Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi

Eski 11-04-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi



N Harfi

NECA Göz değmek
NECA Evmek Acele etmek * Halâs olmak, kurtulmak
NECABET Neciblik, temiz soyluluk Huy temizliği
NECADET Kahramanlık, efelik, yiğitlik
NECAH Zafer bulmak, murâda ermek, ihtiyaçlarını te´mine muvaffak olmak
NECAH Ses, sadâ
NECAİB (Necib C) Şerefli, necib, asil, temiz kimseler
NECARE Dülgerlik, neccarlık
NECASET Pislik, kazurat, murdarlık (Bak: Habes)
NECASET-İ GALİZA Pisliği hakkında şer´î bir delil mevcut olup hilâfına başka bir delil bulunmayan necasettir ( Lâşe gibi)
NECASET-İ GAYR-İ MER´İYE Câmid, bir hacmi olmayan veya bulaştığı yerde görülmeyen herhangi bir pis maddedir Görünmez halde olan pisliktir (İdrar gibi)
NECASET-İ HAFİFE Hanefî mezhebine göre pis olduğuna dair şer´î bir delil mevcud olan şeydir Diğer bir tabire göre murdar olmadığı rivayet edilen şeydir (Eti yenen hayvanların bevilleri gibi) Bedenin veya elbisenin dörtte birinden az miktarı namaza mani olmaz
NECASET-İ KALİLE Katı şeylerden ise miskalden; sıvı ise el ayası sahasından geniş olan necaset, namaza mânidir Bu miktardan fazlası necaset-i galizadır
NECASET-İ MER´İYE Hacmi olan veya kuruduktan sonra görünen herhangi bir pis maddedir (Akmış kan gibi)
NECASETTEN TAHARET Pislikten temizlenmek (Bak: Taharet)
NECAŞE Süratle yürümek, hızlı yürümek
NECAŞİ (NİCÂŞİ) Habeş Meliki olan "Eshame" nin lâkabıdır Kamus Şârihinin dediğine göre, mutlaka bu isim, Habeş Meliklerinin has isimleridir
NECAT Kurtuluş, selâmet * Hırs ve hased * Yüksek mekân * Ağaç budağı * Mantar
NECATÎ Kurtulmaya ait, kurtulmakla ilgili
NECB Ağaç kabuğunu soymak
NECCAD Yorgancı Yatak, yastık, yorgan gibi şeyler yapan
NECCAH Yorgancı
NECCAR Doğramacı Marangoz * Dülger
NECCAŞ Hayvan sürücüsü
NECCİNA Bizi kurtar, bize selâmet ver, bizi hıfzeyle (meâlinde dua)
NECD Açık ve işlek yol * Yüksek yer * Minder, döşeme gibi oturacak şeyler * Ağaçsız mekân * Hâzık ve mâhir kılavuz * Yiğitlik hâli Gamlılık, gussa * Hasma galip gelmek * Çok terlemek * Meme * Suudi Arabistan´ın doğu mıntıkası
NECDET Yiğitlik, şecaat, kahramanlık * Harp ve kıtal *Yeis, korku
NEC´E Şiddetli nazar Şiddetli bakış
NECEB Ağaç kabuğu
NECEF (Necefe) : (C: Nicâf-Encâf) Üzerine su çıkmayan yer Tümsek yer, yüksek, tepe, sırt * Irakta bir şehrin adı
NECEFE Büyük askı kandil
NECEL Büyük gözlülük İri gözü olmak
NECER Koyun ve devenin suyu içip kanmaması
NECES Murdarlık, pislik, necâset
NECEŞ Değeri artırmak için almak * Bir kumaşın pahasını artırmak * Dağılmış şeyleri bir yere toplamak * Örtmek, setretmek
NECH Men´ ve reddetmek
NECİB Cömert, kerim kişi
NECİB Soyu ve nesli temiz, aslı kerim olan Cömert Asilzâde Güzel huylu ve ahlâklı
NECİBE Soyu sopu temiz kimse Cömert Asilzâde
NECİD Kahraman, bahadır * Arabistan´da bir memleket ismi * Münbit yer Fitne ve nifak yeri olan memleket * Arslan
NECİF (C: Nicef) Geniş temrenli olan ok
NECİH Galip ve muzaffer * Sabırlı * Sağlam rey
NECİH Su sesi
NECİL (Necile) Soyu temiz Soylu * Ağaç yaprağından bir cins
NECİRE Bulamaç aşı* Kızgın taş ile kızdırılmış su * Kârgir duvar * Tahtadan veya ağaçtan olan sofa * Çulhaların beze sürdükleri haşil
NECİS Temiz olmayan Pis
NECİS Pis, necasetli, murdar * Şifa bulmaz dert (Bak: Habes)
NECİS-ÜL AYN Pisliğin ta kendisi
NECİS Yavaş hareketli insan veya hayvan * Gizli olan şeyi halk içinde ifşa etmek * Gizlenen sır, nişan * Bir nevi yeşillik
NECİSE Kuyudan çıkardıkları toprak
NECİY Sırdaş, sır saklayan
NECİYYA (Münâcât dan) Gizli yalvararak, gizli söyleyerek
NECİYYULLAH Resül-i Ekrem´in (ASM) bir ismi (Devamlı Cenab-ı Hakk´a karşı teveccühle meşgul ve münacatla, İlâhî feyizlerle inşirah bulan meâlindedir)
NECL (C: Encâl) Oğul, evlât, çocuk * Kuşak, nesil, sülâle * Atmak * Ayak ucuyla vurmak * İstihrac etmek, meydana çıkarmak * Yerden çıkan su
NECL-İ NECİB Soyu temiz çocuk
NECM (Necim) Yıldız, ahter, kevkeb Ülker yıldızına da denir Ülker, onbir yıldızdır Altısı görünür, gözü kuvvetli olan yedinciyi de görebilir (Peygamberimiz (ASM) hepsini de görür idi) * Belirli olan vakit (Araplar, vakti yıldızlarla tahdit ederlerdi) * Kabak ve hıyar gibi yayvan nebat* Belirli vakitte yapılan vazife * Kur´an-ı Kerim * Ceste ceste, kısım kısım oluş * Kur´an-ı Kerim´in her defa inzal edildiği kısım * Huk: Bir borcun taksitlerini ödemek için hulül eden muayyen borç
NECM-İ DIRAHŞAN Parlayan yıldız
NECM-İ SÂKIB Karanlığı delerek geçen parlak yıldız
NECM SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 53 Suresidir Vennecmi Suresi de denir Mekkîdir
NECM Ü HİLÂL Yıldız ve ay
NECMEDDİN (Bak: Necm-üd din)
NECMEDDİN-İ KÜBRA (Mi: 540 - 618) İran Mutasavvıflarının en mühim şahsiyetlerindendir Kübreviyye veya Zehebiyye ismi ile anılan tarikatın kurucusu sayılır İsmi: Ahmed bin Ömer Eb-ul Cenab Necmeddin Kübra el-Hivakî el-HarzemîMünazara ve mübaheseyi çok sevdiği ve her münazarada hasımlarını yendiği için kendisine "Ettâmmet-ül Kübra" lâkabı verilmiş, sonradan sadece "Kübra" denilmiştir Moğolların Harzem´i istilâsında şehri terk etmeyerek, onlara karşı kahramanca çarpışarak şehid düşmüştür (KS)
NECMÎ Yıldıza dair, yıldızlarla alâkalı
NECM-ÜD DİN (Bizde daha çok Necmeddin şeklinde telâffuz olunur) Dinin necmi, yıldızı meâlindedir
NECNECE Geriye döndürmek * Engel olmak, men´etmek Bir nesneyi aşağı getirmek * Zayıf etmek, zayıflatmak
NECR Ağaç yonmak * Şiddetli sevk * Asıl * Renk * Halâs, kurtuluş
NECRAN Susuz * Kapı ökçesi ("süve" denir) * Yemen diyarında bir yerin adı
NECS (Neces) Pis ve murdar olan, habes şer´an pis olup gözle görülen şey
NECS Yerden define çıkarmak * Kuyuyu ayıklamak
NECŞ Avı yatağından çıkarma * Dağılmış parçaları toplamak
NECV (C: Nicâ) Yüzmek * İki kişi arasında olan sır * Karından çıkan necis
NECVA Gizli fısıltı İki kişi arasında fısıldamak * Ağız koklamak * İki kişi arasındaki sır
NECVE Tümsek, yüksek yer
NECZ Bitip tükenmek * İhtiyaç bitirmek * Vâdeyi yerine getirmek
NED´ Dikkat etmek
NEDA Rutubet, çiğ, nem
NEDAİD (Nedid ve Nedide C) Emsâller, akranlar, eşler
NEDALET Kir, pislik * Çalma, sirkat etme, aşırma
NEDAMET (Nedm den) Pişmanlık, nedâmet etmek
NEDAMETGÂH f Pişmanlık yeri
NEDAMETKÂR f Nedamet eden Pişman olan
NEDAMETKÂRÎ f Pişmanlık, nâdim oluş
NEDAN f Bilmeyen, bilmez
NEDARET Tazelik, parlaklık, letafet, taravet
NEDAVET Yaşlık, ıslaklık, nemlik, rutubet
NEDB Dua etmek
NEDBE (Bak: Nedebe)
NEDD Gitmek * Kaçmak
NEDDAF Hallâç Pamuk atan kimse
NEDEBE Yara izi
NEDEM Pişman olma, nedamet, pişmanlık
NEDF Pamuk ditme, pamuk atma
NEDG Kılıçla veya sözle taan etmek, çekiştirmek
NEDH Geniş yer
NEDH Men´etmek, engel olmak
NEDHE (Nüdhe) : Çokluk, fazlalık
NEDİ´ Ateş veya kül içinde pişmiş olan
NEDİB Yara izi kalan âzâ
NEDİD(E) (C: Nedâid) Emsâl, akran, eş
NEDİF Atılmış, hallaçlanmış pamuk Yün
NEDİM (C: Nedmân - Nüdemâ) Sohbet arkadaşı, meclis arkadaşı * Tatlı konuşan Güzel hikâye anlatan * Büyük kişileri hikâye ve fıkralarıyla eğlendiren
NEDİME Kadın nedim * Zengin veya şerefli, itibarlı bir kadının arkadaşı
NEDİS Akıllı kişi
NEDL Kir * Hırsızlık
NEDM Pişman olmak
NEDMAN Pişmanlık, nedâmet Pişman olma Pişmanlık duyma
NEDRET Azlık, seyreklik, az bulunmak
NEDS Akıllılık * Taan etmek, çekiştirmek
NEDS Huruç etmek, çıkmak
NEDŞ Her nesneyi eritip sormak * Pamuk atmak
NEDVE Yaşlık, nemlilik * Meşveret etmek Bir işi hakkında görüşmek * Konuşmak
NEEC Yel esmek, rüzgâr esmek * Yalvarmak, tazarru etmek
NEED Belâ, musibet Zahmet, meşakkat

Alıntı Yaparak Cevapla