Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi
N Harfi
NA-EHİL f Ehliyetsiz, beceriksiz Ehil olmayan
NA-ENDAM f Muntazam olmıyan Biçimsiz, gayr-ı muntazam
NA-ENDİŞ f Uzun uzadıya düşünmeğe değmez Açık, muhakkak
NA-ENDİŞÎDE f Düşünülmemiş
NÂ-EVS f Manastır, kilise
NÂF f Göbek * Mc: Orta
NÂF-I ÂLEM Mekke-i Mükerreme
NÂF-I ŞEB Gece yarısı
NÂF-I ZEMİN Zeminin ortası Mekke-i Mükerreme
NA´F Sütü çok olan deve
NAFAKA Yiyecek parası Geçim için lüzumlu olan şey * Geçindirmeğe mecbur olduğu kimselere veya çocuklarına mahkeme karariyle verilen iaşe parası
NAFAKA-İ İDDET Fık: Kadının iddeti içinde muhtaç olduğu nafaka Koca, boşadığı karısını iddeti bitinceye kadar infakla mükellef olduğu için bu müddet zarfındaki nafaka hakkında bu tâbir meydana gelmiştir
NAFAKA-İ MAKZİYYE Fık: Hâkim tarafından takdir olunan nafaka
NAFAKAT (Nafaka C ) Nafakalar
NAFATA Vücutta çıkan sivilce veya kabarcık
NAFE f Derisi kürk yapımında kullanılan hayvanların postlarının karnı altındaki deri kısmı
NA-FERCAM f Asıl ve esastan âri olan, akibetsiz olan Faydasız
NAFE-RİZ f Koku saçan * Göbek düşüren
NAFIA Bayındırlık işleri
NAFIK Geçer para Geçer akçe
NAFIKA (C : Nevâfık- Nüfeka) Arab tavşanının (diğer adı; tarla fâresi dedikleri hayvanın) iki yuvasından gizli olanın adıdır Bu hayvan, bunun tavanını yeryüzüne çok yakın yapar Belirli olan kasia dedikleri yuvasında tehlike hissederse hemen nâfıkanın tavanını delerek kaçar Münafıklar buna benzediği için nifak, münafık kelimeleri bu kelimeden gelmiştir (Kamus)
NAFIZ Çok titreten Sıtma
NAFİ (Nefiy den) Giderici, yok eden, nefyeden, menfi yapan
NAFİ´ Menfaatli Faydalı Yarar Şifalı * Esma-i Hüsnâdan bir isim
NAFİA İnşaat işleri * Faydalı işler Menfaatli olanlar
NAFİC (C : Nevâfic) Kaburga kemiklerinin sonu
NAFİCE (C : Enfice) Misk göbeği
NAFİH (Nefh den) Üfürücü, üfleyici
NAFİKA (Nüfeka) (C : Nevâfık) Keler yuvalarından biri
NAFİLE Fık: Farz ve vâcibden gayrı mecburiyet olmadığı hâlde yapılan ibadet Fazladan yapılan iş * Menfaatli olmayan Ziyâdeden olan * Torun * Ganimet malı Bahşiş Atiyye
NAFİR Nefret eden Ürken, korkan Sevmeyen * Galip olan * Öksürüp burnundan sümüğü saçılan koyun
NAFİS (Nefs den) Gözü nazar değer olan kimse * Açan ve ferahlandıran
NAFİS-ÜL KERB Sıkıntı ve belâlara, göz değmesine, nazara te´sir edip kaldıran
NAFİS Okuyup üfüren
NAFİZ İçe işleyen Delip geçen İçeri giren * Sözü geçen, kendine itaat edilen Te´sirli, nüfuzlu
NAFİZ-ÜL EMR Emri geçip sözü dinlenilen * Kendisine itaat edip boyun eğilen
NAFİZ-ÜL KELİM Sözü geçen
NAFİZ Çok fazla titreten sıtma
NAFİZE Karından vurulup arkaya çıkmış olan yara
NAFİZİYET Sözü geçerlik, nâfizlik
NAFUR (Nâfure) Fıskıye, fevvâre
NAGÂH f Birdenbire, ansızın, hemen (Nâgeh, nâgehan, nagehâne, nagehânî)
NAGAM (Nağme C ) Nağmeler, âhenkler, türküler
NAGAMÂT Nağmeler, âhenkler, güzel sesler
NAGAM-KÂR f Nağmeler söyleyen, ezgici
NAGAM-PERVER (C : Nagamperverân) f Türkü söyleyen, nağmeci Nağme seven
NAGAŞAN Iztırab, acı
NA-GEHAN f Birdenbire, ansızın, âniden
NAGFA Ceviz ağacına benzer bir ağacın adıdır ve Beyrut dağlarında olur; dut gibi yemiş verir
NAGIZ Şaşırdığında başını sallayan kimse * Kürek başında olan kıkırdak
NAGK (C : Nuguk) Karga çağırmak
NA-GÜŞADE f Kapalı, açılmamış
NA-GÜVAR (Nâ-güvâre) f Midede zor hazmolunan şey Sindirimi zor * Yenilmesi veya içilmesi acı olan şey
NAGZ f Güzel, iyi Göze hoş ve güzel görünen
NAGL Çürük sahtiyan
NAGM Gizli kelâm, gizli söz
NAĞME (C : Nağamât) Ahenk, güzel ses, âvaz, ezgi, teganni
NAĞME-GER f Türkü söyleyen, öten
NAĞME-HÂN f Türkü söyleyen, şarkı söyleyen
NAĞME-HÂNÎ f Türkü söyleyicilik, nağme söyleyicilik
NAĞME-HİZ f Nağme uyandıran Türkü, şarkı söyleyen
NAĞME-KEŞ f Türkü söyleyen, şarkı söyleyen
NAĞME-PERDAZ f Türkü söyleyen, şarkı söyleyen
NAĞME-SAZ f Ahenkle söyleyen, terennüm eden
NAĞME-SERA f Türkü okuyan, şarkı söyleyen
NAĞME-ZEN f Türkü söyleyen, şarkı söyleyen
NAGR Gadap etmek, hiddetlenmek, kızmak * Kin tutmak * Çömlek kaynamak
NAGS Kederli, gamlı olmak
NAGZ Devekuşunun erkeği *Başını sallayıp depretmek * Bulutun koyu ve kesif olması
|