11-04-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Medine Tarihi
SÜTUNLAR VE KORİDORLAR
SÜTUNLAR
Muhallaka Sütunu: Bu sütun kıble yönünden Hz Peygamber'in (s a v ) mihrabına bitişiktir Başlangıçta bu sütunun yeri Peygamberimiz'in (s a v ) mübarek mihrabının sağına düşmekteydi Bugün bu sütunun üzerinde Peygamberimizin mübarek mihrabı vardır ve üzerinde "el-Üstüvanetü'l-Muhallaka" yazmaktadır
Bu sütunun böyle isimlendirilmesinin sebebi: Allah Resulü (s a v ) bir namaz esnasında kıble tarafında yerde bir balgam gördü ve bu onun ağırına gitti Ancak bu defa balgamın yüzüne sürüldüğünü farketti ve kalktığında bunu eliyle silerek şöyle dedi: "Biriniz namaza durduğunda rabbine niyaz eder Rabbi onunla kıble arasındadır Bu yüzden kimse kıble tarafına doğru tükürmesin! Soluna ya da ayaklarının altına tükürsün!" Başka bir rivayete göre ise: Bu sırada bir sahabe kalkarak ve yerden tükrüğü silerek yerine "halûk" denilen güzel kokudan sürmüş ve bu Peygamberimiz (s a v )'in hoşuna gitmiştir Bu, Mescid-i Nebevi'ye sürülen ilk güzel koku kabul edilir
Muhallaka ismi bu sütunla birlikte, buna doğu tarafından komşu başka bir sütuna da verilmiştir
Hz Aişe Sütunu: Aişe sütunu, Ravza-i Mutahhara'nın ortasında yer alır Peygamberimiz (s a v ) kıblenin değiştirilmesinden sonra iki ya da üç ay süreyle bu sütunu mihrap edinmişti Daha sonra ise Muhallaka Sütunu'nun olduğu yeri mihrap olarak kullandı
Bu sütunun böyle isimlendirilmesinin sebebi:
Bazı sahabeler bir gün Hz Aişe'nin yanında oturuyorlardı Hz Aişe'nin yeğeni Urve b Zübeyr de bu meclisteydi Hz Aişe bu guruba şöyle söyledi: "Mescitte öyle bir sütun var ki insanlar onu bilseler yanında namaz kılmak için oklarla birbirlerine girerler!" Bu söz üzerine oradakiler bunun hangi sütun olduğunu sordular Hz Aişe ise cevap vermedi
Yanındakiler kalktıktan sonra Hz Aişe, İbn Zübeyr'e gizlice birşeyler söyledi O da kalkıp bu sütunun yanına geldi ve orada namaz kıldı Oradaki bazı sahabiler de Urve'nin ne yapacağını gözlüyorlardı Urve burada namaz kıldıktan sonra bu sahabelerde gelip sütunun yanında namaza durdular Bunun üzerine bu sütun Aişe sütunu olarak adlandırıldı Bugün de üzerinde "Aişe Sütunu" yazmaktadır
Aişe sütununun diğer isimleri:
- Kura Sütunu: Aişe sütununun diğer bir ismi de kura sütunudur Bunun nedeni Hz Aişe'nin yukardaki konuyla ilgili başka bir rivayette, "  İnsanlar onu bilseler yanında namaz kılmak için oklarıyla kura atarlardı!" demesidir
- Muhacirler Sütunu: Muhacirler bu sütunun etrafında toplandıkları için bu sütuna muhacirler sütunu da denmiştir
- Muhallaka Sütunu: Muhallaka ismi bu sütun için de kullanılır Ancak el-Üstüvanetü'l-Muhallaka denildiğinde ilk akla gelen yukarıda belirtilen mihraba bitişik olan sütundur
Tevbe Sütunu: Bu, büyük sahabi Ebu Lübabe el-Ensari'nin kendini bağla¤¤¤¤¤ bir nevi tutsak ettiği sütundur Ebu Lübabe buradayken şöyle adamıştır: "Allaha yemin olsun ki Allah tevbemi kabul edinceye ve Hz Peygamber (s a v ) beni çözerek serbest bırakıncaya kadar kendimi çözmeyeceğim!"
Ebu Lübabe Olayı: Peygamberimiz (s a v ) antlaşmalarını bozarak ihanet eden ve düşman ordusuyla birleşen Beni Kurayza Yahudilerini muhasara etmişti Bu muhasara uzun sürüp kalplerine korku düşünce Yahudiler Peygamberimiz'den (s a v ) kendilerine görüşmeleri için elçi olarak Ebu Lübabe'yi göndermesini istediler Zira Ebu Lübabe'nin İslamdan önce Yahudilerle antlaşması vardı
Ebu Lübabe Yahudilerin yanına geldiğinde Yahudiler çocuklarını ona doğru gönderdiler Çocuklar hep birlikte ona yalvarıyor, kadınlar ise merhamet dilenerek bağırışıyorlardı Geldiğinde Ebu Lübabe'ye sordular: "Ne dersin Muhammed'in vereceği hükme razı olalım mı?" Ebu Lübabe ise: "Eğer buna razı olursanız  " diyerek eli ile boğazını kesme hareketi yaptı ve bununla "Muhammed sizi keser" demek istedi Ebu Lübabe bunu şöyle anlatıyor: "Allaha yemin ederim ki daha geriye bir adım bile atmadan Allaha ve Resulüne ihanet ettiğimi anladım " Bunun üzerine Ebu Lübabe artık Hz Peygamber'in (s a v ) yanına gitmedi ve doğrudan Mescitteki bu direğin yanına giderek kendini bağladı Peygamberimiz (s a v ) bunu işittiğinde şöyle dedi: "Eğer önce bana gelip af dileseydi afvederdim Fakat o kendince böyle yaptığı için Allah onun tevbesini kabul edinceye kadar onu ben serbest bırakamam "
Beni Kureyza Yahudilerinin kuşatması bittiğinde Peygamberimiz Medine'ye döndü Ebu Lübabe hâlâ daha bağlı olduğu sütunda duruyordu Kızı yanına gelip onu namaz ve ihtiyaçları için çözüyor ve tekrar bağlıyordu
Peygamberimiz (s a v ) Ümmü Seleme'nin evindeyken Allah Teala ona Ebu Lübabe'nin tevbesini kabul ettiğini bildirdi Ümmü Seleme bununla ilgili olarak şöyle der : "Peygamberimiz (s a v )'i bir seher vaki gülerken gördüm Ona :"Ey Allah Resulü! Allah yüzünü her zaman güldürsün! Gülmenin sebebi nedir?" diye sordum Allah Resulü (s a v ): "Ebu Lübabe'nin tevbesi kabul edildi" dedi Ümmü Seleme ise: "Ona müjdeleyeyim mi, Ey Allahın Resulü" diye sordu Hz Peygamber (s a v ) de " İstiyorsan tabi ki" cevabını verdi Bunun üzerine Ümmü Seleme odasının kapısına çıktı ve -hicap emri henüz gelmemişti- "Müjde! Ey Ebu Lübabe, Allah seni afvetti" diye seslendi
Ebu Lübabe'nin Allah tarafından bağışlandığı haberi duyulunca halk onu bu durumundan kurtarmak için hemen Ebu Lübabe'nin yanına geldi Ebu Lübabe ise: "Hayır! Beni Peygamberimiz (s a v ) gelip kendi elleriyle serbest bırakıncaya kadar kendimi buradan çözmem" dedi
Sabah namazından sonra Peygamberimiz (s a v ) Ebu Lübabe'nin yanına gelerek onu serbest bıraktı Bu olaydan sonra Ebu Lübabe'nin kendini bağladığı sütun "Tevbe Sütunu" olarak bilinir oldu
Serir Sütunu: Bu sütun Peygamberimiz (s a v )'in itikaf ettiği yerdedir Hz Peygamber (s a v ) için bu sütunun yanına yapraksız ve yapraklı hurma dallarından bir yatak konurdu Bu sütun bugün Peygamberimiz (s a v ) odasının penceresine bitişiktir
Peygamberimiz (s a v ) mescitte itikaftayken buradan başını odasının içinde bulunan Hz Aişe'ye uzatır o da Allah Resulü'nün (s a v ) saçını düzeltir ve tarardı
Sandık Sütunu: Bu sütun Peygamberimiz (s a v )'in mübarek kabirlerinin baş kısmının karşısındadır Halen demir parmaklıkların dahilinde bulunmaktadır
Bekçiler Sütunu: Peygamberimiz (s a v ) Yahudi ve Hristiyanların İslama ve müslümanlara olan kinini görünce Ashab'tan nöbetle kendisini korumalarını istedi Peygamberimiz'e (s a v ) muhafızlık yapmış bu kişilerden bazıları şöyledir
- Ali b Ebu Talip
- Sa'd b Ebu Vakkas (Hadis-i şerifte bildiriliyor )
- Sa'd b Muaz (Bedr günü muhafızlık yapmıştır )
- Muhammed b Mesleme (Uhud günü muhafızlık yapmıştır )
- Bilal b Rabah (Vadi'l-Kurâ'da muhafızlık yapmıştır )
Yüce Allah, "Allah seni insanların vereceği zararlardan korur" ayetini indirince Peygamberimiz (s a v ) odasından dışarıya çıkıp muhafızlara bu ayeti okumuş ve onları göndermiştir
Emiru'l-Müminin Ali b Ebu Talip de bu sütunun yanında onu arkasına alarak namaz kılardı
Heyetler Sütunu: Allah Resulü (s a v ) kendisine gelen Arap heyetleriyle bu sütunun yanında oturarak görüşür ve onlardan İslama uyma üzerine biat alırdı Ayrıca Beni Temim heyetinin gelip Hz Peygamber'i (s a v ) odaların arka tarafından yüksek sesle çağırmaları hadisesi de bu sütunun yanında cereyan etmişti Bu heyet gelip Hz Peygamber (s a v )'e şöyle seslenmişlerdi "Ey Muhammed! Yanımıza gel! Seninle şan şeref yarışına girelim!" Bunun üzerine yüce Allah şu ayetleri indirdi: "(Resulüm!) Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi elbette kendileri için daha iyi olurdu "
Peygamberimiz (s a v ) bunlarla görüşmek için çıkarak Mescitte bu sütunun yanına oturdu Bunun üzerine Beni Temim heyeti de oraya geldi ve hatipleri olan Attar b Hacip kavmini öven sözlere başladı Allah Resulü (s a v ) de Sabit b Kays'a buna karşılık vermesini emretti Ardından Beni Temim'in şairi Züberkan b Bedr kalkarak girişi şöyle olan bir kaside söyledi:
"Bizler şerefli bir kavimiz, hiç bir şehir bize denk değil! Krallar bizden çıkar ve ganimetin dörtte birini biz alırız "
Bunun üzerine Hz Peygamber (s a v ) şairi Hassan b Sabit'i çağırttı Hassan nefes nefese kalmış bir halde çarşıdan getirildi Hz Peygamber (s a v ) ondan Beni Temim'in şairine karşılık vermesini istedi Hassan da hemen irticali olarak aynı vezin ve kafiyede girişi şöyle olan bir kaside söylemeye başladı: "Fihr soyunun ileri gelenleri ve kardeşleri insanlara uyulacak bir yol çizdi, Bundan kalbinde, Allah korkusu ve onun emrine saygı olan herkes hoşnut, Bu topluluk düşmanla savaşınca onu mahveder, dosta yardım etmek isterse mutlaka eder "
Kaside tamamlanınca Temim kabilesinden Akra b Hâbis kalkarak "Babam üzerine yemin olsun ki! Bu adama gerçekten Kitap verilmiştir! Onun hatibi bizimkinden daha üstün, şairi de bizimkinden daha iyi şair Sesleri de daha gür ve yüksek" dedi Neticede Temim kabilesi müslüman oldu Bunun üzerin Allah Resulü (s a v ) onları en güzel hediyelerle mükafaatlandırdı
Hz Peygamber (s a v ) yine aynı sütunda Beni Sa'd b Bekir heyetini temsil eden Dımam b Sa'lebe'yi de karşılamıştır Bu karşılama şöyle meydana geldi: Dımam Allah Resulü (s a v ) ve ashabın olduğu yere kadar gelerek durdu Hz Peygamber'i tanımadığı için onlara doğru dönüp "Abdulmuttalib'in oğlu hanginiz?" diye sordu
Peygamberimiz (s a v ) "Abdulmuttalib'in oğlu benim!" dedi Adam "Muhammed mi? Ey Abdulmuttalib'in oğlu Sana bazı sorular soracağım ve biraz başını ağrıtacağım, bana darılma ve alınma" dedi Allah Resulü (s a v ) de "Aklına geleni sor, darılmam" diye karşılık verdi Bunun üzerine Dımam: "Senin, senden öncekilerin ve sonrakilerin İlahı olan Allah aşkına söyle! Sana, bize yalnızca O'na ibadet etmeyi ve O'na ortak koşmamayı, ecdadımızın ibadet ederek O'na ortak koştukları şeyleri tümüyle terketmeyi emretmen için Allah mı emir verdi?" diye sordu Peygamberimiz (s a v ) buna "Evet" diye karşılık verdi Dımam devamla: "Senin senden öncekilerin ve sonrakilerin ilahı olan Allah aşkına söyle! Beş vakit namaz kılmayı Allah mı emretti?" dedi Peygamberimiz (s a v ) yine "Evet "cevabını verdi
Dımam bundan sonra dinin vecibelerini teker teker sa¤¤¤¤¤ aynı şeyi sordu ve Hz Peygamber (s a v ) hep "Evet" cevabını verdi Sonunda Dımam kelime-i şehadet getirerek müslüman oldu ve "Ben dinin bu vecibelerini yerine getirip bundan fazlasını yapmam" diyerek, geri dönmek için devesine doğru gitti Bunun üzerine Allah Resulü (s a v ): "Eğer doğru söylediyse kurtuluşa erdi" buyurdu Başka bir rivayette "Eğer şu saçı örgülü adam doğru söylediyse cennete girer" buyurmuştur
Bu sütun ayrıca "Gerdanlık Meclisi" olarak da bilinir Zira ashabın en üstün şahsiyetleri burada biraraya gelirdi
Teheccüd Sütunu: Bu sütun Peygamberimiz'in (s a v ) gece namazı için kalktığında teheccüd kıldığı yerdir
Bu sütun şu anda Peygamberimiz'in (s a v ) hücre-i saadetlerinin içinde pencereli kısmın dahilinde kalmıştır Peygamberimiz (s a v ) için her gece yer yaygısı çıkarılır, gece olup insanlar evlerine çekilince bunu Hz Ali'nin evinin arka kısmına yere serer ve gece namazını kılardı Hz Peygamber (s a v ) kendisi gibi gece namazı kılanların sayısının arttığını görünce bu yaygının kaldırılmasını emretti Sabah olunca yanına gelenlere "Ben gece namazı sizlere farz kılınır da sonra buna gücünüz yetmez diye endişelendim" buyurdu
Kabr-i Şerif'in Dört Köşeli Sütunu: Cebrail makamı da denen bu sütunun yanında Hz Fatıma'nın (r ah ) kapısı vardır Peygamberimiz (s a v ) bazen buraya gelir ve Hz Fatıma'nın (r ah ) kapısının iki köşesine tutarak "Selam olsun sizlere! Ey Aile halkım (Ehli beytim)!Allah sizden kötülükleri gidermek ve sizi tam olarak temizlemek istiyor!" derdi
Bu sütun ayrıca Cebrail (a s )'ın makamı sütunu olarak da bilinir
Bu sütun günümüzde Peygamberimiz'in (s a v ) mübarek kabirlerini çevreleyen duvarın içinde kalmıştır Bu yüzden Mescidi ziyaret edenlerin bu sütunu görmeleri mümkün değildir
KORİDORLAR
- Ebu Bekir Sıddık'ın koridoru Bu Mescidin batı tarafındaydı ve onun evine bakıyordu
- Ali b Ebu Talib'in koridoru Bu Hz Aişe ve Hz Sevde'nin (r a ) odalarını ve daha sonra da Ali b Ebu Talib ile Ümmü Seleme'nin odalarını ayırıyordu
|
|
|