Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat M Harfi

Eski 11-04-2012   #33
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat M Harfi



M Harfi

MÜV Farsçada müvrâne denilen ot
MÜVAADE Vâdeleşmek, sözleşmek
MÜVADEME Mülâzemet, uygunluk, muvâfakat
MÜVAELE Necat talep etmek Kurtuluş için talepte bulunmak
MÜVAEME Muvâfakat, uygunluk
MÜVAFAT Teslim etmek
MÜVAHEKA Vâdeleşmek, sözleşmek
MÜVAHENE Süstlük, zayıflık
MÜVAKERE Ziraat etmek, ekip biçmek
MÜVAKEZA Devam etmek
MÜVAKİL Yapmadığı bir işi, başka bir kimseye yaptıran
MÜVALAT Dostluk
MÜVALEFE Birbiriyle üns tutmak, dostluk kurmak
MÜVAMERE Müşavere etmek, istişarede bulunmak
MÜVANESE Üns tutmak, dostluk kurmak
MÜVARAT Gizlenmek * Örtmek, setretmek
MÜVARESE Birbirinden miras yemek
MÜVARRE El değirmeni
MÜVASAT Yumuşaklıkla davranmak
MÜVASEBE Kaşkışmak, sıçramak
MÜVASEKA Ahdedişmek, karşılıklı yeminleşmek
MÜVAT Ölüm, mevt
MÜVATAT Muvafakat, uygunluk * Boyun eğmek, itaat etmek
MÜVATENE Lüzumluluk
MÜVATERE Bir yapıp bir yapmamak (Bir gün oruç bir gün iftar gibi)
MÜVAZAA Birbiriyle düzenlilik edip, başkalarına tersini göstermek
MÜVAZABE Lüzumlu olmak, icab etmek
MÜVAZAT Mukabele olmak, karşılıklı olmak
MÜVAZEA Tevzi edişmek Paylaşmak * Danışmak, istişârede bulunmak müşavere etmek * Muvafakat etmek, uygun olmak
MÜVAZERE Yardım etmek, muâvenet
MÜVECCEB Yirmidört saatte bir kere yemek yiyen kimse
MÜVECCEH Yüzü bir tarafa döndürülmüş * Uygun Doğru * Herkesin teveccüh ettiği, makbul, münasib
MÜVECCİH Doğrultan, bir tarafa döndüren
MÜVEDDİ Ödeyen, tevdi eden Geri iâde eden
MÜVEFFER Çoğaltılmış
MÜVEKKED Gereği gibi bağlanmış esir
MÜVEKKEL Vekil tâyin olunmuş olan, vekil edilmiş olan Bir kimse tarafından işlerini görmek veya kendisini müdafaa ettirmek için vekil edilmiş kimse
MÜVEKKELÜN-BİH Müvekkil tarafından vekile tefviz olunan iş, vekile havale edilen iş
MÜVEKKİL İşini başkasına tevkil edip o işte o kimseyi kendi yerine ikame eyleyen Vekil tâyin eden (Bak: Müekkil)
MÜVELLA Muayyen bir dâvâyı veya ihtilafı hall için veyahut hakem, bilirkişi olmak üzere kadılar tarafından tayin eden salahiyetli kimse
MÜVELLED Doğmuş, doğurulmuş, iki şeyin birleşmesiyle olmuş, sonradan olmuş, melez * Aslında yok iken sonradan meydana gelmiş
MÜVELLEDÂT Doğmakla meydana gelmiş canlılar Aslında yok iken sonradan meydana gelmiş olanlar * Uydurma kelimeler
MÜVELLİD Tevlid eden, husule getiren, doğuran Doğurtan kimse Meydana getiren
MÜVELLİD-ÜL HUMUZA Ekşilik, oksitlenme meydana getiren Oksijen
MÜVELLİD-ÜL MA´ Su tevlid eden Hidrojen
MÜVELLİDE Husule getiren, tevlid eden Doğurtan Ebe
MÜVERRAH Tarihi konulmuş, tarihli, tarihi atılmış
MÜVERRAHAN Tarihli olarak
MÜVERRİB Tamam ve çok olan nesne
MÜVERRİH Tarihçi, tarih yazan * Ebced hesabiyle tarih düşüren kimse
MÜVERRİHÎN (Müverrih C) Tarihçiler, tarih yazanlar
MÜVESSAH Kirli, kirletilmiş
MÜVESSEB Yünlü ve kıllı davar
MÜVESSİ´ Genişlettiren
MÜVESSİH Kirleten
MÜVESVİS Vesvese veren, şek veren Şüphelenmeğe sebeb olan
MÜVEYZİC Yaban üzümü
MÜVEZZA´ Taksim olunmuş, paylaşılmış
MÜVEZZİ´ Dağıtıcı, tevzi´ eden, posta mektuplarını dağıtan Gazete satan
MÜYADAT Elden ele verme * Mükâfat
MÜYASERE Yardımlaşmak, muâvenet
MÜYAVEME (Yevm den) Günlüğüne tutma Gündelik üzere pazarlık etme
MÜ´YED Büyük emir * Zahmet, meşakkat, zorluk
MÜYEMMEN Bereketli, yümünlü
MÜYESSER (Yüsr den) Kolaylıkla olan, kolay gelen, âsân olan, nasib(Küre-i arzı bir köy şekline sokan şu medeniyet-i sefihe ile gaflet perdesi pek kalınlaşmıştır Ta´dili, büyük bir himmete muhtaçtır Ve kezâ beşeriyet ruhundan dünyaya nâzır pek çok menfezler açmıştır Bunların kapatılması ancak Allah´ın lütfuna mazhar olanlara müyesser olur MN)
MÜYESSER Fariside "nevâle" denilen yemek
MÜYESSİR Kolay yapan, teshil eden, kolaylaştıran
MÜYUL Meyiller, yönelmeler
MÜYUL-Ü MÜTEŞA´İBE Çeşitli şubeleri olan meyiller Çeşitli arzular, meyiller
MÜYULAT (Meyl C) Meyiller, arzular
MÜYUN Yalanlar, uydurmalar Yalan söylemeler
MÜZ (MÜNZÜ) Gr: Harf-i cer oldukları zaman (Fi: ) vazifesini görürler Zarf veya isim olduklarında ismin başına gelirlerse kendileri mübteda, sonra gelen haber olur Fiilin başına gelirlerse kendilerinden önceki bir fiilin mef´ulünfihi olarak mahallen mensub bulunurlar
MÜZ´A Bir miktar et parçası * Bardağın dibinde kalan su artığı
MÜZAB İzâbe olunmuş, eritilmiş, erimiş
MÜZABAK Civa sürülmüş akça
MÜZAD Arttırılmış, çoğaltılmış, ziyade edilmiş
MÜZA´FER Sarı renge boyanmış
MÜZAFERE Kirlenmek
MÜZAH (Bak: Mizâh)
MÜZAHAME(T) Birbirine zahmet verme Kalabalıktan gelen sıkıntı, sıkıştırma * Bir yere itişe kakışa hücum etme
MÜZAHEME Yakınlık * Ayrılık * Düşmanlık, adâvet
MÜZAHERET (Zahr dan) Arkadan yardım etmek, korumak
MÜZAHİM Zahmet ve sıkıntı veren Zıt gelen
MÜZAHİR (Zahr dan) Zahir olan, taraftar çıkan, geriden yardım eden, koruyan
MÜZAHREF Boya Yaldız gibi, sahte yalancı Yaldız * Süprüntü, pislik, çöp
MÜZAHREFÂT Gayr-i hâlis Yaldızlı * Dünyanın daima değişen ve zail olan ziynetleri * Süprüntüler, pislikler
MÜZAHREFİYET Fıtri olmayan, yapmacık
MÜZAKERAT (Müzâkere C) Müzâkereler Bir fikir hakkında karşılıklı görüşmeler Bir arada muhtelif fikirleri beyan etmek
MÜZAKERE Bir iş hakkında konuşmak, bir iş için önceden danışıp görüşmek * Talebenin derse çalışması (Bak: Münakaşa)
MÜZAL Ek, ilâve, zeyl * Etek, kuyruk * Hor ve hakir
MÜZAMELE Beraberlik, muâdele
MÜZAMENE Zamanla çalışıp ücret almak
MÜZARAA Ziraat üzerine yapılan işler, ekincilikle ilgili olarak yapılan işler * Toprağa, çalışmağa ve kazanca ortak olmak üzere kurulan şirket
MÜZARAA 75 - 90 cm lik bir uzunluk ölçüsü olan zira´ ile satma
MÜZAVECE (Zevc den) Çift olmak * Evlenme
MÜZAVELE Bir şeyin meydana gelmesi için çalışma * Bir şeyi başka bir şeye yakınlaştırma
MÜZAYAKA Sıkıntı, darlık, yokluk, parasızlık Zorluk
MÜZAYEDE Artırma, ziyadeleştirme * Devletçe veya bir müessesece satılığa çıkarılan bir malın veya arazinin arttırılmaya konulması Müzayede; biri kapalı zarfla, diğeri açık arttırma ile olmak üzere iki türlü yapılır Müzayedede konulan şey, en çok arttırma yapana ihâle edilir
MÜZAYELE Birbirinden ayrılma
MÜZBİD Köpüklenen
MÜZCA Sürücü, süren * Kâmil olmayan kişi Olgunlaşmamış insan
MÜZCAD Az şey, az * Tam salih olmayan şey * Defnetmesi ve sevketmesi kolay olan şey
MÜZD f Ücret, karşılık, kira * Mükâfat
MÜZD-İ DENDÂN f Diş kirası
MÜZDAD Çoğaltılmış Ziyâdeleştirilmiş
MÜZDAHİM (Müzdehim) Kalabalık, izdihamlı, yığılmış * İzdiham ve kalabalık eden
MÜZDECER Sakınılması lâzım gelen âkıbet * Sakındıracak nasihat Vaz geçirecek, zecr edecek olan
MÜZDECİR Edilen yasağı kabul edip onunla amel eden * Men´eden
MÜZDEHAM (Zahm dan) Kalabalık, izdihamlı
MÜZDEHİM (Zahm dan) Kalabalık, izdihamlı, pek sıkışık
MÜZDEHİMGÂH f Kalabalık yer
MÜZDELİFE Mekke´de Arafat ile Mina arasında bulunan mukaddes bir yer
MÜZDEVİC Evlenen * Edb: Bir kelimeye kafiye olan
MÜZDVER f Ücretle çalışan
MÜZEBZEB Karmakarışık * Elinden iş gelmez, bir şeye karar veremeyen Beceriksiz
MÜZEBZİB Karıştıran Karmakarışık eden
MÜZECCEC Sırçalanmış * İnce uzun nesne
MÜZEFFET Zift sürülmüş, ziftli, ziftlenmiş
MÜZEHHEB Yaldızlanmış, yaldızlı, altın sürülmüş
MÜZEHHEBE Yaldızlanmış, parlatılmış
MÜZEHHER Çiçeklenmiş Çiçeklerle donanmış
MÜZEHHİB Yaldızcı Yaldız yapan, tezhibci
MÜZEHREFAT (Bak: Müzahrefât)
MÜZEKKA Temizlenmiş, pâk edilmiş, ıslah edilmiş * Zekâtı verilmiş * Allah´ın adı anılarak kesilmiş hayvan
MÜZEKKER Erkek, er * Gr: Müennesin zıddı Kelimeyi erkek gösteren (İsim, zamir, sıfat, fiil)
MÜZEKKERE (Bak: Müzekkire)
MÜZEKKİ (Zekâ dan) Temizleyen, ıslâh eden, tezkiye eden * Huk: Şâhitleri gizli olarak tezkiye eden kimse Eskiden hâkimler, şâhit olarak gösterilen kişilerin iyi kimse olup olmadıklarını, şehadetlerinin kabul olunabilip olunamıyacağını icab eden kimselerden sorarlar, haklarında; "İyidir" denilenlerin şehadetlerini kabul ederlerdi
MÜZEKKİ-İ NEFS İnsanın nefsini ıslâh eden Terbiyeye sebeb olan
MÜZEKKİR Andıran, hatıra getiren, yâd ettiren, zikrettiren, hatırda tutturan * Zikreden, ibâdet eden * Resul-i Ekrem (ASM) mü´minleri ve bütün beşeriyeti tehlikeli şeylerden halâs edip iki cihan saadetine nâil olma yolunu tâlim ettiğinden, Kur´an-ı Kerim´de müzekkir diye isimlendirilmiştir
MÜZEKKİRE Bir iş için üst makama yazılan resmi kâğıt
MÜZEKKİRE-İ MÜKERRERE Tekrar tekrar hatırlatan
MÜZELLAK Ayağı kaydırılmış
MÜZELLAK Bilenmiş, keskin
MÜZELLİL Zelil eden, zelil kılan, alçaltıcı, hakirleştiren
MÜZELZEL İpekten dokunmuş
MÜZEMM Ayıplı
MÜZEMMELE Soğuk su testisi
MÜZEMMEM Aşağılık, bayağı ve küstah adam
MÜZEMMİL Elbise içine sarınan, örtünen, sargılanmış
MÜZENNED Tamahkâr, cimri * Dar yer
MÜZENNİD Çakmakla ateş çakan
MÜZERKEŞ Altın sırmalı Sırma ile işlenmiş
MÜZERRA´ Anası, babasından daha şerefli olan
MÜZERREB (MEZRUB) Keskin kılıç
MÜZERRİ´ Yeri, bir zira´ miktarı ıslatıp ekin ekmeye yarayan yağmur
MÜZERRİ´ (Zer´ den) Tohum eken makine
MÜZEVVA (Zâviye den) Zâviyeli, köşeli
MÜZEVVAK Nakış yapan Nakkaş
MÜZEVVEB Eritilmiş
MÜZEVVEC (Zevc den) Çiftleştirilmiş, tezvic edilmiş
MÜZEVVER Uydurulmuş, düzme * Fitne, dedikodu
MÜZEVVİB Eriten
MÜZEVVİR Yalancı, dolandırıcı, arabozucu
MÜZEVVİRÂNE f Arabozuculukla
MÜZEVVİRÎN (Müzevvir C) Müzevvirler, arabozucular
MÜZEYYEL (Zeyl den) Zeyli, ilâvesi olan * Altına cevabı yazılıp geri gönderilen tezkere * Eklentisi olan Ekleme parçası olan
MÜZEYYELÂT (Müzeyyel C) Zeyiller, ilâveler, katılmış şeyler
MÜZEYYELEN Kâğıdın altına, ek karşılığı yazılarak
MÜZEYYEN Bezenip süslenmiş, ziynetli
MÜZEYYENÂT Süslenmişler, ziynetlenmiş olan güzel şeyler(Gözün nuru, nur-u imanla ışıklanırsa ve kavileşirse, bütün kâinat gül ve reyhanlar ile müzeyyen bir cennet şeklinde görünür İİ)
MÜZEYYİF Eğlenen, tezyif eden, hakaret ve alay eden
MÜZEYYİFÂNE f Alay derecesine, hakaret edercesine Aşağı görürcesine
MÜZEYYİN Tezyin eden, süsleyen, ziynetlendiren
MÜZGA Et parçası
MÜZHER Misafir için ateş yakan kimse
MÜZHERE Çiçekli yer, çiçek bahçesi (Bak: Mezhere)
MÜZHİR İzhar edici, gösterici
MÜZ´IC $ (C: Müzacât) Gece haramisi
MÜZ´IM Kendisine itikat olunmayan kimse
MÜ´Zİ Ezâ veren, eziyet eden
MÜZ´İC İz´ac edici Usandıran, rahatsız eden, bunaltan
MÜZİH Uzaklaştıran
MÜZİK (Bak: Musiki)
MÜZİL İzâle eden, gideren, yok eden
MÜZİLL (Zelle den) Yanlış iş gördüren, hata işleten, ayak kaydırıcı
MÜZİLL Zelil kılan, hakir eyleyen
MÜZLEC Zayıf ve kaypak nesne
MÜZMAK Derviş * Fakir kimse
MÜZMEHHİR Gadabı şiddetli olan Çok kızıp hiddetlenen
MÜZMEN Müzmin hale gelmiş * Mc: Halsiz düşmüş, dermansız kalmış, zayıflamış
MÜZMER Omuz, boğaz ve bunların etrafı
MÜZMETİH Hiddetli, kızgın Gadaplı
MÜZMİN Eskimiş Üzerinden zaman geçmiş Zamanla yerleşmiş olan (hastalık)
MÜZMİR (Bak: Muzmir)
MÜZN Ak bulut, yağmuru az olan bulut
MÜZNE Yağmurlu bulut * Beyaz bulut parçası
MÜZNİB Günahkâr, suçlu, günah sahibi
MÜZNİBÎN Suçlular, günah işleyenler
MÜZTAR (Bak: Muztar)
MÜZUN Nurlu, ruşen olmak
MÜZY şam ahalisinin kullandığı bir ölçüdür ve onbeş kile alır
MÜZZ(E) Meyhoş, ekşimtrak
MÜZZAN Süslü, bezenmiş
MÜZZEMMEL Elbise içine sarılmış
MÜZZEMMİL Tezmil eden, sarınan Elbise içine sarınan * Bazıları, "Yükü yüklenen" şeklinde mânalandırmışlardır * Mc: Gizlemek Zayıf davranmak, işe pek kıymet vermemek * Büyük bir hâdise karşısında başını içeri çekmek, kaçınmak, rahata meyletmek * Resul-i Ekrem´e (ASM) Cenab-ı Hak tarafından: "Ey örtüsüne bürünen veya risalet yükünü yüklenmiş olan" diye iltifat edilerek isimlendirilmiştir (Bak: Mütezemmil, Zemel)
MÜZZEMMİL SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 73 suresi olup Mekkîdir

Alıntı Yaparak Cevapla