Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat M Harfi

Eski 11-04-2012   #30
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat M Harfi



M Harfi

MÜPHEM (Bak: Mübhem)
MÜPTELA (Bak: Mübtelâ)
MÜR´AB Kesilmiş, parça parça olmuş
MÜRAAT Riayet, saygı göstermek * Korumak, hıfzetmek, saklamak * Riayet etmek * Bir şeyin akibetinin ne olacağını gözetmek Söze kulak vermek * Bir kimsenin hakkına riâyet eylemek * Göz ucuyla bakmak
MÜRAAT-I NAZÎR Edb: Mânâca birbirine uygun kelimeleri bir cümlede toplamak
MÜRABAHA (Bak: Murabaha)
MÜRABATA Bağlamak * Düşman gelecek yerleri gözleyip sakınmak
MÜRABİT (Bak: Murabıt)
MÜRACAAT (Rücu´ dan) Geri dönmek * Baş vurmak, izin almak için veya bir iş için alâkadarlarla görüşmek * Mütalâa istemek, danışmak
MÜRACAATGÂH f Müracaat olunup başvurulacak yer
MÜRACAHA (İyilikte) Üstün gelmek için yarışma
MÜRACCEB Muazzam, hürmetli
MÜRADEFE Müradiflik İki veya daha fazla kelimenin aynı mânada olması * Arkadaşlık, beraber yolculuk
MÜRADEFE Binekleşmek * Ardlaşmak
MÜRADESE Taş atmak
MÜRADİF Diğer bir kelime ile mânâsı bir, eş ve aynı olan * Refik, yoldaş
MÜRAFAA (Bak: Murâfaa)
MÜRAFAKA Yoldaşlık
MÜRAFIK (Bak: Murâfık)
MÜRAFİ´ Mürafaaya giden Duruşmaya giden
MÜRAGAME Gadap etmek, hiddetlenmek, kızmak
MÜRAH Davarın gece gelip yattığı yer
MÜRAHAKA Büluğ çağına, oniki yaşına yaklaşmak
MÜRAHENE (Rehn den) Bahse girişme * Rehine koyma
MÜRAHHİM (Rahmet den) Rahmetle yâd eden Rahmetle anan
MÜRAHİK Büluğ yaşına yaklaşmış erkek çocuk Büluğ yaşına, yani oniki yaşına girip de baliğ olmayan erkek çocuğa denir On beş yaşına kadar baliğ olmasa yine bu isim verilir Kız çocuğuna ise: Mürâhika denir
MÜRAÎ İki yüzlü kimse, dalkavuk, riyakâr, münafık
MÜRAİYÂNE f İki yüzlülüğe yakışır surette, münafıkçasına
MÜRAKA Deriden yolunan yün Yolup davara verilen ot
MÜRAKADE Uyumak
MÜRAKASA Raksetmek, oynamak
MÜRAKKIK Yufka
MÜRAMAT (Remy den) Birbirine atma Atışma
MÜRARE (C: Mirâr) Bir acı otun ismidir (Acılığından yerken hayvanın dudağı yarılır)
MÜRASELAT Mektuplaşmalar Resmi mektuplar
MÜRASELE Haberleşme, mektuplaşma
MÜRAŞE Bir kimsenin üzerinde olan küçük hak
MÜRATA Yüzden veya başka yerden yolunan kıldan düşen
MÜRATANE Acem dilini konuşmak
MÜRAVAZA İyi muamele, güzel ve iyi davranma
MÜRAVEDE (Revd den) İsteme İstek, taleb, arzu
MÜRAVEGA Taleb etmek, istemek * Güreşmek, güreş tutmak
MÜRAVEHA Çeşitli nesnelerin kâh birini ve kâh birini işlemek
MÜRAVİH Uzaklaştıran
MÜRAYAT (Rü´yet den) İkiyüzlülük * Gösteriş
MÜRAZA(T) Rızâlaşmak, râzı olmak
MÜRAZAA Emzirmek
MÜRAZAHA Ok ile atışmak
MÜRAZEME Yaş üzümü ekmekle yemek * Yemekte sohbet etmek
MÜRCİA Sonunda menfaati olan şey
MÜRCİE Ehl-i Sünnet mezhebine muhalif ve dalâlet ehli olan bir fırka
MÜRCİF (Recefe den) Fitne ve fesad için iftiralar ve yalan haberler neşrederek ortalığı karıştıran Yalancı * Mutlak bir şey ile meşgul olan * Yer sarsıntısı Zelzele
MÜRD (Mürde) f Ölmüş, ölü
MÜRD (Emrüd C) Sakalı belirmemiş genç yiğitler
MÜRDEDİL Gönlü ölmüş, katı yürekli, ham, hissiz, duygusuz insan
MÜRDEGÂN (Mürde C) Ölüler, emvât Ölmüşler
MÜRDEŞU (Mürdeşuy) f Ölü yıkayıcı
MÜREA (C: Müru) Turaca benzer bir kuşun adı
MÜREBBA (Bak: Murabbâ)
MÜREBBEB Büluğ yaşına kadar beslenip terbiye olunmuş * Güzel kokularla hoş ve lâtif olmuş
MÜREBBİ Terbiyeci, terbiye eden, yetiştiren, ders veren Pedagog * Besleyen
MÜREBBİ-İ DİL Kalbi ıslah ve terbiye eden
MÜREBBİB Çocuğu büluğa erene kadar besleyen
MÜREBBİYE Çocuk terbiyesiyle meşgul olan kadın
MÜRECCA´ Tekrar avdet olunmuş, tekrar geri dönülmüş
MÜRECCAH (Rüchân dan) Daha ileride kabul edilen, üstün tutulan, tercih edilen
MÜRECCAHİYET Üstünlük, müreccah oluş(Bir tâne sıdk, bir harman yalanları yakar; bir tâne hakikat bir harman hayalâta müreccahtır M)
MÜRECCEB Kutlu, mübârek
MÜRECCİH Tercih eden, üstün tutan, bir şeyi daha iyi ve mühim gören * Tercih ettiren sebep * Meyilli ve sakil, ağır şey
MÜRECCİL Kazancı
MÜRECCİM Sözü tam söyleyip yerli yerince edâ ve beyân eden
MÜRECHAN Eğik ve eğri
MÜREDDED Bir hususta hayran ve sergerdan olmuş, şaşırmış olan
MÜREDDEDE İhtimâller arasında bırakılan, tereddüt içinde bulunan
MÜREDDEF Edb: Redifli olan manzum söz * Peşinden yürütülmüş
MÜREFFEH (Rüfuh dan) Terfih edilmiş, rahata, refaha kavuşturulmuş * Nizam-ı hâle, refah ve huzura kavuşmuş olan
MÜREFFEHEN Rahat Rahat ve bolluk içinde olarak
MÜREFFİH (Rüfuh dan) Rahatlandırıcı, rahat ettirici * Refaha eren Rahat ve bolluğa kavuşan
MÜREFREF İnce, nazik kumaştan yapılmış * Dalları sallanan nâzik lâtif ağaç * Sürü sürü, grup grup * Yeşil elbise
MÜREHHEB Korkutulmuş, terhib edilmiş
MÜREHHİB Korkutan, terhib eden
MÜREHHİBÂNE f Korkuturcasına
MÜREKKEB (Rükub dan) Terkib edilmiş, bir kaç maddeden yapılmış * Yazı yazmaya mahsus boya terkibi * Karışmış, muhtelit * Bitecek yer, münbit * Asıl, esas
MÜREKKEBÂT Mürekkepler Bir kaç cisimden, elemandan yapılmış olan
MÜREKKEZ (Rekz den) Dikilmiş, rekzolunmuş
MÜREKKİB (Rükub dan) Terkib eden Bir birleşiği meydana getiren
MÜRESSEM (Resm den) Yapılmış, çizilmiş resmolunmuş Resmi yapılmış * Çiçekler ve resimlerle süslenmiş
MÜRESSİL Yavaş, güzel ve ihtiyatla okuyan
MÜRESSİM (Resm den) Resmini yapan Tersim eden
MÜREŞŞAH Terbiye edilmiş * Damla damla süzdürülmüş
MÜRETTEB Tertib edilmiş, dizilmiş, yerli yerine konulmuş, sıralanmış * Kasden uydurulmuş * Tayin edilmiş Bir şey, bir yer için ayrılmış * Sonradan kurulmuş
MÜRETTEBAT Tertib edilmiş olanlar * Bir iş için hazırlanmış kimseler * Gemide çalışan şahıslar
MÜRETTIB Rutubet veren
MÜRETTİB (Retb den) Tertib eden, nizâma, sıraya koyan * Matbaada harfleri ve yazıyı yerine dizen
MÜRETTİBHANE Matbaalarda yazıların dizilip sahife şeklinde tertib edildiği yer
MÜRETTİBÎN (Mürettib C) (Retb den) Mürettibler Tertib edenler, nizama koyanlar
MÜRETTİL Kur´ân-ı Kerimi ağır ağır ve tecvid kaidelerine göre okuyan
MÜREVVA´ Aklı, fikri, görünüşü ve düşünüşü sağlam olan kimse
MÜREVVAH İyi edici, iyileştiren
MÜREVVAK Süzülmüş, tortusu giderilmiş
MÜREVVEH Kokulandırılmış, râyihalandırılmış * Rahatlandırılmış
MÜREVVİC (Revâc dan) Tervic eden, geçiren, itibâr veren, yürüten Tervicine sebep olan, itibâr eden
MÜREVVİH Kokulandıran, râyihalandıran * Rahatlandıran
MÜREYRA Buğday arasındaki "delice" dedikleri nesne
MÜREYTA Göğüsle kasık arası
MÜRG f Merg Kuş
MÜRG-İ BÂG Bülbül
MÜRG-İ BÂL-ŞİKESTE Kırık kanatlı kuş
MÜRG-İ ÇEMEN Bülbül
MÜRG-İ DİL Gönül kuşu
MÜRG-İ NÂMEBER Güvercin
MÜRG-İ RUZ Güneş
MÜRG-İ SEHER Seherde öten kuş, bülbül
MÜRG-İ SUBH Bülbül
MÜRG-İ SÜLEYMAN Çavuş kuşu Hüdhüd
MÜRG-İ TARAB Şarkı söyliyen Hânende, okuyucu * Güvercin * Bülbül
MÜRG-İ ZER Güneş
MÜRG-İ ZERRİN Sülün
MÜRG f Sümük
MÜRG-AB f Su kuşu * Kurbağa * Ördek
MÜRGAN f Kuşlar
MÜRGANE f Kuşlara yakışır şekilde Kuşlar gibi * Kuş yumurtası
MÜRGBAZ f Kuşçu Kuş yetiştiren
MÜRGDİL f Kuş yürekli Korkak
MÜRGEK f Küçük kuş Kuşcağız
MÜRGZAR f Kuşu çok olan yer Kuş bahçesi
MÜRHA İyi huylu kişi
MÜRHE Karışmamış, saf, katıksız
MURÎB şüpheli şüphelendirici
MÜRİD İrade eden, istiyen * Tarikata girmiş olan Şeyhin veya mürşidin şakirdi, talebesi
MÜRİDÂN f Müridler
MÜRİDÂNE f Tarikata girmiş gibi Aşk ve incizabla istiyerek, mürid gibi dua ederek
MÜRİDD Cima hırsı ve iştihası galip kişi * Suyu çok olan deniz
MÜRİH İcat edici * Rahat edici
MÜRİZZA Köremez dedikleri taam ki süt ve yoğurt ile yapılır
MÜRKAB Baş ve boyun derisi Baş ve boyundan soyulan deri
MÜRKID Uyutucu ilâç
MÜRN Yumuşaklık
MÜRR Acı * Arap beldesinde bir ağacın zamkı
MÜRRAN Lübnan dağında yetişen bir ağaç
MÜRRANE Süngü
MÜRRE (C: Mür) Acı
MÜRSA Geminin demir attığı yer (Bak: İrsa)
MÜRSAT Demir atmış gemi Lengeri atılmış gemi
MÜRSEL (Resel den) İrsal olunmuş, gönderilmiş, yollanmış * Nebi Peygamber
MÜRSELÂT Gönderilen şeyler * Melekler * Kur´anın 77 suresidir Urf Suresi de denir Mekkîdir
MÜRSELE İrsal edilen, gönderilen * Mektup, pusula, kâğıt
MÜRSELÎN Gönderilenler Peygamberler Allah tarafından insanların doğru yola çıkarılmaları için gönderilen elçiler (Bak: Resul, Mefhar-i Kâinat, Münacat)
MÜRSELÜN İLEYH Fık: Kendisine bir şey gönderilmiş olan Söz kendisine tebliğ olunan kimse (Bak: Mürsel)
MÜRSİL Gönderen, yollayan, ulaştıran
MÜRSİL-İ MEKTUB Mektub gönderen
MÜRSİYE Çakılmış Yerleştirilmiş
MÜRŞİD (Rüşd den) İrşad eden, doğru yolu gösteren, gafletten uyandıran Peygamber vârisi olan, kılavuz Tarikat piri, şeyhi
MÜRŞİD-İ A´ZÂM En büyük mürşid
MÜRŞİD-İ EKBER En büyük mürşid * Kur´ân-ı Kerim veya Hazret-i Peygamber (ASM) (Bak: Mefhar)(Arkadaş! Şu Zât-ı Nuranî (ASM), mürşid-i imanî, Resul-ü Ekrem, bak nasıl neşrettiği hakikatın nuruyla, hakkın ziyasiyle, nev-i beşerin gecesini gündüze, kışını bahara çevirerek âlemde yaptığı inkılab ile âlemin şeklini değiştirerek nurani bir şekle sokmuştur Evet o Zâtın nuranî güzelliğiyle kâinata bakılmazsa, kâinat bir mâtem-i umumi içinde görünecekti Bütün mevcudat birbirine karşı ecnebi ve düşman durumunda bulunacaktı Cemadat, birer cenaze suretini gösterecekti Hayvan ve insanlar, eytam gibi ve firakın korkusundan vâveylalara düşeceklerdi Ve kâinata harekâtiyle, tenevvü´üyle ve tagayyüratiyle, nükuşiyle tesadüfe bağlı bir oyuncak nazariyle bakılacaktıBilhassa insanlar, hayvanlardan daha aşağı, zelil ve hakir olacaklardı İşte o Zâtın telkin ettiği imân nazariyle kâinata bakılmadığı takdirde, kâinat öyle korkunç, zulümatlı bir şekilde görünecekti Fakat o Mürşid-i Kâmil´in gözüyle ve iman gözlüğüyle bakılırsa; her taraf nurlu, ziyadar, canlı, hayatlı, sevimli, sevgili bir vaziyette arz-ı didar edecektir Evet, kâinat iman nuruyla mâtem-i umumî yeri olmaktan çıkıp mescid-i zikir ve şükür olmuştur Birbirine düşman telâkki edilen mevcudat, birbirine ahbab ve kardeş olmuşlardır Cenaze ve ölü şeklini gösteren cemadat, ünsiyetli birer hayattar ve lisan-ı hâliyle Hâlikının âyâtını nâtık birer müsahhar memuru şekline giriyorlar Ağlayan, müteşekki ve eytam kıyafetinde görünen insan, ibadetinde zâkir, Hâlikına şâkir sıfatını takınıyor Ve kâinatın harekât, tenevvüat, tegayyürat ve nukuşu abesiyetten kurtuluyor Rabbanî mektuplar, âyât-ı tekviniyeye sahifeler, Esma-i İlâhiyeye âyineler suretine inkılab ederler MN)
MÜRŞİDÂNE Mürşid olan kimseye yakışır şekilde
MÜRŞİDÎN (Mürşid C) Mürşidler, doğru ve selâmetli yolu gösteren kimseler
MÜRTAGİB (Ragbet den) Rağbet eden, istek gösteren
MÜRTA´IB Korkan, korkak
MÜRTAKİ İlerliyen, terakki eden Yükselen, yukarı çıkan
MÜRTAZ Perhizkâr
MÜRTEBA´ Bahar günlerinde ikâmet edecek yer Yazlık Sayfiye yeri
MÜRTEBİS Ekmek veren
MÜRTEBİT (Murtabıt) Bağlı, birbirine bitişik, bağlantılı, beraber
MÜRTECA (Recâ dan) Ümit ve rica olunan şey Umulmuş olan
MÜRTECEL Düşünülmeden hemen söylenmiş söz veya şiir * Kelimenin lügat mânası ile ıstılah mânası arasında münasebet bulunmayan kısmına mürtecel; münasebet bulunan kısmına da menkul denir * Fık: Konuşulandan başkasına bir alâka bulunmaksızın sarih bir ihtimal ile kullanılan lâfızdır Meselâ: Süreyya lâfzı belli bir yıldızın adı olup her hangi bir şahsa isim olarak da kullanılır, her ikisi arasında bir alâka yoktur
MÜRTECİ (Recâ dan) Arzulu, ümitli, ümitvâr olan
MÜRTECİ´ (Rücu´ dan) Geri dönen, geri dönmek isteyen İrticâa giden * Her cihetle en yüksek saadet ve selâmete sevkeden İslâmiyete muhalefetle İslâmdan önceki câhiliyet ve ahlâksızlığa dönmek isteyenlerin vasfı * İslâmiyete muhalif olanların; hakikat, İslâmiyet ve iman fedakârlarına, İslâmiyetin Asr-ı Saadetteki hâlisiyyetine dönmek isteyenlere taktıkları isim(Eğer, meşrutiyet bir fırkanın istibdadından ibaretse, bütün ins ve cinn şâhid olsun ki, ben mürteci´im ve şeriatın bir tek mes´elesine ruhumu feda etmeğe hazırım Ş)(Kanayan bir yara gördüm mü, yanar tâ ciğerim Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim Adam aldırma da geç, git diyemem, aldırırım Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım Zâlimin hasmıyım amâ, severim mazlumu İrticâ´ın şu sizin lehçede mânâsı bu mu İşte ben mürteci´im gelsin işitsin dünya Hem de baş mürteci´im patlasanız çatlasanız Hadi, kanununuz assın beni, yahut yasanız)Mehmed Akif (R Aleyh)
MÜRTECİL Hemen, düşünmeden şiir söyliyen veya karşılık veren Hazırcevap
MÜRTECİLÂNE f Düşünmeden hemen şiir veya söz söyliyene yakışır surette
MÜRTECİLEN Hemen şiir veya söz söyleyerek Düşünmeden cevap vererek Hazırcevaplıkla
MÜRTECİM Birbiri üstüne istif olmuş olan
MÜRTECİR Kişnemesi güzel olan at
MÜRTED İrtidad eden İslâm dininden dönen(İrtidat, din-i celil-i İslâmı kabul ettikten sonra dönmektir Yâni: Esasen müslüman olan veya bilâhare İslâm dinini kabul etmiş bulunan bir şahsın, bilâhare dönüp başka bir dine intisab etmesi veya hiçbir din ile mukayyed bulunmayıp inkâr-ı mahza sapması demektir Bu hale "riddet" de denir Böyle bir şahsa da "mürted" denir IstFıkK)(İslâmiyet, sair dinlere kıyas edilmez Bir müslüman, İslâmiyetten çıksa ve dinini terketse, daha hiçbir Peygamberi kabul edemez; belki Cenâb-ı Hakkı dahi ikrar edemez ve belki hiçbir mukaddes şeyi tanımaz; belki kendinde kemalâta medar olacak bir vicdan bulunmaz, tefessüh eder Onun için İslâmiyet nazarında, harbî kâfirin hakk-ı hayatı var Hariçte olsa, musalâha etse; dâhilde olsa, cizye verse; İslâmiyetçe hayatı mahfuzdur Fakat mürtedin hakk-ı hayatı yoktur Çünkü vicdanı tefessüh eder, hayat-ı içtimaiyyeye bir zehir hükmüne geçer Halbuki Hristiyanın bir dinsizi, yine hayat-ı içtimaiyeye nâfi´ bir vaziyette kalabilir Bazı mukaddesatı kabul eder ve bazı Peygamberlere inanabilir ve Cenab-ı Hakk´ı bir cihette tasdik edebilir M)(Ecnebi dinsizleri gibi de olamazsın Çünkü onlar bir peygamberi inkâr etse, diğerlerine inanabilirler Peygamberleri bilmese de, Allah´a inanabilir Bunu da bilmezse, kemalâta medar bazı seciyeleri bulunabilir Fakat bir müslüman, en âhir ve en büyük ve dini ve dâveti umumi olan Âhirzaman Peygamberi Aleyhissalâtü Vesselâm´ı inkâr etse ve zincirinden çıksa, daha hiçbir peygamberi, hatta Allah´ı kabul etmez Çünkü bütün peygamberleri ve Allah´ı ve kemâlâtı onunla bilmiş Onlar onsuz kalbinde kalmaz Bunun içindir ki, eskidenberi her dinden İslâmiyete giriyorlar Ve hiçbir müslüman, hakiki yahudi veya mecusi veya nasrani olmaz Belki dinsiz olur, seciyeleri bozulur; vatana, millete muzır bir hâlete girer Ş)(Maahâza beşeriyetin hakiki bir din dâiresinde umumi bir uhuvvet teşkil ederek mesudane yaşaması, müslümanlıkta bir gayedir Umum beşeriyetin menfaatleri de bunu muktezidirBinaenaleyh hakiki bir din olan İslâmiyetin mehasin ve mealisini anlamış olması iktiza eden bir müslimin bilâhare bu gayeye muhalif hareket etmesi; hem kendisinin, hem de âmmenin menfaatlerine münafi âhenk-i umumiyi ihlâle bâdi olacağından hakkında böyle bir cezayı müstelzim olur Umumun selâmeti için böyle bir cezanın vücuduna ihtiyaç vardır IstFıkK)İslâm dini, maddî ve mânevî; ferdî ve ictimaî bütün iyilikleri kendinde topladığından, İslâmiyeti terketmek, bütün iyilikleri terketmek demek olur Bu itibarla mürtedde hiçbir hayır ve salâh kalmaz, canavar bir hayvana inkılab eder
MÜRTEDİ´ Yasak olan şeyleri yapmayan, onlardan kaçınan
MÜRTEDİF Arkasından giden, ardına düşen * Hayvana binen kimsenin ardına binen
MÜRTEFAK Rahat olacak yer
MÜRTEFİ´ (Ref´ den) İrtifâ eden, yükselen, yükselmiş, yüce
MÜRTEFİD Kazanan, faydalanan, edinen
MÜRTEHEN (Rehn den) İpotek edilen Rehin olarak alınan
MÜRTEHİL (Rıhlet den) Göç eden, irtihal eden Dünyadan göçen, ölen
MÜRTEHİN (Rehn den) Rehin eden Rehin olarak alan
MÜRTEHİS Ucuz sayan İrtihas eden
MÜRTEHİZ Rezil ve kepaze olan İrtihaz eden
MÜRTEÎ Çayırda otlayan
MÜRTEİB (Ru´b dan) Korkan
MÜRTEİD (Ra´d dan) Ürken, korkan Korkup titreyen
MÜRTEİŞ (Ra´ş dan) Titreyen
MÜRTEKIB (Rükub dan) Bekleyen, gözleyen, uman * Göz hapsine alan
MÜRTEKIŞ Birbirine giren Karmakarışık olan
MÜRTEKİB (Rukub dan) İrtikab eden, kötü iş yapan * Rüşvet alan ve yiyen
MÜRTEKİBÎN (Mürtekib C) İrtikâb edenler Kötü iş yapan kimseler * Rüşvet alan ve yiyen kişiler
MÜRTEKİZ (Rekz den) Yerli yerinde sağlamca duran
MÜRTEMÎ Keşif kolu Karakol
MÜRTES Muharebede yaralanıp, savaş meydanı dışına nakledildikten hemen sonra vefat eden İslâm mücâhidi
MÜRTESEM (Resm den) Resmolunmuş Resimlenmiş
MÜRTESİH Sağlam, sıkı ve sabit olan
MÜRTESİM İrtisam eden, resmi çıkan Görünür hâle gelen
MÜRTESS Duyulmuş, işitilmiş
MÜRTEŞİ (Rişvet den) Rüşvet alan, irtişa eden
MÜRTEŞİF Yudum yudum içen
MÜRTEŞİH (Reşh den) Süzülmüş
MÜRTEVİ Suya kanmış
MÜRTEZA Beğenilmiş, seçilmiş, ihtiyar olunmuş
MÜRTEZİK (Rızık dan) Rızıklanmış, rızık bulmuş, rızıklanan
MÜRTEZİKA (Rızk dan) Ulufe sahipleri
MÜRTİME Yetimleri olan kadın
MÜRUC (Merc C) Çayarlar,otlaklar, çayırlıklar
MÜRUD Âdet etmek
MÜRUDET Son derece dikbaşlık gösterme Çok fazla âsilik yapma
MÜRUE Adamlık, insanlık
MÜRUK Sâfi, süzülmüş nesne * Süslü perdeler takılmış olan ev
MÜRUK Okun yaydan çıkıp nişanın diğer tarafına geçmesi * Dinden huruç etmek, mürtedlik
MÜRUR Geçmek, gitmek Bir taraftan girip öteden çıkmak * Sona erme, nihâyet bulma
MÜRUR-U ZAMAN Zamanın geçmesi * Bir iş ve dâva hakkındaki belli bir zamanın geçmesiyle o iş ve dâvanın hükümden düşmesi
MÜRURİYE Bir köprüden veya yabancı memleketden geçerken verilen para
MÜRUR VE UBUR Geçmek ve atlamak
MÜRUT Acele etmek * Yolmak
MÜRÜVVET İnsaniyet İnsanlığa uygun olan şeyi yapmak Güzel ve iyi şeyleri alıp, kötü şeyleri ve hâlleri bırakmak * Ana baba saadeti * Mertlik, yiğitlik * Reculiyet
MÜRÜVVETKÂRÂNE f Yiğitçesine Mertçesine * Mürüvvetlicesine
MÜRÜVVETMEND f İyiliksever, cömert * Mürüvvetli, insâniyetli
MÜRVARİD f İnci
MÜRZEBE Musibet, belâ * Eksik, noksan
MÜRZI´ Emziren, emzirici

Alıntı Yaparak Cevapla