Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat V Harfi
V Harfi
VA´L Sığınacak yer
VÂLÂ Yüksek, âlî, refi´
VÂLÂCÂH f Mevkii yüce, rütbesi yüksek olan
VÂLÂKADD f Boyu yüksek, uzun boylu
VÂLÂKADR f Değeri yüksek, kadri yüce
VÂLÂŞÂN f Şânı yüce
VÂLÂYÎ f Yücelik, yükseklik
VALİ Bir vilâyeti idare eden en büyük memur * Mâlik
VALİB Ulaşıcı, ulaşan, varan * Önüne doğru giden
VALİBE Evvelki ekinin kökünden biten ekin
VALİCE İnsanı şiddetle tutan bir hastalık
VALİD (Vilâdet den) Doğurtan Baba
VALİDAN (Bak: Vâlideyn)
VALİDAT (Vâlide C ) Anneler Vâlideler
VALİDE Ana Doğuran
VALİDEYN Ana ile baba Vâlidân de denir (Peder ve valideyi, şefkat ile teçhiz eden ve seni onların merhametli elleriyle terbiye ettiren hikmet ve rahmet hesabına onlara hürmet ve muhabbet, Cenâb-ı Hakk´ın muhabbetine aittir O muhabbet ve hürmet, şefkat, Lillâh için olduğuna alâmeti şudur ki: Onlar ihtiyar oldukları ve sana hiçbir faideleri kalmadığı ve seni zahmet ve meşakkate attıkları zaman, daha ziyade muhabbet ve şefkat etmektir $âyeti: Beş mertebe hürmet ve şefkate evlâdı dâvet etmesi; Kur´an´ın nazarında valideynin hukukları ne kadar ehemmiyetli ve ukukları, ne derece çirkin olduğunu gösterir Madem peder; kimseyi değil, yalnız veledinin kendinden daha ziyade iyi olmasını ister Ona mukabil veled dahi, pedere karşı hak dâva edemez Demek valideyn ve veled ortasında fıtraten sebeb-i münakaşa yok Zira münakaşa, ya gıpta ve hasetten gelir Pederde oğluna karşı o yok Veya münakaşa haksızlıktan gelir Veledin hakkı yoktur ki, pederine karşı hak dâva etsin Pederini haksız görse de, ona isyan edemez Demek; pederine isyan eden ve onu rencide eden, insan bozması bir canavardır S )
VALİDİYYET Annelik ve babalık vasfı
VÂLİH Keder ve hüzünle aklı gitmiş, şaşırmış, hayrette kalmış
VÂLİHÂNE f Şaşkınca
VÂLİHÎN Hayrette kalanlar Şaşıranlar (Bak: Veleh)
VALLAHİ Allah için, Allah hakkı için, Allah´a yemin ederim (meâlinde büyük yemin )
VAM f Borç
VA-MANDE Geride kalmış
VAMCU f Borç arayan
VAMDAR f Borçlu
VAMHAH f Alacaklı
VAMIK Seven Âşık, sevdalı * Meşhur bir hikâyede Azra´nın âşığının ismi
VAMÎ f Borçlu
VAMK Sevme, muhabbet
VA´N Sığınacak yer, melce´ * Ot yetişmeyen taşlık ve sert yapılı arazi
VAPESÎN (Va-pesin) f En gerideki, en sondaki
VÂR f (Teşbih edatıdır) Gibi,   li, kerre, def´a, sâhib, mâlik, lâyıklık (yerinde kullanılarak birleşik kelimeler yapılır) Meselâ: Melek-vâr : Melek gibi Ümid-vâr: Ümidli
VA´R (Va´ra) Sağlam yer, sert yer
VARA´ Haramdan ve yaramaz işlerden sakınmak
VARAKA Tek yaprak hâlindeki kâğıt * Nebât yaprağı Maden yaprağı Kitap yaprağı * Hasis kimse * Peygamberimize (A S M ) ilk vahyin geldiği sırada Hz Hatice vâlidemizin (R A ) hâdiseyi kendisine bildirdiği ve o zamanın meşhur bir âlimi olan Varaka İbn-i Nevfel´in adı
VARAKÎ Yaprakla ilgili * Yaprak biçiminde
VARAKKERDAN f Boş ve faydasız işlerle uğraşan kimse
VARAKPARE f Kâğıt parçası * Küçük yaprak Yaprak parçası * Ehemmiyetsiz yazı, tezkere
VARDİYA İtl Gemilerde beklenen nöbet * Nöbet yeri Nöbet beklenilen yer
VARESTE f Affedilmiş Halâs bulmuş, kurtulmuş * Rahat, serbest
VARESTEGÎ f Kurtulma, halâs bulma * Rahatlık, serbestlik * İlişiksizlik
VARİ f Benzer, gibi
VARİ Semiz et * Vahşi hımar, yabani eşek
VÂRİD(E) (Vürud dan) Ulaşan, yetişen, gelen, erişen Akla gelen * Olan Bir şey hakkında söylenip tatbik edilen * Hâzır, nâzır * Bahadır
VÂRİD-İ HÂTIR Akla gelen, hatıra gelen
VÂRİDÂT (Vâride C ) Kâr, gelir * Vârid olan Bir kimseye veya hazineye ait gelir ve paralar * Hatıra gelen, içe doğan
VÂRİDÎN (Vârid C ) Gelenler, vâsıl olanlar
VARİK (C: Vürük) Süs için palanın önüne geçirip astıkları saçaklı kıvrımlı esvap * Nakışlı kumaştan yapılmış saçaklı palan ve eyer örtüsü
VÂRİS Cenab-ı Hakk´ın bir ismi * Mirasçı Kendisine miras düşen Mirasa konan Vefat eden birisinin maddî veya manevî mal ve mülkünde kullanmaya, tasarrufa salâhiyetli olan
VÂRİSÎN (Vârisûn) Vâris olanlar Vârisler
VARİŞ Bir topluluk yemek yerken davetsiz olarak yemeğe katılan kimse
VARTA Her çukur yer Uçurum * Kurtuluşun zor olduğu yer Tehlike Muhatara
VARUN f Ters, uğursuz, aksi
|