Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat R Harfi
R Harfi
REALİST Fr Fls: Hakikatçı Nefs-ül emre uygun düşünen Realizm taraftarı
REALİTE Fr Gerçekten olan şey Olduğunun tıpkısı Gözümüzle gördüğümüz gibi (Bak: Rasyonalizm)
REALİZM Umumi fikirleri birer hakikat sayan felsefi görüş Hadiseleri olduğu gibi anlatma ve gösterme gayesi güden san´at çığırı, fikri
REAYA (Raiyet C ) Bir kimsenin emri altında bulunanlar * Bir hükümdar idaresi altında bulunan halk * Hristiyan tebaa * Bütün halk
REB´ Ev, arazi Barınılan, iskân olunan yer
RE´B Mantar * Toplamak, cem´etmek * Islah etmek, düzeltmek
REBA´ Uzunluk
REBABE (C : Ribâb) Bazısı bazısına binmiş olan beyaz bulut
REBACE Bönlük, ahmaklık, biladet
REBAH Faide, menfaat * Kediye benzer bir canavarın adı
REBAİYE (C : Rebâıyyât) Seniyye ile nâb arasında olan dört diş
REBAZ Şehrin yarısı ve etrafı * Her nesnenin eğlenecek ve duracak yeri * Koyun ağılı * "Göden bağırsak" denilen büyük bağırsak
REBAZE Zeki ve anlayışlı kimse Zarif kimse
REBBİ İlmiyle amel eden kişi
REBEB Tatlı ve çok su
REBELE (Buğday) Çok olmak
RE´BELE Cür´et, ikdam
REBEZ Ayağı hafif Hızlı yürüyüşlü
REBEZE (C : Rebez-Rebezât) Devenin boyun yünü
REBİ´ Yaz günü * Küçük nehir
REBİ-İ EVVEL İlkbahar Çiçeklerin açıp otların bittiği mevsim (Bak: Rebi-ül Evvel)
REBİ-İ SÂNİ Sonbahar
REBİB (C : Rebâib) Üvey oğul * Evde beslenen koyun (Müe: Rebibe)
REBİBE Üvey kız * Dadı
REBİE (C : Rabâyâ) Gözcülük eden kişi
REBİH Organları sülpük ve sarkık olan iri insan
REBİÎ Bahara ait, baharla ilgili
REBİKA İp ile bağlanan davar
REBİKE Hurmayı yağla ve keş ile karıştırıp hamur ederek yapılan bir yemek * Öğünmüş keşi, un ve yağ ile karıştırıp yapılan yemek * Bulamaç aşı
RE´BİL Câriye, kadın esir
REBİL (C : Rubul) Yoğun, semiz, besili * Yer kuruyunca biten bir ot * Uyluğun iç yanı
REBİLE Semizlik, besililik
REBİS Bahadır, kahraman * Meşakkat
REBİ-ÜL AHİR (Rebi-i Sâni) Kamerî ayların dördüncüsü
REBİ-ÜL EVVEL Arabî ayların üçüncüsü
REBİZ Koyun sürüsü
REBİZ Semiz ve kuyruğu büyük olan koç
REBK Karıştırmak
REBRAK Tilki üzümü
REBREB Yaban sığırı sürüsü
REBS Hapsetmek * Engel olmak, men´etmek
REBS El ile vurmak
REBSA´ Müenneslik özelliğindendir * Katı nesne
REBT Şişmek * Terbiye etmek * Uyusun diye çocuğun yan taraflarına yab yab vurmak
REBUB Üvey oğul * Üvey baba
REBUN Pey akçesi, pey olarak verilen para
REBUZ Büyük
REBVET (Rubve - Ribve - Rebâvet) Yüce, yüksek yer
REC´ Geri döndürmek * Döndürülmek * Yağmur * Menfaat, fayda * Rücu´ etmek veya ettirmek
REC´A Geri gelme, dönüş * Öldükten sonra tekrar diriliş
RECA Emel, ümit, yalvarmak * Cânib, taraf * İstek, arzu, dilek
RECA Kenar, yan Taraf
RECAC Her şeyin zayıfı
RECAH (C: Rucah) Oturak yeri etli ve büyük olan kimse
RECAİ Ricacı Ricayla ilgili Dua ve yalvarmağa, ümide dair
RECALE Yayan yürümek
RECAZE Mahfeden küçüktür ve deve arkasına vurup üzerine binerler
RECC Deprendirmek Sarsılmak Gidip gelmek
RECCA´ Hörgücü büyük dişi deve
RECEB Azametli, heybetli Ta´zim etmek * Cennet´te bir nehir ismi * Mübarek üç ayların birincisi ve Kamerî aylardan yedincisi * Erkek ismi
RECEBAN Receb ile Şaban ayları
RECEFAN Şiddetle sarsılma, sallanma * Şiddetle gürüldeme Şiddetli ıztırab, büyük acı
RECEFE Zelzele * Ortalığı sarsacak kışkırtmalar yapmağa ircaf denir Yalan, yanlış haberlerle umumî efkârı şaşırtıcı neşriyatlara ise Eracif denmektedir (Bak: Mürcif)
RECEL Saçın ne sarkık ve ne de çok kıvırcık olması * İstedikçe emsin diye davarı yavrusuyla beraber otlağa salmak
RECEN Hapsetmek
RECEZ Vezni altı defa müstef´ilün´den ibaret olan bir nevi şiir veya bahire denir * Kaside tarzında yazılan manzume (Bak: Kaside, Ercüze)
RECF Şiddetle sarsmak veya sarsılmak
RECFE (C: Recefât) Zelzele, deprem
RECİ´ Necis, pislik Terslemek
RECİF Şiddetli ıztırab
RECİL Çok yürüyen
RECİM (Recm den) Taşlanmış, taşa tutulmuş * Lânetlenmiş, mel´un
RECİN Devecilerin ini
RECLA´ Katı, sağlam, sert * Bir ayağı beyaz olan dişi koyun (Müz: Ercel)
RECLAN (C : Raclâ-Rıccâl) Yayan kimse
RECM Taşlamak, taşa tutmak, taş ile insan öldürmek * Atılan taş * Kabre taştan nişan dikmek * Şeytan üzerine atılan nücum * Tardetmek, kovmak, sövmek Terketmek * Zan ve kıyas etmek (L R )
RECMETMEK Taşlamak, taşlamak suretiyle öldürmek * Mc: Aleyhte konuşmak
RECRACE Asker kalabalığı * Ses çokluğu
RECRECE Sarsılma, titreme, sallanma
RECS (Recse) şiddetli gök gürültüsü * şiddetli ses
RECSAN Gök gürlemesi sesi
RECÜL Yetişkin erkek Bir işin ehli Er kişi Adam
RECÜLE Giyiniş ve hareketleriyle kendini erkeklere benzeten kadın
RECÜLET Erlik, erkeklik
RECÜLİYET Erkeklik, erkek olmak * Cesâretlilik, erişkenlik
|