Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat M Harfi
M Harfi
MÜL f şarap
MÜLA Çok sihirbaz
MÜLAABE (La´b dan) Oynayıp eğlenme Oynaşma
MÜLAANE Lânet edişmek Erkek ile kadının birbirlerini lânetlemeleri
MÜLABESET (Lebs den) Karışma Münâsebet Ülfet ve ihtilât etmek Birbirine benzeyen iki şeyin karıştırılarak birbirine benzetilmesi * Takribi cihet
MÜLABİS (Lebs den) Münasebet kuran Yakınlık gösteren Bir kimse ile aşırı ahbaplık eden * Karışan
MÜLAEBE (La´b dan) Oynaşıp eğlenme Oynaşma
MÜLAENE Birbirine bedduâ etme Lânetleşme (Bak: Lian)
MÜLAET (C : Mulâ) Midedeki rahatsızlıktan dolayı husule gelen zükkâm hastalığı * Hazret-i Peygamber´in (A S M ), Hz Abbas´ı ve dört erkek evlâd-ı mübarekelerini örttüğü perde * Büyük ihram
MÜLAGIM Ağzın çevresi, dil erişen yerleri
MÜLAHAFE Mülâzemet, devamlı bir işle meşguliyet Bir işe bağlılık * İsrar etmek
MÜLAHAKA Sonradan yetişmek ve tâbi olmak
MÜLAHAKE Bir nesneyi diğerine gereği gibi yetiştirmek
MÜLAHAT Yakınlaşmak Çekiştirmek * Çocuğun, sütten kesilme vaktine yakınlaşması * Niza ve husumet etmek
MÜLAHAZA Mütâlaa Dikkatle bakmak İyice düşünüp bir işin hakikatını tetkik etmek Tefekkür, düşünce
MÜLAHAZAT (Mülahaza C ) Mülahazalar Düşünceler Akıldan geçenler
MÜLAHHAM (Lâhm dan) Etli, semiz, şişman
MÜLAHHAS Hülâsası, özü çıkarılmış Telhis edilmiş
MÜLAHHİS Hülâsa eden Özünü bildiren
MÜLAHIK (Lahk dan) Yapışık, bitişik
MÜLAHÎ İri taneli beyaz üzüm
MÜLAHİD Hak bir yoldan, hak bir mezhebden sapma
MÜLAİB (La´b dan) Oynaşan, oynayan
MÜLAİM Mülâyim Yumuşak Lâtif
MÜL´AKA Bir kaşık dolusu miktar
MÜLAKAHA Hâmile olmak
MÜLAKAME Yutmak
MÜLAKANE Telkin etmek
MÜLAKAT Kavuşma Buluşma Birleşme * Resmi görüşme Yüz yüze olma
MÜLAKÎ Buluşan Yüz yüze gelen Görüşen Kavuşan
MÜLAKKAB Lâkablanmış Lâkablı Başka isim verilmiş
MÜLAM İtab Azarlama Azar
MÜLAMESE (Lems den) Birbirine dokunma, değme, el ile tutma, temas etme * Yapışmak
MÜLAMEZE Ayıplamak
MÜLASAKA Ulaşma, yanaşma * Bitişme, yapışma, iltisâk etme
MÜLASIK (Lüsuk dan) İltisaklı Bitişik Yapışık Yanyana bulunan
MÜLATAFA (Mülâtefe) (Lutf dan) Birbirine lâtife etmek Şakalaşmak İltifat etmek Güzel muâmele
MÜLATAFAT (Mülâtafa C ) Lâtifeler, mülâtafa etmeler, şakalaşmalar
MÜLATAMA Birbirine şamar vurma, tokat atma
MÜLATIF Lâtife eden, şakacı, lâtifeci
MÜLATTIF (Lutf dan) Bir iyilikle gönül alan Taltif eden * Yumuşatıcı (ilâç)
MÜLATTIFAT (Mülattıf C ) Yumuşatıcı ilâçlar
MÜLAVEME Birbirini çekiştirme
MÜLAVEZE Birbiri ardınca gizlenmek * Birbirine sığınmak
MÜLAYELE Gece işi için verilen ücret
MÜLAYEME(T) Lâtife etmek, şaka yapmak * Sevinç izhar etmek * Yumuşaklık Uygunluk Yumuşak huyluluk * Bağırsakların yumuşaklığı
MÜLAYENE(T) Yumuşak etmek * Yumuşaklık (Bak: Liyan)
MÜLAYİM Yumuşak Yavaş Uygun Yumuşak huylu
MÜLAZEME Lüzumlu Gerekli Ayrılmaz Lâzım
MÜLAZEMET Devamlı bir işle meşguliyet * Sımsıkı bir işe bağlılık * Staj görme * Gidip gelme
MÜLAZEMETEN Staj görerek Maaşsız ve aylıksız olarak
MÜLAZİK Yapışmış olma * Yapışmış
MÜLAZIM Bir kimseye bağlı gibi olan * Maaşsız acemilik hizmeti * İlmiyyede: Medrese tahsilini bitirip icazet alan Stajyer * Eskiden askerlikte yüzbaşıdan aşağı rütbelerin derecesi, ünvanı
MÜLAZIM-I EVVEL Üsteğmen
MÜLAZIM-I SÂNİ Teğmen
MÜLAZİMÎN (Mülâzımân) (Mülâzım C ) Stajyerler Bir yere maaşsız olarak gidip gelenler * Bir kimseye sarılıp ondan ayrılmayanlar * Teğmenler
MÜLCE´ Mecbur olan kişi
MÜLCEM Gemli Yularlı
MÜLCÎ Zorla ve cebren yaptıran Zorlayan
MÜL´E Zâhidlik, muttakilik, sofilik
MÜLEBBED Keçeden kaftan giymiş kişi
MÜLEBBES (Lebs den) İltibaslı, karışık * Giyilmiş
MÜLEFFAK(A) (Telfik den) Düzme, uydurma, yalandan, sahte * Yaldızlama
MÜLEKKIN Telkin eden Bilgi vermeğe çalışan
MÜLEMLE (MÜLMÜLE) Bâzısı bâzısına yapışıp toplanmış şeyler * Sağlam ve sert yuvarlak taş
MÜLEMMA´ (Lem´ den) Parlak Revnekdar * Bulaşmış, sıvanmış * Karışık dilde söylenmiş manzume * Renk renk olan
MÜLEMMAAT (Mülemma´ C ) Bir kısmı Türkçe, bir kısmı Farsça veya Arapça söylenmiş olan manzumeler
MÜLEMMA´-KÂR f Riyakâr, mürâi
MÜLES Düz cilâlı nesne
MÜLESLİS Mütereddit, tereddütlü, kuruntulu kimse
MÜLESSEN Dil gibi uzun ve yumuşak olan ayak veya ayakkabı
MÜLEVVEN Renk renk olan Boyalı, renkli Çeşit çeşit boyalı
MÜLEVVES Kirli Pis Bulaşık Bulaştırılmış * Alıkoyulup sonraya bırakılmış veya durdurulmuş olan * Tazelenmek için suda ıslatılmış şey * Karışık, intizamsız
MÜLEVVİN (Levn den) Boyanan * Renk veren Telvin eden
MÜLEYYEN (Linet den) Yumuşatılmış
MÜLEYYİN Yumuşatan, yumuşaklık veren, yumuşaklık verici
MÜLEZZEZ Bir yere biriktirilip toplanmış, yığılmış ve ulaştırılmış nesne
MÜLFİC İflâs eden
MÜLGA İlga edilmiş Kaldırılmış Metruk ve lağvedilmiş şey Terkedilmiş
MÜLHA (C: Mülâh) Siyah ile karışık olan beyaz * Lâtif ve güzel olan söz
MÜLHAK İlhak olunmuş Sonradan katılmış, zam ve ilâve olunmuş, eklenmiş
MÜLHAKAT (Mülhak C ) Bir merkeze bağlı veya ait olan yerler * Ekler, ilâveler, katmalar
MÜLHEM Kalbe doğmuş Allahın, ilham ile kalbe bildirdiği
MÜLHEMÛN İlhama mazhar olanlar
MÜLHİD Dinden çıkan, dinsiz, kâfir, imânsız Haşir ve âhirete inanmayan
MÜLHİDÂNE f Dinsizce, imansızca Mülhid olan bir kimseye yakışır şekil ve surette
MÜLHİDÎN Mülhidler
MÜLHİF İsrar eden
MÜLHİK İlhak eden İlâve eden, katan, ekleyen
MÜLHİM Kalbe feyiz veren, ilham eden Allah (C C )(Hadis, maden-i hayat ve mülhim-i hakikattir M )
MÜLHİM İbrişimden olan elbise
MÜLIZZ Lüzumlu, gerekli * Cür´et ve ısrar eden kişi
MÜLİHHÎN Israr edenler, zorlayıcılar İlhah edenler
MÜLÎM Kendini levm etmek Melâmette olmak Kusurunu anlayıp kendisini kötülemek
MÜLİMME Felâket
MÜLK Mal Yer Bina * Hüküm ile bir şeyin zabt ve tasarrufu * İzzet, azamet, şevket * Bir şeyin dış yüzü * İnsanın sahip ve malik olduğu şey * Akıl sahiplerini tasarruf etmek * Mâlik olmak (Her şeyin bir mülk, diğeri melekut, yâni bir dış, diğeri iç olmak üzere iki ciheti vardır Mülk ciheti bazı şeylerde güzeldir, bazı şeylerde de çirkin görünür; âyinenin arka yüzü gibi Melekut ciheti ise, her şeyde güzeldir ve şeffaftır Ayinenin dış yüzü gibi Öyle ise; çirkin görünen şeyin yaradılışı, çirkin değildir, güzeldir Ve aynı zamanda o gibi çirkinlerin yaradılışı, mehasini ikmâl içindir Öyle ise, çirkinin de bir nevi güzelliği vardır Binaenaleyh, bu hususta ehl-i İ´tizalin "Çirkin şeylerin halkı Allah´a âid değildir" dedikleri safsataya mahal kalmadı İ İ ) (Bak: Melekut)
MÜLK-İ YEMİN Bir kimsenin mülkü olan köle veya câriye
MÜLK SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 67 suresidir Tebâreke, Münciye, Mücâdele, Mânia, Vakiye, Mennea Suresi gibi isimleri de vardır Mekkîdir
MÜLKDAR f Padişah
MÜLKEN Mülk olarak
MÜLKET Mülk * Memleket Ülke
MÜLKET-İ OSMANİYE Osmanlı Ülkesi
MÜLKGİR f Padişah, hükümdar
MÜLKIYAT İlham eden melâikeler
MÜLKİYE Memleket idaresi için çalışan daire veya bu daireye mensup olanlar * Asker olmayanlar * Şeriat âlimlerinin hâricindeki memurlar sınıfı
MÜLKİYET Mülk sahipliği, vakıf olmayan bina ve mülkün durumu
MÜLLAH Mübâlağa ile güzel * Ekşi ot
MÜLMİ´ Abanoz ağacının âlâsı * Birbirine karışmış nesne
MÜLSAK (Melsuk) Bitiştirilmiş, yapıştırılmış olan İlsak edilmiş
MÜLTEBİS İltibas etmiş, birini öteki zannetmiş, karıştırmış olan * Karışık, şüpheli ve benzer olan
MÜLTECA (Lec´ den) Sığınılacak ve iltica edilecek yer Melce´
MÜLTECİ İltica eden, sığınan
MÜLTEFET (Left den) Kendisine iltifat edilmiş olan Güler yüz gösterilmiş ve hoş davranılmış * Ehemmiyet verilmiş
MÜLTEFF (Mülteffe) Birbirine sarılmış Karışmış
MÜLTEFİT İltifat edici, teveccüh edip yüz gösteren İyi muâmele edip dostluk gösteren
MÜLTEFİTANE f Mültefitçe İltifatlılıkla
MÜLTEHÎ (Lihye den) Sakalı çıkmış olan genç
MÜLTEHİB (Lehb den) Alevlenmiş, tutuşmuş * İltihablı, kızarmış, şişmiş
MÜLTEHİC Sığınacak yer Sığınak
MÜLTEHİD Bir yere sığınan kimse
MÜLTEHİF Yorgan veya battaniye gibi bir şeye sarılmış olan
MÜLTEHİF Alevli * Mc: Çok üzgün ve kederli olan
MÜLTEHİK (Lühuk dan) İltihak etmiş olan Katılmış, katıştırılmış
MÜLTEİM(E) (Le´m den) İyileşen ve kapanan (yara) * Cem´olucu, toplanan * Ulaşan, ulaşıcı
MÜLTEKA Kavuşup buluşulacak yer, iki şeyin birleştiği yer * Kavşak * Hanefi hezhebinin meşhur bir fıkıh kitabının ismi
MÜLTEKIM Yutan
MÜLTEKIMANE f Yutarcasına
MÜLTEKÎ (Lika dan) Kavuşan, buluşan, birleşen
MÜLTEKİT Yerden alan Toplayan (Bak: Lükata)
MÜLTEMES (C : Mültemesât) (Lems den) Kayırılan, iltimaslı
MÜLTEMESÂT (Mültemes C ) Kayırılanlar, mültemesler, iltimaslılar
M
MÜLTEMİ´ (Lem´ den) Parlıyan, parıldıyan İltimâ eden
MÜLTEMİS (C : Mültemisin) (Lems den) Kayıran, iltimas eden
MÜLTEMİSÎN (Mültemis C ) İltimas edenler, kayıranlar Biri için aracılık edip işinin görülmesini dileyenler
MÜLTESEM Öpülür
MÜLTESİK (Lüsuk dan) Birbirine bağlanmış Yapışık, bitişik
MÜLTESİM Yaşmaklı
MÜLTEVİ (Leviy den) Eğilmiş, bükülmüş, eğrilmiş Sarılan, eğilen
MÜLTEZEM Lüzumlu görülen, lüzumuna inanılarak yapılmasına çalışılan
MÜLTEZİM Bir şeyi kendi üzerine lâzım eden; iltizam eden, üzerine alan, deruhte eden Devlet hazinesine maktu, muayyen vergi verip bir kısım memleketlerin aşar gibi varidatının tahsilini üzerine alan
MÜLTEZİMANE f İltizam edercesine
MÜLTEZİMÎN (Mültezim C ) Mültezimler İltizam edenler
MÜLUHIYA Ebemgümeci dedikleri ot
MÜLÛK Melikler, hükümdarlar
MÜLÛKÂNE f Padişahlara yakışır bir surette
MÜLUKİYYE Müluhıyye otu
MÜLUL Dişi örümcek
MÜLÜK Burçak (Hububattandır)
MÜLZEM Susturulmuş, ilzam ve iskât olunmuş, sükuta mecbur olmuş * Lüzumlu görülmüş
MÜLZİM İlzam eden, susturucu * Lüzumlu gören Gerektiren * Verilen hükmün mutlak yerine getirilmesindeki mecburiyet
MÜLZİMANE Sözde susturmağa zorlıyarak Sustururcasına
MÜLZİME Masa üzerine konulan kâğıtların uçup dağılmasını önlemek için üzerine konulan bir âlet
MÜMACEDE Övünme
MÜMADEHA Övünmede yarışma
MÜMAHADE Övünme
MÜMAHALE Mekir ve hile etme, aldatma
MÜMAHHAS Tecrübe ve imtihan edilmiş Denenmiş, sınanmış
MÜMAHIK İnat eden kimse, inatçı
MÜMA-İLEYH (Bak: Mumâileyh)
MÜMAKERE Hile etmek, aldatmak
MÜMAKESE Satın aldığı şeyin pahâsından kesmek
MÜMAL Meyl etmek, yönelmek
MÜMALAHA Yemek, ekl
MÜMALAT Müsaade etmek, izin vermek * Yardımlaşmak, muâvenet etmek
MÜMALATA Bir şâir bir mısra, başka bir şâir de diğer bir mısra söylemek üzere karşılıklı şiir söylemek
MÜMANAA (Bak: Mümânea)
MÜMANAAT (Mümâneat) Mâni olma Set çekme Önleme Muhâlefet
MÜMANAT Uzatmak * İntizar etmek, beklemek
MÜMANEA Karşılıklı menetme, ruhsat vermeyip önleme
MÜMARAT Çekişme, tartışma Mücâdele
MÜMARESAT Mümâreseler Alıştırmalar, bir işi devamlı yapmakla alıştırmalar Ustalıklar Melekeler
MÜMARESAT-I İLZAMİYAT İkna ve ilzam etmek için meharetle bir işe devam etmek İlzam için yapılan ustalıklar
MÜMARESE (C : Mümaresat) Çalışarak meharet kazanmak, üstadlık etmek Bir işe devam ederek ihtisas sahibi olmak * Duruşmak
MÜMARET Adavet edişmek, düşmanlık yapmak
MÜMARETE Çabalama, uğraşma, gayret sarfetme
MÜMAS Temas eden, dokunan
MÜMASAA Birbiriyle kılıçlaşmak
MÜMASAHA Sözle birbirine yumuşak davranma
MÜMASELET Benzeyiş, müşabih olmak şekilce, suretçe birbirine benzeyiş
MÜMASİL Benzeyen, benzer Gibi
MÜMASSAR Sarı ile boyanmış nesne
MÜMASSE Birbirine değme Dokunma, temâs etme
MÜMAŞAT Birlikte hoş geçinmek * Bir maslahat yolunu takib etmek * Meslek işlerinde tesviye, tervic ve idare etmek * Karışmamak * Başkalarının zarar vermeyen fikirlerine uyarcasına hareket etmek ve sulh u salâh üzere durmak Uygunluk
MÜMAŞATKÂR f Dost geçinerek, kusurlara göz yumarak, müdara suretiyle
MÜMATALA Vâdeyi, borcu uzatıp geçirmek
MÜMATENE Irak olmak, uzak olmak
MÜMAZAHA Lâtife yapma, şakalaşma
MÜMAZAKA Dostluk hususunda riyâ gösterme
MÜMAZECE Övünme * Karışmış, mahlut
MÜMAZEHA Yapışmak (Ekseriya cimadan kinâye olur )
MÜMAZEKA Karışmak
MÜMAZİK Gerçek dost olmayan kimse
MÜMAZZAK Yırtılmış Parça parça olmuş
MÜMECCED (Mecd den) şereflendirilmiş Medhedilerek ululanmış
MÜMECCEN Çekilmiş
MÜMEDD İmdad edilmiş * Uzanan, uzatılmış
MÜMEDDED Temdid edilmiş, müddeti uzatılmış * Gerilmiş olan
MÜMEHHAL Tadı gitmiş ve biraz bozulmuş süt
MÜMEHHED Hazırlanmış, serilmiş, yayılmış, düzeltilmiş * Tanzim ve tesviye olunmuş, döşenmiş * Ilık su
MÜMEHHİD (Mehd den) Döşeyen, yayan * Düzenliyen Tanzim ve tertib eden
MÜMEKK Su verilmiş demir
MÜMELLAH Tuzlu
MÜMELLEK Mülk olarak verilmiş Temlik edilmiş
MÜMELLEK-ÜN LEH Kendisine mülk olarak bir şey verilen kimse
MÜMELLİK Mülk olarak veren ve temlik eden kimse
MÜMERRED Yüksek, mürtefi * Duvarları yalçın kaya gibi olan düz bina
MÜMESSEK (Misk den) Misk kokulu
MÜMESSEL Temsil edilmiş * Benzetilmiş * Tab olunmuş, basılmış
MÜMESSEL-İ LEH Hakkında temsil getirilen
MÜMESSİL Vekâlet eden Bir şahsı bir topluluğu veya şahs-ı mâneviyi temsil eden * Benzeten * Kitap bastıran * Vekil * Rol temsil eden Aktör
MÜMESSİL-İ LEH Kendisi hakkında, lehinde mümessillik yapılmış, vekâlet edilmiş Lehinde temsil edilmiş
MÜMEVVEH Sahte, samimi olmayan, içten değil Görünüşte haklı olan Gösterişle alâkadar
MÜMEVVEHÂT Hayâli, görünüşe göre haklı olanlar
MÜMEVVEL (Mal dan) Zengin
MÜMEYYEZ (Meyz den) Seçilmiş, ayrılmış, temyiz edilmiş
MÜMEYYİZ(E) Temyiz eden, ayıran, iyiyi kötüyü farkeden * İmtihandaki talebenin bilgisini imtihan ederek yoklayan kimse * Gr: Tırnak işareti
MÜMHAT İnce sütlü dişi deve
MÜMHİKA Bereket gidermek
MÜMHİL (Mehl den) Mühlet veren, bekleyen
MÜMİDD İmdad eden, yardım eden * Uzatan, uzatıcı
MÜMİLL Melâl veren, usandıran, bıktıran
MÜ´MİN Allah´a ve emirlerine, kanunlarına iman eden İnanan Allah´a, âhirete, kitablarına, meleklerine, peygamberlerine ve kadere iman edip itaat eden kimse * Emniyete kavuşan * Korkulardan emniyet veren (Allah C C ) (Bak: İman, Kâfir)
MÜ´MİN SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 40 Suresidir Gafir, Tavl Suresi de denir
MÜ´MİNAT Kadın mü´minler
MÜ´MİNE (C : Mü´minât) (Emn den) İman etmiş olan kadın Müslüman kadın veya kız
MÜ´MİNÎN (Mü´min C ) Mü´minler, iman etmiş kimseler
MÜ´MİNÛN Erkek mü´minler
MÜ´MİNÛN SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 20 suresidir Mekke-i Mükerreme´de nâzil olmuştur
MÜMİT Ölümü yaratan, ölümü veren, imâte eden Helâk eden
MÜMİYE İşaret eden, işaret edici
MÜMKİN Olabilir veya olmayabilir İmkân dahilinde olan Mümkün
MÜMKİN-ÜL VÜCUD Varlığı mümkün olan
MÜMKİNÂT Mümkün olanlar, imkânda olanlar (Bak: İmkân)
MÜMKUT Hışım ve gadap olunmuş, kızılmış kişi
MÜMLES Düz
MÜMSİHA Hattatların, kalemin mürekkebini silmekte kullandıkları bez
MÜMSİK Çok imsak eden, eli sıkı, bahil * Bir şeye sağlam yapışan
MÜMSİKE Tutan, yapışan, sıkı tutan
MÜMTAZ Diğerlerinden ayrılmış, üstün, seçkin, seçilmiş * Ayrı tutulan
MÜMTAZİYET Ayrılık, ayrı vasıf sahibi olmak, ayrı ve üstün vasıflılık Yüksek vasıf sâhibliği * Edb: İfadenin diğer sözlerden daha güzel ve farklı olması
MÜMTED Uzayan Sürekli, devamlı Uzanmış, çekilmiş, imtidâd etmiş
MÜMTEHAN (Mehn den) Tecrübe edilmiş, denenmiş İmtihan edilmiş
MÜMTEHİN (Mehn den) Tecrübe eden, deneyen İmtihan eden
MÜMTEHİNE (Mümtehane) İmtihan olunan kadın veya kız
MÜMTEHİNE SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 60 Suresidir İmtihan veya Meveddet Suresi de denilir
MÜMTELİ (Melâ dan) Dolu, dolgun, dolmuş * Mide dolgunluğuna uğramış
MÜMTENİ´ İmkânsız, muhal, mümkün olmayan * Çekinen, imtina eden
MÜMTENİ-UN BİZZAT (Mümteniatün bizzât) Varlığı, vücudu hiç bir şekilde mümkün olmayan Zâtı itibariyle imkânsız olan
MÜMTENİ-ÜL HUSUL Olması mümkün değil
MÜMTENİ-ÜT TAHSİL Tahsili, elde edilmesi mümkün olmayan
MÜMTER şüpheci, şüphe eden
MÜMTESİL İmtisal eden, aldığı emre uyan
MÜMTEZİC İmtizac eden Birleşmiş olan, birleşik * Birbirine tamamen uygun olarak karışmış olan * Aralık bırakmayan, birbirine karışık, tamamen kapanan * Birbiriyle iyi geçinen
MÜMTEZİCEN Karışmış olarak Birbirine tamamen uyar bir hâlde
MÜMTIR Yağdıran, imtâr eden
MÜMZA (Mazâ dan) İmzâ edilmiş, imzâlı
MÜMZİ (Mazâ dan) İmzâ sahibi, imzâ eden
MÜNA (Minâ) Arzular * Birinin yerine kaim-i makam olmak, birinin yerine geçmek * Suya giden yol * Mekke-i Mükerreme´de hacıların kurban bayramında kurban kestikleri ve şeytan taşladıkları mukaddes yer
MÜNA´AM Nimete nâil olmuş kimse, nimetlenmiş olan
MÜNABEZE Bırakmak * Atmak
MÜNACAT Allah´a yalvarmak Duâ Allah´tan necat için dua * Yalvarmak için yazılan duâ veya manzume * Sürurlaşmak, neşelenmek Yazılı münâcâta bir misâlEy Rabb-i Rahimim! Resul-i Ekreminin tâlimiyle ve Kur´an-ı Hakim´in dersiyle anladım ki: Başta Kur´an ve Resul-i Ekrem´in olarak, bütün mukaddes kitaplar ve peygamberler bu dünyada nümuneleri görülen celâli ve cemâli isimlerinin tecellileri, daha parlak bir surette ebed-ül âbâdda devam edeceğine ve bu fâni âlemde nümuneleri müşahede edilen ihsanatının daha şa´şaalı bir surette Dâr-ı Saadette istimrarına ve bekasına ve bu dünyada onları gören müştakların ebedde dahi refakatlarına ve beraber bulunmalarına bil´icma´, bil´ittifak şehadet ve delâlet ve işaret ederler Hem yüzer mu´cizat-ı bâhiresine ve âyât-ı katıasına istinaden, başta Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ve Kur´an-ı Hakim´in olarak, bütün ervah-ı neyyire ashabı olan enbiyalar ve kulub-u nuraniyye aktabı olan Evliyalar ve ukul-ü münevvere erbabı olan Asfiyalar, bütün suhuf ve kütüb-ü mukaddesede, Senin çok tekrar ile ettiğin vaadlerine ve tehditlerine istinaden ve Senin, kudret ve rahmet ve inayet ve hikmet ve celâl ve cemâlin gibi kudsî sıfatlarına ve şen´lerine ve izzet-i celâline ve Saltanat-ı Rububiyyetine itimaden ve keşfiyat ve müşahedat ve ilmelyakin itikadlariyle, Saadet-i Ebediyyeyi cin ve inse müjdeliyorlar Ve ehl-i dalâlet için Cehennem bulunduğunu haber verip ilân ediyorlar ve iman edip şehadet ediyorlar  Ey Kadir-i Hakim! Ey Rahman-ı Rahim! Ey Sâdık-ul-Va´d-il-Kerim! Ey izzet ve azamet ve celal sahibi Kahhâr-ı Zülcelâl! Bu kadar sâdık dostlarını ve bu kadar vaadlerini ve bu kadar sıfât ve şuunatını tekzib edip, saltanat-ı rububiyyetinin kat´i mukteziyatını ve sevdiğin ve onlar dahi Seni tasdik ve itaatle kendilerini Sana sevdiren hadsiz makbul ibadının hadsiz dualarını ve dâvalarını reddederek, küfür ve isyan ile ve seni va´dinde tekzib etmekle Senin azamet-i kibriyana dokunan ve izzet-i celaline dokunduran ve uluhiyyetinin haysiyyetine ilişen ve şefkat-i rububiyyetini müteessir eden ehl-i dalalet ve ehl-i küfrü, haşrin inkârında tasdik etmekten yüzbin derece mukaddessin ve hadsiz derece münezzeh ve âlisin! Böyle nihayetsiz bir zulümden, bir çirkinlikten Senin nihayetsiz adaletini ve cemalini ve rahmetini takdis ediyorum! ş )
|