Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat R Harfi

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat R Harfi



Osmanlıca Sözlük Lügat R Harfi

RA Kur´an alfabesinde onikinci harftir Ebced hesabında 200 sayısına işaret eder Bu harfe "Rı" denildiği gibi, "Ra-i mühmele" de denilir Bazı tarih kayıtlarında" Rebi-ül Evvel" ayına işaret olarak geçer
RA-İ MÜHMELE Noktalı ze´den ayırmak için "rı" harfine verilen bir ad
RA f İsim veya zamirin sonuna ilâve edilirse, Türkçedeki i, im, in, a, e eklerinin yerine kullanılır Meselâ:Hâne: Ev Hâne-râ: Evi, evin, eveTû: Sen Tû-râ: Seni, senin, sana
RA´ Küçük kene
RA´ şiddetle sürmek
RAA´ Boğazına hizmet eden adi insan
RAABE Genişlik, vüs´at * Büyük olmak
RA´AD Geveze kimse Çok konuşan adam * Torpil balığı
RAALE Hamakat, ahmaklık
RAAŞ (Ra´şe-Ra´şen) Titretmek
RAB´ Vasat, orta boylu * Avlulu ev
RA´B Doldurmak * Efsun, (sihir yapanlar okurlar)
RAB´AT (C: Rabeât) Attarların dağarcığı ve kutusu * Orta boylu kimse
RABB Sâhib, mâlik, seyyid Cenab-ı Hak (CC) * Besleyen, yetiştiren, terbiye eden Müstahik Hüdâvend (Kur´an-ı Kerim´de bu "Rabb" ismi ile Cenab-ı Hak 846 def´a zikredilir) (Bak: Âlem)( Yâni : Herbir cüz´ü bir âlem mesabesinde bulunan şu âlemi bütün eczasiyle terbiye ve yıldızlar hükmünde olan o cüz´lerin zerratını kemal-i intizamla tahrik eder Evet Cenab-ı Hak herşey için bir nokta-i kemal tayin etmiştir Ve o noktayı elde etmek için o şeye bir meyil vermiştir Her şey o nokta-i kemale doğru hareket etmek üzere, sanki mânevi bir emir almış gibi muntazaman o noktaya müteveccihen hareket etmektedir Esna-yı harekette onlara yardım eden ve mânilerini def´eden, şüphesiz Cenab-ı Hakk´ın terbiyesidir Evet, kâinata dikkatle bakıldığı zaman, insanların taife ve kabileleri gibi, kâinatın zerratı, münferiden ve müçtemian Hâliklarının kanununa imtisalen, muayyen olan vazifelerine koşmakta oldukları hissedilir " Yalnız bedbaht insanlar müstesna!" İİ)
RABB-ÜL ÂLEMÎN Bütün âlemlerin Rabbi Her âlemi doğrudan doğruya Rububiyyeti ile tâlim, terbiye, tedbir ve idâre eden Cenab-ı Hak(Kur´an-ı Kerim) (bazan iki kelimede, meselâ Rabbüke tabiri ile ehadiyyeti ve Rabb-ül âlemîn ile vâhidiyyeti bildirir Ehadiyyet içinde vâhidiyyeti ifade eder Hattâ bir cümlede bir zerreyi bir göz bebeğinde gördüğü ve yerleştirdiği gibi; güneşi aynı âyetle, aynı çekiçle göğün göz bebeğinde yerleştirir ve göğe bir göz yapar MN)(Her bir şey, hareketiyle bütün eşyayı vahdet nâmına zabteder Demek, bütün yıldızları elinde tutmayan, bir tek zerreye Rabb olamaz S)
RABB-ÜD DÂR Ev sâhibi
RABB-ÜL ERBAB Bütün sâhiblerin, terbiyecilerin Rabbi, Allah (CC)
RABB-ÜL MAL Mal sâhibi Sermaye sâhibi
RABB Üveybaba
RABBANÎ (Rabbaniye) Rabbe âit Cenab-ı Hakk´a dair ve müteallik İlâhî * Ârif-i Billâh olan, ilmi ile amel eden âlim
RABBANİYYUN (Rabbaniyyîn) Kendisini tamamen Cenab-ı Hakk´a vermiş olanlar Putperestlikle alâkası olmayanlar
RABBAT Kadınların efendileri, sâhipleri, kocaları
RABBE Üveyana
RABBENA Ey bizim Rabbimiz! Ey Sâhib-i Hâlikımız! Ey bizi terbiye edip besleyen sâhibimiz! (meâlinde)
RABBÎ Ey benim Rabbim
RABBİ YESSİR VELÂ TÜASSİR Ey Rabbim! Kolaylaştır, zorlaştırma, bana imdad eyle, yardım eyle (meâlinde)
RABE Yoğurt damızlığı
RABEA Devenin katı katı yelmesi
RABIT(A) Rabteden, bağlayan, bitiştiren * Münasebet, alâka, bağlılık, yakınlık İki şeyi birbirine bağlayan tertip * Nefsini dünyadan men edip âhirete, Allah´a (CC) bağlanmak * Tertip, sıra, düzen, usûl(Evet, tevhid-i imanî, elbette tevhid-i kulûbü ister Ve vahdet-i itikad dahi, vahdet-i içtimaiyyeyi iktiza eder Evet inkâr edemezsin ki: Sen bir adamla beraber bir taburda bulunmakla, o adama karşı dostane bir râbıta anlarsın; ve bir kumandanın emri altında beraber bulunduğunuzdan arkadaşane bir alâka telâkki edersin M)
RABITA-İ İMAN İman bağı, insanları hususan iman edenleri birbirine bağlayan iman
RABITA-İ MEVT Ölümünü düşünüp dünyanın fani olduğunu mülâhaza edip nefsin desiselerinden kurtulmak
RABITA-İ ŞEYH Tarikat-ı Nakşiyede, müridin hayalen şeyhinin huzurunda kendini tasavvur etmesine denir
RABITABEND f Rabtedici, bağlayıcı
RABIZ Koyun ağılı
RABİ´ Dördüncü
RABİ-İ AŞER Ondördüncü
RABİA (Müe) Dördüncü * Saatteki sâlisenin altmışta biri
RABİA-İ ADEVİYE (Hi: 95 - 185) Basra´lı bir hatun Bütün hayatını dine hizmet için vakfetmiş, zengin kimseler evlenmek teklifinde bulundukları halde; "Allah´ı anmaktan, dine hizmetten beni alıkor" fikri ile reddetmiş, fakirliği ve istiğnayı kabul edip dine hizmetten vaz geçmemiştir Talebe okutmuş meşhur bir veliyedir (R Aleyha)
RABİAN Dördüncü olarak
RABİB Yoğurt
RABİH(A) (Ribh den) Kârlı, kazançlı, faydalı
RABİT Bağlı, bağlanmış, merbut
RABİYE (C: Revâbi) Yüce, yüksek yer
RABT Bağlamak, bitiştirmek, bir şeye bağlamak * Nizam vermek, intizam bulmak * Gr: Cümleleri lüzumlu edatlarla birbirine bağlamak
RABT-I KALB Kalb bağlama, gönül bağlama
RABT EDATI Gr: Bağlama edatı Kelimeyi veya cümleyi birbirine bağlayan harf veya kelime (Hem, ve gibi)
RABTİYYE Rabtiye * Bağlayacak şey
RAC f Mide
RA´C Şimşeklerin birbiri ardınca şakımaları
RACİ Rica eden, eden, uman, yalvaran Niyaz eden Ümitli
RACİ´ (Rücu dan) Geri dönen, ric´at eden * Dair, aid, alâkası olan, dokunur olan, müteallik * Gr: Bir şahıstan kinaye olan zamir
RACİBE (C: Revâcib) Parmağın el ayasına bitişik olan boğumu
RACİFE Şiddetle sarsan sarsıntı Dünyayı yerinden oynatan vakıa İlk nefha
RACİH Üstün olan Kıymetli, faziletli ve itibarı fazla olan * Fık: Beyyinatta, bürhan ve delilin tercihinde delili üstün, beyyinesi evlâ ve makbul olan taraf
RACİH-İ MERCUH Bürhan ve delillerin tercih ve üstünlük esasları
RACİHA Tercihli, daha önce diğerlerinden üstün
RACİL Yaya olarak, yürüyerek
RACİLEN Yaya Piyade * Mc: Cahil, bilgisiz
RACİN Adama alışmış davar
RACİYANE f Rica ederek, yalvararak
RA´D Gök gürültüsü * Bulutları sevk ve nezaret ile vazifeli bir melek adı * Tehdit etmek, korkutmak(Terennümat-ı hava, na´rât-ı ra´diye, nağamat-ı emvac, birer zikr-i azamet Yağmurun hezecatı, kuşların seceatı birer tesbih-i rahmet, hakikata bir mecaz Lemeat´tan)
RA´D-I KASIF Korkunç gök gürültüsü
RA´D-I KAZA Kaza yıldırımı, kaza şimşeği
RA´D SURESİ Kur´an-ı Kerim´in 13 Suresi
RA´D U BERK Gök gürültüsü ve şimşek
RAD f Cömert, eli açık, faziletli, üstün, değerli
RAD´ Men´etmek, engel olmak * Bırakmak, terk etmek * Güzellik eseri * Kına
RADAF Üzerine ateş yakıp kızdırdıkları taş
RADAFE (C: Razf) Kızdırılmış sıcak taş (süte bırakıp sıcaklık verirler)
RÂDD (Redd den) Geri döndüren, reddeden, geri bırakan
RÂDD-ÜS SELÂM Başkasının verdiği selamı alan
RADD Süt ile pişmiş hurma * Vurmak, dövmek
RADDE Derece Rütbe Sıra Kerte Mertebe * Aşağı yukarı * Fayda, menfaat * Çizgi, hat
RA´DE Muztarib oluş, azablı ve sıkıntılı hâl (Rı´de şeklinde de okunur)
RADE Faide, menfaat
RA´DENDAZ (Ra´d-endaz) f Gürleyen, gürleyici Gök gürültüsü gibi gürleyen
RADGA (C: Radg-Ridag) Sulu ve sıvı balçık
RADH Az bir şey verme Az verilen şey * Fık: Cihada iştirak eden kadınlara, kölelere, çocuklara ve zimmilere ganimet malından verilen mal
RADHE (C: Radh-Ridh) Taşlı yer, taşlık arazi * Büyük taşlardan olan çukur yer (İçinde su birikip kalır)
RADI´ (Rıda´ dan) Süt kardeş * Süt emen çocuk * Levmedilen kimse
RADIYALLAHÜ ANH Allah (CC) ondan razı olsun, mealinde duâdır Aslında Allah ondan razı oldu demektir(Sahabe-i Kiram Hazeratına Radıyallahu Anh denildiğine binaen, başkalara da bu mânada söylemek muvâfık mıdır Elcevab: Evet denilir Çünki Resul-i Ekrem´in bir şiarı olan Aleyhissalâtü Vesselâm kelâmı gibi Radıyallahu Anh terkibi, Sahabeye mahsus bir şiar değil, belki Sahabe gibi veraset-i nübüvvet denilen velâyet-i kübrada bulunan ve makam-ı rızaya yetişen Eimme-i Erbaa, Şâh-ı Geylanî, İmam-ı Rabbanî, İmam-ı Gazalî gibi zatlara denilmeli Fakat örf-ü ulemâda sahabeye, Radıyallahu Anh; Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîne, Rahimehullah; onlardan sonrakilere, Gaferehullah; ve Evliyaya, Kuddise Sırruhu denilir M)
RADIYALLAHÜ ANHA (Kadın için) Allah ondan razı olsun
RADIYALLAHÜ ANHÜM Allah onlardan razı olsun
RADIYALLAHÜ ANHÜMA Allah onların ikisinden razı olsun
RADİ (Râdiye) Razı olan, rıza gösteren, itaat eden
RADİ´ (C: Ruzâa-Ruzâ) Süt emen çocuk
RADİB Zayıf yağan yağmur * Sidre ağacından bir cins
RA´DİD Korkak
RADİF Binicinin ardına binen kişi
RADİF Kızmış taşla ısıtılan süt * Kızmış taş üzerine pişirilen et (Merzuf da derler)
RADİFE Kıyametteki ikinci Sur´un ismi (O´nunla bütün ölüler hayat bulurlar)
RADİG Ahmak, akılsız kimse
RA´DİN Gürleyen * Gürültülü
RADİN Za´feran çiçeği
RADİYEN Razı olarak, beğenilerek, hoşnud olmak suretiyle
RADK Her nesnenin evveli
RADM Büyük set
RADM Binayı taşla yapmak ( O binaya "razim" derler)
RADME (RADMÂ) Büyük taş
RADUA Kuzusunu emziren ve hem de sağılır olan koyun
RADYASYON (Fr Radiation) Bir enerjinin ışık demeti halinde yayılması

Alıntı Yaparak Cevapla