Yalnız Mesajı Göster

Osmanlıca Sözlük Lügat B Harfi

Eski 11-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıca Sözlük Lügat B Harfi




B Harfi

BEV Deve yavrusunun derisi (Bunu samanla doldurup anasına gösterirler tâ ki sağılmaktan kaçmasın diye) BEV : Geri çekmek * Lâyık olmak * İkrar etmek
BEV´ Kulaç, kulaçlama * Sataşma, musallat olma * Kuytu yer
BEVA´ Benzer, beraber, eş, denk * Hazır etmek * Doğrulanmak * Nüzul etmek, inmek
BEVABET Kapıcılık, kapı bekçiliği
BEVABÎ Kapıcılık, kapı bekçiliği
BEVADİ (Bâdiye C) Bâdiyeler, sahralar, çöller
BEVADİR (Bâdire C) Bâdireler, olagelen hâdiseler
BEVAH Aşikâr, meydanda, belli Herkesin gözleri önünde
BEVAHE (Bûhe C) Dişi baykuşlar * Çakır doğan kuşları * Ahmak, ebleh adamlar
BEVAHEN Belli olarak, âşikar
BEVAHİD Musibetler, felâketler, âfetler, belâlar
BEVAİK (Bâika C) Belâlar, musibetler, felâketler, âfetler
BEVAKİ (Bâki, Bâkiye C) Bâkiler, kalanlar, daim olanlar
BEVANİ Kaburga kemikleri * Deve ayakları
BEVAR Mahvolma, çürüme, yok olma * Kadının kocaya varmayıp evde kalması
BEVARİ (Bâriyye C) Hasırlar, ince kumaştan örülmüş hasırlar
BEVARİD (Bârid C) Soğutulmuş yemekler * Omuzlarda boyun arasında, gerdanın yanında veya kulaklar arasında ve ensede olan etler * Sakat şeyler
BEVARİH (Bârih C) Şiddetli sıcaklar ve şiddetli rüzgârlar ki, adına Samyeli denir
BEVARİK (Bârika C) Şimşek ve yıldırım parıltıları * Parıltılar, gözleri kamaştırıcı olan şeyler
BEVÂRİK-İ SÜYUF Kılıçların parıltıları
BEVAS f Sıkıntı, keder, mihnet, elem, dert, kaygı, gam * Yokluk
BEVASİR (Bâsur C) Mayasıllar, basurlar
BEVAŞE Çiftçilerin harman savurmakda kullandıkları çatal şeklindeki tahta kürek, yaba
BEVATIL (Bâtıl C) Batıllar, hurafeler Hak olmayanlar, sahteler
BEVATIN (Bâtın C) Gizli ve kapalı şeyler Aşikâr olmayan şeyler (Zıddı: Zevahir´dir)
BEVATİR (Bâtire C) Keskin, çok kesen kılıçlar
BEVB Menetmek
BEVBAT Sahra, çöl, geniş kumluk araziler
BEVC Berk, şimşek * Yorulma * Bağırma, haykırma
BEVÇ Azamet, büyüklük, heybet Gösteriş, ihtişam * Zinet, süs, debdebe
BEVD Kuyu
BEVE´ Geri çekmek * İkrar etmek * Lâyık olmak
BEVG Üstünlük, galibiyet, galib gelme
BEVGA Yumuşak toprak
BEVH Musibete, belâya uğrama; felâket gelmesi Kederlenme * Gizli şeyin, sırrın açığa çıkması
BEVH Kızgınlık ve hiddetin geçmesi * Ateşin sönmesi
BEVH Lânet etme, beddua etme, söğme * Haberli olma * Düşünme
BEVİŞ f Tahmin, farzetme
BEVJ f Şiddetli kasırga, su çevrintisi, girdap
BEVK Fenalık, düşmanlık, keder ve belâ meydana getirme * Musibet, felâket * İzinsiz ve habersiz olarak bir yere aniden çıkagelme * Çalıp çırpma * Yalan söz * Boşboğaz (adam) * Şiddetli yağmur
BEVK Sıçrayıp binme * Toplanma Bir araya gelme * Karışma, karmakarışık olma * Su kaynağını karıştırarak açma
BEVKA´ Kargaşalık, karışıklık
BEVL Sidik, idrar
BEVLE Çok işeyen adam * Kız çocuğu
BEVLİYE Tıb: İdrar yolları ve böbrek hastalıkları Bu hastalıkların teşhis ve tedavisiyle uğraşan tıp dalı (Üroloji)
BEVN f Nasib, pay, hisse
BEVN İki şey arasındaki mesafe Uzaklık * Fazilet, meziyet
BEVN-İ BAİD Çok açıklık, uzak mesafe
BEVNE Küçük kız çocuğu
BEVR Helâk olma Yok olma * Sınama, deneme * Alış-veriş sıkıntısı * Sürülmemiş yer
BEVS Acele, ileri geçme, ileri gitme * Bıktırıncaya kadar israr etme * Bir kimseden kaçıp gizlenme * Bir şeyin rengi
BEVS Bahsetmek
BEVS Öpmek (Farisîden muarrebdir)
BEVŞ Her biri bir yerden gelmiş olan bir bölük cemaat
BEVŞ f Çalım, gösteriş, debdebe, ihtişam
BEVT Zengin iken fakir düşme Düşkünlük
BEVVA Hindistan cevizi
BEVVAB Kapıcı * Menedici
BEVVAB-I Mİ´DE Mide kapısı
BEVVABAN (Bevvâb C) Kapıcılar
BEVVABÎN (Bevvâb C) Kapıcılar
BEVVAL Çok bevl eden, aşırı derecede işeyen
BEVVÂL-İ ÇEH-İ ZEMZEM Zemzem kuyusuna işeyen * Mc: Yalnız şöhret kazanmak ve adı anılmak için uygunsuz iş yapan
BEVVAN (C: Büven-Ebvine) Çadır direği
BEVVEE Hazırladı, yerleştirdi, sâhib kıldı (meâlinde fiil)
BEVZ Devamlı oturuş Daimi oturma * Çillerin kaybolmasından sonra yüzün güzelleşmesi
BEVZ(EK) f Rutubetten dolayı yiyecek ve giyeceklerde meydana gelen yeşil renkte küf * Ağacın, kök kısmına yakın olan yerleri * Eşek arısı
BEY´ Satmak * Fık: Bir malı diğer bir mal ile değiştirmek
BEY´-İ BÂT Kat´i satış
BEY´ U ŞİRÂ Alım-satım Alış-veriş
BEYA f Dolu, dolmuş * Kapı, girilecek yer
BEYABAN f Çöl Sahra * İmar olunmamış arazi * Kır
BEYAD Mahvolma, yok olma, hiç olma
BEYADIKA (Beyâzıka) (Beydak ve Beyzak C) Küçük yapılı, bodur boylu ve çabuk yürüşlü adamlar, paytaklar * Satranç oyununda paytaklar, piyadeler
BEYADİR Harmanlar
BEYAH (C: Büyâh) Küçük balık
BEYAN İzah Açıklama Anlatma Açık söyleme * Öğretme * Fesahat ve belâgat * Edb: Belâgat ilminin hakikat, mecaz, kinâye, teşbih, istiâre gibi bahislerini öğreten kısmı (Bak: Belâgat) * Söz olsun, iş olsun; vukû´ bulan şeyden murad ne olduğunu o şey ile alâkası ve münâsebeti bulunan bir sözle veya bir fiil ile açıklamaktır
BEYAN-I EFKÂR Fikirleri beyan etme, fikirleri söyleme
BEYAN-I HÂL Halini anlatma, durumunu bildirme
BEYAN-I İFHAMİYE Bildirmek ve anlatabilmek için yapılan açıklama
BEYAN-I TEFSİR Huk: Mücmel ve mübhem bir sözden maksadın ne olduğunu açıklayan beyan
BEYAN-I ZARURET Huk: Zaruri beyandır Susmak suretiyle ifade edilen mâna, beyan-ı zaruret kabilindendir
BEYANAT (Beyan C) Nutuklar, izahlar, açıklamalar, beyanlar
BEYANNAME f Durumu yazı ile bildiren açıklama
BEYARE f Kısa boylu ve bodur olarak yerde yetişen nebat, meyve ve sebze Kavun, karpuz, kabakgibi
BEYARİŞ f Çare Tedbir Deva, derman İlâç, tiryak
BEYAT Geceleyin çalışma, geceyi işle geçirme
BEY´AT (Bak: Biat)
BEYAVAR f Meşguliyet, meşgul olma, uğraşma, iş
BEYAZ Aklık, beyazlık * Aydınlık * Yumurta akı * Müsveddenin temize çekilmesi(Aynada saçıma baktıkça, beyaz kıllar bana diyorlar: "Dikkat et!" İşte o beyaz kılların ihtariyle vaziyet tavazzuh etti Baktım ki; çok güvendiğim ve ezvakına meftun olduğum gençlik elveda diyor ve muhabbetiyle pek çok alâkadar olduğum hayat-ı dünyeviye sönmeğe başlıyor ve pekçok alâkadar ve âdeta âşık olduğum dünya, bana "Uğurlar olsun" deyip, misafirhâneden gideceğimi ihtar ediyor L)
BEYAZÎ Aklık, beyazlık * Uzunluğuna açılan yazma kitap * Sığır dili
BEYD Helâk olmak * Gayr, diğer
BEYDA Tehlikeli mevki * Sahra, çöl * Medine ile Mekke arasında bulunan düz bir yer
BEYDAH f Sert başlı, haşarı at
BEYDAHA İri ve şişmanca kadın
BEYDAK Piyade dedikleri nesne (Satranç âletlerindendir)
BEYDANE (C: Beydânât) Yabani dişi eşek
BEYDE Gr: "Enne" lâfzı gibi, "şu kadar var ki, lâkin" mânâsında istisna edatlarındandır
BEYDER f Ekin harmanı * Doğru lügat
BEYDERÎ Harmancı
BEYDÛDET Mahviyet, hiçlik, yok olma
BEY-GÂH f Pazar yeri, pazar
BEYGAR(E) f Tekdir, azarlama, çıkışma Sövme
BEYHAKÎ (Hi: 384-458) Büyük hadis ve fıkıh âlimlerinden olup asıl adı Ebubekir Ahmed bin Hüseyn´dir İmam-ı Şâfii mezhebinde sözü sened yerine geçen büyük bir hadis âlimidir Kendisi gibi daha birçok faziletli âlimler yetiştiren Beyhak bölgesinin Hüsrevcurd köyündendir "Kitab-ün Nusus-uş-Şafiî" ile "Kitab-üs-Sünen Vel´âsar" ve "Essünen-ül-Kebir" ve bir de "Delâil-ün-Nübüvve"gibi eserleri vardır (KS)
BEYHAN Sır saklamıyan, aklında ve kalbinde olanları söyleyen kimse Boşboğaz
BEYHOŞ f (Bihûş) Şaşkın Akılsız Deli Serseri
BEYHÛC Höyük (Tarlada ve bostanda dikerler)
BEYHÛDE f Boşuna Boş yere Faydasız
BEYHUŞT f Kökünden çıkarılmış, dibinden koparılmış olan şey
BEYİN t Kafatasının en büyük kısmını kaplayan, kalınca ve dayanıklı üç zarla örtülmüş olan bir sinir merkezidir Yumuşak ve beyazımsı bir kitle olan beyin, duygu ve bilgi merkezidir Ak ve boz maddeden yapılmıştır ve iki yarım küre olarak yaratılmıştır Yarım kürelerden birinde bir arıza sebebiyle bu merkezin vazifesini yapamaması hâlinde diğer yarım küre o vazifeyi yapmağa devam etmek ve ârızayı telâfi etmek özelliğinde yaratılmıştır Meselâ: Bir yarım küredeki görme merkezi bozulsa insan kör olmaz Diğer yarım küredeki merkez, bu vazifeyi devam ettirir
BEYİNCİK Art kafa çukurunda beyin kökünün üst arka kısmında bulunan merkezi sinir sisteminin bir organıdır Mühim bir görevi, hareketlerimizin âhenk içinde olmasını sağlamaktır
BEYİT (Bak: Beyt)
BEYKARA Kişinin başını sallayarak sür´atle gitmesi
BEYKEM f Oda, salon, sofa * Kasr, köşk
BEYKUR Sığır
BEYLEK f Ferman, emir Hüccet, vesika
BEYLEM Rende * Kazma* Açılmamış pamuk kozası
BEYLERBEYİ Tar: Sancak beylerinin başı Osmanlı eyalet umumi valisi
BEYN Arası, arasında, aralık İki şeyin arası İkisinin ortası Firkat Ayrılık * Burnu ve ayakları uzun karga
BEYN-EL AHALİ Halk arasında, ahali arasında
BEYN-EL AKRÂN Akranlar arasında
BEYN-EL GUZÂT Gaziler arasında
BEYN-EL MİLEL Milletler arası (International)
BEYN-EL ULEMÂ Âlimler arasında
BEYN-NAS İnsanlar arasında, halk beyninde
BEYN-ES SEMÂ VE-L ARZ Yer ile gök arasında Arz ile sema arasında
BEYN-EZ ZEVCEYN Karı-koca arasında
BEYNAMAZ (Bak: Bînamaz)
BEYNE BEYNE İkisinin ortası İkisinin arasında Mücerred Ne iyi, ne kötü
BEYNEHÜMA İkisi arasında
BEYNELMİLEL (Beyn-el milel) Milletler arası Milletler arasında International
BEYNİYE Tecvidde: Harfler okunurken sesin mükemmelen akıp akmama arasında olması, kalın ile yumuşak arası okunması Bu durumda okunan harfler şunlardır: (Râ, mim, ayn, nun, lâm)
BEYNÛNET Fâsıla, iki şey arasındaki mesafe, aralık * Fark, ihtilaf, muhalefet Zıddiyet, anlaşmazlık, terslik * Ayrılmak, firkat
BEYR Helâk olmak * Bâtıl olmak
BEYREM (C: Beyârim) Marangoz rendesi * Uzun ve sert taş* Bir yeri kazmakta kullanılan kazma âleti
BEYSAN Şam hududunda bir yerin adı
BEYT Ev, oda,hane * Geceyi bir işle geçirmek * Edb: İki satırlık manzume
BEYT-ÜL ANKEBÛT Örümcek yuvası * Mc: Derme çatma yapılmış ev * Dayanıksız ve kuvvetsiz şey(İnkılâb-ı siyasî cihetiyle dininden havf eden adamın dinde hissesi; beyt-ül ankebût gibi zayıf düşmüş cehalettir, onu korkutur Takliddir, onu telâşa düşürttürür Zira itimad-ı nefsin fıkdanı ve aczin vücudu cihetiyle, saadetini yalnız hükümetin cebinden zannettiğinden; kalbini, aklını da hükümetin kesesinden tahayyül eder, korkar MN)
BEYT-İ ATİK Kâbe-i Muazzama (Çok eskiden beri Cenab-ı Hak tarafından her türlü tehlikelerden korunduğu ve kurtarıldığı ve hiçbir kimsenin ona mâlik olmayıp aslının hür olduğundan kinaye olarak bu isim verilmiştir)
BEYT-ÜL ARUS Gelin odası
BEYT-ÜL KASİD Edb: Kasidenin seçilmiş en güzel beyti
BEYT-ÜL MAKDİS Mukaddes ev Beyt-ül Mukaddes de denir Çok eskiden Peygamberlerin inşâ ettikleri kudsî mâbet Bir ismi de Mescid-ül Aksâdır * İnsanın, Cenab-ı Hak´tan başka kimse ile tatmin olmayan kalbine de aynı isim verilir
BEYT-İ MA´MÛR İ´mar edilmiş ev * Kâbe´nin bir ismi
BEYT-İ MURASSA´ Edb: Mısrâların ikisi de kafiyeli olan beyit
BEYT-ÜZ ZİFÂF Gelin odası * Edb: Aynı vezinde iki mısra´dan ibâret söz
BEYTAR Yarılmak
BEYTAR Nalbant * Baytar, veteriner Hayvan hastalıkları hekimi
BEYTARA Yarılmak * Hayvan hekimliği, baytarlık
BEYTAŞÎ (Bak: Bektaşî)
BEYTULLAH Kâbe, câmi, mescid gibi ibadet edilen yer
BEYTÛTET (Beyt den) Gece kalma, geceleme * Ayırmak, teferruk * Gece baskın yapmak
BEYT-ÜL GAZEL Edb: Gazelin en güzel olan beyti
BEYT-ÜL HARAM (Beyt-ül Haram) Kâbe-i Muazzama´nın etrafının bir ismi Kâfirlerin yaklaşmaları men´ edildiği, onlara haram olduğu için bu isimle alınır (Bak: Kâbe)
BEYTÜLMAL (Beyt-ül mâl) İlk defa Hz Muhammed (ASM) tarafından kurulan ve gelir kaynaklarıyla sarfiyat yerleri şer´î olarak tayin edilmiş İslâm devletinin mâliye hazinesiGelir kaynakları: 1- Zekât ve sadakalar 2- Ganimetler 3- Fey=Zekât ve ganimet dışında kalan ve beyt-ül male ait olan mallarBeyt-ül malden yapılan harcamalar şu kimseleri ihtiva eder:1- Fakirler ve miskinler 2- Zekât memurları 3- Borçlular 4- Yolda kalmış olanlar ve garipler 5- Azat etmek üzere köle satın alanlar 6- Allah yolunda cihad edenler 7- İslâma ısındırmak ve yakınlaştırmak için gönlü hoş tutulması gerekenler
BEYÛ f Gelin
BEYÛG f Gelin
BEYÛGANÎ f Düğün
BEYÛN f Afyon
BEYÛN Dip tarafı geniş olan kuyu, bostan kuyusu
BEYÛS f Arzu, istek, taleb * Ümit * Tamah * Alçak gönüllülük Mütevazilik
BEY´ U ŞİRA Alım-satım Alış-veriş (Bak: Bey´)
BEYUZ Yumurtlayan tavuk
BEYYA´ (Bey´ den) Dellal * Alıp satan kimseler * Perâkende olarak satış yapan küçük tüccar
BEYYAB Saka, sucu
BEYYAHE Balık ağı
BEYYİN(E) Aşikâr Açıklanmış Gün gibi vâzih delil * Müteaddit noktaları beyan eden ve açıklayan* Şâhid İsbat vasıtası Kavi bürhan
BEYYİNE-İ ÂDİLE Huk: Adaletli kimselerin şehadetleri
BEYYİNE SÛRESİ Kur´an-ı Kerim´in 98 suresi olup "Kayyime, Münfekkin, Beriyye, Lemyekün" Sûresi gibi isimlerle de söylenir
BEYYİNAT (Beyyine C) Beyyineler Bürhanlar
BEYYİNEN Vâzıhan, aşikâr olarak, alenen, açık olarak
BEYZ (C: Büyuz) Yumurta * Kuşun yumurtlaması * Hayvanların bilhassa atın ayaklarında çıkan yumurta iriliğindeki şişler
BEYZA (Müe) Parlak Beyaz Sefid * Afet, dâhiye, belâ, musibet
BEYZA Yumurta * Demir başlık * İnsanın hayası Husye
BEYZAT-ÜL BELED Devekuşu yumurtası * Mc: Aciz, zelil kimse
BEYZAT-ÜD DÎK Horoz yumurtası * Mc: Bulunmaz şey
BEYZAT-ÜL HARR Şiddetli sıcaklık
BEYZAT-ÜL HIDR Kapalı, örtülü güzel kadın
BEYZA´ (C: Biyâz) Kasaba, köy * Güzel yüzlü kadın (Müz: Ebyaz)
BEYZADE Osmanlı Sultanlarının oğulları * Bey oğlu Babası reis veya âmir olan * Soylu, asil, necib
BEYZAH İri yapılı, etine dolgun, şişmanca adam
BEYZAN Beyazlar, aklar
BEYZAR(E) Geveze, çok konuşan
BEYZARE Büyük ve uzun sopa
BEYZAT-ÜL İSLAM İslâm milleti * İslâm´ın yayıldığı saha, İslâm ülkesi * İslâm´ın hakiki merkezi
BEYZAVÎ Vefatı (Hi: 685) Büyük âlim ve müfessirlerdendir Yazdığı Tefsiri "Beyzavî" ismiyle meşhurdur Tebriz´de medfundur (KS)
BEYZAVÎ (Beyzî) Yumurta gibi Yumurtaya benzer şekil
BEZA Konuşmada açık saçıklık * Hayasızlık, utanmazlık
BEZAAT Sermaye
BEZADÎ Mavimsi bir cins değerli taş Küçük yakut
BEZAGA Ortaklık, şirket
BEZAGA f Kertenkele, keler
BEZAH Büyüklenmek Kibir, gurur
BEZANE f Esici Esen rüzgâr
BEZAZET Perişanlık, pejmürdelik Kıyafetin düzgün ve intizamlı olmayışı
BEZAZET Bezcilik Manifaturacılık
BEZBAZ f Hindistan cevizinin kabuğu
BEZBEZE şiddetle sarsma, depretme * Sür´atli yürüme Kaçma
BEZBEZE Galibiyet, zafer, galebe, üstünlük * Sıkılma, daralma * Kısmet, nasib, pay Hisse
BEZE Bez
BEZE Miskin, zavallı
BEZE f Kabahat, suç, hata Günah
BEZEC (C: Bezecât) Boyun çekmek * Laf vurmak * Kuzu, hamel
BEZEK Zinet, süs, debdebe, gösteriş
BEZEKÂR f Suçlu, günahkâr
BEZEKÂRÎ f Suçluluk, günahkârlık
BEZER Gevezelik, boşboğazlık, çok konuşmaklık
BEZESTEN f Değerli eşyanın satıldığı kapalıçarşı
BEZEVEN Sıçramak
BEZG Yarmak, şakk * Neşter vurmak
BEZHA´ Göğsü dışarı çıkıp arkası içeri giren kadın
BEZİ´ Uslu, akıllı, zarif çocuk * Zarif
BEZİE Çirkin, kabih Otsuz yer
BEZİM Boncuk dizilen iplik
BEZİM Kuvvetli, güçlü kişi * Hiddet ve kızgınlığını belli etmeyip soğukkanlı olarak hareket eden kişi
BEZİR Geveze, fazla konuşan
BEZİR Ekilecek tohum, tane * Keten tohumundan çıkarılan bir yağ Bu yağ, yağlıboya yapmakta kullanılır
BEZİRGAN (Bâzâr-gân) f Tacir, tüccar, alışveriş eden esnaf Efendi ve ağa yerine Yahudiler için söylenen ünvandır
BEZİYY Hayâsız, utanmaz kimse
BEZK Tükürmek
BEZL Bol Bol bol verme Esirgemeden vermek
BEZL-İ CAN Canını esirgemeden vermek
BEZL-İ CEHD Gücü yettiği kadar çalışma
BEZL-İ NÜKUD Parayı bol verme, para dökme
BEZLA´ Kavi, sağlam, muhkem * İyi fikir
BEZLE f Lâtife, hoşa giden kibar ve nâzik söz Şaka tarzında söylenen söz * Ahenk ile okunan şiir
BEZLE-BÂZ f Şakacı, lâtifeci
BEZM Yayın kirişini çekip, sonra salıverme * Bir şeyi diş ucuyla ısırma
BEZM f Sohbet meclisi Muhabbet yeri Yiyip içme, îş u nûş Meclis
BEZM-İ AŞK Aşk meclisi
BEZM-İ CİHÂN Dünya meclisi Dünya
BEZM-İ ELEST Cenab-ı Hak ruhları yarattığında "Ben Rabbiniz değil miyim meâlinde: $ diye sorduğunda, ruhlar, $ "Evet Rabbimizsin" diye cevap vermeleri ânına "Elest meclisi" veya "Bezm-i elest" tabir edilir
BEZM-İ GAM Gam meclisi
BEZM-İ HÂSS Hususi meclis
BEZM-İ SAFÂ Safâ meclisi, eğlence meclisi
BEZME Gündüzleyin yenilen bir öğün yemek
BEZME f Muhabbet ve sohbet meclisinin bir köşesi
BEZMGÂH f Eğlence yeri
BEZR Tohum Keten tohumu Mercimek, bakla, arpa gibi taneli tohum
BEZR f Ziraat, ekim
BEZRE Koltuk kılının az olması Yüzük halkası
BEZREKA (Bak: Bedraka)
BEZR-GER f Çiftçi, ekinci Tohum serpen
BEZR-KÂR f Ekinci, çiftçi Tohum saçan
BEZV Beraberlik * Denk, eşit, misil
BEZV Et çok olmak * Ağaçlar sık bitmek
BEZYÛN Altın işlemesi atlas ki, adına sündüs denilir * İnce kumaş
BEZZ Galip olmak
BEZZ Keten veya pamuktan mamul dokuma
BEZZAZ Bez satan Manifaturacı* Muhaddislerden bir zatın nâmı
BEZZAZİSTAN f Esnaf çarşısı Bedestan
BEZZE Hor ve hakir olmak

Alıntı Yaparak Cevapla