|
Prof. Dr. Sinsi
|
Uluslararasi İlişkiler Sözlüğü E/F
Uluslararasi İlİŞkİler SÖzlÜĞÜ E/F
Egemenlik (sovereignty)
Sadece devletin sahip olup, diğer sosyal kurumların sahip olmadığı en üst karar alma ve uygulama yetkisi, iktidarı Egemenlik, iç ve dış egemenlik olmak üzere ikiye ayrılır İç egemenlik, ulusal sınırlar içinde yalnız devletin yetkisi ve güç sahibi oluşunu, dış egemenlik ise uluslararası düzende de devletin yalnızca kendi taahhütleri çerçevesinde sınırlanabilen mutlak bağımsızlığını içerir Egemenlik, otuz yıl savaşları sonunda politik bir gerçek olarak kabul edilmiş ve Modern ulus devletlerde en önemli politika, organizasyon birimleri olmuştur
Egemenlik, devletin sınırsız özgürlüklere sahip olması demek değildir Devlet idaresi uluslararası hukuk kurallarına ve devletin üye bulunduğu birçok uluslararası organizasyonların kuralları ile düzenlenir Egemenlik eşit şartlarda bazı haklara sahip devlet eşitliğini de anlatır Ayrıca devlet, bağlı bulunduğu devlet sisteminin ortaya koyduğu kurallarla da sınırlıdır
Egemenlik terimini ilk kez J Bodin kullanmıştır T Bodin'e göre Egemenlik: kişiler, vatandaşlar ve uyruklar üzerinde kanunların kısıtlamadığı en yüksek iktidardır
Ekonomik Yaptırım (economic sanction)
Birbirlerini istedikleri yönde etkilemek amacıyla devletlerin kullandıkları dış politika araçlarından birisidir Ekonomik yaptırımlar iki gruba ayrılabilir: 1)Dış ticarete ilişkin tarife, kota, ambargo, abluka gibi yaptırımlar 2)Dış yardım gibi finansal yaptırımlar
Ancak ekonomik yaptırımları bir dış politika aracı olarak kullanan devletin diğer devleti istediği yönde etkilemesi bakımından karşı faktörler önemlidir Bu faktörler ekonomik yaptırımı uygulayan ülkenin kapasitesi ve bu yaptırımların uygulandığı ülkenin yaptırım uygulayan ülkeye olan bağımlılık derecesi olarak özetlenebilir
Elçi (minister-envoy)
Bir devletin büyükelçilik nezdinde temsil edilmediği yabancı bir devlete, devlet başkanı nezdinde gönderdiği tamyetkili diplomasi temsilcisi
Elçilik (legation)
Elçinin yönetiminde çalışan diplomasi temsilciliği; bu temsilcilikte ve çalışanların bulunduğu bina Elçilikler kuruldukları ülkenin başkenti önemli bir veya iki şehrinde kurulabilir
Elçilik Hakkı (right of legation)
Devletin birbirleri ile olan ilişkilerini sağlamak ve sürdürmek amacıyla temsilci gönderme ve kabul etmelerine bu ad verilir Bütün bağımsız egemen devletler bu haktan yararlanırlar Papalık da elçilik hakkına sahip olan uluslararası birimlerdendir Bu hakka sahip olmayan uluslararası birimler ise bağımsızlığı kısıtlı devletler, uluslararası duruma sokulmuş ülkeler ve uluslararası örgütlerdir
Emperyalizm (imperialism)
Daha ziyade İkinci Dünya Savaşı öncesi ve hatta yüzyılımızın başı ile ondan önceki yüzyılların siyasi tablosuna uygun ve o devirlereait bir deyimdir Kelime anlamına uygun olarak bir ülkenin imparatorluk biçimi bir egemenlik kurması için başka ülkelere veya bölgelere doğru yayılma politikasıdır
Bugün için Doğu ve Batı blokları birbirlerini böyle bir tutum izlemekle suçlanmakta ise de gerçek odur ki kelimenin tam anlamına uyan imparatorluklar yavaş yavaş kaybolmuşlardır ve uzun yıllar emperyalizmin etki alanında buunan pek çok Asya ve Afrika ülkesi, son 20 yılda bağımsızlık almış, milli kişiliğini bulmuştur Bu nedenledir ki, bugün Birleşmiş Milletlerin üye sayısı 185 (1994) olmuş ve gittikçe de artma eğilimindedir Bu kadronun yarısından çoğu, emperyalizmden çıkmış yeni bağımsız ülkelerdir
Entegrasyon: bkz bütünleşme
Esnek karşılık doktrini (flexible response doctrine)
ABD'nin Kennedy döneminde gerçekleştirdiği daha sonra NATO'nun benimsediği savunma doktrini Doktrin ABD'nin tam anlamıyla yaşamsal çıkarlarının sözkonusu olduğu durumlarda güvenliğini nükleer silahlarla koruyacağı, öteki durumlarda ise savunmanın geleneksel silahlarla yapılacağı anlayışına dayanıyordu Kısacası, karşılaşılan silahlarının niteliğine göre yanıt verilecekti Çünkü bir saldırıya kitlesel karşılık vermesi ABD'nin hareket serbestisini sınırlandıran bir durum haline gelmesiydi Ayrıca Sovyetler Birliği'nin kıtalararası balistik füze sistemlerine sahip olmasıyla ABD'nin kendisi artık doğrudan sovyet saldırısına açık bir hale gelmiştir Bu durumda Avrupa'da muhtemel bir Sovyet saldırısında hemen nükleer güçle yanıt verilmesi halinde Amerikan toprakları da bir nükleer saldırı tehlikesi altında kalıyordu Bu durumun ortaya çıkmaması için "esnek" bir strateji izlenmesi gerekiyordu
Esnek karşılık doktrininin en doğal sonucu NATO'nun kara kuvvetlerinde bir artışa ihtiyaç duymasıydı Çünkü karada Sovyetleri dengelemek gerekiyordu Yeni strateji sonucunda Avrupalı müttefikler arasında Amerikan nükleer gücünün kontrolü yüzünde istekler çıktı, anlaşmaya varılamaması sonucunda Batılı müttefikler arasındaki konsensüs bozuldu ve Fransa NOTA'nun askeri kanadından çekildi
Etkinlik (efficiency)
Bir kimsenin, bir grubun toplumsal ve siyasal güçlerini bir ortamda kullandıkları, ve olguların, olayların akışını, alınan kararları etkilemelerini sağlayan yetkileri, saygınlıkları ve gücü
Etnosantrizm (ethnocentrism)
Bir kişinin kendi grup ve kültürünün diğer grup ve kültürlerden üstün olduğuna inanması Etnosantrizm ile toplulukların değerleri ve bu değerlerin temsil eden statüleri arasındaki farklar önem kazanır Kişinin üyesi bulunduğu grubun değerleri diğer grupların değerlendirmesini sağlayan standartlardır
Fait Accompli
Dilimize "oldu-bitti" şeklinde aktarılabilecek, uluslararası sorunların görüşmeler yolu ile çözmenin karşıtı anlamında bir terim Uluslararası ilişkilerde tek yanlı ve ilgili diğer tarafları dikkate almadan girişilen uluslararası hukukça yasaklanmış bir eylemi ifade eder
Faşizm (fascism)
İtalya'da 1919'dan sonra Mussolini'nin kurduğu partiye bağlı milis kuvvetleri (Kara gömlekliler) büyük bir yürüyüş düzenleyerek Roma'ya girip 1922'de Mussolini'yi iktidara getirmişlerdir Faşist Milli Parti (Partito Nazionale Fascista) olarak ortaya çıkan bu siyasi örgütün temeli, "Savaşçılar demeti" anlamına gelen (Fascio di Combattimento) adlı silahlı milislere dayanıyordu
Faşistler, komünislere karşı büyük bir mücadeleye giriştiler Ayrıca, herşeyde devlet elinin bulunması görüşündeydiler Sloganları "Herşey devlet içindir, hiç bir şey devlete karşı değildir, hiç bir şey devletin dışında değildir" şeklinde idi Mussolini diktatör olmuştu ve "Duçe" ünvanı ile anılıyordu Sıkı bir korporasyon sistemi ile ekonomik hayat da kontrol altına alınmıştı
Mussolini, yine kendi rejimine yakın olan Hitler'in Nasyonal Sosyalizmine büyük sempati duyarak Nazi Almanyası ile Faşist İtalya'yı aynı blokta topladı ve İkinci Dünya Savaşı'nda birlikte yer aldılar 1944'te İtalya mağlup olarak savaşı bıraktı Mussolini de kendi vatandaşlarınca idam edildi
Federasyon (federation)
Ortak ancak sınırlı olmayan çıkarları sağlamak amacıyla oluşturulmuş bir devlet örgütleniş biçimi Federal devlet bir devletin yapısında olabilecek bir değişiklik sonucu ortaya çıkabileceği gibi bir devlet konfederasyonunun gelişmesi ile üyelerin birleşmesi sonucu da oluşabilir Federal devleti devletler konfederasyonundan ayıran en önemli özellik federal birimlerin tüm uluslararası yetkilerini merkez organa yani federal devlet merkezine bırakmalarıdır Savaş ilanı, ulusal savunma, andlaşmalar yapma ve elçi gönderme yetkisi federal devletin tekelindedir Ancak feodal devletlerin herbirinin yasaları ve çeşitli organlır bulunmaktadır Bu etkili yapı içerisinde ortaya çıkan sorunlar hukuk çerçevesinde çözmek amacıyla bir yüksek mahkeme oluşturulmaktadır ABD, eski SSCB, Avusturalya, Kanada, İsviçre, Meksika ve Almanya gibi ülkeler bu federal sistemin farklı uygulamalarının örnekleridir
FIR Hattı (Flight Information Region-FIR)
Uçuş bilgi bölgesi ya da İngilizce kısaltılmış adıyla FIR, içinde uçuş bilgi ve uyarı hizmetlerinin verildiği hava sahasıdır Uçuş bilgi hizmetleri, özellikle, önemli meteorolojik bilgileri ulaşım kolaylıklarını, hava alanlarının durumunu, bölgede bulunan tehlikeleri (örneğin göçmen kuşların varlığı gibi) bildirmeyi içermektedir Uyarı hizmetleri ise, kaybolan, kaza yapan ya da tehlikede olan hava araçlarına ilişkin bilgilerin arama-kurtarma faaliyetleri ile görevli birimlere bildirilmesi görevlerini kapsamaktadır FIR sahaları yalnızca ulusal hava sahalarını kapsayabileceği gibi, kimi bölgelerde uluslararası hava sahasını da kapsamaktadır
Füze (missile)
Devletlerin elindeki silahları hedeflerine ulaştıracak araçlardan biri Uçak teknolojisindeki tüm gelişmelere rağmen, uçakların karşı tarafın hava savunmasını aşarak hedeflerine tam başarıyla ulaşmaları olasılığı fazla değildir Bundan dolayı, bugün nükleer silahların gönderme araçları arasında füzeler, uçaklara nazaran daha çok önem kazanmışlardır Füzelerin en önemli ayrıcalıklarından biri hızlarıdır Hızı saatte 10 000 mil dolayında olan kıtalararası balistik füzeler, Atlas Okyanusunu yirmi dakika ile yarım saat arasında bir süre içinde geçebilmektedirler Olası bir nükleer savaşta füzelerin korunması konusundaki önlemler öngörülmüştür: 1)Hedefi gizlemek, 2)dayanıklı sığınaklar yapmak ve 3)oynak hedefler kullanmak
Orta ve uzun menzilli füze taşıyabilen denizaltıların hizmete girmesi, gönderme araçları alanında büyük yenilikler meydana getirmiştir Ortaya çıkan bu gibi denizaltılardan fırlatılacak füzelerle, hemen her hedefe ulaşılması olanaklıdır Karada işlenen ICBM (Inter Continental Balistic Missiles-Kıtalararası Balistik Füzeleri)'lerin korunması, SLBM (denizaltılardan fırlatılan balistik füzeler)'lere oranla çok daha zordur ABD ve SSCB, bu füzelerin korunması konusunda korunganlar (yeraltı siloları) inşa etmişlerdir ICBM'lerin başka bir korunma biçimi, bunların karayolu veya demiryolu üzerinde sürekli harekette bulundurulmalarıdır Böylece karşı taraf füzelerin belli bir zamanda nerede olduklarını bilemeyeceğinden, bunları tahrip edemeyecektir
İlk yapılan Amerikan ve Sovyet füzelerinin hepsi tek bir nükleer başlık taşımaktaydılar ABD bir ABM (Anti Balistik Missiles) sistemini açabilmek için, 1960'lı yıllarda çok başlıklı füze sistemi (MRV) geliştirmiştir Böylece bir füzenin taşıyacağı birçok başlık çeşitli yerlere fırlatılacağından, geniş bir alanda başarı sağlaması daha muhtemeldir ABM'lere karşı MRV'ların yanında MIRV sistemi geliştirilmiştir Bu tür sistemde, bir tek füze, bir çok hedefe ulaşabilen birden fazla başlık taşımaktadır Şimdiye kadar ABD'liler iki çeşit MIRV'ler geliştirmişlerdir Birisi "Minuteman III" (ICBM'ler için), öteki de "Posseidon" (SLBM'ler için) ve en çok isabet gücü olan füzeler bunlardır Hedeflerin yerlerinin saptanmasında yapılan hatalar, füzelerin fırlatılma yeri, hava koşulları füzelerin isabet gücünü etkileyen önemli öğelerdir
Füzesavar Füze (anti ballistic missiles-ABM)
Nükleer silahlara karşı geliştirilen savunma sistemlerindenbiri Bu füze sistemi, bir füzenin hedefine varmadan önce tahrip edilmesini amaçlamaktadır Bu tür füzeler çeşitlilik gösterebilmektedirler Bu çeşitlilik, yok edilmek istenilen füzenin hangi aşamada tahrip edilmek istendiğine bağlıdır Ancak bu tür sistemin başarılı olması için iyi işleyen bir erken uyarı sisteminin varlığı gerekir Bu tür bir sistem ilk defa 1960'larda Sovyetler Birliği tarafından geliştirildi 1960'larda başlayan nükleer silahlara ilişkin görüşmelerde bu tür sistemlerde sınırlandırmaya gidildi
|