Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat R Harfi

Eski 11-04-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat R Harfi



R Harfi

ROBOT Fr Elektrikle veya mekanik yollarla hareket ettirilerek çeşitli işler yaptırılabilen otomatik cihaz
ROL Fr Oyun Sahnede gösterilen oyun hareketlerinden her bir oyuncuya düşen kısım
ROMAN Hayalî veya hakiki, kitap halinde yazılmış büyük hikâye * Eski Roma devletinin diline de Roman denirdi(Edebsizlenmiş edeb, "müsekkin hem münevvim" hakiki fayda vermez Tek bir ilâcı bulmuş o da romanları imişKitab gibi bir hayy-ı meyyit, sinema gibi bir müteharrik emvat! Meyyit hayat veremezHem tiyatro gibi tenasuhvari, mâzi denilen geniş kabrin hortlakları gibi şu üç nevi romanları ile hiç de utanmaz Beşerin ağzına yalancı bir dil koymuş Hem insanın yüzüne fâsık bir göz takmış Dünyaya bir alüfte fistanını giydirmiş Hüsn-i mücerred tanımaz Lemaat)
ROMAN-VÂRİ f Roman gibi hayalî olabilen Hakikatla alâkası olmayan veya az olan
ROMÖRK Fr Denizde veya karada başka bir vasıta tarafından çekilen motorsuz taşıt
ROTA Vapur ve gemilerde istikamet yolu Geminin seyir yolu
ROVELVER Fr (Aslı: Revolver-Lüverver) Tabanca Küçük silâh Toplu tabanca Altı patlar denilen, altı mermi alan tabanca
RÖNTGEN Röntgen adında bir Alman âliminin 1896´ da keşfettiği ışıklar Bunlar gözle görülmediği halde fotoğraf camına tesir eder, vücuddan, tahta, kâğıt gibi maddelerden bu ışık geçebilir Bazı hastalıkların teşhis ve tedavisinde de kullanılır * Vücuddaki iç uzuvların filmini çekmek
RÖPORTAJ Fr Bir gazete muharririnin gördüklerini anlatan yazısı
RU´ Kalb, fuad Kalbde korku ârız olacak yer * Zihin ve akıl
RU f Olan, biten manalarında birleşik kelimeler yapılır Meselâ: Hod-ru: Kendiliğinden
RU (RUY) f Yüz, cihet Sebep Çehre
RUY-İ DERYA Denizin yüzü
RUY-İ HUB Güzel yüz
RUY-İ ZEMİN Yeryüzü
RUY-İ ZİŞT Çirkin yüz
RUAF Burun kanaması
RUAM Burun suyu, sümük * Sakağı (mankafa) hastalığı
RUAMA Çekirge çokluğu
RUAT (Râî C) Çobanlar
RU´B Korku, havf Korkudan dolayı iş ve hareketten kesilmek Korkutmak * Kesmek * Sihir, büyü, efsun
RUB f Süpürge * Süpürme
RU´B Sütün yoğurt olması
RUB´ Dörtte bir Bir şeyin dört kısmından bir kısmı
RUB´-I DAİRE Dairenin dörtte biri
RUB´-İ MESKÛN Dünyanın kara olan dörtte bir kısmı
RUBA (Bak: Rüba)
RUBAH (Rubeh) f Tilki * Mc: Kurnaz, hilekâr
RUBAÎ (Bak: Rübaî)
RUBB Meyva suyu
RUBBAN Kaptan
RUBBE Gr: Harf-i cerdir, nekre ile beraber olur Çokluk veya azlığa işaret eder "Öylesi var ki" mânâsındadır
RUBBEMA (Rubbe-mâ) Bâzan, bâzı kere
RUBEHANE f Kurnazca, tilkicesine
RUBEHÎ f Kurnazlık Tilkilik
RUBERAH f Gitmeğe hazır, yüzü yola doğru
RUBERU f Yüzyüze
RUBH Deve yavrusu * Bir kuşun adı * İç yağı
RUBU´ (Rub´ C) Dörtte birler * Metrenin kabulünden evvel ipekli, yünlü, basma ve emsali kumaş, bez ve sairenin ölçülmesinde kullanılan çarşı arşınının kesirlerinden birinin adıdır
RU´BUB Zayıf, korkak kişi
RUBUBİYET Cenab-ı Hakk´ın her zaman her yerde her mahluka, muhtaç olduğu şeyleri vermesi, terbiye ve tedbir etmesi ve mâlikiyyeti ve besleyiciliği keyfiyyeti * Artırmak Ziyade kılmak(Ey gözleri sağlam ve kalbleri kör olmayan insanlar, bakınız! İnsan âleminde iki daire ve iki levha vardır Birinci daire: Rububiyyet dairesidir İkinci daire: Ubudiyyet dairesidir Birinci levha, hüsn-ü san´attır İkinci levha ise tefekkür ve istihsandır Bu iki daire ile iki levha arasındaki münasebete bakınız ki, ubudiyet dâiresi bütün kuvvetiyle rububiyyet dairesi hesabına çalışıyor Tefekkür, teşekkür, istihsan levhası da bütün işaretleri ile hüsn-ü san´at ve nimet levhasına bakıyor Bu hakikatı gözün ile gördükten sonra rububiyet ve ubudiyyet dairelerinin reisleri arasında en büyük bir münasebetin bulunmamasına aklınca imkân var mıdır Ve Sâniin makasıdına kemal-i ihlas ile hizmet eden ubudiyet reisinin Sâni´ ile azîm bir münasebatı ve kavi bir intisabı ve o intisab ile her iki daire reisleri arasında bir muârefe ve mükâleme ve alış verişin olmamasına ihtimal var mıdır Öyle ise, bilbedahe tahakkuk etti ki; Ubudiyyet Reisi, Rububiyyetin hâss mahbub ve makbulüdür MN)
RUBUBİYYET-İ MUTLAKA Herşeyi kaplayan ve idaresi altına almış olan Allah´ın rububiyeti(Evet bütün kâinatta hususan zihayatlarda ve bilhassa terbiye ve iaşelerinde her tarafta aynı tarzda ve umulmadık bir surette beraber ve birbiri içinde hakimâne, rahimâne bir dest-i gaybi tarafından olan bir tasarruf-u âmm elbette bir Rububiyyet-i mutlakanın tereşşuhudur ve ziyasıdır ve tahakkukuna bir bürhan-ı kat´îdir Madem bir Rububiyyet-imutlaka vardır; elbette şirk ve iştirâki kabul etmez Çünkü, o Rububiyyetin kendi cemâlini izhar ve kemâlâtını ilân ve kıymetli san´atlarını teşhir ve gizli hünerleri göstermek gibi en mühim maksad ve gayeleri cüz´iyyatta ve zihayatta temerküz ve içtimâ´ ettiğinden en cüz´i bir şeye ve en küçük bir zihayata kendi başı ile müdahale eden bir şirk, o gayeleri bozar ve o maksatları harab eder Ve zişuurun yüzlerini o gayelerden ve o gâyeleri irade edenden çevirip esbaba saldığından ve bu vaziyet Rububiyyetin mahiyetine bütün bütün muhâlif ve adavet olduğundan elbette böyle bir Rububiyyet-i mutlaka hiçbir cihetle şirke müsaade etmez ş)
RUBUZ Koyun, sığır, at, katır ve köpeğin ayaklarını büküp yatması (Yattıkları yere "merbaz" derler)
RUBZ Her nesnenin ortası * Bazısı bazısının üzerine sağılmış süt
RUD f Irmak, çay * Saz teli, saz kirişi * Kemençe
RUD Yavaş yürümek
RUDA´ Hastalığın insana yine dönmesi * Gövde ve beden ağrısının her birisi
RUDAA´ (Radi C) Süt emen çocuklar * Süt kardeşler
RUDAB Ağızdan akan su
RUD-AVERD f Nehir sularının akarlarken etraftan sürükleyip getirdikleri ağaç, dal gibi şeyler
RUDBAR f Irmak kenarı * Büyük ırmak
RUDDA´ (Râdı C) Süt emenler
RUDE (C: Rudegân) f Bağırsak
RUDHA Perde, setre
RUDSAZ f Çalgıcı
RUFSE Su nöbeti
RUFUD (Rifd C) Bahşişler
RUGA´ Sada, ses * Deve, sırtlan ve deve kuşunun bağırması
RUGBA´ Rağbet etmek, istemek, arzulamak
RUGERDAN f Yüz döndüren, yüz çeviren
RUGL Bir acı ot * Sünnetsizlik * Bol olmak, bolluk
RUH f Yanak, yüz, çehre * Arabçada: Efsânevi bir kuş (Bak: Ruhsâr)RUH : Can, nefes, canlılık * Öz, hülâsa, en mühim nokta * His * Kur´an * İsa (AS) * Cebrail (AS) * Korkmak (Bak: Vicdan)(Ruh, bir kanun-u zivücud-u haricîdir Bir namus-u zişuurdur Sabit ve dâim fıtrî kanunlar gibi, ruh dahi âlem-i emirden, sıfat-ı iradeden gelmiş, kudret ona vücud-u hissî giydirmiştir Bir seyyale-i lâtifeyi o cevhere sadef etmiştir Mevcud ruh, mâkul kanunun kardeşidir İkisi hem dâimî, hem âlem-i emirden gelmişlerdir Şâyet, nevilerdeki kanunlara kudret-i ezeliye bir vücud-u haricî giydirseydi, ruh olurdu Eğer ruh, şuuru başından indirse yine lâyemut bir kanun olurdu H)(Ruha bir derece müşabih ve ikisi de âlem-i emirden ve iradeden geldiklerinden masdar itibariyle ruha bir derece muvafık, fakat yalnız vücud-u hissî olmayan nevilerde hükümran olan kavânine dikkat edilse ve o namuslara bakılsa görünür ki: Eğer o kanun-u emrî, vücud-u haricî giyse idi, o nevilerin birer ruhu olurdu Halbuki o kanun dâima bakidir Dâima müstemir, sabittir Hiçbir tegayyürat ve inkılâbat, o kanunların vahdetine te´sir etmez, bozmaz Meselâ: Bir incir ağacı ölse, dağılsa; onun ruhu hükmünde olan kanun-u teşekkülâtı, zerre gibi bir çekirdeğinde ölmeyerek baki kalır İşte madem en âdi ve zaif emrî kanunlar dahi böyle beka ile devam ile alâkadardır Elbette ruh-u insanî, değil yalnız beka ile, belki ebed-ül âbâd ile alâkadar olmak lâzım gelir Çünki: Ruh dahi Kur´an´ın nassı ile: $ ferman-ı celili ile âlem-i emirden gelmiş bir kanun-u zişuur ve bir namus-u zihayattır ki: Kudret-i Ezeliyye, ona vücud-u haricî giydirmiş Demek, nasılki sıfat-ı iradeden ve âlem-i emirden gelen şuursuz kavânin, dâima veya ağleben baki kalıyor Aynen onların bir nevi kardeşi ve onlar gibi sıfat-ı iradenin tecellisi ve âlem-i emirden gelen ruh, bekaya mazhar olmak daha ziyade kat´idir, lâyıktır Çünki: Zivücuddur, hakikat-ı hariciye sahibidir Hem onlardan daha kavidir, daha ulvidir Çünki: Zişuurdur Hem onlardan daha daimîdir, daha kıymetdardır Çünki: Zihayattır S)
RUH-U REVAN Ruhun zuhuru Ruhun ferahlığı Ruhun akışı
RUH-ÜL EMİN (RUH-ÜL KUDÜS) Cebrail Aleyhisselâm´ın iki ayrı ismi Emin ve mukaddes ruh * Allah´ın ism-i azamı * İncil * Kur´an
RUHA Ferahlık * Yumuşak rüzgâr
RUHAM Mermer
RUHAM-I HÂM İşlenmemiş mermer
RUHAMA (Rahim C) Rahim olanlar
RUHAMÎ Mermerden yapılmış Mermerle ilgili
RUHANÎ Cisim olmayıp gözle görülmeyen cin ve melâike gibi bir mahluk Ruha ait Ruhtan meydana gelmiş, melek * Madde ile alâkalı olmayan, mânevi, ruh âlemine mensub olan
RUHANİYYAT Madde âleminden başka olan ruh âlemleri, ruhaniler (Bak: Cinn, Melek)(Şu nihayetsiz feza-yı âlem ve şu muhteşem semavat; burçları ile, yıldızları ile; zişuur, zihayat, ziruhlarla doludur Nârdan, nurdan, ateşten, ışıktan, zulmetten, havadan, savttan, rayihadan, kelimattan, esirden ve hattâ elektrikten ve sâir seyyâlât-ı lâtifeden halk olunan o zihayat ve o ziruhlara ve o zişuurlara şeriat-ı garra-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm, Kur´an-ı Mu´ciz-ül Beyan, "Melâike ve cânn ve ruhaniyattır" der, tesmiye eder Melâikenin ise, ecsamın muhtelif cinsleri gibi, cinsleri muhteliftir Evet, elbette bir katre yağmura müekkel olan melek, şemse müekkel meleğin cinsinden değildir Cin ve ruhaniyat dahi, onların da pek çok ecnas-ı muhtelifeleri vardır S)
RUHANİYYET Yalnız ruhtan ibaret olan şeyin hali Ölmüş bir kimsenin devam etmekte olan ruhi kuvveti * Ruhanilik
RUHANİYYUN (Ruhanî C) Ruh âlemine mensub olanlar Âlem-i gayba nüfuz eden çok nuraniyet kazanmış zâtlar
RUHAS (Ruhsat C) İzinler, ruhsatlar, müsaadeler
RUHASA´ Sıtma teri
RUHB Genişlik, vüs´at
RUH-BAHŞ f Ruh veren, ruh bahşeden
RUHBAN Korkmak, çekinmek, yılmak * Rahib, Hristiyan din adamı (Bak: Rehbaniyyet)(Hâsıl-ı kelâm; biz Kur´an şâkirdleri olan Müslümanlar, bürhana tâbi´ oluyoruz Akıl ve fikir ve kalbimizle hakaik-i imaniyeye giriyoruz Başka dinlerin bazı efradları gibi, ruhbanları taklid için bürhanı bırakmıyoruz Onun için akıl ve ilim ve fennin hükmettiği istikbalde elbette, bürhan-ı aklîye istinad eden ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur´an hükmedecek Hutbe-i Şâmiye)
RUHBANİYET (Bak: Rehb, Rehbaniyet)
RUHDA´ Sıtma
RUH-EFZA f Cana can katan Canlılık veren (Ruhfeza da denir)
RUHÎ Ruha ait, ruhla ilgili Ruhça
RUHİYAT Ruh ilmi, psikoloji
RUHLET Göçüp giden kimseler
RUHPERVER f Ruha ferahlık ve kuvvet veren
RUHS Ucuzluk * Hafif pahalı olmak
RUHSAR (RUH) Yanak Çehre Yüz
RUHSAT (C: Ruhas-Ruhsat) İzin, müsaade * Genişlik * Kolaylık * Fık: Kulların özürlerine mebni, kendilerine bir suhulet ve müsaade olmak üzere, ikinci derecede meşru´ kılınan şeydir Sefer halinde Ramazan-ı Şerif orucunun tutulmaması gibi Vuku´ bulan ikraha mebni, birisinin malını itlaf etmek de bu kabildendir ki, bu halde bu itlaf hakkında bir ruhsat-ı şer´iyye bulunmuş olur Bir hâdisede, azîmet ile ruhsat içtima´ edince, azîmet tarikını iltizam etmek, bir takva nişanesi sayılır (Bak: Azîmet)
RUHSÂT (Ruhsat C) Ruhsatlar, müsaadeler, izinler
RUHSATİYYE San´at veya ticaret için verilen izin kâğıdı
RUHSATNAME f İzin kağıdı
RUHSATYÂB f İzin ve müsaade alma
RUHUD Etli, besili, şişman, semiz (Müe: Ruhude)
RUHUL Binmek için kullanılan deve
RUHULLAH Allah´ın emriyle meydana gelen * İsa Aleyhisselâm´ın bir lakabı
RUHUM Esirgemek, korumak, rahmet
RUHVE (Bak: Rihve)

Alıntı Yaparak Cevapla