11-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Vardım... Varım... Var...
Vardım  Varım  Var 
Kalabalık konferans salonunda, mesleğinin doruğunda bir avukat,
o gün mezun olacak hukuk öğrencilerine hitap etmek üzere kürsüye geliyor
Herkes meslekten söz edeceğini zannederken o, hayatı anlatıyor: "- Hepiniz
kişisel yaşamınızı bir kenara koyup çok çalışabileceğinizi kanıtladınız"
diyor bilge hukukçu "   ama unutmayın ki, ölüm döşeğindeki birinin
'Keşke işime biraz daha zaman ayırabilseydim' dediği duyulmamıştır
Çocuk sahibi olacak kadar şanslıysanız, onların göz açıp kapayana
kadar büyüyeceklerini ana babalarınız size söyleyecektir Çocuklarımıza
hikaye okuma, yakalamaca oynama ve birlikte dans etme fırsatını Tanrı ancak
belli bir ölçüde bahşeder bize Bunlardan birini bile kaçırmamaya özen gösterin "
Bu öyküyü Rob Parsons'un "60 Dakikalığına Baba" adlı kitabında okudum
Birkaç yıl önce parlak bir iş teklifi almıştım Mesleki kariyerimin
doruk noktası olabilirdi, lâkin her gün saat 20 00'de işten çıkabilecektim
Teklifi duyduğum anda o saatin, kızımın banyo saati olduğu geçti aklımdan
Hayatta başka hiç bir şeyin beni o banyo seansı kadar mutlu
edemeyeceğini düşündüm ama bunu, teklifi yapanlara söyleyemedim
Bir bahaneyle reddettim Yine de, geçen birkaç yıl içinde saat saat
başkalarına dağıttığım zaman hazinesinden, kızıma pek az pay düştü
Yapılacak işlerim, yazılacak yazılarım, bakılacak telefonlarım vardı
Onunla bir cam bardağın pamuktan toprağına limon çekirdeği ekip,
büyümesini izleyemedim Yeni yeni, yarım yarım söylediği şarkılara
eşlik edip, bu düeti bir kasete kaydetmeyi çok isterdim; olmadı  
Bir cümle ben söyleyip, bir cümle ona söyleterek hiç yoktan
bir masal yaratmayı ve düş güçlerimizi yarıştırmayı tasarlamıştım;
hazırdan yemek daha kolay geldi
Hayat öyle ters bir denge kurmuş ki, onların en çok ilgi istedikleri dönem,
onlarla en az ilgilenebileceğimiz dönem aynı zamanda Bizim vaktimiz
bollaştığında ise, onların bize ayıracak vakti kalmıyor
Ben aslında onun için çalışıyorum, sıkça sarıldığımız bir bahanedir
ama ona hiç bir zaman "Daha çok parası olan bir baba mı istersin,
daha çok seninle olan bir baba mı?" diye sormamışızdır
Sabahları yanağımda ıslak bir buse ve başucumda bir "Günaydın babacığım"
sesi ile uyanmanın "Hadi sarılıp yatalım babacığım" çağrısıyla
başlayan gecelerde, o sihirli "Seni Seviyorum"u kulağıma fısıldadiktan sonra
yanaklarımı avuç içlerinin parantezine alıp uykuya çekilince
göz kapaklarına yerleşen huzuru izlemenin tadına vardım
Mavinin neden mavi olduğunu, kışın havaların neden soğuduğunu,
kuşların nasıl uçtuğunu en baştan öğrenmenin  
Rakiplerim sayılan Casper'dan, Power Rangers'tan, Ricky Martin'den
daha ilginç olmaya çalışmanın  Ve konuşmaya başladığından beridir
beni takip ederek, hatalarımı da sevaplarımı da aynen tekrarlayan
bu sevimli papağana, duvara kazılı boy tablosundaki çizgiler yükseldikçe
yükselen bir tutkuyla bağlanmanın tadını çıkardım
Annesiyle birlikte bezini değiştirmiş, mamasını yedirmiş,
pişiklerini kremlemiş olmanın; bacakları ilk adımını attığında elini tutmanın,
dilinden ilk sözcük döküldüğünde birlikte coşmanın heyecanını tattım
Sonunda beklenen gün geldi Belki onun karaladığı bir resim,
ilk hediyem olacak Kitaptaki örnekle, bisikletinin selesine arkadan
yapışacağım günler başlıyor şimdi  O, selenin emin ellerde oldugunu
bilmenin güveniyle öğrenecek pedala basmayı Bir süre sonra
farkettirmeden çekeceğim ellerimi  Bisiklet, artık
yetişemeyeceğim kadar hızlanacak ve o, uçup giderken,
ben biçare; ardından bakakalacağım
70 yaşındaki babam geçen gün: "Torunumu ilkokula götürene kadar
sıkacağım dişimi " dedi İnsanın boğazını düğümleyecek kadar hazin ama
gerçek  Torunla dede arasında bir tahteravalli gibi uzanıyor yaşam Birini
aşağı çekerken, diğerini yükseltiyor Birinden eksilen öbürüne ekleniyor adeta
Bütün hüznüne rağmen yine de bir zafer coşkusu var bu devir teslim töreninde
O yüzden, bugün babanızı yanınıza, kızınızı kucağınıza alıp
Freiligraht'ın "Devrim" şiirindeki dizesini gururla haykırabilirsiniz:
"Vardım  Varım  Var  
|
|
|