Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlıca Sözlük Lügat B Harfi
Osmanlıca Sözlük Lügat B Harfi
BÂ Arabçaya göre harfinin okunuşu Ebced hesabında iki sayısını ifade eder Mektup ve eski evraklarda Receb ayına işarettir
BÂ-İ CERRE Arabçada kendinden sonraki kelimeyi "esre" okutan bâ (Bismillâhi´deki gibi)
BÂ-İ KASEM Arabçada yemin maksadı ile kelime başına getirilen bâ $ "Billâhi" gibi * Farsçada: Bâ $ diye yazılırsa; ile, beraber, birlikte, sâhip mânalarına gelir Arapçadaki Zû gibidir
BA´ Kulaç * Erişme * Yetme * Kuvvet, kudret, beceriklilik * şeref, kerem * Vergili, verimli olma
BAAD Helâk olmak
BA-ANKİ Şu sûretle ki, o şartla ki
BAAS (Bak: Ba´s)
BA-ASAM Günahlarla
BÂB Kapı * Kısım * Mevzu * Fasıl Bölüm Parça Kitab * Hususi madde * Sığınacak yer * İş * Şekil * Tövbe
BÂB-I ÂLEM Âlemin kapısı Herkesin girip çıktığı yer
BÂB-I ÂLÎ Yüksek kapı * Tanzimattan önce sadrazam kapılarının, daha sonra da hükümet dairelerinin çoğunun içinde toplandığı bina * Mc: Osmanlı Hükümeti
BÂB-I ÂSAFÎ Tar: Sadrazam konağı
BÂB-I FETVA Eskiden şeyhülislamların oturduğu daire Fetvalar burada verilirdi
BÂB-I HÂNE f Hırsızların yeri * Fuhuşhane * Tembeller yurdu
BÂB-I HIFZ VE HAFÎZİYET Cenab-ı Hakk´ın herşeyi muhafaza edip varlığını devam ettirmesi bahsi
BÂB-I HİKMET Cenab-ı Hakk´ın herşeyi hikmetli ve maslahatlı yaratması bahsi
BÂB-I HÜKÜMET Hükümet dairesi, hükümet kapısı
BÂB-I HÜMAYUN Topkapı Sarayı´nın ilk kapısı
BÂB-I İHYA VE İMATE Öldürmek ve diriltmek bahsi ve mevzuu
BÂB-UL MENDEB Kızıldeniz´de Hint Denizi yakınlarında bulunan bir boğazın adı
BÂB-I SAADET Saadet kapısı * Sultanın sarayı * İstanbul şehri
BÂB-I SERASKERÎ Serasker kapısı Eski Milli Müdafaa Vekâleti Milli Savunma Bakanlığı Şimdiki İstanbul Üniversitesi´nin kapısı
BÂB-I ŞERÎF Konya´da bulunan Mevlana türbesinin kapısı
BÂB f Lâyık, uygun, münasib, elverişli * Hayır, uğur
BAB(A) f Evlat sahibi erkek Ata, ecdat * Gemi halatlarının bağlandığı yer * İnşaatta ağırlıkların bindirildiği direk * Mânevi rehber, şeyh * Bektaşi şeyhi * Hayırhah ve muhterem * Daha çok zencilerde olan bir hastalık cinsi Aile reisi babadır Babanın hayatta en büyük eseri, yetiştireceği hayırlı evlâttır Evlâdın yaptığı hayır ve sevap işleri, onu yetiştiren babanın amel defterine de geçer Her baba çocuğunu müslüman olarak yetiştirmekle görevlidir Evlâd da dine aykırı olmayan emirlerini saygı ile yerine getirmekle yükümlüdür İslâm ailesinde baba-evlat ilişkisi sadece bu dünya hayatıyla sınırlı değildir Ebedi âlemde de devam edeceği esasına göre olur
BABA-YI ÂLEM Hz Adem (A S )
BABA-YI ATİK Babaeski (Trakya´da bir şehir)
BABACAN Biraz kalender davranışlı, cana yakın
BABAYAN (Baba C ) f Tarikat babaları, şeyhleri Bektaşi şeyhleri
BABAYİĞİT Yetişmiş delikanlı, tam bedenî kuvvetini almış genç Cesur, yiğit
BA-BERAT Berat ile
BABET f Bent, fırka * Münasip bir şey Taalluk, münasebet, alâka, ilişki
BABEYN İki kapı * Mc: Dünya ve âhiret
BAB HARCI Mahkemelerde kadıların, naiblerin, mal ve mukataa kalemlerinde bulunan memurların aldıkları bir nevi harç
BÂBİL Asurlular devrinde Irak´ta kurulan şehirlerden biri Bağdat´ın aşağı tarafında bulunan ve büyücülüğünden dolayı, eski edebiyatımızda "Çeh-i Bâbil" olarak yer alan ve birçok dillerin meydana gelmesi bakımından da adı geçen "Bâbil Kulesi"nin bulunduğu ilkçağdan kalma bir şehir
BÂBİL KULESİ Tevrat´ın rivayetine göre Hz Nuh´un (A S ) oğulları tarafından gökyüzüne ulaşmak için yaptırılmış büyük bir kuledir Rabbimiz bu kulede çalışmakta olanların dillerini değiştirmiş ve birbirlerini anlamaz hale getirmiştir Bundan dolayı tamamlanamamış ve 72 dil burada meydana gelmiştir (Buna "tebelbül-i akvam" denir ) Müslümanlıkta, bu kuleyi Nemrud´un gökyüzüne yükselerek Allah´ın işlerine karışmak maksadıyla yaptırmış olduğu rivayet edilir Milâttan önce yaşamış olan eski Yunan tarihçisi Herodot, Bâbil´deki Baal Ma´bedinin gayet yüksek bir kule olduğunu seyahatinde görerek anlatmıştır ki; Bâbil ve Nemrut Kulesi denen şeyin bu olması ihtimali vardır (T L )
BABUR (Zahirüddin Muhammed) Hindistan´da büyük Müslüman Türk devletinin kurucusu ve Timur´un beşinci göbekten torunudur Fergana Emiri olan babası Ömer Şeyh´in ölümünden sonra tahta geçmiştir (1494)
BABUR-NAME f Bâbur Şah´ın Vekayi ismindeki meşhur hatıra kitabı
BABÜK Ahmak, sersem adam
BABZEN f Ağaçtan veya demirden yapılmış olan kebap şişi
BA´C Karına dürtmek, karın yarmak
BÂC f Vergi * Kudretli hükümdarın zayıf olan hükümdardan aldığı vergi * Eskiden halktan alınan öşür veya haraç ve gümrük vergisi * Renk * Çeşit
BÂC-I KIRTIL Hayvanlardan alınan vergi
BÂC-BÂN f Geçiş vergisi tahsildarı Bac toplayan memur
BACENG f Baca * Ufak pencere Tepe penceresi
BÂC-GİR f Vergi toplayan kimse Vergi toplama memuru
BÂC-GÜZAR f Vergi veren, haraç veren * Geçiş parasına tâbi
BÂD f Yel Rüzgâr Soluk Nefes
BÂD-I BERÎN Sabah rüzgârı * Lâtif hava
BÂD-I CEM Hz Süleyman Peygamberin hükmettiği yel, rüzgar
BÂD-I CENUBÎ Güney rüzgârı
BÂD-I HAZÂN Sonbahar rüzgârı
BÂD-I HEVÂ Hevâ ve heves Eğlence Bedava Boş
BÂD-I PÜRGÛ Devamlı sesler çıkaran, ıslık çalan rüzgar
BÂD-I SABÂ Baharda esen hafif ve hoş rüzgar, seher yeli
BÂD-I SEMÛM Çölde, sıcakta gündüz esen sıcak yel Sam yeli Zehirli rüzgâr
BÂD-I SUBH Sabah rüzgârı
BÂD-I ŞİMALÎ f Kuzey rüzgârı * Nefes, soluk * Ah sesi, ah çekme * Allah´ın inâyeti * Medih * Söz * Büyüklük taslama, kibirlilik * şarap
BÂD-I TECELLİ Tecelli rüzgârı * Kader
BÂDÎ Rüzgâra ait * Muvakkat Geçici
BÂD f "Olsun, ola, olaydı" mânasına gelir ve kelimelerin sonuna getirilir Meselâ: Aferin bâd $ : Aferin olsun Çok yaşa Afiyet bâd $ : Afiyet olsun
BA´D Zaman zarfıdır ve te´hir ifade eder * Helâk olmak mânâsına mastardır
BAD´ Kesmek Yarmak * Suya kanmak
BAD´A (C : Bida´) Et parçası
BA-DAD f Adaletli, âdil, sâdık, doğru
BADAM f Badem
BADAME f İpek kurdu * Zincir halkası * Et beni * Nazarlık * Süslü şey * Eski hırka
BADAŞ f Mükâfat
BAD-BAN f Yelken * Gemi sereni
BAD-BAZ f Yelpaze
BAD-BEDEST f Elinde avucunda birşey bulunmayan İflas etmiş
BAD-BER f Uçurtma * Daima kendini methettiği halde elinden bir iş gelmiyen kimse
BAD-BİZ f Yelpaze
BADD Az az akmak * Nazik deri
BAD-DAR f Mağrur, kibirli * Divane, deli * İri vücut, şişman * Hiç bir işle alâkası bulunmayan kişi
BA´DE Sonra
BÂDE f şarap, içki Kadeh (İçkinin her çeşiti haramdır, büyük günahtır İnsan sağlığına zararları ilmî bir gerçektir Aile, cemiyet hayatı ve ahlâk için de yıkıcıdır İçkiden ve içenlerden uzak durmak gerekir )
BÂDE-İ İKBAL İkbal şarabı Yüksek mevkide bulunmanın verdiği geçici neşe ve keyif
BA´DE BU´DİN Hayli zaman geçtikten sonra, neden sonra
BAD-EFRA(H) f Mücazât, ceza * Bir çeşit fırıldak
BA´DEHÂ, BA´DEHÛ Bundan sonra Ondan sonra
BA´DE HARAB-İL BASRA Basra harab olduktan sonra * Mc: İş işten geçtikten sonra
BA´DEHUM Onlardan sonra
BÂDEKEŞ İçki içen
BA´DEL EDA (Ba´de-l edâ) Yapıldıktan sonra
BA´DEL HARB (Ba´de-l harb) Muharebeden, harpten sonra
BA´DEL İFA (Ba´de-l ifâ) Yapıldıktan, ifâ edildikten sonra
BA´DEL MEVT (Ba´de-l mevt) Ölümden sonra
BA´DEL MİLAD (Ba´de-l milâd) Milâddan sonra Tarih başlangıcı kabul ettikleri seneden sonra
BA´DEL MUSÂLAHA (Ba´de-l musâlaha) Musâlahadan, barıştan sonra
BA´DEL MÜTÂLAA (Ba´de-l mütâlaa) Mütâlaa ettikten sonra, okuduktan sonra
BA´DEL YEVM (Ba´de-l yevm) Bugünden sonra
BA´DEMA (Minba´d, fimâba´d) Ondan sonra Bundan sonra Bundan böyle
BADEMCİK Tıb: Boğazın iki tarafında, badem biçimindeki bezler
BADEN Semiz, iri gövdeli kimse
BA´DETTEŞEKKÜL (Ba´de-t teşekkül) Teşekkül ettikten sonra, oluştuktan sonra
BA´DEZA (Ba´dezin) Bundan sonra
BA´DEZZEVAL (Ba´de-z zevâl) Zevalden sonra, sona erdikten sonra
BA´DEZZUHR (Ba´de-z zuhr) Öğleden sonra
BAD-GÂN f Bekçi, gözetici, gözeten * Hazinedar
BAD-GÂNE f Kafesli pencere
BAD-GERD f Kasırga
BAD-GÎR f Vantilatör * Baca * Semaver ve nargilenin başlığı
BAD-HERZE f Büyü, sihirbazlık * Letâfet, güzellik
BADİ´ Deniz içinde olan ada * Et * Deri
BADİ f Geçici * Havaya veya rüzgâra âit
BADİ Sebeb İllet Mûcib Vesile * Zâhir ve âşikâr olan * Halkeden Hâlık Yaratan
BADİA Derisini ve etini yarıp kanatmış olan, fakat kanı çıkmayıp akmayan baş yarası
BADİH (Bâdihe) Beklenmedik ziyaret * Erkek ziyaretçi * Birden bire gelen ilham * Ansızın, âniden
BADİLE (C : Bâdil) Koltukla meme arasında olan et
BADİN Şişman, bedeni büyük, iri vücutlu
BADİNC f Hindistan cevizi
BADİNCAN f Patlıcan
BADİR Hemen yapmak isteyen * Birdenbire vuku bulan * Dolunay * Büyümüş (çocuk) * Olgun (meyva)
BADİRE Birdenbire meydana gelen hâl Felâket Musibet * Kabahat * Birden, zahmetsizce söylenen söz * Kılıcın, namlunun veya her çeşit nebatın ucu * Zor geçit
BÂDİYE f Kır Ova * Sahrâ Çöl
BÂDİYET-ÜŞ-ŞAM Fırat ve Dicle nehirlerinin birleşip denize döküldükleri yerden, batıya doğru uzanan çöl
BADK Tükürmek
BAD-NÜMA f Rüzgârın esme istikametini gösteren âlet * Fırıldak
BAD-PA(Y) f Ayağı çabuk olan (at ve sâire)
BAD-PER f Kağıttan yapılmış olan uçurtma * Hodbin, kendini beğenen ve öven kimse * Kamçı topacı
BAD-PEYMA f Başıboş, boş gezen, âvâre, serseri
BAD-REFTAR f Rüzgâr gibi hızlı yürüyen Çabuk ve hızlı koşan, sür´atli
BAD-SENE f Kibirli, mağrur Büyüklük taslıyan * Kötü niyetli
BAD-SER f Mağrur, kibirli * Serkeş, isyânkar, âsi * Taassub ehli, mutaassıb
BAD-SEYR f Hızlı yürüyen, rüzgâr gibi koşan, ayağına çabuk
BAD-SÜVAR f Koşu atı, hızlı yürüyen at * Hızlı giden atlı
BAD-ZEHR f Panzehir
BAD-ZEN f Yelpâze
BÂF f Dokuyan, dokuyucu mânâsına gelir ve birleşik kelimeler yapılır Meselâ:
ZER-BÂF Sırma dokuyan
BAĞ f Büyük bahçe Bostan * Üzüm asmaları bulunan yer * Üzüm asması
BAGAJ Fr Yolcu eşyası * Yolcu eşyası koymaya mahsus yer, yolcu eşyası vagonu
BAGAL (C : Bigâl) Katır
BAGAL f Koltuk
BAGAN f Bahçeler Bostanlar
BAGAR Bir yakıcı hastalıktır ki devede vâki olur; suyu içip kanmaz ve sonunda ondan helâk olur
BAGARE Şiddetle yağan yağmur
BAGAT (Bağ C ) Bağlar, üzüm bağları
BAGAYA (Bagiyy C ) Fahişeler
BAGBAGA Evmek, acele
BAG-BAN f Bahçıvan, bağcı Bahçe bekçisi
BAG-BANÎ f Bahçıvanlık, bağcılık Bağ bekçiliği
BAG-ÇE f Bahçe
BAGDA´ şiddetli nefret, hiç sevmemek
BAĞDADÎ Bağdad şehrine mensub Bağdad ahalisinden olan Bağdadlı * Dar, ensiz tahta pervazlarından yapılmış ve üstü sıvanmış bölme veya tavan
BAGEL f Ilık su Sıcak ve soğuk olmayan, harareti ikisinin arasındaki bir ısıda olan su
BAGGAL (Bagl dan) Katırcı
BAGİ İsteyen * Zâlim * İsyan etmiş Asi Yoldan sapmış * Fık: İmâm-ı Adile âsi olan
BAGİLİK Serkeşlik, âsilik
BAĞİSTAN f Bağlık ve bahçelik yer
BAGİYANE f Allah´a isyan edenlere ve âsilere yakışır surette * Zâlimlere yakışır şekilde
BAGİYY (C : Begâyâ) Haddini tecavüz eden * Zina edici, zâni
BAGİZ Adavet olunmuş, düşmanlık yapılmış
BAGİZ (Bugz dan) Herkese nefret eden, buğzeden Hiç kimseyi sevmeyen Tiksinen
BAGL Katır, ester
BAGLE Dişi katır
BAGSA´ Tüyü siyahlı beyazlı olan ve yer yer de benler bulunan koyun
BAGŞE (C : Buguş) Çisenti yağmurdan biraz fazlaca olan yağmur
BAGT Ansızlık Ansızdan gafil iken gelmek
BAGTETEN Ansızın Füc´eten Birdenbire Apansız
BAG-VAN f Bahçıvan, bağcı
BAGY Azgınlık Zulüm, İsyan * İstemek, talep etmek * Haddini tecâvüz etmek * Yaranın şişmesi * (Yağmur) şiddetle yağmak
BAGZA şiddetli nefret, hiç sevmeme
BAG-ZAR f Bağlık yer, bağ, bostan
BAH şehvet
BAH´ Helâk etme
BÂHA Ev ortası
BÂHÂ Suyun derin yeri * Açık meydanlık Alan * Bir evin çevresindeki kapalı avlu veya bahçe
BAHÂ f Kıymet Değer Bedel Pahâ
BAHÂ Güzellik Zariflik * Zinet * İzzet * Bir şeye alışıp ünsiyet etmek
BÂ-HABER Haberi olan, haberli * Zeki, akıllı * İhtiyatlı, tedbirli
BÂ-HABERAN (Bâ-haber C ) Haberliler, haberi olanlar Akıllı, zeki, ihtiyatlı kimseler
BAHA-DAR f Pahalı değerli, kıymetli
BAHADIR f Kahraman Cesur Yiğit Dilâver
BAHADIRANE f Yiğitçesine, kahramana yakışır surette
BAHADIRÎ f Yiğitlik, bahadırlık, kahramanlık
BAHAİM (Bak: Bahayim)
BAHAK Göz patlama veya patlatma
BAHAL Malını kimseye vermeyip saklamak
BAHANDAT Gövdeli, besili kadın
BAHANE f Vesile Sebeb * Yalandan özür * Kusur Noksan * Garaz
BAHANE-CÛ f Bahane arayan, fırsat kollayan
BAHAR Güzellik * Güzel * Papatya * Ölçek * Put, sanem * Atılmış pamuk * Tarçın, karanfil ve karabiber gibi güzel kokulu ve ısıtıcı tohumlar ki, bazı yiyecek ve içeceklere de karıştırılır * Sığır gözü * İyi kokulu bir sarı çiçek
BAHAR f Kış ile yaz arasındaki mevsim İlk bahar Rebi´
BAHAR-I HAYAT Hayatın baharı olan gençlik çağı
BAHAR-I ÖMR Ömrün baharı, gençlik
BAHAR Ağız kokusu
BAHARAT Karanfil, tarçın, karabiber gibi sert kokulu şeyler
BAHARET Üstünlük, seçkinlik
BAHARET Galip olmak
BAHARÎ İlkbahara âit İlkbaharla ilgili
BAHARİSTAN f İlkbaharın hüküm sürdüğü zaman * Yeşil ve çiçekli yer * Molla Câmi´nin eseri
BAHARİYYE Edb: Birini övmek için yazılan ve bahar tasviriyle başlayan kaside * Tar : Yeniçeri ağasından itibaren padişah tarafından Yeniçeri kâtibiyle ocak ağalarına verilen baharlık
BAHAS Deve tırnağı * Ayak eti * Parmak diplerinin ayak tarafındaki etleri * Gözün üstünde veya altında beliren yumruca et
BAHATİR (Bühter C ) Kısa boylu kadınlar, bodur kimseler
BAHAYİM (Behaim) (Behime C ) Suriye´de bir sıradağ ismi * Canavarlar * Dört ayaklı hayvanlar
BAHBAH Şâdlık, şenlik
BAHBAH "İyi iyi" demek
BAHBAHA Boğazdan boğuk ses çıkartmak
BAHBAHA Devenin kükreyip ses çıkarması * Çıtırdama Mışıldama * Deve çağırmak
BAHDELE İşte çabukluk gösterme * Eğilme, kırılma (Kürek kemiği için)
BAHE f Kaplumbağa
BAHEK f İşkence, eziyet
BA-HEM f Birlikte Beraber (Arabçadaki "Maa" mânasına)
BAHH Ses kesilmek, boğaz kısılmak
BAHHA´ Sesi kesilmiş olan kadın (Müz: Ebahh)
BAHHAL (Buhl dan) Çok bahil, çok tamahkâr, pek cimri Çok alçak adam
BAHHAR (Bahr den) Gemici, denizci
BAHHAS (Bahs den) Çok bahseden, bahsetmeyi seven
BAHÎ şehvete dâir şehvetle ilgili
BAHİCE Ses, savt, sadâ
BAHİK Tek gözü kör olan adam
BAHİKA Görmiyen, kör (göz)
BAHÎL Hasis Cimri Tamahkâr Hayırlı işlere malını (varsa bile) harcamayan
BAHÎLÂN f Bahiller, cimriler, tamâhkârlar
BAHİL Avâre, başıboş, serseri * Yularsız deve Deyneği olmayan çoban
BAHİLE Arap kabilelerinden birinin ismi * Dul kadın
BÂHİR Yalancı Ahmak, serseri adam * Kırmızı kan
BAHİR (Bak: Bahr)
BÂHİR Aşikâr Açık Belirli Apaçık * Güzel * Meşhur, namdar * Galip
BAHÎRA Süryâni rahiblerindendir Zamanın ilim ve fenlerine vâkıf ve bilhassa hey´et ve nücumda ihtisas sahibiydi Bu sebepten rahiblerin câhilleri kendisinden hoşlanmazlardı Hazret-i İsâ´nın ulûhiyetini ve Hz Meryem´in ümmullah olduğunu inkâr ve ilân ettiğinden, bulunduğu manastırın reisi tarafından kovulmuş ve Şam yolu üzerinde Busra civârında bir manastır edinmişti İbn-i Hişam´ın siretinde İbn-i İshak´tan rivâyet olunarak: "Bahîra, kilise âleminde büyükten büyüğe intikal edip gelen bir kitaba malik bulunuyordu Resül-i Ekremin bütün ahvâl ve evsafı bu kitabda yazılıydı " deniliyor ki, bu kitab "El-Enbâ" ünvânıyla bıraktığı rivâyet olunan bir kitab olacaktır Kitabın başlıca bahisleri, yakında Arabistanda bir Nebi-i Zişân çıkacağı, tevhid itikadına dâvet edeceği ve putlara ibâdetten nehyedeceği mevzuu etrafında toplanıyordu (Meşhur Bahîra-yı Rahib´in meşhur kıssasıdır ki: Nübüvvetten evvel, Resül-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, amcası Ebu Tâlib ve bir kısım Kureyşî ile beraber, Şam tarafına ticarete gidiyorlar Bahira-yı Râhib´in Kilisesi civarına geldikleri vakit oturdular İnsanlar ile ihtilât etmiyen münzevi Bahira-yı Râhib birden çıka geldi Kafile içinde Muhammed-ül Emin´i (A S M ) gördü Kafileye dedi: "Şu Seyyid-ül-Alemîndir ve Peygamber olacaktır " Kureyşîler dediler: "Neden biliyorsun " Mübarek Râhib dedi ki: Siz gelirken baktım ki, havada üstünüzde bir parça bulut vardı Siz otururken, şu Muhammed-ül-Emin (A S M ) tarafına bulut meyletti, gölge yaptı Hem görüyordum ki: Taş, ağaç ona secde eder gibi bir vaziyet gördüm Bu ise, nebilere yapılır M )
BÂHİRE Dikenli ağaç * Çok koşan cins bir deve
BÂHİRE Vapur Gemi
BAHİRE Kulağı kesik deve
BÂ-HİRED f Akıllı, zeki
BÂHİS Anlatan Bahseden Araştıran Araştırıcı * Bir şeye dâir bilgileri içine alan Bir mes´eleye dair beyanatı ihtiva eden
BAHİT Baht ve ikbalden vasıftır Tâlii yaver olan adama denir (Kamus´tan)
BÂHİZ Güçsüz, âciz Meşakkatli
BÂHİZA Musibet Belâ
BAHKA´ Gözü çıkmış
BAHL Cimrilik
BAHR (C : Bihâr - Ebhâr - Ebhur - Buhur) Deniz * Âlim Çok bilen * Büyük göl veya nehir * Yarmak, yırtmak * Çok yürüyen at * İyi kimse * Deve hastalığı * Aruzda aslî bir vezinle ondan tevellüd eden vezinler mecmuası Bunlardan Arap nazmı haricinde kullanılan bahirler şunlardır:1- Hezec (Neş´eyle şarkı söyleme):a) Mefâîlün, mefâîlün, mefâîlün, mefâîlün b) Mefâîlün, mefâîlün, feûlün c) Mefâîlün, feûlün, mefâîlün, feûlün d) Mef´ûlü, mefâîlün, mef´ûlü, mefâîlün e) Mef´ûlü, mefâîlü, mefâîlü, feûlün g) Mef´ûlü, mefâîlü, feûlün 2- Recez (Titrek):a) Müstef´ilün, müstef´ilün, müstef´ilün, müstef´ilün b) Müfte´ilün, müfte´ilün, müfte´ilün, müfte´ilün c) Müfte´ilün mefâilün, müfte´ilün, mefâilün d) Müfte´ilün, müfte´ilün, fâilün e) Müstef´ilâtün, müstef´ilâtün f) Mefâilün, mefâilün, mefâilün, mefâilün 3- Remel (Koşan):a) Fâilâtün, fâilâtün, fâilâtün, fâilün b) Fâilâtün, fâilâtün, fâilün c) Fâilâtün (feilâtün) feilâtün, feilâtün, feilün (fa´lün) d) Fâilâtün (feilâtün), feilâtün, feilün (fa´lün) 4- Münserih (Akıcı):a) Müfte´ilün, fâilün, müfte´ilün, fâilün b) Müstef´ilün, feûlün, müstef´ilün, feûlün 5- Muzari´ (Benziyen):a) Mef´ûlü, fâilâtü, mefâîlü, fâilün b) Mef´ûlü, fâilâtün, mef´ûlü, fâilâtün 6- Müctes (Kopmuş): a) Mefâilün, feilâtün, mefâilün, feilâtün b) Mefâilün, feilâtün, mefâilün, feilün (fa´lün) 7- Seri´ (Çabuk):a) Müfte´ilün, müfte´ilün, fâilün 8- Hafif:a) Fâilâtün (feilâtün), mefâilün, feilün (fa´lün)9- Mütekarib (Yakın):a) Feûlün, feûlün, feûlün, feûlün b) Feûlün, feûlün, feûlün, feûl 10 - Kâmil:a) Mütefâilün, mütefâilün, mütefâilün, mütefâilün b) Mütefâilün, feûlün, mütefâilün, feûlün
BAHR-İ AHDAR Hint Okyanusu
BAHR-İ AHMER Kızıl deniz, Şap Denizi
BAHR-İ BÎKERÂN Hudutsuz, sınırsız deniz
BAHR-İ BÎPAYAN Çok büyük sonsuz deniz
BAHR-İ EBYAZ "Beyaz Deniz" İskandinavya Yarımadasının doğusunda Kanin Yarımadasına kadar olan deniz
BAHR-İ HAZER Hazer Denizi
BAHR-İ LÛT Filistinde seviyesi denizden aşağıda olan şaplı bir göl
BAHR-İ MUHİT-İ ATLASÎ (Bahr-ı Muhit-i Garbî) Atlas Okyanusu
BAHR-İ MUHİT-İ HAVAÎ Yıldızların, seyyarelerin içinde dolaştığı feza Büyük feza denizi
BAHR-İ MUHİT-İ HİNDÎ (Bahr-i Muhit-i Şarkî) Hindistan Yarımadasının doğusunda kalan deniz
BAHR-İ MUHİT-İ KEBİR (Bahr-i Muhit-i Mutedil) Büyük Okyanus Pasifik Okyanusu
BAHR-İ MUHİT-İ ŞİMALÎ İskandinavya Yarımadasının batısından İngiliz Adalarına kadar uzanan deniz
BAHR-İ MUTAVASSIT Akdeniz
BAHR-İ MÜNCEMİD-İ CENUBÎ Güney kutbunu çeviren deniz Güney Buz Denizi
BAHR-İ MÜNCEMİD-İ ŞİMALÎ Kuzey kutbunu çeviren deniz Kuzey Buz Denizi
BAHR-İ RECEZ (Bak: Bahr)
BAHR-İ RUM (Bahr-i Sefid) Akdeniz
BAHR-İ SİYAH Karadeniz
BAHR-İ SÜKÛN (Lût Denizi) Sularının kesif ve dalgasızlığından dolayı bu isim verilmiştir
BAHR-İ UMMAN Arabistan ve İran´ın güneyinde kalan deniz
BAHRE Arz, belde
BAHREN Denizden Deniz yolu ile
BAHREYN İki deniz (Basra Körfezi ile Hind Denizi veya Karadenizle Akdeniz Yahut da Akdenizle Hind Denizi) * Basra Körfezi´nde bulunan bir devlettir 1971 yılında İngilterenin körfezden çekilmesi üzerine istiklâliyetini ilân etmiştir Bahreyn, Manama ve Muharrak Adalarından müteşekkildir Halkı, Arap ve Acemlerdir (Yüzolçümü 662 km2, nüfusu 1972´de 216 078) * İki büyük esas ve temel şey
BAHRÎ Denize âit, denize mensup, denizle alâkalı
BAHRİYE Donanma ile ilgili işler Devletin donanma ve deniz askerleri
BAHRİYYUN Gemiciler ve kaptanlar gibi deniz işlerini bilen kimseler
BAHS Kazmak * Ayırmak * Saçmak * Birşey hakkında etrafiyle söz söyleyip hakikatı araştırma Konuşulan şey * Teftiş * Söz münazarası, muaraza, mübahese * Bir mevzû hakkında tafsilât, açıklama * İddialaşma
BAHS Noksanlık Azlık Nâkıs Az * Akarsu ile sulanmayıp yağmur suyu ile mahsül alınabilen tarla * Zulüm İşkence * Uzaklık * Gümrük almak * Göz çıkarmak
BAHSAN f Bozuk, soluk * Salına salına yürüyen * Kıyafeti bozuk, pejmürde
BAHSERE Dağıtma * Gizli bir şeyi aşikâr yapma, meydana çıkarma * Kesilerek tane tane olma
BAHSET f Uykuda ağırlık basma * Uyurken olan horultu
BAHSÎ (Bahs den) Bahisle ilgili, bahse ait
BAHŞ f Bağış Verme İhsan
BAHŞ-I KALENDERÎ Cömertçe ihsan yapma, dağıtma
BAHŞAYENDE f Bağışlayıcı, afvedici
BAHŞAYİŞ f Bağışlayış İhsan İhsan etmek Afv Atiyye
BAHŞENDE f Bağışlayan, ihsan eden Afveden
BAHŞİŞ f Lütfedip verilen para Fazladan, iyilik olsun diye verilen İhsan Hediye, mükâfat
BAHŞÛDE f Bağışlanmış, verilmiş * Afvedilmiş
BAHT Öz Hâlis Saf Sade
BAHT f Kader Tâli Uğur Alın yazısı Kısmet İkbal * Saadet Lezzet
BAHT-I BÎDÂD Kötü şans, insafsız tâlih
BAHTAK f Evvelce savaşlarda başa giyilen demirden yapılmış başlık Miğfer
BAHT-AVER f Talihli, şanslı, bahtlı
BAHTE Semiz, besili koyun * Burulmuş üç yaşında koç
BAHTEK f Uykuda iken ağırlık basma * Fena tâlih, küçük şans
BAHTERÎ Salına salına yürüyen, yürüyüşü güzel olan adam * Mağrur, kibirli Kendini beğenmiş
BAHTİYAR f Bahtlı, talihli, mes´ud, mutlu, şanslı (Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın Âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin Kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin Selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin M )(Bahtiyar odur ki: Kevser-i Kur´anîden süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için bir buz parçası nev´indeki şahsiyetini ve enaniyetini o havuz içine atıp eritendir L )
BAHTİYARANE f Bahtiyarcasına, mutlucasına, mesut olana yakışacak şekilde
BAHTİYARÎ f Bahtiyarlık, saadetlilik, mutluluk * İran´da bulunan şöhretli bir kavim
BAHUR Çok sıcak Çok sıcaklık
BAHÛR Sıcakta yerden yükselen buhar * Tütsü Yakılarak güzel kokular elde edilen ot ve sâir şey
BAHÛRDÂN f İçinde tütsü yakılan kap
BAHUSUS Hususiyle En çok Hele
BAHUZÛR Huzur ile Huzuru ile
BAHV Hurmanın yaş olanı
BAHYE f Dikiş, teyel
BAHYE-ZEN f Terzi, dikiş diken, dikişçi
BAHZ Sıkıntılı olma, can sıkma * Yük ağır gelip hayvanı çökertme * Bir adamı çenesinden, sakalından tutup çekme
BAHZEC Yaban sığırının buzağısı
BAİD (Bu´d dan) Uzak Irak * Umulmadık
BAİD-ÜL İHTİMÂL İhtimalden uzak
BAİKA (C : Bevâik) Belâ, felâket, musibet
BAİM Heykel, put, sanem * Bön adam, câhil kimse
BAİN Dibi geniş olan bostan kuyusu Geniş dipli kuyu (Bak: Bâyin)
BAİR Erkek deve
BAİR Şaşkın, şaşırmış Perişan durumlu
BAİRE Sürülmemiş, ekilmemiş, sert toprak
BAİS Fakir * Şiddet ve zahmete uğramış kimse
BAİS (Ba´s dan) Gönderen Sebeb olan İcab ettiren * Yeniden yaratan Ölüleri tekrar dirilten * Peygamber gönderen (Allah C C )
BAİS-İ MESERRET Sevinmeye sebep olan, sevinç sebebi
BAİS-İ SÜR´AT Hızlı gitmesine, sür´atli olmasına sebeb olan
BAJ f Haraç Gümrük parası
BAJ-BÂN f Haraççı, gümrükçü
BA-JURNAL Zabıt varakası ile
BÂK f Korku, havf, çekinme, sakınma
BAK´ Geniş olmak, büyük olmak
BÂKA Tutam, demet, deste * Tere ve sebzevat destesi
BAK´Â Siyah beyaz alacalı koyun * Belde ismi * Ucuzluk ve biraz kıtlık olan yıl
BAKALORYA Fr Lise tahsilinden sonra imtihan neticesi kazanılan olgunluk Olgunluk imtihanı ve diploması
BAKAN (Bak: Nâzır)
BAKAR (C : Bukur-Bikar) Öküz Dana Sığır (Bakr, yarmak demek olduğundan, bu hayvan dahi toprağı sürüp yarmak için kullanılması itibariyle bu isim verilmiştir E T )
BAKARA İnek Dişi sığır
BAKARA SÛRESİ Kur´an-ı Kerim´in 2 Sûresi olup Medine-i Münevvere´de nâzil olmuştur (Bu sûre, Mûsâ Aleyhisselâm´ın risâleti ile o milletin seciyelerine girmiş olan bakarperestlik mefküresini kesip öldürdüğünü, bir bakarın zebhi ile anlatır ve şu cüz´i hadise ile beşerin dünyevî menfaatlarına en çok vesile olan şeylere perestiş etmesi gibi, gaflet ve dalâletin köklerini kesecek bir külli düsturu, her vakit hem herkese gayet lüzumlu bir ders-i hikmet olarak ulvi bir icaz ile beyan eder Asrımızda hâlâ ineğe tapanların mevcudiyyeti ve bu sureye El-Bakara isminin verilmesi ne kadar mânidâr olduğunu akıl sahiplerine bildirir, ihtar eder  )
BAKAR-PEREST f Öküzü mâbut yapan Öküz ve emsalini put yapıp ona ibâdet eden sapkınlar Ehl-i dalâlet
BAKAYA Artıklar, fazlalıklar * Ask: Son yoklamaları yapıldıktan sonra istenildiklerinde gelmeyen veya gelip de kıtalarına varmadan savuşanlar (Bakayadan sayılmak suçtur )
BAKBAK Çok söyleyici Çok konuşan
BAKBAKA Desti ve bardaktan çıkan ses
BAKIA Dert, belâ, musibet
BAKIL Sakalı belirmiş kişi
BAKIR Çobanları ile beraber olan sığır sürüsü * Geniş * Aslan * Göz damarı * Hz Hüseyn´in (R A ) torunu İmâm-ı Bâkır´ın bir lâkabı
BÂKİ Ebedî, dâimî Sonu gelmez Ölmez * Sonsuz * Cenab-ı Hak * Artan Geri kalan * Bundan başka (Madem beka, Bâki-i Zülcelâl´e mahsustur ve mâdem Bâki´nin esması bâkiyedir ve mâdem Bâki´nin âyineleri Bâki´nin rengini, hükmünü alır ve bir nevi bekaya mazhar olur L )
BÂKÎ Ağlayan
BÂKİ´ Geniş, vâsi
BAKδ (C : Buk´ân) Medine şehrinde bir makbere yeri
BÂKİR Tâze El sürülmemiş Bozulmamış * Erken
BAKÎR Yensiz gömlek * Sığır sürüsü * Karnı yavrusundan dolayı yarılan deve
BÂKİRE Kız Kızlığı izale edilmemiş * El sürülmemiş
BÂKİYÂNE f Ağlayarak
BÂKİYÂNE f Bâki olana yakışır surette Ebediyyete yakışır şekilde Sonsuzca
BÂKİYÂT Bakiler Devam edenler Geri kalanlar
BÂKİYÂT-I SÂLİHÂT İnd-i İlahîde ecr-i sâliha Bâki olan sâlih ameller * Elhamdülillah, Sübhanallah ve Allahuekber gibi kudsî kelâmlar
BAKİYYE Artık Geri kalan Artan
BAKİYYE-İ ÂSÂR Eserlere âit geri kalan izler Eserlerin geri kalanı
BAKİYYET-ÜS-SÜYÛF Kılıçtan kurtulan kimseler * Mc: Arta kalan kişiler
BAKKA Sivrisinek * Tahtabiti
BAKKAL Sebzevât satıcı
BAKKAR Sığır çobanı, sığırtmaç
BAKL (C : Bükûl) Tere ve sebzevatın her birisi * Sakal bitmek ve diş çıkmak mânâsına mastardır
BAKLA´ Bakla * şahtere dedikleri ota " baklat-ül melik" derler * Semizotu denilen bitki
BAKR Açmak * Genişletmek
BAKTERİ Fr Basit, çekirdeksiz, bölünerek çoğalan tek hücreli canlılara verilen addır Çeşitli şekilleri vardır: Kürevî (coccus), çubuk şeklinde (basil), virgül şeklinde (vibriyon), burmalı (spiril) Bakteriler ya tek tek, ya da birkaçı bir arada bulunmalarına göre de ayrı adları vardır Havanın oksijeni ile yaşayabilenleri olduğu gibi havasız yaşayanları da vardır Faydalı enzimler çıkaranlar olduğu gibi, boya maddeleri, gaz ve toksin (zehir) çıkaranları da vardır
BAKTERİ TEDAVİSİ Bazı hastalıkların tedavisinde ölü veya canlı bakterilerin kullanılması ile yapılan tedavi
BAKTERİYOLOJİ yun Bakterilerin ve umumiyetle mikropların biçimlerini, hususiyetlerini inceleyen bilim
BAKÛRE Sığır sürüsü * Budala Fayda ile zararı birbirinden ayırt edemeyen
BAKÛRE Turfanda yemiş * Evvel yetişen
BAKVA Bâkilik, ebedilik, sonsuzluk
BAKY Bakmak, nazar * Muntazır olup yol gözlemek
BA´L (C : Buûl) Cahiliyet devrine mahsus bir put Güneş Tanrısı * Karıkocadan herbiri * Yılda bir kez yağmur yağan yüksek yer * Hayret * Zaaf, zayıflık
BÂL f Kanat * Kol, pazu * Kol, cenah * Üst, yukarı * Boybos, endam
BÂLÂ f Yüksek Yukarı Yüce Yüksek kat
BÂLÂ-YI BÜLEND Uzun boy
BÂLÂ-BÜLEND f Uzun boylu
BÂLÂDEST f Galip, eli üstün
BÂLÂDESTÎ f El üstünlüğü, galibiyet * Zulüm
BÂLÂHÂN f Birşeyi ifrat derecede yüksek gösteren
BÂLÂHÂNE f Çatı, evin en üst tarafı Tavan arası
BÂLÂHÂNÎ f Bir şeyi aşırı derecede yüksek gösterme, abartma, şişirme
BÂLÂHİMMET f Himmeti fazla olan kimse
BÂLÂKAMET f Yüksek boy * Yüksek şeref
BALAM Sığır
BALANİŞİN f Üstte, yukarıda oturan
BALAPERVAZ Yüksekten uçan * Kendini olduğundan yüksek makamda gösterip gururlanan
BALAPERVAZANE Yüksekten uçar gibi * Çok yüksek rütbelilere yakışır şekilde
BALAPÛŞ f Palto, pardesü, manto gibi üste giyilen eşya
BALAREV f Yüksekten giden
BALAST ing Demir yollarında traverslerin altına; şoselerde ise düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş parçaları
BALATER f Pek yüksek, daha yüksek
BA´LE Erkeğin karısı, zevce
BALGAM Solunum yolları tarafından salgılanan ve ağızdan dışarı atılan sümük, irin ve kan karışımı maddedir * Eskiden bedende bulunduğu sanılan dört unsurdan biri (Bak: Ahlât)
BALGAM-I CİSSÎ Beyaz ve yoğun balgam
BAL-GÜŞÂ f Kanat açan, uçan
BALIKHANE KAPISI Topkapı Sarayı´nın Marmara kıyısındadır Padişahlarca cezandırılan vezirler burada idam edilir, sürgün edileceklerse buradan gemilere bindirilirlerdi
BALİ Eski, köhne
BALİDE f Gelişmiş, uzamış, büyümüş
BÂLİĞ (Bâliğa) Yetişmiş Olgun yaşına gelmiş Aklı kemal bulmuş, erişmiş, varmış
BÂLİĞ f Boynuzdan yapılan kadeh
BÂLİGA Koyun ve keçi ayağı
BALİMEZ 16 ve 17 yy larda Osmanlılar tarafından kara ve deniz savaşlarında kullanılan uzun menzilli top (Bak: Balyemez)
BALİN f Yastık Koltuk İskemle yerine kullanılan yuvarlak yastık
BALİNA Denizde yaşıyan ve yaklaşık olarak 20 ilâ 35 metre kadar uzunlukta olan memeli hayvan
BALİN-PEREST Hizmetçi, hâdim, hademe * Tenbel, uykucu
BALİSTİK yun Merminin ateşlendikten sonra hedefe varıncaya kadar uğradığı te´sirleri tedkik edip inceleyen ilim dalı
BALİŞ f Yastık * Altın * Nakit
BALİYE Zayıf ve çürümüş olan şey
BALKAN Doğu Avrupada batıdan doğuya uzanan dağ sırası
BALKANLAR (Balkan Yarımadası) Yugoslavya´nın büyük kısmı ile Arnavutluk, Bulgaristan, Yunanistan ve Trakya´yı içine alan yarımada
BALKAR Kafkasya Türkleri´nin Kıpçak kolundan olan bir boy
BALON Fr Hava veya hafif gazlarla doldurulan küre Bugünkü uçaklar balonculuğun geliştirilmesiyle elde edilmiştir Zeplin adı verilen güdümlü balonlar hava ulaşımında ve savaşta kullanılmıştır
BALOTAJ Fr Bir seçimde herhangi bir adayın, oyların ekseriyetini alamaması hali
BAL-ŞİKESTE f Kanadı kırık
BÂLÛ f Ana baba bir olan kardeş * Siğil, sivilce
BÂLÛAT Su dökecek çukur * Lağım kuyusu
BALÛDE f Boy atmış, büyümüş
BALVANE f Dağ kırlangıcı * Darı kuşu
BALYEMEZ Osmanlıların bir zamanlar kullandıkları uzun menzilli toplar
BALYOZ Fr Vaktiyle Avrupa devletlerinin büyükelçi ve büyük konsoloslarıyla, general ve amiral gibi kişilerine verilen bir ünvandır * (Yunancadan) Kazık çakmak, büyük taşları kırmak için kullanılan uzun saplı, iri ve ağır çekiç
BALZEN f Kanat vuran Uçan
BAM Dam * Çatı * Kubbe * Kemer * Sakf * Sabah vakti * Telli sazlarda en kalın tel
BAM-I BÜLEND Yüksek çatı * Gökyüzü, sema
BAM-I ÇEŞM Gözkapağı
BAMDAD(AN) f Sabah, sabahleyin, seher vakti Tan yeri
BAMDADÎ f Seher vakti, erken
BAME f Sakalı gür olan * Sık, uzun ve kaba olan sakal
BAM-GAH f Seher vakti * Seher vaktinde
BAN Dam, çatı * Sorgun ağacı Bey söğüdü * yun Sevgilinin boyu Farsçada kelime sonuna gelerek, Türkçedeki "ci, cu" ekleri yerini tutan mânâda kullanılır Meselâ: Bağban: Bağcı
BANBU (Malezya dilinden) Sıcak ve yağışlı bölgelerde yaşıyan bir bitki cinsi Buğday ailesinden olup ikiyüzden fazla çeşiti vardır
BANDIRA İtl Geminin hangi devlete ait olduğnu gösteren bayrak
BANDO Askeri mızıka takımı
BANEVA f Zengin, mal, mülk sahibi * Meşhur, şöhret bulmuş, ünlü, namdar
BANG f Ses, sadâ, haykırma, bir ağızdan alkış
BANG-İ NEMAZ f Ezan
BANİ Kurucu Yapan Yapıcı Yaptırıcı Binâ eden
BANKA İtl Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlerini gören ticari kuruluş Faiz dinimizde günahtır Bankalar dar gelirlilerin paralarını faiz karşılığı toplar, zenginlere daha yüksek faizle verir Bunlar dar gelirlilerin tasarruf ettikleri paralarla bir iş yeri açar, bir mal üretir ve bu malın fiatına, ödedikleri faizi de ekliyerek paranın asıl sahibine satarlar Böylece bankada faiz karşılığı para yatıran dar gelirliler, kendi paralarıyla üretilen bu malları satın almakla kendi aldıkları faizden daha fazlasını yani zenginin bankaya ödediği faizi ödemiş olurlar Hem bankacıyı, hem banka ile iş yapan ticaret erbabını kendi paralarıyla çalışmadan zengin etmiş, fiatlarını yükseltmesine ve dar gelirlilerin zulme uğramasına âlet olmuş olurlar İslâma uygun olan; iş ortaklığıdır İş adamı paralarını kullandığı insanları, paraları ölçüsünde işine ortak yapmalı, kârını da zararını da buna göre bölüşmelidir Böyle olursa hem fiatlar yükselmez, hem de bir kısım insanlar zenginleşirken, diğerleri fakirleşmez
BANKER Fr Çok zengin kimse Büyük sarraf
BANKET Bir otomobili uçtan uca kaplayan ve tek parçadan ibaret olan oturacak yer * Karayollarında asfaltın her iki yanındaki balastlı kısım
BANKINOT (Banknot) ing Kâğıt para
BANKİZ Kutub bölgelerinde deniz suyunun donmasıyla meydana gelen buzların tamamı Bunlar ençok Kuzey Buz Denizinde görülürler
BANLİYÖ Fr Bir şehrin yakın çevresinde bulunan mahalle ve yerleşme yerleri
BANT (Band) Fr Ensiz, uzun zarf
BÂNÛ f Kadın, hatun, hanım * Gelin * Gülsuyu gibi şeylerin şişeleri
BÂNÛ-Yİ MISIR Zeliha
BANÛC f Salıncak
BANYOL Bu kelime; zindan, hapishâne mânâlarında kullanılırdı Buraya katiller, hırsızlar ve beylik esirlerin satışa yaramıyanları konurdu
|