun yerleştiği yer * Bir memlekette bulunan yabancılar topluluğu
KOLORDU t Ekseriyetle üç tümen ve diğer tamamlayıcı birliklerden kurulan askeri birlik
KOMANDO (Portekizce) Ask: Müstakil olarak çalışan ve baskın, sabotaj v b gibi özel vazifeler yapan, az sayıda askerlerden kurulu birlik, çete
KOMBİNEZON Fr Tertib, düzenlemek * Çare * Kadın iç gömleği
KOMEDİ yun Cemiyetin gülünç ve kusurlu hâllerini ortaya koyan tiyatro eseri * Uydurma, yapmacık hareket veya söz * Gülünecek hareketler
KOMEDİYEN İki yüzlü, riyakârlık gösteren * Komedi oynayan tiyatro oyuncusu Maskara
KOMİSER Fr Emniyet teşkilâtının meslek dereceleri içinde yer alan ve en az lise tahsilini yapmış, polis enstitüsünün orta ve yüksek kısmını tamamlamış üniformalı veya sivil memur
KOMİSYON Fr Meclis şubesi Hususi surette teşkil olunan meclis * Ticarette vasıtalık etme, dellâllık ücreti
KOMİTA (Slavca) Maksadına ulaşmak için ekserî silah kullanan, siyasî, gizli ihtilaki cemiyet Eşkiya
KOMİTACI Siyasi bir gayeye ulaşmak için, silâhlı mücadele yapan gizli bir topluluk veya teşkilâtın mensubu olan kimse
KOMİTE Fr Bir komisyon arasından seçilmiş âzası bulunan, bir iş için toplanan hey´et Meclis şubesi Hey´et
KOMPARTIMAN Fr Yolcu trenlerinde vagonların bölümlerle ayrılmış kısımlarından her biri
KOMPETAN Fr Bir işi iyi bilen Bir şey hakkında yerinde kararlar alabilen kimse
KOMPLEKS Fr Bir anda kavranamıyacak şekilde çeşitli sebeblerden, unsurlardan meydana gelmiş * Basit olmayan Mürekkep * İnsanların davranışlarına, ruh hâllerine yön veren birbirine bağlı şuuraltı hayallerinin bütünü
KOMPLO Fr Bir kişiye karşı toplu olarak alınan karar Tuzak Suikast
KOMPRİME Fr Toz halinde iken sıkıştırılıp ufak hap haline getirilmiş ilaç
KOMÜNİZM Fr Cemiyet içinde fertlerin her türlü mülkiyet haklarını ve aile hayatını ve dini kaldırıp materyalizmi esas alan ve bütün mülkiyeti devlete mal eden bâtıl bir nazariye (Şimalde koca bir devlet, gençlik hevesatını elde ederek, bu asrı fırtınalarıyla sarsıyor Çünki: Akibeti görmiyen kör hissiyatla hareket eden gençlere, ehl-i namusun güzel kızlarını ibahe eder Belki hamamlarında erkek kadın beraber çıplak olarak girmeleri ve izin vermeleri cihetinde bu fuhşiyatı teşvik eder Hem serseri ve fakir olanlara zenginlerin mallarını helâl eder ki: Bütün beşer, bu musibete karşı titriyor S )(Evet hariçte iki cereyana karşı bu kahraman millet, Kur´an kuvvetiyle dayanabilir Yoksa küfr-ü mutlakı, istibdad-ı mutlakı, sefahet-i mutlakı ve ehl-i namusun servetini serserilere ibahe etmesini âlet ederek, dehşetli bir kuvvetle gelen bir cereyanı durduracak, ancak, İslâmiyet hakikatıyla mezcolmuş, ittihad etmiş ve bütün mâzideki şerefini İslâmiyette bulmuş olan bu milletteki din kuvveti ve iman bütünlüğüdür  Şimâldeki dehşetli anarşilik tohumunu saçan ve nesil ve milleti mahveden ve herkesin çocuklarını kendine alıp karabet ve milliyeti izale eden ve medeniyet-i beşeriyeyi ve hayat-ı içtimaiyeyi bütün bütün bozmağa yol açan kızıl tehlike  R N ) (Bak: Anarşizm)
KONAK Menzil, yolculukta gece vakti inilen yer * Yolculukta bir yerde durma, dinlenme İki menzil arasındaki yol * Büyük ev, zengin ve mükellef ikâmetgâh * Resmi dâire
KONDÜKTÖR Fr Kılavuz, memur, müdür * Trenlerde vagon ve bilet işlerine bakan vazifeli kimse
KONFERANS Fr Dinleyicilere herhangi bir mevzu hakkında bilgi vermek gayesiyle yapılan konuşma
KONGRE Fr Çeşitli memleketlerden yöneticilerin, elçilerin ve delegelerin katılmasıyla yapılan toplantı
KONSEY Fr İdare vazifesi yüklenmiş kişilerin topluluğu * Müzakere hâlinde bulunan kimselerin meydana getirdiği kurul * Bu tarz bir toplantının yapıldığı yer
KONSOLİT (Konsolide) Fr Ana sermayenin ödeme tarihi belli olmayan ve yalnız faizi ödenen devlet tahvili
KONSOLOS İtl Yabancı ülkelerde yurttaşlarının haklarını korumak ve bağlı bulunduğu hükümete siyasî ve ticarî bilgileri vermekle vazifeli hariciye memuru
KONTENJAN Fr Alâkalıların her birine düşen miktar veya yer Pay miktarı
KONVOY ing Aynı yere giden nakil vasıtaları topluluğu * Aynı yere nakledilen insan grubu * Harb gemilerinin himayesinde sefer yapan yük gemileri katarı
KOPİL Küçük Rum çocuğu * Çapkın, külhani
KOR t Her tarafı iyice yanıp içine kadar ateş hâline gelmiş kömür veya odun parçası * Askeriyede kolordu
KORSAN itl Deniz haydutu Deniz eşkiyası * Başkaların haklarını zor kullanarak yiyen kimse * Bir hakkı izinsiz olarak kullanan
KORSAN GEMİSİ Deniz hırsızlığı ve korsanlık yapan gemiler Düşman gemilerini basarak mallarını alan bir devletin donanma gemilerine de aynı ad verilirdi
KOSTANTINİYYE İslâm dünyasında İstanbul için kullanılmış isimlerden biri
KOTRA ing Tek direkli, yelkenli, narin küçük gemi
KOY Küçük körfez Karanın içine girmiş, rüzgârdan saklı deniz parçası Deniz koyuna benzer, çevresi mahfuz yer Köşe, bucak
KOZMOĞRAFYA yun Yıldızların yerlerinden ve hareketlerinden bahseden ilim Felekiyyat İlm-i hey´et
KOZMOPOLİT Fr Her yabancı şeye karşı alâka gösteren, milliyet duygularından mahrum kimse * Çeşitli milletlerden insanları içine alan
KOZMOZ (Kozmos) yun Kâinat Bütün gökler
|