Prof. Dr. Sinsi
|
Arapça Sözlük
misbah: lamba, kandil
misdâk: onaylayıcı delil
misil: eş, benzer
misillü: benzeri, gibi
misk: güzel koku
miskal: 4,5 gram ağırlık
miskin: yoksul, uyuşuk, tembel, zavallı
mislen: benzer olarak
misliyet: benzerlik, eşlik
mismar: çivi
mistar: cetvel
mistik: içle ilgili
misvâk: sünnet olan diş temizleme aleti, bir ağacın kökü
misyon: vazife
misyoner: Hıristiyanlığı yaymakla görevli kimse
mîşâr: onda bir
mişkât: lamba konan yer, kandil
mişvâr: davranış, gidişat
miting: bir gaye uğruna yapılan büyük toplantı
mitoloji: efsane ilmi
mitralyöz: makinalı tüfek
miyan: orta, ara
mîyâr: ölçü
mizâc: huy, yaradılış
mizâh: komedi, gülmece
mîzan: terazi, tartı, ölçü
mîzancık: küçük terazi, ölçücük
mîzenend: söylüyorlar, vuruyorlar
model: örnek, misal
Moğol: Asyada bir kavim
molla: büyük âlim, medrese talabesi
moral: ruh gücü
muaccel: acele, peşin
muacciz: sıkıntı verici, rahatsız edici
muâddel: düzeltilen
muâddil: düzeltici
muâdil: denk, dengeli
muâf: affolunmuş, ayrı tutulmuş
muâhede: antlaşma
muâheze: sorgulama, azarlama
muahhar: sonraki
muâhid: antlaşma yapan
muâkıb: cezalandıran
muâkıd: sözleşen
muakkib: izleyen
muâlece: işe girişme
muallâ: yüce
muallak: boşlukta, askıda
mualleka: asılan
muallekât: asılanlar
muallekatısebâ: Kâbe duvarına asılan yedi ünlü şiir
muallem: talimli, eğitilmiş
muallim: ilim belleten, öğretmen
muallime: hanım öğretmen
muamelât: muameleler, işlemler
muamele: davranış, işlem
muammâ: bilmece
muammââlûd: bilmeceli
muammer: uzun ömürlü
muânaka: sarılma
muânân: ananeli, belgeli
muânid: aykırı, direnen
muannid: inatçı
muannidane: inat edercesine
muanven: ünvanlı, namlı
muâraza: çekişme, tartışma, muhalefet
muârefe: tanışma
muâreke: kavga
muârız: muarazacı, muhalif, çekişen, tartışan
muarrâ: temiz, arınmış
muarreb: Araplaşmış
muarref: tanıtılmış
muarrif: tanıtıcı
muâsır: çağdaş
muâşaka: sevişme
muâşeret: iyi geçinme, görgü
muâteb: azarlanmış
muattal: işlemez, işsiz
muattar: ıtırlı, güzel kokulu
muattıl: îmansız, tanrıtanımaz
muattıla: îmansız, tanrıtanımaz
muâvenet: yardım
muâvenetdârâne: yardım edercesine
muâveneten: yardım olarak
muâvenetkârâne: yardımcı olurcasına
muâvin: yardımcı
Muâviye: Emevi Devletinin kurucusu olan bir sahabe
muâyene: gözden geçirme
muayyen: belli, ölçülü, tartılı
muazzam: pek büyük
muazzeb: eziyet çeken
muazzez: izzetli, şerefli
muazzib: azap eden
mubâh: işlenmesinde sevap ve günah olmayan
mubassır: gözcü, bakıcı
mûbik: helak edici, büyük günah
mubsır: görünen
mubsırât: görünenler
mûcib: gereken, gerektiren
mûcib: hayrete düşüren
mûcibe: hüküm, gerektiren
mûcibibizzat: her şeyi yapmaya mecbur olan
mûcid: yeni bir şey yapan, "yoktan var eden" mânâsında ilâhî isim
mûciz: insanı aciz bırakan
mûciz: kısa, fakat çok mânâlı, özlü
mûcizane: aciz bırakırcasına
mûcizât: mûcizeler
mûcize: insanların yapamadığı harikalar
mûcizekâr: mûcizeli, mûcize gösteren
mûcizevârî: mûcize gibi
mûcizevî: mûcizeli biçimde, mûcize ile ilgili olarak
mûciznümâ: mûcize gösteren
mudarebe: dövüşme
mudga: et parçası
mudhike: gülünecek şey, komedi
mudıll: saptıran
mûdil: büyük, çetin, zor
mufaddıl: üstün eden, yükselten
mufassal: ayrıntılı
mufassalan: ayrıntılı biçimde
mugaddi: besleyici
mugalata: yanıltıcı için söz söyleme
muganni: nağmeyle okuyan
mugayeret: aykırılık
mugayir: aykırı
mugayyebât: bilinmeyenler
mugayyebâtıhâmse: beş bilinmeyen şey
mugis: yardım isteyene yardım eden
muğlak: kapalı, anlaşılması zor
muğnî: zengin edici
muhabbet: sevgi
muhabbetdâr: seven, sevgili
muhabbetdârâne: severcesine
muhabbethâne: sevgi evi
muhabbetkârâne: severcesine
muhabbetullah: ALLAH sevgisi
muhâberât: haberleşmeler
muhâbere: haberleşme
muhâbir: haberci
muhâcerât: göç etmeler
muhâceret: göç etme
muhacim: saldıran
muhâcir: göç eden, göçmen
muhâcirîn: Medineye göç eden sahabeler
muhaddis: hadîs âlimi
muhaddisin: hadîs âlimleri
muhafaza: koruma
muhafazakâr: koruyucu
muhaffef: hafifletilmiş
muhâfız: koruyan
muhâkât: taklit etme
muhhakemât: akıl yürütmeler, hüküm çıkarmalar
muhâkeme: düşünme, akıl yürütme, hüküm çıkarma, yargılama
muhâkî: benzer
muhakkak: kesin, gerçekleşmiş
muhakkik: araştıran, inceleyen
muhakkikâne: araştırırcasına
muhakkikîn: araştırmacılar, büyük âlimler
muhâl: imkânsız, olması mümkün olmayan
muhâlât: muhaller, imkânsız olmalar
muhâlefet: karşı gelme, ayrı düşünme, uymama
muhâlif: karşı, zıt, aykırı, uymaz
muhâliyet: imkânsız oluş
muhalled: sürekli
Muhammed: Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâmın "medhedilen" mânâsındaki ismi
Muhammediye: Peygamberimizle ilgili
muhammen: tahmin edilen
muhannes: kadınlaşmış erkek
muhârebât: savaşmalar
muhârebe: savaşma
muhârib: savaşan
muharref: değiştirilmiş, bozulmuş
muharrem: Arabî ayların ilki
muharremât: haram edilen şeyler
muharrer: yazılı, yazılmış
muharrık: yakan, susatan
muharrib: tahrip eden, yıkan
muharrif: değiştiren, bozan
muharrik: hareket ettiren
muharrir: yazar
muhâsama: düşmanlık
muhâsamet: düşmanlık besleme
muhâsara: kuşatma
muhâsebe: hesaplaşma, hesap görme
muhâsım: düşman
muhâsib: hesapçı
muhassal: netice, sonuç, ürün
muhassala: elde edilen sonuç
muhassıl: hasıl eden, neticelendiren
muhassıs: hususileştiren, ayıran
muhassısa: hususileştirici
muhât: kuşatılmış
muhâtab: kendisine söz söylenilen
muhâtabâne: kendisine söz söylenilen kimse gibi
muhâtabîn: kendisine söz söylenenler
muhâtara: korkulu durum
muhâverât: konuşmalar
muhâvere: konuşma
muhavvef: korkulu
muhavvel: ısmarlanmış, değiştirilmiş
muhavvif: korkutan
muhavvil: değiştiren
muhayyel: hayâl edilmiş
muhayyer: seçmeli
muhayyile: hayâl kuvveti
muhayyir: hayret ettiren
muhbir: haberci
muhdes: sonradan meydana getirilmiş
Muhdis: her şeyi sonradan var eden ALLAH 
muhib: seven
muhill: bozan
mûhin: hor ve hakir eden
mûhiş: korkutan
muhit: kuşatan, çevre
muhita: kuşatıcı
muhkem: sağlam
muhkemât: sağlam ve mânâsı açık olanlar, kuvvetliler
muhles: ihlası devamlı olan
muhlis: ihlaslı, samimi, işini sadece ALLAH için yapan
muhlisâne: muhliscesine
muhlisen: muhlisce
muhrib: tahrip eden, yıkan
muhrik: yakıcı
Muhsî: herşeyin sayısını bilen ALLAH 
Muhsin: "ihsan eden, güzel davranan" mânâsında ilâhî isim
muhsin: yaptığı işi en güzel yapan, ALLAH ı görür gibi ibadet eden
muhsinîn: işini güzel yapanlar, ALLAH ı görür gibi ibadet edenler
muhtâc: ihtiyacı olan
muhtar: kendi iradesiyle hareket edebilen
muhtariyet: hareket serbestisi olan
muhtasar: kısa
muhtasaran: kısaca
muhtedî: îmana gelen
muhtefi: gizlenen
muhtekir: kıymetlensin diye mal saklayan vurguncu
muhtelif: çeşit çeşit, birbirine uymayan
muhtelife: başka başka
muhtelit: karışmış
muhtell: bozuk, hasta
muhtemel: olabilir
muhtera: yoktan var edilmiş
muhterem: hürmet edilen, saygın
muhterik: yanan
muhteris: ihtiraslı
muhteşem: ihtişamlı, görkemli
muhtevâ: iç, öz, mânâ
muhtevî: içine alan
muhteviyat: içindekiler
muhtıra: hatırlatma
muhtî: hata yapan
Muhyî: hayat veren, dirilten, ALLAH 
muin: yardımcı
mukabele: karşılık verme
mukabeleten: karşılık vererek
mukabil: karşılık
mukaddem: önceki
mukaddemât: öncekiler, başlangıçlar
mukaddeme: önsöz, başlangıç
mukadder: kader ile belirlenmiş
mukadderât: kader ile belirlenenler
mukaddes: kutsal olan
mukaddesât: kutsal olanlar
mukaddime: başlangıç, önsöz
Mukaddir: "takdir eden, kıymet biçen" mânâsında ilâhî isim
mukaffa: kafiyeli
mukallid: taklitçi
mukannen: kanunla belirlenmiş, düzenli
mukannin: kanun koyan, düzenleyen
mukarenet: bitişiklik, yakınlık
mukarin: bitişik, yakın
mukarreb: yakın olan
mukarrebin: yakın olanlar
mukarrer: kararlaşmış
mukarrib: yaklaştıran
mukatele: birbirini öldürme
mukattaa: sûre başlarında bulunan şifreli harf
mukattaat: sûrelerinin başlarında bulunan şifreli harfler
mukavele: sözleşme
mukavemet: dayanma, direnme
mukavemetsûz: dayanma gücünü bitiren
mukavim: dayanıklı
mukavves: kavisli, eğrilmiş
mukavvis: kavisli, eğri
mukayese: karşılaştırma
mukayyed: kayıtlı, bağlı, sınırlı
mukîl: hataları affeden
mukîm: oturan, yerleşik
muknî: ikna eden, inandıran
muknîyâne: ikna edercesine, inandırarak
muksit: haklı hareket eden
muktazi: gerekçe, gerektiren
muktebes: bir yerden alınan
muktedâ: kendisine uyulan
muktedâbih: kendisine uyulan kimse
muktedî: birine uyan
muktedir: iktidarlı, gücü yeten
muktedirâne: gücü yeter biçimde
muktesid: iktisadlı, tutumlu
muktesidane: iktisadlı şekilde, tutumlu biçimde
muktezâ: gereken, gerekirlik
muktezî: gerektiren, gerekçe
muktezîyât: gerektirenler, gerekçeler
mumaileyh: adı geçen
mumatala: sohbet eder gibi karşılıklı konuşma
mumdar: mum tutan, aydınlatan
mumya: çürümesin diye ilaçlanmış ölü
munâtıf: bir tarafa yönelmiş, meyletmiş
munazzam: düzenlenen
munazzım: düzenleyen
munfasıl: ayrılmış
mûnis: alışılmış, evcil, sevimli
munkabız: sıkıntılı, büzülmüş
munkalib: dönüşmüş, değişmiş
munkarız: bitmiş, batmış
munsarıf: geri dönen
munsıf: insaflı
munsıfane: insaflıca
muntabık: uygun
muntasır: öç alan
muntazam: düzenli
muntazaman: düzenli olarak
muntazar: beklenen
muntazır: bekleyen
muntazıran: bekleyerek
muntazırâne: beklercesine
munzam: eklenen
murabba: kare
murabıt: bağlı
murâd: arzu, istek, dilek
murafaa: duruşma
murahhas: delege, devlet adına görevli kimse
murâkabe: denetleme
murâkıb: denetleyici
murassâ: süslü, mücevherli
murassâât: süsler, mücevherler
murdar: pis, kirli
murdia: süt anne
mûris: miras bırakan, veren
murtabıt: irtibatlı, bağlı
murteza: kendisinden Razı olunan
musâb: kendine bir şey isabet eden
musaddak: tasdiklenmiş, onaylanmış
musaddık: tasdik eden, onaylayan
musaddıkane: onaylayarak
musâfaha: tokalaşma
musaffa: safileşmiş, arıtılmış
musaffi: safileştiren, arıtan
musağğar: küçültülmüş
musâhabe: sohbet etme
musâhale: kolaylaştırma
musâhere: akrabalık
musahhah: düzeltilmiş
musahhar: emir altında, esir alınan
musahharane: emir altında gibi
musahhariyet: emir altındaymışcasına
musahhih: düzelten
musahhihane: düzeltircesine
musahhir: ele geçiren
musâhib: sohbet arkadaşı
musâlâha: barışma, anlaşma
musâlâhakârâne: barışarak, barışırcasına
musallâ: namaz yeri
musallat: sataşan
musalli: namaz kılan
musammem: hakkında karar verilmiş, kararlaştırılmış
musanna: sanatlı
musannif: derleyip düzenleyen
musarrah: açıklanmış
musavver: resimlenmiş
musavvibe: tasvip edilen
Musavvir: sûret veren, biçimlendiren, ALLAH 
musavvire: sûretlenen, biçimlenen
musaykal: cilali
Musevî: Musa aleyhisselâma tabi olan, Yahudi
mushaf: sahife, kitap, Kurân
musıka: musıki, müzik
musıki: müzik
musır: ısrar eden
musırrane: ısrarla
mûsî: vasiyet eden, tavsiye eden
musîb: isabetli, doğru
musîbât: musibetler
musîbet: başa gelen acı verici olay
musîbetzede: musibet gören
musika: mızıka
muslih: düzelten
Mustafa: Peygamberimizin "arınmış, seçilmiş" mânâsında bir ismi
mustatil: uzayan, diktörtgen
muta: kimseden bir şey istemeyen
mutaassıb: kendi tarafını aşırı tutan
mutaassıbane: kendi tarafını aşırı tutarcasına
mutâbaat: tabi olma, uyma
mutâbakat: uygunluk
mutâbık: uygun
mûtad: alışılmış, adet
mutaffifin: alışverişte muhatabının hakkını tam vermeyenler
mutahhar: temizlenmiş
mutantan: tantanalı, gösterişli
mutasallıf: bilgiçlik taslayan, şarlatan, gösterişçi
mutasarrıf: kendinde kullanım hakkı bulunan
mutasavver: tasarlanmış, düşünülmüş
mutasavvıf: tarikat adamı
mutasavvıfane: tasavvuf ehline benzer şekilde
mutasavvıfin: tarikatta ilerleyenler
mutasavvife: tarikatta ilerleyen
mutasavvire: sûretlendiren
mutavaat: itaat etme
mutavassıt: ortalama vasıtalık eden
mutavattın: yerleşmiş
mutazammın: içine alan
mutazarrır: zarar görmüş
mûteber: inanılır, güvenilir, saygın
mûtedil: ılımlı, ölçülü
mutekadât: inanılan şeyler
mutekid: inanmış
mûtekif: ibadet için bir köşeye çekilen
mûtell: hasta
mûtemed: kendisine güvenilen
mûtemid: güvenen
mûtemidâne: güvenerek
mûtena: özenilmiş
mûteriz: itiraz eden, karşı çıkan
mûterizane: itiraz edercesine
Mûtezile: akla haddinden fazla önem veren sapık bir mezhep
mutî: itaat eden
mutlak: sınırlandırılmamış, salıverilmiş
mutlakıyyet: kayıtsız şartsız bir hükümdarın idaresi altında bulunan hükümet şekli
mutmain: tatmin olmuş
mutmainane: tatmin olarak
mutmainne: tatmin olan
muttala: bilgilenme noktası
muttalî: meseleyi bilen
muttarid: düzenli, sıralı
muttasıf: sıfatlanan, özellik kazanan
muttasıl: bitişik, aralıksız, sürekli
muvâcehe: karşı, ön, yüzleşme
muvâfakat: uygunluk, uygun bulma
muvaffak: başarılı
muvaffakiyat: başarılar
muvaffakiyet: başarı
muvaffakiyetkârâne: başarılı biçimde
muvâfık: uygun
muvahhid: ALLAH ın birliğine inanan
muvahhidin: ALLAH ı bir kabul edenler
muvahhiş: korkutup ürküten
muvakkat: vakitli, geçici
muvakkaten: geçici olarak
muvakkit: vakit bildiren
muvâsal: ulaşan, kavuşan
muvâsala: ulaşma, kavuşma
muvâsalât: kavuşmalar, ulaşmalar
muvâzaa: danışıklılık, bahse girişme
muvâzenât: muvazeneler, dengeler
muvâzene: denge, tartıda eşitlik
muvâzenet: dengelilik, eşitlik
muvâzi: paralel, aynı sırada
muvazzaf: vazifeli, görevli
muvazzah: açıklanmış
muzââf: iki kat, kat kat
muzâf: bağlanmış
muzaffer: zafer kazanmış
muzafferen: zafer kazanarak
muzafferiyet: zafer kazanma
muzahrefat: süprüntüler, atıklar
mûzam: en büyük kısım, büyütülmüş
muzari: Arapçada hem şimdiki zamanı hem de geniş zamanı ihtiva eden fiil kipi
muzdarib: ızdırap çeken
muzhir: gösteren, ortaya koyan
muzır: zararlı
muzî: ışık veren, aydınlatan
muzîe: ışık verici, aydınlatıcı
muzlim: karanlıklı
muzmahil: çökmüş, dağılmış
muzmer: gizli, saklı
muztar: zorda kalmış
mübâdele: değiştirme
mübâh: haram edilmeyen
mübâhât: haram edilmeyenler, güzellikler
mübâhesât: söz etmeler, konuşmalar
mübâhese: söz etme, konuşma
mübâlağa: abartma
mübâlağacûyâne: abartırcasına
mübâlağakârâne: abartırcasına
mübârek: bereketli, hayırlı, uğurlu
mübârekât: mübarekler
mübârekiyet: mübareklik
mübâreze: çarpışma, dövüşme
mübârezekârâne: çarpışarak, dövüşerek
mübâşeret: başlama, girişme, dokunma
mübâşir: müjdeleyen, mahkemede çağırıcı
mübâyaa: satın alma
mübâyenet: ayrılık, uymazlık, tutmazlık
mübâyin: aykırı, uymaz, ayrı
mübdî: yeni şeyler ortaya koyan
mübeccel: yüceltilmiş, yüce
mübeddil: değiştiren
mübelliğ: tebliğ eden, bildiren
müberhen: delilli, ispatlı
müberrâ: arınmış, temize çıkmış
mübeşşer: müjdelenmiş
mübeşşir: müjdeci
mübeyyen: açıklanan
mübeyyin: açıklayan
mübeyyiz: temize çeken
mübezzir: israfçı
mübhem: belirsiz
mübhîc: sevindiren
mübîn: apaçık
müblâ: dağıtılmış, yenilmiş
mübrem: kaçınılmaz, vazgeçilmez
mübtedâ: başlangıç, isim cümlesinde özne
mübtedî: dinde olmayanı dine sokan
mübtedi: yeni, acemi, ilkel
mübtediyane: mübtedice
mübtelâ: düşkün, tutkun
mübtezel: bol, ucuz, değersiz
mübtil: iptal eden
mücâb: kabul cevabı alan
mücâdele: savaşma, çarpışma
mücâhedât: din için savaşmalar
mücâhede: din için savaşma
mücâhid: din için savaşan, çalışan
mücâhidane: mücahide yakışır şekilde
mücâhidîn: din için savaşanlar, çalışanlar
mücânebet: çekinme
mücânis: cinsi aynı olan
mücâveret: komşuluk, yakınlık
mücâvir: komşu, yakın
mücâzât: cezalandırmalar
mücâzefe: söz ile karşısındakinin hakkını örtme, aldatma
mücbir: zorlayan, mecbur eden
mücedded: yeni
müceddid: yenileyici, hadîste her asırda geleceği müjdelenen ve îman hakikatlarını asrın anlayışına uygun olarak anlatmakla görevlendirilen nurlu âlim
müceddidiyet: mücedditlik, yenileyicilik
mücehhez: cihazlı, donanmış
mücellâ: parlak, cilâlı
mücelled: ciltlenmiş
mücellid: ciltçi
Mücemmil: güzelleştiren, güzel yaratan, ALLAH 
mücerreb: tecrübe edilmiş, denenmiş
mücerred: maddî varlıklardan ayrı olarak sadece zihinde düşünülen kavram, soyut
mücerredat: mücerretler, soyutlar
mücessem: cisimlenmiş, cisimli
mücessime: ALLAH ı bir cisim gibi tasavvur eden sapkın
mücevher: kıymetli taş
mücevherat: kıymetli taşlar
mücîb: duaya cevap veren, ALLAH 
mücîr: himaye eden, ALLAH 
mücmâ: toplanma
mücmel: kısa
mücmelen: kısaca
mücrim: suçlu
müctebâ: seçilmiş, kıymetli
müctehid: âyet ve hadîslerden hüküm çıkaran büyük âlim
müctehidîn: müctehidler
müctemî: toplu
müctemiân: topluca
müctenibâne: kaçınırcasına, sakınırcasına
müczil: çoğaltan, bollaştıran
müdâfaa: savunma
müdâfaanâme: savunma yazısı
müdâfaât: savunmalar
müdâfî: savunan
müdâhale: karışma, girme
müdâhene: dalkavukluk
müdahhâr: depolanmış, birikmiş
müdâhil: içeri giren
müdâhin: dalkavuk
müdakkik: inceleyen
müdakkikâne: incelercesine
müdakkikîn: incelemeciler
müdârâ: yüze gülme, yüze gülücülük
müdavele: alıp verme, konuşma
müdavemet: devamlılık
müdâvim: devamlı
müdâyene: ödünç alıp verme
müdd: 875 gram ağırlık
müddea: iddia edilen, dâvâ
müddehar: biriken
müddeharât: birikenler
müddeî: iddiacı, davacı
müddeîiumumî: savcı
müddet: süre, zaman
müdebbir: işinin sonunu gözeterek iş yapan
müdebbirane: müdebbirce
müdellel: delilli, ispatlı
müderris: ders veren âlim
müderrisîn: ders veren alimler
müdevven: derlenip düzenlenmiş
müdevveriyyet: yuvarlaklık
müdhiş: müthiş, korkutan
müdîr: müdür
müdrik: anlayan, kavrayan
müdrike: anlama kabiliyeti
müebbed: ebedî, sonsuz, ömür boyu
müeccel: ertelenmiş
müeddeb: edeplendirilmiş
müeddî: ödeyen, sebep olan
müehhirîn: sonrakiler
müekked: kuvvetli, sağlam
müekkel: vekil edilmiş
müekkid: sağlamlaştıran
müekkil: vekil eden
müellefât: yazılmış eserler
müellefe: alıştırılmış, yazılmış
müellif: kitap yazan
müennes: dişil
müesses: kurulu
müessese: kurum
müessif: üzücü
müessir: tesirli, etkili
müessiriyet: tesirlilik, etkinlik
müessis: kuran, kurucu
müeyyed: desteklenen, doğrulanan
müeyyid: kuvvet veren, destekleyen
müeyyide: destekleyen, yaptırım
müezzin: ezan okuyan
müfad: anlatılan anlam
müfahere: üstünlük yarışı
müfarakat: ayrılmalar
müfehhimane: anlayarak
müfekkire: düşünme kabiliyeti
müferrah: ferahlanmış
müfesser: tefsir edilmiş, açıklanmış
müfessir: âyetleri tefsir eden, açıklayan, yorumlayan, yorumcu
müfessirîn: müfessirler, Kuranı açıklayıp yorumlayanlar
müfettiş: teftiş eden
müfîd: ifadeli, faydalı
müflih: kurtulan
müflis: iflas etmiş
müfred: tek, yalnız
müfredat: ayrıntılar, parçalar
müfreze: askerî birlikten ayrılan kol
müfrit: aşırıya kaçan
müfritane: aşırı gidercesine
müfsid: bozan
müftehir: iftihar eden, övünen
müftehirâne: iftihar ederek, övünerek
müftereyat: iftiralar
müfteri: iftira eden
müfteris: yırtıcı
müfteriyane: iftira edercesine
müfti: fetva veren, müftü
mühakat: benzerini yapma, taklit
mühdî: hidayete getiren
mühec: ruhlar, canlar
mühefhef: narin, ince
mühendis: hendeseci, geometrici
mühevvil: korkunç
mühevvin: kolaylaştıran
müheykel: heykelleşmiş
müheymin: koruyan
müheyyâ: hazır, amade
müheyyic: heyecanlandıran
mühezzeb: düzeltilmiş, temizlenmiş
mühezzib: temizleyen
mühîb: heybetli
mühim: önemli
mühimmât: lüzumlu şeyler
mühimme: mühim, önemli
mühlet: belli zaman, vade
mühlik: helâk eden, öldüren
mühmel: ihmal edilmiş, bırakılmış
mühr: mühür, damga
mühtedî: îman eden
mühür: imza yerine kullanılan damga
müizz: izzet veren, yükselten
müjde: güzel, sevindirici haber
müjdekârane: müjdeli biçimde
müjgân: kirpik
müjik: Rus köylüsü
mükâbere: münakaşada ağız kalabalığı ile karşısındakini yenmeye çalışma, yanlışta direnme, büyüklenme
mükâfât: ödül
mükâfâten: ödül olarak
mükâleme: konuşma
mükâşefe: sırların açılması
mükâtebe: yazışma
mükebbir: tekbir getiren, "ALLAH uekber" diyen
mükedder: kederli, acılı
mükellef: yükümlü, yüklenmiş, aşırı süslü
mükellefîn: mükellefler, yükümlüler
mükellefiyet: mükellef olma, yükümlülük, görevli oluş
mükemmel: ergin, tamam, olgun
mükemmelen: mükemmel bir biçimde
mükemmeliyet: mükemmellik, tamamlık
mükemmil: tamamlayıcı
mükerrem: kerîm olan, kendisine değer verilen, saygıdeğer
mükerrer: tekrarlı
mükerreren: tekrar tekrar
mükesser: çoğaltılmış
mükevvenât: yaratılmışlar
mükezzib: yalanlayan
mükreh: zorlanan
mükrim: ikram eden
mükrimane: ikram edercesine
mükteseb: kazanılmış
mülâbeset: karışma, bulaşma
mülâebe: oynaşma
mülâene: lânetleşme
mülâet: bir örtü adı
mülâhaza: dikkatle bakma, iyice düşünme
mülâhhas: özet, hulâsa
mülâkat: kavuşma, konuşma
mülâki: buluşan, kavuşan
mülâtefe: lâtifeleşme, şakalaşma
mülâyemet: yumuşaklık
mülâyimane: yumuşakça
mülâzemet: bağlanma, devam
mülâzım: gerekli, lüzumlu, teğmen
mülevven: renkli
mülevves: kirli, pis, bulaşık
mülga: kaldırılmış
mülhak: katılmış
mülhem: ilham olunmuş, kalbe doğmuş
mülhemane: ilham alarak, ilham olunurcasına
mülhid: dinsiz
mülhik: ekleyen
mülhim: ilham eden
mülk: bir şeyin dış yüzü
mülk: mal, sahip olunan şey
mülkiye: ülkenin idaresi için çalışanların bulunduğu daire
mülkiyet: mal sahipliği
mülsak: yapıştırılmış, bitiştirilmiş
mültebis: karıştırmış, yanılmış
mülteci: iltica eden, sığınan
mültefit: iltifat eden, iyi davranan
mültefitane: iltifat ederek, iyi davranarak
mültehab: yaralı, iltihaplı
mülteka: kavuşma yeri, kavşak
mültekit: yerden alan
mülûk: melikler, hükümdarlar
mülzem: ilzam edilmiş, susturulmuş
mülzim: susturan
mümaileyh: kendisinden söz edilen
mümâlata: karşılıklı şiir söyleme
mümânaât: engelleme
mümânea: karşılıklı engelleme
mümârese: uzmanlaşma
mümas: temas eden, dokunan
mümaselet: misil olma, benzerlik
mümasil: benzeri, misli, dengi
mümaşaat: maslahat namına hoş geçinme, anlaşma yolunu seçme
mümaşaatkâr: hoş geçinen, anlaşma yolunu seçen
mümatala: savsaklama, borcu uzatma
mümehhed: hazırlanmış, serilmiş
mümessel: temsil getirilen
mümessil: temsilci
mümevveh: vehmî, hayâlî
mümeyyiz: ayıran, ayırd eden
mümeyyize: ayıran, temyiz eden
mümidd: yardım eden, uzatan
mümin: îman eden
müminane: mümine yakışır şekilde, inanarak
müminât: kadın müminler
müminîn: müminler, îman edenler, inananlar
müminûn: erkek müminler
Mümît: ölümü yaratıp öldüren ALLAH 
mümkin: mümkün, olabilir
mümkinât: mümkün olanlar
mümkine: mümkün olabilen
mümsike: tutan, yapışan
mümtâz: seçkin, üstün
mümtâzâne: seçkin bir biçimde
mümtâze: seçilmiş, ayrılmış
mümtâziyet: seçkinlik, üstünlük
mümted: uzayan
mümtenî: olması imkânsız
mümtenîa: olması imkânsız olan şey
mümteniât: olması imkânsızlar
mümtezic: birleşen, kaynaşan
mümtezicen: birleşerek
münâcât: dua, kurtuluş için ALLAH a yalvarma
münâdi: seslenen, çağıran
münâdim: yok olan
münâfât: aykırılık, birbirinin aksine olma
münâferet: karşılıklı nefret
münâfık: iki yüzlü, fitneci, görünüşte Müslüman gerçekte kâfir
münâfıkane: münafıkça
münâfi: zıt, aykırı
münâkale: taşıma
münâkaşa: sert tartışma
münâkaşât: sertçe tartışmalar
münâkaza: zıtlık, uymazlık
münâkız: birbirine zıt
münâkis: yansıyan
münakkaş: nakışlı
münâsebât: uygunluklar, ilgiler
münâsebet: uygunluk, ilgi
münâsebetdâr: münasebetli, ilgili
münâsebetdârâne: münasebetli bir biçimde
münâsib: uygun, yakışır
münavebe: nöbetleşme
münavebeten: nöbetleşe, sırayla
münâzaa: niza etme, çekişme, kavga
münâzara: tartışma
münâzarât: tartışmalar
münâzaünfih: niza sebebi, çekişme vesilesi
münazır: tartışmacı
münbais: ileri gelen, çıkan
münbasıt: yayılan, genişleyen
münbit: verimli
münceli: parlayan
müncelib: celbedilen, çekilen
müncemid: donmuş
müncer: sürüklenen, sonuçlanan
müncezib: çekilen, cezbedilen
müncezibane: cezbedilircesine, çekilircesine
müncî: kurtarıcı
mündefî: defetme, giderme
mündemic: içine bırakılmış
münderecât: içindekiler
münderic: içine konulmuş
münderis: izi kalmayan
münebbih: uyandıran, dalgınlıktan kurtaran
müneccemen: parça parça, kısım kısım
müneccim: yıldızlarla uğraşan, falcı
münekker: bilinmeyen, meçhul
münekkid: tenkid eden, eleştiren, değerlendiren
münevver: nurlanmış, aydın
münevvil: nimet veren
münevvim: uyutucu
münevvir: nurlandıran
münezzeh: temiz, arınmış
münezzehiyet: temizlik, kusursuzluk, noksansızlık
münfail: etkilenen
münfasıl: ayrılmış
münfekk: ayrılan
münferid: tek, yalnız
münferiden: tek olarak
münfesih: bozulmuş, hükümsüz
münhal: boş, işsiz
münhani: eğri
münhaniye: eğri, çarpık
münharif: yoldan çıkmış, çarpık
münhasır: yalnız birinin olan, özel olarak ayrılan
münhasıran: yalnız birine özgü olmak üzere, özel olarak
münhasif: sönükleşen, parlaklığını yitirip görünmez hâle gelen
münhezim: bozguna uğramış
münib: pişman olup dönen
münîf: meşhur, yüce, büyük
Münîm: nimet veren, nimetlendiren, ALLAH 
Münîmane: nimet vererek
münîr: nurlandıran
münkabız: sıkıntılı, tutuk
münkad: inkıyad eden, uyan, boyun eğen
|