Yalnız Mesajı Göster

Çevre Terimleri Sözlüğü

Eski 11-04-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çevre Terimleri Sözlüğü



P

PAKET ARITMA TESİSİ [ Package treatment plant ] Prefabrik, taşınabilir, lağım suyu işleme tesisi
PARATİON [ Parathion ] Son derece zehirli organofosfat tarım ilacı
PARÇACIK MADDE [ Particulate matter ] Gaz yada havada asılı durabilen yada görünmeyen, katı yada sıvı, toz, kum, kül ve sis gibi parçacıklar
PAS TEMİZLEME [ Scaling ] Oksitleyiciler yada diğer aşındırıcı maddelere maruz kalmış bir yüzeyde aşınmanın durdurulması amacıyla tabakalar halindeki pasın sökülmesi işlemi
PCBs [ Polychlorinated bipheyls ] Poliklorlu bifeniller
PCC [ Pollution control costs ] Kirlilik denetim faaliyetleri
PDR [ Precision depth recorder ] Hassas derinlik kayıt aygıtı
PEP [ Program evaluation procedures ] Program değerlendirme işlemleri
PEROKSİASETİL NİTRAT [ Peroxyacetyl nitrate ] ikincil nitelikte bir kirletici sayılan ve gözde tahrişe yol açan fotokimyasal duman bileşeni
PESTİSİTLER [ Pesticides ] Zararlı bitki ve hayvanları yok etmekte kullanılan, insan ürünü kimyasal maddeler Böcek öldürücü, yaprak dökücü ve kemirgen öldürücü türden bazı tarım ilaçları insan faaliyetleri yada genel sağlık açısından tehdit oluşturabilir
PETROL DÖKÜNTÜSÜ [ Oil Spill ] Tankerlerle ham petrol taşınımı sırasında ya da deniz dibi sondaj platformlarında oluşabilecek kazalarda denize dökülen büyük miktarlarda ham petrolün meydana getirdiği tabaka veya alan ( Bk Petrol kirliliği )
PETROL KİRLİLİĞİ [ Oil pollution ] Petrolün taşınması yada çıkarılması sırasında büyük ölçüde dökülme yada sızma sonucunda kıyı sularının ve bölgelerinin petrolle kirlenmesi Bu tür kirlenme kuş ölümlerine, deniz kabuklularının kirlenmesine ve kıyı bölgelerinin bozulmasına yol açar
PETROL SIZINTISI [ Oil slick ] Gemilerin limanlardaki faaliyetlerinin yol açtığı, su yüzeyindeki nispeten küçük miktarlardaki petrol
PEYZAJ DÜZENLEMESİ [ Landscaping ] Bitki örtüsünü, diğer doğal yada insan yapımı öğeleri düzenleyerek doğal peyzajı insanların kullanması amacıyla başkalaştırma sanatı ve işi
PIHTILAŞTIRMA [ Coagulation ] ( Topaklanma, yumuşaklaştırma ) Fiziko-kimyasal bir ön arıtma süreci Burada atık suyu demir (III) klorür, alüminyum sülfat çözeltileri eklenerek çözünmüş veya kolloidal maddelerin yüzen ve çökelebilen katılara dönüşmesi sağlanır
PİG [ Pig ] Radyoaktif materyalin gemilerle taşınmasında ya da depolanmasında kullanılan ve genellikle kurşundan yapılma metal kap
PİLE [ Pile ] Bir tür nükleer reaktör
PİREKTİN [ Pyrethin ] Genellikle tarımda kullanılan aerosol böcek öldürücü madde
PİROLİZ [ Pyrolysis ] Oksijenin bulunmadığı koşullarda atığın sıcaklık etkisiyle yanması
PLANKTON [ Plankton ] Deniz, ırmak, gölet ve göl sularında yaşayan ve akıntılarla taşınana çok küçük boyutlarda hayvanlar ve bitkiler
PLUTONYUM [ Plutonium ] Nükleer enerji üretimi sırasında oluşan ve uzun bir yarılanma müddetine sahip zehirli atıkların ortaya çıkmasına yol açan eleman
POLİKLORLU BİFENİLLER [ PCBs= Polychlorinated bipheyls ] Elektrik transformatörlerinde, yalıtkan akışkanlardan plastiğe kadar çeşitli ürünlerin yapımında kullanılan son derece dayanıklı zehirli endüstriyel kimyasallar sınıfı; özellikle su oluşumlarında bulunur
POLİVİNİL KLORİD [ PVC = Polyvinyl chloride ] Yanınca hidroklorik asit yayan ve mobilya ve giysi gibi ev eşyasında bulunan ve yaygın olarak kullanılan plastik yada reçine
POM [ Particulate organic matter ] Parçacık halinde organik madde
POMPALAMA İSTASYONU [ Pumping station ] İçme suyu temin yada kanalizasyon sisteminde suyun yada lağım suyunun daha yüksek bir kota transferi için gerekli enerjiyi sağlayan istasyon
POSA [ Tailings ] Tarım ürünlerinin yada maden cevherinin işlenmesi sırasında ayrılan atık yada ham madde kalıntısı
PPM [ Part(s) Per million ] Milyonda bir
PPP [ Polluter pays principle ] Kirleten öder ilkesi
PSD [ Particle size distribution ] Parçacık büyüklük dağılımı
PUSLU ÇEVRE [ Mesic environment ] İnce bir sis tabakasının hiç kaybolmadığı nemli çevre
PÜSKÜRTÜCÜ [ Propelllant ] Basınç altındaki sıvıyı püskürtmek için kullanılan aracı kimyasal Genellikle kloroflorokarbonlardan olışan bu gazlar aerosl püskürtme kutularında püskürtücü olacakta yaygın biçimde kullanılır
PVS [ Polyvinyl choloride ] Polivinil klorür

--------------------------------------------------------------------------------
R

RA [ Risk assesment ] Risk değerlendirmesi
RAD [ Roentgen absorbed dose ] Soğurulmuş radyasyon dozu birimi
RADON [ Radon ] Toprağın ya da kayaların havaya saldığı doğal radyoaktif gaz; bu gaz yetersiz havalandırılmış binalarda birikebilir ve sağlığı tehlikeye sokar
RADYASYON [ Radiation ] Elektromanyetik dalgalar ya da parçacıklar biçimindeki enerji emisyonu (yayımı) ya da aktarımı
RADYASYON TEHLİKESİ [ Radiation hazard ] Radyoaktif maddelerin yaydıkları parçacıkların ve ışınların yol açtığı tehlike; büyük dozlar hızlı ölüme neden olur, buna karşılık düşük düzeyde radyasyona maruz kalınması, kanser riskinde artışa yol açar
RADYOAKTİF ATIK [ Radioactive waste ] Nükleer reaktör işlemlerinden ya da tıpta araştırma, askeri ve sınai etkinlikler gibi kaynaklardan üretilen atık
RADYOAKTİF SERPİNTİ [ Radioactive fallout ] Radyoaktif parçacıkların yer yüzeyine inmesi; ya da radyoaktif parçacıkların kendisi
RADYOJENİK [ Radiogenic ] Radyoaktif ayrışmadan oluşan madde
RADYONÜKLİD [ Radionuclide ] Radyoaktif çekirdek
RAHATSIZ EDİCİ KOKU [ Odor nuisance ] Genellikle aminlerin, merkaptanların ya da sülfür bileşiklerinin varlığından kaynaklanan, doğal nedenlerin ya da endüstriyel işlemlerin yol açtığı, arzu edilmeyen kokular
RBA [ Risk-benefit analysis ] Risk-yarar analizi
RDF [ Refuse derived fuels ] Çöpten çıkarılan yakıtlar
REM [ Rem ] insan dokusuna bir rad veren iyonlaştırıcı radyasyon dozu birimi
REZERVUAR [ Reservoir ] Yapay olarak doldurulmuş su oluşumu; aynı zamanda her hangi bir şeyin fazladan bulunan miktarı
RİSK FONKSİYONU (DENKLEMİ) [ Risk function ] Bir hedefe yönelik zarar riskiyle, o hedefin maruz kaldığı hava kirleticilerinin yoğunluğu arasındaki ilişki
RÖNTGEN [ Roentgen ] Radyasyona maruz kalma birimi
RÜZGAR DİZİLERİ [ Windrows ] Rüzgarın doğal etkisiyle havalanma sağlamak için, alanlar üzerine sıralar halinde yayılmış katı atık kümeleri
RÜZGAR ENERJİSİ [ Wind power ] Yel değirmenlerinde ve rüzgar jeneratörlerinde olduğu gibi, rüzgar gücü kullanılarak enerji üretimi
RÜZGAR PROFİLİ [ Wind profile ] Rüzgar hızındaki değişimlerin, yüksekliğin ve mesafenin bir fonksiyonu olarak, grafik halinde gösterilmesi
RÜZGAR TÜNELİ [ Wind tunnel ] Havanın düzgün bir hızla geçebileceği kanal; hava akımı modellerinin araştırılmasında kullanılır
RÜZGARÖLÇER [ Anemometre ] Rüzgar hızını ölçmeye yarayan aygıt

S

SABİT GAZ [ İntert gas ] Özellikle petrol tankerlerinde boş yerleri doldurmak için kullanılan, olağan koşullarda başka maddelerle tepkime ilişkisi içine girmeyen buhar
SABİT KAYNAK [ Stationary source ] Sabit konumdaki hava kirliliği kaynağı Örnek: Enerji santralleri ya da atık yakma tesisleri
SABİT YÜKSEKLİK NOKTASI [ Bench mark ] Özellikle harita yapımında kullanılan, bir yükseklik ya da uzaklık için referans noktası işlevi gören, sabit yükseklikteki bir yer üzerindeki işaret
SAÇILMA [ Scattering ] Bir parçacıkla veya parçacık sistemiyle çarpışmanın yol açtığı, gelen parçacığın veya gelen radyasyonun doğrultusunda veya enerjisinde değişme süreci
SAĞLIK [ Health ] Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımıyla, "sadece hastalık ya da sakatlığın yokluğu değil; fiziksel, zihinsel ve toplumsal yönden tam bir iyilik hali"dir
SAĞLIĞA DOKUNAN [ Deleterious ] Zararlı
SAĞLIK MÜHENDİSLİĞİ [ Sanitary engineering ] Su sağlanması, kanalizasyon ve katı atık sistemleri, sağlık koruma ve gıdaların işlenmesi, kemirgen ve böcek denetimi ve radyasyon denetimi gibi konuları içeren bir mühendislik dalı
SALMONELLA [ Salmonella ] Gıda zehirlenmesine yol açan ve tifo taşıyabilen, hastalık yapıcı bakteriler
SAM [ Sound absorption material ] Sesi soğurucu madde
SANAYİ ALANI [ İndustrial are ] Sanayileri barındırmak amacıyla ve sanayi parkı kullanımına yönelik olarak planlanmış, bir kentin içindeki ya da yöresindeki alan
SAPMA [ Variance ] Belli bir yasanın, kuralın ya da düzenlemenin uygulanmasındaki istisna
SAPMA ORANI [ Lapse rate ] Yüksekliğin artmasıyla ısıda meydana gelen düşme oranı
SAPROFİTLER [ Saprophystes ] Organik maddeleri ayrıştırarak yaşayan bitkiler
SAPROPEL [ Sapropel ] Oksijensiz koşullarda derin suda oluşan çökelti katmanı
SAPTAMA SINIRI [ Detection limit ] Bir maddenin saptanabilir hale geldiği sınır
SAPTIRMA BENDİ [ Diversion dam ] Suyun bütününün ya da bir bölümünün akışını saptırmak için bir akarsu üzerine inşa edilen set
SARI KEK [ Yellowcake ] Uranyum oksit
SARNIÇ [ Cistem ] Yeraltında ya da kapalı (örtülü) durumda bulunan, insan yapısı su depolama tesisi
SAVAK [ Weir ] Arıtma tesislerinin çıkışında suya sabit bir debi sağlamak üzere konulan dikey engel
SCOPE [ Scientific Committee on Problems of the Environment ] Çevre sorunları bilimsel komitesi
SD [ Standard deviation ] Standart sapma
SEL SUYU KANALI [ Storm sewer ] Kar ve yağmur sonucu oluşan yüzeysel sel suyu akışını toplamak üzere inşa edilmiş kanal
SENTETİK YAKITLAR [ Synthetic fuels ] Doğal olarak tabiatta bulunmayan, özellikle kömür, petrol şisti ve katran kumu gibi fosil yakıtlardan birtakım işlemler sonucu üretilen yakıtlar
SENTEZ GAZI [ SYNGAS = Synthesis gas ] Kor halindeki kok ya da benzer artıklar üzerinden buhar geçirmek suretiyle elde edilen karbonmonoksit-hidrojen karışımı gaz Uygun katalizörlerle çeşitli kimyasal maddelerin üretiminde kullanılır
SEPTİK ALAN [ Septic field ] Septik tank (fosoptik) sisteminde, sıvı atığın bir tasfiye sistemine boşaltıldığı ikincil evre
SEPTİK TANK (FOSOPTİK) [ Septic tank ] Kanalizasyon sistemlerine bağlı olmayan konutlardan gelen lağım suyunu işleme tabi tutan, yeraltındaki geçirimsiz tank
SERA ETKİSİ [ Greenhouse effect ] başta karbon dioksit olmak üzere bazı atmosferik gazlar sera camının etkisini andırır bir etkiye sahiptir; ışığı geçirir ama ısıyı içerde tutar ve ısı artışına yol açar Atmosfer ile yer arasındaki ısı dengesi, sanayileşmedeki ve fosil yakıtların yanmasındaki artıştan kaynaklanan atmosferik karbon dioksit artışlarından etkilenir; bu ise atmosferdeki ortalama ısıyı yükseltir Bu gelişmenin, buzulların erimesi ve okyanusun yükselmesi gibi geniş kapsamlı sonuçlar doğuran iklim değişmelerine yol açmasından korkulmaktadır
SERPİNTİ [ Fallout ] Nükleer patlamadan sonra atmosferde kalan ve yağmur ya da diğer meteorolojik olaylarla yeryüzüne inen radyoaktif toz
SERTLİK [ Hardness ] Bir suyun içerdiği kalsiyum ve magnezyum iyonlarının toplam miktarı
SES BASINÇ DÜZEYİ [ Sound pressure level ] Desibel (dB) olarak ölçülen ses yoğunluğu
SFD [ Single family dwelling ] Tek aileli konut
SICAK SU KİRLİLİĞİ [ Thermal pollution ] Çeşitli nedenlerle ısınmış suyun su kaynaklarına akıtılmasıyla, ortamın ısının, içindeki canlılar için zararlı sonuçlar yaratacak düzeye gelmesi, Sıcak su kirliliğinin olumsuz etkilerinden birisi, mavi-yeşil suyosunlarının çoğalmasına yardım ederek su ortamındaki ötrofikasyonu hızlandırmasıdır
SIHHİ ATIK SU SİSTEMİ [ Sanitary sewer ] Atık suyu konutlardan veya işyerlerinden alıp taşıyan atık su sistemi; kanalizasyon
SIHHİ ATIK GÖMME ÇUKURU [ Sanitary landfill ] katı atıkların her gün, sıkıştırılmış ve toprakla örtülmüş katmanlar halinde gömüldüğü çukurlar Doldurulan alanlar yeşillendirilip park haline getirilebilir
SIKIŞTIRMA [ Compaction ] Atık maddenin fiziksel olarak küçültülmesi
SINIR ÖTESİ KİRLİLİK [ Transboundary pollution, transfrontier polltion ] Bir ülkedeki emisyonların genellikle hava ya da su ile taşınarak bir diğer ülkeyi etkilemesi
SIYIRMA [ Skimming ] Suyun yüzeyinden petrolün ya da pislik katmanının mekanik yöntemle alınması
SIZDIRMA [ Leaching ] Yağmur suyunun etkisiyle kirletici sızıntının bir toprak ya da atık materyal katmanından ayrılması süreci
SIZDIRMA ALANI [ Leaching field ] Atık sıvının foseptikten civardaki toprağa geçmesine ve sızarak filtre edilmesine olanak sağlayan, kapalı hendekler içindeki açık boru sistemi
SIZINTI [ Seepage ] yüzey suyunun topraktan geçerek aşağılara yönelmesi hareketi
SİKLON KOLLEKTÖRÜ [ Cyclone separator ] Merkezkaç kuvvetiyle ve mekanik olarak çalışan, büyük parçacıkları ortamdan uzaklaştırarak hava kirliliğini denetlemeye yarayan aygıt
SİLT [ Silt ] İnorganik karakterli çökelti
SİNERJİSTİK ETKİ [ Synergistic effect ] Kimyasal maddelerin ve süreçlerin öngörülemeyen kombinasyonlar oluşturarak beraber tepkimeye girme ve bunun sonucunda da tek başlarına sahip olduklarından belirgin bir biçimde daha güçlü ya da bütünüyle farklı bir etki gösterme eğilimleri
SİS [ Fog ] Atmosferde asılı durumdaki görülebilir nem,Görüşün 1000 metrenin altına düştüğü atmosfer olayı
SİSLENDİRME [ Fogging ] Sıvı durumdaki bir kimyasal maddeyi hızla ısıtarak dumana benzeyen çok küçük zerreler oluşturmasını sağlama yoluyla yapılan zararlılara karşı ilaçlama Sivrisinek ve karasineklerle mücadelede kullanılır
SİYAH DUMAN [ Black smoke ] kömürün yanmasından ya da herhangi bir başka fosil yakıtın yanmasından oluşan duman
SİYAH GELGİT [ Black tide ] Petrol döküntüleriyle kirlenmiş deniz
SİYAH KAR [ Black snow ] atmosferin parçacıklarla yoğun biçimde yüklenmiş bir bölümünden inen kar
SİYAH YAĞ [ Black oil ] Siyah hidrokarbon; renksiz yağların tersine, daha koyu renkli yağlar
SİYAH YAĞMUR [ Black rain ] Petrol döküntüsü, petrol kuyusu veya orman yangını gibi nedenlerle atmosfere dağılan kurumun yağışla yeryüzüne inmesi
SİYANÜR [ Cyanides ] Hidrosiyanik asitin son derece zararlı tuzları Siyanür içeren endüstriyel atık su, su kirliliğine önemli katkıda bulunur
SNG [ Subtitute natural gas ] yardımcı doğal gaz
SOĞURUCULAR [ Absorbers ] Kirli bir gaz emisyonunda gaz karşımı içindeki bileşenleri sıvı ortama aktarmakta kullanılan hava kirliliği denetleme cihazları
SOĞUTMA HAVUZU [ Cooling pond ] Nükleer reaktörden yayılan yakıt elemanlarının depolandığı ve kısa ömürlü fizyon ürünlerinin parçalanmasına olanak veren büyük su tankı
SOĞUTMA KULESİ [ Cooling tower ] Termik santrallerde veya endüstride kullanılan soğutma suyunun işlem sonrası ısısını almak için kullanılan yapı Burada soğutma işleminden sonra ısınan soğutma suyu kulenin tepesindeki difüzörlerden aşağıya püskürtülerek ısının kulesin altından üflenen havaya geçmesi sağlanır
SONİK PATLAMA [ Sonic boom ] Süpersonik patlama diye de adlandırılır Ses hızını aşan bir hızda giden uçağın oluşturduğu patlamalı gürültü Bu olay gürültü kirliliğine yol açar
STABİLİZASYON [ Stabilization ] Atıklardaki aktif organik maddenin nötr materyale dönüşmesi
STANDARTLAR [ Standards ] Kirleticilere maruz kalma konumunda aşılmaması gereken düzeyleri gösteren kurallar
STP [ Standard conditions of temperature and pressure ] Standart ısı ve basınç koşulları
STRATOPOZ [ Stratopause ] Stratosferin üst sınırı
STRATOSFER [ Stratosphere ] Troposfer üzerinde uzanan ve çok düşük nemlilik koşullarına sahip üst atmosfer katmanı Atmosferin 15-50 km yükseklik arasındaki tabakası
SU ARITMA [ Water treatment ] Çökeltme, pıhtılaştırma, filtrasyon, dezenfeksiyon, yumuşatma ve havalandırma gibi, sudaki zararlı maddeleri giderici ve suyu kullanılır veya içilir hale getirici işlemler
SU AYIRIM HATTI [ Watershed ] Denaj havzalarını ayıran yükseltilmiş sınır hattı
SU BAŞI [ Headwater ] Bir akarsuyun ya da ırmağın genellikle yükseklerde bulunan kaynağı ve yukarı kesimleri
SU ESOSİSTEMİ [ Aquatic ecosystem ] Kara (tatlı su) ve deniz (okyanus) ile ilgili su ekosistemleri
SU HAKLARI [Water rights ] Balıkçılık ve gemicilik hakları, suyun kaynak dışı kullanımı hakları vb dahil, su kullanımıyla ilglii olarak düzenlenmiş haklar
SU KALİTESİ STANDARTLARI [ Water quality standars ] Konutların kullanması, sulama, balık üretimi, endüstriyel kullanım ya da enerji üretimi gibi belirli amaçlarla kullanılacak su ile ilgili olarak uyulması gereken kurallar ve sınırlar
SU KAYBI [ Evapotranspiration ] Terleme yoluyla bitkilerden ve çeşitli şekillerde yerin yüzeyinden buharlaşan toplam su miktarı
SU KAYNAKLARI YÖNETİMİ [ Water resources management ] Su kaynaklarının sağlanması, kullanılması, korunması ve dağıtım gibi etkinlikleri içeren yönetim
SU KİRLİLİĞİ [ Water pollution ] Suyun yararlı kullanımını etkileyecek miktarlarda kimyasal, fiziksel ya da biyolojik maddelerin katılmasıyla kalitesinin bozulması Su kirlenmesinin en yaygın kaynakları; yetersiz evsel atık su arıtma tesisleri, endüstriyel atıkların boşaltılması, yüzeysel akış, madencilik faaliyetleri ve sulamadır
SU KORUMA [ Water conservation ] Konutların, sanayinin ve tarımın tükettiği su miktarının azaltılmasına yönelik programlar ve yöntemler Uygulama örnekleri genellikle yüzeysel akışın yeniden kullanılması, rezervuarlardaki buharlaşmanın azaltılması ve yeniden işlenmiş suyun endüstriyel amaçlarla kullanılması gibi alanlarda görülür Çifte boru tesisatı sisteminin, gelecek yıllarda suyun yeniden işlenme yüzdesinin artması sonucunu doğurması beklenmektedir
SUDA ÜRÜN YETİŞTİRİLMESİ [ Aquaculture ] Tatlı veya tuzlu suda yaşayan organizmaların üretimlerinin yapay olarak hızlandırılması yöntemi
SU SAĞLAMA SİSTEMİ [ Water supply system ] İçme suyunun kaynaktan tüketiciye kadar toplanması, işlenmesi, depolanması ve dağıtımı
SU SERTLİĞİ [ Water hardness ] Suda kalsiyum karbonat ve diğer kimyasal maddelerin bulunmasından kaynaklanan su sertliği köpürmeyi önler ve su üzerinde birikinti oluşmasına yol açar Su, kireç ve soda külü ile işleme tabi tutularak ve filtre edilerek ya da gözenekli bir katyondan geçirilerek yumuşatılabilir
SU STERİLAZSOYU [ Water sterilization ] Arıtmadan sonra içme suyuna uygulanan işlem
SU TOPLAMA [ Impound ] Hidroelektrik enerji üretimi, içme suyu sağlanması ya da sulama gibi amaçlarla su toplanması ve depolanması
SU TOPLAMA HAVZASI (DRENAJ HAVZASI) [ Drainage basin ] yağış sularının belirli bir çıkışa doğru sürekli olarak aksanını sağlayan arazi parçası
SU TUTMA HAVZASI [ Catchment ] Yağış sularını alıp toplayan drenaj havzası
SU YUMUŞATICILARI [ Water softeners ] Suyu iyon değişimi işlemiyle yumuşatan mineral bileşikler
SULAK ALANLAR [ Wetlands ] Doymuş toprak koşulları gerektiren bitki örtüsünü ya da su yaşamını besleyecek yeterli yer üstü ya da yer altı sularına sahip, turbalık ve bataklık gibi alanlar; birçok balık ve su kuşu türü için yetişme ortamı sağlayan önemli vahşi yaşam ortamları
SULU OKSİTLEME [ Wet oxidation ] Sıcak gazların oluşumuna yol açan alevsiz yanma yöntemiyle, son derece yoğunlaştırılmış çamurun parçalanması
SULU YIKAYICI [ Wet scrubber ] Kabarcıklanan atık gazı sıvıdan geçirerek ya da sıvıyı gaz akıntısına püskürterek, parçacıkların ya da gazların giderilmesi için kullanılan hava kirliliği denetleme aygıtı
SUSUZLAŞTIRILMIŞ ÇAMUR [ Dewatered sludge ] Yanmaya ya da gübre olarak kullanılmaya elverişli bir kıvama getirmek amacıyla sıvı içeriğini azaltıcı işleme tabi tutulmuş lağım çamuru
SUYLA TAŞINAN HASTALIKLAR [ Waterborne diseases ] Genellikle kirlilik bulaşmış suyla taşınan kolera, tifo, çiçek, dizanteri, mide ve bağırsak iltihabı, hepatit gibi salgın hastalıklar
SUYUN SIZMASI [ Percolation ] Suyun kayalardan ya da topraktan aşağılara doğru sızarak (süzülerek) inmesi
SUYUN TEKRAR KULLANIMI [ Water reuse ] Atık suyun arıtımından sonra alıcı ortama deşarj edilmeyip özellikle sulama amacıyla kullanılması
SUYUN TEMİZLENMESİ [ Water purification ] İçme suyu üretmek için gerekli yöntemlerin bir parçası olarak filtrasyon, kimyasal işlemler, damıtma ya da dondurma işlemleri yoluyla suyun işleme tabi tutulması
SÜLFÜR (KÜKÜRT) [ Sulfur ] Çok çeşitli ticari ve tıbbi kullanım alanlarına sahip, metalik olmayan eleman
SÜLFÜR (KÜKÜRT) DÖNGÜSÜ [ Sulfur cycle ] Kükürt içeren bileşiklerin biyosfer, hidrosfer, atmosfer ve litosferdeki çevrimi
SÜLFÜR (KÜKÜRT) DİOKSİT [ Sulfur dioxide ] Sülfürün havada yanmasıyla oluşan renksiz, tahriş edici keskin kokulu gaz; çoğu yakıtta bulunan sülfürün yanmasından oluşan belli başlı hava kirleticilerinden biri
SÜLFÜR (KÜKÜRT) TRİOKSİT [ Sulfur trioxide ] Kükürt dioksitin atmosferde katalitik ya da fotokimyasal süreçlerle yükseltgendiği üç oksijen ve bir kükürt atomundan oluşan bileşik Havadaki nem ile sülfürik aside dönüşür ve asit yağmuruna neden olur
SÜLFÜRİK ASİT [ Sulfuric acid ] Saf haldeyken renksiz durumdaki koyu yağlı sıvı En yaygın kullanılan, son derece zehirli ve aşındırıcı bir endüstriyel kimyasal maddedir
SÜPRÜNTÜ [ Litter ] Sokaklara, karayollarına ve boş arsalara gelişigüzel atılıp saçılmış katı atık
SÜRAT TRENİ [ Bullet train ] Son derece süratli tren
SÜRDÜRÜLEBİLİR GELİŞME [ Sustainable development ] Şimdiki kuşakların ihtiyaçlarının gelecek kuşakların ihtiyaçlarını tehlikeye atmadan karşılanmasına olanak veren ekonomik büyüme politikaları
SÜZME [ Filtration ] Sıvı atık arıtımında kullanılan, bakterileri ve diğer organizmaları azaltırken çökelmemiş atık maddeyi ve koloidleri ayıran ve atığı taneli maddelerden oluşan bir katmandan geçirerek süzme sağlayan işlem Lağım suyu arıtım filtreleri genellikle kumlu filtrelerdir, basınçlı süzme ise çamurun suyunun ayrılmasında kullanılır
SÜZÜLME [ Infiltration ] Yüzeyden akan suyu toprağın soğurması; toprağın suyu akarsulara ve yüzey akıntılarına aşamalı olarak bırakan bir depo gibi işlev görmesine olanak sağlayan süzülme (sızma) süreci
SYNDET [ Synthetic detergent ] Sentetik deterjan
Ş
ŞERİT GELİŞME [ Strip development = Ribbon development ] Bir ana caddenin uzunluğu boyunca oluşan, yoğun , büyük kısmi ticari amaçlı yapılanma

--------------------------------------------------------------------------------

T

TABAN ALANI KATSAYISI [ Floor area ratio ] Bir bina arsasının toplam büyüklüğü ile o arsa üzerine inşa edilecek binanın izin verilen azami taban alanı arasındaki oran
TAHRİŞ EDİCİ [ Irritant ] Gözlerde rahatsızlığa yada ciltte kaşıntıya yol açan, havayla taşınan kirletici
TAKSONOMİ [ Taxonomy ] Organizmaları sınıflandırma bilimi
TARIMSAL KİRLİLİK [ Agricultural pollution ] Tarımsal faaliyet sonucu oluşan sıvı ve katı atıklar
TARIMSAL (EKO) SİSTEM [ Agro(eco) system ] Tarımsal faaliyetlerle çevreleri arasındaki ilişki
TARIMSAL ORMANCILIK [ Agroforestry ] Tarım ürünleri yada hayvanlarla aynı toprakta ağaç veya benzeri bitkiler yetiştirmeye yönelik, tarım ve ormancılık yöntemlerini birleştiren toprak yönetimi teknikleri
TARİHİ KORUMA [ Historic preservation ] Gelecek kuşaklara yönelik olarak tarihsel varlıkların saptanması, değerlendirilmesi, korunması, bakımı, restorasyonu ve yeniden kurulması
TASFİYE [ Disposal ] Bir maddenin tasfiyesi yada işleme uğratılması süreci Atık tasfiyesi, atık suyunun işleme tabi tutulması ve katı atıkların işlenmesini ifade eder
TAŞIMA KAPASİTESİ [ Carrying capacity ] Bir sistemin çevre niteliği bozulmadan nüfusta meydana gelen artışı kaldırma konusundaki azami yeteneği
TAŞIYICI [ Vector ] Hastalık, parazit yada enfeksiyon taşıyan organizma
TAŞKIN [ Flood ] Toprağın geçici olarak bir akarsu yada çok miktarda yağmur veya diğer nedenlerle oluşan büyük su kütlelerinin baskınına uğraması
TAŞKIN ALAN [ Flood plain ] Bir taşkın kaynağının bitişiğinde olup vadi tabanını oluşturan ve genellikle taşkına uğrayan arazi
TAŞKIN ALANI YÖNETİMİ [ Flood plain management ] Taşkın alanlarının kullanılabilmesi ve taşkınlardan en az zarar görmesi için düzenlenmiş planlama ve uygulama Bu alanlardaki imarın tipini; yoğunluğunu ve yapısal şeklini belirleyen yönetmelikler, taşkın alanı yönetiminin esasını oluşturur
TAŞKIN DENETİMİ [ Flood control ] Taşkınların yol açtığı zararı denetlemek yada asgariye indirmek için kullanılan set, kanal, bent ve baraj gibi teknikler
TATLI SU KAYNAKLARI [ Freshwater bodies ] Göletler, göller, pınarlar, çaylar, ırmaklar, dereler,vb
TEHDİT ALTINDAKİ TÜRLER [ Endangered speciies ] Bütünüyle yada önemli bir bölümü itibariyle tükenme tehlikesi altındaki fauna ve flora
TEHDİT ALTINDAKİ TÜRLER [ Threatened species ] Nadir bulunan ve yakın gelecekte varlıklarını sürdürmeleri çeşitli nedenlerle zorlanabilecek olan türler
TEHLİKELİ ATIKLAR [ Hazardous wastes ] Gereğince yönetilmediği takdirde insan sağlığı ve çevre için tehlike oluşturan, hastalığa yada ölüme yol açabilen maddeler içeren atıklar Özellikle hidrokarbonlar gibi tutuşabilir atıkalr, asitler ve alkaliler gibi aşındırıcı atıklar, kendiliğinden tepkimeye yatkın reaktif atıklar, tarım ilaçları, arsenik bileşikleri, radyoaktif bileşikler, kadmiyum bileşikleri vb
TEK KULLANMALIK [ Disposable ] Bir kez kullandıktan sonra atmaya yönelik
TEK YÖNLÜ PAKETLEME [ One way packging ] Geri kazanılmayan paketleme ; bir kez kullanılıp atılan paketleme
TEL [ Tetraethyl lead ] Tetraetil kurşun
TEMEL PROFİL [ Baseline profile ] Yapay bozulmalardan önce bir bölgede bulunan çevre koşullarının ve organizmaların araştırılması

TEMİZ TEKNOLOJİLER [ Clean technologies ] Kirlieticii etkileri olmayan teknolojiler
TEMİZLEME [ Purification ] Organik, ayrışabilen materyalin sabit, kararlı materyale dönüştürülmesi işlemi; lağım suyu işleme sürecinin bir bölümü; suya uygulandığında, bu işlem klorlama yada havalandırma gibi işlemlerle zararlı bakterilerin yok edilmesi anlamına gelir; hava açısından ise atmosferin parçacıklardan temizlenmesi demektir
TERASLAMA [ Terracing ] Suyun yüzeysel akışını denetlemek ve toprak erozyonunu asgariye indirmek amacıyla bir yamacın konturu üzerine kurulan toprak set
TERMİK SANTRAL [ Fossil fuel plant ] Fosil yakıt kullanan elektrik santrali
TERMOSFER [ Thermosphere ] Mezopozun üzerinde bulunan ve yükseldikçe ısının arttığı atmosfer katmanı
Ters Ozmos [ Reverse osmosis ] Yüksek çoğunluktaki çözeltilerde çözücünün basınç altında filtrelerden geçerek daha düşük yoğunluktaki çözeltiye doğru hareketi; arzu edilmeyen çözünmüş katıların ve kolloidlerin giderilmesi için suyun işleme tabi tutulmasında kullanılır
TESVİYE [ Grading ] İşlevsel olarak toprak yüzeyi ve altı drenaj modelleri kurmak ve toprak erozyonunu asgariye indirmek, görünüşü iyileştirmek, sulamayı kolaylaştırmak yada fazla toprağı en yararlı biçimde dağıtmak için bir yerin profilinin yeniden oluşturulması
TETRAETİL KURŞUN [ TEL= Tetraethyl lead ] Çok zehirli organik kimyasal madde Belirli miktarda petrol yakıtına katıldığında tortulanmayı önler, yakıtın oktan sayısını arttırarak motordan daha iyi verim alınmasını sağlar Eksoz borusundan atılan inorganik haldeki kurşun insan sağlığı açısından tehlike yarattığından yakıtlara kurşun bileşikleri ilavesine karşı çeşitli yasal önlemler uygulanmasına başlanmıştır
TETRAMETİL KURŞUN [ TML = tetramethyl lead ] Benzinde vuruntu önleyici etki maddesi olarak kullanılan tetraetil kurşuna benzeyen, ama ondan daha aktif olan bir kimyasal madde
THP [ Toxicity, hazard, persistence ] Zehirlilik, tehlike, dayanıklılık
TIRMANMA [ Entrainment ] Gaz veya sıvılarda çökelti halde veya askıda bulunana partikül maddelerin dikey taşıma güçleri aracılığı ile aşağıdan yukarı doğru hareketi
TİCARİ ATIKLAR [ Trade effluents ] işyeri atıkları
TVL [ Threshold limit value ] Eşik sınırı değeri
TMF [ Tropical moist forest ] Tropikal nem ormanı
TML [ Tetramethyl lead ] Tetra metil kurşun
TNEL [ Total noise exposure level ] Toplam gürültüye maruz kalma düzeyi
TNR [ Total noise rating ] Toplam gürültü değerlendirmesi
TOKSİKOLOJİ [ Toxicology ] Zehirleri ve etkilerini, etkime mekanizmalarını ve arıtılma yöntemlerini inceleyen bilim dalı
TOLERANS [ Tolerance ] Bir organizmanın çevresindeki değişimlerin üstesinden gelme yeteneği; insan yada hayvan besinine uygulanan bir kimyasal maddenin emniyet düzeyi
TOPAK, YUMAK [ Floc ] Biyolojik yada kimyasal etkimeyle lağım suyunda oluşan katı maddeler kümesi
TOPAKLANMA, YUMAKLAŞTIRMA [ Flocculation ] Atık su arıtımı sırasında fizikokimyasal olarak topakların oluşmasıyla çökelmemiş atık maddelerin ortamdan syrılması
TOPLAMA KANALI [ Interceptor sewer ] Akıntıyı ana kanallardan toplayıp lağım suyu arıtma tesisine taşıyan büyük kanal hattı
TOPLAMA ŞEBEKESİ [ Collection network ] Kanalizasyon sisteminin bütünü için kullanılan terim
TOPLULUK [ Community ] Belli bir coğrafi alana yerleşmiş ve etkileşim içinde bulunan türlerden oluşan grup
TOPOGRAFYA [ Topography ] Yer yüzeyinin fiziksel biçimi
TOPRAK ÇÖKMESİ [ Land subsidence ] Yer yüzeyinin çeşitli nedenlerle , özellikle kömür, tuz, altın su yada petrol gibi maddelerin çıkarılması işlemleri sonucunda aşağı doğru göçmesi
TOPRAK EROZYONU [ Soil erosion ] Toprak parçacıklarının havanın etkisi ile değişip ufalanması ve sonra da rüzgar ve su tarafından taşınması doğal süreci
TOPRAK ISLAHI [ Land reclamation ] Barajlar, kanallar ve pompalama sistemleri inşa ederek toprağın tarım ve geliştirme amacıyla kullanılabilecek biçimde değiştirilmesi
TOPRAK KAYMASI [ Mass wasting ] Yerçekimi etkisiyle, kaya yada toprağın yavaş yavaş yada yüksek bir hızla aşağı doğru hareketi
TOPRAK KORUNMASI [ Soil consevation ] Erozyonda ötürü toprağın bozulmasını, toprağın denge kaybını yada bitkilerin aldığı besin maddelerinin kaybını asgariye indirmek amacıyla uygulanan toprak kullanımı yönetimi
TOPRAK KULLANIM HARİTASI [ Land use map ] Bir coğrafi bölgedeki toprak kullanım durumunu, siyasi sınırları, ulaşım ağını ve yöredeki su oluşumlarını da içerecek biçimde gösteren harita
TOPRAK KULLANIM PLANI [ Land use plan ] Toprağın, kamusal ve özel imar çalışmalarında dahil olmak üzere, nasıl kullanılacağı konusundaki resmi öneri
TOPRAK KULLANIMI [ Land use ] Toprağın sanayi, konut, dinlenme yada diğer amaçlara tahsis ediliş biçimleri
TOPRAK KULLANIM ARAŞTIRMASI [ Land use survey ] Belli bir alanda toprağın kullanım biçimlerinin envanterinin çıkarılması çalışması Bu çalışma, genellikle açıklamalı harita olarak ve istatistik verilerle özetlenir
TOPRAK ÖRTÜSÜ [ Ground cover ] Rüzgar ve suyun yol açtığı toprak erozyonunu azaltmak amacıyla yetiştirilen bitkiler
TOPRAK YÖNETİMİ [ Land management ] Mevcut nüfusun ve gelecek kuşakların ihtiyaçları ve doğal çevrenin korunması bakımından azami uzun vadeli yararı sağlamak amacıyla toprağın geliştirilmesini ve korunmasını amaçlayan yönetim
TOPRAKBİLİM (PEDOLOJİ ) [ Pedology ] Toprakla ilgili bilim
TOPRAKSAL [ Terrestiral ] Toprakla ilgili, karayla ilgili
TORTUNUN ÇÖKELMESİ [ Deposition of sediment ] Akan suyun enerjisinin çökelmemiş tortunun yükünü kaldıramaması durumunda, materyalin, su sütunundan akıntı yatağına çökelmesi
TOVALOP [ Tanker Owners ' Voluntary Agreement concerning Liability for Oil Pollution ] Tanker sahiplerinin petrol kirliliğine ilişkin sorumlulukları konusundaki gönüllü sözleşme
TOZ [ Dust ] Duman yada sisi oluşturan zerrelerden daha büyük, havada asılı durabilen katı parçacıklar
TRAFİK KİRLİLİĞİ [ Traffic pollution ] Trafiğin yoğunlaşması ile artan ve araçlardan kaynaklanan atmosfer ve gürültü kirliliğinin oluşturduğu kirlilik bütünü
TROPOPOZ [ Tropopause ] Troposferin üst sınırı
TROPOSFER [ Troposphere ] Yer yüzeyindeki 0-16 kilometrelik bir yüksekliğe yayılan, hava olaylarının meydana geldiği atmosferin iç katmanı
TTSC [ Two stage combustion ] İki aşamalı yanma
TSD [ Treatment, storage and disposal ] İşleme, depolama ve tasfiye
TURBA [ Peat ] Turbalıklarda ve bataklıklarda bulunan, kısmen ayrışmış materyalden oluşan yakıt
TURBALIK [ Fen ] Düz bataklık arazi
TUTMA HAVZASI [ Retention basin ] Herhangi bir olağan dışı nedenle fazla yüzeysel akışı alan ve uzun süreli depolama amacıyla tutan havuz yada rezervuar (depo)
TUTMA HÜCRESİ [ Catch basin ] Sellerin taşıdığı süprüntü ve molozları engelleyerek kanalizasyonun tıkanmasını önleyen, sokağın altındaki drenaj hücresi (odası )
TUTUCU [ Arrester ] Baca emisyonlarından kaynaklanan parçacıkları toplayan mekanik toplayıcı
TUTUŞABİLİR [ Inflammable ] Kolayca alev alan
TUTUŞMA DERECESİ [ Incendivity ] Alev alabilir maddelerdeki alt yanma sınırı
TUTUŞTURMA [ Flaring ] Atmosferdeki fazla yada gereksiz gazın yakılması işlemi
TUZLU SU KARIŞMASI [ Salt water intrusion ] Yer altı suyuna tuzlu su bulaşması; bu olay genellikle kıyı alanlarında gerçekleşir Haliçlerde gel-git olayları ile alt akıntı ile haliç içlerine tuzlu su taşınımı
TUZLULUK [ Salinity ] Sudaki tuz miktarı; doğal kaynaklardan oluşabileceği gibi atık su sızıntısında da oluşur Suyun aşırı ölçüde yeniden kullanılması tuzluluğu ağırlaştırır
TUZUNU GİDERME [ Desalination ] İnsanların yada hayvanların tüketmesine elverişli hale getitmek için suyun tuzunu giderme işlemi
TÜKENME [ Depletion ] Doğal kaynakların azalması, tükenmesi, kuruması, özellikle tüketim amacıyla kullanım, buharlaşma yada sızıntı dolayısıyla su kaybı
TÜKETİCİ [ Consumer ] Üretici organizmaları veya kendilerinden daha zayıf tüketicileri yiyerek enerji sağlayan canlılar Tüketiciler birincil, ikincil ve üçüncül gibi sınıflara ayrılırlar Birincil tüketiciler üreticileri yiyerek yaşarlar İkincil tüketiciler birincil tüketicileri yerler vb Örneğin ot yiyen bir geyik birincil tüketicidir Geyiği yiyen aslan ise ikincil tüketici olmaktadır(Bk Üretici]
TÜR [ Species ] Bir bitki yada hayvan grubu Grubun üyeleri arasında yakın bir benzerlik, ortak bir köken ve sürekli bir üreme sistemi vardır Tür, yaygın olarak kullanılan en küçük biyolojik sınıflandırma birimidir


Alıntı Yaparak Cevapla