Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat K Harfi
K Harfi
KÖFTEHOR (Bak: Kuftehar)
KÖHNE f Eski, eskimiş * Zamanı geçmiş Demode olmuş
KÖHNEBAHAR Sonbahar
KÖLE t Bütün tarihî devirlerde başka milletlerden, yabancılardan zorla kaçırılıp hürriyetten mahrum hale getirilerek hizmette kullanılan erkek (İslâmiyet köleliği en âdil usullerle kaldırmağa çalışmış ve Resul-i Ekrem (A S M ), insanları kölelikten kurtarmayı ibadet olarak ilân etmiştir )
KÖRÜK Ateşi havalandırmak için yapılmış bir âlet * Hava ile çalışan bazı çalgıların hava vermeğe mahsus kısmı
KÖŞE (Bak: Kuşe)
KÖŞELİ PARANTEZ t Cümleden tamamıyla ayrı "haşiye" gibi bir sözü içine alır
KRAMP Fr Adalenin kasılması
KRATER (Bak: Atmiye)
KRİTİK yun Tenkid Sıkışık durum, sıkıntılı * Tıb: Hastalığın en kötü zamanı KRUVAZÖR : Fr Daha ziyade toplarla mücehhez açık denizlerde emniyeti te´min etmek ve konvoyları korumakla vazifeli süratli harp gemisi
KUAL Üzüm çiçeği
KUAS Koyunun burnunda olan bir hastalık
KUAS Boynun içine geçik olması
KUAS Bir hastalık (ki göğüsü tutar )
KUB f "Vuran, vurucu, döven" mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır Meselâ: (Leked-kub: Tekme vuran)
KUBA´ Hınzır avazı * Büyük ölçek
KUBAA Serçe gibi küçük bir alaca kuşun adı * Avcıların giydiği hırka
KUBAKIB Acele eden kimse, aceleci * Bir yıldan sonra olan yıl
KUBALE Mukabele * Kapı önü
KUBAN (Kub C ) f Vurucular, dövücüler * Vurarak, döverek mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır
KUBB Kürk
KUBBE Yarım küre şeklinde yapılan bina damı
KUBBE-İ ÂLİYE Yüksek kubbe
KUBBE-İ HADRÂ Yeşil kubbe
KUBBE-İ KANEK Ağzın tavanı Damak
KUBBE-İ MİNA Gökyüzü Gök kubbesi
KUBBE-İ ULYÂ Sema, gökyüzü
KUBBE-İ ZERRİN Güneş, şems
KUBBET-ÜL İSLÂM İslâmın kubbesi * Belh şehrinin başka bir adı
KUBBE ALTI Tar: Topkapı Sarayı´nda başta sadrazam olmak üzere devlet adamlarının ve vezirlerin toplanıp devlet işlerini görüştükleri yer
KUBBE-NİŞİN f İstanbulda Topkapı Sarayı´nda Kubbealtı denen yerde toplanan kabine üyeleri denebilecek toplantıya katılan vezirlerin herbiri
KUBBERE (C: Kubber-Kabbere) Turgay dedikleri küçük kuş * Bacaksız, kısa boylu kimse
KUBBİTÎ Beyaz helva satan kimse
KUBEB (Kubbe C ) Kubbeler, kemerler Tepesi yuvarlak, yarım küre şeklinde yapılan binâ damları
KU´BERE Bileği meydana getiren iki kemiğin küçüğü
KUBH Günah ve çirkin hareket Kabahat Suç * Fık: Aklen ve şer´an müstehcen olup dünyada zemme, âhirette azaba ve itaba mahal olan şey
KUBHİYYAT (Kubh C ) Çirkin hareketler ve işler Günah ve çirkin şeyler
KUBKUBA Acele etmek
KUBLE Öpme
KUBTİYYE (KIBTIYYE) (C: Kubâti) Mısırda yapılır parlak ince keten bezi
KUBU´ Kirpinin büzülüp başını derisine çekmesi * Bir kimsenin başını yakasına çekmesi
KUBUB Kuruluk
KUBUL Erlerin ve kadınların önü * Evvel, önce, ilk
KUBUN Gitmek
KUBUR (Kabr C ) Kabirler, mezarlar, türbeler
KUBUS Sür´atle yürüdüğünden yere tırnağının ucundan başka yeri değmeyen at
KUBZA (KABZA) (C: Kubzât) Bir tutam nesne
KUÇE f Dar sokak, küçük sokak * Pazar, çarşı
KUDAHİS Bahâdır, kahraman, şucâ
KUDAM f Hangisi Hangileri (mânasına sorudur)
KUDAR Büyük yılan * Aşçı, tabbah Deve boğazlayıcı, deve kasabı
KUDAS Gümüş boncuk
KUDAT (Kadı C ) Kadılar Şeriat kanunlarıyla hâkimlik edenler
KUDDAM Ön taraf İleri taraf
KUDDAMÎ Ön
KUDDİSE "Mübarek, kudsi ve mukaddes olsun " anlamına gelen bir kelimedir
KUDDİSE SIRRUHU "Sırrı ve hakikatı muazzez ve müşerref olsun" meâlinde bir hürmet ifadesidir (S- Sahabe-i Kiram Hazeratına Radıyallahu Anh denildiğine binaen, başkalara da bu mânada söylemek muvafık mıdır Elcevap: Evet, denilir Çünkü Resul-i Ekrem´in bir şiarı olan Aleyhissalâtü Vesselâm kelâmı gibi Radıyallahu Anh terkibi, sahabeye mahsus bir şiar değil, belki sahabe gibi Veraset-i Nübüvvet denilen Velâyet-i Kübrada bulunan ve makam-ı rızaya yetişen Eimme-i Erbaa, Şâh-ı Geylâni, İmam-ı Rabbani, İmam-ı Gazali gibi zatlara denilmeli Fakat örf-ü ulemada Sahabeye, Radıyallahu Anh; Tâbiin ve Tebe-i Tâbiine, Rahimehullah; onlardan sonrakilere, Gaferehullah; ve Evliyaya, Kuddise Sırruhu denilir M )
KUDDUS Kusur ve noksanlıklardan müberrâ olan, en mukaddes Hiç eksiği olmayan, pâk, temiz Cenab-ı Hakk´ın sıfatlarındandır * Mübarekliğin hadsiz derecesini ifâde eder "En mukaddes" gibi
KUDDUSÎ Cenab-ı Hakk´ın Kuddus sıfatına dair ve müteallik Kusursuz olan Cenab-ı Hakk´a ait * Kudsi ve temiz olana ait ve ona müteallik
KUDEGÎ f Çocukluk
KUDEK (C : Kudegân) f Çocuk, sabi
KUDEK-MENİŞ f Çocuk tabiatlı Çocuk mizaclı
KUDEMA (Kadim C ) Kadimler Eski büyükler Eski adamlar İleri gelen büyükler Eski zamanda gelmiş olanlar
KUDEYH Küçük kadeh, kadehcik
KUDMUS Kadim nesne, eski
KUDRET Güç Takat * Her yeri kaplayan kudretullah * Varlık Ehliyet Becerebilme * Zenginlik * Kabiliyet * İlm-i kelâmda: Allah Teâlâ´ya mahsus ezelî ve ebedî ve bütün kâinatta tasarruf eden sıfattır (Arkadaş bir kelime-i vâhidenin işitilmesinde; bir adam, bin adam birdir Yaratılış hususunda da Kudret-i Ezeliyeye nisbeten bir şey, bin şey birdir Nev ile fert arasında fark yoktur M N )
KUDRET-İ İLÂHİYE Allah´ın kudreti (Cenab-ı Hakk´ın kudret, ilim, iradesi; şemsin ziyâsı gibi bütün mevcudata âmm ve şâmil olup, hiçbir şeyle müvazene edilemez; Arş-ı Azama taalluk ettikleri gibi, zerrelere de taalluk ederler Cenab-ı Hak, şems ve kameri halkettiği gibi, sineğin gözünü de O halketmiştir Cenab-ı Hak; kâinatta vaz´ettiği yüksek mizan gibi, hurdebinî hayvanların bağırsaklarında da pek ince ve lâtif bir nizam vaz´etmiştir Semadaki ecramı birbiriyle rabteden câzibe-i umumî kanunu gibi, cevahir-i ferdi de, yani zerratı da o kanunun bir misliyle nazmetmiştir Sanki bu zerrat âlemi, o semavî âleme küçük bir misaldir Hülâsa, aczin müdahalesi ile, kudret mertebeleri ayrılır Aczi mümteni´ olan kudretçe; büyük, küçük birdir Kudret-i Ezeliye, en evvel eşyanın melekût, yani içyüzüne taalluk eder bu yüz ise, alelumum güzel ve şeffaftır Evet, şems ve kamerin yüzleri parlak olduğu gibi, gecenin ve bulutların da iç yüzleri ziyadardır İ İ )
KUDRET-İ KÜLLİYE Cenab-ı Hakk´ın küllî ve mutlak olan kudreti
KUDRETYÂB f Gücü yetebilen, yapabilen, kuvvet ve kudreti olan
KUDS Mübareklik Kudsilik Nezafet Pâk olmak Noksanlardan uzak olmak
KUDSÎ (Kuds dan) Mukaddes, kutsal, muazzez
KUDSİYAN Kudsiler * Melekler Melâike taifesi
KUDSİYET Kudsilik, mukaddeslik, azizlik * Temizlik, paklık
KUDSÜMAN Erkek örümcek
KUDUM Uzak ve uzun bir yoldan gelmek * Ayak basmak * İleri geçmek İlerilik
KUDUMİYYE Uzak yoldan gelen bir büyük zâta, oranın halkı tarafından takdim edilen hediye * Edb: Böyle bir vaziyetten dolayı yazılan kaside
KUDUR (Kıdr C ) Çömlekler, tencereler Yemek pişirilen kaplar
KUDURÎ (Hi: 362 - 428) Bağdadlıdır Ahmed İbn-i Muhammed Bağdâdi diye de anılır Hanefi fıkıh âlimlerindendir Bu zatın, fıkha dâir meşhur kitabının ismi de Kudurî´dir
KUDVE Halkın uyup tâbi oldukları kimse
|