Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat B Harfi

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat B Harfi



B Harfi

BÂ-POSTA Posta ederek, posta ile
BÂR f Ek olup "saçan, yağdıran, döken, ışık veren" gibi mânâda kelimeler teşkil edilir Meselâ: Ateşbâr : Ateş saçan Ateş yağdıran
BÂR f Yük Zahmet Eziyet Sıkıntı * Def´a Kerre * Yemiş, meyve * Sebeb-i masraf ve ıztırab olan şey Kale duvarı * İzin
BÂR-I DİL Gönül yükü, elem, keder, gam, hüzün
BÂR-I GİRÂN Ağır yük
BÂR-I MİHNET Eziyet * Elem yükü
BÂR-I SAKİL Ağır yük
BARAJ Fr Bir akarsuyun akışına mâni olmak için yapılan set
BARAKA İtl Temelsiz küçük yapı
BARAKLİT (Bak: Faraklit)
BÂRÂN f Yağmur Rahmet
BÂRÂNÎ f Çivit mavisi renginde, Osmanlılar zamanında Selânik´te dokunan bir cins çuha Yeniçeri ve Acemi oğlanlarına aralık ve ocak (erbain) aylarında verilen yağmurluk bârâniden yapılırdı Yağmurluk, yağmurdan muhafaza eden şey * Yağmurla ilgili
BÂRÂN-RİZ f Yağmur saçan, yağmur döken
BARAS Tedavi edilmesi mümkün olmayan ve vücutta beyaz lekeler meydana getiren bir hastalık
BARBAKAN Fr Emniyetle ateş etmek için sur duvarlarında açılan dar mazgal deliği Kale kapılarının savunması için yapılan tahkimat
BARBAR Lât Eski Yunan, Roma ve daha sonra Hristiyanlara göre kendi kavimleri dışında kalan herkes * Vahşi, ilkel
BARBARLIK Medeniyetsizlik, vahşilik
BARBAROS Hayreddin Paşa: (Mi: 1466-1546) Tarihin en büyük Denizcisi Hayreddin Paşa, kardeşleri ile İslâm âlemini birleştirmek, tek bir bayrak altında muhteşem imparatorluğumuzun himayesinde toplamak için çalıştı Sonunda müstakil devleti ile, Osmanlı Devletine iltihak etti Kaptan-ı Derya olarak Akdenizi bir göl halinde devlete kazandırdı Preveze´de, Haçlı donanmasını perişan etti Dinin hayırlı evlâdı Hayreddin Paşa bir korsan değil, din yolunda muharebe eden mücâhid gazi idi Beşiktaş´taki evinde vefat etti ve oradaki türbesine defnedildi
BAR-BER f Hamal, yük taşıyan kimse
BAR-BERDAR f Sabırlı, tahammüllü * Yük kaldıran * Hamal
BARBUT ALTINI Tanzimattan önce Osmanlılarda kullanılan bir çeşit altın sikke Yüzlük Mecidiye altını kıymetinde ve ayarında, iki kırat ağırlığında idi
BAR-DAR f Yüklenmiş, yüklü * Gebe olan
BARE f At * Zülf * Kal´a, kale * Def´a, kerre
BAREKALLAH Allah mübarek etti Allah mübarek etsin Hayırlı ve bereketli olsun
BAREKTE Sen mübarek ve bereketli eyledin (meâlinde dua)
BAREM Fr Devlet memurlarının aylıklarını tasnif ve tanzim eden, miktarlarını gösteren sistem veya cetvel
BARENDE f Yağdıran, yağdırıcı
BA-RENG f Renkli
BARGÂH f İzinle girilecek yer Padişah divanhanesi * Huzur-u Rabb-il Âlemin Dua edilen yer
BARGAM Levreğe benzer bir cins balık
BARGİR Yük taşıyan * Beygir
BARHA f Def´alarca, zaman zaman, sık sık, devamlı olarak
BAR-HANE f Yük yeri, yüklük * Yolcu eşyası indirilecek ve saklanacak yer
BARI (Farsça: Bârû) Etrafı surlarla çevrilmiş yer
BARİ´ Bir kalıptan döker gibi, düzgün, tertipli ve güzel yaratan Aza ve cihâzatları birbirine mütenasip ve kâinattaki umumî nizama ve gayelere uygun ve münasebettar olarak halkeden Cenâb-ı Hak (CC)
BARİ f Hususu ile Hele Hiç olmazsa Bir def´a
BARİ´ Tam üstün Mükemmel
BARİA Yakınlarından üstün vasıflı Emsalinden üstün Tam ve mükemmel
BARİD Soğuk, bürudetli * Mc: Hoş olmayan
BARİDANE f Soğukça
BARİH (C: Bevârih) Samyeli adı verilen sıcak ve şiddetli bir çeşit rüzgâr
BARİHA Dünkü gece, evvelki günün gecesi * Dünkü gün, dün
BARİK Şimşek Işık Şimşekli bulut Yıldırım parıltısı
BARÎK f İnce Nârin Dakik
BÂRİKA (C: Berâik) Üzerine biraz yağ dökülmüş olan süt * (C: Bevârık) Parıltı Parıldayan
BÂRİKA-İ HAKİKAT Hakikatın parıltısı ve parlaklığı Hakikat nuru
BÂRİKA-ÂSÂ şimşek gibi
BARİKAT Fr Bir yolu kapamak üzere, ele geçirilen her türlü eşyadan faydalanılarak meydana getirilen engel
BARİK-BÎN f İnce gören, dikkatle inceleyen, bir şeyi iyice gözden geçiren
BARİK-NÜMA f Işıklı Parlak
BARİMETRE Fr Gürültünün şiddetini ölçmeğe yarıyan âlet
BARİMETRİ Fr Beden ölçümü yardımıyla hayvanların ağırlığını tayin etme
BÂRİŞ f Yağmur * Sağnak
BARİYA (C: Bevâri) Hasır
BARİYY (C: Bevâri) Kaba hasır
BARİZ Doğan Zâhir ve âşikar Meydanda olan Belli Açıkça
BAR-KEŞ f Hamal, yük taşıyan * Mütehammil, tahammül eden, sabırlı
BAR-MEND f Yemiş veren, yemişli ağaç
BAR-NAME f Eşya, yük pusulası
BAROGRAF yun Hava basıncını ölçen bir alet (Bu alet vasıtasıyla bir yerin yüksekliği de ölçülür)
BAROK Klâsik Rönesans devrinden sonra başlayan bir mimari ve süsleme tarzı
BAROMETRE Fr Hava basıncını gösterir âlet
BAROSKOP Fr Cisimler üzerine havanın yaptığı basıncı gösteren âlet
BAROTAKSİ Fr Bazı tek hücreli canlıların basınca göre hareketleri
BAROTERAPİ Fr Bazı hastalıkların basınçlı hava ile tedavisi
BARR (C: Berere) İyilik ve ihsan edici, muhsin
BAR-SENC f Yük tartan, dirhem
BÂRÛ f Kale duvarı, tabyanın gezinti yeri, hisar burnu, sur * Sığınak, siper
BARUT yun Güherçile ile kükürt ve kömürden mürekkeb, alev alıcı bir maddedir ki, toz halinde olup, umumiyetle ateşli silahlarda ve taş kırmak gibi işlerde kullanılır * Mc: Çabuk kızan, şiddet ve hiddete kapılan
BAR-VER f Yemiş veren, meyvedar, verimli, meyve verici * Mc: Faydalı, faydayı mucib, iyi netice veren Yararlı
BARYUM yun Kim: "Ba" sembolü ile gösterilen bir element
BAS´ Cem´ etmek, toplamak
BA´S Gönderme, gönderilme * Cenab-ı Hakk´ın peygamber göndermesi * Diriliş Yeniden diriltme İhyâ * Uykudan uyandırma
BA´S-UL EMVAT Ölmüşlerin dirilmesi
BA´S-İ ENBİYA f Peygamberlerin gönderilmesi
BA-SAFA Safalı Safa ile
BASAİR (Basiret C) Basiretler İbretli görüşler Deliller İbretler Hüccet ve bürhanlar Gözler * Kalb duyguları
BASAL Bot: Soğan ve benzeri gibi kökler
BASAL-İ HARİF Acı soğan
BASALA Tıb: Vücudun her hangi bir yerinde yaradılıştan olan kabartı
BA-SAMAN f Varlıklı, zengin * Düzenli, tertipli, düzgün
BASAR (C: Ebsâr) Görme duygusu * Kalble hissetme Kalb gözü * Gözün görmesi * İdrak Fikir * İlm-i Kelâm´da: Kendi şânına lâyık bir vecih ile Cenab-ı Hakk´ın "görme sıfatı"dır Kâinatta hiçbir şey O´nun görmesinden hâriçte kalamaz
BASARET (Bak: Besaret)
BASARIK Çulha tezgâhının ayaklığı * Piyano ayaklığı gibi çifte ayaklık
BASARÎ (Basar dan) Görüşle ilgili olan, görmeye ait
BA-SAVAB Doğruca, doğrulukla
BASBASA Dalkavukların nefret edilecek hâlleri, tabasbusları, yaltaklanması * Köpeğin, kuyruğunu sallayarak sokulması
BA´SERET Dikkatle teftiş etme * Keşif ve istihrac etme * Perâkende edip dağıtma * İnkılâb Karıştırma Bulandırma * Meydana çıkma * Kirli leke
BASIK Yükselmiş Uzamış Çıkmış
BASIK Eli açık Cömert Dolup taşan
BASIKA Beyaz ve sâfi bulut * Âfet, dâhiye * Makbul bir cins sarı hurma
BASIM (Uydurma bir kelimedir) Matbaacılık Tab´etme sanatı
BASIN Uydurma bir kelime olup "matbuat" yerine kullanılır Gazete, mecmua gibi belli zamanlarda çıkan matbuatın hepsi
BASINÇ (Bak: Tazyik)
BÂSIR Gören Dikkatli ve göz kuvveti ile gören
BÂSIT Açan Yayan Serici * Ferahlık veren * Dilediği kulunun rızkını genişlendiren Allah (C C) * Mücerred olup, mürekkep ve müellef olmayan * Tıb: Bir uzvu uzatıp açan adele
BÂSIT-ÜR-RIZK Allah
BASİ´ (C: Busu´) Ter
BASİA Çok kırmızı dudak
BASİK Gövde damarı (Dirsek içinde bulunan üç damarın aşağısında olandır)
BASİKA Su ile tamamen dolu olan kuyu
BASİL Kahraman, cesur, yiğit kimse * Fena, sert, kırıcı, kötü söz * Haram olan şey * Güzel olmayan, çirkin kimse
BASİL Fr İnce, uzun bir bakteri çeşidi
BASİLE Bir nevi soğan Bir soğan çeşidi
BASİM (Besm den) Güleryüzlü, şen kimse
BASİNE Ekincilerin sabanı * Sanat ehlinin âletleri * Kaba çuval
BASİR Basiret sâhibi ve anlayışlı olan Hakikatları anlayan En iyi ve en çok anlayışlı Kalb gözü ile gören * İt, köpek, kelp
BASİR Kararmış * Ekşi yüzlü ve katı yürekli kimse
BASİRANE f Görerek Bilerek Basiret sahibine yakışır halde
BASİRET Hakikatı kalbiyle hissedip anlama Kalbde eşyanın hakikatlarını bilen kuvve-i kudsiyye Ferâset İm´ân-ı dikkat * İbret alınacak hidâyet sebepleri Beyyine Hüccet * Bir evin iki tarafının arası * Yer üstündeki kan (Bak: Süveydâ-i kalb)
BASİRET-İ KALB Gönül uyanıklığı Kalb basireti
BASİRET-KÂR f Basiretli, ferâsetli, önceden gören
BASİRET-KÂRÎ Basiretlilik, önceden görmeklik
BASİT Kıymetsiz * Geniş * Yaygın olan * Mücerred ve münferid olup, mürekkeb ve müellef olmayan * Neş´eli Güleryüzlü Düz, arızasız, engelsiz * Edb: Aruz vezinlerinden biri
BASİT KESİR Sûreti (payı), mahrecinden (paydasından) küçük kesir 2/5 gibi
BASİTA Uzak yer
BASİTE Yükseklik ölçen yayvan güneş saati * Döşeme minder * Düz yer
BASKI t Basıp sıkacak, tazyik edecek şey Sıkı tazyik * Basan, ağırlık veren şey * Kalıp, damga * Bir eserin yeni basılışlarının her seferi * Bir basmanın bir def´ada basılan miktarının tamamı Meselâ: Bu lügatın baskısı 25000 dir
BASKIN t Ağır, sakil * Basıp geçen, galip, üstün * Ansızın, birdenbire hücum
BASKÜL Fr Büyük ağırlıkları, küçük bir ağırlık yardımıyla tartmayı sağlamak üzere birkaç kaldıracın uygun bir tarzda birleştirilmesiyle meydana getirilmiş âlet
BASRA Yumuşak küfki taşı (Bu sebepten Basra şehri, "Basra" diye isimlendirilmiştir)
BASRİYYUN Milâdi 8 yy da Basra´da yaşamış lisaniyat âlimlerinden bir grup
BAST Genişlemek, açmak, yaymak * Bir şeye el uzatmak * Sevindirmek * Bir mecliste haya sebebiyle olan sıkılmanın gitmesiyle açılmak * Özür kabul etmek * Kaplamak * Tas: Allahın cemâl tecellisiyle kalbin sükûn ve huzur içinde ferahlaması (Mukabili: "Kabz"dır)( Teellümât-ı ruhaniye ise; sabra, mücahedeye alıştırmak için Rabbani bir kamçıdır Çünki emn ve ye´sin vartasına düşmemek hikmetiyle havf ve reca müvazenesinde sabır ve şükürde bulunmak için kabz-bast haletleri, Celâl ve Cemâl tecellisinden intibah ehline gelmesi, ehl-i hakikatça medar-ı terakki bir düstur-u meşhurdur KL)
BAST-I DÂVÂ Dâvâ açma
BAST-I MAKAL Söz açma
BAST-I MUKADDEMAT Asıl maksada girmeden önce bir şeyler söyleme
BAST-I ÖZÜR ETMEK Bir hata işleyerek başkalarına da nümune olmak, aynı hatayı işlemelerine zemin hazırlamak
BAST-I YED Elini bir şeye uzatmak * Mc: Tasallut ve istilâ manasındadır
BAST-I ZAMAN Az zamanda çok uzun bir zaman yaşamış olmak(Bu hakikata işareten Leyle-i Kadir gibi bir tek gece seksen küsur seneden ibaret olan bin ay hükmünde olduğunu nass-ı Kur´ân gösteriyor Hem bu hakikata işaret eden ehl-i velâyet ve hakikat beyninde bir düstur-u muhakkak olan "bast-ı zaman" sırrı ile çok seneler hükmünde olan birkaç dakikalık zaman-ı mirac, bu hakikatın vücudunu isbat eder ve bilfiil vukuunu gösteriyor Mirâcın birkaç saat müddeti, binler seneler hükmünde vüs´atı ve ihâtası ve uzunluğu vardır Çünkü o mirac yolu ile, beka âlemine girdi, beka âleminin birkaç dakikası, şu dünyanın binler senesini tazammun etmiştir Hem şu hakikata bina edilen beyn-el evliyâ kesretle vuku bulmuş olan bast-ı zaman hâdiseleridir Bâzı evliya bir dakikada bir günlük işi görmüş Bâzıları bir saatte bir sene vazifesini yapmış Bazıları bir dakikada bir hatme-i Kur´âniyeyi okumuş olduklarını rivâyet edip ihbar ediyorlar Böyle ehl-i hak ve sıdk, bilerek kizbe elbette tenezzül etmezler Hem o derece hadsiz ve kesretli bir tevatürle bast-ı zaman hakikatını aynen müşâhede ettikleri medar-ı şüphe olamaz Şu bast-ı zaman herkesçe musaddak bir nevi rüyada görünüyor Bazan bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, geçirdiği ahvali, konuştuğu sözleri, gördüğü lezzetleri veya çektiği elemleri görmek için yakaza âleminde bir gün, belki günler lâzımdır L)
BASTÂN f Tarih * Mazi, geçmiş zaman * Eski
BASTÂN-ŞİNÂS f Geçmiş zaman, tarih
BAST FÎ MAKAM-İL-KALB Nefis makamında ricâ mesabesindedir Lütuf ve rahmeti, kurb ve ünsü kabule işarettir
BA´S-Ü BA´D-EL MEVT Öldükten sonra tekrar dirilmek, diriltmek (Bak: Ahiret)
BÂSÛR (C: Bevâsir) Tıb: Mayasıl Kalın bağırsakta ve makadın etrafındaki siyah kan damarlarının şişmesi ve bazen iltihablanması sebebiyle, makadın içinde ve dışında meydana gelen memeler yüzünden makaddan kan ve cerahat gelmesi hastalığı
BAŞ t Reis, birinci, evvel Başlıca, en mühim
BAŞALTI t Gemilerin baş tarafında tayfa ve er koğuşları * Yağlı güreşlerde baş´ın altındaki derece
BAŞAM f Perde, örtü
BAŞAME f Kadınların örtündükleri yaşmak Tülbent, başörtüsü
BAŞBUĞ t Osmanlı devrinde başıbozuk veya akıncı kuvvetlerinin kumandanı * Lider
BAŞE f Atmaca kuşu
BÂŞE-İ FELEK Nesr-i Tâir ve Vâki adı verilen iki yıldız
BAŞED f Olur, ola
BAŞENG f Tohumluk olmak için saklanan sarı, iri hıyar, salatalık * Asma üzerindeki üzüm salkımı
BAŞGÛN f Uğursuz * Ters, başaşağı
BAŞIBOZUK t Bir harp çıktığında orduya süvari veya piyade olarak katılan gönüllü asker Başıbozuk tâbiri, gelişigüzel ve intizamsız idare tarzına da alem olmuştur Bir zamanlar bu tâbir, asker olmayan siviller için de kullanılmıştır
BAŞİK (C: Bevâşık) Atmaca denilen kuş
BAŞİR Müjdeci, müjde veren * Mutlu, mesut
BAŞKENT t Başşehir Bir devletin idare merkezi olan şehir Devlet merkezi Payitaht
BAŞKIRDİSTAN Rusya´da halkı Türk olan bir bölge
BAŞMAK Eskiden kullanılan bir çeşit ayakkabı
BAŞTİNA Osmanlı İmparatorluğu zamanında Balkanların bazı yerlerinde devlet arazisinden tapu ve miras suretiyle geçen tarla
BÂŞÛRE (C: Bevâşir) Yeni yetişmiş, turfanda olan nesne
BATAET Tenbellik, yavaşlık Ağırlık
BATALESE Ptolemeos soyundan gelen hükümdarlar
BATALET Avarelik İşsizlik * Boş şeyler söylemek * Bahadırlık Cesurluk Cesâret
BATANET Oburluk, çok yiyicilik * Şişmanlık
BATAR Çok kibirlenme, gururlanma * Haksızlık etme Başkasının hakkını çiğneme * Çok sevinme
BATARİKA (Batrik C) Patrikler
BATARYA İtl Elektrik elde etmek için hazırlanmış şişeler takımı * Ask: Bir subayın emrine verilen belli sayıdaki ağır silâhlarla bunların hizmetinde bulunan insan, hayvan ve malzemenin hepsine birden verilen isim
BATERE f Tef
BATH (C: Bitah) İçinde kum ve çakıl taşları olan geniş su akıntısı* Yüz üzeri düşme * Serilip yatan adamın boyu * Bırakma
BATHA Çakıllı, taşlı büyük dere * Dağ arasındaki dere * Mekke-i Mükerreme´nin eski bir ismi * Kamışlık ve sazlık yer
BATIL Hakikatsız, hurafe Hak ve doğru olmayan, yalan Şartlarını yapmamakla kabul olmayan ibadet ve muâmele Meselâ: Bir özür bulunmaksızın taharetsiz kılınan namaz gibi (Bak: Fasid)(Bir bayram akşamı, gökte ay ve hilâli arıyanlar içinde, ihtiyar bir zat da bulunur Bu zat, gökteki hilâli görmek için bütün kasıd ve dikkatiyle nazarını göğe tevcih edip, hilâli araştırmakla meşgul iken, gözünün kirpiklerinden uzanan ve gözünün hadakası üzerine eğilen beyaz bir kıl, nasılsa gözüne ilişir O zat, derhâl : "Hilâli gördüm"der, "İşte bu gördüğüm aydır" diye hükmederİşte sathî ve dikkatsiz nazarlar bu gibi hatalara düştükleri gibi, yüksek bir cevhere ve mükerrem bir mahiyete mâlik olan insan, kasdı ve dikkati ile daima hak ve hakikatı ararken, bazan sathî ve dikkatsiz bir nazarla bâtıla bakar O bâtıl da; ihtiyarsız, talebsiz, davetsiz fikrine gelir Fikri de, çâr nâçâr alır saklar; yavaş yavaş kabul ve tasdikine mazhar olur Fakat onun o bâtılı kabul ve tasdiki, bütün hikmetlerin mercii olan nizam-ı âlemden gaflet etmesinden ve madde ile hareketinin ezeliyete zıd olduğuna körlük gösterdiğinden ileri gelmiştir ki, şu garip nakışları ve acib san´at eserlerini esbab-ı câmideye isnad etmek mecburiyetiyle o dalâletlere düşmüşlerdir İİ)
BÂTIN İç, dâhilî Gizli İçyüz Sır, esrar Künh ve zâtı itibarı ile gizli (Zıddı: Zâhir´dir) (Bak: Batn)
BÂTIN-I KALB Kalbin içi Kalbdeki hisler(Dünyayı ve ondaki mahlûkatı mâna-yı harfiyle sev Mâna-yı ismiyle sevme "Ne kadar güzel yapılmış" de "Ne kadar güzeldir" deme Ve kalbin bâtınına, başka muhabbetlerin girmesine meydan verme Çünki: Bâtın-ı kalb, âyine-i Samed´dir ve O´na mahsustur S)
BÂTIN-I UMÛR İşlerin, hâdiselerin ve eşyanın içyüzü ve mahiyeti Yani: Beş duygu ile bilinemiyen melekûtiyet ve kanuniyet cihetleri
BÂTINEN İçinden olarak Dâhilen, içyüzünde
BATINÎ İçe ait olan Dış görünüşe ve zâhire dâir olmayan Bâtına mensub ve müteallik Dâhili ve manevi meselelere âit * Tas: Bâtiniyyeden olan
BATINİYYE Kur´an-ı Kerim´deki âyetlerin ve hadis-i şeriflerin zâhir ve âşikâr mânalarından ayrılarak, usûlsüz ve yanlış te´viller ile âyet ve hadislerin gizli ve sırlı mânalarını bulmak iddiasında olan sapık bir tarikat ve buna bağlı olanlarEsasen âyet ve hadislerin ince, derin ve küllî mânalarını tefsir ve te´vil ile keşfedip bulmak vardır Fakat zâhir mânaları ve bunlardan çıkan kat´i hükümleri esas almak ve bunlara aykırı olmamak ve şeriattaki ve tefsir ilmindeki usûle uygun olmak gibi şartlara riâyet etmekle makbul olurOTD Sözlüğünde bu hususta şu malûmat verilmiştir: Bâtınîlere, muhtelif vesileler ile verilmiş olan isimler şunlardır : 1- Karamıta, 2- Saibiye, 3- İsmailiye, 4- Mübarekiye, 5- BâbekiyeBunlardan başka Bâtınîlere; hakikatın, yalnız Mâsum İmamın talimi ile öğrenilebileceği iddialarından dolayı Talimiye; dini mahremata riayet etmedikleri için İbahiye vs isimleri de verilmiştir Tohumu İbni Sebe tarafından atılmış olup Abbasilerden Mutasım zamanında yaşıyan Ehvaz´lı Meymun tarafından filizlendirilen Bâtıniye mezhebine en evvel, takiyyeyi terk ile alenen davet eden Muhammed Ali Berkaî´dir (Hicri : 255)
BATÎ Ağır hareketli Ağır Yavaştan
BATÎ-ÜL HAREKE Davranış ve hareketi ağır
BATÎ-ÜL HAZM Sindirimi güç, hazmi zor
BATİH Zengin Gani Mâldâr * Geniş yer
BATİHA (C: Batâyih) Kamışlı ve sazlı dere
BATİK Keskin
BATİN Uzak yer * Şişman
BATİR Hayvanları nallayan kimse
BATİR f Turna kuşu
BATİR(E) (C: Bevâtir) Keskin kılıç
BATİŞ (Batş dan) Sertlikle, şiddetle hareket eden Güçlü
BATİYE Büyük çanak
BATMAN Eski ağırlık ölçülerinden olup, iki okkadan sekiz okkaya kadar yeryer değişir Ekseriya altı okkadır Bu, hâlen kullanılan sekiz kilo kadardır
BATN İç, karın, insanın içi Mide * Soy, nesil * Birbirlerine hısımlığı pek yakın olmayan küçük kabile
BATNEN BA´DE BATNİN Nesilden nesile, soydan soya
BATŞ Şiddetle tutup kapma Kuvvet Şiddet * Hastalık geçtikten sonraki zayıflık
BATT Kaz * Kaz şeklinde yapılmış olan sürahi, su kabı
BATTAL Boş Hükümsüz * İşsiz * Metrûk Kullanılmaz olan * Bâtıl Mensuh ve mefsuh * Faydasız * Pek büyük Hantal
BATTALİYE (Battal dan) Eskiden, işi bitmiş olan resmi kağıtların konduğu torbaya denirdi
BAÛDA (Baûza) Sivrisinek Sinek
BA-VEHİM Vehim ile, şüphe ile
BA-VEKAR Ciddi, vakarlı, ağırbaşlı
BAVER f Sağlam Pek doğru * Tasdik, inanma Razı olma
BÂ-VÜCUD Kİ f Bununla beraber, böyle iken
BAY f Bey Mir Emir Zengin
BAYESTE f Lüzumlu, gerekli, zaruri
BAYEZİD-İ BİSTAMÎ (Hi: 188-261) Ehl-i Sünnet ve Cemâatın büyük âlimlerinden ve büyük evliyadandır İran´ın Bistam şehrinde doğmuştur Künyesi, Ebu Yezid Tayfur bin İsa El-Bistamî´dir Cafer-i Sâdık Radıyallahü Anhu´dan kırk sene sonra dünyaya gelmiş ve ondan üveysî olarak feyz almıştır Mücerret bir hayat geçirmiştir (KSırruhu)
BAYGAN f Muhafız, koruyucu, bekçi
BAYINDIR Mamur, şenlikli * Bir Oğuz oymağının ve Akkoyunlu hanedânının ismi
BAYIR Az inişli yer Fazla yokuş olmayan yer
BAYIZ (Beyzâ dan) Yumurtlayıcı, yumurtlayan
BAYİ´ Satıcı Mal satan
BAYİCE (C: Bevâyic) Belâ, mihnet, zahmet, âfet, dâhiye
BÂYİİYYE Eskiden pazar kurulan yerlere gönderilen mevad ve eşyadan gümrük ihtisab vergisinin haricinde alınan ikinci vergi
BÂYİKA (C: Bevâyık) Belâ ve şer olan şey, dâhiye
BAYİN (Beyn den) Aralayıcı Ayıran Ayırıcı
BAYİR Sürülmemiş, açılmamış, sert, ham toprak
BÂYİSTE f Zaruri, lâzım, gerekli
BAYKAL Asya Türk ülkelerinde bulunan yaban kısrağı
BAYKAR Çulha, bez ve kumaş dokuyan
BAYKARA Helâk olma, mahvolma * Böbürlene böbürlene sallanarak yürüme * Malı çok olma * Yırtıcı bir kuş
BAYRAK Devletin belirli alâmetlerini hâvi ve belirli renklerde kare veya dikdörtgen şeklinde yapılmış olan bez Sancak, alem
BAYRAKDAR f Alemdar, bayrak taşıyan asker * Bir kabile veya cemaatın başı, reisi
BAYRAM Bir dinde mübarek addolunan gün
BAYRAMİYYE Hacı Bayram-ı Veli tarafından 14 yüzyılın sonlarında Ankara´da kurulan bir tarikattır
BAYSUNGUR Şahin cinsinden olan yırtıcı bir kuş
BAYTAR Hayvan tedavicisi, veteriner
BAYTARA Hayvan hekimliği, baytarlık
BAY U GEDA Zengin ve fakir
BAYZAR Sövme, sövüp sayma * Rahmin başlangıcındaki et parçası
BÂZ f Doğan Yırtıcı kuş Av kuşu * Açık * Ayırma Temyiz etme * İniş
BÂZ-UL EŞHEB Akdoğan * Abdulkadir-i Geylâni Hazretlerinin bir nâmı
BAZ f Yeniden, tekrar oynatan, oynayan, geri ve arka tarafa doğru gibi manalara gelir Kelimenin sonuna veya baş tarafına getirilerek kullanılan bir "ek" dir Meselâ: Ateşbâz : Ateşle oynayan
BA´Z Bir şeyin bir kısmı Bir parça Bâzısı Biraz
BAZAK Üzüm sıkıntısı (Kaynatıp koyarlar ve köpüklenir)
BAZAR f Alış-veriş Ahz ü itâ * Alış-veriş yeri Pazar Üstü açık yer ki, hergün veya belirli günlerde herkes satacağını oraya çıkarıp pazarlıkla veya açık artırmayla satar * Fiat kararlaştırılıp alış-verişte uyuşmak için yapılan konuşma veya çekişme, pazarlık
BÂZ-BAN f Kuşçu Doğancı
BÂZ-DÂR f Kuşçu, avcı, doğancı
BÂZEK f Küçük doğan (kuş)
BAZENDE f Oynıyan, oynayıcı
BAZENDE-ZEBAN f Boş boğaz, geveze, çok konuşan
BÂZERGÂN f Tüccar, alış veriş eden esnaf * Bezirgan* Ağa makamındaki yahudilere verilen isim
BÂZERGANÎ f Tüccarlık, tâcirlik
BAZ-GEŞT f Geri dönme * Pişmanlık, pişman olma, nedamet * Gerileme Çöküş
BAZGÛN(E) f Uğursuz * Ters, başaşağı
BAZ-GÜŞA f İnsandaki ayırdetme kuvveti
BAZIA Tıb: Derisi kopmak üzere olan yara
BAZIK Zeki Anlayışlı * Üzümün sıkılmış suyu
BÂZİ f Oyun Eğlence
BÂZİ Beğenmeyen, ehemmiyet vermeyen * Küfürbaz
BÂZİÇE f Oyuncak, eğlence Mel´abe
BÂZİG Ortak, şerik
BAZİGÂH f Eğlence yeri, oyun yeri
BAZİGEDE f Oyun yeri, eğlence yeri
BAZİGER f Oynayan, rakseden, köçek
BAZİGÛŞ f Lâtifeci, şakacı, şen kimse
BAZİH Büyük Âli Yüce
BAZİHANE f Oyun yeri, eğlence yeri
BAZİL (C: Büzül-Bevâzil) Sekiz dokuz yaşında olan deve * Devenin, önce biten dişi * Şey * Kan akan baş yarığına "şecce-i bâzile" denir
BAZİL (Bezil den) Bol bol veren, dağıtan Cömert
BAZİLE Tıb: Göğüs veya karnın içinde husule gelen gaz veya su şişlerinin mahfazasını delmeye mahsus ve boru içinde mahfuz bir mil
BAZİR Ekici, eken* Dedikodu yapan, laf taşıyan Geveze
BAZİRGÂN Eskiden Musevi tüccarlar hakkında kullanılan bir tabirdi
BA´ZİYET Bazılarına âit oluş Herkese âit olmama Herkesle alâkalı olmama Bir şeyin bir kısmı ve bir miktarı
BAZMANDE f Kafasız, ahmak, kabiliyetsiz * Durmuş, geri kalmış
BAZOKA (Bazuka) Tanklara karşı kullanılan bir çeşit silâhtır Soba borusuna benzer, omuza konarak nişan alınıp ateşlenir
BAZPES f Tekrar, yeniden * Geri
BÂZU f Kolun omuz ile dirsek arasında kalan kısmı, pazu Adud * Mc: Güç, kuvvet ve istidat
BÂZUBEND f Pazvand Kola bağlanan duâlı kağıt
BÂZUDİRÂZ f Kolu uzun olan * Nüfuzlu, sözü geçer * Müdahaleci * Zâlim, zulmeden

Alıntı Yaparak Cevapla