Yalnız Mesajı Göster

Uyuşturucu Madde Kullanimini Önlemek İçin Anne Ve Babalarin Öneriler

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Uyuşturucu Madde Kullanimini Önlemek İçin Anne Ve Babalarin Öneriler



Uyuşturucu Madde Kullanimini Önlemek İçin Anne Ve Babalarin Dikkatine

A ÇOCUK VE GENCE ÖRNEK OLMA

Çocukların hergün karşı karşıya kaldıkları anne baba tutum, davranış ve ilişki biçimlerinin; onların eğitiminde çok önemli bir rol oynadığı bilinmektedir Aile ilişkileri, çocuklar için, davranış biçimleri ve insan ilişkilerinin öğrenildiği bir sahne oluşturmaktadır Madde kullanım konusunda da, benzer mekanizma işlenmekte olup; çocuklar, anne babanın maddeler konusundaki tutum ve davranışlarını gözlemlemekte ve benzer şeyleri uygulamaktadır Toplumda, anne baba başta olmak üzere, öğretmenler ve diğer etkili yetişkinlerin madde kullanımı konusundaki tutum ve davranışları; çocuk ve gençler için çoğu kez kavram karmaşası yaratmaktadır Çocuk ve gençler, zararlı etkisi kesin olarak kanıtlanmış olan sigara ve alkol gibi maddelerin, neden erişkinler tarafından kullanıldıklarını tam olarak kavrayamamakta; kendilerinin de bu ve buna benzer maddeleri kullanabileceği düşüncesi oluşmaktadır Anne babalar, her ne kadar, çocuk ve gençleri bağımlılık yapan maddeler konusunda uyarsa da; kendi sergiledikleri davranış modelleri, mantıklı

uyarılarından çok daha etkin olmaktadır Bu nedenle, anne babaların, kendilerinin kullanımı konusundaki tutum ve davranışlarının nasıl olduğunu irdelemeleri gerekir Örneğin alkol, sigara, ilaç kullanımı konularında bu maddeleri kullanma nedenleri, sıklıkları, bu maddelere gereksinimleri, kullanıp-bırakma paternleri, bu alandaki güçlülük ve zayıflıkları gibi özelliklerin hepsi önem taşımaktadır Çocuklar, anne babanın davranışlarını görerek öğrenir, anne-babanın birbirlerine olan tutum ve davranışlarını da kendilerine örnek alır, sorunların çözümünde anne babanın davranışlarını kopya ederler

B AİLE İÇİ EĞİTİM

Eşler arasındaki ilişkilerin her zaman çok pürüzsüz olması beklenemez Zaman zaman sürtüşme, anlaşmazlık ve tartışmalar da olması doğaldır Önemli olan, anlaşmazlıklar karşısında, eşlerin olaya yaklaşımları, birbirlerine karşı davranışları ve çözüme ulaşmada izlenen yolların nasıl olduğudur Anlaşmazlıklarda eşlerin karşılıklı oturup konuşabilmesi, her iki tarafın da kabullenebileceği bir çözüm yolu bulabilme becerisi önem taşımaktadır Hiç sorun yokmuş casına olayları görmezden gelip sahte bir uyum içinde yaşıyor olmak, hep birinin boyun eğmek zorunda sağlıksız bir ilişki biçimini sürdürmek, sorunların çözümünde çocuklara sarılmak ya da çatışmayı onların üzerine yansıtmak sağlıksız iletişim modelleridir

Çocukların eğitiminde eşlerin beklentileri, istekleri, rolleri, sorumlulukları, nlendirmeleri, eğitime yaklaşım biçimleri kuşkusuz birbiriyle tümüyle aynı paralelde olmayabilir Ancak, temel konulardaki eğitim anlayışında, tutarlı ve uyumlu bir birlikteliğin sağlanması çocuklar adına önem taşımaktadır

C ÖZGÜR, BAĞIMSIZ, SORUMLU, SINIRLARINI BİLEN,

GÜVENLİ ÇOCUK YETİŞTİRME:

Madde bağımlılığı tehlikesi ile ilgili olarak anne babaların bilmesi gereken önemli özelliklerden biri; çocukları ve gençleri bağımsız olarak yetiştirebilmenin, onları madde bağımlılığından uzak tutabilecek en önemli etkenlerden biri olduğudur

Maddeler, ancak kullanıldığında bağımlılık yaratırlar Bağımlılık yapan maddelerin tümü ortadan kaldırılması mümkün olmayacağına göre; kişinin bu maddeleri kullanmama gücünün gelişmiş olması en temel özellik gibi görünmektedir Kişinin madde kullanması için, maddeye hayır deme gücünün olmaması ve madde kullanımı konusunda önceden istekli olması gerekir Bir başka deyişle, maddeye hayır diyemeyen ve kendisiyle ilgili sorumluluk duygusu yeterince gelişmemiş olan kişilerde maddeye alışma tehlikesi çok daha fazla olduğu söylenebilir

Çocuklara sorumluluk duygusunu verebilmek, onları madde bağımlılığından uzak tutabilecek en önemli unsurdur

Çocukları bağımsız olarak yetiştirmenin ne olduğu; onlara güven ve bağımsızlık duygusunu kazandıran bir eğitim yaklaşımının nasıl olacağı soruları hep akla gelmektedir

Bunu anlayabilmek için, çocukların, kendilerine özgübir özgürlük ve serbestlikleri olması; ancak her şeyde olduğu gibi, bu özgürlüğünde sınırlarının iyi tanımlanması gerektiği bilinmelidir

Çocukların kendilerine güvenebilmeleri, kişilik sahibi olabilmeleri için yalnız başlarına, anne-babasız hareket edebilecekleri alanlara gereksim bulunmaktadır Anne-babaya düşen görev, çocuklarına bu serbest alanda yol göstermek; ancak bu serbestliğin sınırlarını da açık olarak belirlemektir

Bu nedenle; çocukların belirli konularda; yaşlarına uygun olarak ve kendi başlarına serbest hareket edebilmeleri, onların kendi davranışlarını kontrol edebilmeleri için çok önemlidir

Çocuk kendi başına bir karar verdiğinde; bu kararın kendi yaşamı üzerindeki etkileri konusunda bir sorumluluk alacak ve belli oranda bir riske girecektir Bu risk ona ağır gelse bile, sonuçta kendisine bazı deneyimler kazandıracaktır Kendi verdiği kararlar sonucu çocuğun olumlu şeyler elde etmesi, ona verdiği kararın doğru olduğunu öğrenecek; olumsuz şeyler yaşaması ise, bu deneyimin ona daha sonraki denemeler için katkıda bulunmasına sağlayacaktır Bu deneyimler sonuçta, çocukta güven ve sorumluluk duygusunun gelişmesinde önemli adımlar olarak düşünülmektedir

Bağımsızlık ve kişisel sorumluluk ancak uzun zaman süreci içinde, yavaş yavaş ve alıştırmalarla verilebilir

Hangi yaşta olursa olsun, herkesin belirli sınırlara gereksinimi vardır

Hem toplumsal yaşantıda uyumlu olabilmek, hem kişisel iç huzuru ve dengeyi sağlayabilmek için; kişinin belirli sınırlarının olmasına gerek vardır Bu sınırlar, kişisel bütünlüğü koruyabilmek ve başkalarıyla iletişimde açık ve net olabilmek için de gereklidir Bu sınırlar aynı zamanda, kişinin kendini hangi alanlarda ve nereye kadar geliştirebileceğinin da bir ölçüsü gibi düşünülebilir Çocukların sınırları, önce anne baba olmak üzere çevre ve toplum tarafından belirlenmektedir Aile, okul, meslek eğitimi, maddi durum, ev

durumu gibi aileye değişen etkenler yanı sıra; alienin çocuk yetiştirme biçimleri, tüm alanlarıyla eğitim ve öğretim, toplumdaki sosyal ve kültürel değer yargıları da bu sınırların belirlenmesinde çok önem taşıyan değişkenlerdir

Çocukların sınırlarının nasıl ve ne oranda olması gerektiği aile tarafından belirlenirken; kuşkusuz, çocuğun kendinden getirdiği yaratılış özellikleri de bunda etkili olmaktadır

Daha bebeklikten başlayan bu sınırlar, çocuğun gereksinimleri ve ailenin tutumuna göre, her yaş için farklı düzey ve biçimde olmak üzere yeniden ayarlanmalıdır

Çocuk ve gencin sınırları; “esnek ama gevşek değil”, “belirli ama katı değil”, “ tutarlı ama değişmez değil”, “yaptırımı olan ama zorlayıcı değil” nitelikte olmalıdır Kuşkusuz, bu sınırların belirlenmesine, çocuk ve gencin gereksinimleri, beklentileri, dilekleri de önemsenmeli; gelişen topluma göre güncel değerler göz önüne alınmalı; çocuk ve gencin de bu oluşumda payının olmasına dikkat edilmelidir Çocuğa belirlenen sınırların çok geniş ve gevşek olması; bir anlamda “sınır olmaması” anl***** gelmektedir Bu durumda çocuk ve genç, gerçek yaşamda neyi, ne zaman, nerede, nasıl yapacağını öğrenmemekte; davranışlarını ayarlama ve kontrol edebilmeyi becerememekte; gerçek yaşamdaki ilişkileri

tam anlamıyla kavrayamamakta; insanlarla ve toplumla olan ilişkilerini ayarlayamamakta; kendi sınırlarının nerede bittiği ve başkalarının özğürlüğünün nerede başladığını kestirememekte; sosyal uyum ve iletişimde ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır

Bunun tersine, çocuğa gereksiz engellemeler ve yasaklardan oluşan bir sınır belirlenmesi; “çocuğun kişiliğinin aşırı sınırlanması” demektir Bu durum, çocuk ve gencin yaşam becerilerinin gelişmesinde engelleyici rol oynamakta; güvensizlik, karamsarlık ve kuşku duyguları ve bunların neden olduğu yeni psikososyal sorunlara yol açmaktadır

Sınır ve sorumlulukların kesin olarak belirlenmediği, anne baba arasında belirgin tutum farklılıkları olduğu, aynı konuda farlı zamanlarda farklı sınırların söz konusu olduğu durumlar; “belirsizlik, tutarsızlık ve güvenilmezlik” olarak değerlendirilmektedir Böyle bir durumda, çocuk ve genci, kendi davranışlarını ayarlama, karar verme ve sorumluluk almada sorun yaşamasına neden olacaktır

Anne babalar için önemli cümleler:

Çocuk ve genç,

Duygusal açıdan Sevgi, ilgi, yakınlık, onaylama, Saygı görme, önem verilme,

Övgü alma, cesaretlendirme, kendini özgürce anlatabilme, Belli sınırlar içinde bağımsız davranabilme, Sağlıklı bir ortamda büyüyüp gelişme, Uygun biçimde eğitilme,

Umut ve beklentilerinin desteklenmesini ister

Çocuk ve genç
Anne baba davranışlarını görerek öğrenir,

Anne babayı kendine örnek alıp taklit eder,

Anne babanın birbirlerine karşı davranışlarını gözler,

Sorun çözümünde anne babadan gördüklerini yapar

Çocuk ve genç,

Anne babanın ona zaman ayırmasına gereksinim duyar,

Ailede olumsuz ilişkiler varsa onarılmasını ister,

Sorumlulukları üstlenmede yol gösterilme ve destek arar

Çocuk ve genç,

Çocuk ve gence sorumluluk duygusunu verilmelidir,

Çünkü, sorumluluk duygusu madde bağımlılığından uzak olabilmede önemli bir unsurdur

Anne babanın, çocuk eğitiminde unutmaması gereken bazı cümleler, madde kullanımı konusunda da geçerli olup (yukarıda); yaklaşımın da dikkate alınmaları gereken bazı cümleler vardır(aşağıda)

Alkol/Madde Kullanan Kişiyi Tedaviye Yönlendirmede Temel Yaklaşım

Tedaviye Yönlendirmede Temel Yaklaşımlar

Alkol/Madde kullanan kişi, sorunun varlığını inkar etme eğilimindedir

Bir şey söylemek yerine, aktif biçimde çok iyi dinlemek Alkol/Maddenin, kişinin

yaşamı üzerindeki olumsuz etkilerinin neler olduğunu farketmesini sağlamak,

Tartışmadan kaçınmak,Yargılamamak, Kendine güvenmesini sağlamaya çalışmak,

Onu olduğu gibi kabul etmek, Alkol/Madde kullanımıyla ilgili sorunların sorumluluğunu ona bırakmamak; kendi kararlarını vermesini desteklemek

ÇOCUK VE GENÇTE MADDE KULLANIMINI DÜŞÜNDÜREN BELİRTİLER:

Ergenlik dönemi, puberte ile başladığı, gencin kendi ekonomik bağımsızlığının kazandığı yaşlara kadar sürdüğü kabul edilen bir gelişim dönemidir Biyolojik, psikolojik ve ruhsal olarak hızlı değişimlerin yaşandığı bu cağ; kendine özgü bazı özellikler taşımaktadır 10 lu yaşların başından, 20li yaşların başı ya da ortasına kadar uzayabilen bu dönemde; bir çocuğu yetişkin hale gelmesi söz konusudur

Her çocuk ve gencin kendine özgü biçimde yaşadığı bu dönemde, bireysel ruhsal bağımsızlığın kazanılması, uygun ve tutarlı akran ilişkilerinin kurulabilmesi, kimlik duygusunun şekillenmesi, geleceğe yönelik planların oluşturulması, karşı cinse ilişkin tutum ve davranışların tutarlı hale gelmesi, iş ve meslek yolunun çizilmesi, aile ve toplum değer yargılarının harmanlanıp kişinin kendine özgü bir değerler sistemi oluşturulması, ekonomik bağımsızlın sağlanması, davranışlarının sorumluluğunu üstlenir hale gelebilmesi gibi bir çok görev beklenmektedir

Ergenlik döneminin uzun zaman sürmesi yanısıra, ergenden beklenen görevlerin çeşitliliği ve zorluğu; bu dönemde ergenlerin bazı sorunlar yaşamasına yol açabilir Bu dönemin kendine özgü ruhsal ve davranışsal özellikleri, duygusal çalkantıları, uyum güçlükler, kimlik sorunları, bocalamaları,otoriteyle çatışmaları çoğu kez büyük sarsıntılara neden olmaksızın çözülür Ancak bazı ergenler için, bu özellikler, ciddi ve ağır biçimde sorun yaşanmasına neden olabilir Madde kullanımı da bu ciddi sorunlar arasında sayılmaktadır

Ergenlik döneminin olağan gelişimsel çalkantılar arasında; derslerdeki başarısında dalgalanmalar, aileyle çatışma ve aile yaşamından uzaklaşma isteği, ruhsal yönden duygusal ve davranışsal sorunlar gösterme, ilgi ve isteklerinde kararsızlık ve değişkenlik, okul ya da meslek eğitimine ilişkin sorun ve bocalamalar yerini değiştirme gibi önemli kararlar söz konusu olabilir

Çocuk ve gençlerde, madde bağımlılığının başlangıcını gösteren kesin bir işaret yoktur Ergenliğin olağan duygusal sorunları ya da başka ruhsal bozuklukların da benzer belirtilere yol açabileceği akılda tutulmalı; ancak, ergende madde kullanımı kuşkusunu akla getirebilecek bazı ciddi davranış değişiklikleri gözden kaçırılmamalıdır (Tablo 6) Bu belirtilerin ciddiyetinin değerlendirilmesi, başka ruhsal sorunlarla ayırıcı tanının yapılması, çözüm önerileri ve tedavi yaklaşımı; madde kullanımı konusunda özelleşmiş çocuk/ergen psikiyatristleri ve erişkin psikiyatrislerinin görev ve sorumluluk alanı içindedir

Çocuk Ve Gençte Madde Kullanım Kuşkusu Yaratabilecek Belirtiler

Derslerdeki başarı oranı tamamen ve her derste birden düşmesi,

Sık sık arkadaş değiştirme,

Arkadaşlarına tamamen sırt çevirme,

Çevreyle ilişkilerden kaçınma,

Tamamen içine kapanma,

Hiçbir şeye ilgi duymama ve her şeyden uzak kalma,

Zaman zaman aşırı neşe ile öfke/saldırganlık arasında gidip dalgalanmalar,

Evde odasına kapanma,

Kendi bakım ve temizliğine dikkat etmez hale gelme,

Fazla para harcama,

Okulu ya da iş eğitimini tamamen bırakma,

Kendi geleceği için hiçbir yol görmeme,

Geleceğe dönük hiçbir adım atmak istememe,

Ellerde titreme,

Aşırı derecede terlemek,

Uykusuzluk

KAYNAKLAR

Beyazyürek M: Ergenlik ve Bağımlılık: Önlemenin Esasları, Alkol ve Alkol Dışı Madde Bağımlılığı (Ed N Dilbaz), 1998, 85-891

Bu sayfa İzmir Emniyet Müdürlüğü web sitesinden alınmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla