Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat N Harfi
N Harfi
NİR (C : Nirân-Enyâr) Öküz boyunduruğu * Bez damgası * Irgaç
NİRAN (Nur ve Nâr C ) Nurlar, ziyalar Ateşler, nârlar
NİRENC (C : Nirencât) Düzen, hile * Resim, taslak
NİRENG f Düzen, hile, aldatmaca * Taslak, resim * Büyü, efsun
NİRU f Kuvvet, güç, zor
NİRUMEND f Güçlü, kuvvetli, zorlu
NİRUMENDÎ f Kuvvetlilik, zorluluk, güçlülük
NİS´ (C : Ensu´) Gizlemek * Gitmek * Sarkık olmak * Kuzey rüzgârı
NİSA (C : Nisvân) Kadınlar
NİSA SURESİ Kur´an-ı Kerim´in dördüncü suresi
NİS´A (C : Nüsu´-Ensu´-Ensâ´) Devenin göğsü için yapılan enli kolan
NİSAB Zekât ölçüsü, ölçü miktarı * Üzerine zekât verilmesi farz olan mal miktarı * Asıl, esas Sermaye mal Derece, had * Fık: Altının nisabı: 20 miskal; gümüşünki 200 dirhem (yani 600 gram); koyun ile keçinin 40 adet; sığır, manda 30; ve devenin nisabı da 5´dir * Bir mecliste görüşmeye başlanabilmek, yahut karar verebilmek için bulunması şart olan âza sayısı * Hisse, nasib * İstenilen had, derece (Bak: Zekât)
NİSAB-I EKSERİYET Ekseriyet derecesi Çoğunluk derecesi
NİSACET Dokumacılık
NİSAÎ (Nisâiye) Kadınlarla alâkalı, kadınlara dâir
NİSAL (Nasl C ) Ok ve kargı gibi şeylerin uçlarındaki sivri demirler
NİSAR Saçmak, dağıtmak * İ´ta etmek Vermek
NİSARÇİN f Saçılan şeyleri toplayan
NİSAR "Saçan, saçıcı" mânasına gelir ve kelimeleri sıfatlandırır Meselâ: Pertev-nisar $ : Işık saçan
NİSBET Münasebet, yakınlık, bağlılık, ölçü * Rağmen İnat olarak İnat olsun diye
NİSBETEN Nisbetle, kıyaslanarak Öncekine göre Bir dereceye kadar Şöyle böyle
NİSBÎ (Nisbiye) Kıyaslama ile olan Diğerine, öncekine göre Diğerlerine göre kıyaslıyarak olan Nisbete, ölçüye göre
NİSEB Nisbetler, kıyaslamalar ve ölçüler
NİST f Değildir, yoktur
NİSTÎ f Yokluk, adem
NİSUN (Nisvan C ) Kadınlar
NİSVAN (Nisa C ) Kadınlar Nisalar
NİSVAN-I ZELİL Ahlâken ve dinen düşmüş, zelil olmuş kadınlar
NİSVÎ Nisa taifesine mensub Kadınlarla alâkalı
NİSYAN Unutmak, hatırdan çıkarmak
NİSYAN-İ EBEDÎ Ebedî unutma
NİŞ f (Arı, akrep gibi böceklerde olan) İğne * Diken * Ağu, zehir
NİŞA f Nişasta
NİŞAD Bir kimseye yemin vermek
NİŞAN(E) f İz Nişan Alâmet İşaret * Yara izi * Hedef, vurulması istenen nokta * Hâtıra için dikilen taş * Taltif için verilen madalya * Evlenmeden önceki anlaşma ve karar işareti veya merasim * Tuğra * Ferman
NİŞANE-İ TASDİK Kabul edildiğine dâir işaret, tasdik işareti * Mu´cizeler (Kabir, ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısı (olduğunu) ihbar eden 124 bin muhbir-i sâdık, ellerinde nişane-i tasdik olan mu´cizeler bulunan enbiyalar ve o enbiyaların haber verdikleri aynı haberleri, keşif ve zevk ve şuhud ile tasdik eden ve imza basan 124 milyon evliyanın aynı hakikata şehadetleri ve hadd ü hesaba gelmeyen muhakkiklerin kat´i delilleriyle o enbiya ve evliyanın aklen ilmelyakîn derecesinde isbat ettikleri ve yüzde doksandokuz ihtimal-i kat´i ile "idam ve zindan-ı ebedîden kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye çevirmek, yalnız iman ve itaatledir" diye ittifaken haber veriyorlar S ) (Bak: Muhbir-i sâdık)
NİŞANDE Hedef Nişan olarak dikilmiş şey
NİŞANE (Bak: Nişan)
NİŞANGÂH f Hedef yeri Nişan tahtası * Silâh namlusunun üstünde bulunan, nişan almağa yarayan kısım
NİŞDE (NİŞDÂN) Talep etmek, istemek * Söz vermek, and vermek
NİŞDET Araştırıp sorma * Kaybolan bir şeyi arama
NİŞE f Çoban düdüğü Kaval
NİŞEST f Oturan
NİŞESTE (C : Nişeste-gân) f Oturan, oturmuş
NİŞESTE-GÂN (Nişeste C ) f Oturanlar, oturmuş olanlar
NİŞESTGÂH f Oturacak yer
NİŞHAR f Diken batmış, iğnelenmiş
NİŞİB f (Yukarıdan aşağıya) iniş
NİŞİBGÂH f Çukur yer
NİŞİB Ü FİRAZ İniş ve yokuş
NİŞİMEN f Oturacak yer
NİŞİMENGÂH f Durak, yurt Toplanılacak yer
NİŞİN f "Oturan, oturmuş" gibi mânâya gelir ve başka kelimelerle birleşir
NİŞİNENDE f Oturan, oturucu
NİŞTER f Hekim bıçağı, neşter
NİŞVE Koklamak * Bilmek * Haber vermek
NİTA´ (C : Nutu´) Deri döşek
NİTAC Yavrulama, yavru doğurma
NİTAF (Nutfe C ) Saf ve duru sular
NİTAH Tos vurma, toslaşma Boynuzla vurma * Vuruşup kavga etme
NİTAK Kemer, kuşak * Kuşak yeri * Peştemal
Nİ´TAL Kova
NİTASÎ Anlayışlı tabib, doktor
NİVA Düşmanlık * Besili, semiz deve
NİVE f İnleme, ağlama, sızlanma
NİVEND f İdrak, anlayış, akıl
NİVER f Âlemde meydana gelen hâdiseler, haller
NİYA (C : Niyâgân) Dede, cedd
NİYABE Nöbet
NİYABET Nâiblik, vekillik Kadı vekilliği
NİYAGÂN (Niyâ C ) Dedeler, ceddler Ecdad
NİYAM (Nâim C ) (Nevm den) Uykuda olanlar, uyuyanlar
NİYAM f Kılıf, kın Kılıç kını
NİYAMGER (C : Niyamgerân) Kın veya kılıf yapan san´atkâr
NİYAR (Nâr C ) Ateşler
NİYAT (Niyet C ) Niyetler
NİYAT (Niyâta) Bir damar ismi (yürek onunla bağlıdır )
NİYAZ f Yalvarma, yakarma Dua * Rağbet ve istek * Hâcet, ihtiyaç
NİYAZİ-İ MISRÎ (Mi: 1618 - 1694) Malatya´nın Soğanlı köyünde doğdu Şâir ve tasavvufçu olup Halvetî tarikatının Niyaziye veya Mısriye şubesini kurmuştur Mısır´da Câmi-ül-Ezher´de tahsil gördü 1646´da İstanbul´a döndü ve Sokollu Mehmed Paşa Medresesinde irşada başladı Eserlerinden bazıları şunlardır: Risale-i Hasaneyn, Mevâid-ül İrfan ve Avâid-ül İhsan, Hidayet-ül İhvan, Mektubat gibi eserleri ve bir de şiirlerini cami´ divanı vardır
NİYAZKÂR f Yalvarıp yakaran Dua eden İhtiyacı olan
NİYAZKÂRÂNE Yalvararak, niyaz ederek * Muhtaç olarak, muhtaçlıkla
NİYAZMEND (C : Niyazmendân) f İhtiyacı olan, muhtaç * Yalvaran, yakaran, niyaz eden
NİYERE (Nâr C ) Ateşler
NİYET Kasd Kalbin bir şeye yönelmesi * Fık: Yapılan bir vazife ile Cenab-ı Hakk´a taatta bulunmayı ve O´na mânen yaklaşmayı kasdetmektir (Niyet, ölü ve meyyit olan hâletleri ihya eden ve canlı, hayatlı ibadetlere çeviren bir ruhtur Ve keza niyette öyle hâsiyet vardır ki; seyyiâtı hasenâta ve hasenâtı seyyiâta tahvil eder Demek niyet, bir ruhtur O ruhun ruhu da ihlâsdır Öyle ise necat, halâs ancak ihlâs iledir İşte bu hasiyete binaendir ki; az bir zamanda çok ameller husule gelir Buna binâendir ki; az bir ömürde, Cennet bütün lezâiz ve mehasiniyle kazanılır Ve niyet ile insan, dâimî bir şâkir olur Şükür sevabını kazanır M N )
NİYLEC Çivit
NİYY Çiğ, olmamış, ham
NİYYAT (Niyet C ) Niyetler
NİZA´
NİZA-İ LAFZÎ Boşuna çene yarıştırma Sözle yapılan kavga
NİZA Cima etmek
NİZAL Nişan, işaret, alâmet
NİZAM Sıra, dizi, düzen Dizilmiş olan şey, sıralanmış * İcaba göre yapılan kanun Bir kaideye binaen tertib olunmak ve ona binaen tertib olundukları kaide * Bir işin sebat ve kıyamına medar, sebep olan şey ve hâlet
NİZAM-I ÂLEM Kâinatta Allah´ın koyduğu umumi nizam (Nizam-ı âlem saadet-i ebediyeye işaret ediyor S ) (Bak: Delil-i inayet)
NİZAM-I CEDİD Yeni nizam Osmanlı Devletinde III Sultan Selim zamanında yeni nizamla yetiştirilen bir askerî teşkilât
NİZAM-ÜD DİN (Nizameddin) Dinin nizam ve düzeni
NİZAMÂT (Nizam C ) Nizamlar, muntazam şeyler, düzenler
NİZAMÂT-I LÂZİME Lüzumlu, gerekli nizamlar
NİZAMEN Nizam dairesinde Nizama ve kanuna tabi olarak
NİZAMÎ Düzenli, tertipli, usulüne uygun * Kanun ve nizama ait, onunla alâkalı
NİZAMİYE İlk askerlik devresi * Bu nevi askerlik işleriyle uğraşan daire * Tanzimat ordusunun asıl silâh altında bulunan kısmı
NİZAR Korkutup, uygunsuz şeylerden vazgeçirmek için söylenilen söz
NİZAR Zayıf, arık, düşkün, bitkin
NİZARET f Zayıflık, arıklık
NİZE Mızrak
NİZEDÂR f Mızraklı Kargılı Süngülü
NİZEK f Câriye * Küçük mızrak, süngü
NİZEZEN f Mızrakla vuran * Mızrakçı
NİZK Küçük süngü
|