Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat M Harfi
M Harfi
MUTUR Gitmek * Evmek
MUTVA Dürülmüş, bükülmüş * Örülmüş * Yapılmış
MUVAADE Sözleşme, va´dleşme
MUVAAZA (Va´z dan) Va´z ve nasihat etme
MUVACEHAT Yüzleşmeler Yüzyüze gelmeler
MUVACEHE Karşı, ön * Yüzyüze gelme Yüzleşmek * Huzurunda olmak
MUVACEHETEN Karşı karşıya Yüz yüze
MUVADAA Düşmanlığı bırakıp barışma Adaveti bırakıp sulh etme * Vedâlaşma
MUVAFAKAT Uygunluk Uymak Anlaşmak Karşılıklı anlaşma Râzı olma Müsâade
MUVAFAKAT-I TARAFEYN İki tarafın râzı olması
MUVAFAT Sözünün eri olma
MUVAFFAK Başarmış Gâyesine erişmiş Ulaşmış Başarılı
MUVAFFAKİYET (C: Muvaffakiyât) (Vefk den) Allah´ın yardımıyla başarı gösterme * Ele geçirme, başarma
MUVAFFIK Muvaffak eden Başarıya ulaştıran
MUVAFIK Uygun Yerinde Denk
MUVAHAT (Uhuvvet den) Birbirini kardeşliğe kabul etme Kardeş etme
MUVAHEBE Çok bağışlama
MUVAHHAD(E) (Vahdet den) Bir ve tek hâle konmuş
MUVAHHİD Allah´ın birliğine inanan Tevhid eden * Birleştirici olan
MUVAHHİDÂNE f Muvahhide yakışır surette
MUVAHHİDÛN (MUVAHHİDÎN) Muvahhidler Bir Allah´a inanıp, birliğe çalışanlar Birleyici olanlar
MUVAHHİŞ Vahşet veren Vahşileştiren Korkutan Korkutup ürküten
MUVAKAA Düşmek, sukut
MUVAKEBE Bir işe sebat ve gayret gösterme
MUVAKERE Tarladan çıkan mahsulden bir kısmını almak şartıyla birlikte ekme
MUVAKKAR (Vekar dan) Ağırlanmış, saygı gösterilmiş olan * Ağırbaşlı, vakarlı, ciddi
MUVAKKARAN Vakarla, ciddiyetle, ağırbaşlılıkla * Ağırlanmış, saygı gösterilmiş olarak
MUVAKKAS Dolu, memlu
MUVAKKAT Vakitli Geçici Fâni Devamlı olmayan
MUVAKKATEN Az bir zaman için, şimdilik, geçici ve muvakkat olarak
MUVAKKIF Durduran Tevkif eden Alıkoyan Vakf ettiren
MUVAKKİR (Vekar den) Ağırlayan, saygı gösteren
MUVAKKİT Vakti tâyin eden * Tam ayarlı saat
MUVALAT Dostluk, karşılıklı sevgi Yardım, koruma
MUVANESET (Üns den) Birbirine alışıp berâber yaşama Ünsiyet peydâ etme * İnsana alışma, insandan kaçmayış
MUVANİS (Üns den) İnsana alışık, insandan kaçmayan * Ünsiyet peydâ eden, birbirine alışıp birlikte yaşıyan
MUVARAT Bir şeyi örtüp gizleme
MUVAREDAT (Muvârede C ) (Vürud dan) Gelen şeyler * Aklı gelen şeyler İlhamlar
MUVAREDE (C: Muvâredât) (Vürud dan) Girip gelme * İki şâirin, birbirlerinden habersiz olarak, tesâdüfen aynı beyitleri söylemeleri
MUVARESE (Mirâs dan) Birbirinden miras yeme
MUVASAKA Birbirine söz verip anlaşma
MUVASALA Vâsıl olmak Erişmek Ulaşmak
MUVASAT Yardım, dostluk, muavenet, iyilik * Ölen bir memurun ailesine maaş bağlama
MUVASEBE Birbirinin üstüne atlama, zıplama, sıçrama
MUVASSA Tavsiye olunan
MUVAŞŞAH (Vişâh dan) Süslenmiş, süslü
MUVAT Ölüm, mevt
MUVATTA (Bak: İmam-ı Mâlik)
MUVAYESE Yeise, kedere düşürme
MUVAZAA Bir mes´elede bahse girişmek * Mc: Danışıklı döğüş * Hakikatte olmayan bir durumu varmış gibi göstermek için yapılan bir anlaşma
MUVAZAATEN Danışıklı dövüşle * Muvâzaa olarak
MUVAZEBET Bir işle dâimâ uğraşma Bir işe durmadan çalışma
MUVAZAT (Veyz den) Mukavemet, dayanma * Paralel olma Muvâzi
MUVAZENE(T) Ölçmek Denk olup olmadığını bilmek için tartmak, ölçmek * Düşünmek * İki şeyin vezince birbirine denk olması Uygunluk
MUVAZENE-İ A´MÂL Haşirde amellerin tartılıp hesabdelimesi (Bak: Afv)
MUVAZENE-İ MÂLİYE Devletin gelirleriyle giderlerinin bir olması
MUVAZENET (Bak: Muvazene)
MUVAZIB Dâima bir işle uğraşan Bir işe durmadan çalışan
MUVAZÎ Birleşmeden ve ayrılmadan iki şeyin yanyana bir arada uzayıp gitmesi Paralel
MUVAZİN (Vezn den) Ağırlıkça birbirine eşit ve denk olan * Denk, uygun
MUVAZZA´ İtibarsız kimse
MUVAZZAF Vazifeli Bir işle meşgul * İlk yapılan askerlik hizmeti
MUVAZZAFAN Vazifeli olarak
MUVAZZAH Açıklanmış İzahı yapılmış Açık, anlaşılır şekilde
MUVAZZAHAN Açıklanarak Etraflı ve açık şekilde izah olarak
MUVAZZIF Vazifelendiren
MUVAZZİH (Vuzuh dan) Açıklıyan, izah eden
MUVBİKAT (Bak: Mubikat)
MU´VEL Mutemed, itimat edilen
MU´VEZ Fakir kimse
MUY f Tüy Saç Kıl
MUYAN (Muy C ) f Kıllar Tüyler
MUY-BEND f Saç bağı
MUYE f Hıçkıra hıçkıra ağlama
MUYEGER f Hıçkıra hıçkıra ağlayan
MUYÎ (Muyin) f Kürkten Kıldan
MUYİNE f Kürk
MUYİNE-DÛZ f Kürkçü
MUYTÂB (C : Muytâbân) Kıl dokuyan Kıldan eşya yapan
MUY-TÂBÂN (Muy-tâb C ) Kıldan eşya yapanlar, kıl dokuyanlar
MUZAAF İki kat Bir şeyin iki misli * Daha ziyade Daha fazla
MUZAAF FİİL Gr: Fiilin kökündeki iki harfin aynısı beraber olan fiil Medde - Şedde gibi Başka tâbirle: Fiilin orta harfi ile son harfi (harf-i lâm´ı) aynı harfin tekerrüründen ibaret olan kelime
MUZA´AF Bir kat daha artmış Bir o kadar daha çoğaltılmış
MUZABERE Devam etmek
MUZACEA Bir yerde beraber yatmak
MUZAD (Zıd dan) Karşı Zıd
MUZADDE Birbiriyle zıt olmak, terslik
MUZAEME Bir kimse ile bacanak olmak
MUZAF (Zayf dan) Bağlı Katılmış İzâfe olmuş Bağlanmış * Gr: Başka bir isme katılmış ve onu tamamlamış olan isim * "Evin kapısı" dediğimiz zaman; "kapı", "ev"i tamamlıyor Bu muzâfdır
MUZAFAT (Muzâf C ) (Zayf dan) Bir şeyin ekleri, ilâveleri Bir merkezin şubeleri, kolları
MUZA´FER Sarı renkte Safran renginde
MUZAFFER Kahraman Gâlip gelmiş Başarmış Muvaffak olmuş Zafer kazanmış, zafer kazanan
MUZAFFERANE f Muzaffer olan bir kimseye yakışır surette
MUZAFFEREN Muzaffer olarak Üstün gelerek, muvaffak olarak, galip olarak
MUZAFFERİYET Üstünlük, muzafferlik, düşmana üstün gelme
MUZAFUN İLEYH İsim tamlamasında (izâfet terkibinde) muzâfın (belirtenin) bağlı bulunduğu ismin hâli Türkçede muzâf sonra gelir "Evin kapısı" dediğimiz zaman, ev; muzâfun ileyh; kapı; muzâfdır
MUZAGA Çiğnenen lokmadan ağızda kalan kırıntılar
MUZAHAT Bir şeye benzeme
MUZAHERE(T) Birbirine yardım etmek * Arka olma, destek olma
MUZAHHİR Öğle vaktinde gelen
MUZAHÎ Benzeyen, benzeyici
MUZAHRAFAT (Bak: Müzahrafât)
MUZALLA´ Kabuğu üzerinde beş dilim olan kavun
MUZALLEL (Zıll dan) Gölgeli, gölgelenmiş
MU´ZAM Bir şeyin en büyük kısmı İ´zam edilmiş, büyütülmüş
MU´ZAMAT (Mu´zam C ) Büyük görülmüş veya büyütülmüş şeyler
MUZARAA Arşınla satma
MUZARAA Benzemek
MUZAREBE Vuruşmak Cenk etmek * Bir yerden diğer yere gidip seyretmek
MUZARİ´ Ortak Arkadaş Benzer, müşabih * Gr: Geniş zamanı ifade eden fiil hali "Yazar, okur, görür, gelir" gibi * Edb: Aruz kalıplarından birisinin ismi
MUZARREB Kaba dikişli kaftan
MUZARRİS Her şeyi tecrübe eden kimse
MUZAYAKA (Bak: Müzayaka)
MUZAYE Küçük sidik kabı
MUZAYEFE Ziyâfet vermek * Birbirine konaklamak
MUZBAT Kül içinde pişirilen ekmek
MUZCER Sıkıntılı, ıztırablı
MUZCİR Sıkıntı ve ıztırab veren
MUZDAR (Bak: Muztar)
MUZE f Çizme
MUZE-DUZ (C : Muze-duzân) Çizmeci, çizme yapan
MUZE-DUZÎ f Çizmecilik
MUZGA (Bak: Mudga)
MUZHİR (Bak: Müzhir)
MU´ZIL (C: Mu´zalât) şiddetli Müşkil, zor
MUZIR (Muzırra) Ziyan veren, zararlı, zarara sokan
MUZIRRÎN Zararlar, zarar verenler
MUZδ Meydana çıkaran, açığa vuran
MUZδ Zâyi eden, kaybeden
MUZδ Aydınlatan Işık veren
MU´ZÎ (Ezâ dan) Eziyet ve sıkıntı veren Rahat bırakmayan, inciten
MU´ZİB (Azab dan) Azab ve eziyet veren
MUZÎF Misâfir kabul eden
MUZÎK (Mudîk) Sıkan, sıkıştıran, darlaştıran
MUZİLL Zelil kılan Zillete düşüren * Adileştiren
MU´ZİR Özürü olan, mâzeretli
MU´ZİYAT (Ezâ dan) İnsanı rahatsız eden küçük şeyler Hayvancıklar
MUZLİM Karanlık Zulmetli Dehşetli Siyahlık Siyah * Bilinmeyen Meçhul
MUZMAHİL Çökmüş Darmadağın olmuş Perişan olmuş
MUZMER Gizli, saklı, örtülü İzmar edilmiş İçinde saklı kalmış
MUZMER-İ HAKAİK Saklı, gizli kalmış, meydana çıkarılmamış hakikatler Hakikatlerin gizlisi
MUZMERAT (Muzmer C ) Örtülü, saklı, gizli, dışarı vurulmamış
MUZMİR Meydana çıkarmayan İçinde saklayan İzmar eden Gizli tutan
MUZMİR (MUZAMMİR) Gazâ veya yarış için atını hazırlayıp terbiye eden kişi
MUZTABİ´ Ridâsını sağ koltuğu altından çıkarıp sol omuzuna atan kişi
MUZTACİ´ Yan tarafına uzanan, yan üstü yatan
MUZTACİAN Yan üstü yatarak, yan tarafına uzanarak
MUZTAHİD Arslan * Kahredici * Cefâ eden
MUZTALİ´ Kavi, kuvvetli kimse
MUZTAR Zorlanmış Cebr olunmuş Mecbur kalış Çaresiz kalıp başı sıkılan
MUZTARIM Alevlenen, ıztıram eden
MUZTARİB (Muzdarib) (Darb dan) Sıkıntılı Iztırab çeken Hasta Bir tarafı sızlayan Ağrıyan Ağlayan
MUZTARİBANE f Rahatsız olarak, ıztırab ve sıkıntı çekerek
MUZTAR (Zaruret den) Çaresiz kalmış, zorlanmış
MUZTARRÎN Çaresizler Sıkıntı içinde olanlar (Arkadaş! Bilhassa muztar olanların dualarının büyük bir tesiri vardır Bazan o gibi duaların hürmetine, en büyük bir şey, en küçük bir şeye musahhar ve muti olur Evet, kırık bir tahta parçası üzerindeki fakir ve kalbi kırık bir mâsumun duâsı hürmetine, denizin fırtınası, şiddeti, hiddeti inmeğe başlar Demek duâlara cevap veren Zât, bütün mahlukata hakimdir Öyle ise, bütün mahlukata dahi Hâliktir   M N )
MUZUR Sütün ekşimesi Mübâlagalı ism-i fâil
|