Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi



Osmanlıca Sözlük Lügat T Harfi

TA Kur´anın alfabesinde üçüncü harfin adıdır Ebcedî değeri 400´dür
TA f Kat Kıvrım Büklüm Misil, mânend Nihayet Gayet Kadar, beri, dek (mânalarına gelir) Meselâ :
TÂ BEKEY Ne vakte kadar
TÂ BE KIYAMET Kıyamete kadar
TÂ HAŞRE DEK Haşre kadar
TA´ (TAE) Alçak, iniş yer * Başı aşağı etmek
TAA Muti olmak İtaat etmek
TAAB Yorgunluk Sıkıntı Zahmet Bezginlik Eziyet
TAAB-I DİMAĞÎ Zihnî yorgunluk Dimağın yorgunluğu
TAAB-ÂVER f Yorgunluk veren
TAABBÜD İbadet etmek Kulluk etmek(Ey insan! Kur´ânın desâtirindendir ki, Cenab-ı Hakk´ın mâsivâsından hiçbir şeyi ona taabbüd edecek bir derecede kendinden büyük zannetme Hem sen kendini hiç bir şeyden tekebbür edecek derecede büyük tutma Çünkü mahlukat, ma´budiyetten uzaklık noktasında müsâvi oldukları gibi, mahlukiyet nisbetinde de birdirler L)
TAABBÜDÎ İbadete ait olup emrolunduğu için yapılan Sebeb ve illeti sadece emir olan, aklın muhakemesine bağlı olmayan İbâdete âit ve müteallik(Mesâil-i şeriattan bir kısmına "Taabbüdî" denilir; aklın muhakemesine bağlı değildir; emrolduğu için yapılır İlleti, emirdirBir kısmına "Mâkul-ül mâna" tâbir edilir Yâni: Bir hikmet ve bir maslahatı var ki, o hükmün teşriine müreccih olmuş; fakat sebep ve illet değil Çünkü: Hakiki illet, emir ve nehy-i İlâhidirŞeairin taabbüdî kısmı; hikmet ve maslahat onu tağyir edemez, taabbüdîlik ciheti tereccuh ediyor, ona ilişilmez Yüzbin maslahat gelse, onu tağyir edemez Öyle de: "Şeairin faidesi, yalnız mâlum mesâlihtir" denilmez ve öyle bilmek hatâdır Belki o maslahatlar ise, çok hikmetlerinden bir faidesi olabilir Meselâ biri dese: "Ezanın hikmeti, müslümanları namaza çağırmaktır; şu halde bir tüfenk atmak kâfidir "Halbuki o divane bilmez ki, binler maslahat-ı ezaniye içinde o bir maslahattır Tüfenk sesi, o maslahatı verse; acaba nev´-i beşer namına, yahut o şehir ahalisi namına hilkat-ı kâinatın netice-i uzması ve nevi beşerin netice-i hilkatı olan ilân-ı Tevhid ve Rububiyet-i İlâhiyeye karşı izhar-ı ubudiyete vasıta olan ezanın yerini nasıl tutacak Elhasıl: Cehennem lüzumsuz değil; çok işler var ki, bütün kuvvetiyle "Yaşasın Cehennem!" der Cennet dahi ucuz değildir; mühim fiat ister M)
TAABBÜS (C: Taabbüsât) Yüz ekşitme, somurtma, surat asma
TAABBÜS Sayıklama * Havadaki bir şeyi tutmağa çalışır gibi ellerini sallıyarak hareket ettirme
TAACCÜB şaşma, hayret etme Tahayyür"Resul-ü Ekrem´den (ASM) rivayet olunuyor ki: "Taaccüb bütün taaccüb ona ki: Cenab-ı Hakk´ın halkını görüp dururken Allah´da şek eder Şuna taaccüb olunur ki: Neş´et-i ulâyı tanır da neş´et-i uhrâyı inkâr eder Şuna da taaccüb olunur ki: Her gün her gece ölüp dirilip dururken ba´s-ü nüşuru inkâr eder şuna da taaccüb olunur ki: Cennet´e ve naim-i Cennet´e iman eder de yine dâr-ül gurur için çalışır Şuna da taaccüb olunur ki: Evvelinin bulaşık bir nutfe, âhirinin mülevves bir ciyfe olduğunu bilir de yine tekebbür ve tefâhur eder" (ET)
TAACCÜC Şamata, gürültü, patırtı
TAACCÜL Acelecilik Acele etmek
TAACCÜLAT (Taaccül C) Acele etmeler Acelecilikler
TAACCÜN (Acn dan) Hamurlaşma, hamur hâline gelme, mâcun gibi olma
TAACİB Acayib şeyler Tuhaf şeyler
TAAC´UC Çeşitli seslerin birbirine karışması
TAADDİ Saldırma * Düşmanlık * Ezme * Şeriattan ayrılma Tecavüz etme Zulmetme Örf âdet ve mukavelenin hilâfına hareket etme * Gr: Fiilin geçer halde olması, müteaddi olması
TAADDÜD Çoğalma Birden fazla olma Tekessür etme
TAADDÜD-Ü EZVAC (Bak: Taaddüd-ü zevcat)
TAADDÜD-Ü ZEVCAT Bir kaç kadınla evlilik hali (Bak: Aile)(Medeniyet, taaddüd-ü ezvacı kabul etmiyor Kur´anın o hükmünü, kendine muhalif-i hikmet ve maslahat-ı beşeriyeye münâfi telâkki eder Evet, eğer izdivacdaki hikmet, yalnız kaza-yı şehvet olsa, taaddüt bilâkis olmalı Halbuki, hatta bütün hayvânatın şehâdetiyle ve izdivac eden nebâtatın tasdikıyle sabittir ki; izdivacın hikmeti ve gayesi, tenasüldür Kaza-yı şehvet lezzeti ise, o vazifeyi gördürmek için rahmet tarafından verilen bir ücret-i cüz´iyyedir Madem, hikmeten, hakikaten, izdivaç, nesil içindir, nev´in bekası içindir Elbette, bir senede yalnız bir defa tevellüde kabil ve ayın yarısında kabil-i telâkkuh olan ve elli senede ye´se düşen bir kadın, ekseri vakitte tâ yüz seneye kadar kabil-i telkih bir erkeğe kâfi gelmediğinden, medeniyet pekçok fâhişehâneleri kabul etmeye mecburdur S) (İslâmiyet´in ahkâmı iki kısımdır:Birisi: Şeriat ona müessistir, bu ise hüsn-ü hakiki ve hayr-ı mahzdırİkincisi: Şeriat muaddildir Yâni; gayet vahşi ve gaddar bir suretten çıkarıp, ehven-i şer ve muaddel ve tabiat-ı beşere tatbiki mümkün ve tamamen hüsn-ü hakikiye geçebilmek için zaman ve zeminden alınmış bir surete ifrağ etmiştir Çünki, birden tabiat-ı beşerde umumen hüküm-ferma olan bir emri birden ref´etme, bir tabiat-ı beşeri birden kalbetmek iktiza eder Binaenaleyh, Şeriat, vâzı-ı esâret değildir Belki en vahşi suretten, böyle tamamen hürriyete yol açacak ve geçebilecek surete indirmiştir, tâdil etmiştir Hem de dörde kadar taaddüd-ü zevcat tabiata, akla, hikmete muvâfık olmakla beraber, şeriat bir taneden dörde çıkarmamış, belki sekiz dokuzdan dörde indirmiştir Bahusus taaddüdde öyle şerâit koymuştur ki; ona mürâat etmekle hiç bir mazarrata müeddi olmaz Bazı noktada şer olsa da ehven-i şerdir Ehven-i şer ise bir adâlet-i izâfiyedir Münâzarat)
TAADİ Düşmanlık etmek
TAADÜL Beraberlik, eşitlik
TAAFFÜF İffetli olma İffetli görünme * Tekellüfle salihlik yapma Ahlâk dışı şeylerden kaçınma * İstemekten uzak durma
TAAFFÜN (Ufunet den) Çürüyüp kokuşma Leş kokusu Fena ve pis kokular
TAAFFÜN-İ NEFES Nefesin kokması
TAAFFÜNAT (Taaffün C) Fena ve pis kokular
TAAHHÜD (Ahd den) Bir işin veya bir şeyin yapılması için söz verme, üzerine almak İltizam etme Resmi söz verme Yüklenme * Postaya verilen bir şeyin, yerine varmasını sağlama
TAAHHÜDÂT (Taahhüd C) Üzerine alınan işler Taahhüdler
TAAHHÜDNÂME f Söz verdiğine ve taahhüd ettiğine dair yazılan vesika
TAAKKUD (Ukde den) Bağlanma Düğümlenme Anlaşılmaz hâle gelme
TAAKKUL Hatırlama Zihin yararak anlama Akıl erdirme Hatıra getirme (Bak: Dimağ)
TAALA (Bak: Teâlâ)
TAALLUK Bağlılık Münasebet Alâkalı oluş Ait olma * Dünya alâkası * Sevme
TAALLUKAT Bir kimsenin yakınları, akrabaları Alâkalılar
TAALLÜL (İllet den) Vesile ve bahane arama Bir işten kaçınma * Mâzeret
TAALLÜLÂT (Taallül C) Ağır davranma
TAALLÜM (İlim den) İlim edinme Öğrenme Ders okuyarak öğrenme
TAALLÜN Aleni, âşikâr, meydanda olma Herkesin gözü önünde gibi bilinme
TAAM Yemek Yenilen şey
TAAMİYE Yemeklik Yemek parası
TAAMMİ Kör olma Görmez hale gelme
TAAMMUK (Umk dan) Derinleşme Mes´elenin iç yüzüne vakıf olma
TAAMMUKAT (Taammuk C) Derinleşmeler
TAAMMÜD (Amd den) Bilerek ve isteyerek suç işlemek Kasıt ve niyet etme, bilerek ve isteyerek bir iş yapma
TAAMMÜDÂT (Taammüd C) İsteyerek ve bilerek yapılan işler
TAAMMÜDEN Evvelden hazırlanarak Kastederek Bile bile
TAAMMÜDÎ (Teammüdiyye) Kasıt ve niyet ile olan, taammüdle alâkalı
TAAMMÜL Amel etme Çalışma Vazife yapma
TAAMMÜM Umumileşme Umumi olma * (İmame den) Sarık sarma * (Amm den) Amca olma Birisini "amca" diye çağırma

Alıntı Yaparak Cevapla