Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat V Harfi

Eski 11-04-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat V Harfi



V Harfi

VEK´ Akrep sokmak
VEKA´ Ayak parmaklarından baş parmağın, şehâdet parmağı üstüne gelmesi
VEKAD Sığır bağladıkları ip
VEKAHAT Hayâsızlık Utanmazlık Edebsizlik (Bak: Vakahat)
VEKÂLET Vekillik Birisinin nâmına iş görme Kendi nâmına hareket etme salâhiyetini başkasına verme Nezâret, bakanlık * Vekilin vazife gördüğü bina
VEKÂLETEN Birisine vekil olarak Başkası adına
VEKÂLETNÂME f Birisine vekillik verildiğini isbat eden ve ekseriya noterlikçe tanzim edilmiş bulunan yazılı kâğıt
VEKÂLETPENÂH f Padişahın vekili olan, sadrâzam Başvekil Başbakan
VEKAR (Bak: Vakar)
VEKB Dikilmek
VEKC Ulaşmak, varmak
VEKDE (C: Viked) Gitmek
VEKEBAN Derece derece yürümek
VEKEF Günah * Abes ve boş * Ayıp * Eksiklik
VEKEL Zayıf adam
VEKF Evin damlaması * Kat´etmek, kesmek
VE-KIS "Var, kıyas et!" mânasına gelir
VEKIYYE (Bak: Okiyye)
VEKİF Sütü çok olan deve
VEKİL Başkasının işini gören Bir adamın yerine hareket etme selâhiyeti olan kimse * Nâzır Bakan
VEKİL-İ HARC (Vekil-harç) Masraf görmekle vazifeli olan Bir kimsenin veya bir cemaatin masraf işlerini üzerine alan
VEKİR Yuvasına giren kuş
VEKİRE Satın alınan veya yeni yapılan bina için, ahbaba, eşe dosta verilen ziyafet
VEKKAD Aydınlık, ışıklı, parlak
VEKM Reddetmek
VEKN (C: Evkân - Vükün) Kuş yuvası
VEKR Kuş yuvası
VEKRA Hızlı yürüyen deve * Ayağını yere kuvvetli basan kadın * Bir nevi sıçramak
VEKS Noksan etmek, eksiltmek
VEKTE (C: Vikat) Gözün karasına ak düşmek * Nokta * Eser
VEKVAK Korkak kimse
VEKZ Vurmak * Def´etmek * Kovmak
VEL´ Yalan * Haps
VELA Yakınlık Sâhiplik * Sevme, muhabbet
VELADET (Bak: Viladet)
VELAİD (Velide C) Cariyeler, kadın esirler
VELAİM (Velime C) Düğünler, evlenmeler * Düğün ziyafetleri
VELA-PERVER f Dostluk gösteren, dostluk besleyen
VELAYA (Veliyye C) Veli kadınlar Veliyyeler
VELAYET Veli olan kimsenin hali Velilik, dervişlik * Dostluk * Sadakat * Başkasına sözünü geçirmek Bir şeye kudret cihetiyle bizzat mutasarrıf olmak (Bak: Veli)
VELAYET-İ ÂMM Huk: Umum mallara ve fertlere şâmil olan velayet (Şeriat hâkimleri, kadılar ve valilerin velayetleri gibi)
VELAYET-İ KÜBRA Büyük velilik Akrebiyet-i İlâhiyenin inkişafına bakan ve veraset-i nübüvvetten gelen gayet kısa, fakat yüksek olan ve tarikat berzahına uğramadan zâhirden hakikata geçen velilik mesleği (Sahabeler gibi)(Cadde-i kübrâ, elbette velayet-i kübra sahibleri olan Sahabe ve Asfiya ve Tâbiîn ve Eimme-i Ehl-i Beyt ve Eimme-i Müçtehidînin caddesidir ki doğrudan doğruya Kur´anın birinci tabaka şâkirdleridir M)
VELB Ulaşmak, varmak
VELEC Kumlu yerde olan yol
VELED Erkek çocuk Oğul Çocuk * Döl, yavru
VELED-İ MANEVÎ Evlâdlığa kabul edilen, âhiret evlâdı Bir hocanın talebesi Mürid
VELED-İ SULBÎ Öz oğul, evlenmekle hâsıl olan kendi soyundan gelen çocuk
VELEDİYET Birisinin evlâdı olma hâli Çocuk oluş
VELEDİYET AKİDESİ Hristiyanlıkta bir bâtıl akide (Bak: Teslis)(İslâmiyet, tevhid-i hakiki dinidir ki; vasıtaları, esbabları ıskat ediyor Enaniyeti kırıyor, ubudiyet-i hâlisa te´sis ediyor Nefsin rububiyetinden tut, tâ her nevi rububiyet-i bâtılayı kat´ediyor, reddediyor Bu sır içindir ki; havastan bir büyük insan tam dindar olsa enâniyeti terketmeye mecbur olur Enaniyeti terketmiyen, salâbet-i diniyeyi ve kısmen de dinini terkederŞimdiki Hristiyanlık dini ise; "Velediyet Akidesi"ni kabul ettiği için, vesait ve esbaba te´sir-i hakiki verir Din nâmına enaniyeti kırmaz; belki Hazret-i İsâ Aleyhisselâm´ın bir mukaddes vekili diye, o enaniyete bir kudsiyet verir Onun için, dünyaca en büyük makam işgal eden Hristiyan havasları, tam dindar olabilirler Hattâ Amerika´nın esbak Reis-i Cumhuru Wilson ve İngiliz esbak Reis-i Vükelâsı Loid George gibi çoklar var ki, mutaassıb birer papaz hükmünde dindar oldular Müslümanlarda ise, öyle makamlara girenler, nâdiren tam dindar ve salâbetli kalırlar Çünki, gururu ve enaniyeti bırakamıyorlar Takvâ-yı hakiki ise, gurur ve enaniyetle içtima edemiyor M)
VELEH f Kahr, gazab, şiddet, hışım
VELEH Hayret, şaşkınlık * Fazla hüzünden akıl gidip tembel olmak
VELEHAN Akıl gidip tembel olmak * İbadet ederken vesvese veren şeytan
VELEH-RESAN Hayret verici, hayret edilen, şaşkınlık veren
VELEH-RESAN-I UKUL Akılları hayrette bırakan
VELEHU Bu da onun
VELEHZA Şaşırmış
VELEHZEDE f Sevgilinin hışmına uğrayıp kahır çeken âşık
VELEV Eğer, gerçi, her ne kadar da, hatta, ister, isterse
VELF (Velif-Vilâf) Tez tez yelmek Birbiri ardınca olmak
VELG (VELÜG) Köpeğin kap içinden su içmesi veya bir şey yeyip yalaması
VELGA Küçük kova
VELH Büyümek * Uzamak
VELHAN Şaşakalmış, şaşkın, sersem
VELHASIL Sözün kısası, özü, kısacası
VELİ Sahib, mâlik * Evliya * Muin Muhafaza eden * Küçük çocukların hâlinden mes´ul kimse * Sıddık * Baba Babanın babası, cedde de denir * Fık: Hayatını mücadelelerle ve azimet ve fevkalâde bir zühd ve takva ile ibadet ve taata sarfederek kendisinden Allah´ın (CC) izniyle gaybdan haber vermek ve gaybî ahvali keşfetmek gibi ilmî ve kevnî hârikalar zuhura gelen zât Allah´a (CC) manevî yakınlık kesbetmiş olan şerif zât * Cenab-ı Hakk´ın (CC) isimlerinden birisi
VELİ´ Kabuğunda olan hurma çiçeği
VELİAHD (Veliy-yi ahd) Bir hükümdardan sonra hükümdar olacak kimse
VELİCE (C: Velyüc) Büyük çuval * Kişinin sırdaşı
VELİD Yeni doğmuş çocuk * Köle, kul
VELİDE (C: Velâid) Cariye
VELİK (Velikin) f Amma, lâkin, fakat
VELİKA Yağla unu karıştırarak yapılan yemek
VELİME Sevinç ve sürur günleri verilen ziyafet Düğün ziyafeti * Düğün, evlenme
VELİ-Nİ´MET Nimet veren Nimeti muhafaza edip ihsan eden
VELİYY (C: Evliyâ) Yakın * Amcazâde, emmi oğlu * Yar, dost
VELİYYE (C: Velâyâ) Ermiş kadın, veli kadın
VELİYYULLAH Allah´ın (CC) veli kulu
VELİYY-ÜL EMİR Âmir Emir veren Emir sahibi
VELİYY-ÜN NİAM Nimetler ihsan eden, iyilik eden kimse * Şeyhülislâm * Sülâlesinin ileri gelenleri
VELK Yalan yakıştırmak * Sür´at etmek, hız yapmak
VELKA (C: Velkât) Vurmak
VELKALEMİ Kalem hakkı için Kaleme yemin olsun
VELLAS Kurt
VELM Ulaşmak, yetişmek * Toplanmak, cem´olmak
VELS Ahd, yemin, söz " Az nesne * Vurmak
VELSAN Birbirinin boyunlarına el atarak yürüme
VELU´ Bir şeye fazla düşkün olan
VELUD Çok doğuran kadın * Mc: Çok eser veren kimse
VELVAL Üzüntü ile ağlama Ağlayıp inleme
VELVELE Gürültü, patırtı Birbirine karışık bağrışmalar Şamata
VELVELE-ENDÂZ f Gürültü patırtı eden Gürültücü
VELVELE-ENGİZ f Gürültü koparan, gürültü çıkaran
VELY Birbiri ardı sıra gelme Tâkib etme * Çıkma Olma * Yaz yağmurundan sonra olan yağmur * Yakınlık

Alıntı Yaparak Cevapla