Prof. Dr. Sinsi
|
Zen Nedir
Zen Tarot
Kesinlikle öngörü ile oynadığınız geleneksel bir tarat oyunu değildir Daha çok şu ana ayna tutan, şu anda burada ne olduğunu tereddütsüz bir biçimde sunan, yargılamayan, karşılaştırmayan bir zen oyunudur Bu oyun, duyarlılık, sezgi, sevecenlik, , açık düşüncecilik, ve bireysellik ile aynı dalga boyuna girmek için bir sesleniştir
Doğal olarak, Tarota dilediğiniz her şeyi sorabilirsiniz, ama aslında tarot, zaten bildiğinizi açığa çıkarma aracıdır Bir konuya ilişkin çekilen her kart, o anda fark etmeyi başaramadığınız yada fark etmeye gönülsüz olduğunuz bir şeyin doğrudan yansımasıdır Ve ancak yansız bir açıdan (doğru yada yanlış diye değerlendirmeden) fark ettiğiniz zaman yüksekliğinizi, ve derinliğinizi-gökkuşağı varlığınızın tüm renklerini tam olarak yaşamaya başlayabilirsiniz Yani ZEN TAROT kartlarını geçmişten yada gelecekten haber almak için kullanamazsınız Bu kartlar içsel gelişiminizi desteklemek ve geliştirmek için tasarlanmıştır Eğlendiğiniz, şaşırdığınız, öğrendiğiniz ve anda kalmayı başarabildiğiniz aşkın bir zen oyunu
güler kahraman
Zen Hikayeleri
Yok Yok
Yamaoka Tesshu genç bir Zen öğrencisiyken, sürekli usta değiştirir durur
Sıra Shokokulu Dokuandadır
Yamaoka, ustaya kendi eriştiği çizgiyi sergilemek ister:
“Tin, Buda, ölümlü varlıklar… Gerçekte bunlar yok ki! Görüngünün gerçek doğası boşluktur Verme diye bir şey yoktur, ne de alınacak bir şey…”
Sessiz sessiz çubuğunu tüttüren Dokuan öylece dinler
Sonra birden çubuğu Yamaokanın kafasında kütletir
Delikanlı öfkelenir
Dokuan sorar:
“Mademki yoktur hiç bir şey, nereden çıktı bu öfken?”
Ego
Öğrenci ustasına sorar:
Ego nedir?
Usta yüzünü buruşturarak öğrenciye dönüp,
"Bu ne kadar aptalca bir soru Bunu sadece bir aptal sorabilir " der
Öğrenci allak bullak olur, öfkeden kıpkırmızı kesilmiştir
Usta gülümser ve şöyle der:
İşte ego budur!
Zen Nedir?
Bir üniversite profesörü bir gün Japon Zen ustası Nan-İn'i ziyarete gider; amacı Zen hakkında bilgi edinmektir Nan-İn profesöre çay ikram eder ve fincanını iyice doldurur; fincan dolduğu halde çayı koymaya devam eder Profesör fincanın taştığını görünce dayanamaz ve sorar: "Fincan doldu, taşıyor! İçine daha fazla bir şey alamaz! Usta Nan-İn yanıtlar: "Bu fincan gibi siz de kendi fikirlerinizle dolusunuz Fincanınızı boşaltmadan size nasıl Zen'i gösterebilirim ki?"
Acıkınca Yerim, Susayınca İçerim
Bankei; Ryumon Tapınağı'nda öğüt verirken, Sevgi Budası adını dilden düşürmeme yoluyla kurtuluşa inanan bir Sinsshu rahibi, oradaki dinleyicilerin çokluğunu kıskanır ve kargaşa yaratmaya yönelir
Mezhebimizin kurucusu, diye böbürlenir rahip, öyle doğaüstü güçlere sahiptir ki, ırmağın bir yakasında elinde fırça durmaktayken, yardımcısı karşı yakada bir kağıt tutarmış
Öyle uzaktan, fırçayı değdirmeksizin kağıda kutsal yazılar yazarmış
Sen yap da görelim, böyle bir mucizeyi!
Benim mucizem başka türlüdür:
Acıkınca yerim, susayınca içerim
Zen Nedir?
Bir gün bir öğrenci Zen Tapınağına geldi ve Seung Sahn Soen-Saya "Zen nedir?" diye sordu
Soen-Sa, zen sopasını başının üstünde tuttu ve “Anlıyor musun?” dedi
Öğrenci “Bilmem” diye yanıtladı
Soen-Sa, “bu bilmeyen zihinsin sen Zen kendini anlamaktır” dedi
“Benim hakkımda neyi anladın? Öğret bana”
Soen-Sa, “Bir büskivi fabrikasında, hayvanlar, arabalar ve uçaklar şeklinde farklı kurabiyeler fırınlanır
Hepsinin farklı isimleri ve şekilleri vardır fakat hepsi aynı hamurdan yapılmışlardır ve hepsinin tadı aynıdır” dedi
“Aynı şekilde, evrendeki herşeyin – güneş, ay, yıldızlar, dağlar, nehirler, insanlar ve başkaları – farklı adları ve ve şekilleri vardır, fakat hepsi aynı maddeden yapılmışlardır
Evren, birbirine karşıt çiftlerle organize edilmiştir: ışık ve karanlık, erkek ve kadın, ses ve sessizlik, iyi ve kötü Fakat tüm bu zıtlıklar bir bütünün parçalarıdırlar çünkü aynı maddeden yapılmışlardır
İsimleri ve şekilleri farklıdır fakat malzemeleri aynıdır İsimler ve şekiller sizin düşünceleriniz tarafından yapılmışlardır
Eğer düşünmüyorsanız ve isimlere ve şekillere bağlılığınız yoksa tüm madde birdir o halde
Senin bilmeyen aklın, düşünerek hepsini parçalara ayırır Bu senin madden Bu Zen sopasının malzemesi ile senin kendi malzemen aynı Sen bu sopasın; bu sopa ise sen”
Öğrenci “ Bazı filozoflar bu maddenin enerji veya akıl veya Tanrı veya asıl olan olduğunu söylüyorlar Hangisi doğru?” diye sordu
Soen-sa, “ Dört kör adam hayvanat bahçesine gittile ve bir fili ziyaret ettiler
Kör adamlardan biri filin yan tarafına dokundu ve Filin bir duvara benzediğini söyledi
Diğe biri filin hortumuna dokundu ve filin bir yılana benzediğini söyledi
Bir diğeri bacağına dokundu ve filin bir sutuna benzediğini söyledi
Son kör adam filin kuyruğuna dokundu ve filin bir süpürgeye benzediğini söyledi
“ Maddenin ismi ve şekli yoktur
Enerji, zihin, Tanrı ve asıl olanın hepsi isim ve şekildir
Madde mutlaktır
İsme ve şekle sahip olan şeyin kendine zıt olan vardır Bu nedenle, tüm dünya kendi aralarında kavga eden kör adamlara benzemektedirler
Kendini anlamamak, gerçeği anlamamaktır
Bu nedenle aramızda kavga ediyoruz
Eğer dünyadaki tüm insanlar kendilerini anlasalardı, Mutlakaa ulaşacaklardı O zaman dünya barış içinde olacaktı Dünya barışı Zendir "
Öğrenci, “Zen deneyiminin nasıl dünya barışını getirebilir?” dedi
Soen-sa, “ İnsanlar para, ün, seks, yiyecek ve dinlenmeyi arzu ederler Tüm bu arzular düşüncelerdir Düşünmek acı çekmektir Acı dünyada huzurun olmadığı anl***** gelir
Düşüncenin olmaması, acının olmamasıdır
Acının olmaması dünyada huzur olması anl***** gelir
Dünya barışı Mutlak olandır Mutlak olan Benim ” Diye yanıtladı
Öğrenci, “Mutlak olanı nasıl anlayabilirim?” diye sordu
Soen-sa, “Önce kendini anlaman gerekiyor” diye yanıtladı
“Kendimi nasıl anlayabilirim?”
Soen-sa, Zen sopasını kaldırdı ve “Bunu görüyormusun?” dedi
Sonra, sopa ile masaya hızlıca vurdu ve “Bunu duyuyormusun?” dedi
Bu sopa, bu ses, senin zihnin – bunlar birbirleriyle aynı mıdır yoksa farklı mıdır?”
Öğrenci, “Aynı” dedi
Soen-sa, “Eğer onların aynı olduğunu söylüyorsan, sana otuz kere vuracağım Eğer onların farklı olduğunu söylersen, sana yine otuz defa vuracağım Niçin?”
Öğrenci sessizlik içindeydi
Soen-sa, “KAAATZ!!!” diye bağırdı Sonra da şunu söyledi: “İlkbahar gelir, otlar kendiliğinden büyür”
|