Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat R Harfi
R Harfi
REKABET Kıskanmak * Hıfzetmek * Gözetmek * Terakkub üzere olmak, başkalarından ileri geçmeğe çalışmak, benzerleriyle üstünlük yarışına çıkmak * Kendi işini yürütmeğe çalışmak
REKAİK (Rakik C ) İnce ve nâzik olan şeyler
REKAKET Kekeleme, dil tutukluğu * Sözün kusurlu oluşu Belagattan mahrum olmak * Zayıf ve ince olmak, yufka olmak * El ile cismin hacmi ve cüssesini anlamak için yoklamak * Gevşeklik, zayıflık, dermansızlık
REKAM Birbiri üstüne kat kat yığılmış nesne
REKANET Vakarlılık, ağırbaşlılık
REK´AT (Rik´ât) Huzur-u İlâhîde beli eğip yüzü üzeri kapanmak * Bir kıyam, bir rüku´ ve iki secdeden ibaret olan namazın bir rüknü
REK´AT-I SÂNİYE İkinci rekât
REK´AT-I ULÂ Birinci rekât
REK´ATEYN İki rekât
REKB Atlılar alayı, süvari takımı * Diz ile vurmak Dizi vurmak
REKD Kımıldamamak, durgun olmak
REKEAT (Rek´at C ) Rekâtlar
REKEB (C : Erkâb) Kasığın kıl bittiği yeri
REKİK Dili tutuk, kusurlu, peltek * Rey ve idraki zayıf olan * Gayret ve namusu olmayan * Zayıf, kuvvetsiz
REKİK-ÜL LİSÂN Dili tutuk Peltek Kekeme
REKİN Yüce, yüksek, âli * Ağırbaşlı, ciddi, vakarlı
REKİZ (Rekz den) Sağlam * Gizli, gömülü define
REKK İlzâm etmek, susturmak * Birbiri üstüne bırakmak
REKL Ayağıyla vurmak
REKM Biriktirme, yığma
REKME Cem´olmuş, toplanmış * Yön, cânip * Parça, cüz´
REKN Meyletmek, yönelmek, eğilmek
REKS (Rekkese) Geri döndürmek, çevirmek, tepesi aşağı etmek
REKTÖR Fr Üniversitenin başkanı
REKU´ Sâkin olmak * Kesilme
REKUB Binek hayvanı, binilecek şey
REKUB Erkeğinin ölümünü bekleyen kadın * Evlâdı durmayan avret * Kalabalıktan suya yaklaşamıyan deve
REKUD Uyumuş
REKVE (C : Rukâ-Rekavât) İbrik
REKYE (C : Rekâyâ-Rekâ) Örülmemiş kuyu
REKZ Dikme, yere saplayıp sabit kılma
REKZ-İ ALEM Bayrağı bir yere dikme
REKZ-İ HİYÂM Çadır kurma
REKZ Harıl harıl ayak ile tepmek Hayvana tekme ile vurmak Kakıvermek * Kaçmak Seğirtmek, koşmak * Hicret Gaza
RE´L (C : Riâl-Ri´lân-Er´ul) Deve kuşu yavrusunun erkeği
REM f Titreme * Ürkme * Sürü
REMA Bir yerde ikamet eylemek * Ziyade olmak * Riba, faiz * Bir haberi zan ile anlayıp idrak etmek
REMAD Kül (Bak: Ramad)
REMADET İnsan veya hayvan kırımı
REMAK Bedende ruhun bakiyyesi * Koyun sürüsü
REMAN (Remen) f Sürü * Ürken, ürkücü
REMAS Göz pınarında toplanan çapak
REMAZ Güneşin harâretinin çoğalması
REMAZE Oturak yeri * Zina eden kadın
REMD Helâk olmak * Gözün çapaklanması Göz hastalığı
REME Ürkek, ürken * İyi nesne
REMED Gözün ağrıması, göz kapağı iltihabı
REMEKE (C : Rimâk-Ramek-Ramekât-Ermâk) Kısrak
REMEL (C : Ermâl) Yelmek * Yağmurun az yağması * Vahşi sığırın ayağında olan hatlar
REMENDE f Ürkek, ürkücü
REMES (C : Ermâs) Denizde üzerine binilen sal * Kalan süt artığı
REMG Bâtıl etmek * Baş yarmak
REMGERDE f Titremiş * Ürkek, ürkmüş
REMH Süngü ile vurmak * Tekme vurmak
REMİ (C : Ermiye) Yağmuru iri olan ve yere şiddetle inen bulut
REMİDE f Ürkmüş, korkmuş, çekingen
REMİM f Kemiğin çürümesi Çürük
REMİYYE Bir nesne ile atılmış olan av
REMK Durmak, ikâmet * Boz renk
REML (Remil) Kum falı, bir takım nokta ve çizgilerle fala bakmak oyunu * Filistin´de bir kasaba
REMLA´ Ayakları siyah, diğer tarafları beyaz olan dişi koyun
REMLÎ (Şihâbüddin Remlî) (Mi: 1371-1440) Filistin´in Reml kasabasında doğmuş, Şeyhülislâm´dır Mecmuat-ul Ahzab´da namı Kutb-ül Ârifîn diye geçer Kimya-yı Saadet namında salâvatları ile meşhurdur Fıkh ve tevhide, tasavvufa dair manzumeleri vardır " İmam-ı Remlî" diye anılır
REMM Islah etmek, düzeltmek * Yemek, ekletmek
REMMA´ Beyaz tenli kadın
REMMAA Oturak yeri * Çocukların başındaki oynak yer
REMMAH Mızrakçı, süngücü
REMMAZ (Remz den) İşaretlerle konuşan
REMRAM Bir ağaç cinsi * Yazın biten bir ot
REMS (C : Rumus) Mezar, kabir
REMS Sürtme odunu * El ile meshetmek * Islah etmek, düzeltmek
REMY Atma Tüfek atma
REMZ İşaret İşaretle anlatmak * Güç anlaşılır * Gizli ve kapalı söyleme
REMZA´ Güneşin tesiriyle kızmış taş
REMZEN İşaretle Remz olarak
REMZÎ İşarete ait, işaretle alâkalı
REMZŞİNAS f Bir maksad anlatan şekil, resim vb * Gizli ve kapalı olarak anlatılan şeyleri ve işaretleri bilen
RENA Nazar olunan, bakılan
RENAK Mastar * Suyun bulanık olması * Kederli olmak, mükedder olmak
RENANET İnleme
RENC f Sıkıntı, zahmet, eziyet * Ağrı, sızı * Öfke, gazab, hışım
RENC-BER f (Renc; sıkıntı, zahmet Ber; çeken) Tarla ve bahçede yahut başka işlerde kazmak veya taş, toprak taşımak gibi işlerde çalıştırılan gündelikçi Amele, ırgat * Çiftçi
RENCİDE f İncinmiş, kırılmış
RENCİDEGÎ f İncinip hatırı kırılmış olma * Dertlilik, kederlilik
RENCİDEHÂTIR f Gücenmiş, hatırı kırılmış
RENCİŞ f Sızlanış, inciniş, eziyet ve sıkıntı veriş Keder
RENCUR f İncinmiş Sıkıntılı, rahatsız, dertli, hasta
RENCURÎ f Dertlilik, rahatsızlık, hastalık İncinmiş olma
REND Mersin ve defne ağaçları
RENDE f Tahtaların yüzlerini pürüzlerden kurtarıp dümdüz etmek için marangozların kullandıkları âlet * Mutfakta peynir, soğan, havuç gibi şeyleri ufalamak için kullanılan tenekeden veya ona benzer maddelerden yapılan âlet
RENDELEMEK Pürüzlerini gidermek Rende ile düzlemek, pürüzlü yerlerini kazımak Rende ile ufalamak
RENDİDE f Rendelenmiş, ufalanmış
RENEM Avaz, ses, savt * Ayrılmak
RENEVNA Dâim sâkin olmak, devamlı durmak
RENF (Davar) zayıflığından kulaklarını sarkıtmak
RENG f Renk, levn * Suret, şekil * Oyun, hile, dalavere
RENG-AMİZ f Renk renk, çeşitli renkli
RENGÂRENG f Renkli, çeşit çeşit
RENG-AVER f Dalavereci, hilekâr
RENGİN f Renkli, boyalı Parlak Hoş Süslü Mülevven Lâtif
RENG Ü BU Renk ve koku
RENİM Türkü söylemek
RENİN Bağırma, haykırma * İnleme, inilti
RENK Bulanık su
RENNA´ Devamlı kadınlara bakan kimse
RENNAN Çok ses çıkaran, inleyip duran Çınlıyan
RENNE (RİNNE) Avaz, ses, savt
RENV Bakma hususunda mübâlağa etmek
|